Φ lena Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Bu doğru bizim gezegende geçmişde işgal edilmiş zaten bu kadar insan türü kültürü lisanı nerden çıkmış zaten. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Lena kimse at gözlüğüyle bakmıyor.. Sorgulamak güzel birşey, ama o sorguları herkes kendi içinde yapıyor ve yapmıştır.. Ben çıkamadım işin içinden.. Çünkü Allah o kadar yüksek bir ilimle yaratmıştırki, ürpermemek elde değil.. Gerçi hiç kimse çıkamadı işin içinden.. Daha gözün yapısını bile tam anlamıyla açıklayamadılar.. Işığı bile çözemediler maddemidir enerjimidir diye ve neler neler.. İnsanoğlu henüz yaratılanı çözemezken yaratmayı nasıl bilsin.. Şelaleye kütrek çekiyorsun... Çıkamazsın yukarıya.. Ne gücün, ne de ilmin yeter.. Ama ısrar ediyorsan buyur bir hücre yap...)) Saygılar... Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Japonların yaptığı kan doğru deyilmi yoksa. Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Ya lena böyle uçuk kaçık hayali haberler veriyorsun hep.. Daha bir tek hücre yapamayan insan milyarlarca hücreden oluşan kanı nasıl yapsın.. Kenın her mikro karesinde bulunan her molekülleri, o moleküllerdeki hücreleri..vs..vs Nasıl yapsın.. Ancak yapılmışla oynayabilirler.. O da kendi oluşturdukları bir maddeyle değil, gene Allahın bahşettiği başka bir maddeyle.. Saygılar.. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2006 Ah be genç arkadaşım kullandığımız bilgisayarda allahın yarattığı maddeyle yapılıyor VİRİRÜSLERDE Alıntı
Φ BilgiEr Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Evet Kralx`e katiliyorum,insanoglu maddeyi maddeye cevirmekten oteye gecemez. Bu arada Kralx gozun evrimde aciklamasi vardir.Isikta hem madde hem dalga ozellikleri gosterir.Yavas yavas herseyi cozuyoruz,evreni tamamiyle kavramaya basladik.Tabii sunun surasi fizik Einstein`la birlikte son 60-70 yilda ataga gecti,daha yeniyiz .Ama dedigin dogru; kesinlikle bu, "birgun bizde yoktan varedicez" demek degil! Saygilar... Alıntı
Φ Azizilturco Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Lena senin o dediğin viruslar yoktan var edilmiyoki gene, proğramlama yoluyla oluşuyolar bildiğin, gibi! o proğramları yağmak içinde yine var olan şeyleri kullanıolar! Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 İlle evrenin içindeki enerjiyi kullanıcaksın kardeşim, mahlukağtı evren dışından allah getirmedi gene evrenin malzemesiyle yarattı bu kadar ayet var. Sende yarat istersen, bit bulsana bir yerden bulamassın deyilmi. İstersen yaparsın ama. Alıntı
Φ Azizilturco Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2006 Cidden ne demek istediğini anlamadım Haşa haşa ne haddime yaratmak ayrıca!!!!! Alıntı
Φ BilgiEr Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Bosver Azizilturco, sanirim cok kez Lena da bilmiyor ne demek istedigini ama su lafi guzel; mahlukağtı evren dışından allah getirmedi gene evrenin malzemesiyle yarattı Iste tam da benim anlatmaya calistigim sey. Saygilar... Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Kardeşim al bir çatal eline başını kan çıkıcak şekilde çiz zeytin yağ ile masaj yap saclarının arasından çek yorganı başına vur kafayı yat 28 derece sıcaklığı bulsun 12 saat sonra kalk başındaki oluşan bitler için doktora gideceğin kesindir gayet basit. Bilgier anlamak için okumak kafi değil hocası mektebi olmıyan bir şey var ya??? Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2006 Ne yaparsanız yapın, ne yazarsanız yazın ama.... Şu ayeti hiç bir zaman unutmayın.. "İnne lillehi ve inne ileyhi türceun.." Alıntı
Φ Ali Kamber Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Birbirinden gerici iki yaklaşım tarzı: 1) Dindarım, öyleyse kutsal kitabımın mealinde geçmeyen bilimsel iddiaları reddetmeliyim. 2) Ateistim, öyleyse dindarların reddettiği bu iddiaları körü körüne savunmalıyım. 1. gruptakilere bir sorum olacak: Pek çok yerde okumuşsunuzdur; Kuran'da tam 1000 küsür senedir üstü kapalı olarak evrenin genişlediğine dair ipuçları varmış. Pekiyi ilahiyatçılar bu ipuçlarını ne zaman değerlendirebildiler? Söyleyeyim; 1900'lü yılların başlarında fizikçiler evrenin genişlediğini farkettikleri zaman. Ve bum! Bir anda Kuran'ın meali bambaşka bir hâl aldı. Artık orada yazan "dağların arasının açılması" deyiminin gerçek anlamına vakıf olabiliyorlardı. Halbuki şimdi şurada yazılanları okuduğum zaman hissettiklerim bana hristiyanların Ortaçağ karanlığını hatırlattı. Dünya da dönmüyor zaten... 2. gruptakiler ise ayrı hikâye. Bilimi dinle savaşan bir misyoner zannedip her yeni kuramda dindarları dürtüklemeye çalışan insanlar... Bilim saf meraktan doğmuştur, bunu hiçbir zaman unutmamak gerekir. - Şimdi asıl konuya geleyim; çok daha büyük bir sorun var. Toplamacı, provokatif birkaç yazara kanacak kadar saf bir halk mı yetiştiriyoruz gerçekten? Gerçekten bilgiyi lokma lokma edilip, iki üç cümleyle yutturulabilecek bir şey mi zannediyoruz? Şurada atıp tutan herkese soruyorum: Kaçınız Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını okudu? Daha da ileri gidiyorum: Kaçınız Darwin'in Türlerin Kökeni adlı kitabını anlayabilecek düzeyde biyoloji biliyor? Neden Einstein'ın genel göreliliğinin ya da Heisenberg'in belirsizlik ilkesinin ya da Bohr'un atom modelinin din üzerindeki etkilerini tartışmıyoruz? Cevabı vereyim: Ateist ya da dindar provokatörlerimiz kendilerine yeterince güzel bir oyuncak bulmuşlar; adı da evrim. Herkes biyolog ya anasını sattığımın memleketinde; birisi üç satırda evrimin hatasız bir kuram olduğunu söylüyor, diğer beş satırda evrimi çürütüyor... Gerçek şu ki; bilim yapmak bilim adamlarının, kutsal kitapları yorumlamak ilahiyatçıların işidir. Kişisel inançlarımız ise kimsenin işi değildir, tartışmaya tenezzül etmek bile komiktir. Esenlikler! Alıntı
Φ Recai Pengül Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 14 Şubat , 2006 Evrimle ilgili münakaşalarda hep şunu gözlerim: Evrim teorisini tenkit eden taraf gericilikle suçlanır. İnanan insanın inancından bir adım bile geri atmayacağı iddia edilir. Denir ki: Evrimi savunan "bilim adamları" (!) hatalarını kabul edebilir halde oldukları için yürütülen tartışma eşit şart altında yapılmaz. "Madem evrimi reddediyorsun, o halde yerine ne getiriyorsun?" lafı en çok işittiğimiz tenkitlerdendir. Ne yazık ki bu forumda da evrim teorisine getirilebilecek onca eleştiri varken, pek çok arkadaşın bu tenkidi hakedecek vaziyette davrandığını gördüm. Bu noktada Ali Kamber'le hemfikirim. Lakin, Ali Kamber'e bir çift lafım var: "Bilimi bilim adamlarına, kutsal kitapları ise ilahiyatçılara bırakalım." diyorsun. Ben de iddia ediyorum ki, esas bu ayrım pek çok konuda bilim adamları lehine ama gerçeklerin anlaşılması aleyhine tartışmalarda bir asimetri yaratmaktadır. Çeşitli ortamlarda karşılaştığım vaziyet şudur: Bu evreni fiziksel kaideler dışında başka hiç bir sebebe yer bırakmadan açıklayabileceğine inanmış bir insanın elindeki tek elle tutulur teoriye yani evrim teorisine can havliyle sarılması. Materyalist bir bilim adamı, bilimsel olarak açıklayamayacağı hiç bir gücü ya da olayı hesaba katmaz. Dolayısıyla en nihayetinde "fizik kaideleri neticesinde cansız yapıtaşlarından canlı varlıkların vuku bulması" olarak ifade edebileceğimiz evrim teorisi, materyalist bilim adamımızın savunabileceği tek teori haline gelir. Başka bir açıklamaya yer yoktur onun muhayyilesinde. Yani "inandığı" şeylerden esas taviz vermeyecek olan kişi sevgili bilim adamımızdır. Çünkü evrim teorisi dışındaki tüm açıklamalar, fizik kaideleri ile açıklanamayacak yüce bir gücün varlığına delalet eder. Bense ilahiyat mezunu, inanan ve neye inandığını gayet iyi bilen birisiyim. Allah'ın irade diye ifade ettiğimiz sıfatına inanırım. Yani bu kainatta gözlediğimiz her şey onun iradesi sonucu vuku bulmuştur, onun istedikleri olur, istemedikleri olmaz. ("Biz bir şeyin olmasını istediğimiz zaman sözümüz sadece, ona, “ol” dememizdir. O da hemen oluverir.", Nahl Sûresi, 40) Bilim olarak ifade ettiğimiz şey de bu iradenin ne şekilde teşekkül ettiğini anlamaktan ibarettir. Yani ben evrim ile ilgili bir tartışmaya başladığım zaman, evrim teorisinin de doğru olabileceğini, yaratılış teorisinin de doğru olabileceğini baştan kabul ederim. Deliller ne yöndeyse o yönde düşünmek şüphesiz aklımızın gereğidir. Tüm bunların yanında tartışmasız kabul ettiğim bir diğer şey vardır ki o da daha önce ifade ettiğim Allah'ın iradesi, ve gözlediğimiz tüm olayların onun iradesi sonucu vuku bulduğu gerçeğidir. Ali Kamber'e sorum şudur, kendisi benim içinde bulunduğum açık fikirlilik ve tartışmasız kabul ettiğim inancım hariç hemen her görüşün hatalı çıkabileceğini kabul ettiği bir tartışmaya girmek ister mi? Yoksa bilim diye nitelediği ve evrim teorisinin şampiyonluğunu yaptığı alan da mı bazı tartışılmaz inanışlar içeriyor? Selâmetle. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 Şu zavallı ihtiyara bakın bir, 25 sene evvel sahil korumalarının çektiği resim. Ol deyincemi olmuş evrimmi yapmış yoksa birileri mi yapmış, anlatında anlıyalım topkapı sarayında da bir mumya var osmanlı mısırdan getirmiş. gizemli v.5 :: Galeri sağ üste foto galeri. Alıntı
Φ korkubirlikleri geliyor Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 14 Mart , 2006 Şu zavallı ihtiyara bakın bir, 25 sene evvel sahil korumalarının çektiği resim. Ol deyincemi olmuş evrimmi yapmış yoksa birileri mi yapmış, anlatında anlıyalım topkapı sarayında da bir mumya var osmanlı mısırdan getirmiş. gizemli v.5 :: Galeri sağ üste foto galeri. Evrim teorisi bilimsel mi? Alıntı
Φ electrony Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Kutsal kitap denilen şeylerin pek de bilgili sayılmayacak bir takım insanlar tarafından yazıldığını anlamak için; 1- az çok mürekkep yalamış olmak 2- bu düşüncenin doğru olabileceğine ihtimal verebilecek kadar açık görüşlü olmak(haşa, imanım gidecek filan diye düşünmeden iki üç sayfa kurcalayın yeter) 3- asgari 80 IQ'da olmak gerekli ve yeterli. Bu durumda elimizde bir tek, "bilim" denilen en azından ortak bir zekayla oluşturulmuş zırvalar kalıyor. Einstein'ın dediği gibi: "Ulaştığımız bilimsel bilgiler denizdeki bir damla oranında, ama elimizdeki en değerli şey de bu" Bilim adamlarından beklenen şeyler çok komiktir genelde; - Hadi bi insan yapsınlar da göriym!, gibi Yani, neden yapsın ki adamcağız. Zaten kendisinin de bir takım rastlantılar sonucu ortaya çıkmış bi ucube olduğunu iddia ediyor. Böyle az gelişmiş bir canlının bir de kendisinin aynısını yapmasını yada her şeyi anlamasını beklemek de ne demek. Nasıl bir aklın ürünü??? Canlılığın rastlantılar sonucu ortaya çıkması ihtimalinin küçüklüğü konusuna gelince... Evet küçük olabilir. Trilyon*Trilyon'da bir olabilir yada daha küçük olabilir (bu da adnan hocacıların uydurduğu başka bir zırva ama diyelim ki öyle) Evet diyelim ki sıfıra yakın bir ihtimal var canlılığın kendi kendine ortaya çıkabilmesi için. İşte ilginç gerçek: AMA VAR. Evet sıfıra yakın ama CANLILIĞIN KENDİ KENDİNE ORTAYA ÇIKABİLMESİ İHTİMALİ VAR. Bunun ne önemi mi var?? Şöyle söyleyelim: İçinde sayısız yıldız ve gezegenin uçuştuğu bir evrendeyiz. Ve "pratikte" sonsuz sayıdaki gezegenlerden üzerinde canlılığın olduğu belki de tek gezegende yaşıyoruz. Yani bu ihtimalin gerçekleştiği gezegendeyiz. Ki, bu ihtimal iddia edildiği kadar küçük bir ihtimal de değildir. Bugünkü durağan doğa şartlarında, (canlıları dış etkilerden, güneşin zararlı ışınlarından vs koruyan, nispeten yumuşak iklim şartlarına sahip bir atmosferin varlığında), dünyanın erken dönemlerindeki o, sürekli mutasyonlara sebep olan doğa şartlarını tahayyül etmek kolay değil. Yine "pratikte" sonsuz sayıda mutasyondan bahsediyoruz. İlk ortaya çıkan organik moleküllerden bir çamur düşünün. Ve bu çamurun sürekli UV'ye maruz kaldığını. Milyonlarca yıl boyunca... Buradaki ucube oluşumunun ne boyutlara ulaşabileceğini hayal etmek bile güç. İşte ilk canlı da, sonraki sayısız ara geçiş türlerinin de burada meydana gelmiş olması çok muhtemel. Mutasyonun faydalı olmayacağı, zararlı olacağını söylüyor bazısı. Evet mutasyon zararlı da olur, ama ya o zararlı olan mutasyon geriye dönerse??? Bir ışınla yada kimyasal bir olayla? Bu yararlı olmaz mı? Demek ki mutasyon yararlı da olabiliyormuş. Basit bir şekilde kanıtlanabiliyor nitekim. Sonsuz sayıda mutasyondan bahsediyoruz. Elbette trilyonlarca hücreden bazısında faydalı, bazısında zararlı mutasyonlar olmuş. Ve sürülerce değişik canlılar türemiş. Ve bunların arasında ortama uyum sağlayabilenler seçilmiş. Sağlayamayanlar yok olmuş. Bir yığın seçilim mekanizması işlemiş ve bugünkü türlerin ataları ortaya çıkmış. Milyonlarca yılda oluyor bütün bunlar. Panik yapmayın. Canlılığın ilk ortaya çıkışı ve türlerin ortaya çıkmasıyla ilgili bilimsel tahminler bunlar. Böyle olmuş olması mümkün. Başka teoriler de var tabi. Mesela türleri uzaylıların getirdiğiyle ilgili. İlk insanları da genetik olarak uzaylıların ürettiğini filan düşünenler de var. O da olabilir. Neden olmasın. Ama bu uzaylılar da yukarıdaki gibi bir mekanizmayla ortaya çıkmış olmalı. Sonuçta mutasyon ve seçilim geçerli yine. Dünyada MU gibi medeniyetlerin yaşamış olduğuna dair iddialar var bir de. Buna göre bu MU uygarlığı dünyada atmış bin yıl boyunca hüküm sürmüş ve bugün ulaştığımız bilim ve teknolojinin çok ötesine de geçmiş. Sonra, bir felaket yada nükleer savaş sonucunda yok olmuş. Yani bildiğimiz insanlık tarihi aslında tamamen farklı olduğu için evrim tarihini de kestiremeyiz. İnsan beyninin çok fazla gelişmiş olduğunu düşünüp, bu gereksiz gelişmenin sebebini anlayamayanlar için de bir çıkış noktası olabilir bu iddia. Zira önümüzdeki dönemde teknoloji sayesinde insan beyninin sınırlarının yeniden çizilmesi bekleniyor. Herkes her şeyi öğrenebilecek vs deniyor. Bu geçmişte de denenmiş olabilir. Biraz daha geleceğe dönersek, benim bilim ve teknolojiden beklediğim çok güzel nimetler var. Bunları zincirleme gelişmeler halinde şu şekilde sıralayabiliriz. -Bol enerji: Bulunacak yeni enerji kaynakları, depolama yöntemleri vs sayesinde ucuz ve bol enerji üretilmesi durumunda; bilgisayar sistemleri ve yapay zekanın da geliştirilmesiyle bedava iş gücü ve verimli tarım sayesinde herkese yetecek kadar besin üretilmesi, hizmet üretilmesi ile hiçkimsenin hiçkimseye muhtaç olmayacağı bir dünya... Böyle bir dünyada insanların daha fazla mal ve hizmete sahip olması için menfaat hesapları yapmasına gerek olmayacak. Savaşlara gerek olmayacak. İnanç sömürüsüne de gerek olmayacak. İşte o zaman herkes özgürce gerçekten inandığı gibi yaşayabilecek. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Çok güzel bir anlatım ilk canlının başlaması sizin anlattığınızdan başka türlüsü olamaz, dünyamızdaki yaşam içinde hiç kimse iddağlı bir şey söyliyemez. Sizin bahsetiğiniz yaşam içinde insanlar daha hazır deyil, denenmişte yakınımızda anadolu mitolojisinde bin sene evvel yarısı sığır yarısı insan 5 yaşında çocuk aklı olan bu mahlukları tarlaları sürmekte kulanmışlar kendi kendine gidip gelirlermiş rabot gibi, yani buna benzer olaylar bağzı kesimlerde denenmiş ama neticesiz. Mu ve anlantisde kozmik savaştan nasibini almış, evrenin doğal yapısı yaşıyanların enerji sorunu oldukça düzenli ortamı ancak hayel ederiz. Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2006 Bugünkü durağan doğa şartlarında, (canlıları dış etkilerden, güneşin zararlı ışınlarından vs koruyan, nispeten yumuşak iklim şartlarına sahip bir atmosferin varlığında), dünyanın erken dönemlerindeki o, sürekli mutasyonlara sebep olan doğa şartlarını tahayyül etmek kolay değil. Yine "pratikte" sonsuz sayıda mutasyondan bahsediyoruz. İlk ortaya çıkan organik moleküllerden bir çamur düşünün. Ve bu çamurun sürekli UV'ye maruz kaldığını. Milyonlarca yıl boyunca... Buradaki ucube oluşumunun ne boyutlara ulaşabileceğini hayal etmek bile güç. İşte ilk canlı da, sonraki sayısız ara geçiş türlerinin de burada meydana gelmiş olması çok muhtemel. Organik çamur nasıl ortaya çıkmıştır? Organik çamurun meydana gelmesine sebep olan kimyasal oluşumlar nasıl oluşmuştur? Organik çamuru meydana getiren içinde barındırdığı maddeler nasıl meydana gelmiştir? Organik çamurun maruz kaldığı UV ışınının kaynağı nedir? Nasıl oluşmuştur? Sepepler değil, sebepleri oluşturan güçler ve hatta sebepleri meydana getiren güçlerin arkasındaki şartlar üzerinde durmanızda fayda var... Yağmur yağdı, toprak emdi, ağaç topraktan aldı suyu böylece büyüdü sonrada meyve oluştu. Hadi ya bak görüyomusun o zaman Allah yok ( tövbe haşa )..... Sığ bir mantık değil mi? Düşünmelisiniz... 13/3- O, yeri yayıp döşeyen, orada dağlar, nehirler meydana getiren, orada her türlü meyveden (erkekli-dişili) iki eş yaratandır. O geceyi gündüze bürüyor. Şüphesiz bunlarda, düşünen bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır. 16/68- Rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan (kovanlardan) kendine evler edin.” 16/69- “Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.” Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır. 2/219- Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: “Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı zahiri) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından büyüktür.” Yine sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İhtiyaçtan arta kalanı.” Allah size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz. 3/190- Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır. 30/21- Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır. 30/8- Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar ediyorlar. 45/13- Göklerdeki ve yerdeki her şeyi kendi katından (bir nimet olarak) sizin hizmetinize verendir. Elbette bunda düşünen bir toplum için deliller vardır. 6/50- De ki: “Ben size, ‘Allah’ın hazineleri benim yanımdadır’ demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece, bana gönderilen vahye uyuyorum.” De ki: “Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç düşünmez misiniz? Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2006 Bizi mektebde çok feci şekilde kandırmışlar anlaşılan, taş devri mağralardaki resimler hayvan avlıyarak yaşıyan insanlar hepsi masalmış meyerse, allah rağzı olsun senden bizi uyardığın için. Alıntı
Φ electrony Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Organik çamur nasıl ortaya çıkmıştır? Organik çamurun meydana gelmesine sebep olan kimyasal oluşumlar nasıl oluşmuştur? Organik çamuru meydana getiren içinde barındırdığı maddeler nasıl meydana gelmiştir? Organik çamurun maruz kaldığı UV ışınının kaynağı nedir? Nasıl oluşmuştur? Sepepler değil, sebepleri oluşturan güçler ve hatta sebepleri meydana getiren güçlerin arkasındaki şartlar üzerinde durmanızda fayda var... Yağmur yağdı, toprak emdi, ağaç topraktan aldı suyu böylece büyüdü sonrada meyve oluştu. Hadi ya bak görüyomusun o zaman Allah yok ( tövbe haşa )..... Sığ bir mantık değil mi? Düşünmelisiniz... [/color] [/b] Dikkat ederseniz yazımda tanrının varlığıyla ilgili bir şeyden bahsetmedim. Çünkü burası dinle ilgili değil, bilimle ilgili bir forum ve tartıştığımız şey de doğrudan veya dolaylı olarak evrimle ilgili olmalı. Evrim varsa da tanrı olabilir yada olmayabilir. Alıntı
Φ dilku Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 evrim neden rahatsız etsin ki, yaratılışı kabul ettikten sonra.... "Allah ol der ve o olma sürecine girer"..Biz insanların bile doğup büyümesi gelişmesi bir evrim ifade etmez mi? Ama bu evrim kesinlikle Allah'ın yaratmasından bağımsız değildir, daima Allah'ın yaratmasına konu olur..Alemi saçmalıklardan ibaret olduğunu söyleyen Darwinizm insanın hayatındaki anlam arayışını yadsır, buna bir cevap bulamaz, insan sadece haz ve zevkleri için yaşar, hayatta kalmak için her şey mübahtır, bunun için başka insanların yaşama haklarının hiçbir değeri yoktur..islam buna izin vermez, her şey Allah'ın hikmetiyle belli bir düzen içinde yaratılmıştır, alemdeki zıtlıklar bile bir düzenin ifadesidir, alemin mükemmel olmayışı bile Allah'ın varlığını gerektirir.. Alem kendi kendine oluşmuş olsaydı herhalde alem kendini mükemmel olarak meydana getirirdi.. Doğadaki evrimi İslam yadsımaz; ama bunun sınırlarını kesinlikle Darwinci evrim teorisinden dikkatli bir şekilde ayırmak gerekir... Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Doğru yanıt bende aynı fikirdeyim. Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Dikkat ederseniz yazımda tanrının varlığıyla ilgili bir şeyden bahsetmedim. Çünkü burası dinle ilgili değil, bilimle ilgili bir forum ve tartıştığımız şey de doğrudan veya dolaylı olarak evrimle ilgili olmalı. Evrim varsa da tanrı olabilir yada olmayabilir. Zaten dolaylı olarak evrimin varlığını ve yokluğunu tartışıyoruz sevgili arkadaşım. Evrimin varlığını savunmak yaratılışın yokluğunu savunmak dolayısı ile Allah' ın yokluğunu iddia etmek değilmidir? Benmi yanlış anlıyorum yoksa... İlginç... Olmak yada Olmamak işte bütün mesele bu... Ya evrimdir ya yaratılıştır başka yol bulmak zor. Hem evrim hem yaratılış da denilebilir ama burda kimse onu savunmuyor gördüğüm kadarıyla belki müslümanlar savunabilir ama ateistlerin bunu savunacağını zannetmiyorum zira evrime uğrayarak dahi yaratılmış olduklarını kabullenmezler herhalde. Öylemidir? Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Evrim veya yaratılış müsağit mekanın oluşmasını beklemek zorunda gayet açık ve net. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.