Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Fatma Sibel YÜKSEK

 

Seni Bu Yamyam Kibrin Bitirecek

 

 

Billboardlardaki resimlerine baktım; güya

"kudretli"

görünesin diye en

çılgın bakışlı fotoğraflarını

seçmişler.

Kontrolsüz bir adrenalin ile

geldiği yeri hazmedemeyişi harmanlayan

deli

bakışları.

 

Ne yapsan olmuyor.

Kültürsüzlüğün, görgüsüzlüğün,

basitliğin,

açlığın her şeyin önüne

geçiyor. Sadece çalma, çırpmaya, vebal

almaya

işleyen

kıt aklın bile

durup durup sana "Saygı görmüyorsun,

sende

bir

şeyler

eksik" diye

fısıldıyor. Bu fısıltıyı duydukça

iyice

kontrolden

çıkıyorsun. "Bana

saygı duyun, önümde eğilin. Eteklerimi

öpün"

diye

tepiniyorsun ama

olmuyor.

Olmuyor işte.

 

En yakınındakiler bile senin iflah olmaz

kifayetsizliğine, insanlıktan

çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma

noktasına

gelmiş

kibrine

dayanamıyorlar.

 

En uyanıklar ile kullanım tarihinin

tamamen

sona

gelmesini bekleyenler

kaldı sadece çevrende. Bir de bir delinin

gölgesi

ardında kirli

oyunlarını yürütenler.

 

Boşsun, bomboşsun.

********

Kabadayılığın da hikâye,

dobralığında

yalan,

"delikanlılığın" da naylon.

Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi

kavramlar

kapından

bile geçmemiş.

Alım-satım ustalığından, ticari

uyanıklıktan

dem

vurarak örtmeye

çalışıyorsun bu büyük eksikliğin

üzerini.

 

Sahi kimsin sen?

 

Hep aynı yerden servis edilen üç adet

gençlik,

çocukluk ve askerlik

fotoğrafından başka neden görüntün

yok

senin?

Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı

sıralarda

oturdun?

İlkokul öğretmenin kim?

Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili

bir

tek

anısını anlatmıyor?

Seda Sayan'ın bile mahalle yıllarından

bir

fotoğraf

çıkıp geliyor da,

senin geçmişin neden bu kadar sis

perdelerinin

ardında

gizli?

"Olmayan" biri misin yoksa sen; laboratuarda

imal

edildin? Hangi

merkezlerde programlandı?

 

Bütün değerlerden neden bu kadar

yoksunsun;

en

kutsal

kavramların içini

boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin?

Hurafe,

iftira,

şirret ve

cehaletten beslenen dilin; hırstan ve

doymamışlıktan

ibaret kişiliğin,

bir ağaç kovuğundan başka hiçbir şey

olmayan

fani

bedeninle tarihin

onurlu sayfalarında yer almaya soyunma

cesaretini

nereden

buldun.

 

Duyduk ki şimdi de "padişahçılık"

oynuyormuşsun.

Şah

oldun, sıra şahbaz

olmaya geldi. Her mevki ve makamı tattın,

geriye

"padişahlık" kaldı öyle

mi?

Senin montaj ürünü kimlik ve bedeninden

kuşkusuz

bir

Fatih, bir Yavuz,

bir Kanuni olmaz ama Deli

İbrahim-Vahdettin

karışımı

bir kukla, pekâlâ

olabilir. Seni bütün bu defolarınla

sahnede

tutanların

işine fazlasıyla

yarar böyle acınası bir bez bebek.

 

Esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun.

Pazarcı gibi tiz çığlıklar atıyorsun.

Deli bakışlarını devire devire, boyun

damarlarını

şişire şişire

höykürüyorsun.

 

İyi de sen ne istiyorsun?

 

Karun oldun. Çocukların ülkedeki simit

tablalarından

bile haraç alıyor,

gudubet karın ipek kumaşlara, paha

biçilmez

mücevherlere büründü.

Şakşakçıların ceylan derisi

koltuklarda

basen

büyütüyor. Bu kadarı da

olmaz ki diyen kim varsa işinden aşından

ettin,

zindanlara attın,

ailelerini açlığa mahkûm ettin.

Gencecik

üniversite

mezunları

işsizlikten intihar ediyor. Doktorlar,

öğretmenler,

polisler, subaylar

açlık sınırında yaşıyor; emekliler

pazarlardan

sebze

artığı topluyor.

Şehit katilleri Meclis'te suratımıza

çemkiriyor.

Sen

hâlâ üstündeki

pahalı elbiselerin, özel yapım som altın

kol

saatin,

ipek kravatınla

karşımıza geçip kusuyorsun da

kusuyorsun.

 

Kime bu kinin?

Nereye doğru gittiğini bir gün olsun

düşündün

mü?

Olmayan vicdanınla bir

gün olsun kendine "Acaba biraz ileri mi

gidiyorum"

diye

sordun mu?

İtikadın da yalan biliyoruz.

Ama bir gün olsun "Ya hesap günü varsa"

diye

endişelendiğin oldu mu?

 

Evet var.

Hesap günü var.

Ve sanki bu saldırganlığın, bu

doymazlığın,

tamah

etmez azmışlığın, O

hesap gününü biraz daha

yaklaştırıyor.

Artık

Allah'ın gözüne batıyorsun

birader!

Fazla parazit yapıyorsun, ortalığı

hacminden

fazla

kirletiyorsun. Elde

ettiklerinle şükür etmeyi, biraz da

başkalarını

düşünmeyi başaramadın.

Böyle bir kapasiten yok çünkü.

 

Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya,

kin ve

nefret

aşılamaya

gelmişlerdensin. Üste bir de kibir

yapıyorsun,

işte bu

hiç çekilmiyor...

 

Senin sonunu da bu yamyam kibrin getirecek.

 

 

FATMA SİBEL YÜKSEK

 

KENT GAZETESİ

 

Bu gece bir mail düştü @ posta kutusuna..paylaşmak istedim sizlerle.. smile.gif

Gönderi tarihi:

Birçok kişinin duygularına tercüman olan bir e-posta. Paylaştığınız için teşekkürler sayın dayı :):clover:

Gönderi tarihi:

Uzun süredir böyle içten gelen ve yüreğiyle yazılan bir makale okumamıştım. Onikiden! :iyi:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.