Φ Dedektif Clouseau Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2010 Foreign Policy dergisinin dünkü sayısında Türkiye'nin ABD ile Ortadoğu'daki çıkarlarının farklılaştığı ve artık Türkiye'nin ABD'nin Ortadoğu'daki yükselen yeni rakibi olduğu yazıldı. New York merkezli "Dış İlişkiler Konseyi" uzmanı Steven Cook tarafından, Foreign Policy dergisi için kaleme alınan yazıda, İsrail'in Gazze'ye yardım konvoyuna saldırısı ve sonrasında yaşananlardan hareketle Türkiye ile ABD ilişkileri ele alındı. Cook, "Frenemy'nin (arkadaşımsı düşman) Türkçesi nedir?" başlıklı yazısında, "Türk iç ve dış politikalarıyla değişen uluslararası sistemde beliren yön değişikliğinin sonucu olarak" Türkiye ile ABD arasında süren 60 yıllık stratejik işbirliğinin ardından iki ülkenin birbirlerine stratejik rakipler haline geldiğini yazdı. İsrail'in 9 aktivisti öldürmesinin ardından Türkiye'nin verdiği sert yanıtın bu durumun bir göstergesi olduğunu belirten Cook, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İsrail'in eylemlerini "bir ülke tarafından işlenen cinayet" olarak nitelendirmesinin ve Türkiye'nin BM Güvenlik Konseyi'nden çıkan kınama kararına öncülük etmesinin Türkiye'nin dış politikasında görülen eksen değişikliğinin en önemli kanıtı olduğunu öne sürdü. Yazıda, ABD Başkanı Barack Obama'nın "diplomatik ilişkilere, çok taraflılığa ve bölgesel istikrara önem veren uluslararası yaklaşımının", AKP yönetiminde Türkiye'nin Ortadoğu'da önünü açacağı ve iki ülkenin işbirliğini artıracağına dönük beklentilerin boşa çıktığı da vurgulandı. Türkiye'nin Sovyetler dönemindeki "kavgacı küçük ortak" olmaktan çıkarak, dünyanın en büyük 16. ekonomisi konumuna geldiğini belirten Cook, Türkiye'nin diplomatik açıdan kendini bulmaya başladığını ve son 8 yıl içinde "Ortadoğu'daki ılımlı gözlemci" konumundan çıkarak, "bölgedeki nüfuzlu oyuncu" konumuna geldiğini savundu. Cook, Filistin, Irak, İran ve Afganistan politikalarında ABD ile Türkiye'nin genel hedeflerde aynı noktada dursalar bile detaylarda ayrı uçlarda olduklarını vurguladı. Türkiye-ABD birbirine rakip oluyor Yazıda ayrıca, Türkiye ile ABD'nin, Ortadoğu'da düşman olmamakla birlikte, birbirlerinin hızla rakibi olmaya başladıkları yorumunda bulunulurken, Türkiye'nin, Ortadoğu'daki tek hakim güç olmayı isteyen ve hedeflerine daha kolay ulaşmasını sağlayacağı için siyasi bir düzeni muhafaza etme arzusundaki ABD'den farklı bir noktada durduğu belirtildi. Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerin "Frenemy" (arkadaşımsı düşman) olarak nitelenemeyeceğini belirten Cook, ancak bu ilişkinin "model ortaklık" da tanımlanamayacağını ifade etti. Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Türkiye-ABD birbirine rakip oluyor Ya da, artık öyle göstermek işlerine mi geliyor ? Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Türkiye-ABD birbirine rakip oluyor Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2010 Adamlar futbolu bile yeni öğrendikleri halde bizi yendiler, en iyi oynadıkları oyunda nasıl rakip olacağız? Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2010 Yazılanları görünce bir fıkra geldi aklıma, daha önce başka bir başlık altında yine hatırlamak zorunda kalmıştım bu fıkrayı. Bir boks maçı.Birinci raunt ve adamımız dayak diyor.Antrenörü dayak yiyen sporcusuna gaz veriyor.Harika gidiyorsun, adamı sersemlettin, bu şekilde devam.2. raunt bizim adam yine bayağı bir sarsılıyor, antrenör yine az kaldı adam düştü düşecek, harikasın, devam diyor.3. raunt ve bizim adamın takatı kalmamış.Bizim boksör artık dayanamıyor hocasına: '' Ya hocam tamam adamı bitirdim, çok iyi dövüyorum onu anladım da bu arada da biri beni dövüyor o kim onu anlayamadım.'' Muhabbetle... Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Bir boks maçı.Birinci raunt ve adamımız dayak diyor.Antrenörü dayak yiyen sporcusuna gaz veriyor.Harika gidiyorsun, adamı sersemlettin, bu şekilde devam.2. raunt bizim adam yine bayağı bir sarsılıyor, antrenör yine az kaldı adam düştü düşecek, harikasın, devam diyor.3. raunt ve bizim adamın takatı kalmamış.Bizim boksör artık dayanamıyor hocasına: '' Ya hocam tamam adamı bitirdim, çok iyi dövüyorum onu anladım da bu arada da biri beni dövüyor o kim onu anlayamadım.'' Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Başlık çok güzel olmuş. Aklıma meşhur laz fıkrasını getiriverdi. Çin'e savaş açmışlar sonra vazgeçmişler Nedeni sorulunca da O kadar insanı nereye gömeceğiz??? Uçuk kaçık yazarlar, bizde olduğu gibi dünyanın her ülkesinde de oluyor işte. Ancak son zamanlarda olağanüstü hız kazanan ve kanaatimce de daha da hızlanacak olan hareketlilikte, kazananı bilemem ama bizim kaybedeceğimiz kesin. Çin'in Türkiye'ye gelecek olan Çin'lilere vize vermemesi,sebebini de Uygur türklerine bağlaması,bugün de Brezilyanın İran,Türkiye sacayağından kopması,T.Özal'ın üçüncü ülkeyi söylemediler sitayişine ne kadar uygun düşüyor. ABD, bizim rakipliğimizi pek ciddiye alıyor galiba Sevgilerimle, Alıntı
Φ Komiser Kolombo Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2010 Orkun Uçar ve Burak Turna'nın bir aralar yok satan Metal Fırtına serisini hatırlattı bu haber. Metal Fırtına Orkun Uçar ve Burak Turna tarafından kaleme alınan Metal Fırtına, yayımlandığı dönemde büyük yankı uyandırmıştı. Kitapta, Türk-Amerikan Savaşı ele alınmaktadır. 23 Mayıs 2007 günü Kuzey Irak’taki Türk askerî birliği, müttefik ABD’nin saldırısına uğrar. Amerikan 101. Hava İndirme Tümeni, Irak’ın kuzeyindeki Türk Deniz Piyade Tugayı’na saldırmıştır. Saldırının yapıldığı saatlerde, ABD’de Metal Fırtına operasyonunun ayrıntıları görüşülmektedir. Operasyonun hedefi İstanbul ve Ankara’yı ele geçirmektir. Türkiye’ye yönelik operasyonun arkasında bir madencilik ve enerji şirketinin ortaklarından olan Lynam adında bir işadamı vardır. Saldırı haberi üzerine Ankara’da Genelkurmay Başkanlığındaki harekât merkezinde toplantılar yapılır. Öncelikle diplomatik yolların kullanılması düşünülmektedir. Bu sırada Irak’taki Türk birliklerine yönelik saldırılar ise devam etmektedir. Bunun üzerine Başbakan, ABD’nin saldırıları ve Türkiye üzerindeki emelleri hakkında basına açıklamalar yapar. Bu sırada Türk istihbaratının başına yeni atanmış olan Çetin Kutlu elinde bir dosya ile Başbakanı beklemektedir. Türk istihbarat timi Gri Tim üyesi olan ve görevi gereği Fransa’da yaşayan Gökhan Birdağ, aldığı bir emir ile Ermeni asıllı bir silah tüccarının bürosuna girer ve bir dosya bulur. Dosyada, Türkiye’deki bor, uranyum ve toryum madenlerinin işletme hakkının 2007 Aralık ayından itibaren bir madencilik şirketine ABD tarafından satıldığı yazmaktadır. İşte MİT Müsteşarının elindeki dosya bu dosyadır ve Amerikan saldırısından dört ay önce ele geçmiştir. Ancak dosya aylarca hasır altı edilmiştir. Amerikan saldırısının ana hedefi Türkiye’deki zengin maden yataklarını ele geçirmektir. Amerikan saldırıları tüm şiddetiyle devam etmektedir ve diplomatik yollardan da bir sonuç alınamamıştır. Amerika’nın Türkiye’ye saldıracağını dört ay önceden öğrenen Gökhan Birdağ yanındaki atom bombasıyla bir çiftlikte uygun zamanı beklemektedir. Eğer saldırılar sona erdirilmezse New York ve Washington’da bombaları patlatacaktır. Amerikan Ordusu, Anıtkabir’i bombalamış ve İstanbul’a hava saldırısına başlamıştır. Gökhan Birdağ Washington’da merkezî bir yere atom bombasını yerleştirir. Bombanın patlamasıyla Washington’daki bir çok önemli merkez yok olur. Amerikan istihbarat elemanları Gökhan Birdağ’ın saklandığı yeri tespit eder ve yakalamak için harekete geçerler. Savaşı Florida’daki bir merkezden takip eden ABD Başkanı Türkiye’ye tehditler yağdırır. Türk ve Amerikan orduları arasındaki savaş tüm şiddetiyle sürerken, Türkiye’nin Rusya, Çin, Almanya ve Fransa ile görüşmeleri de devam etmektedir. Rusya Devlet Başkanı Başbakana, bor, uranyum ve toryum madenlerinin işletiminde bu ülkelere pay verilmesi durumunda yardım edeceklerini bildirir. Anlaşma sağlaması üzerine dört ülkenin temsilcileri Birleşmiş Milletler binasında ABD’ye ültimatom verirler. ABD bu ültimatom karşısında çaresiz kalır. ABD Başkanı istifaya zorlanır ve böylece savaş sona erer. Amerikan istihbaratının elinden bir Alman ajanın yardımıyla kurtulan Gökhan Birdağ hasta yatağında savaşın bittiği haberini alır. Birdağ’a yardım eden Alman ona bazı fotoğraflar gösterir. Fotoğraflarda yer alan kişi, savaşın arka planındaki isim olan Adrian Lynam’dır. Bunu öğrenen Gökhan Birdağ intikam yemini eder. Ne kitaptı ama milliyetçi duygular tavan yapıyordu. Gidişat kitaplara benzemese derim. Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2010 İki ülke arasında savaş çıkabilmesi için, evvela ekonomik çıkarlarının birbirine heepten aykırı olması gerekir. Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2010 İki ülke arasında savaş çıkabilmesi için, evvela ekonomik çıkarlarının birbirine heepten aykırı olması gerekir. İki ülke arasında savaş çıkma ihtimali sıfır, ABD arkasına dindaşlarını da alır, araya bizim dindaşlarımızdan da sıkıştırır ancak öyle bize karşı savaşa girebilir. ABD nin tek başına yaptığı ve kazandığı bir savaş var mı? Alıntı
Φ Zehir Hafiye Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2010 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2010 İki ülke arasında savaş çıkma ihtimali sıfır, ABD arkasına dindaşlarını da alır, araya bizim dindaşlarımızdan da sıkıştırır ancak öyle bize karşı savaşa girebilir. ABD nin tek başına yaptığı ve kazandığı bir savaş var mı? ''İki ülke '' derken ben herhangi iki ülkeyi kastetmiştim. Yoksa, o dediğin türde bir savaş yaşanıyor ülkemizde halihazırda. Diğer ülkelerle savaşları belli ama Türkiye ile gerçek anlamda bir savaşta, ne olursa olsun, onlarla kıyaslanmayacak kadar karizmayı fena çizdirir ABD... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.