Φ Legendary Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 AŞK YENİDEN Aşk yeniden Akdenizin tuzu gibi Aşk yeniden Rüzgârlı bir akşam vakti Aşk yeniden Karanlıkta bir gül açarken Aşk yeniden Ürperen sahiller gibi Aşk yeniden Kumsalların deliliği Aşk yeniden Bir masal gibi gülümserken Gözlerim doluyor Aşkımın şiddetinden Ağlamak istiyorum Yıldızlar tutuşurken Gecelerin şehvetinden Kendimden taşıyorum Aşk yeniden Bitti artık bu son derken Aşk yeniden Aynı sularda yüzerken Aşk yeniden Rüya gibi bir yaz geçerken Aşk yeniden Unutulmuş yemin gibi Aşk yeniden Hem tanıdık, hem yepyeni Aşk yeniden Kendini yarattı kendinden MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2009 AY ZEYTİN GECE Kamçılı karanlıktı geldin üstüme Bütün masalları dolaştın Ay zeytin gece Ay vurmuştu alnına Perçemlerin Tokat akıtması Yorgundu atılmış yılan derisi Değiştirilmiş güvercin gömleği tende Nereye gidiyorsun, dedim Zeytinlerin arasından Siste silinip giderken yollar Aydı zeytindi geceydi Korkmadım bağırdım ardından Aydaki zeytindeki gecedeki delikanlı Nereye böyle Aldı rüzgar sesimi duyurmadı Vurdu geçti durduğum yeri Gümüşünü silkeledi yüzüme Atının kanatları Ben öldüm, ölüm bulunamadı Kamçılı bir karanlıktı Hikayemin gecesini dürdüm de Kimse çıkamadı dışarı Ay kaldı zeytin kaldı gece kaldı Sis kaldı yollar kaldı Karanlıktı MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 YILAN YASTIĞI Yolcu bir mağaraya uğrar Ve olaylar başlar Kuzey ışığı, doğu rüzgarı Güney denizleri Günbatımı Yasemin, zakkum, kara manolya Başımızı koyduğumuz yılan yastığı Efsane, zehirden sonra başlıyor Ey içinden geçtiğim ateş Yıkandığım su İncinmiş sisler içinde kalbimin doğusu Bakımsız yüzyıllardan sonra On binlerin dönüşünü akan Geri çağrılmış ırmaklar Her gün gizleriyle bakıştığımız eski uygarlıklar Kadar yabancı Gündeliğin karanlık uğultusu Efsanesi içimizi yakan Yılan yastığı Güneşin akşam dualarını söylediği mezralarda Her şey dünyanın yaradılışına benziyor Doğu rüzgarları ağzında zehirli yaprakları Esiyor esiyor Mağarada ejderha uyanıyor Yedi uyku uyumuş yolcu Yılan yastığı terliyor MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 TANINMIŞ ZAMAN zaman seni şimdi tanıdım her şeyi kaybettikten sonra zaman seni kullanamadım kendime tanıyamadım seni zaman suçumu biliyorum senin işini yapmaya kalktım zaman ayrıldım ayrıldım ayrılamadım zaman ne yaptım ben ben ne yaptım MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 VAZODA TOZLU GÜLLER Yanılmayan iki el Kapandı birbirinin üzerine Gözleri sisli kır, ad kavmi Kırık mühürler Yılların derin kalıntısından Bağışlamasız bir duruş seçti kendine Sanki artık hiç bir şey kımıldatamaz İçinde küllenen o beyaz pişmanlığı Her şeyi sessizliğiyle bütünleyerek Geçiyor kullanmadığı günlerin içinden Başka ellerin kurduğu bütün saatleri Bırakmış tozlu ayrıntıların zulmüne Akşamsefaları gibi dalgındı geçen yaz sonu Onu görmeye gittiğimde Benden öteye bakıyordu benden çoktan geçmiş bakışları Bir tek yağmurun sesiyle tanıdık Bir şeyler geçiyordu yüzünden bir ölünün anısı Kadar belirsiz bir aydınlık Nasıl birikmiş içinde bunca süzülmüş acı, Nasıl ulaşmış içindeki tedirgin erince Kopkoyu bir kötülüğe dönüşmüş onca hayal kırıklığı Kayıp kıtalar gibi baktık birbirimize. Tamamen silinmiş aklımdan Eski fotoğraflarda buluştuğumuz yer Oraya nereden gidilir şimdi? Oysa karşımda oturuyor O opal lambanın gölgesinde iyi eğitilmiş kötülüğün bütün incelikleriyle Bir de vazoda tozlu güller... MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 11 Aralık , 2009 UNUTULMUŞ BIÇAKLAR Hem kendine kıydın Hem de bana Ardına bile bakmadan gidiyorsun şimdi Hey delikanlı Hey delikanlı Sırtımda unuttun bıçağını Ne kadar gitsen de uzağa Kanımın izi kalacak avuçlarında Hey delikanlı Hey delikanlı Geri döneceksin Bir dolunay vakti Geri döneceksin Gömmek için Beni öldürdüğün yere Kendini usulca Aşka, şiire, ölüme bırakmış Ve çoktan toprağa karışmış Bedenimin sırtında Bulacaksın ay ışığında bıçağını Kanını silip alacaksın koynuna Saplamak için başkalarına Hey delikanlı Hey delikanlı Unuttuğun bu kadar mı? MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 12 Aralık , 2009 ÜÇ AYNALI KIRK ODA Birgün hayatımı yazacağım.Herkes kağıt üstüne yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz. Günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim. MURATHAN MUNGAN &&&&&&&& UNUTMADIK Yaralı bayramlar geçti Mevsimler, butun anlamlarıyla Yüreğin koyu yerinde birikenler Kendi takvimleriyle gelip geçtiler Gelip geçti şehirler ve ölüler Unutmadık Topraktan çoban yıldızına değin Her yer Her şey Mümkündü Nazım kadar coşkulu Argon kadar asık Lorca kadar yaralıydık Unutmadık Orada bir coğrafya yağmalanıyor Orada gazetelerin ofset baskısı Orada yeniden yazıyorlar 835 satir Ve umudunu kaybetmeyen şehirler Gökyüzünun karanlık kefeniyle örttük Yıldızların delik deşik ettiği ölüleriz Adsız ölüleriz Adları bir coğrafya ile yan yana yazılan Gövdelerinizi unutmadık, unutmadık hiçbirinizi Savaşlar ve pazarlar cağıydı Ayni silahlardı kullandığımız Ayni carsılar ayni kandı Sevgiye ve kursuna açılmayan yüreklerden geçtik Pusu yataklarından, dağılmış bahçelerden Viran tarihten Uykuları çevik, namlularını oğulları gibi seven Çocuklar gibi kusup Kırda gelincikler gibi gülümseyen Müsademe çocuklarını gördük Geçip gidiyorlardı Tarihin en uzun gecesinden Pazarlarda ayni kan Ayni paranın değiş tokçusunda Karanlık carsılar Ayni kanlı tarih her defasında Bir biz kaldık bu kadar içindeyken hayatin Ölüme yakın duran Bir de on binlerin korosunda haykıran İntifada intifada İki güzelliğimiz vardı bizim Ufkumuzdan inen Ve bir daha geri dönmeyen iki güzelliğimiz Birini kursunlar, ötekini ofset baskılı resimler aldı Otuz uç kursun sikildi her birimize Kutuplar kadar uzak, baba ocağı kadar yakın Doğunun gündüz ve gecelerinde Otuz üç yıldız Hala ışığını gönderiyor bize Birkaç çakmaktaşı cebimde gezdirdiğim Birkaç karanfil Yol için ipek, uyku için maya Kalbiniz için Kara bir yemin gibi çırılçıplak Kelimeler getirdim Kaybolmuş yüzyılların vatanında Olumun erken takibe aldığı çocuklar Dağlarda değilim sizinle birlik Yalnızca mataranıza su vermeye geldim Nazım kadar coşkulu Argon kadar asık Lorca kadar yaralı Serap ile hakikat arası Cağın asamadığı uçurumlarda Gider gelirim gider gelirim Efsanelerin çeşitlendiği yol ağızlarındaki büyük kamaşma Anda gizlenen zaman Ateşin alesta dili Bitkiler, otlar, kökler Dağlanmış dil, narin rengi On binlerin dönüştüğü uğuldarken Doğunun yeni defteri Topraktan çoban yıldızına değin Her yer her şey karanlık bir pusuda Yazının, tekerleğin, tarihin İlk çocuklarından Ey büyük Mezopotamya İki bin yıllık gece Don geri bak Kardeşlerim oluyor kalbimin doğusunda MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 BİR YILIN SON GÜNLERİ I. bir yıl daha bitiyor İşte bu kadar duru,bu kadar yalın bu kadar el değmemiş sıradan bir gerçeği daha kolları bağlı hayatımızın bir şiire nasıl dahil edilir bir yılın son günleri her sonda her başlangıçta ve her defasında alır gibi bir başkasını karşımıza perdeler çekip,ışıklar söndürüp oturup yatağın içine bir başımıza sorgulamak kendimizi öğrenmek ikizin anadilini,ikinci belleğimizi öğrenmek kendimizle hesaplaşmanın buzul ilişkilerini bu aynaların dehlizlerinde gezinirken görürüz karanlık günlerimizin kenar süslerini biterken bir yılın son günleri biliyoruz takvimler belirlemez değişimin mevsimlerini gençlik ikindilerini kargınmış bir çocuktuk büyüdüğümüzden beri MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 BİR YILIN SON GÜNLERİ II. bir yıl daha bitiyor düşlerim,tasarılarım,yarım kalmış onca şey her yıl biraz daha kısalıyor öncekinden bana mı öyle geliyor yoksa daha mı hızlı ilerliyor zaman insan yaşlanırken? MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ ELiFLE Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 BİR YILIN SON GÜNLERİ III. kırdım mı incittim mi birilerin kimleri kazandım,yitirdiklerim kimler? kendimi yineledim mi yazdıklarımda? yeniden düşünmeliyim dostluklarımı,ilişkilerimi dağınık yatağım,mutsuz yatağım çoğalttın mı eksiklerimi gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı yitirdim mi yoksa masumiyetimi? borçlarımı ödedim mi? doğru seçtim mi soruların fiillerini? tırnaklarım kesilmiş,dişlerim fırçalanmış,saçlarım taranmış, giysilerim ütülü,odam düzenli mi? ödünç aldığım kitapları geri verdim mi? geri verdim mi aldıklarımı: aşkları,dostlukları,sevgileri,güvenleri,bağları kitaplara,sayfalara,satırlara borcumu ödedim mi? yokladım mı duygularımı hala sevebiliyor muyum insanları? ovmalı gümüşlerimi,bakırlarımı,cila geçmeli ahşaplarıma ovmalı umutları saklı tutumalı gelecek inancını,yarınları,eksik etmemeli ağzımızdan hançer kıvamındaki karamizah tadını şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım akşama yeni bir yıla ama nedense her şeyin tadı dağılıyor ağzımda bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 LAVANTA Ordadır yazın eskittiği otlar arasında uzakta bir nehrin gürültüsünü kazar masmavi usturalar abanoz ağacına Ordadır uyuyan bir namlunun sessizliğiyle günün sabahlığında dudaklarının arasında bir ot, bir ıslık iz bırakmaz sisler gibi geçer ağaçların arasından varır kendini derinleştiren uçurumlara Ordadır, bir devin tavşan uykusunda aklında kımıldanan otlar, ağaçlar düşünü düşürdüğü sular yüzünü bıraktığı sular almamış zaman kalmış kireç altında çelimsiz bir kabuk başlamış yürek yarası ki ne zaman çarşılara çıksa silahsız onu vururlar göğsünde siyah bir yıldızla kalbinde kuruyan bataklık kırlara yakın durur, yanık kokulara serin çiy vakti çimenlerle konuşur ne zamandır çıkmıyor sokaklar açık artırıma ıssız bir kil ile gövdesini kateden bir ateştopu Kendini sakladığı sular altında ve son bir kez: ışık ve çamurda kaldı lavanta MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 KIRMIZI kaypak manşetler, sağır katalogları, karnaval biletleri kendini tanımanın korkusu sürekli bir canlı yayındasınız girdabı olmayan yüreğin sireni duyulmaz elbet mekanlar lunapark, hayat çarpışan otomobiller görüntünün kumbarasında hafızanız beş kuruş alarma yakın hiçbir kırmızıya düşmemiş yolunuz Bindiğin düş atı yorulmuş oysa Üstündeki binici çoktan değişti sana sormadan Kendine uygun bir ayna bile bulamadan Kalakalırsın baktığın boşlukta Bakarsın baktığın kadarsın Bundan sonrası Geç kaldığın yerlerdeki korunma duyguna bağlı anlarsan, anlamanın anlamazsan, anlamamanın boşluğundasın İşte şimdi Kırmızı! MURATHAN MUNGAN Alıntı
Φ Legendary Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Aralık , 2009 İÇİMİZDEN EKSİLDİ Artık heyecanlandırmıyor beni garlar, peronlar, benzin istasyonları, uykulu mola yerleri, yabancılıklar, bilmediğin dağ rüzgarlarıyla ürpererek uyanmak bir gece vakti, dalgın bakışmalar sonra uykusuz sabahlarda indiğin sahil kasabası daha gövdene uyanmadan serin tuz, kıştan kalma dalgalar bir yerlerde beklediğini sandığımız büyük rüyalar galiba artık heyecanlandırmıyor kimseyi nicedir eksildi içimizden o çekip gitme duygusu eski neşesine bir türlü kavuşamayan kalbim saçıp savurdu buraya gelene kadar içindeki şarkıları şimdi gündelik hayatın sade gürültüsü, kuru düzeni kuşatırken sessizliğimi ardına saklandığım kelimeler kadar bir hayat ölmeden önce okunacak, yazılacak birkaç kitap. MURATHAN MUNGAN Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.