Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 31 Aralık , 2009 Genel Kurmayı Ayakta Alkışlıyorum Okuduğum Emin Çölaşan güzellemelerine hep gülmüştüm. Hayır, sinirden değil yazdıklarıyla ne kadar komik duruma düştüğü için… Ülkenin yararına her ne yapılmak istenmişse ÇÖLAŞAN ayaklanmış ve ayaklanmaya çağırmış. En son ülkenin darbelerle beyninin sarsıldığı demokrasisine yine darbeyle darbe vurmak isteyenlerin ortaya çıkartılmasına tahammül edemeyince vatansever rolüne soyunup üstelik Genel Kurmay Başkanına “açık mektup”la; “Elinizi çabuk tutun, darbe veya muhtıra verin” anlamına gelebilecek davetler, çağrılar yapmaya başladı. Bunu oldukça “masum”, ve kuzu kılığında kurt edasıyla bol ajitasyonlu yazısını/çağrısını tekrarlamaktadır. Ne olmuş? Özel Harp Dairesi olarak da biline ve adına "kozmik oda", "devletin beyi" dedikleri karargahta sivil yargıç tarafından arama yapılıyormuş. Devletin ordusu açıklama yaptı; “Yapılmakta olan hukuk çerçevesinde sürdürülen aramalar olup ve bir süre daha devam edecektir”. Sayın Genel Kurmay Başkanını böylesi gayri ahlaki çağrıların olduğu dönemde bu beyanatından dolayı ayakta alkışlıyorum. Evet, Ordumuzun hukukla belirlenmiş görevlerin icrasına saygı göstermesi kadar, bu işleri doğal karşılaması kadar tabii bir şey yoktur. Ancak darbelerle de anılan ordumuzun bu süreci doğal/yasal görüp gerekli yerlere ve tabi ki Emin ÇÖLAŞAN’a da cevap niteliğinde açıklama yapması oldukça sevindirici ve yarınlara daha umut dolu bakmamızı gerektiren bir gelişmedir. Neden olmasın ki? ÇÖLAŞAN orduyu “kevgir” gibi yaptılar derken ne demek istediğini bilmeyen yoktur. Böylesi kışkırtıcı, provokatif, ajite edici beyanatlara bu asaletle karşı cevap verilmesi doğrusu ülkenin gidişatını doğru okumaya çalışanlar için umut doludur. Hey gidi ÇÖLAŞAN hey, Rahmetli ÖZAL ülkede değişim esaslı yönetim anlayışıyla siyaset üretince de böyle hezeyanlarla saldırıyordun. Tamam, ÖZAL da bazı zafiyetlerden dolayı çok töhmet altına girmişti. Ama unutmamak gerekir ki dünyanın gidişatını doğru okuyup ona göre politika üretmek amacındaydı ve bunu da pek ala biliyordun. Elbette ki ülkesinin statükocu, militarist, çağdışı kalmasını isteme kötülüğün, art niyetin olabilir. Ancak bunu sahte gözyaşları içerisinde yazmanı (kişiliğine yakışsa da) etik bulmuyoruz. Netice de bu ülkenin ordusunu muhatap alma çabasında olduğun için haddini bilmemen gerekir. Çünkü bu ülkenin ordusunu yine bu milletin oylarıyla seçilmiş iktidarına ve vatandaşına karşı kışkırtma çırpınışlarındasın. Her ne kadar tutmasa da, yaptıkların karşılık bulmasa da ülkenin silahlı kuvvetlerini kışkırtmayı zul addediyoruz. Dedim ya bunlar ilk olmadığı gibi son da olmayacak. İşi gücü fitne-fesat olanlar bunu fi tarihinden beri yapmaktadırlar ve yapmaya devam edecekler. Biz de; “Hadi ordan” demeye… Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2010 Yazilan her yazidan kullanilan bazi kelimelerden kimin kim oldugu kime hizmet ettigi anlasilirmi anlasilir.Orduya hakaret edenlere,saldiranlara ellerini ogusturarak göz kirpanlar,afferin cok güzel aynen böyle devam edin diyenler,her nedense Emin Cölasan gibi,serefli bir gazetecinin yazdiklarini hazmedemezler,hemen mideleri bulanir,cünkü Cölasan Orduya karsi yapilanlari elestirmektedir.Cölasani elestirenler ise ordunun kevgire döndürülmesinden son derece mutlu olanlardir,cünkü o ordu onlarin ordusu degil Atatürk'ün kurmus oldugu Cumhuriyetin ordusudur. saygilarla Alıntı
Φ Misakçı42 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ocak , 2010 TSK içinden TSK çıkarılma çalışması, yani kısacası farklı bir yapılanmanın yıllar önce atılmış temelinin bugün fidan vermesiyle sadece iktidar belli çevreler,medya ve gazeteciler,belli zihniyette ki halkın yanında TSK içindede TSK yı yıpratma çabası vardır. Emin Çölaşanın yazısına aynende katılıyorum,zira TSK son zamanlarda günah keçisi ilan edilmiş ve artık aklına esenin saldırmak için ilk adresi olmuştur.Uğraştıkları kurumun bu ülkenin neredeyse zapt edilmemiş son kalesi olduğunu uğraşanlarda çok iyi bilmekte oldukları için en fazla bu kuruma eğilim gösterip eften püften bir çok sebeple yapılan yandaş medya sayesindede özellikle Türk Milletine ordu son bir kaç yıldır bütün sorunların sorumlusu gibi gösterilmektedir. TSK yı kimlerin sevmediği,kimlerin yıllarca kurmak istedikleri yeni düzene TSKyı engel gördükleri açıkça ortada iken ve özelliklede ortada sadece irticai sorun dışında şimdi birde ülke birlik ve bütünlüğü ,devleti devlet yapan milli değerler tehlikedeyken Emin Çölaşanın çağrısı hiçte komik durmuyor. Nedense bu çağrıyı artık yapan tek kişi Çölaşan değil,halktan tutunda bir çok kesim içinde bende dahil böyle bir çağrıyı aleni yapıyoruz,ama sorun şu bu çağrıdan direk akla gelen bir darbe oysa bu çağrı belkide uyanması gereken,ayılması şart,hakkını daha gür bir sesle haykırıp araması gereken bir kuruma titreşim yollamaktır.. Ama görüyorum ki bugün TSK nın en üstünde ki paşamız bile bu konuda aklımı karıştırıyor acaba Özkök gibi kendiside ikinci yapılanmaya mı transfer olmuştur? (benim ki içimden geçen,gözlemlediğim bir düşüncedir,beni bağlar) Saygılarımla. Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2010 TSK veya başka bir kurum yıpratılmamalıdır, ancak o kurumun içinden bazıları yasa dışı faaliyetler içindeyse bu da o kurumunsaygınlığı için ayıklanmalıdır. Aramızdaki fark şu: Her ne olursa olsun askerse karışmayın, ne yaparsa iyidir. Ama asker de insan ve zaafları vardır. Bu memlekette başbakan ve bakanlarını dar ağacına gönderenler de bizim askerlerimizin yaptıkları darbeler sonucundaki hadiselerdir. Doğru okumaz isek yanlışa yanlışlıkla katkı sunar hep beraber yanlışımızı kutsamaya başlarız. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Her ülkenin tarihinde bazı hatalar olabilir. bence Menderes'in idamı hatadır. Bunun bedelini sonsuza kadar ödeyemeyiz. Plak takılmamalı, hele elli sene önceye takılırsa çok abes olur. Şimdi diyeceksiniz ki her on yılda takılıyor. Hayır. Defalarca bu konuda bu forumda tartıştım, meydan okur ve derim ki, ordu her zaman demokrasiye bağlı kalmıştır. Her yaptığı demokrasi içindir. Türkiye'de en demokratik kurum ordudur. Bu görevin normalde orduya düşmemesi gerekirdi. Ama ortada bırakılınca sahipsiz yerde sürünecek değil, mecburen biri elinden tutup kaldıracak. Ordu istiyor ki bu görev bir daha kendisine düşmesin, demokrasi kök salsın, korunmaya muhtaç olmasın. Samimiyetle bunu istiyoruz. Ama bunu etnik bölücülükle dini ayrımcılığı evlendirip, çocuklarının olmasını beklemekle olmayacağı ortada... Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 "Şimdi diyeceksiniz ki her on yılda takılıyor. Hayır. Defalarca bu konuda bu forumda tartıştım, meydan okur ve derim ki, ordu her zaman demokrasiye bağlı kalmıştır. Her yaptığı demokrasi içindir. Türkiye'de en demokratik kurum ordudur. Bu görevin normalde orduya düşmemesi gerekirdi. Ama ortada bırakılınca sahipsiz yerde sürünecek değil, mecburen biri elinden tutup kaldıracak. Ordu istiyor ki bu görev bir daha kendisine düşmesin, demokrasi kök salsın, korunmaya muhtaç olmasın. Samimiyetle bunu istiyoruz. Ama bunu etnik bölücülükle dini ayrımcılığı evlendirip, çocuklarının olmasını beklemekle olmayacağı ortada..." Uygar dünyada, medeniyetin "m"sine vakıf bir ülkede sebep her ne olur ise olsun darbe yapmak ilkelliktir. Ordunun görevi dış tehlikeler olmalıdır. Her seferinde hangi ERGENEKON'cuların darbe için ortalığı kan gölüne çevirdiğini bilmeyen yok. Bu ERGENEKON'cuların nerelerden beslendiğini de yıllar önce biliyorduk. Solcuyu sabah vuran silahın akşam sağcıyı vurması ve bunların kollanması sadece darbeye ortam hazırlamaktı. Siyasiler her seferinde darbe paranoyasıyla yaşadıkları için siyasi karar almada önü tıkalı kalmışlardır. Yoksa sahipsiz kalma diye birşey ssöz konusu değil. o evlilik de yalnızca evhamdan ibaret. Bölücüler ulusalcılarla kolkolaydılar her zaman... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 4 Ocak , 2010 Adı geçen tarihsel bir efsanenin adı konarak yaratılan efsane, tıpkı her günahtan her kötülükten sorumlu tutulan şeytan gibi bir dogmadır, bir uyutmacadır. Hem sağcıya hem solcuya silah veren öyle bir yaratılmış mit değildir. Bunu yapanlar ülkeyi paylaşamayan emperyalistlerdi. Ordu buna dur diyerek emperyalistlerin heveslerini kursaklarında bıraktı. Aksi halde tıpkı Afganistan gibi olurduk. Önce biri kendi yarattığı "kardeş kavgasını önlemek" için girer, sonra öteki onu çıkarır, kendi girerdi. Afganistan da tıpkı bizim gibi dinci devrimciler ve Marksist devrimciler diye birbirine düşürülmüştü. Orada Türk Silahlı Kuvvetleri gibi demir gibi sağlam bir kaya olmadığı için emperyalist planlar başarılı oldu, halen emperyalistlerin elinde kıvranıyor... Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Adı geçen tarihsel bir efsanenin adı konarak yaratılan efsane, tıpkı her günahtan her kötülükten sorumlu tutulan şeytan gibi bir dogmadır, bir uyutmacadır. Hem sağcıya hem solcuya silah veren öyle bir yaratılmış mit değildir. Bunu yapanlar ülkeyi paylaşamayan emperyalistlerdi. Ordu buna dur diyerek emperyalistlerin heveslerini kursaklarında bıraktı. Aksi halde tıpkı Afganistan gibi olurduk. Önce biri kendi yarattığı "kardeş kavgasını önlemek" için girer, sonra öteki onu çıkarır, kendi girerdi. Afganistan da tıpkı bizim gibi dinci devrimciler ve Marksist devrimciler diye birbirine düşürülmüştü. Orada Türk Silahlı Kuvvetleri gibi demir gibi sağlam bir kaya olmadığı için emperyalist planlar başarılı oldu, halen emperyalistlerin elinde kıvranıyor... TSK ile savunmaya geçmeyin lütfen. Demir,sağlam, kaya olan ordu iki de bir başımıza düşmeli değil herhalde. Biz uygar ve medeni olan bir ülkenin demokrasisinin kaçıncı kez tecavuze uğradığını konuşuyoruz. Marksistmiş, dinciymiş ne alaka... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 demokrasi Ben de bıkmadan usanmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasinin en güçlü güvencesi olduğunu söylemeye devam edeceğim. Türk ordusu Atatürk'ün gösterdiği yolda demokrasi ve diğer çağdaş uygarlık düzeyinin tüm gereklerine ulaşılmasını hedeflemektedir. Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 5 Ocak , 2010 Ben de bıkmadan usanmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinin demokrasinin en güçlü güvencesi olduğunu söylemeye devam edeceğim. Türk ordusu Atatürk'ün gösterdiği yolda demokrasi ve diğer çağdaş uygarlık düzeyinin tüm gereklerine ulaşılmasını hedeflemektedir. Demokrasiyi iyi kavramamiz gerekli. Demokrasinin güvencesi asla Asker veya baska bir güc olamaz. Demokrasinin güvencesi öz güvenine sahip, özgürlügü kendisine pusula yapmis özgür ve evrensel düsünen millettir. Ordu demokrasinin güvencesidir demek o ülkede demokrasinin olmadiginin en güzel bir aciklamasidir. Bizler 85 yildir bu masallarla aldatildik. Bu anlamda "demokrasimizin güvencesi" olan orduya her türlü tavizi verip, ne yaptilarsa vatan ve millet iicn kabul edip alkisladik. Askeri darbelerin haddi hesabi yok ama bunu yapanlardan hesap soracagimiz yerde öve öve bitiremiyoruz, onlari hata yapamayacak kadar kusal görüp elestirenlere derhal gereken cevabi veriyoruz. "Türk ordusu Atatürk'ün gösterdiği yolda demokrasi ve diğer çağdaş uygarlık düzeyinin tüm gereklerine ulaşılmasını hedeflemektedir." Bu söylem bit ötopidir, cünki hic bir evrensel anlamda demokrasiye ulasan ülkeler ordulari sayesinde erismemislerdir. Bilakis orduyu siyasetten uzak tutup sadece anayasa icerisindeki görevi cercevesinde birakmislardir. Biz hala dogu bloku ülkelerinin gecmisteki cürümüs ve iflas etmis siyasetini uyguluyoruz. Onlar hatalarindan ders cikartip dogrulari bulurken biz halaa statücülükte direniyoruz. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 6 Ocak , 2010 Askere demokrasiyi fazla görüp layık görememek bencilliği de nerden çıktı? Atatürk de askerdir, Avrupa'dan daha ileri haklar getirmiştir. Yok öyle bir sınırlama ve kayıtlama... Demokrasi hava, su, elektrik gibidir, kimseden kıskanamazsınız... Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Askere demokrasiyi fazla görüp layık görememek bencilliği de nerden çıktı? Atatürk de askerdir, Avrupa'dan daha ileri haklar getirmiştir. Yok öyle bir sınırlama ve kayıtlama... Demokrasi hava, su, elektrik gibidir, kimseden kıskanamazsınız... ???? Mesela hangi örnekle kanitlayabiliriz? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 7 Ocak , 2010 Degerli ve serefli gazeteci Emin Cölasan'la ilgili iki incelemeyi buraya aktararak ona karsi olanlarin neden karsi olduklarini anlatmaya calisacagim: Tuncay Mollaveisoglu'nun 'Görünmez Holding'adli kitabinin Cölasan Operasyonu bölümünden: " Türk basininin en önemli kalemlerinden gazeteci yazar Emin Cölasanin isine son verildi.Bu AKP'nin medya üzerindeki operasyonunun en carpici örnegi oldu.Dogan grubu,bükülmez kalemini oyun disi birakarak arazi ve imar rantindan enerji sektöründeki atilimlarina kadar önünü tikayacak ayak baglarindan kurtulmak istiyordu. Cölasan'in 'KOVULDUK EY HALKIM' adli kitabi tarihe not düsecek,gazetecvilik okullarinda ders olacak bir süreci özetliyor.Görünmez Holding Emin Cölasani Hürriyet'ten kovdurmus,ancak susturamamisti.Gün olur deveran dönerdi elbette. Emin Cölasan örneginde oldugu gibi medya icinde Türk halkina en büyük ihaneti yanasmalar yapiyordu.Cünkü onlar rengini belli etmiyordu.Yanasmalar en tehlikeli olanlariydi.Tatli su muhalefeti yapiyor,objektif habercilik oyunu oynuyor en hayati konularda AKP'den yana tavir aliyordu.Bu satilmisligin en büyüygü idi... Tuncay Mollaveisoglu Türk medyasindaki satilmisligin derecesini aciklarken Emin Cölasan'in nasil kurban edildigini de gözelr önüne seriyor. Osman Özbek'in Cankaya'da Sonbahar 'adli kitabindan: "Ilk kurban Emin Cölasan.Emin Cölasan'in Hürriyet gazetesindeki isine son verildi.Cölsan hic kusku yok ki Türkiye'nin en cok okunan,iz birakan gazetecisidir.Türkiye'nin karsi karsiya bulundugu tehlikeleri korkup yilmadan,egilip bükülmeden yazanlar arasinda basi cekenlerdendir.Yazdiklari Atatürk ve Cumhuriyet karsitlarini,ABD ve AB emperyalizmini ve onlarin icerideki ortaklarini her zaman rahatsiz etmistir." Bu iki alinti özetle Emin Cülasan'i anlatmakla bitmiyor ayni zamanda kimlerin ondan rahatsiz olduklarinida acik acik gözler önüne seriyor.Bu nedenle Emin Cölasan söyle yazdi böyle dedi tarzi yaklasimlar sadece hazimsizlik cekenlere has bir yaklasimdir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Mesela Ne sorduğunuzu anlamadım, sözlerim son derece açık olduğu halde nesini anlamadığınızı da anlamıyorum. "Hiç bir kedi mavi olamaz" deseniz tamam haklısınız, ama "hiç bir kuş mavi olamaz" deme hakkınız olmadığı gibi "hiç bir asker demokrat olamaz" şeklinde bir iddiada da bulunamazsınız. Her insanın demokrat olma hakkı ve yetkisi vardır... Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ocak , 2010 Ne sorduğunuzu anlamadım, sözlerim son derece açık olduğu halde nesini anlamadığınızı da anlamıyorum. "Hiç bir kedi mavi olamaz" deseniz tamam haklısınız, ama "hiç bir kuş mavi olamaz" deme hakkınız olmadığı gibi "hiç bir asker demokrat olamaz" şeklinde bir iddiada da bulunamazsınız. Her insanın demokrat olma hakkı ve yetkisi vardır... Konu olan yorumda siz "Atatürk'te askerdir, Avrupadan daha ileri haklar getirmistir,..." yaziyorsunuz. Bende mesela hangi örnekler diye sormusum. Umarim simdi anlasilmistir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2010 Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2010 İsviçre'de 1959 yılından itibaren kantonlarda kadınlara oy hakkı verilmeye başlandı. 1971 yılında federal düzeyden sonra en son 1990 yılında Appenzell Innerrhoden kantonunda kadınlara oy hakkı verilmiştir. Kaynak: Vikipedi Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.