Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

FEZARE GAZVESİ

4228 - Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Bizimle su arasında bir müddetlik mesafe kalınca Hz. Ebu Bekr emretti, gece istirahati için mola verdik. Sonra baskını başlattı (not: karşılıklı savaş değil habersiz baskın ). Suya vardı. Suyun başında ölen öldü, esir alınan esir alındı. Ben halktan bir cemaate bakıyordum. İçerisinde çocuklar ve kadınlar vardı. Dağa benden önce varırlar diye korkarak onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku görünce durdular. Onları sürerek getirdim. aralarında Beni Fezare'den bir kadın vardı. Üzerinde deriden bir kaş' vardı. Kaş' kuru post demektir. Kadının yanında Arapların en güzelinden bir kız vardı. Onları, sürerek Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'a kadar getirdim. Ebu Bekir, kızı bana hediye etti. Medine'ye kadar geldik. Kızın elbisesini bile açmadım. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çarşıda bana rastladı.

"Ey Seleme, dedi, kadını bana bağışla!"

"Ey Allah'ın Resulü, dedim, vallahi hoşuma gitti, ancak henüz elbisesini bile açmadım."

Ertesi günü, çarşıda bana yine rastladı.

"Ey Seleme, ceddine rahmet, kadını bana bağışla!" buyurdu.

"Ey Allah'ın Resulü! dedim, o senindir, Allah'a yemin olsun, kadının elbisesini açmadım!"

Sonra Aleyhissalatu vesselam o kadını Mekke'ye gönderdi ve Mekke'de esir edilen bazı müslümanların fidye-i necatı yaptı."

Müslim, Cihad 46, (1755); Ebu Davud, Cihad 134, (2697).

 

Yukardaki yazıda ne diyor.

 

Dağa kaçan kadın ve çocukları topluyor. Onları ganimet olarak alıyorlar. İçleerinden güzel olan bir kız yakalayana ganimet fazlası olarak hediye veriliyor.

 

Kızın güzelliğini duyan Muhammet kızı bana ver diye yakalayana ısrarla söylüyor.

 

Ne yapsın adam vermek zorunda kalıyor.

 

Aldıktan sonra işi biten Muhammet başka esirlerle takasta kullanıyor.

 

Bunlarda hakaret diyeceksiniz ama Bunlara bu hadisleri yazanların hakareti.

 

Müslümanlıkta dinden çıkanı korku dağları bekler.

 

ya bitmez tükenmez cehennem korsu.

Ya el ayak çapraz kesilme korkusu.

Ya afaroz korkusu.

 

 

Tevbe Suresi 29. Ayet:

 

Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın

 

 

İnanmayan başka uluslarla savaşın onları öldürün diyen din. Hiç inanmış birinin dini bırakmasına razı olurmu.

 

Dinden döneni öldürün kaidesi dinin ana kaynağıdır.

davadan döneni öldürün gibi mesela.

  • Cevaplar 120
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

İrtidad, büyük günahlardandır. Kişinin bütün hayır amellerini sevabını yok eder. Hadisi açıklayan İmam Malik, esas itibariyle zındık oldukları halde müslüman görünen kimselerin irtidad etmeleri halinde, yakalanınca tevbesine güvenilmeyeceği kanaatindedir. Bu sebeple Malik'e göre onlara tevbe teklif edilmez, tevbekar olup, İslam'a geldiklerini beyan etseler bile bu tevbe onlardan kabul edilmez. İmam Şafi tevbelerinin makbul olduğuna hükmeder. Ebu Hanife'nin onlar hakkında iki ayrı görüşü olmuştur.

Zındık, Kamus'da, Ahiret'e veya Rububiyet'e inanmayan veya küfrünü gizleyerek iman izhar eden kimse diye açıklanır. (Kütüb-i Sitte Cilt/6 Sayfa 189)

 

İbni Abbas'ın, kadın mürted de öldürülür sözü delil getirilerek Hanefilerin hükmüne itiraz edilmiş ve ilaveten Ebu Bekir'in hilafeti sırasında irtidad etmiş olan bir kadını, henüz pek çok sahabe hayatta iken öldürttüğü, kimsenin buna itiraz etmediği gösterilmiştir.

 

Hz. Muaz Yemen'e giderken Resulullah kendisine bu mevzu ile alakalı olarak şunu söylemiştir : İslam'dan herhangi biri vazgeçecek olursa, onu tekrar davet et, dönerse ne ala, dönmezse boynunu vur. Herhangi bir kadın İslam'dan irtidad edecek olursa, onu da geri çağır, dönerse ne ala, dönmezse boynunu vur.

Zürkani," Kaydedilen bu muaz hadisi, sadedinde olduğumuz ihtilafta nasdır, hükmüne uyulması gerekir" der.

 

Buhari ve başka bir kısım kaynaklarda rivayet edilen bir kıssa da konumuza şık tutar. İkrime'nin rivayetine göre, Hz. Ali'ye bir kısım Zındık getirilmişti. O bunları yaktırdı. Haber ibni Abbas'a ulaşınca, Onun yerinde ben olsaydım yaktırmazdım. Çünkü Hz. Peygamber'in yasağı var, Allah'ın azabı ile azab vermeyin. Fakat öldürtürdüm zira efendimiz, kim dinini değiştirirse öldürün, diye emrediyor. (Kütüb-i Sitte Cilt/6 Sayfa 190)

Muhammed'in İrtidad Üzerine Öldür Emirleri

 

İbni Abbas ( ra ) anlatıyor, Abdullah ibni Sad ibni Ebi's Sarh, Hz. Peygamber'e katiplik yapıyordu. Şeytan ayağını kaydırdı, adam irtidad ederek kafirlere sığındı. Resulullah, Fetih günü onun öldürülmesini emretti, ancak Hz. Osman onu himayesi altına aldı. Resulullah da bu himayeyi tanıdı. (Ebu Davud, Hudud 1-4358, Nesai, Tahrimu'd-Dem 15, ( 7-107 )

 

Her ne kadar Bakara 256'da dinde zorlama yoktur ifadesi varsa da bu ifade, Kuran'daki diğer ayetler ile büyük çelişki içindedir. Inanmayanlara karşı şiddet içeren ayetler, inanmayanları cehennem ile korkutarak inanmalarını sağlamaya yönelik ayetler, Bakara 256 ile çelişiyor. Kuran'daki şiddet ve ayırımcılık içeren ayetler ve çelişkili ayetler, Kuran'ın Allah tarafından gönderilmiş olamayacağının, Muhammed ve arkadaşları tarafından hazırlandığının bir diğer göstergesi oluyor.

Gönderi tarihi:

peynir, yoğurt, tereyağı, kesik vs bunlar sütten olan şeyler bunların içinde en kıymetlisi tereyağıdır.tereyağı hariç diğerleri bozulduğu zaman bi şekilde değerlendirirler ama tereyağı bozuldumu çöpe at hiç bir yerde değerlendiremezsin.işte müslüman tereyağı gibidir kıymetlidir.bozulursa diğerlerindende kötü olur.hristiyan islamı kabul etmesede önceki peygamberleri ve dinleri kabul eder yahudide aynı, müslüman ise ya hepsini kabul eder yada hiç birini kabul etmez kafir olur.bu millet müslüman bir ecdadın torunudur eğer dinden çıkarırsanız hepside tereyağı misali bozulur bi işe yaramaz.

Gönderi tarihi:

FEZARE GAZVESİ

4228 - Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Bizimle su arasında bir müddetlik mesafe kalınca Hz. Ebu Bekr emretti, gece istirahati için mola verdik. Sonra baskını başlattı (not: karşılıklı savaş değil habersiz baskın ). Suya vardı. Suyun başında ölen öldü, esir alınan esir alındı.

.

.

.

Dinden döneni öldürün kaidesi dinin ana kaynağıdır.

davadan döneni öldürün gibi mesela.

 

 

El insaf!!Bu yazdığın ''hadis!!''in neresinde peygamberimizin(S.A.V) o kızla o işi yaptığı yazıyor?Bne seni anlamaya başlıyorum.Diğerleri Allah'ın varlığına inanmıyor,sense Allah'a resulüne ve müslümanlara düşmansın.Bu açıkça görülüyor.Allah çabalarını boşa çıkarsın inşallah,seni artık muhattap almayacağım ve yazılarını okumayacağım.

Gönderi tarihi:

Ya ALLAH'a ve Resulüne inananın ne çok düşmanı varmış, hangi biriyle başedeceğiz Ya Rabbi sen bütün bu iftira ve yalanları söyleyenlere gereken cevabı en güzel şekilde verirsin... Bize de sabır ver....AMİN

 

sevgili inanan arkadaşlarım hepimiz Bir Allah'a inanıyoruz, gelin bu inancımızla bir olalım, Allah'ın yolu birlikten geçer, şeytana uyup bölünmeyelim.....

Gönderi tarihi:

 

.............

 

şeytana uyup bölünmeyelim.....

 

 

İnançlı insanlar zaten şeytana uyarak, yüzlerce parçaya bölünmüşler...

Sadece bir inançta bile, onlarca bölünmüşlük mevcut...

Bu bölünmeler şeytana uyarak tabii...

Bölünme farklılıktır...

 

Alt yapısında gerçekler olmayan inançlar, bölünmeye mahkumdur.

Birleşilecekse somut gerçekler etrafında birleşilmeli...

Hiç olmazssa o zaman insanlığa yararlarımız olur...

 

İnançlar biribirinin kopyasıdır...

 

İslam tarihi:M.S. 570

 

Mazda dini kavramları...

Mazdalık(Zerdüştlik) M.Ö.570

Tek tanrı (ahura mazda),

Kutsal kitap (avesta 896 sureli),

Peygamber(zerdüşt),

Allahın peygamberle görüşmesi(Miraç),

Allahın peygambere bildirileri(Vahiy),

Şeytan (ehrimen),

Melek,

Ahiret.

Cennet,

Cehennem,

Günahlardan arınıncaya kadar cehennem ,sonra cennete girmek...

Ahirette sorgulanmak...

Kıyamet...

Kurban...

Yeniden diriliş...

Ahirette ölümsüzlük...

Cennette, yeni gelişmiş kızlar armağan...

Sırat köprüsü (cinvat köprüsü),

Ruh,

Zayıf ve fakirlere yardım...

Ruhun gökyüzüne çekilmesi...

 

http://www.dunyadinleri.com/mazdaizm.html

Gönderi tarihi:

"*****...Elinin yazdığını gözün görsün"

 

Benim yazdığımı gözüm görsün de aşağıdakileri yazanları ne görsün. Bunlar ayet ve hadisler. Bunlardaki yazıları ne görecek. İnsanları öldürmeye ve katiliğe ve şiddete teşvik eden ayet ve hadisler ne olacak.

 

.

.

.

Mace, Cihad, hadis 2840; Ahmet Ibn Hanbel, 4/46; Tirmizi, Siyer/19, hadis 1570)

 

şu Kurayza yahudilerinin perde arkasını da anlatsana, tipik yahudi zihniyeti olarak, nankörlük ettiler, anlaşmalarına uymadılar, düşmanla işbirliği yapıp müslümanları arkadan vurmaya kalktılar, bu kabilenin yaptığı diğer yahudi kabilelerinden daha ağırdı bu yüzden sürgün edilmeyip öldürüldüler..Bunlar da PKK gibiydi; ama daha beter çünkü dost görünüp arkadan vuruyorlar..

 

Peygamberimiz döneminde dinden çıktığı için kimse öldürülmedi, sadece dinden çıkan biri yolda pusu kurup müslümanlara eza, cefa uyguladığından hirabe suçundan -ki yukarıda belirttiğin ayette cezası belirli- elleri ve ayakları çaprazlama kesilerek öldürüldü...

 

Kab b. eşref eleştirdiği için değil peygamberimize çok ağır iftiralar ettiği için öldürüldü.. Bizim eleştiri anlayışımız bu değil, bir eleştiri asla hakaret boyutuna ulaşamaz..Ayrıva kab b. eşrefin iftiraları Müslüman olmaya niyetleneni de caydırıyordu, ayrıca fakir müslüman kabileleri isyana teşvik ediyordu, yani anlayacağın bölücü terör örgütü PKK'nın elebaşı APO gibi bir işlevi vardı adamın.. Bunun üzerine peygamberimiz susturulmasını emretti ve ensesine kılıç vuruldu..

Gönderi tarihi:

inkar edenler sanmasınlar ki kendilerine mühlet vermemiz, kendileri için hayırlıdır. biz onlara mühlet veriyoruz ki günahı arttırsınlar. onlar için alçaltıcı bir azap vardır...(3/178)

 

Allah müminleri üzerinde bulduğunuz halde bırakacak değildir, pisi temizden ayıklayacaktır. ve Allah sizi vakıf kılacak değildir. Fakat Allah elçileriden dilediğini seçer. o halde Allah'a ve elçilerine inanın; eğer inanır ve korunursanız sizin için büyük mükafat vardır...(3/179)

 

Kitabı sana O indirdi Onun bazı ayetleri muhkemdir(açık anlamlıdır) bunlar kitabın anasıdır. Diğerleri de birbirine benzer. kalblerinde eğrilik olanlar, fitne çıkartmak, kendilerine göre yorumlamak için onun benzer ayetlerinin ardına düşerler. Oysa onun te'vilini Allah'tan başka kimse bilmez. İlimde ileri gidenler; Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır. derler. Aklıselim sahiplerinden başkası düşünüp anlamaz... (3/7)

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

şu Kurayza yahudilerinin perde arkasını da anlatsana, tipik yahudi zihniyeti olarak, nankörlük ettiler, anlaşmalarına uymadılar, düşmanla işbirliği yapıp müslümanları arkadan vurmaya kalktılar, bu kabilenin yaptığı diğer yahudi kabilelerinden daha ağırdı bu yüzden sürgün edilmeyip öldürüldüler..Bunlar da PKK gibiydi; ama daha beter çünkü dost görünüp arkadan vuruyorlar..

KAYNUKAOĞULLARI VE MEDİNEDEN SÜRÜLMELERİ

Kaynukaoğullari Medine (Yesrib)de yaşamış bir Yahudi kabilesidir. Yahudiler (Eskiden büyük Arap mabedinin yeri olan) Siondan Hristiyanlar tarafından kovulduktan sonra, yeryüzünün çeşitli yerlerine az veya çok büyük cemaatlar halinde dağılmışlardı. Ancak Arap yarımadasına ne zaman geldikleri, cemaatlerinin burada ne zaman oluştuğu bilinmiyor. Ancak İslam'ın yayılışından önce Arabistan'ın her tarafında Yahudiler vardı. Ferdî ve pek az sayıda olduğu gibi sağlam cemaatler halinde, Eyle (Akabe Körfezi)'den Yemen'in veya Uman'ın uçlarına kadar, Medine'den Bahreyn'e kadar; Meknâ'da Vadiül-Kura'da, Teymâ'da, Fedek'te, Tâif'te kısacası bütün şehirlerde, aynı şekilde panayırlarda ve kervanlarda onlara rastlanır (Muhammed Hamîdullah, İslâm Peygamberi Çev. Salih Tuğ I, 393, 394).

Mekke'de hemen hemen hiç Yahudi yoktu. Ancak onlar, bölgenin yıllık panayırlarında, özellikle Ukaz'da bulunurlardı. Ukaz'da hem ticaret eşyası satarak, hem de kendilerini gizli şeyleri bilen veya istikbâlden haber veren kâhin olarak tanıtmak suretiyle iyi para kazanmasını bilirlerdi. Ehl-i Kitab olarak, câhil bedevîler üzerinde özel bir prestij icra ediyorlardı (M. Hamidullah, a.g.e., I, 394).

Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiği zaman, halkın hemen hemen yarısı Yahudi idi. Ancak Yahudilerin bu bölgeye gelişi hakkında açık bir bilgi yoktur. İslâmiyet ortaya çıktığı sırada, büyük çapta Araplaşmış görünüyorlardı; Arapça konuşuyorlar, çocuklarına Arap isimleri veriyorlar, kabileleri bile Arap isimleriyle çağrılıyordu (M. Hamîdullah, a.g.e., I, 405).

Komşuları müşrik Araplar gibi Yahudiler de kabile halinde yaşıyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından oluşturulan Medine İslâm devleti anayasasında dokuz Yahudi kabilesinde söz ediliyor (Salih Tuğ, İslâm Ülkelerinde Anayasa Hareketleri, İstanbul 1969, s.31-40 vd.). Fakat tarihçiler bunları üç grupta topluyor. Kaynuka oğulları işte bu üç kabileden biridir. Diğerleri; Nadîr ve Kurayzaoğullarıdır (M. Hamîdullah, a.g.e., I, 405).

Kaynuka; kuyumcu anlamına gelmektedir. Gerçekten de onlar İslâmiyet'in başlangıcında bu mesleği yapıyorlardı. Ayrıca umûmî ticaretle de meşgul oluyorlardı. "Sûk beni Kaynuka=Benî Kaynuka Çarşısı'nda hatıraları kalmıştır (M. Hamidullah, a.g.e. I, 405).

İŞTE BÖYLE .

Muhammet Medine’ye gelince Yahudiler ona iyi davranmış aralarına almış. Mekke’den kaçan Muhammed’e yiyecek içecek vermiş. Kaçkın olmalarını yadırgamamışlar. Ve aralarına yeni katılan üç beş kişiyle anlaşma hazırlamışlar. Bir saldırı olursa beraberce karşı koyacaklar. Bir sebep olmadan başka kabilelere saldırı olamayacak.

Muhammed’in Medine’ye hicret ettiği ilk zamanlarda böyle bir antlaşma yapıldığı tarihi kayıtlarda geçer. Ancak bu döneme kadar Müslümanlar Mekke'de azınlıkta olan ve mağdur oldukları için Medine’ye hicrete muhtaç bir topluluk görünümündeydi. Henüz silahlanmamışlar ve çete savaşına başlamamışlardı. Yahudiler bu koşullarda antlaşma yapmışlardı. Oysa kısa bir süre sonra Müslümanlar çete ve yağmalamalara girişti. Mekkelilerin ticaret konvoylarını kesmeye çalıştı. Baht-i Nahle olayı ile Müslüman’lar ilk kez Mekke müşriklerine saldırarak silahsız dört kişiden bir kişiyi öldürüp ikisini ise tutsak aldılar. Bu tutsağa karşılık olarak fidye istediler. Müslümanların bu davranışları Medineli Yahudilerin tepkisini çekti.

Medine' de üç Yahudi kabilesi vardı; Beni Nadir, Beni Kaynuka ve Beni Kureyza. Bunlardan Beni Kaynuka kabilesinden bir kişi bir Müslüman tarafından öldürüldükten sonra. Yahudiler de Müslüman katili öldürür. Bu olayı bahane gösteren Muhammed, Beni Kaynuka kabilesini kuşatır. Yahudiler silahla direniş göstermez. Bir süre sonra Yahudiler teslim olur. Muhammed bu kabileyi yurtlarından atar. Taşınmazlarına ve bazı eşyalarına el koyar. Beni Nadir kabilesine de sudan bahanelerle sefer düzenleyip teslim almıştır.

Yani Muhammed, Kurezya olayından evvel zaten iki Yahudi kabilesini ortadan kaldırmış idi (Bu olayların traji-komik yanı Muhammed’in Medine' ye hicret yaparak misafir olarak gelmiş ve esas Medine' nin sahiplerinden olan Yahudileri kovmuş olmasıdır). Bu olaylardan sonra artık Medine antlaşmasının fiili olarak hiç bir geçerliliği kalmamıştı. Aralarında zaten savaş durumu söz konusu idi.

Muhammed, Medineli Yahudilerin Müslüman olması için baskı yaptı. Bunu başaramayınca kıbleyi Kudüs'ten Mekke'ye çevirdi. Çünkü Kudüs Yahudilerin kutsal şehriydi. Bu olayla birlikte Müslümanlar ile Medineli Yahudiler arasındaki eski antlaşma fiilen ortadan kalkmış idi. Medine’deki misafir Müslümanlar ile Yahudilerin arası iyice gerilmişti. Yahudiler, misafir olarak Medine'ye gelen Müslümanları artık sevmiyor ve düşman biliyordu. Çünkü huzurları bozulmuştu.

Tüm bu nedenlerden dolayı Medineli Yahudiler Hendek Savaşı'nda Mekkelilere yardım etmiştir

  • 2 yıl sonra...
Gönderi tarihi:
"*****...Elinin yazdığını gözün görsün"

 

Benim yazdığımı gözüm görsün de aşağıdakileri yazanları ne görsün. Bunlar ayet ve hadisler. Bunlardaki yazıları ne görecek. İnsanları öldürmeye ve katiliğe ve şiddete teşvik eden ayet ve hadisler ne olacak.

 

Yeryüzünde bozgunculuk yapanlar( dinden dönenler) , ölümlerden ölüm beğenmelidirler. Maide suresinin 33.ayetinde şu buyruk verilmiştir:

"Allah ve resulüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ya boyunlerı vurularak öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmeleri ya da bulundukları yerden sürülmeleridir. Bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. Ahirette ise, onlara daha büyük azap hazırlanmıştır."

Kanlarınızı ve mallarınızı kurtarmak istiyorsanız: Peygamber diyor ki:

"Onlar, Allah'tan başka Allah olmadığına, Muhammed'in onun kulu ve elçisi olduğuna inanıncaya, bizim kıblemize dönünceye, kestiklerimizi yiyinceye, ve namazımızı kılıncaya ve zekatlarını verinceye kadar, insanlarla öldürüşmem (mukatele) emroldu. Insanlar, bunları yerine getirdikleri zaman, benden kanlarını ve mallarını kurtarmış olurlar.(Buhari, Selat/28; Tecrid, hadis 24; Ebu Davud, Cihad/104, hadis 2641; Müslim, Iman/32, hadis 20,22)

Şirin Tekin, henüz 17 yaşındaydı. Çevresinde çok sevilen bir gençti. Öğrencilerin demokratik haklarından sözederdi. Oruç tutmuyordu. O gün, 3 Mayıs 1987, Van 100.Yıl Üniversitesi'nin karşısındaki kahvede oturuyordu. "Islamın bekçileriyiz," diyorlardı. Kendilerine "mukatele" emrolduğuna inanıyorlardı. Rektör de "Onlar Islam adına dövüşürler," dememiş miydi? Şirin Tekin, "kanını" saldırganlardan kurtaramamıştı.

Yaptığınız alışverişe sevinin: "Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını ve mallarını -Tevrat, Incil ve Kur'an'da sözverilmiş bir hak olarak- cennet karşılığında satınalmıştır. Verdiği sözü, Allah'tan daha çok tutan kim vardır? Öyleyse, yaptığınız alışverişe sevinin! Bu, başarıdır". (Tevbe Suresi,111)

Kafir öldüren müslümana cennet müjdelenmiştir. Suçu eleştirmekti

 

Eşref Oğlu Ka'b, genç bir şairdi. Peygamberi ve ona inanları eleştiriyordu. Peygamber bir gün arkadaşlarına sordu:

"Bu adamı öldürebilcek kimse var mı?"

Mesleme Oğlu Muhammed, ortaya atıldı:

"Ben varım."

Eşref Oğlu Ka'b, nasıl öldürülecekti? Planlar yapıldı. Hadis kitaplarının yazdığına göre, "yalan"lar uyduruldu, "tuzak" hazırlandı. Bir gece, kalesinde bulunan şairin kafası kesilerek plan sonuçlandırıldı. Ve, kesik baş, peygambere götürüldü. (Buhari, Cihad/15/1, Rehn/3, Tecrid, hadis 1578; Müslim, Cihad/119, hadis 1801; Ebu Davud, Cihad/169, hadis 2768)

Kadınlar ve çocuklar onlardansa Kimler öldürülebilrdi? "Eli silah tutan tüm erkekler öldürülebilirdi." Henüz, aklını, belleğini yitirmemiş olan yaşlılar da öldürülebilirdi. Ama, deliler öledürülemezdi. Bu hükmün de istisnası vardı. Eğer, deli savaşır durumdaysa, zenginse, ya da hükümdarlık makamındaysa öldürülürdü.

Peygamber, şöyle emretmişti:

"Müşriklerin yaşlılarını öldürün de çocuklarını bırakın!"(Ebu Davud, Cihad/121, hadis 2670; Tırmizi, Siyer/29, hadis 1583.)

Bu emir, Kurayza Yahudileri'nin öldürülmesi sırasında verilmişti. Çocukların bırakılması isteniyordu. Çünkü onlar ele geçrilmiş değerli ganimetlerdi, köle yapılacaklardı. Bu katliamda, Peygamber'e dil uzattığı için bir kadın da öldürüldü.

Gene, gece baskınlarında, kafirler toptan kılçtan geçirilirken, evler yakılıp yıkılırken, öldürülenler arasında kadınlar ve çocuklar da bulunuyordu.

Bunun üzerine, Peygamber'e arkadaşlarından biri şöyle sordu:

"Ya Resulallah! Evlere yapılan gece baskınlarında, müşriklerin kadınları, çocukları da öldürülüyor, ne dersin?"

"Onlar da öbürlerindendir.(Kadın ve çocuklar da onlardandır.)(Bkz.Ebu Davud, Cihad/102, hadis 2638; Cihad/121, hadis 2672; Ibn Mace, Cihad, hadis 2840; Ahmet Ibn Hanbel, 4/46; Tirmizi, Siyer/19, hadis 1570)

Mekkeli müşrikler, Medine'ye karşı üç defa saldırışta bulunmuşlardı. Bu üç saldırışın üçü de (Bedirde, Uhudda, Hendekte) durdurulmuştu.

Rasûl-i Ekrem, Medine yahudileriyle de üç defa savaşmak zorunda kaldı: Birincisi Benî Kaynuka' Gazvesi, ikincisi Benî Nadîr Gazvesi, üçüncüsü, Benî Kurayza Gazvesi idi.

Benî Kaynuka' Gazvesi, Büyük Bedir savaşından sonra, Benî Nadîr gazvesi, Uhud savaşından sonra, Benî Kurayza Gazvesi de Hendek muhasarasından sonra yapılmış, Benî Kaynuka' ile Benî Nadîr yahudileri Medine'den çıkarılmış, Benî Kurayza ise cezalandırılmıştı.

Benî Kurayza yahudileri, Benî Nadîr gibi, Benî Kaynuka' gibi Medine yahudilerindendi. Rasûl-i Ekrem, Medine'ye hicret ettiği zaman, diğer yahudiler gibi, Kurayzaoğulları ile de bir muahede yapmış, bunların da mallarını, canlarını ve hürriyetlerini emniyet altına almış. Uhud harbinden sonra, Ra-sûli Ekrem, muahedelerin yenilenmesine lüzum görmüştü. Benî Nadîr, mua-hedenamenin yenilenmesine yanaşmadığı ve İslâm düşmanlığını açıklamaktan çekinmediği için sürgün edilmişti. Fakat, Kurayzaoğulları eski ahidlerini yeniledikleri için yerlerinde bırakılmıştı.

Hendek harbinde ve Medine muhasarasında, bütün müşriklerle Benî Na-dîrin eski reisleri birleşerek Medine'ye son bir saldırış yaptıkları zaman, Benî Kurayza bir müddet daha, Rasûl-i Ekremle yaptığı muahedenameye saygı gösterdi. Düşmanın teklifini reddetti. Ancak, Benî Nadîrin başkanlarından Ah-tab oğlu Huyye, Benî Kurayzayı kandırmaya muvaffak oldu. Rasûl-i Ekremle yapılan muahedeyi bozdurdu. Hendek Gazvesinin en nazik devresinde Kurayza oğulları Kureyşîlerle birleşti. Harbe katıldı. Bu suretle, müşterek vatanlarına ihanet etmiş oldular. Halbuki, mevcut muahedeye göre, Benî Ku-rayzanın Rasûl-i Ekremle birleşerek, müşterek vatan olan "Medine"yi mütecaviz düşmana karşı müdafaa etmesi gerekiyordu. Tersine olarak, düşmanla işbirliği yapması, müslümanlar için son derece tehlikeliydi. Çünkü Benî Kurayza, Medine'nin her tarafını pek iyi biliyordu. Şehri kuşatmış olan düşmana Medine'nin zayıf noktalarını gösterir, müşriklere büyük yardımlar sağlarlardı. Benî Kurayza'nın bu hareketi, müslümanların geçirmekte olduğu siyasî buhranı artırıyordu. Aynı zamanda, Benî Kurayzanın bulunduğu mevki, Medine'ye pek yakın, müslümalar için büyük bir tehlike kaynağıydı. Müşrikler, Medine'ye Benî Kurayza yurdundan saldıracak olurlarsa, muhakkak bütün müslümanları kılıçtan geçirebilirlerdi. Bu hale de yahudiler sebebiyet vermiş olurdu.

Kurayzaoğulları, ötedenberi Evs kabilesinin himayesi altında bulunuyordu. Evsin başkanı Muâz oğlu Sa'din yaptığı nasihatleri dinlemediler. Hattâ, Rasûl-i Ekrem hakkında bile küstahça sözler söylemekten çekinmemişlerdi: (395).

Hendek Gazvesi, müslümanlar lehine sona erince, artık, Benî Kurayza meselesini çözmek, savaşın en nazik ve korkunç anında irtikâp edilen alçaklığın hesabını kendilerinden sormak gerekiyordu:

Rasûl-i Ekrem harb sahasından şehre döndüğü gün, ilâhî ilham üzerine, Benî Kurayza yurduna sefer yapılması emrini verdi. Hattâ askerî yürüyüşün süratini sağlamak için de:

- "Sizden hiçbiriniz, ikindi namazını kılmasın, ancak Benî Kurayza yurdunda kılsın!" buyurdu.

Ashâbdan bazıları vakti geçirmemek için, ikindi namazlarını yolda kıldıkları halde, bir kısmı da, emrin şekline uyarak, Benî Kurayza'ya varmadıkça namazlarını eda etmemişlerdi.

Peygamber Efendimiz, sancağı Hazreti Ali'ye verdi. Öncü olarak Benî Kurayza üzerine gönderdi. Yahudiler, kendi kaleleri önünde Hazreti Ali'yi görünce son derece hiddetlendiler. Rasûl-i Ekreme soğup saymağa başladılar. Kalelerine kapanarak kendilerini müdafaaya karar verdiler. Nüfusları dokuz yüz kişiydi. Yahudiler, eğer müslüman askerlerini iyi karşılasaydılar, muhakkak kusurları affolunurdu.

Askerî birlikler, takım takım Benî Kurayza yurdunda toplandı. Müslüman askerlerinin sayısı üçbindi. Yahudiler muhasara altına alındılar. Benî Kurayza muhasarası yirmibeş gün sürdü: (396). Yahudiler, ahidlerinı bozduklarına pişman oldular. Kayıtsız, şartsız teslime mecbur kaldılar. Yalnız Rasûl-i Ek-: remin değil, Rasûlüllah yerine, Evs kabilesi başkanı Muâz oğlu Sa'din hakemliğini istediler: (397).Çünkü, Benî Kurayza, Evs kabilesinin himayesinde bulunuyordu. Rasûl-i Ekrem Efendimiz de. yahudilerin isteklerini uygun buldu. Sa'din hakemliğine razı oldu. Sa'de haber yolladı. Halbuki o zaman Sa'd hastaydı. Hendek Gazvesinde yaralanmış, tedavi altında bulunuyordu. Sa'd hasta olarak kalktı, geldi ve hakemliğini yaptı:

- Benî Kurayza, Hendek savaşının nazik devresinde, sebepsiz olarak, ahidlerini bozdukları için, canı sıkılıyordu. Muahedelerin şerefini düşündü. Verilecek cezanın yapılan cinayete uygun olması fikrinde bulundu. Haklarında verilecek karar için yahudilere sordu:

- "Kur'ân-ı Kerîmin hükümlerini mi isterler, yoksa, kendi kanunlarının tatbikini mi tercih ederler?" dedi. Yahudiler, İbranî kanunlarını isteyince, hakem Sa'd, hüküm ve kararını Hz. Musa şerîatine göre verdi. BU hüküm-gereğince:

- Eli silâh tutan erkekler idam olunacak. Kadınlarla çocuklar esir edilecek. Malları zaptolunacak. Çünkü, Kurayza oğulları, Musa şerîatinde bulunuyorlardı. Verilen hüküm de "Ahd-i Kadîm" denilen "Tevrâf'a, Tevrâtın da "Tesniye" adındaki kitabının 20 nci babındaki (13-14) üncü âyetlerine uygun düşmüştü: (398).

O zaman, Rasûl-i Ekrem de:

- "Ey Sa'd! Allahın hükmüne uygun hükmettin!" buyurdu: (399). Benî Kurayza yahudileri de Sa'din bu hükmünü dinledikleri zaman, Tevrâta uygun olduğunu itiraf etmişlerdi: (400)

Benî Kurayza hakkındaki hüküm ve karar, Medine'de Hazreti Ali ile Hazreti Zübeyr tarafından tatbik edildi. İdam edilen erkeklerin sayısı dörtyüzdü: (401). Bunlar arasında, bütün bu felâketlere sebep olan Ahtab oğlu Huyye ile Benî Kurayza kabilesinin başkanı Es'ad oğlu Ka'b de bulunuyordu.

Ahtab oğlu Huyye, siyaset meydanına getirildiği zaman, Rasûl-i Ekrem, halka karşı:

- "Ey Nâs! Allahın emrinde hiçbir mahzur yok. Bu, bir hükm-i ilâhî, bir kader-i İlâhî ve İsrâîloğullanna yazılan bir azâb-ı İlâhîdir" buyurdu: (402)

Sa'd ibn-i Muâzın, yahudiler hakkında verdiği bu hüküm, bugünkü devletler hukukuna da uygundur. Çünkü, vatana ihanet edenler, düşmanla birleşerek vatandaşlarına karşı silâh kullananlar, devlet başkanına küfredenler, idam cezasıyla cezalandırılmaktadır. Beni Kurayza yahudileri, buların hepsini yapmıştı.

Sa'd ibni Muâzı, Hendek Gazvesinde yaralayan, Benî Kurayzadan bir yahudi değildi. Kureyşîlerden bir Arabdı: (403). Aldığı yara yüzüden kurtulamadı, vefat etti. Sa'din ölümü, Medine'de müslümanlar arasında büyük bir acı oldu. Hazreti Sa'd, 'karakteri bakımından Hazreti Ömere benziyordu

Gönderi tarihi:
Mekkeli müşrikler, Medine'ye karşı üç defa saldırışta bulunmuşlardı. Bu üç saldırışın üçü de (Bedirde, Uhudda, Hendekte) durdurulmuştu.

Rasûl-i Ekrem, Medine yahudileriyle de üç defa savaşmak zorunda kaldı: Birincisi Benî Kaynuka' Gazvesi, ikincisi Benî Nadîr Gazvesi, üçüncüsü, Benî Kurayza Gazvesi idi.

Benî Kaynuka' Gazvesi, Büyük Bedir savaşından sonra, Benî Nadîr gazvesi, Uhud savaşından sonra, Benî Kurayza Gazvesi de Hendek muhasarasından sonra yapılmış, Benî Kaynuka' ile Benî Nadîr yahudileri Medine'den çıkarılmış, Benî Kurayza ise cezalandırılmıştı.

Benî Kurayza yahudileri, Benî Nadîr gibi, Benî Kaynuka' gibi Medine yahudilerindendi. Rasûl-i Ekrem, Medine'ye hicret ettiği zaman, diğer yahudiler gibi, Kurayzaoğulları ile de bir muahede yapmış, bunların da mallarını, canlarını ve hürriyetlerini emniyet altına almış. Uhud harbinden sonra, Ra-sûli Ekrem, muahedelerin yenilenmesine lüzum görmüştü. Benî Nadîr, mua-hedenamenin yenilenmesine yanaşmadığı ve İslâm düşmanlığını açıklamaktan çekinmediği için sürgün edilmişti. Fakat, Kurayzaoğulları eski ahidlerini yeniledikleri için yerlerinde bırakılmıştı.

Hendek harbinde ve Medine muhasarasında, bütün müşriklerle Benî Na-dîrin eski reisleri birleşerek Medine'ye son bir saldırış yaptıkları zaman, Benî Kurayza bir müddet daha, Rasûl-i Ekremle yaptığı muahedenameye saygı gösterdi. Düşmanın teklifini reddetti. Ancak, Benî Nadîrin başkanlarından Ah-tab oğlu Huyye, Benî Kurayzayı kandırmaya muvaffak oldu. Rasûl-i Ekremle yapılan muahedeyi bozdurdu. Hendek Gazvesinin en nazik devresinde Kurayza oğulları Kureyşîlerle birleşti. Harbe katıldı. Bu suretle, müşterek vatanlarına ihanet etmiş oldular. Halbuki, mevcut muahedeye göre, Benî Ku-rayzanın Rasûl-i Ekremle birleşerek, müşterek vatan olan "Medine"yi mütecaviz düşmana karşı müdafaa etmesi gerekiyordu. Tersine olarak, düşmanla işbirliği yapması, müslümanlar için son derece tehlikeliydi. Çünkü Benî Kurayza, Medine'nin her tarafını pek iyi biliyordu. Şehri kuşatmış olan düşmana Medine'nin zayıf noktalarını gösterir, müşriklere büyük yardımlar sağlarlardı. Benî Kurayza'nın bu hareketi, müslümanların geçirmekte olduğu siyasî buhranı artırıyordu. Aynı zamanda, Benî Kurayzanın bulunduğu mevki, Medine'ye pek yakın, müslümalar için büyük bir tehlike kaynağıydı. Müşrikler, Medine'ye Benî Kurayza yurdundan saldıracak olurlarsa, muhakkak bütün müslümanları kılıçtan geçirebilirlerdi. Bu hale de yahudiler sebebiyet vermiş olurdu.

Kurayzaoğulları, ötedenberi Evs kabilesinin himayesi altında bulunuyordu. Evsin başkanı Muâz oğlu Sa'din yaptığı nasihatleri dinlemediler. Hattâ, Rasûl-i Ekrem hakkında bile küstahça sözler söylemekten çekinmemişlerdi: (395).

Hendek Gazvesi, müslümanlar lehine sona erince, artık, Benî Kurayza meselesini çözmek, savaşın en nazik ve korkunç anında irtikâp edilen alçaklığın hesabını kendilerinden sormak gerekiyordu:

Rasûl-i Ekrem harb sahasından şehre döndüğü gün, ilâhî ilham üzerine, Benî Kurayza yurduna sefer yapılması emrini verdi. Hattâ askerî yürüyüşün süratini sağlamak için de:

- "Sizden hiçbiriniz, ikindi namazını kılmasın, ancak Benî Kurayza yurdunda kılsın!" buyurdu.

Ashâbdan bazıları vakti geçirmemek için, ikindi namazlarını yolda kıldıkları halde, bir kısmı da, emrin şekline uyarak, Benî Kurayza'ya varmadıkça namazlarını eda etmemişlerdi.

Peygamber Efendimiz, sancağı Hazreti Ali'ye verdi. Öncü olarak Benî Kurayza üzerine gönderdi. Yahudiler, kendi kaleleri önünde Hazreti Ali'yi görünce son derece hiddetlendiler. Rasûl-i Ekreme soğup saymağa başladılar. Kalelerine kapanarak kendilerini müdafaaya karar verdiler. Nüfusları dokuz yüz kişiydi. Yahudiler, eğer müslüman askerlerini iyi karşılasaydılar, muhakkak kusurları affolunurdu.

Askerî birlikler, takım takım Benî Kurayza yurdunda toplandı. Müslüman askerlerinin sayısı üçbindi. Yahudiler muhasara altına alındılar. Benî Kurayza muhasarası yirmibeş gün sürdü: (396). Yahudiler, ahidlerinı bozduklarına pişman oldular. Kayıtsız, şartsız teslime mecbur kaldılar. Yalnız Rasûl-i Ek-: remin değil, Rasûlüllah yerine, Evs kabilesi başkanı Muâz oğlu Sa'din hakemliğini istediler: (397).Çünkü, Benî Kurayza, Evs kabilesinin himayesinde bulunuyordu. Rasûl-i Ekrem Efendimiz de. yahudilerin isteklerini uygun buldu. Sa'din hakemliğine razı oldu. Sa'de haber yolladı. Halbuki o zaman Sa'd hastaydı. Hendek Gazvesinde yaralanmış, tedavi altında bulunuyordu. Sa'd hasta olarak kalktı, geldi ve hakemliğini yaptı:

- Benî Kurayza, Hendek savaşının nazik devresinde, sebepsiz olarak, ahidlerini bozdukları için, canı sıkılıyordu. Muahedelerin şerefini düşündü. Verilecek cezanın yapılan cinayete uygun olması fikrinde bulundu. Haklarında verilecek karar için yahudilere sordu:

- "Kur'ân-ı Kerîmin hükümlerini mi isterler, yoksa, kendi kanunlarının tatbikini mi tercih ederler?" dedi. Yahudiler, İbranî kanunlarını isteyince, hakem Sa'd, hüküm ve kararını Hz. Musa şerîatine göre verdi. BU hüküm-gereğince:

- Eli silâh tutan erkekler idam olunacak. Kadınlarla çocuklar esir edilecek. Malları zaptolunacak. Çünkü, Kurayza oğulları, Musa şerîatinde bulunuyorlardı. Verilen hüküm de "Ahd-i Kadîm" denilen "Tevrâf'a, Tevrâtın da "Tesniye" adındaki kitabının 20 nci babındaki (13-14) üncü âyetlerine uygun düşmüştü: (398).

O zaman, Rasûl-i Ekrem de:

- "Ey Sa'd! Allahın hükmüne uygun hükmettin!" buyurdu: (399). Benî Kurayza yahudileri de Sa'din bu hükmünü dinledikleri zaman, Tevrâta uygun olduğunu itiraf etmişlerdi: (400)

Benî Kurayza hakkındaki hüküm ve karar, Medine'de Hazreti Ali ile Hazreti Zübeyr tarafından tatbik edildi. İdam edilen erkeklerin sayısı dörtyüzdü: (401). Bunlar arasında, bütün bu felâketlere sebep olan Ahtab oğlu Huyye ile Benî Kurayza kabilesinin başkanı Es'ad oğlu Ka'b de bulunuyordu.

Ahtab oğlu Huyye, siyaset meydanına getirildiği zaman, Rasûl-i Ekrem, halka karşı:

- "Ey Nâs! Allahın emrinde hiçbir mahzur yok. Bu, bir hükm-i ilâhî, bir kader-i İlâhî ve İsrâîloğullanna yazılan bir azâb-ı İlâhîdir" buyurdu: (402)

Sa'd ibn-i Muâzın, yahudiler hakkında verdiği bu hüküm, bugünkü devletler hukukuna da uygundur. Çünkü, vatana ihanet edenler, düşmanla birleşerek vatandaşlarına karşı silâh kullananlar, devlet başkanına küfredenler, idam cezasıyla cezalandırılmaktadır. Beni Kurayza yahudileri, buların hepsini yapmıştı.

Sa'd ibni Muâzı, Hendek Gazvesinde yaralayan, Benî Kurayzadan bir yahudi değildi. Kureyşîlerden bir Arabdı: (403). Aldığı yara yüzüden kurtulamadı, vefat etti. Sa'din ölümü, Medine'de müslümanlar arasında büyük bir acı oldu. Hazreti Sa'd, 'karakteri bakımından Hazreti Ömere benziyordu

Ka’b B. El-Eşraf de hem peygamberimize tanrıya onun kıtabı dınıne kufur dolu manıler yazar en onemlısıde mekkelılerı harp yapması ıcın sabah akşam durmaksızın şiir yazar kıskırtır dı kendısıde yahudıydı harp e kıskırtma hemde bır gun deıl ıkı gun deıl aylarca baska hukum ne olur acaba harpde bırının olmesımı 1000lerın olmesımı yol kesme olayıda yol keserken muslumanlar musluman deıl dın yokdu daha onlarda kab gıbı mekkelı musrıkler gıbı cahılıye devrı putperesttıler ıslamla onlar kalktı bole kelıme oyunlarıyla gercekler ortulmez ayrıca bır ıncılde aynı ısımlı sahıs hz isanın dedesı dıer ıncılde arkadası tevratta tanrı dunyanın 7 gund eyaratılma olayında once yesillik sora hava yaratılıyor ama hava olmadan fotosentez oda olmadan yeşil olmuyor bilime gore ha kurandada demir in gokden dunyaya ınsanlar kullansın dıye ındırıldıgı denıyor demır 100mılyon derecede olusabılen maden bulunuyor oda kara guneslerde bızım gunesımızde bıle yok ıspatlanıyor gezegenlerın bellı bır yorungede yuzdugu soleyor mevlana 1100 lerde kı 1700 lerde dunya yuvarlak deyenı avrupa yakıyordu şems i arapça gunes demek şems adı kendı etrafında kendılerı hem kendı hem şemsın etrafında donerek kafalarıda 28 derece acıyla egık gezegen lerde oledır yoksa savruluruz adınada sema gokyuzu der ve sen ne yapıyorsun dıyenlere gohu ısaret edıp alemler donuyor ben donmusum az mı der ha sımdı ınkamaya demeyın eskı uygarlıklarda hıc bırınde dunyaların dondugu fılan kaydı bulunmaz karanlık gecede sende 1 ay boyunca yıldızlara bajk onu 15 yasında resım ıyı olan cocukda cızer kucuk ayı buyuk ayı su takım yıldızı gozle gorupde ayrıca gunes enerjılı ucak olsa oda bulunurdu 5000 yıllık vucudlar cesedler bulunuyor karbon testı ıle ha son olay kolonlama sadece kulak hucrelerınde kolonlanabılıyor ıstedıgın dr a bu ısı bılene sor bacak macak baska hucreden olamıyor bakınız ayete buda vardı deılmı 570 de yada oncede varmı bole kerametler ıncılde tevratta bırınız yazsın ama asılında bızım kuranımız topkapı sarayında duruyor el yazımı karbon testı var sımdı mılenyımda neredeyse bırakın yılını saatı yespıt edıyor ole 2009 model ıncılde deıl aslını getırsın hırıstıyan alemı sokalım teste ha bakın kolonlamadakı nisa suresıne Onları -ne olursa olsun- şaşırtıp-saptıracağım, en olmadık kuruntulara düşüreceğim ve onlara kesin olarak davarların kulaklarını kesmelerini emredeceğim ve Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.” Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost (veli) edinirse, kuşkusuz o, apaçık bir hüsrana uğramıştır. “ (Nisa Suresi, 119) ha sımdı kım akıllı kım akılsız ha sımdı atesıtlere ılımmı onden gıdıyor kuran mı yaradanıj kıtabı dınımı

Gönderi tarihi:
FEZARE GAZVESİ

4228 - Seleme İbnu'l-Ekva' radıyallahu anh anlatıyor: "Bizimle su arasında bir müddetlik mesafe kalınca Hz. Ebu Bekr emretti, gece istirahati için mola verdik. Sonra baskını başlattı (not: karşılıklı savaş değil habersiz baskın ). Suya vardı. Suyun başında ölen öldü, esir alınan esir alındı. Ben halktan bir cemaate bakıyordum. İçerisinde çocuklar ve kadınlar vardı. Dağa benden önce varırlar diye korkarak onlarla dağın arasına bir ok attım. Oku görünce durdular. Onları sürerek getirdim. aralarında Beni Fezare'den bir kadın vardı. Üzerinde deriden bir kaş' vardı. Kaş' kuru post demektir. Kadının yanında Arapların en güzelinden bir kız vardı. Onları, sürerek Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'a kadar getirdim. Ebu Bekir, kızı bana hediye etti. Medine'ye kadar geldik. Kızın elbisesini bile açmadım. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm çarşıda bana rastladı.

"Ey Seleme, dedi, kadını bana bağışla!"

"Ey Allah'ın Resulü, dedim, vallahi hoşuma gitti, ancak henüz elbisesini bile açmadım."

Ertesi günü, çarşıda bana yine rastladı.

"Ey Seleme, ceddine rahmet, kadını bana bağışla!" buyurdu.

"Ey Allah'ın Resulü! dedim, o senindir, Allah'a yemin olsun, kadının elbisesini açmadım!"

Sonra Aleyhissalatu vesselam o kadını Mekke'ye gönderdi ve Mekke'de esir edilen bazı müslümanların fidye-i necatı yaptı."

Müslim, Cihad 46, (1755); Ebu Davud, Cihad 134, (2697).

 

Yukardaki yazıda ne diyor.

 

Dağa kaçan kadın ve çocukları topluyor. Onları ganimet olarak alıyorlar. İçleerinden güzel olan bir kız yakalayana ganimet fazlası olarak hediye veriliyor.

 

Kızın güzelliğini duyan Muhammet kızı bana ver diye yakalayana ısrarla söylüyor.

 

Ne yapsın adam vermek zorunda kalıyor.

 

Aldıktan sonra işi biten Muhammet başka esirlerle takasta kullanıyor.

 

Bunlarda hakaret diyeceksiniz ama Bunlara bu hadisleri yazanların hakareti.

 

Müslümanlıkta dinden çıkanı korku dağları bekler.

 

ya bitmez tükenmez cehennem korsu.

Ya el ayak çapraz kesilme korkusu.

Ya afaroz korkusu.

 

 

Tevbe Suresi 29. Ayet:

 

Kitap verilenlerden, Allah'a, ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın

 

 

İnanmayan başka uluslarla savaşın onları öldürün diyen din. Hiç inanmış birinin dini bırakmasına razı olurmu.

 

Dinden döneni öldürün kaidesi dinin ana kaynağıdır.

davadan döneni öldürün gibi mesela.

[004.075] [DI] Size ne oluyor da: «Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lutfet» diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?

 

[060.008] [DI] Allah, din uğrunda sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik yapmanızı ve onlara karşı adil davranmanızı yasak kılmaz; doğrusu Allah adil olanları sever.

Gönderi tarihi:

Herkeze Selamlar;

 

Lafım inanmayan arkadaşlara;

 

Arkadaşlar öncelikle sizin keşfetmeniz gereken bu mükemmelliyetin bir yaratıcısı olduğudur. Bu sizin DNA larınızda da gömülü zaten

bir şeylerei inanma isteği insanın içerisindedir bunu koyanda yaratıcıdır çünkü insanların kendisini bulması gerekmektedir. Yani buna inanmadan

bir yaratıcının olduğuna inanmadan İslam hakkında yaptığınız yorumlar gerçekten iman edene hiç tesir etmiyecektir çünkü siz asıl olana inanmadan

yan konulara giriyorsunuz.

 

CONTACT diye bir film var izlemeyen arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim inanmayan arkadaşlarda daha bir düşünerek incelememeliler filmi

film bir Hristiyan filmi yani aslında onların propagandası var ama bir yaratıcının olduğunu insana hissettiriyor film. Filmin kısaca konusu; Uzay araştırmacısı

Prof. bir bilim kadını kendisi ateist işte bir gün bir msg alıyor, bu msg üzerine bir cihaz yapılıyor ve yıldızlar arası seyehat yapılacak, kadın biniyor gidiyor geliyor filan ama dünyada olanlar onun hiç gitmediğini görüyor. Sonra inandıramıyor onları, ve gittiği yerde çok gelişmiş Vega lı yaratığında kendini ve yaratanı sorguladığını uzayda nasıl bir mükemmeliyet olduğunu çıplak gözle görünce ve yaşadıklarını kanıtlayamayınca inanma ihtiyacı duyuyor.

 

Tabi bunun için uzaya gidip çıplak gözle birşeyler görmek gerekmez. Görülmesi gereken herşey net bir delil olarak zaten ortadadır.

Gönderi tarihi:
Evren abi,bence de edemez...sen uyu iş var dedin ama ben uyumadım :D şimdi işte artık uyuklarım...sevgiyle değerli insan!

 

 

Bencede degmez, sayin 'mavi olmayan gökyüzü'

Ama bu isler sencelerle bencelerle olmuyor,

Ben Hadi bizlerin ahirette bir sorumlulugu kalmasin diye yaziyorum,

ateistleri anlamak mumkun degil,

ahiretede inanmiyorlar, kimden dolayi ve neyden dolayi inananlara saldiriyorlar anlamiyorum.

Biz saldirdigimizdada, vay efendim siz saldirgamsiniz,

asarsiniz kesersiniz.

bak tarihte soyle yaptiniz boyle yaptiniz,

diye bizlere saldirirlar,

oysa yukarda alintiladigim ayettede goruldugu uzre,

birak saldirmayi,

kadinlar dullar ve yetimler icin savasmayi onerir kuran ayetleri.(Nisa.75)

savasana karsi savas onerir,(Bakara.190_195)

savasmayana karsi, saldirmayana karsi, adlaetli davranmayi yasak saymaz.(mumtehine.8)

Tum bunlara ragmen, bizim adimiz saldirgan, onlarin adi, savunmaci oluyor,

Allahim iyiki varsin,

iyiki ahiret var.

Iyiki hesap var, iyiki mukafaat iyiki cezaa var.

 

saygilarimla.

Evren.

Gönderi tarihi:

Sayın Davut, sanırım tepkinin yoğunluğu, içerikten çok başlıkta insanları İslam dinini terketmeye çağırmandan kaynaklanıyor. Ben bu konu üzerinde çok duruyorum. Laiklik yeterli bir prensiptir. Dinin olmadığı bir dünya yaratma çabası faydasız ve gereksizdir. Yani sıkıcı da olur. Bakıyorsun, ilaç için olsun hiç bir tane tanrıya inanan kimse yok. Sıkıcı ve tekdüze bir dünya olurdu.

 

Ha, eğer İslam'dan çıkıp başka bir dine girme öneriyorsan bilmem. Ama camiden çıkıp kiliseye girmek, hamamdan gelip banyoya girmek gibi bir şey. Ben dini, ten rengi gibi kendimizi içinde bulduğumuz bir olgu olarak algılıyor ve reddetme gereği duymuyorum. Bırak laiklik olsun, din toplumsal hayata müdahale etmesin, kişiler neye inanırsa inansın.

 

Ha, ama inançların eleştirisinde, ben de seninleyim. Her şey gibi inançlar da eleştiriye sonuna kadar açıktır, eleştirilememe imtiyazı, hele hele eleştirinin hakaret sayıldığı bir mevzu olamaz! Hele inançlar toplumsal bazda dayatılmaya kalkışılırsa omız omuzayız...

Gönderi tarihi:

Sn Demirefe ,

 

İslam dayatmacı bir dindir.

 

İslamı gerçek anlamı ile yaşamaya ve yaşatmaya çalışan taliban ın yaptıklarını gördük.

 

Arabistandaki durum gözler önünde.

 

İrandaki durum öyle.

 

Bunlar islamı tam yaşadıklarını savnurken , Türkiye yi dinden dışarda olmakla bile suçluyorlar.

 

İran ın rejim ıhracı çalışmalarını hatırlayınız lütfen.

 

Siz zannediyor musunuz ki , islamcılar başa gelse ,!!!! , şeriatı getirmek için uğraşmayacaklar.

 

Ben iddia ederim , o zaman baskı ve zulum gelir.

 

Ramazan dolayısı ile , devlet dairelerinin yemekhaneleri tamire alınıyor.

 

Dolaylı olarak insanlara baskı yapılıyor. Oruç tutun , diye.

 

Sonra bunların devamı gelecek.

 

Bigun eli sopalı islam polisleri sokakta cirit atacak.

 

Bu tür ortaçağ zihniyeti başa gemeden , bunları durdurmak gerek.

 

Ve tüm insanlığın huzuru için , dinlerden özgür bir dünya hayal etmek gerek.

 

Sonrası ilk adımdır zaten.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Sn Demirefe ,

 

İslam dayatmacı bir dindir.

 

İslamı gerçek anlamı ile yaşamaya ve yaşatmaya çalışan taliban ın yaptıklarını gördük.

 

Arabistandaki durum gözler önünde.

 

İrandaki durum öyle.

 

Bunlar islamı tam yaşadıklarını savnurken , Türkiye yi dinden dışarda olmakla bile suçluyorlar.

 

İran ın rejim ıhracı çalışmalarını hatırlayınız lütfen.

 

Siz zannediyor musunuz ki , islamcılar başa gelse ,!!!! , şeriatı getirmek için uğraşmayacaklar.

 

Ben iddia ederim , o zaman baskı ve zulum gelir.

 

Ramazan dolayısı ile , devlet dairelerinin yemekhaneleri tamire alınıyor.

 

Dolaylı olarak insanlara baskı yapılıyor. Oruç tutun , diye.

 

Sonra bunların devamı gelecek.

 

Bigun eli sopalı islam polisleri sokakta cirit atacak.

 

Sn Taklamakan

 

Bu söylediklerinizi düsünmesi bile kötü..

 

Cok üzülüyorum cok, güzelim ülkem ve ülkemin masum insanlari o duruma düserlerse, benim elimden birsey gelmeyen bir durum olsa bile sahsen Atam'dan utanirim..ki su halde bile utanc duyuyorum..Devletin basindakiler nasil yüzlerini göstere göstere utanmadan siyaset yapiyorlar bilmiyorum..

 

Insanda biraz onur ve seref olur..

 

Eger bu duruma düsersek yazik olacak, cok yazik..

 

 

Bu tür ortaçağ zihniyeti başa gemeden , bunları durdurmak gerek.

 

Ve tüm insanlığın huzuru için , dinlerden özgür bir dünya hayal etmek gerek.

 

Sonrası ilk adımdır zaten.

 

Saygılar.

 

Ancak bu duruma yükselirsekte iste o zaman bi sampanya patlatirim :D

Gönderi tarihi:
Bencede degmez, sayin 'mavi olmayan gökyüzü'

Ama bu isler sencelerle bencelerle olmuyor,

Ben Hadi bizlerin ahirette bir sorumlulugu kalmasin diye yaziyorum,

ateistleri anlamak mumkun degil,

ahiretede inanmiyorlar, kimden dolayi ve neyden dolayi inananlara saldiriyorlar anlamiyorum.

Biz saldirdigimizdada, vay efendim siz saldirgamsiniz,

asarsiniz kesersiniz.

bak tarihte soyle yaptiniz boyle yaptiniz,

diye bizlere saldirirlar,

oysa yukarda alintiladigim ayettede goruldugu uzre,

birak saldirmayi,

kadinlar dullar ve yetimler icin savasmayi onerir kuran ayetleri.(Nisa.75)

savasana karsi savas onerir,(Bakara.190_195)

savasmayana karsi, saldirmayana karsi, adlaetli davranmayi yasak saymaz.(mumtehine.8)

Tum bunlara ragmen, bizim adimiz saldirgan, onlarin adi, savunmaci oluyor,

Allahim iyiki varsin,

iyiki ahiret var.

Iyiki hesap var, iyiki mukafaat iyiki cezaa var.

 

saygilarimla.

Evren.

 

Sevgili Evren,

 

insan inanır yada inanmaz,seçimlerinde özgürdür.

seçimlerde özgür olan insan bu seçimlerini başkalarına da anlatmakda da özgürdür.Yalnız hepimiz şunun farkında olmalıyız ki;seçimlerimiz bizim için ne kadar özelse başkalarına ait seçimlerde onlar için o kadar özeldir.Onun için herkese ve kendime şunu derim;kavramlar üzerinde tartışan,seçimlerini sunan bizler;din gibi hassas bir konuda yazarken;lütfen saygı sımırlarımızı iyi bilelim.

Gönderi tarihi:
''seçimlerimiz bizim için ne kadar özelse başkalarına ait seçimlerde onlar için o kadar özeldir''

 

çok güsel çok şık bir tutum...

 

ama hemen ardından

 

din gibi hassas bir konuda,daha saygılı olunmalı

 

yapmayın lütfen hassas diye diye bu hale geldik

 

nasıl yani, diger konularda az saygılı olabiliriz mi demek bu?

 

bu klişeler kırılma noktaları...

 

saygılar

Gönderi tarihi:

İslam dini terkedilir tabi ,

 

Dinde zorlama yoktur arapçası "la ikrahe fiddiyn" olan ayettir.

İnanç iman zorla olacak birşey değil , islam dini esasında kişisel ibadetleri terk eden kişilerede bir yaptırım getirmez , ama buna rağmen yanlış islam dışı uygulamalar olmuş. örneğin iranda kadınların zorla tesettüre sokulmaları gibi , halbuki kuranda had cezaları gibi tesettürü veya ibadetlerini terk edenlere bir ceza yoktur islam hukuku bağlamında tabi bu söylediğim .

 

Kaldıki silah zoruyla inanç mı olurmuş , zaten ayette üstüne basa basa söylemiş'' ikrah''ettirmeyin diye .

Gönderi tarihi:
çok güsel çok şık bir tutum...

 

ama hemen ardından

 

 

 

yapmayın lütfen hassas diye diye bu hale geldik

 

nasıl yani, diger konularda az saygılı olabiliriz mi demek bu?

 

bu klişeler kırılma noktaları...

 

saygılar

 

Değerli arkadaşım;hassas konular demek tartışılmayacak konular demek değildir.Diğer konulara daha az saygılı olmak hiç değildir.

 

Bazı değerler vardır;millet gibi,dil gibi,din gibi...bunları tartışmak;en güzeli.Ama kalkıp da bir milletten bahsederken onu ve değerlerini yok saymak,İncilden bahdsederken kutsal olan bir kitap değil de uyduruk denmesi,bir peygamberden bahsederken saygı sınırlarının zorlanması...inanmayan birine komünit,Allahsız denmesi...bu hoş değil;bu doğru değil;saygı...saygı...ve yine saygı...buydu!

Gönderi tarihi:
Bencede degmez, sayin 'mavi olmayan gökyüzü'

Ama bu isler sencelerle bencelerle olmuyor,

Ben Hadi bizlerin ahirette bir sorumlulugu kalmasin diye yaziyorum,

ateistleri anlamak mumkun degil,

ahiretede inanmiyorlar, kimden dolayi ve neyden dolayi inananlara saldiriyorlar anlamiyorum.

Biz saldirdigimizdada, vay efendim siz saldirgamsiniz,

asarsiniz kesersiniz.

bak tarihte soyle yaptiniz boyle yaptiniz,

diye bizlere saldirirlar,

oysa yukarda alintiladigim ayettede goruldugu uzre,

birak saldirmayi,

kadinlar dullar ve yetimler icin savasmayi onerir kuran ayetleri.(Nisa.75)

savasana karsi savas onerir,(Bakara.190_195)

savasmayana karsi, saldirmayana karsi, adlaetli davranmayi yasak saymaz.(mumtehine.8)

Tum bunlara ragmen, bizim adimiz saldirgan, onlarin adi, savunmaci oluyor,

Allahim iyiki varsin,

iyiki ahiret var.

Iyiki hesap var, iyiki mukafaat iyiki cezaa var.

 

saygilarimla.

Evren.

kuranda nerede ustlerde yazıldıgı gıbı durduk yere ıslama zorla gecırmek ıcın savas edıp oldurme var neden yanıltıyorsunuz ınsanları burada yok ole sey savas zamanı öldurmek ıle ılgılı ayetler barıs ıcınde baska ıslam olmayan ınanaları sebebsız ıslam deıller dıye oldurun ayetı nerede var kuranda Allah aşkına peygamberın yaptıgı savasların hepsı korumaydı ondan sonra hz ömer olsun halıfelerın yaptıgı savaslardada hıc surası kafır dıye sebebsız savas acıp nerede öldürün diyor kuran kuran bole ayet yollayacak peygamber tersınımı yapacak islamı kurmus arabıstanı ele gecırmıs peygamber en guclu zamanında yan devletlere elcıler mektuplar yollamadımı ıslama caıran hatta mektuplarını yerlere atıp hakarete ugramadımı savas mı actı en guclu donemınde peygamberımız yazıklar olsun dedı sadece ole ayet olacak ıslama gecırmek ıcın oldurun gıbılerınden peygamber yapmayacak ha ıslamın savaslarının hepsı haklıydı ılk zamnalar savunma amaçlıydı daha sonrada sebebsız hıc bır halka ıslam deıl dıye savas acılmadı 4 halıfede baska devletlerde ıslamı benımseyen halkdan grublara ezıyet edcılmeye yakılmaya turlu turlu işkencelere baslamıslardı durduk yere savas mı bu oradakı muslumanların ımdadına yetısmek ayıbdır bır ıdeolojı yada fıkır i begenmıyor olmak ayrı bılımsel olarak tarıhsel gerçeklerle koyarsınız antı tezınızı olur ama tarıhın bıle haklı gordugu savasları hatta 2008 de bıle bır ulkeye mensup azınlık baska bır ulkede ezıyet goruyorsa ana ulke savas acmıyormu sımdı azınlık kendınden olan ınsanları hakları ıcın kuranda savas meydanında öldurmek ıle ılgılı zan altına dusmus ıslam askerlerının suphelerını rotadan kaldırmak ıcın ayetler onlar savaş zamanı bır daha soluyorum savas zamanı hemde kendılerını savunma savaşı yoksa durduk yerde ıslam gecın uyarın gecmıyorlarsa durduk yere öldürün ayıbya bu denlı kıvırttılır haksız yznlıs gostermek ıcın o zaman tarıh boyu fatıh sultan mehmet ler yok selahattın eyyubıler ataturkler hepsını bu sekıl ele alarsak kıvırtarak hepsını hıtlermı yapacaız gercekcı olalaım Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırd edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkar edip, Allah'a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir." Bakara 256

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.