Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Vaaaayyyy Ahmet Türk..neymişsin sen be abi..


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bir kız meselesini ırki tartışmaya dönüştürenler şimdi gelmiş bize modernlikten bahsediyor bravo....

Bakin önceleri daha neler iddaa edilmisti.

 

Sanki kan davasi sadece Kürt vatandaslarin arasinda var.

 

Efendim neymis Kürt'ler kiz cocuklarini okula göndermiyorlarmis. Bunu iddaa etmekte irkciligin cok güzel bir örnegidir. Evet ülkemizde gecmis dönemelerden günümüze kadar belirli cevreler tarafindan kiz cocuklari okula gönderilmiyor, ama bunlar Kürt'ler degil, bagnaz ve seriatci düsünceye sahip kendilerini müslüman olarak tanimlayan herkes, yani Kürd'ü, Türk'ü, Cerkez'i, Laz'i,... hepsi var.

 

Baska bir irkcikta, neymis efendim Kürt vatandaslar oy verirken Sehylerinin gözlerine bakiyorlarmis. Sanki Türkiye'de Türk bölgelerinde durum degisik. Sivas'ta Büyük Birlik Partisi oylari nasil aliyor dersiniz? Sivas'in seriatci seylerinin gözlerine bakarak oy veren vatandaslardan alarak. Milletvekili adaylari ve belediye baskani adaylari nasil seciliyor acaba? Her aday genel baskaninin dudaklarina bakmiyormu? Bunlar geri kalmislik olmuyor veya görmüyoruz, ama Kürt vatandaslarimiza at gözlerle bakiyoruz.

Örnekleri o kadar cogaltabilirizki saymakla bitiremeyiz.

Gönderi tarihi:

 

Hem Marx'a Engels'e takılıp kalmayı artık bırakın derim ben...

Ne Marx ve ne de Engels, bugünün gerçeklikleri ile yaşamadılar...

Geçmiş için söyledikleri başka ama gelecek için ne kadar yol gösterici olurlar; oldukça şüpheli...

Bugünün dinamiklerini bilmiyorlar...[/b][/size][/font]

Marx ve Engels icin önerinizi neden Atatürk icin de yapmiyorsunuz? Marx ve Engels bugünün gercekleriyle yasamadida Atatürk'mü yasadi?

Gönderi tarihi:

 

"Kürdistan" dediğiniz bölge, her zaman için bir "Coğrafi Bölge" adı olarak kullanılmıştır.

Kürtler mi bu bölgeye bu adı verdiler, yoksa orada yaşadıkları için mi bu adı aldılar, kesin bir biçimde bilinemiyor;

Aynen Azerilere niçin "Azeri" ve Ermenilere/Hay niçin "Ermeni" denildiğini kesin bilinememesi gibi.

Kesin olarak bildiğimiz şey;

Türklerin, Kürdistan ve Ermenistan denilen COĞRAFİ bölgeleri, Tarihte siyasi ve toplumsal olarak kapsadığıdır.

"Kürdistan" adı, o coğrafya için hiçbir zaman "Siyasi" ve "Toplumsal" bir tanımlama olarak da kullanılmamıştır;

Bunu da net bir biçimde biliyoruz;

Çünkü o bölgede "Kürt" adı ile bir siyasi örgütlenme daha önce hiç olmamıştır.[/b][/size][/font]

 

"Türklerin, Kürdistan ve Ermenistan denilen COĞRAFİ bölgeleri, Tarihte siyasi ve toplumsal olarak kapsadığıdır." derken Türkler olarak kimleri kast ediyorsunuz?

Gönderi tarihi:
Bir kız meselesini ırki tartışmaya dönüştürenler şimdi gelmiş bize modernlikten bahsediyor bravo....

 

Bunun yanıtını hazır diğer bir konuda vermişken, cuk diye bu soruya da oturuyor;

Alıntılayıverdim...

 

Eruh'ta, PKK'nın ilk eylem yaptığı yer ve tarihte şenlik düzenleyenler hiçte "Halkta kin duygusu yaratmak" niyetinde olmuyor değil mi?

Eğlenmeyi çok seviyorlar, kendilerini kaptırıveriyorlar; o kadar!

 

DTP ve AKP bugüne kadar yaptıkları ile bilinçli olarak halkta bir kin duygusu yarattılar.

Bu bir psikolojik savaştır.

Ve bugün halk, Çanakkale'de bir kız kavgası yüzünden Etnik-Köken kavgasına kadar götürüyorlar işi...

Sonra da Kürt Olmayanlar suçlanıyorlar; Faşist diyerek...

 

Halkın hassasiyetleriyle dalga geçenler ve halkın tepkisini yükseltenlerin hiç suçu yok!

 

Bu aynen şuna benziyor:

Çok sinir bozucu birisi vardır ve karşısındaki insanla sürekli olarak alay eder.

Adeta dayak aranıyordur fakat zaten amacı da karşısındakinin tahammülünü iyice bitirip, ateşlemektir.

Sonunda karşısındakinin tahammülü tükenir ve çözüm olarak şiddetten başka bir çare düşünmeyecek hale gelir.

Şiddete başvurur ve bingo!

Artık bir suçlu yaratmışsınızdır ve onu bu hale getirenin suçu yoktur!

 

Kürtçülerin, DTP/PKK ve AKP'nin de yaptıkları budur.

Halkın tahammül sınırını zorlayıp, onları şiddete teşvik etmek

Ve en sonunda da Mazlum Edebiyatı yapmak...

 

Sahi, neden her tartışmada işi Mazlum Edebiyatı'na döküp, asıl konulardan sapılır?

Neden hep duygu sömürüsü yapılır?

 

Neden kaçak dövüşülür?

Ne bekliyordunuz Biji?

 

Çanakkale'de olanları elbette ki tasvip etmiyorum ve bunun ilkelce olduğunu düşünüyorum.

Fakat halkı bu hale getirenler de bellidir.

Topluma karşı bir psikolojik savaş vardır ve bu adım adım başarıya ulaşmaktadır.

 

Daha önce de söylemiştim ve tekrar söylüyorum;

Toplumun bölünmeye karşı hassasiyetlerinin yanında, kendilerine haksızlık yapıldığına dair inançları da güçlendiriliyor.

Ve bu bilerek, istenerek yapılıyor.

-Eruh'ta şenlikler düzenleniyor...

-Apo'dan yol haritası isteniyor...

-Pkk'lılar çiçeklerle, bayraklarla karşılanıyor...

-Meclis'e Türk Bayrakları ile yürüyenlerin elindeki bayraklar toplatılıyor...

-10 Kasım'da Kürt! Açılımı tartışılıyor...

-29 Ekim Cumhuriyet Yürüyüşleri engelleniyor ve bayraklar toplatılıyor...

 

Halkın öfkesi bilerek ve isteyerek körükleniyor.

Ve bunu siz, desteklediğiniz partiler, o yapı körüklüyor...

Daha ne bekliyordunuz?

 

Kürtler, birlikte yaşadıkları coğrafyadaki hiçbir kitle tarafından sempati ile karşılanmıyorlar...

Neden?

Neden Türkiye'de, Irak'ta, İran'da kin ile karşılaşıyorsunuz?

Neden böyle bir kin biriktiriyorsunuz?

Bu yaşanılanlar daha başlangıç ve ne yazık ki bir iç savaşa neden olacak...

Zaten PKK'da bunun hazırlıklarını yapıyor...

Türkiye için onlarca şehit kardeş, çocuk, eş, akraba, arkadaş, dost veren insanlar,

Vatan bölünmeye yüz tuttuğunda susacaklar ve seyredecekler mi sanıyorsunuz?

 

Öyle bir iç savaş çıktığı takdirde;

Henüz eleştiremediğiniz ve haklı bulduğunuz PKK'nın tarafına geçmeyeceğinizi düşündüğümüzü mü sanıyorsunuz?

 

İnsanları bu noktaya ittiğinizin farkında değil misiniz?

Kürtlere karşı oluşan antipati "Türk Irkından" olanlarca beslenmiyor...

Neden bu antipati ve bu kin,

Türk Irkından olmayan; fakat Türk Ulusu'ndan olan diğer Etnik-Kökenlilerce de Kürtlere yönelik besleniyor?

 

Bana şunun yanıtını verin;

Her farklı etnik-unsur kimliklerini koruyabilir ve uyumlu yaşayabilirken,

Kürtler hiçbirisi tarafından sevilmiyor?

 

Çünkü onların da toplumsal bağlarına, Ulus bağlarına zarar veriyorsunuz...

Kaygı yüklüyorsunuz...

Onların da kaygılarına dokunuyorsunuz...

 

O Çanakkale'de Doğulu Kürt Vatandaşlarımızın evlerine saldıranlara bakın,

Kim bilir kaç tanesi gerçekten Türkmen kökenlidir!?

 

Siz hem arı kovanına çomak sokacaksınız...

Hem de arılar sizi soktu diye o kovanı ve arıları suçlayacaksınız...

Oh ne ala memleket...

 

Yazık, gerçekten yazık...

Göz göre göre insanları Şovenizme sürüklüyorsunuz...

Kaldı ki şovenizmi en son barındıracak yapı Ulus yapısı olduğu halde...

 

Ondan sonra da çıkıp:

"Kız meselesini ırk tartışmasına döndürenler..." diyorsunuz...

 

"Batman: Dark Kinght" filminde çok güzel bir lafı vardır Joker'in:

"De.lilik, yerçekimine benzer: Birazcık itmek yeterlidir..."

Gönderi tarihi:

Marx ve Engels icin önerinizi neden Atatürk icin de yapmiyorsunuz? Marx ve Engels bugünün gercekleriyle yasamadida Atatürk'mü yasadi?

İşte, muhatabınızı tanımadan tartışmaya kalkarsanız,

Bu türlü durumlara da düşersiniz...

 

Atatürk'ü eleştirmediğimi nereden çıkardınız?

Atatürk kutsal birisi değildir...

Hataları ve kusurları yok değildir...

Eleştirilemez değildir...

 

Atatürk'ün Demokrasi anlayışı da bugünün gerisinde kalmıştır örneğin...

Medeni Bilgiler kitabını bugün ders kitabı olarak okutmak isteyenlere karşı,

Okutulmamasını istememizin de nedeni budur mesela...

 

Fakat şu var ki, Atatürk çok zekice davranmış ve kendisini eleştiriye kapatmamıştır.

Gerisinde eleştirilemez hiçbir doğma ve ayet bırakmadığını açıkça söylemiştir.

Onu takip edenlere "Bilim'i takip edin" diyebilmiştir...

 

Marks'tan ve Engels'ten çok daha yıkılmaz olmasının nedeni ise

Atatürk kendisini onlar gibi bir kalıba koymamıştır...

Bir sürü kitap yazmasına karşın, ideolojik olarak tasavvur ettiklerini kitaplaştırmamıştır.

Nutuk'ta bile bir fikri idealize etmez...

Fikirleri kitaplara dökmek demek, kalıplaşmak ve zamanın gerisinde kalmak demektir...

Marks, Engels bunu yapmıştır...

Yazdıkları artık zamanın gerisinde kalmıştır,

Kendileri, kendilerini buna mahkum etmişlerdir.

Atatürk kendi düşüncelerini idealize etmemiş, Eylem İnsanı olmakla yetinmiş, Bilim'i önder kılmış ve böylelikle sadece eylemleri eleştirilebilir birisi olarak kalmıştır...

Marks, Engels gibi kalıplaşmış insanlar ise yıkılmaya her zaman mahkumdurlar...

 

Atatürk bir tek Medeni Bilgiler kitabında demokrasiyi tanımlamaya yoğunlaşmıştır, o kadar...

İşte onu da kendi çağına göre algılayıp tanımladığı için artık o dönemde kaldığını söylüyorum...

 

Peki siz benim kadar eleştirebiliyor musunuz kendinizi?

 

"Türklerin, Kürdistan ve Ermenistan denilen COĞRAFİ bölgeleri, Tarihte siyasi ve toplumsal olarak kapsadığıdır." derken Türkler olarak kimleri kast ediyorsunuz?

 

O cümleyi eksik kurmuşum:

Türkmenler Anadolu'ya geldiklerinden beridir bir siyasi teşekkül oluşturmuşlar ve ondan sonra Anadolu ile birlikte içerdiği Ermenistan ve Kürdistan bölgeleri, bu örgütlenmenin içerisindeki birer coğrafi bölge olarak kalmıştır.

Çünkü siyasi olarak nitelenebilecekleri bir siyasi örgütlenmeleri kalmamıştır.

Daha öncesinde de zaten Bizans hakimiyetinde oldukları için yine siyasi bir tanımda değildir o adlar.

Türklerden önce Anadolu'nun adı Türklere göre "Rum İli", Bizans'a göre "Anatolia"dır...

Türklerden sonra ise "Turchia"dır...

Gönderi tarihi:

 

Ne bekliyordunuz Biji?

 

Çanakkale'de olanları elbette ki tasvip etmiyorum ve bunun ilkelce olduğunu düşünüyorum.

Fakat halkı bu hale getirenler de bellidir.

Topluma karşı bir psikolojik savaş vardır ve bu adım adım başarıya ulaşmaktadır.

 

Yanlis düsünüyorsunuz? Bunlar her dönem vardi ve bazi siyasi gücler tarafindan devamli kasinmistir. 80 öncesi benzeri olaylar CHP'li genclerin basina geliyordu, simdi ise Kürt vatandaslarimizin. Bakalim yarin kimi taslayacaklar acaba.

 

Sanki 30 yildir savasin sorumlulari Canakkale'de yasayan Kürt vatandaslarimiz. Gercekten duyarli ise o toplum önce 30 yildir cözümsüzlük icin ugrasan devlet yetkililerine kinlerini döksünler. Nazi'ler de Yahudi'eri taslarken benzeri iddaalarda bulunmuslardi. Irkcilar icin kendilerinden olmayani taslamak icin nedenden cok ne varki.

Gönderi tarihi:

İşte, muhatabınızı tanımadan tartışmaya kalkarsanız,

Bu türlü durumlara da düşersiniz...

 

Atatürk'ü eleştirmediğimi nereden çıkardınız?

Atatürk kutsal birisi değildir...

Hataları ve kusurları yok değildir...

Eleştirilemez değildir...

 

Atatürk'ün Demokrasi anlayışı da bugünün gerisinde kalmıştır örneğin...

 

Söyle detayli bir elestirinizi görmedik. Ama elestirilebilir demeiniz dahi biraz umut veriyor.

Gönderi tarihi:
Söyle detayli bir elestirinizi görmedik. Ama elestirilebilir demeiniz dahi biraz umut veriyor.

 

Konusu açılmadığı için ya da Atatürk'ün tespitinden ve eyleminden daha gerçekçisi ortaya konulamadığı içindir detaylı bir eleştiri görememenizin nedeni...

 

Örneğin siz de geçende iddia ettiniz,

Türk Devrimi'nin ne kadar "Devrim" olduğunun tartışılır olduğunu...

"Buyrun tartışalım o zaman" dedim, hala açmadınız bir konu...

 

Şimdi de gelmiş bana "Eleştirilebilir demeniz dahi biraz umut veriyor" diyorsunuz...

 

Ben kutsal bildiğim herşeyi eleştirebilirim...

Peki siz, kutsal olmadığını bildiğiniz Atatürk'ü ve Türk Devrimini ne kadar tartışabiliyorsunuz?

 

Buyrun, benim verdiğim umudu taşıyın işte tartışmaya...

Biraz da siz umut verin bakalım...

 

Atatürk eleştirilemez değildir...

Kutsal birisi ya da bir tabu hiç değildir...

Bir kere kendisi zaten kendisini tabulaştırmamıştır, kutsallaştırmamıştır...

Benim, O'na "Eleştirilebilir" demem takdir edilecek birşey değildir;

Takdir edilecek olan şey,

O'nun kendisini eleştirilebilir kılmasıdır...

Ve eleştirilebilir olduğunu itiraf edebilmesidir...

 

Tanıdığınız var mı böyle, kendisini eleştirilere koşulsuz açık tutan?

Varsa buyrun onu da tartışalım...

 

Yanlis düsünüyorsunuz? Bunlar her dönem vardi ve bazi siyasi gücler tarafindan devamli kasinmistir. 80 öncesi benzeri olaylar CHP'li genclerin basina geliyordu, simdi ise Kürt vatandaslarimizin. Bakalim yarin kimi taslayacaklar acaba.

 

Sanki 30 yildir savasin sorumlulari Canakkale'de yasayan Kürt vatandaslarimiz. Gercekten duyarli ise o toplum önce 30 yildir cözümsüzlük icin ugrasan devlet yetkililerine kinlerini döksünler. Nazi'ler de Yahudi'eri taslarken benzeri iddaalarda bulunmuslardi. Irkcilar icin kendilerinden olmayani taslamak icin nedenden cok ne varki.

 

Dominik, kimse kimsenin suçundan sorumlu değildir...

Çanakkale'deki Kürtler, yapılan siyasi oyunlardan sorumlu olsaydı ya da öyle olduğunu düşünseydim, öyle olduğunu söylerdim...

Ve o insanların evlerinin taşlanmasını elbette ki olumlu olduğunu düşünmüyorum;

Kaldı ki olumsuz olmasını, haksızcadır...

Görüntüleri izlediyseniz, taş atanların arasındaki insanların bile vicdanı almamıştır ve bağırmışlardı "yapmayın" diyerek...

Dolayısı ile yapanları hiçbir neden haklı çıkaramaz...

 

Fakat şu var ki;

Onlar bu haksızlığı yaparken,

Onları bu noktaya itenlerin de haksız olduğunu söyleyebilmek de bir onur meselesidir...

 

Bunu yapabilen var mı?

Gönderi tarihi:

 

Fakat şu var ki;

Onlar bu haksızlığı yaparken,

Onları bu noktaya itenlerin de haksız olduğunu söyleyebilmek de bir onur meselesidir...

 

Bunu yapabilen var mı?[/b][/size][/font]

Onlari o noktaya itenlerin haksiz oldugunu devamli dile getirdik bu ortamda. Bu noktaya getirenler hala 85 yildir sorunlarimizi inkar edenlerdir.

 

Atatürk konusuna gelince söylediginiz gibi baslik acilirsa seve seve tartisiriz.

Gönderi tarihi:

Bir çok forum sitesine üyeyim.. Her sitede benzer konularda tartıştığım için eski yazılarımdan, belgelerden alıntılar yapıyorum yeri geldiğinde..

 

Bugün, Çanakkalelilerin çıkıp;

"Biz Truvalıyız" demeleri gibi birşey olur bu!

 

Kürtlerin yaşadıkları coğrafyalardaki ve sizin sözde kökeninizi dayandırdığınız devletler ve topluluklar,

Varlıklarını sonlandırmışlar ve hakimyetlerine girdikleri toplumlar arasında erimiş gitmişlerdir.

 

İşte bütün mesele burada.. Kürtler truvalılar gibi, kızılderililer gibi yok olmak, ''ulus-devlet'', ''üst kimlik'' dayatmalarıyla yok edilmek istemiyorlar..

 

Sorun sizin babaannenizin Lazcayı kendi çabalarıyla hala bilmesi değil, siz torunun Lazcayı unutmanız, Enderun sisteminde Türk ulus temelinde devşirilmenizdir..

 

...

Yine de başkalaşmadılar birbirlerine...

Çerkezler 150 yıl önceden beridir sürüldüler vatanlarından,

Ama başkalaşmadılar...

Arnavutlar, Boşnaklar veya diğerleri...

Başkalaşmadılar...

 

Çerkezler, Lazlar hala tam anlamıyla başkalaşmamaları Ulus-devlet adı altında Türk ırk etnisitesi çerçevesinde devşirilmemek amacıyla kendi vatanlarını terk etmeleridir.. Şu an yaşadıkları ülkelerde kendi değerleriyle yaşamaları tahattüt altına alınmasdıdır..

Arnavutlar, Boşnaklarda yok olmamak için özgürlük sancaklarını birer birer gökyüzüne çektiler..

Ne yani Kürtlerde Arnavutlar, Kosovalılar gibi asimile olmamak için ayrılsınlar mı?

Bu ‘’lütfu’’ Kürtlere mi bağışlıyorsunuz yoksa?

Peki başka bir çözümü yok mu bunun?

 

Farkındamısınız bu seçeneği ''ulus-devlet'' zihniyeti dayatıyor..

 

Bana bundan söz edin;

Örneğin Kürtçe'de sayılar hangi dilden alınmıştır, eğer Farsça'dan değilse...

 

Kürt sorunu tartışmalarında klasik PKK bahanesinden sonraki ikinci limanda Kürtlerin varlığı yokluğu oluyor..

 

Kürdün Türkten türediği tutmayınca şimdi de yeni teziniz Kürdün Fars olduğu mu?

 

Pekala neden Kürtçenin benzerliği Kürtçenin Farsçadan geldiği yerine Farsçanın Kürtçeden gelebileceği olmasın?

 

Diyorum ya bilinç altlarımızdaki ırkçılık (size göre ulusçuluk) fırsat buldukça yanardağ gibi patlıyor.. Akıttığı magma da ise halkları kavuruyor..

 

Tekrar edeyim.. Kürdün varlığı yokluğu, Kürdistan ile ilgili tarihsel bilgileri tartışmak istiyorsanız açın uygun bir topik sabahlara kadar belgelerle tartışalım..

 

Benim gördüğüm şey, Aşiret Yapısı'nın dayattığı kültürün hala devam ettirildiğidir...

Hala kan davalarının olduğu,

Hala kızların okutulmasına karşı çıkıldığı,

 

Kürtler aşiret sistemini, ataerkil yaşamı tamamen parçalamışlardır günümüzde.. Evet sizinde ifade ettiğiniz gibi Kürtler hala kavim olarak yaşamaktan tamamıyla kurtulamadılar.. Millet olma bilincine hala gerçek anlamda ulaşamadılar.. Bu söyledikleriniz her toplumda görülen abartıları dışında katıldığım ve üyesi olduğum Kürt forum sitelerinde hararetlice tartıştığım, eleştirdiğim olgular..

 

Ve lütfen siz de şunu savunun, eleştirin:

 

Kürtlerin ulus bilincine varmasının önündeki en büyük engel olan aşiretçi ve feodal düzen sakın yüzlerce yıldır devleti alimiz tarafından Kürt coğrafyasında sistemli şekilde uygulanan bir politika olmasın?

 

Ne dersiniz?

 

Kürtçe, bu ülkede beni Çerkezler, Makedonlar, Rumlar, Zazalar, Araplar, Farslar, Pomaklar, Türkmenler, Lazlar, Ermeniler ile ortak bir paydada buluşturabilecek ve onlar ile iletişim kurmamı sağlayabilecek ise amenna...

Siz, salt Kürtçe konuşarak, bu ülkenin diğer etnik-kitleleri ile anlaşabiliyor musunuz?

 

Bu nasıl bir dar öngörüdür böyle?

Kürtlerin bu ülkede tek ulus olmak istediklerini söyleyen kim?

 

Anlatmak istediğimiz üniter yapı içerisinde Kürtçenin özgürce her alanda kullanılmasıdır..

Anlamak istemediğiniz bizim isteğimizin, Türkçenin yanında Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı yerlerde Kürtçenin de her alanda yaşatılması olduğudur..

 

Siz buna ‘’bölücülük’’ dersiniz, bizler ise zaten çoktan bölünmüş olan ülkenin yeniden bütünleştirilme çabası deriz..

 

Kimseyi inandırmak zorunluluğum olmadığı için inanıp inanmamak size kalmış.. İnancınızın umrunda olacağı kesim ise bizler değil Kürt halkının ta kendisidir..

 

Herkes kendi dilini geliştirme hakkına sahiptir...

Bunu on bin kere mi söylemem lazım?

 

Ben, sizin ile beni ortak paydada buluşturan dili önemserim...

Benim babaannemin konuştuğu dil, beni ya da onu ilgilendirir;

Siz değil...

 

Sizin etnik-diliniz de beni ilgilendirmez...

 

Siz, sizin kökeninizden olmayanlar ile bir iletişim ve ortak payda üretebilme kaygısında değilseniz,

Hala burada niçin Türkçe yazıp duruyorsunuz?

 

Benim etnik dilim Türkçedir.. Bunu anlamayışınız yine nasıl gördüğünüz değil, nasıl görmek istediğiniz gerçekliğini hatırlatıyor bana.. Ne dersiniz?

 

''Bölücü'' Kürt zaman zaman işe yarıyor galiba, haksız mıyım?

 

Pekala, herkes kendi dilini geliştirme hakkına sahipse bu savaş, bu ölümler niye?

 

DTP nin savunduğu ne? Kürtlerin istediği farklı şeyler neler?

 

Ortak payda dilinin Türkçe olduğunu kabul eden bizzat radikal Kürtlerin hatta örgütün ta kendisidir..

 

E o zaman sorununuz ne? Bu muhalefet kime? Bu düşmanlık neye?

 

Beni babaannenizin dili değil, tek bir kişi dahi olsa kendi dilini öğrenmek, yaşatmak isteyen Lazlar, Çerkezler, Pomaklar, Kürtler ilgilendirir..

Sosyalsit ve demokrat duruşun ve insan olmanın gereği budur kanımca..

 

Sizin ''sosyalistliğiniz'' de benzer bir duruş mu?

 

Ulus" dediğiniz yapı, bu çağın gerçekliğidir...

Dediğim gibi:

Daha modern bir toplumsallaşma biçimi varsa, ortaya çıkmışsa, çıkıyorsa;

Onu kabullenmekte zerre tereddüt göstermem...

 

Ulus-devlet dışındaki tüm yönetim modelleri daha çağdaştır.. Şeriatla yönetilen bir ümmet topluluğun ulus-devlet oluşumundan bin kadar daha uygardır.. Kaddafinin Libyası Başbuğun, Baykalın, Bahçelinin Türkiyesinden yüz bin kat daha yaşanılır..

 

Biz ulus-devlet (Türk, Kürt, Arap, Fars) dışında içinde demokrasi olan tüm modellere varız diyoruz..

 

Türklük bir Ulus Bilincidir...

Kürtlerden yani Aşiret Kültürünü hala yaşatanlardan başka hiçbir kesim,

"Ben Türk'üm" derken kendi etnik-kökeninin ne olduğunu sorun haline getirmiyor...

 

Etnik kimliğini sorun haline getirmeyenler bizleri ilgilendirmez.. Aslını inkar eden, yok eden bizden değildir.. Kendi kimliğini, dilini isteyenler bizim vicdanımızın ve insanlığımızın muhatabbıdır..

 

Bizler Türk halkınında ‘’uluslaşma’’ altında dar kalıplara sığdırılarak, köleleştiğini savunduğum için ulus devlete karşıyız nedensiz, niçinsiz.. Çünkü bu ülke de ne Kürdün adı vardır yönetimde ne de Türkün... Temsiliyetin esasını belirleyen Türklük de değil, Türk milliyetçiliği bu ülkede emperyalistler adına yönetmenin en kolay yoludır bize göre..

 

Malum temsiliyet milletin ya, rejimin adı da Cumhuriyet olunca, ne sorun kaldı başka? Demokrasi ve haklar mı, hele terörü bir haletsinler sıra ona da gelecek elbette. Lakin terörü halletmek için eninde sonunda darbe yapanlar teröre karşı demokrasiyi de pek güzel halletmekte öyle değil mi.. ?

 

Temsiliyet; ülkeyi emperyalizme ********* karşılığında soygundan beslenenlerin ve Amerikanın olur verdiklerinin elinde.. Onların milliyetinin de önemi yok.. Milliyet sadece milleti kandırmak için resmi ideolojinin Cumhuriyetçi söylemi içinde... Muz Cumhuriyeti olmak ta büyük bir mesafe kateden bu rejimde, en tepede ne milletin iradesi ne de temsiliyeti yok ortada..

 

Türklük adına ülkeyi yöneten değişemez bir taife var, diğerleri adına meclise girecekler en önce Türk olmak zorunda... Türklükle vaftiz edildikten ve ötekileri ya yok sayıp ya da hain ilan ettikten sonra ülkenin bütün sorunları önce emperyalistlere sonra da Allaha bırakılmış oluyor aslında.. Boğaz tokluğuna yaşayan milyonlarca adamı kolayca yönetmenin en kestirmeden formülü bu işte.. 80 Yıldır bu iş böyle, bakmayın şimdilik deli gömleği biraz dar geliyor bu millete...

 

Peki, Ulus devletin temel özelliği nedir sn. boşig?

 

Bağımsızlık mı? Bütün bir ulusun iradesinin temsiliyeti mi? Var mı böyle bir ulus devlet bu coğrafyada? Haydi Kürdün adı yasaklı olsun, yasal zeminlerde adı olmasın da, Türkün adına bir ulus devlet var mı ortalıkta ?...

 

Pekala, Türk-Ulus fikrini savunan olağanca ateşli ‘’devrimci’’ duygulara soruyorum:

 

Resmi ideoloji hiç Türkçülükten vazgeçti mi bu ülkede? Sokaklara salmak için beslenip, büyütülenlere Türklük nasıl anlatıldı, nasıl öğretildi? Türklük, bir üst kimlik olarak görülünce, ırkçılığın ikliminde birileri de diğerini aşağı kimlik olarak görüyorsa, bu Türklükte ortaklaşmak mümkün mü? İnsanlar kendi kimliğini mi unutmalı mı? Ne adına? İllaki birlikte yaşamanın ve bölünmemenin koşulu Türk olmak mı? Ya da bölünmenin koşulu Türk olmayanların kimliğini yaşaması mı bu ülkede?

 

Yağma düzeninin soygun aracına ve bekçilerine bizi yedekleyenler, Türk olsa ne yazar Kürt olsa ne yazar?

 

Taşları bağlayıp, köpekleri de salınca sokağa o da kolayından haledilmiş oluyor nasıl olsa.. Milletin görevi ise; köşebaşlarını tutanların önüne koyduklarını darbeyle kesintiye uğramamış dönemlerde dört yılda bir seçmek(!), yere göğe sığdırılamıyan Cumhuriyet ve milli irade işte bu aslında....

Gönderi tarihi:

Dersim'in bir internet sitesinde yazan Ali Haydar Gürbüz'in Izmir'de olan olaylari degerlendirmesi bizlere isik tutuyor.

 

"İzmir’de Yükselen Duman

Ali Haydar Gürbüz

 

Bir önceki makalemde Sivas’da yükselen ve Türkiye’yi saran dumandan bahsetmiş Alevi Katliamları üzerinde kısmen durmuştum.22.11.2009 tarihinde Türkiye’nin en demokrat ili sayılan ve CHP’nin kalbi olan İzmir’de DTP konvoyuna yapılan saldırılar CHP ve yandaşlarının milliyetçi ruhlarını gizlemeden faşist ırkçı MHP ile birleştirerek DTP şahsında Kürt halkına karşı organize eylemler gerçekleştireceği ihtimalini sanırsam Türkiye tarihini bilen herkes görmüştür.

Olayın olduğu yer bilinçli bir şekilde seçilmiş olay anı saldıranların MHP’nin işaretini(Kurt işareti) yaptıkları gözlemlenmiş ve olay sonrası bu grubun MHP ilçe binasında toplandığı görülmüştür.İzmir’in çok karmaşık bir kozmopolitik yapısının olduğunu herkes bilir,burada Kürt’lerle birlikte balkanlarda da göçmenlerin gelip yerleştiği bilinmektedir.DTP yetkililerinin barış sürecini Türkiye’nin hertarafına yayma ve bu çalışmalardaki samimiyetlerini belirleme noktasındaki girişimlerine salıdırılar organize ederek karşı çıkmaya çalışan faşist güçler aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu halktan kesimleri örgütleyerek bu emellerini gerçekleştirmeye barış sürecini engellemeye ve burjuva basınıylada bu saldırıları “Vatandaş”kavramına sığdırarak lanse etmeye yutturmaya çalışmaktadırlar.

İzmir’de yakın geçmişte ırkçı çalışmalarıyla tanınan bir dernek olan TTBD(Türkçü Toplumcu Budun Derneği) bu anlamda bir kaç kampanya düzenlemişti. Söz konusu dernek “Kürt Nüfus artışı Durdurulsun” başlıklı kampanyalar düzenlemişti. Üstelik bu kampanyalar kapsamında, kent merkezlerinde de imza standları açılmasına ve bildiriler dağıtılmasına izin verilmişti. Dağıtılan bildirilerde şu ifadeler yer almıştı: “Ey Türk kadın ve erkeği! Türkçülük için bir çocuk daha yap. Çünkü sen azalıyorsun, hainler, kapkaççılar, uyuşturucu satıcıları çoğalıyor... Biz Kürt ve Çingene çetelerine ve yobazlara hak ettiği cevabı verecek Türkçü Toplumcu Buduncularız.”Bu kuruma TC Güvenlik güçleri tarafından herhangi bir yasakda getirilmemişti.Irkçı ve şoven çalışmalarını sürdüren bu ve buna benzer derneklerin gelinen aşamada iki toplum arasında çok büyük tehlikeler yarattığını bu derneklerin saldırılarına önlem alınmadığı koşullarda bunlara benzer karşı saldırılarında yoğunlaşacağı ve Türkiye’nin büyük bir iç çatışmanın eşiğine geleceğini şimdiden görmek mümkün.Bu ve buna benzer faşist ırkçı derneklerin saldırılarına her zaman olduğu gibi bu dönemlerdede polis sessiz kalacak ve muhtemelen seyredecektir.Dolayısıyla önceki gün İzmir’de yaşanılan olayın benzerleri ileriki günlerde daha çok tekararlanacak gibi,DTP ve Kürt vatandaşlar hertürlü saldırı ve hakaretlere kendilerini hazırlamalı sabırla barış çalışmalarını sürdürmeleri gerekmektedir.Bu anlamada özellikle bu süreçte bütün devrimci demokrat ve aydın tabakanın DTP’ nin yanında olması onlara güç katması ve sahiplenmesi olası saldırılara karşı durmaları gerekmektedir.

 

 

Barış görüşmelerinin tıkandığı anda Çatışmaların kaçınılmaz olduğu ve çıkacak bu çatışmalarda yine yoksul halkların zarar göreceği gerçeğini Kürt ve Türk halkları asla yüreklerinde ve akıllarında çıkarmamalılar.Bu saldırılarda rant elde etmeye çalışan faşist ırkçı güçlerin oyunlarına alet olmamalılar.Birlikte bir barışın ve yaşamın fırsatlarının oluştuğu bu dönemde provakatif eylemlere gelmemenin gayreti içerisinde olunmalı. DTP’nin geçtiği her sokakta evlerinin balkonlarında devasa Türk Bayrakları açan bu topluluğu yönlendirenler acaba bu eylem biçimleriyle ülkeyi bölmüş olmuyorlar mı? Bilerek bölmeye doğru götürmüyorlar mı? Bir Kürt olarak ben, bu bayrakları gördüğümde ve bu bayrakların benim gibi Kürt olan fakat bu ülkede kardeşçe yaşamı tercih eden ve bu nedenle barış çabası içerisinde olan gruplara karşı kullanılmasını tam anlamıyla düşmanca bir tutum olarak değerlendiriyor barış çabalarının bu gidişle bir kaç adım sonra bitebileceğini düşünüyorum.Bakın bu saldırıyı Libya’ya hareki öncesi TC Başbakanı Erdoğan nasıl değerlendirmiş veya tepki göstermiş: “Bir defa burada bir siyasi partinin toplantısı mıdır ve bir siyasi partinin lideri mi orada bir parti etkinliği yapacak? Yoksa terör örgütü mü orada bir toplantı yapacak? Eğer bir partinin otobüsünde veya konvoyunun içinde terör örgütünün bayrakları olursa, bölücü terörist başının posterleri olursa buna tabii ki sıcak bakmak mümkün değildir.”konuyla ilgili araştırmaların yapılacağını ve savcıların harekete geçeceğini blirtiyor, burada DTP’lileri suçlayan Erdoğan olayı yaratanlarında kimler olduğunu biliyor fakat onlara karşı nedense sesi kısık kalıyor, onları haklı gösteriri gibi kelimeler ve yaklaşımlar sergiliyor,şayet bir Başbakan ülkesinin bütün vatandaşlarını aynı görecekse,biz bu ülkede barış istiyoruz,eşitlik istiyoruz söylemlerinde samimi ve gerçekçi ise savaşı isteyeni değil barışı isteyeni daha sesli bir şekilde savunması ve koruması gerekiyor.Yandaş ve yandaş olmama arasındaki fark burda olsa gerek.Bunu gösterecek cesareti olmayan bir lider ülkeyi kaosa sürüklemekten başka bir meziyete sahip olamaz,gösteriş siyaseti ile bu meselelerin içinde çıkılmaz,bizde bir deyim var belki biraz kumardır(iki olasılıklı başka seçenek yok)) ama oynak bir yanı yoktur. “ya hero ya mero”bunun ortası yoktur,ya tam anlamıyla barış yada savaşa ve ayrışmaya devam....Umarım İzmir’de yükselen duman Amed’in barişa akan umuduyla söner gider.

Ali Haydar GÜRBÜZ"

 

-http://kurmesliler.de/index.php?option=com_content&view=article&id=912:zmirde-yuekselen-duman&catid=6:ali-haydar-guerbuez&Itemid=340-

Gönderi tarihi:
İşte bütün mesele burada.. Kürtler truvalılar gibi, kızılderililer gibi yok olmak, ''ulus-devlet'', ''üst kimlik'' dayatmalarıyla yok edilmek istemiyorlar..

Gören de Truvalıları biz yok ettik sanacak!

Ayrıca onlar Ulus-Devlet ile de yok olmadılar...

Sorun sizin babaannenizin Lazcayı kendi çabalarıyla hala bilmesi değil, siz torunun Lazcayı unutmanız, Enderun sisteminde Türk ulus temelinde devşirilmenizdir..

Söylemleriniz iyice ciddiyetini kaybediyor.

Benim babamın-babası, annemin-annesi ve annemin-babası Türkmen'dir...

Baba-annem Laz'dır sadece...

 

Laz'dan çok Türkmen'imdir...

 

Laf yetiştireceğim diye olmadık yerden vurmaya çalışmayın...

 

Siz, soyunuzdaki hangi etnik-çeşitlilikten devşirilmesiniz?

Çerkezler, Lazlar hala tam anlamıyla başkalaşmamaları Ulus-devlet adı altında Türk ırk etnisitesi çerçevesinde devşirilmemek amacıyla kendi vatanlarını terk etmeleridir.. Şu an yaşadıkları ülkelerde kendi değerleriyle yaşamaları tahattüt altına alınmasdıdır..

Arnavutlar, Boşnaklarda yok olmamak için özgürlük sancaklarını birer birer gökyüzüne çektiler..

Ne yani Kürtlerde Arnavutlar, Kosovalılar gibi asimile olmamak için ayrılsınlar mı?

Bu ‘’lütfu’’ Kürtlere mi bağışlıyorsunuz yoksa?

Peki başka bir çözümü yok mu bunun?

Farkındamısınız bu seçeneği ''ulus-devlet'' zihniyeti dayatıyor..

Ulus-Devlet dayatmıyor...

Her etnik-köken varlığını sürdürüyor...

 

Sorunun siyasi olmaktan çok toplumsal ve tarihsel nedenleri var...

Bu bir mülkiyet sorunudur ve Aşiret yapısı ortadan kalktığı zaman,

Kürtler kendi kültürlerini daha olgun bir biçimde geliştirebileceklerdir...

 

Hiç bir kültür, kendisini "değişmemek uğruna" dışarıya kapatarak, kalıcı olmamıştır...

Daha da kırılganlaşmıştır.

Kürt sorunu tartışmalarında klasik PKK bahanesinden sonraki ikinci limanda Kürtlerin varlığı yokluğu oluyor..

Kürdün Türkten türediği tutmayınca şimdi de yeni teziniz Kürdün Fars olduğu mu?

Pekala neden Kürtçenin benzerliği Kürtçenin Farsçadan geldiği yerine Farsçanın Kürtçeden gelebileceği olmasın?

Diyorum ya bilinç altlarımızdaki ırkçılık (size göre ulusçuluk) fırsat buldukça yanardağ gibi patlıyor.. Akıttığı magma da ise halkları kavuruyor..

Tekrar edeyim.. Kürdün varlığı yokluğu, Kürdistan ile ilgili tarihsel bilgileri tartışmak istiyorsanız açın uygun bir topik sabahlara kadar belgelerle tartışalım..

Ben size "Kürtlerin soyu Farsdır?" mı dedim?

 

Alternatif tarih üretmeyin, varsa elinizde belge, benden izin almanıza gerek mi var?

Açın ve yayınlayın, bana ne?

 

Ben, Kürtlerin kökenleri ile ilgilenmiyorum...

Herhangi bir etnisitenin kökeni ile ilgilenecek olsam,

Anadolu'da hala yaşayan bir sürü etnik-unsur var, onlarla da ilgilenirim...

Kürtlerin kökenleri beni zerre ilgilendirmiyor;

Ben bu güne bakarım...

Bugünü yaratan ortak geçmişe bakarım...

Türklerin de Orta Asya'daki geçmişleri ile ilgilenmiyorum bu anlamda...

 

Siz neden konuyu habire Kürtlerin kökenine getiriyorsunuz, onu anlamıyorum.

Ha ama varsa elinizde bir belge, hakikaten merak ettim;

Yayınlayın da görelim bakalım, nelermiş...

Açın ayrı bir başlık...

 

Hem asıl merak ettiğim şey;

Ulusçuluk ile Irkçılık arasındaki farkı bilmeyen birisi olarak,

Kürtlerin kökenleri ile ilgili verileri nasıl yorumladığınızdır...

Kürtler aşiret sistemini, ataerkil yaşamı tamamen parçalamışlardır günümüzde.. Evet sizinde ifade ettiğiniz gibi Kürtler hala kavim olarak yaşamaktan tamamıyla kurtulamadılar.. Millet olma bilincine hala gerçek anlamda ulaşamadılar.. Bu söyledikleriniz her toplumda görülen abartıları dışında katıldığım ve üyesi olduğum Kürt forum sitelerinde hararetlice tartıştığım, eleştirdiğim olgular..

 

Ve lütfen siz de şunu savunun, eleştirin:

 

Kürtlerin ulus bilincine varmasının önündeki en büyük engel olan aşiretçi ve feodal düzen sakın yüzlerce yıldır devleti alimiz tarafından Kürt coğrafyasında sistemli şekilde uygulanan bir politika olmasın?

 

Ne dersiniz?

Her zaman söylerim ve uygularım:

Bir insanla tartışmadan önce, o insanın hemen birçok iletisini okumalı ve o kişiyi tanımalıdır...

Yoksa, bir şeyi yeni söylemiş ve sanki karşındaki bilmiyormuş yanılgısına çok rahat düşülebilir...

 

Kırmızıladığım ifadenizi onlarca iletimde, onlarca kere savundum...

Zaten de savunmaktayım...

 

Ayrıca "Devlet-i Alimiz" dediğini Osmanlı Devleti, benim Devlet-i Ali'm değildir...

 

Şunu da eklemek isterim;

Kürtlerin o yapılarının korunması uğruna, asimile edilen ve kıyılan Türkmenler'den de haberdarsınızdır umarım...

 

Kürtler aşiret yapısından kurtulmuş değiller.

Bunu, kendi yaptığım çalışmalarında da gördüm merak etmeyin...

Forumlardan edinmiyorum bilgilerimi...

Bu nasıl bir dar öngörüdür böyle?

Kürtlerin bu ülkede tek ulus olmak istediklerini söyleyen kim?

 

Anlatmak istediğimiz üniter yapı içerisinde Kürtçenin özgürce her alanda kullanılmasıdır..

Anlamak istemediğiniz bizim isteğimizin, Türkçenin yanında Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı yerlerde Kürtçenin de her alanda yaşatılması olduğudur..

 

Siz buna ‘’bölücülük’’ dersiniz, bizler ise zaten çoktan bölünmüş olan ülkenin yeniden bütünleştirilme çabası deriz..

 

Kimseyi inandırmak zorunluluğum olmadığı için inanıp inanmamak size kalmış.. İnancınızın umrunda olacağı kesim ise bizler değil Kürt halkının ta kendisidir..

Jan, ben Ortak Değerlerden hareket ederim...

Bir düşün bakalım, ömrünün çoğunda, ülkenin diğer kitleleri ile ortak dili öğrenme kaygısında olmamış birisi,

Sonra o dili nasıl öğrenebilir ve nasıl uyum sağlayabilir?

 

Ben, "Kürtçe öğrenilmesin, geliştirilmesin, öğretilmesin" demiyorum.

Demek gibi bir hakkım da yok...

 

Ortak Dil'e sahip çıkılmalı diyorum...

Benim etnik dilim Türkçedir.. Bunu anlamayışınız yine nasıl gördüğünüz değil, nasıl görmek istediğiniz gerçekliğini hatırlatıyor bana.. Ne dersiniz?

''Bölücü'' Kürt zaman zaman işe yarıyor galiba, haksız mıyım?

Pekala, herkes kendi dilini geliştirme hakkına sahipse bu savaş, bu ölümler niye?

DTP nin savunduğu ne? Kürtlerin istediği farklı şeyler neler?

Ortak payda dilinin Türkçe olduğunu kabul eden bizzat radikal Kürtlerin hatta örgütün ta kendisidir..

E o zaman sorununuz ne? Bu muhalefet kime? Bu düşmanlık neye?

Beni babaannenizin dili değil, tek bir kişi dahi olsa kendi dilini öğrenmek, yaşatmak isteyen Lazlar, Çerkezler, Pomaklar, Kürtler ilgilendirir..

Sosyalsit ve demokrat duruşun ve insan olmanın gereği budur kanımca..

Sizin ''sosyalistliğiniz'' de benzer bir duruş mu?

Sorun şudur canım kardeşim;

Bir etnik-kökenin, kendi dilini konuşma ve geliştirme hakkı en insani ve demokratik, evrensel bir haktır...

Bunda anlaşıyoruz değil mi?

 

Fakat, demokrasinin bir değişmezi vardır ki;

Hak, Evrenseldir...

Ve haklar, bir kitleye özgülenerek talep edilmez...

 

Türkiye'de, Kürtçe'nin yasaklanmasının önünü açan yasalar varsa,

Bu yasalar sadece Kürtlere yönelik değil,

Aynı zamanda diğer etnik-unsurların dillerini de yasaklamaya neden olabilir değil mi?

 

Türkiye'de, Kürtlerin asimile edilmesine neden olabilecek yasalar varsa,

Bu yasalar sadece Kürtlere yönelik değil,

Aynı zamanda diğer etnik-unsurların kültürlerini yok etmeye de neden olabilir değil mi?

 

İşte bu noktada, bir demokrat olarak talebiniz ne olur?

Ben, bir demokrat olarak şöyle bir talepte bulunurum:

"Bu yasalar, evrensel haklara ket vuran yasalardır ve değiştirilmelidir;

Her etnik-unsur, kendi dilini ve kültürünü geliştirebilmelidir..."

 

Peki PKK/DTP ne diyor;

"Bu yasalar, Kürtlere düşmanlık besleyen yasalardır; biz hakkımızı istiyoruz."

 

Bunun adı kısaca:

"Haklı/Demokratik bir nedene dayanarak ırkçılık yapmak"tır...

 

Eski iletilerimi okursanız, görürsünüz ki;

Onlarca kere söyledim,

Eğer demokrasi ise niyetiniz, diğer etnik-unsurları da gözeterek talep edin haklarımızı...

 

Siyasi alanda DTP'den,

Terörizmde PKK'dan,

Toplumsal alanda da Kürtçü kesimden böyle bir kaygı göremezsiniz...

 

Demokrasi,

Kürt Irkçılığına giden yolda bir araç olmaktan öte bir anlam ifade etmiyor çoğu zaman...

 

Ayrıca ben Sosyalizm'e nereden baktığınızdır önemli olan...

Sosyalizmin argümanlarını kullanıyor olmanız değil...

Ulus-devlet dışındaki tüm yönetim modelleri daha çağdaştır.. Şeriatla yönetilen bir ümmet topluluğun ulus-devlet oluşumundan bin kadar daha uygardır.. Kaddafinin Libyası Başbuğun, Baykalın, Bahçelinin Türkiyesinden yüz bin kat daha yaşanılır..

 

Biz ulus-devlet (Türk, Kürt, Arap, Fars) dışında içinde demokrasi olan tüm modellere varız diyoruz..

 

Sosyalizm gerçekliklerden hareket eder...

 

Etnik kimliğini sorun haline getirmeyenler bizleri ilgilendirmez.. Aslını inkar eden, yok eden bizden değildir.. Kendi kimliğini, dilini isteyenler bizim vicdanımızın ve insanlığımızın muhatabbıdır..

...

...

Boğaz tokluğuna yaşayan milyonlarca adamı kolayca yönetmenin en kestirmeden formülü bu işte.. 80 Yıldır bu iş böyle, bakmayın şimdilik deli gömleği biraz dar geliyor bu millete...

 

?

 

Peki, Ulus devletin temel özelliği nedir sn. boşig?

 

Bağımsızlık mı? Bütün bir ulusun iradesinin temsiliyeti mi? Var mı böyle bir ulus devlet bu coğrafyada? Haydi Kürdün adı yasaklı olsun, yasal zeminlerde adı olmasın da, Türkün adına bir ulus devlet var mı ortalıkta ?...

 

Pekala, Türk-Ulus fikrini savunan olağanca ateşli ‘’devrimci’’ duygulara soruyorum:

 

Resmi ideoloji hiç Türkçülükten vazgeçti mi bu ülkede? Sokaklara salmak için beslenip, büyütülenlere Türklük nasıl anlatıldı, nasıl öğretildi? Türklük, bir üst kimlik olarak görülünce, ırkçılığın ikliminde birileri de diğerini aşağı kimlik olarak görüyorsa, bu Türklükte ortaklaşmak mümkün mü? İnsanlar kendi kimliğini mi unutmalı mı? Ne adına? İllaki birlikte yaşamanın ve bölünmemenin koşulu Türk olmak mı? Ya da bölünmenin koşulu Türk olmayanların kimliğini yaşaması mı bu ülkede?

 

Yağma düzeninin soygun aracına ve bekçilerine bizi yedekleyenler, Türk olsa ne yazar Kürt olsa ne yazar?

 

Taşları bağlayıp, köpekleri de salınca sokağa o da kolayından haledilmiş oluyor nasıl olsa.. Milletin görevi ise; köşebaşlarını tutanların önüne koyduklarını darbeyle kesintiye uğramamış dönemlerde dört yılda bir seçmek(!), yere göğe sığdırılamıyan Cumhuriyet ve milli irade işte bu aslında....

 

Öğünün, Çalışın, Güvenin ‘’Milli’’ Türklüğünüzle..!!

 

JAN,

Sen Sosyalizm'e de, Ulusçuluğa baktığın gibi 100 yıl önceki anlamları ve algıları ile bakıyorsan,

Ve aramızdaki en ateşli Sosyalist de sen isen;

Sosyalizm'e dair umutlarımız tükenmiş demektir!

 

Geçmiş ile Güncel'i bu kadar harmanlama istersen...

Biraz gerçekliklerden hareket et...

 

Kaddafi örneğinden belli diyeceğim ama acımasız davranmak istemiyorum...

 

Ulus ile Irkçılığı karıştırıyorsun...

 

Yalnızca Türkiye'de Ulus ile Millet arasında bile bir anlam ayrımı vardır tarihsel olarak;

Kahvehanelerde ve forumlarda bu ayrıma dikkat edilmez ancak vardır...

Kavramlar, toplumlara ve kimliklere göre de farklılıklar gösterir.

 

O yüzden diyorum;

Marks ve Engels geride kaldı diye...

Sanırım sen Türkiye'yi, onlara bakarak yorumlamaya ve algılamaya çalışıyorsun...

 

Ayrıca Kavramlar, öyle kendilerini ortaya çıkaran süreçler tarihsel olarak geride kaldıkça

Ve toplumların dinamikleri değiştikçe, anlam ve içerik değiştirirler...

 

Islahat Fermanı'ndaki "Vatandaş" kavramı ile

1980 Anayasası'ndaki "Vatandaş" kavramı arasında dağlar kadar fark ve algı değişikliği vardır...

 

100 yıl önceki kavramlar ile bugünü,

Bugünkü kavramlar ile 100 yıl öncesini anlamaya çalışıyorsun...

 

Birde bana, benim Sosyalistliğimi sorguluyorsun!

Söyle bakalım;

Sen ne kadar gerçekçisin?

 

Bunu neden sorguluyorum peki;

Artık "Ulus" kavramı, 100 yıl önceki gibi, bir kimliğin şemsiyesi altında verilmiş bir mücadelenin kazanılması ile ortaya çıkmış toplumları ifade etmiyor...

Bu ülke, öyle bir kaygı ile kuruldu, fakat artık Ulus denildiğinde kaygımız bu değil...

Boşnak, Arnavut, Makedon göçmenleri bu ülke için Çanakkale'de ya da Sakarya'da savaşma fırsatı bulamadılar değil mi?

Göçerek geldiler;

Çoğu da Türk ırkından bile değil...

Peki onları "Öteki" mi sayacağız?

 

Demek ki "Birlikte savaşmak" demek değilmiş artık "Ulus" olmak...

 

Ulus olmak artık daha başka bir anlama büründü ya da bürünüyor...

Artık senin ya da başkasının neye inanıp inanmadığı değil önemli olan...

Ya da nerede kimle savaşıp savaşmadığın da değil...

 

Ulus yapısı, artık Ortak Değerlere atanmış durumda...

Nedir bu ortak değerler?

 

Atatürk'ün dediği gibi "Geçmişte birlikte yaşamış olmak, ortak tarihe sahip olmak" demek de değil artık;

2nci Dünya Savaşı'nda Türkiye'ye göçen fakat bu Ulusa katılan Yahudiler ile bir ortak geçmişimiz yoktu!

 

Ya da Çerkezler ile daha 150 yıl öncesine kadar bir birlikteliğimiz yoktu!

Fakat bir aradayız değil mi?

 

Kimin Ulus kavramını Irkçılığa ya da Şovenizme bürüdüğünü önemsemiyorum...

Amerika, Irak'ı "Demokrasi götürüyoruz" diyerek işgal ve katletmesine rağmen, nasıl ki demokrasiden ve gerçekliğinden vaz geçmem gerekmiyorsa;

Senin ve senin karşında Ulus'u Irkçılığına kullananların Ulusçuluğu hangi anlamda kullandığı beni ilgilendirmiyor.

O kavramın, gerçekliğinden daha önemli değil sizin ifadeniz...

 

Ulus'un toplumsal gerçekliği bellidir, göz önündedir...

 

Haa, birgün gelir, tüm sistemler gibi Ulus yapısı da iç dinamiklerini kaybeder...

Çökmeye yüz tutar...

O günü görürsem, bir Devrimci olarak, köhnemiş bir yapıyı yıkacak kişilerin önünde yer alırım...

Ha eğer gerçekleşirse Sosyalizm, o da birgün çökecektir elbette...

Yeni yeni toplumsallaşmalar, paylaşımlar, kaygılar ortaya çıkacaktır...

Fakat bugün için Ulus-Yapısı, iç dinamiklerini katılaştırmaktan çok, evriltmeye öykünmüş durumda...

Türkiye'de hala "Ulusçuluk" adına statükocular bulunsa da, tanımlar kendi gerçekliklerini ortaya koyarlar ve kavramlar başarılı olurlar her zaman...

 

Size tavsiyem, fikirlerinizi idealize ederken, Sosyalizm'e bile saplanıp kalmayın...

Onu bile sorgulayın ve kavramların yer ve anlam değiştirebildiklerini,

Onları tarihsel ve toplumsal gerçekliklerinden koparamayacağınız, kopuk bir biçimde ele alamayacağınızı farkedebilin...

 

Değilse daha böyle çok tartışmada benzer şeyleri söyleyip de anlaşamadığımız olacak gibi duruyor...

Gönderi tarihi:
Etnik kimliğini sorun haline getirmeyenler bizleri ilgilendirmez.. Aslını inkar eden, yok eden bizden değildir.. Kendi kimliğini, dilini isteyenler bizim vicdanımızın ve insanlığımızın muhatabbıdır..

İletinin bütünü bir yana ama;

Sen bunu bir Sosyalist olarak mı söylüyorsun?

 

Ne anlamda söylüyorsun?

 

Bunu merak ettim...

Gönderi tarihi:

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın haziran 2008’de Diyarbakır’a gerçekleştirdiği seyahat sırasında parti otobüsüne yumurta ve domates atan dört kişi, 1 yıl 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

 

İzmirde polis aracına taş atanlara çarpan şahıs dışında kimi gözaltına aldı?

Kamera görüntülerinden yararlanarak bu saldırganla yakalanıp cezalanırılacaklarmı acaba?

yoksa bu olayda her seferinde olduğu gibi ''Kürtlere yapıldı nasılsa'' diye kapatılacakmı?

Bayramiçte halkı galeyana getiren teröristler içinde geçerli bu sorular....

Bu soruların cevabını zaman içerisinde alıcaz...

Gönderi tarihi:

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın haziran 2008’de Diyarbakır’a gerçekleştirdiği seyahat sırasında parti otobüsüne yumurta ve domates atan dört kişi, 1 yıl 15’er gün hapis cezasına çarptırıldı.

 

İzmirde polis aracına taş atanlara çarpan şahıs dışında kimi gözaltına aldı?

Kamera görüntülerinden yararlanarak bu saldırganla yakalanıp cezalanırılacaklarmı acaba?

yoksa bu olayda her seferinde olduğu gibi ''Kürtlere yapıldı nasılsa'' diye kapatılacakmı?

Bayramiçte halkı galeyana getiren teröristler içinde geçerli bu sorular....

Bu soruların cevabını zaman içerisinde alıcaz...

Cifte standartin alasi bu. Insanlarin protesto etmesi kadar dogal bir davranis yoktur ama tabiiki siddet kullanmadan. Yumurta ve domates atmak ne kadar siddetki atanlari özel kameraden bulup cezalandiriyorlar, ama Izmir'de tas ve sopalarla saldiranlar "tepki" olarak degerlendirilip bizlere ders vermeye calisiyorlar.

 

Hukuk anlayisimiz bu kadar dar ve tek tarafli. Anlayacagin arkadasim gecmis dönemde (1980 öncesi) CHP ye ras ve sopalarla saldirmak "tepki" olarak görülüyordu bugün ise Kürt'ü taslamak "tepki" oluyor. Isin aci tarafi, dün ayni haksizliga ugrayanlarin bugün desteklemeleri.

Gönderi tarihi:

Ahmet Türk İzmir’in kaymak tabakasındandır!

 

 

Ahmet Türk diyor ki:

 

“Sivil faşistler İzmir’de saldırdı.”

 

*

...*

 

Gözünü seveyim Ahmet Türk, şunun şurasında üç beş kişiyiz, birbirimizi biliriz... Bak, DTP Milano Milletvekili Sırrı Sakık’ın hiç sesi çıkıyor mu? Onun da yazlığı orda!

Yılmaz Özdil.. alkis.gifalkis.gifalkis.gif

 

 

Yılmaz Özdilsleep.gif

 

Vallahi ben kendilerini heç dikkatte almazdım.Ayıp etmişim ya.

Ben de kendisini alkışlıyorum;İzmir'de bir daha kendini gösteren linç kültürünü bu kadar aşıp da kişilere saldırmak doğrusu her baba yiğidin harcı değil.

 

alkışlıyorum;saygılar üstad diye de yolunda "daralmış bir zihniyetin" bayrağını açıyorum.

Gönderi tarihi:

Sorun her toplumda ''kaymağın'' olup olmaması değil..

 

Sorun buna şaşırmış olmanız..

 

Sorun nedense bu ''toplum'' Kürtler olduğunda her defasında şaşırmanız..

 

Pekala Ahmet Türkün yediği ''kaymaktan'' bahsediyorsanız, aynı adamın Diyarbakır cezaevinde halkı için döktüğü kandan da bahsetmelisiniz..

 

Sırrı Sakıkı benzer bir şekilde tehdit ederken aynı adamın devlet tarafından yakılan arazilerini, ekinlerini, roketlenen otellerini de yazmalısınız..

 

İşte asıl o zaman ''renginizi'', samimiyetinizi belli edersiniz sevgili dostlar..

 

 

işte budur.

 

Şu soruya verilecek cevapta aranır samimiyet;

 

"İzmir'de yaşananları tasvip ediyor musunuz?"

 

evet yada hayır;ama'lar ile konuyu farklı yerlere çekmeden!

Gönderi tarihi:

Yılmaz Özdilsleep.gif

 

Vallahi ben kendilerini heç dikkatte almazdım.Ayıp etmişim ya.

 

Ben de kendisini alkışlıyorum;İzmir'de bir daha kendini gösteren linç kültürünü bu kadar aşıp da kişilere saldırmak doğrusu her baba yiğidin harcı değil.

 

alkışlıyorum;saygılar üstad diye de yolunda "daralmış bir zihniyetin" bayrağını açıyorum.

 

O Bayrak elinizden hiç düşmediki sevgili mavi.

 

************

 

İzmir halkını kutluyorum ve bütün duyarlı vatandaşların aynı tepkiyi göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.Teşekkürler izmir.

Gönderi tarihi:

Açılım adı altında nifak tohumu saçılımları devam ettikçe daha bu olaylar devede kulak...

 

Yılmaz Özdil ise mükemmel bir belirleme yapmış... Onikiden vurmuş... Paylaşım için teşekkürler sayın Dayı... :clover:

Gönderi tarihi:

O Bayrak elinizden hiç düşmediki sevgili mavi.

 

************

 

İzmir halkını kutluyorum ve bütün duyarlı vatandaşların aynı tepkiyi göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.Teşekkürler izmir.

 

Birileride çıkıp Diyarbakır halkını kutluyorum,bütün duyarlı vatandaşlarıda aynı tepkiyi vermeye davet ediyorum derse ne olacak?

Kurduğunuz bu cimle bile bu ülke için neler hayal ettiğinizin bir göstergesidir....

Gönderi tarihi:

O Bayrak elinizden hiç düşmediki sevgili mavi.

 

************

 

Düşmedi,düşmeyeceksmile.gif İnsan gerçeğini yok sayan,kendisine takılı kalmışlara verilecek kurbanımız yok.

 

 

Açılım adı altında nifak tohumu saçılımları devam ettikçe daha bu olaylar devede kulak...

 

 

Nifak tohumları açılım ile ekilmedi;açılım sadece nifak tohumları 2009'un Türkiye zihniyetini belgeledi.

Gönderi tarihi:

açılım sadece nifak tohumları 2009'un Türkiye zihniyetini belgeledi.

 

Hiç merak etmeyiniz, biz o nifak tohumlarının nerden toplanıp kim tarafından "bunları saçacaksınız" diye ellerine tutuşturulup görevlendirildiklerini çooook iyi biliyoruz. Bize maval okumayın...

Gönderi tarihi:
Kimseye maval okumuyorum.Ahlakım buna müsade etmez.Ben o ayrılık nifaklarının bu ülkede nasıl da kültür olduğunu çok iyi biliyorum.Bana kendi ülkemden "AKP ile başlayanlar..." diye bahsetmeyin.

Bende o nifak tohumlarını yaratan kültürün hangisi olduğundan çokça bahsettim...

Gönderi tarihi:

Sayın mavi, okuma derken aynen kelimenin anlamına uygun olarak "metinden okuma" yı kastettim. Bunları sizin üretip yazdığınızı iddia etmiyorum zaten. Ülkede çok yaygın ve etkin bir propaganda aygıtı harekete geçirilmiştir. Bu aygıtı çalıştırmak için yazarlar, sözde aydınlar, herkes ve her şey yardıma çağrılmış, tüm güçler seferber edilmiştir. Bu propaganda aygıtının yaydığı zehirli ezberler insanlarımıza zombi gibi tekrarlatılıyor.

 

Amaç: Atatürk Cumhuriyetini yıkmak. Bu iki kere iki dörtten daha kesindir. Türkiye AB'nin gözüne yutamayacağı kadar büyük görünüyor. "Divide en İmperum" Roma'dan beri emperyalizmin temel ilkesidir. Yani böl ve yönet...

 

Çekoslavakyalılaştırılmak isteniyoruz... Bugün Çekoslavakya kaldı mı? Kalmadı. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'ya bölündü. Bunu da böylece bilirseniz çok iyi edersiniz...

 

Ha, biz bölüneceğiz diye mi korkuyoruz? Kesinlikle hayır... Kalbimizde korkudan zerre yoktur. Kesinlikle de izin vermeyiz, dimdik ve tüm cesaretimizle ayaktayız. Taşeronlar yetmez, feriştahları, ağaları gelsin bölmeye! Ama bu tartışmalarla zaman ve enerji yitiriyoruz. Endişemiz sadece budur.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.