Φ Ufuk_efe Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2009 ”Gâh eserim yeller gibi Gâh tozarım yollar gibi Gâh akarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi.” Sizce bu sözleri Yunus hangi hislerle söylemiş olabilir? Su ateşin üzerine konunca belli bir süre sonra inilti sesine benzer bir ses gelir. Kaynamaya başladıktan sonra çaydanlığın kapağını bile oynatır kaynayan su, fokurtu sesi artar. Su taşmaya başlar, ateşi kısmazsanız ocağı söndürür. Ateşi kısmayalım, ocağın sönme tehlikesi de olmasın. Su ne durumda olur? -Kaynaya kaynaya biter.. Örneğe bağlarsak eğer; Aşk ateştir. Su ise gönlümüz, benliğimiz, bize dair her ne varsa o daha doğrusu. Aşk ateşi öyle bir şeydir ki; kişiyi tüketir bitirir, halden hale değiştirir. Su idi, hava oldu. Asıl olan suyun dönüştüğü hava sevgilinin ta kendisidir. Denizler mutlak sevilen, tüm nehirler de sevgilidir demişti çok sevdiğim birisi. Güneş ve rüzgâr tüm sevgilileri en sonunda denizde birleştirir. Aşk en büyük rahmettir. Buharlaşan suyu rahmet olarak denizle okyanuslarla birleştirir. Ama arza da o rahmet hayat verir.. Yani aşk insanın kendisini kaybetmesi ama şuursuzca kaybetmesi değildir, Aşk kişinin kendisini sevdiğinde kaybetmesidir.. Ben değil, sen diyebilmektir. O yüzden Mevlâna sevgiden bahsederken: 'Sen sensiz, ben bensiz geleyim' der. Benlik kavgaları ile aşk olmaz. Benliğini var etme kaygısı olan âşık olduğunu iddia ederse bu kupkuru bir iddia olur. Hani Mesnevî’de geçer: Âşığın birisi sevdiğine hasret kalmıştır, görmek ister, kapısını çalar. İçerden ses gelir: - Kim o? - Ben. Kapı açılmaz. Hüzünlü âşık geri döner. Bu hasret onu o kadar çok yakmıştır ki; bir süre sonra tekrar düşer yollara, umutla çalar sevdiğinin kapısını. İçerden yine ses gelir: - Kim o? - Sen. Kapı açılır: ‘Buyur gönül kapımızdan içeriye hoşgeldin. Geçen de açamadık. Çünkü bizim hanemiz iki kişiye fazla dar. ’O zaman aşk ‘benlik’ten çıkıp ‘sen’likte birleşmektir. Çağımızda Mecnunlar, Leylalar; Tahirler, Zühreler; Aslılar, Keremler; Yusuflar, Züleyhalar yok belki ama bu olamayacağı anlamına da gelmez. Nasıl ki kötülüklerin arttığı bir ortamda iyilerin sayısının azalmaması gibi… Kişinin ruhunun istidadı var ise eğer Yunus gibi de olur, Mevlâna gibi de… Biz de böylesi bir aşka kabiliyet var mı, yok mu? Ruhumuzun istidadı var mı, yok mu? Bu sorunun cevabını herkes kendi özünde arayacak. Şehvetle aşkı da karıştırmayın. Aralarında uçurumlar vardır. Kişi aşkla kendini sevdiğinde kaybeder, ortada sadece sevdiği vardır. Kendisi yok olmuştur. Aşkın yüceliği de buradadır... Ya sizce Aşk Kaybolmak mıdır,Kendini Bulmak mıdır? .... Alıntı
Φ Perhuze Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 6 Aralık , 2009 Harikasın kardeşim.sana en içtek dileklerimle teşekkür ediyorum.Ellerine sağlık Alıntı
Φ seviyeli Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2009 bu sorunun cevabını gerçek aşıklar bilir sadece onu yaşamayan, gerçekten hissetmeyen anlayamaz zaten paylaşım için tşkler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.