Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2006 19 yıl forumun gülü tabiri caizse ... hani gül koku verir ya sende bize neşe veriyorsun iyiki varsın...
Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2006 19 yıl Cok güzel siirler yazan, güzel insan... Sevimli, saygili, duyarli, kibar ama muzurlugu da elden birakmayan o da kankasi gibi civil civil biri... hersey gönlünce olsun
Gönderi tarihi: 29 Haziran , 2006 19 yıl off yaw keşke daha önceden katılsaymışım foruma doğru düzgün hiç birinizi tanımıyorum...gülsüncüm herşey gönlünce ve dilediğince olsun arkadaşım...
Gönderi tarihi: 5 Ağustos , 2006 18 yıl Gülsüüüüünnnnnnnnnnnnn Nerelerdesin sen vişneeem, cilekin cok ösledi seni Gelince mutlaka yaz bana.. Kuss kuss hayatım
Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2006 18 yıl kımseyı kırmayan,foruma korduğu komık resım ve yazılarla moralımızı yerıne getıren bır ınsan.. artık resımlerını açmaya korkar olmuştum yani,hani hepsınden bi canavar çıkıyodu cıdden nerelerdesın gülsün umarım herşey gönluncedır ve güzeldir
Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2006 18 yıl eren degistim buraya bakarsin insallah gelince urasmana gerek aklamdi canim sagolasin bir tanesin sen nede özlemisim seni ya
Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2006 18 yıl jön var var ne istiyom kaffemi tsk ederim cilekim seninde kutluyorum kuus kuus canim
Gönderi tarihi: 15 Aralık , 2006 18 yıl Ansızın bir duman yükselir gülüm, Bu ruhsuz kentin ufuklarında... Ve... Yangınlarda gönüller... Kavrulan bedenindir, kış ikindilerinde.. Ve... Bin yalana adanmış taptaze yürekler... Ağıtlarım sanadır, zamanadır, Ve... Sendeki banadır, gülüm!.. Bir bir boyun büker fidanlarım, Dallar tomurcuklanmaz, çiçeklenmez baharlar.. Ve.. Meyve vermez artık ağaçlar.. Bu hasat mevsimidir gülüm!.. Ve... Biçilen yüreklerdir, Aysız gecelerde, Hiç ekilmemiş topraklardan... Ah!.. Yine yangınlarda yüreğim!.. Ah!.. Bu aysız geceler!.. Bu bereketsiz toprak, bu ruhsuz şehir!.. Gülleri hep kokusuz, kokuları gülsüz şehir!.. Ah! O insanları nursuz şehir!.. Biliyorum yangınlarda yüreğin!... Ağıtlarım zamanadır gülüm, feryatlarım sana.. Ve isyanım; sendeki banadır.. Bilirsin; baş eğmişsem, bu yalnızca Rahman' adır.. Ve... Şikayetlerim, asla O' ndan degil, O' nadır.. Yemin olsun ki, zamana, sana ve sendeki bana, Ve... ilk başta Yaradan' a.. Yemin olsun ki; vaat edilen elbet olacak gülüm!.. İşte o gün: Ebâbil Kuşları' nın kanatlarında yürekleriniz, Şehri teslim alacak, Ebrehe' nin ordusundan... Şehri ve zamanı... Ve... Özbenliklerini, nefsin sultasından... Ve bitecek yangınlar gülüm!.. Bitecek ve ateşler gül bahçesine dönecek... İşte o gün, ben olamasam da sende, Bil ki... Şükürlerim Rahman' adır... Ve bu seslenişim, sana ve sendeki bana ve zamanadır...
Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2006 18 yıl Öğrenmek için sabır gerekir,zaman gerekir.Tecrübelileri izlemek gerekir.Zaman kişiye göre kısalabilir ama,öğrenmenin esası değişmez.. İşte aşağıda yazacağım bu hikayede konu,öğrenmenin değişmeyen esasıdır.. Genç bir adam,değerli taşlara ilgi duyduğundan,bu işi yapmaya karar vermiş. __Bu işi yapacaksam,değerli bir ustadan ders almalıyım..Diye düşünerek,o çevredeki en ünlü mücevher ustasını bulmuş ve yanına gitmiş.Usta bir süre sonra onu kabul etmiş.. __Anlat bakalım,seni dinliyorum..Demiş.Genç adam heyecanla;Bu işe gönül verdiğini,iyi bir mücevherci,taş ustası olmak istediğini anlatmış.Sükunet içersinde genç adamı dinleyen usta,hiçbir şey demeden gencin eline bir değerli taş koymuş ve; __Bu taş YEŞİM taşıdır.Şimdi avucunu kapa ve 1 sene boyunca sakın ha açma.1 sene sonra yine gel..Demiş. Genç adamın şaşkın bakışları altında yerinden kalkarak,odayı terketmiş.Evine dönen genç,merakla bekleyen anne babasına durumu anlatmış ve anlam veremediği bu duruma; __Ya 1 sene nasıl böyle dururum,hem bana çok soğuk davrandı hem de böyle anlamsız,gereksiz birşey yaptırdı.Ustalık kaprisi buysa bari baştan yapmasaydı.. diye söylenmiş.Ama elini açmamış.. Her önüne gelene ustasını çekiştiriyor ama yinede avucunu açmıyormuş.Gece yarı uyanık şekilde yatıyormuşki taş avucundan düşmesin.Her işini tek elle yapmaya başlamış aynı nedenle.1 sene böyle büyük bir çabayla geçmiş ve gün gelmiş.. Ustasının yanına heyecanla gitmiş,birsüre sonra ustası onu kabul etmiş,genç adam heyecanla: __Dediğini yerine getirdim usta,elimi hiç açmadım taş burada..Demiş.Elini uzatarak avucunu açmış,taşı göstermiş..Usta sakin bir sesle: __Şimdi sana bir taş daha vereceğim ve bu taşıda 1 sene boyunca elinde taşıyacaksın..Demiş.Bunu duyan genç adamın sakinliği yerini öfkeye bırakmış ve bağırıp çağırmaya başlamış.Yaşlı ustayı bunaklıkla,hiçbirşey bilmemekle suçlamış.Kendinden yardım isteyen birine bukadar eziyet etmesinin delilik olduğunu söylemiş.Hastasın sen demiş.. O böyle bağırıp,hakaretler ederken,usta sessizce eline taşı sıkıştırıvermiş.Öfkeden yüzü kıpkırmızı olan genç taşı hissedince susmuş....Taşı biraz daha sıkmış ve: __BU TAŞ YEŞİM TAŞI DEĞİL Kİ USTA..Demiş.. Evet hikayemiz burada bitiyor.. Anladık demi ne anlatılmak istenildiğini.. Taşın değerinden önemlidir,dokunduğumuzu hissedebiliyor olmak.. Ve hatırladık değil mi.. Herbirimizin ellerinde değerli taşlar var.. Aman!! Sakın açmayın ha süreler dolmadan Benim de açmadığımı biliyorsunuz Düşmeyesiniz diye avuçlarımdan..
Gönderi tarihi: 29 Aralık , 2006 18 yıl Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin, öyle içten öyle samimi, gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. Yüreğine damla damla umut, günlerine bin tatlı mutluluk dolsun. Sevdiklerin hep yanında olsun, yüzün ve gülün hiç solmasın. Kurban Bayramın kutlu olsun...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.