Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 . Gazi çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık. Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu. -__ Merhaba nine Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; -__ Merhaba dedi. -__ Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duralayıp, -__ Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi. - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı. -__ Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim. -__ Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? -__ Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. -__ Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti. -__ Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek, -__ Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor. Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı; -__ Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun." ________________________________________________________________________________ ORTADA DOLAŞAN GEREKSİZ YIĞINLARCA KONU ÜZERİNDE DURMAK YERİNE BU TÜR BEYİNLERE KAZINAN YAŞANMIŞ GERÇEKLERİ ÜÇ BEŞ KİŞİYE ULAŞTIRABİLİRSEK NU MUTLU BİZE. BU NEDENLE DE BELKİ DİYORUM ATAMIZIN DEĞERİ DAHA ÇOK ANLAŞILIR VE BAZILARI VATANDAŞLA NASIL KONUŞULACAĞINI VE ONA NASIL DEĞER VERİLECEĞİNİ DAHA İYİ ANLAR... ________________________________________________________________________________ Alıntı
Φ seREnaDE Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 fark ne kadar net,karşılaştırmak bile yersiz belki ama.... bir yanda ağzından çıkanın farkında olmayan,"al ananı git" diyen idareciler... diğer yanda "gerçek bir lider" , tarihin anlamı..... Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2006 . Gazi çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rasladık. Atatürk attan inerek bu ihiyar kadının yanına sokuldu. -__ Merhaba nine Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; -__ Merhaba dedi. -__ Nereden gelip nereye gidiyorsun? Kadın şöyle bir duralayıp, -__ Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi. - Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı. -__ Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim. -__ Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni? -__ Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da.... Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey. -__ Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti. -__ Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek, -__ Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor. Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk'e uzattı; -__ Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi; "Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun." ________________________________________________________________________________ ORTADA DOLAŞAN GEREKSİZ YIĞINLARCA KONU ÜZERİNDE DURMAK YERİNE BU TÜR BEYİNLERE KAZINAN YAŞANMIŞ GERÇEKLERİ ÜÇ BEŞ KİŞİYE ULAŞTIRABİLİRSEK NU MUTLU BİZE. BU NEDENLE DE BELKİ DİYORUM ATAMIZIN DEĞERİ DAHA ÇOK ANLAŞILIR VE BAZILARI VATANDAŞLA NASIL KONUŞULACAĞINI VE ONA NASIL DEĞER VERİLECEĞİNİ DAHA İYİ ANLAR... ________________________________________________________________________________ Malesef olmuyor dostum. Kendinizce bir vaka seçip hadi bundan ibret alalım gibi bir hamur yapmışsınız. Sonuna kadar saygılıyız. Lakin artık işte tarih işte ibret muhabbeti tat vermiyor. İkincisi de kendinizce eleştirmeğe çalıştığınız ( Ben daha fazla eleştiri yaptım bu adam hakkında bilirsin ) bu adamı yani AKAPA başkanını yine yakalayamamışsınız. Böyle tarihten sayfaları pek beğeniyorsunuz anladığım kadarı ile ama Türk tarihçiliği hikayecilikten bilim Tarihçiliğine Atatürk zamanından bu yana çoktan geçmiştir. Bol muhalefetler dostum, indir şu adamları baştan, ve bize bol nasihat et. bozan Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2006 Malesef olmuyor dostum. Kendinizce bir vaka seçip hadi bundan ibret alalım gibi bir hamur yapmışsınız. Sonuna kadar saygılıyız. Lakin artık işte tarih işte ibret muhabbeti tat vermiyor. İkincisi de kendinizce eleştirmeğe çalıştığınız ( Ben daha fazla eleştiri yaptım bu adam hakkında bilirsin ) bu adamı yani AKAPA başkanını yine yakalayamamışsınız. Böyle tarihten sayfaları pek beğeniyorsunuz anladığım kadarı ile ama Türk tarihçiliği hikayecilikten bilim Tarihçiliğine Atatürk zamanından bu yana çoktan geçmiştir. Bol muhalefetler dostum, indir şu adamları baştan, ve bize bol nasihat et. bozan Biz geçmişimişe bakar, bugünü yorumlar ve geleceğe bakarız sevgili bozan... Yakın geçmişimizden gelen sürecin güçlü ve derin bir etkisi vardır toplumuzda ve bu ne unutulur, ne de yok sayılır... Bahsettiğiniz gibi; Atatürk dönemi geçeli çok oldu, fakat bana göre de 1300'lü yıllar geçeli günümüz gerçekçiliğine göre çok ama çok ahyli uzak... Sevgiyle kalın... . Alıntı
Φ bozan Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 2 Nisan , 2006 Biz geçmişimişe bakar, bugünü yorumlar ve geleceğe bakarız sevgili bozan... Yakın geçmişimizden gelen sürecin güçlü ve derin bir etkisi vardır toplumuzda ve bu ne unutulur, ne de yok sayılır... Bahsettiğiniz gibi; Atatürk dönemi geçeli çok oldu, fakat bana göre de 1300'lü yıllar geçeli günümüz gerçekçiliğine göre çok ama çok ahyli uzak... Sevgiyle kalın... . Sevgili Dipnot ( deepnote ) şimdi yukarıda yazdıklarımı anlamadan birşeyler yazmışsın. Önceki yazdıklarına bir yanlış daha eklemişsin böylece . Oturup burada size tarih usulu dersi verecek değiliz . buna değeceğine inansam onu da yapardım. Şimdi aşağıya yazacaklarımı lütfen yanlış anlama, zaten yanlış bile anlayacağını zannetmiyorum, zira anlamıyorsunuz . Evvela önceki yazıdaki hata ile sonraki yazıdaki hata farklı farklıdır. İlkinin yanıtı yukarıda verilmiştir tekrar bakarsınız . sonrakinin yanıtı ise şudur ; Hegelden bu yana kabul edildiği gibi tarih hızlanmıştır bay deepnote. Yani sizin anlayabileceğiniz dile indirelim 1600/1700 arası 100 yılı ifade ediyorsa 2000/2005 arası belki 2 yüzyılı ifade etmektedir. Bu manada uzaklık takvim tarihçiliğine göre yapılmıyor artık. Ha bir de şunu yazalım, ama anlamak da zorluk çekerseniz pek bulaşmayın, bu biraz fikir gerektirir ; biz bu gün tarihi çemberi kabul edersek evet 1300'e 1900den daha yakınız. ( şimdi bunu tam olarak anlayamayabilirsin. Dert etme. her kabın bir alabilme sınırı vardır. bozan Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Sevgili Dipnot ( deepnote ) şimdi yukarıda yazdıklarımı anlamadan birşeyler yazmışsın. Önceki yazdıklarına bir yanlış daha eklemişsin böylece . Oturup burada size tarih usulu dersi verecek değiliz . buna değeceğine inansam onu da yapardım. Şimdi aşağıya yazacaklarımı lütfen yanlış anlama, zaten yanlış bile anlayacağını zannetmiyorum, zira anlamıyorsunuz . Evvela önceki yazıdaki hata ile sonraki yazıdaki hata farklı farklıdır. İlkinin yanıtı yukarıda verilmiştir tekrar bakarsınız . sonrakinin yanıtı ise şudur ; Hegelden bu yana kabul edildiği gibi tarih hızlanmıştır bay deepnote. Yani sizin anlayabileceğiniz dile indirelim 1600/1700 arası 100 yılı ifade ediyorsa 2000/2005 arası belki 2 yüzyılı ifade etmektedir. Bu manada uzaklık takvim tarihçiliğine göre yapılmıyor artık. Ha bir de şunu yazalım, ama anlamak da zorluk çekerseniz pek bulaşmayın, bu biraz fikir gerektirir ; biz bu gün tarihi çemberi kabul edersek evet 1300'e 1900den daha yakınız. ( şimdi bunu tam olarak anlayamayabilirsin. Dert etme. her kabın bir alabilme sınırı vardır. bozan Anlıyorum sayın bozan... O kabın içine ne koyduğunuz değere bağlı tabi.... Altın, gümüş, bal, su vb. de koyabilirsiniz, Sirke, turşu, kokmuş tuz da. Sevgiler... . Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Analar Ayağa Kalkın __Siz ki Kurtuluş Savaşı'nı Atatürk'le birlikte yüce ulusumuza kazandıransınız. __Siz ki, Anadolu'da tarlalarda başı çekensiniz. __Siz ki, Anadolu'nun Irazca Anasısınız, __Siz ki, annesi bakıma muhtaç diye işini gücünü bırakıp yıllarca senin yanından ayrılmayan, senin helalliğini almanın çok önemli olduğunu düşünen evlatları doğurdunuz. __Siz ki, çocuğum okusun diye psikolog, sosyolog, matematikçi oldunuz. __Siz ki, evde disiplini sağlayan, manevi otoriteniz altında en sert erkeklerin bile saygıda kusur edemediği saygı abidesisiniz. __Siz ki, sağlığınızda iş ortaklığı yapan kardeşlerin dayanışma harcı, siz gittikten sonra dağılan ailenin anasısınız. __Siz ki, şefkati, merhameti, sevgiyi, saygıyı bize öğretensiniz. __Siz ki, evin bütçesini, yatırımlarını yöneten, yönlendirensiniz. Sizin hayır dediğinizi yapmak birçok şeyi göze almaktır. __Siz ki, geceleri gözyaşı dökerek evladına dua eden, vatana ve millete hayırlı evlat diye gönül geçirensiniz __Siz ki yoksullukta bir çorbanın doyumsuz lezzetini bize hissettiren, sabrı ve kanaatkârlığı öğretensiniz. __Siz ki evli, çoluk çocuk sahibi olsak bile hâlâ bizi yeni okula gönderir gibi üstümüze titreyensiniz. __Siz ki, "ana başa taç imiş,her derde ilaç imiş" ezgisini söyletensiniz. Ne oldu size? Niye zılgıt çeken analar oldunuz? Zılgıt sevinç haykırışıdır, öyleyse vatanın parçalanmasını muştulayan zılgıtlar mı, bunlar. Neden çocuklarınız size rağmen taş atan çocuklar oldu? Taş atma yerine okulda olmaları gerekmiyor mu? Okulda arkadaşını öfke ile bıçaklayan çocuk sizin çocuğunuz değil mi, yoksa siz mi çocuğunuzun peşini bıraktınız? Saatlerce TV programlarında Doğu sorunu ve okullardaki şiddet tartışılırken herkes diyor ki; "Bu meseleyi yaratan sebepler, ekonomik, sosyal, siyasal, terör olgusudur.. Bu etkenler ve nedenler birlikte ele alınmalı ve parelel çözüm getirilmeli." peki bütün bu sebepleri analiz edecek ve çözüm üretecek kim, sizin çocuklarınız. Asıl sebep siz anaların "Bu vatan bizim" diye ayağa kalkmamanız. Anadolu'nun sağduyusunu temsil eden analar meseleye el koyun. Bunu yabancıların silahsız savaşı, içerden çökertmesi olarak kabul edin,bunlara geçit vermeyin. Siz ancak "Irazcanın Dirliğini" yaratırsınız. Kükreyin. Bakın o zaman eli silahlı ve bıçaklı olanlar, ülkesinin zararına bilerek ya da bilmeyerek çalışanlar yanınızda süt dökmüş kedi gibi olacaklar. Bu ülkenin kaderi sizin elinizde. Eğer siz kükreseniz bile işler değişmezse o zaman korkacak, umutsuzlukla ağlayacağız. Not: Bir çağrı da uzmanlara; bu vatan parçalanırsa ne ekonomi ne vergi hiçbir şeyin önemi kalmaz. . Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2006 Örnek bir olay ve dikkat edilmesi gereken bir durum. Yalnız şuda sorgulansa nasıl olur diye düşündüm... Dün 5 tane şehit verdik teröre yine, gencecik 5 beden, 5 beyin toprağa gitti... Ne için? vatan için... Üzerinde yaşadığımız vatanı korumak uğruna, izlerin güvenliğinin teminatı uğruna toprağı kucakladılar... Elbette bu 5 fidanın ölümüne en çok anaları üzüldü. Analarının yüreği yandı. Oğulları öldü, vatan uğruna öldü oğullar... Üzerinde yaşadıkları bu vatan uğruna öldü o anaların oğulları... Vatan uğruna oğullarını toprağa verdiler fakat aynı analar """başörtüleri""" olduğu için askeri orduevlerine giremiyor, kızkardeşler üniversite okuyamıyor... Ama oğullar, abiler vatan uğruna toprakta yatıyor... Alıntı
Φ KaTli Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 bence gereksiz bir konuya atlamışsın arkadaşım kurallara tam bağlılık gösterilirse başbakanın ve cumhurbaşkanının karısı bile giremez ordan içeri ayrıca gördüğüm kadarıyla bazı arkadaşlarımız aşşağılamayı pek sever olmuş seviyeli bir tartışma öneriyorum Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 bence gereksiz bir konuya atlamışsın arkadaşım kurallara tam bağlılık gösterilirse başbakanın ve cumhurbaşkanının karısı bile giremez ordan içeri ayrıca gördüğüm kadarıyla bazı arkadaşlarımız aşşağılamayı pek sever olmuş seviyeli bir tartışma öneriyorum Sizler için gerekli olmasını beklemek en gereksiz davranış esasında... Bu insanlar kim biliyormusun? O ölen 5 şehitin ailesi... Dikkat et hepsi başörtülü... ( başörtülü veya örtüsüz bu bizi ilgilendirmez konu saptırılmasın lütfen, anlatmak istediğim farklıdır.) Belki kızkardeşler var içinde yine başörtülü. Fakat bu annenin kızı üniversiteye gitse, kendi vatanında eğitim alamayacak neden örtüsü yüzünden. Hadi çıkardı örtüyü gitti diyelim, annesi bu sefer örtüsü yüzünden kızının mezuniyet törenine giremeyecek... Neden çünkü onların örtüleri var, onlar tehlikeli, rejim düşmanı, devlet düşmanı, ülkeyi bölmek istiyorlar onlar, öyle değilmi? Bunlar için yasak değil mi başörtüsü? Toplumun en büyük tehlikesi, kötü örnek... Ama oğul vatan korunsun diye gitti toprağa, gitsin canım ne olmuş gitmişte, sen örtünü çıkar hala tehklikeli bir *********... Sonrada haydi analar sesinizi çıkarın. Sen anaları giyimleri kuşamları yüzünden aşağıla, örümcek beyinli yap, geri kafalı yap, toplumda """kötü örnek""" yap, işinize gelince, menfaat olunca, analar niye sesiniz çıkmıyor... Alıntı
Φ KaTli Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2006 bu anaları kötü örnek yaptığımı hatırlamıyorum sen ezbere konuşuyorsun benim anneannemde başörtülüydü benim söylediğim ya bu konu hakkında yeni başlık aç ya da burda provokasyon yapma bi daha da sakın beni aşağılama Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2006 Estağfirullah seni neden aşağılayım? Öyle hissettirdiysem özür dilerim... Ba ne güzel söylüyorsun senin anneannende başörtülüymüş. Bu demektir ki senin anneannende kötü örnek, rejim düşmanı, tehlike... Bunu biraz düşünün ve sonra başörtülü insanlara uygulanan tecritler üzerine fikir yürütün. Kırdıysam özür dilerim, sadece bazı şeyleri anlatmaya çalıştım... Selametle... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2006 Sizler için gerekli olmasını beklemek en gereksiz davranış esasında... Bu insanlar kim biliyormusun? O ölen 5 şehitin ailesi... Dikkat et hepsi başörtülü... ( başörtülü veya örtüsüz bu bizi ilgilendirmez konu saptırılmasın lütfen, anlatmak istediğim farklıdır.) Belki kızkardeşler var içinde yine başörtülü. Fakat bu annenin kızı üniversiteye gitse, kendi vatanında eğitim alamayacak neden örtüsü yüzünden. Hadi çıkardı örtüyü gitti diyelim, annesi bu sefer örtüsü yüzünden kızının mezuniyet törenine giremeyecek... Neden çünkü onların örtüleri var, onlar tehlikeli, rejim düşmanı, devlet düşmanı, ülkeyi bölmek istiyorlar onlar, öyle değilmi? Bunlar için yasak değil mi başörtüsü? Toplumun en büyük tehlikesi, kötü örnek... Ama oğul vatan korunsun diye gitti toprağa, gitsin canım ne olmuş gitmişte, sen örtünü çıkar hala tehklikeli bir *********... Sonrada haydi analar sesinizi çıkarın. Sen anaları giyimleri kuşamları yüzünden aşağıla, örümcek beyinli yap, geri kafalı yap, toplumda """kötü örnek""" yap, işinize gelince, menfaat olunca, analar niye sesiniz çıkmıyor... Vatanımız için verilen şehitlerimiz için her vatansever gibi bende çok üzüldüm tabiki.. Birkez daha lanetler yağdırdık... Bugün biliyoruz ki bölücülük ülkemiz için en büyük tehlike ve 2. büyük tehlikenin de irticadan gelebileceğini görüyoruz. Bu kararlılık içinde ve Vatanımızı sevme adına onun geleceğine karşı duyduğumuz endişe ve tehlikenin gün geçtikçe artığının ve Bu nedenle de Cumhuriyetin gençleri olarak bizler bu duyarlılık ile bunları burada anlatma ve paylaşma gereğini duyuyoruz. Yoksa herkes gibi bizlerde umursamaz sadece işimize bakar ve bunu buralarda tartışmayız... Konumuza dönersek... Bizim bahsettiğimiz baş örtüsü değil hearten. Bahsedilen günümüzde toplumumuzda simgeleştirilmeye çalıştrılan ve bunun üzerine politik çıkarlar sağlanılan Türban... Olumlu veya olumsuz düşünebilir, yaklaşabilirsiniz... Düşüncelerinize saygı duyarım.. Fakat öyle veya böyle saygı ve hoşgörü dahilinde bunlar tabiki üzerinde durulacak ve tartışılacaktır... Herkesin doğruyu bulması açısından da bunlar bir demokrasi gereğidir... Sevgi ve saygılar... . Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Bugün biliyoruz ki bölücülük ülkemiz için en büyük tehlike ve 2. büyük tehlikenin de irticadan gelebileceğini görüyoruz. Zaten sorun bu sevgili dipnot... İşte o gördüğün şehit anaları irtica olarak tanımlanmıyormu? Nasıl hayır??? Ünivertsiteye alınmayan kzılar işte o başörtüleri yüzünden alınmıyor mu? Sebebide irtica olması değil mi? O halde o annelerde irtica olmuş olmuyor mu? Konumuza dönersek... Bizim bahsettiğimiz baş örtüsü değil hearten.Bahsedilen günümüzde toplumumuzda simgeleştirilmeye çalıştrılan ve bunun üzerine politik çıkarlar sağlanılan Türban... Yani o şehit annelerinin örtüleri başörtüsü ama diğerleri türban. Peki genç kızlarımız işte o anneler gibi bağlasalar başlarını alınırlarmı üniversiteye? tabiki koca bir hayır... Nasıl bağlarsa bağlasınlar asla alınmazlar çünkü sebep bağlama şekli değil, birtakım çevrelerin ideolojik saplantılarıdır. Bunu kabul etmek zorundasınız bugün başörtüsü sorununun türbanla, irticayla falan alakası yok, başını kapatan kadınların görüntüsünü içine sindirememiş olmanın verdiği bir saplantıdır bu... Demokrasiden bahsediyorsunuz gelin bunun üzerinede gidelim sizlerle... Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Kimse benim annemin taktığı eşarba veya başörtüsüne ses çıkarmadı çıkaramaz... Sevgili arkadaşım anneniz diyelimki üniversite okumak istedi. O taktığı eşarp ve başörtüsü ile okuluna gidebilecek mi acaba? Eğer cevabınız evet ise hemen söyleyin bu bağlama şeklini bütün kızlarımız öyle bağlasın... Kendinizi kandırmayın başörtüsü türban ayrımı yaparak. Hepiniz amaçların farklı olduğunu biliyorsunuz... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Sevgili arkadaşım anneniz diyelimki üniversite okumak istedi. O taktığı eşarp ve başörtüsü ile okuluna gidebilecek mi acaba? Eğer cevabınız evet ise hemen söyleyin bu bağlama şeklini bütün kızlarımız öyle bağlasın... Kendinizi kandırmayın başörtüsü türban ayrımı yaparak. Hepiniz amaçların farklı olduğunu biliyorsunuz... Tabiki çıkartaçaktır sevgili hearten... Üniversitelirin bir misyonu vardır o yüklenilen misyonun gereğidir ve siyasal simgelerle o misyon işlevsiz hale getirilemez.. Üniversiteler bilim yuvalarıdır ve evrensel bir anlam ifade ederler... O zaman bir papaz papaz kıyafetiyle, Bir anadolulu yöresel kıyafetiyle, bir karadenizli silahıyla, Bir arap kadını çarşafıyla ve bir Arap erkeği beyaz burkasıyla girmek istemezmi?. Bunların da sonu gelmez değerli arkadaşım. Milli güvenlik teşkilatına, Devletin her türlü kurumlarına gider ve bu türban ila başlayacak bir hak alış sayesinde isteklerinin de sonu gelmeyeceği bilinen bir gerçektir... Sevgi ve Saygılarımla... Alıntı
Φ berceste Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Kimsenin baş örtüsü ile bir derdi yok çarpıtmayın konuyu.... Bizim sorunumuz siyasal din. Yani türban... Öyel ucuz demogojiler yaparak neyi kanıtlayacaksınız.... Kimse benim annemin taktığı eşarba veya başörtüsüne ses çıkarmadı çıkaramaz... Ama siyasla türban bana göre çok tehlikeli ve bu ülke onu tehlikeli görüyor... Siyasal Türban eşittir Şeriat/Hilafet rejimi Benim annneme bugünkü dinini yaşama hakkı vermeyecek bu sistemi istememek benim en doğal hakkım... Demokrasilerde standartlar korunarak herkese yaşama hakkı verilir.... Türban siyasettir gerisi ise hikayedir... Altını çizmek istiyorum başörtüsü(türban değil) siyasi bir s,mge değildir ve başörtüsünü siyallaştıran takanlar değil bu yasak üzerinden rant saglamaya calışann siyasetçiler ve sözde Atatürkçülerdir...bu ikisi karıştırılmasın.. Aksini iddia eden de ispatlasın bakalım kim siyasi olaraktakmıs kaç kişi?yada kaç tane şahit olmuslar... Malesef Güzel Türkiyem hep bir oyun içinde ve bu oyuna ortak olup gerçekleri görmeyen , görmek istemeyen bir yığın insan var sokaklarda!!! Tabiki çıkartaçaktır sevgili hearten... Üniversitelirin bir misyonu vardır o yüklenilen misyonun gereğidir ve siyasal simgelerle o misyon işlevsiz hale getirilemez.. Üniversiteler bilim yuvalarıdır ve evrensel bir anlam ifade ederler... Yarın birinizin de saçına sakalına takılıp siyasi simge derlerse bakalım siz ne yapacaksınız (ki bir zevk ile bir inanç mukayese edilemez)Demokrasi istiyorsanız ideoloji ne olursa olsun özgürlük savunulmalı herkes için...ama şimdiki özgürlükçü ve demokrat gecinen arkadasların zihniyeti sadece ''Bana dokunmayan bin yasasın''dan ibarettir.... Birşeye inanmıyorsanız bu saygı duymamanızı gerektirmez benimde ateist arkadaslarım var fakat inançlarım ve yasam tarzımın sonuna kadar arkasındalar...Sizide biraz da olsa empatiye çağırıyorum... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Altını çizmek istiyorum başörtüsü(türban değil) siyasi bir s,mge değildir ve başörtüsünü siyallaştıran takanlar değil bu yasak üzerinden rant saglamaya calışann siyasetçiler ve sözde Atatürkçülerdir...bu ikisi karıştırılmasın.. Aksini iddia eden de ispatlasın bakalım kim siyasi olaraktakmıs kaç kişi?yada kaç tane şahit olmuslar... Malesef Güzel Türkiyem hep bir oyun içinde ve bu oyuna ortak olup gerçekleri görmeyen , görmek istemeyen bir yığın insan var sokaklarda!!! Yarın birinizin de saçına sakalına takılıp siyasi simge derlerse bakalım siz ne yapacaksınız (ki bir zevk ile bir inanç mukayese edilemez)Demokrasi istiyorsanız ideoloji ne olursa olsun özgürlük savunulmalı herkes için...ama şimdiki özgürlükçü ve demokrat gecinen arkadasların zihniyeti sadece ''Bana dokunmayan bin yasasın''dan ibarettir.... Birşeye inanmıyorsanız bu saygı duymamanızı gerektirmez benimde ateist arkadaslarım var fakat inançlarım ve yasam tarzımın sonuna kadar arkasındalar...Sizide biraz da olsa empatiye çağırıyorum... Tabiki çıkartaçaktır sevgili hearten... Üniversitelirin bir misyonu vardır o yüklenilen misyonun gereğidir ve siyasal simgelerle o misyon işlevsiz hale getirilemez.. Üniversiteler bilim yuvalarıdır ve evrensel bir anlam ifade ederler... O zaman bir papaz papaz kıyafetiyle, Bir anadolulu yöresel kıyafetiyle, bir karadenizli silahıyla, Bir arap kadını çarşafıyla ve bir Arap erkeği beyaz burkasıyla girmek istemezmi?. Bunların da sonu gelmez değerli arkadaşım. Milli güvenlik teşkilatına, Devletin her türlü kurumlarına gider ve bu türban ila başlayacak bir hak alış sayesinde isteklerinin de sonu gelmeyeceği bilinen bir gerçektir... Sevgi ve Saygılarımla... Yukarıdaki yazımın can alıcı noktalarını sanıyorum gözden kaçırdınız sevgili 'berceste' tekrar okunmasını ve o doğrultuda düşünce belirtilmesini (Üniversite/Eğitim kurumları, Ordu, Devlet kurumları vb.) rica ediyorum... Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Kimse benim annemin taktığı eşarba veya başörtüsüne ses çıkarmadı çıkaramaz... Sevgili arkadaşım anneniz diyelimki üniversite okumak istedi. O taktığı eşarp ve başörtüsü ile okuluna gidebilecek mi acaba? Tabiki çıkartaçaktır sevgili hearten...Üniversitelirin bir misyonu vardır o yüklenilen misyonun gereğidir ve siyasal simgelerle o misyon işlevsiz hale getirilemez.. Sevgili dipnot, arkadaşımız diyorki benim annemde başörtüsü eşarp takıyor ama kimse karışmıyor demekki karışılan örtü değil simge olarak takılan türban. Bizde şunu iddia ediyoruz o halde lütfen gösterin, sizin annelerinizin karışılmadığı şekilde başlar bağlansın böylelikle sorun ortadan kalksın. Bir ikincisi sorum şuydu; eğer anneniz üniversiteye gitmek istese o karışılmayan tehlike olarak görülmeyen başörtüsü ile eşarp ile, acaba okula alırlarmı? buna karşılık sen tabiki giremez örtü çıkarılacak, siyasi simgeler falan filan diyorsun. Erdoğan arkadaşın bahsettiği konu tamamen çürümüş oluyor böylelikle yani siz kendi kendinizi inkar ediyorsunuz bu anlaşılır şey değil. Bir yandan başörtsüne karışılmaz sorun türban, diğer yandan ne olursa olsun siyasi simge... Anlaşılır şey değil... Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Üniversiteler bilim yuvalarıdır ve evrensel bir anlam ifade ederler... O zaman bir papaz papaz kıyafetiyle, Bir anadolulu yöresel kıyafetiyle, bir karadenizli silahıyla, Bir arap kadını çarşafıyla ve bir Arap erkeği beyaz burkasıyla girmek istemezmi?. Ayrıca evrensel olması bütün şekilleri içinde barındırması gerektiği anlamına gelmezmi? Sizler evrenselliği bir kenara bırakıp bütün insanların tektip olması için çaba sarfediyorsunuz... Önemli olan kişinin bilim yuvasına ne giyerek girdiği değil, ister haham kıyafeti, ister mini etek, ister arap burkası, hiç farketmez... İşlevi nedir, kafasının içindeki nedir, yapabilirliği ne düzeydedir... Unutmayın insanların şekillerini değiştirebilirsiniz ama kafalarının içlerini asla... Lütfen maddecilik ve şekilcilik ideolojinizden biraz daha sıyrılarak düşünün... Sevgiler... Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Sevgili dipnot, arkadaşımız diyorki benim annemde başörtüsü eşarp takıyor ama kimse karışmıyor demekki karışılan örtü değil simge olarak takılan türban. Bizde şunu iddia ediyoruz o halde lütfen gösterin, sizin annelerinizin karışılmadığı şekilde başlar bağlansın böylelikle sorun ortadan kalksın. Bir ikincisi sorum şuydu; eğer anneniz üniversiteye gitmek istese o karışılmayan tehlike olarak görülmeyen başörtüsü ile eşarp ile, acaba okula alırlarmı? buna karşılık sen tabiki giremez örtü çıkarılacak, siyasi simgeler falan filan diyorsun. Erdoğan arkadaşın bahsettiği konu tamamen çürümüş oluyor böylelikle yani siz kendi kendinizi inkar ediyorsunuz bu anlaşılır şey değil. Bir yandan başörtsüne karışılmaz sorun türban, diğer yandan ne olursa olsun siyasi simge... Anlaşılır şey değil... Sevgili arkadaşım hearten... Her insan sivil yaşamında istediğini giyme özgürlüğüne sahiptir ve buna kimse karışamaz. Yanlız devletin herhangi bir kurumunda dini, siyasi vb. simge olan herhangi birşeyi kullanamaz, kullanmamalıda... Çünkü bizim anlayışımızda devletin dini yoktur ve olamazda. Devletin görevi vardır bütün inanç biçimlerine eşit mesafede yaklaşmak ve onlara şemsiye görevi yapmaktır. Müslüman ülkeler hariç Devlet bu mantalitenin dışına çıkmaz ve zaten mevcut yasalar buna izin vermez... Sevgiler... Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Sevgili arkadaşım hearten...Her insan sivil yaşamında istediğini giyme özgürlüğüne sahiptir ve buna kimse karışamaz. Yanlız devletin herhangi bir kurumunda dini, siyasi vb. simge olan herhangi birşeyi kullanamaz, kullanmamalıda... Çünkü bizim anlayışımızda devletin dini yoktur ve olamazda. Devletin görevi vardır bütün inanç biçimlerine eşit mesafede yaklaşmak ve onlara şemsiye görevi yapmaktır. Müslüman ülkeler hariç Devlet bu mantalitenin dışına çıkmaz ve zaten mevcut yasalar buna izin vermez... Sevgili dipnotcum, Zaten sorunda bu. Mevcut yasaların buna izin vermemesi. Teziniz başörtüsü yasağı için geçerli bir sebep değil. Zira laik olması gereken devlettir. Halk laik davranmak ve yaşamak zorunda değil. Takdir edersiniz ki özgür bir ülkedeyiz. Eğer halkın devlet gibi laik olması gerektiğini iddia edersek özgürlük kavramından bahsedemeyiz değil mi? Devlet bütün inançlara elbette eşit yanaşacaktır ama adaleti elden bırakmadan. Zaten müslümanlar için bir ayrıcalık yapılması beklenmemektedir. İsteğimiz kitabımızda emredilen bir uygulama ile hayatımızı sürdürebilmek. Buna hakkımız yok mu? İnanç özgürlüğü denilince ne anlamamız gerekiyor acaba merak ettim doğrusu... Bence artık "siyasi simge, devlet yasası vs." gibi iddialardan vazgeçmelisiniz. Siz bizden çok daha iyi biliyorsunuz ki devletin başörtüsünü engelleme amacı bunlar değildir. Müslümanların toplum içinde daima bir azınlık olarak kalmasını, devlet kademelerinde müslüman kişilerin bulunmamasını sağlamaktır. Tabi buna inatçılık ve hukuktan ve demokrasiden uzak keyfi ideolojik yaklaşımlarda eklenebilir... Kendinizi kandırabilirsiniz kimsenin itiraz ettiği yok... Alıntı
Φ hearten Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2006 Bu arada laik bir ülkede isek, irtica gibi komünistlerde devleti tehdit eden insanlar değilmidir? Zira komünizm bir yönetim şeklidir, onlarda devletin komünist bir yapıya sahip olması için çaba sarfedebilirler, buda rejim değişikliğini gerektirir. Ve en önemlisi burada bile devletin birliği ve bütünlüğünden dem vuran, atatürk, laiklik, hukuk ve demokrasi dörtlüsünü ağızlarından düşürmeyen kişiler var... Onlar neden tehlike arzetmez? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.