Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Halkın iradesi değişir bir süre sonra biggrin.gif her zaman olduğu gibi.. biggrin.gif

 

 

Ha işte en önemli nokta.Biliriz ki demokrasilerde, demokratik seçimler yapılır belli bir süre bir siyasi düşünce iktidar olur.Zamanını tamamlar halkın karşısına çıkar, halk beğenirse tekrar seçer beğenmezse def eder.

 

Korkumuz neden söyler misiniz, sistemimiz krallık da bu adamlar bir kral oldular artık indirebilene aşk olsun durumu var da biz mi bilmiyoruz?

 

Kendileri de biliyorlar ki o koltukta baki değiller ve milletim karşısına tekrar çıkacaklar yani millete karşı sorumlular askerin işi ne burda?

 

Seçen halk indirecek olan halk, beğenecek olan halk beğenmeyecek olan halk niye başka yöntemlerle halkın seçtiği hangi iktidar olursa olsun iktidardan uzaklaştırma planları yapılıyor?

 

Güvenmiyor muyuz demokrasiye, halka da demokrasi dışı yolları tercih ediyoruz?

 

Halkımız anlamıyorsa demokrasiden(Birilerinin istediği demokrasi) bu kadar oyuna ne gerek var yahu iptal edelim seçimi, meçimi ordumuz yönetsin bizi ya da bize faydalı olacak başka bir parti hem de kral gibi!

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Herkes kendini biliyor,herkesin ne hissettiği kendine tabiatıyla.

 

Bu meselede kimi orduyu hiç sevmediği için bu durumu kendine malzeme yapacak, kimi bu planı eğer doğruysa tasvip edecek hatta olmadığı ortaya çıkarsa olmadığı için rahatsız olacak, ordumuzu bu düşünceyle sevecek, kimi de ordumuzu yine sevecek ama bu planı ona yakıştırmadan...

 

 

Benim bu başlık altında tartıştığım ise bu planı demokratik ve hukuki bulmamam ve halkında bu tutumu desteklemediğine olan inancım ve bu planlar sebebiyle oluşan ortamın demokrasiye katkı sağlamadığı, hatta bu planların hiç işe yaramadığı...

 

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Doğru Halk sadece seçer..gösterilen adayı..hepsi bu..kimi seçeceğine partinin Padişahı karar verir..Milletvekilindede Belediye seçimlerindede bu böyle değilmidir.. B) adıda Demokrasidir.. :D neden çok pahallıdır Türkiyede politika yapmak..bir kaç yüz Milyar lazım..Millet vekilliği için şöyle uygun garantili bir sıra kapmak..az para ile mümkün değildir.. :D demokrasi havarisi olmak için Milletin vekili olmak için ne paralar harcanıyor..öyle ucuz değil bizde Demokrasi.. :D

 

Gidecekler elbet..korkumuz falan yok.. :D korkanlar Dursun Albaydan korkuyorlar..ıslak imzasından.. :D zannedersiniz atom başlığı ile ülkeye saldırmak için plan yaptı birde dosyaladı.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İşte ben buna Türkiye demokrasisi diyorum, herkes bu demokraside oyunu kuralına göre oynuyor iş eleştirmeye gelince evrensel demokrasiden, evrensel hukuktan hareketle eleştiriyor(Ben de, çünkü ben de buralıyım.smile.gif ) çünkü bu ülkede yok ya daha kolay oluyor.smile.gif

 

 

Türkiye demokrasisinde olaylara bakacaksak dediğim gibi herkes üzerine düşeni yapıyor, yok evrensel demokrasi, hukuk diyorsanız bu ülkede kimsede yok(Bende de!smile.gif ).

 

Muhabbetle...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla, Ordu'nun bir siyasi partiye müdahale etmesi düşüncesi kabul edilemez elbette...

Fakat, belgenin adı yalnızca "Gülen'i Bitirme Planı" olsaydı,

Bu bile, o belgeye destek vermek için yeterli nedenim olabilirdi...

 

Bu ülke de Tekke ve Zaviyeler boşuna kapatılmadı...

Fethullah gibi zararlı bir dini tarikat elbette ki sonlandırılmalıdır...

Bunu yapmak hangi kurumun yetki dahilindeyse, o da bunu yapmalıdır elbette...

 

Dini bir yapılanmaya da son vermek "Darbecilik" değildir...

Artık öyle bir izlenim yaratıldı ki;

"Fethullah Gülen'e karşı olmak, darbeci olmak" gibi bir anlama büründü...

Bu anlamın yaratılması bile, oyunun çapını gösterir...

Fethullah Gülen bitirilmelidir ve her Laik ve Darbe Karşıtı insan bunu bütünlükle kabul eder...

Çünkü Fethullah'ın kendisi, Dini Kimliği ile Ordu'ya sızmayı ve etki altına almayı amaçlayarak

Silahlı bir destek elde etmek ve Faşizan/Darbeci bir yapılanmaya girmek amacındadır...

Zaten Polis teşkilatına sızarak, bu Faşizan kafasını az-buz gerçekleştirmeye yaklaşmıştır...

 

Anayasa ve yasalar çerçevesinde açılan hiçbir parti ile ilgili yorum yapmak yada onu bitirme planları yapmak Tsk'nın yada başka bir kurumun işi değildir,Tsk kendi başına buyruk bir kurum değil Savunma bakanlığına bağlı bir kurumdur,eğer bir konuda çekinceleri varsa bunu iletirler başkada birşeye karışma hakları yoktur,hele hele halkın oyu ile meclise girmiş partileri yargılama ve bu yargılamada vardığı sonuca göre bitirme planları yapma gibi bir hakkı asla yoktur.....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Rapor gerçek çıksa bile, TSK'nın hedefi Halk değildir...

Kendisini hedef alanları hedef göstermektedir o raporda...

 

Siz, siyasiler olarak, Ordu'ya müdahale etmek gibi bir eyleme giriştiğinizde;

Ordu bunu anladığı ve ispatladığı an, o da size karşı bir eyleme girişecektir...

Bu kaçınılmazdır...

 

Kaldı ki Tsk'nın, Anayasal olarak bu hakkı da vardır.

Siyasiler, Ordu'nun bu hakkında rahatsız oluyorlar ise, geri almak da onların elinde...

Niçin almıyorlar geri?

 

Ben söyleyeyim:

Ordu'yu, her defasında bu hakkı kullanmaya itmek ve ittikten sonra da "Ahanda bakın, darbeci zihniyet" demek için...

Bundan da öte, her olasılığa karşı, Ordu'yu güdüm altına alabilmek kapısını aralık bırakmak için...

Resmen cuntaci bir zihniyet gercekten. Yahu Türkiye'de anayasa var, kanunlar var. Madem TSK'ni bitirmek isteyen bir güc var ve bunuda gördü TSK neden dava acmadilarda cuntacilik yapmaya soyundular?

 

Demokrasi, baris ve kardeslik anlayisiniz her defasinda böyle soyut ve hic bir temeli yok. Olmayan bir seyinde temeli olmaz zaten.

 

TSK degilmi, cemaatleri güclendiren, dincileri coltan? Unuttuk herhalde serefli TSK'nin genel Kurmay baskani eski cuntaci Kenan Evren'in ülkeyi bu günlere nasil getirdigini. Önce devrimcilere karsi bu dincileri yücelt, her taraf yay ve sonrada baktinki kendi kuyun kaziliyor en keskin Atatürkcü ve seriat karsiti ol.

Fehtullah Gülen'in günümüzdeki gücünün en büyük ayagi 1980 lerde gene TSK tarafindan atilmistir.Atatürkcüyüm demekle, resimlerini asmakla Atatürkcü olunmuyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

''Sureti haktan görünmek'' deyimi demokrasi sözcüğünü ağzına pelesenk edenleri tanımlamakta tam yerine oturuyor....

 

Özellikle mürekkep yalamışların gerçek-klasik demokrasiyi bilerek konuşmaları...yazıp çizmeleri gerekir...

 

Hangi demokrasi?...

AB demokrasisi mi?...ABD demokrasisi mi?..

 

Küresel gücün egemenlği altındaki yeryüzünde ve o egemenliğin etkisi altındaki ülkelerde gerçek-klasik demokrasiden söz edilebilir mi?...

 

İdeal olan...özü ve biçemiyle doğru olan demokrasiyi örnekleyerek... yandaşı olduğu kişi ve kurumları demokrat ve demokratik ...karşısında olduğu kişi ve kurumları da antidemokratik bulmak....vazgeçilemeyen hastalığımız ne yazık ki..

 

TSK ya karşı olan kimi demokrasi havarilerinin aslında Laik Cumhuriyetle sorunları olduğu ve onu korumakla-kollamakla görevli olan orduyu bu görevinden uzaklaştırma çabası içinde oldukları çok açık...Bütün oklarını ''Darbecilik'' suçlaması ambalajına sararak bu kuruma atmaları asıl niyetlerini ortaya koyuyor...Ordunun Laik Cumhuriyeti koruma...Üniter Ulus Devleti yaşatma azminin zaafa uğratılmasının amaçlandığı ve bu tutumun bilerek bilmeyerek emperyal güçlere hizmet etmek olduğu ise izahtan varestedir...

 

İrticai faaliyetlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesince karara bağlanmış iktidar partisinin ve onun kitle iletişim araçlarını elinde tutan yandaşlarının...irticai faaliyetlerle mücadele etmesi yasal zorunluluk olan bir kuruma olumsuz bakması eşyanın doğasına aykırı olmadığı gibi...

 

Bölücülükle...Terörle...İrticai faaliyetlerle uğraşan bir kurumu...bu konuların yandaşlarının karalaması ve yıpratması da anlaşılır bir şeydir...

 

İncitici olan ''demokrasi'' diye tepinenlerin ve kendilerine liberal havası verenlerin TSK ya kurulan tuzaklara omuz vermeleridir...

 

Çünkü en akılsız adam dahi bilir ki....TSK nın milenyum çağında darbeye başvurması olanaksızdır...Dünya koşulları...ekonomik ve sosyal konjonktür böyle bir müdahaleye kesinlikle cevaz vermez...

 

Kısacası TSK ya uygulanan şey...Gn.Kur.Bşk.nın da açıkça ifade ettiği gibi...''asimetrik psikolojik savaş''dan başka bir şey değildir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

AKP ve Gülen’i Bitirme Planı’nın orijinalini Ergenekon savcılarına gönderen ihbarcı subay, ikinci mektubunda bir andıç örneğiyle cuntacı subayların hiyerarşisini gösterdi. Basına e-posta yoluyla ulaştırılan dört sayfalık mektupta internetin psikolojik harekâtta nasıl kullanılacağına ilişkin iki örnek de yer alıyor. Nisan 2009 tarihinde Yüzbaşı Murat Uslukılıç tarafından hazırlanan ve Dursun Çiçek imzalı üst yazıyla dağıtılan ‘gizli’ andıcın altında Karargâh’ta görevli pekçok ismin parafı var. Bu isimlerden biri de belgenin yazıldığı makam olarak görülen Genelkurmay İkinci Başkanlığı koltuğunda o günlerde oturan Hasan Iğsız

 

İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın orijinalini Ergenekon savcılarına gönderen ihbarcı subay tarafından yazıldığı iddia edilen ikinci bir mektup ortaya çıktı.

Birçok gazeteciye e-posta yoluyla ulaştırılan mektupta ihbarcı subay belgenin orijinalinin ortaya çıkmasının ardından “Karargâh’taki cunta” olarak tanımladığı yapılanmanın olayı örtbas için yapmayı düşündüklerini anlatıyor. Mektupla ile birlikte gönderdiği bir gizli andıç belgesiyle de Genelkurmay Karargâhı’nda benzer belgelerin hangi hiyerarşi ile hazırlandığını isim isim ortaya koyuyor.

İkinci ihbar mektubunun eklerinden çıkan andıç, 2 Şubat 2009 tarihinde Taraf’ın manşetten duyurduğu Genelkurmay merkezli olarak psikolojik hareket amacıyla hazırlandığı ortaya çıkan internet sitelerinin yeniden yapılandırılması üzerine hazırlanmış.

 

Siteleri hazırlayan Ergenekon’da tutuklu

Taraf, Nisan 2009 tarihli andıçta bahsedilen www.irtica.org, www.pkkgercegi.net, www.greekmurderers.net, gibi 35 farklı sitenin tek bir merkezden yönetildiğini, sunucularının aynı email adresi kullanılarak alındığını ortaya çıkarmıştı.

Haberde söz konusu sitelerin Ergenekon soruşturmasında tutuklanan yazılım şirketi sahibi, emekli Deniz Yüzbaşı Ataman Yıldırım tarafından hazırlandığı, sitelerin ad ve içeriklerin satın alan [email protected] adresine de Genelkurmay’da sivil memur olarak çalışan Mehmet Bülent Sarıkahya’ya ait bir ADSL hattından sık sık girildiğine ilişkin belgelere yer verilmişti.

Haberin çıkmasından kısa bir süre sonra İngilizce ve Türkçe yayın yapan siteler hep birlikte kapanmıştı.

İkinci ihbar mektubuyla birlikte ortaya çıkan andıç, Ergenekon İddianamesi’ne de giren sitelerle ilgili Taraf’ın haberinden sonra Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Şubesi’nde yeniden yapılanmaya gidildiğini, sitelerin tek merkezden yönetildiğinin anlaşılmaması için çeşitli tedbirler alındığını ortaya koyuyor.

Genelkurmay Karargâhı’nda pek çok ismin önüne gittiği anlaşılan andıçın altında tanıdık bir imza var: Bilgi Destek D.Bşk.Vek. Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek.

İhbarcı subay mektubunda resmi kurumlar tarafından hazırlandığı ortaya çıkarsa Türkiye’yi diplomatik olarak zor durumda bırakacak sitelerin de aralarında olduğu psikolojik harekât internet adresleriyle ilgili andıçı ‘Bu ve benzer planların sadece Dursun Çiçek’in faaliyetleri ile sınırlı olmadığını göstermek’ için gönderdiğini söylüyor.

Mektupta şu ifadeler kullanılmış: “Yürütülen psikolojik harekât faaliyetleri kapsamında kamuoyunda daha önce de kısmen gündeme gelmiş olan internet faaliyetlerinin detaylarını paylaşmak ve bütün bu çalışmaların cunta aracılığı ile hiyerarşik bir yapıda gerçekleştirildiğini göstermek için Ek-A’daki belgeyi dikkatlerinize sunuyor ve tüm kamuoyu ile paylaşmak istiyorum.”

Nisan 2009 tarihinde 3020- 09 nosuyla Bilgi Destek Şubesi’nde görevli Yzb. Murat Uslukılıç tarafından hazırlanan ve Bilgi Destek Dairesi Başjkan Vekili sıfatıyla Dursun Çiçek imzalı bir üst yazıyla ilgili makamlara dağıtılan gizli ibareli andıçın altında Karargâhta görevli pek çok ismin parafı var. Bu isimlerden biri de belgenin yazıldığı makam olarak görülen Genelkurmay İkinci Başkanlığı koltuğunda o günlerde oturan Orgeneral Hasan Iğsız.

İhbarcı subayın Genelkurmay Karargâhı’ndaki “cunta” olduklarını iddia ettiği ve hiyerarşik bir sırayla andıç belgesini görüp, paraflayan o isimler şöyle:

Des. Ş. Md. Alb. C. GÖKÇEOĞLU, 1’inci Bilgi Des. Ş. Md. Alb. S. ÖZÜER, 2’nci

Bilgi Des. Ş. Md. Alb. İ. GÖKTAŞ, 3’ncü Bilgi Des. Ş. Md. Alb. D. ÇİÇEK, 4’üncü Bilgi Des. Ş. Md. Alb. H. GÜLBAHAR, Bilgi Des. Gr. K. Alb. O. GÜÇLÜ, Bilgi Des. D. Bşk. Vek. Tuğg. M. BAKICI, Hrk. Bşk. Korg. M. ERÖZ. Koordine başlığı altında da sırasıyla şu isimlerin andıçı parafladığı görülüyor: İsth Bşk. Korg. İ.H. PEKİN, MEBS Bşk. Kora. M. OTUZBİROĞLU Adli Müşavir Tuğg. H. ÇUBUKLU, II nci Bşk. Org. H. IĞSIZ.

 

İşte o psikolojik harekât siteleri

Andıça göre Genelkurmay tarafından işletilen ve şu anda kapalı olan siteler ve onlara yönlendirilen siteler şöyle:

www.irtica.org, www.naksilik.com. www. geocities.com/fethullahgercegi, www.nursi.info, www.irtica.net, www.ozgurgenc.net, ve www.genclik.info, www.gencizbiz.net, www.aslar.org , www.askeriz.info, www.stratejik.info, www.tsasker.com, www.turkatak.gen.tr , www.turkuz.info ve www.turkler.info www.turkses.com, www.turkeyturks.com, www.turksturkey.com, www.turkses.net, www.turkses.org, www.pkkgercegi.net , www.pkkapo.com, www.apopkk.com, www.pkkgercegi.com, www.pkkgercegi.org, www.armenianreality.com, www.turkishgenocide.net, www.turkishmassacre.com, www.terorguvenlik.net www.terorizm.info, www.terorgercegi.com, www.terorveguvenlik.com, www.terorveguvenlik.org, www.greekmurderers.net, www.members.tripod.com/camerian_volunter, www.cameria.org, www.yunanli.com, www.pontuslu.com, www.gurbetciler.info, www.turkuzbiz.org, www.bizturkler.org

Taraf’ın açıkken haber yaptığı bu siteler arasında İngilizce ve Türkçe olarak hazırlanan www.greekmurderers.net ve www. yunanli.com sitelerinde Batı Trakya Türkleri’nin bayrağı ve Makedonya bayraklarıyla Yunanistan’ın Batı Trakya’da ve Makedonya’da baskılar yaptığı söyleniyor. Sitede kullanılan “29 Ocak Batı Trakya’da Yunanistan’a karşıtı direniş günü” gibi ifadeler dikkat çekiyor.

 

Planı örtbas için bunları yapacaklar

İkinci ihbar mektubunda “Karargâh içindeki cunta yapılanması, kendileri adına gelişen olumsuz süreci tersine çevirmek için aşağıda ifade edilen faaliyetleri planlamaktadır” denilerek şu maddeler sıralanmış:

 

1. Mektuptaki belge ile ilgili olarak yazıcı, kalem, mürekkep vb. tali unsurları ön plana çıkararak belgenin içeriğinden çok şekli unsurlarının tartışılmasını sağlamak.

 

2. Belgeyi yayınlayan ve savunan gazete ve gazetecileri belgenin gerçek olmadığına dair ikna etmeye çalışmak, ikna edemediklerini de yıpratmak.

 

3. Belgenin orijinalinin Askerî Savcılık aracılığı ile elde edilerek, Jandarma Kriminale göndermek suretiyle gerçek olmadığına dair rapor çıkarttırmak.

 

4. İmza makinesi gibi argümanlara sarılarak kamuoyunda belgenin gerçekliğine olan inancı sarsmak.

 

5. Belgenin içeriğinden daha çok, gündeme geldiği dönemin kamuoyunda tartışılmasını sağlayarak dikkatleri belgenin içeriğinden uzaklaştırmak.

 

6. Anayasa Mahkemesi’ne baskı yaparak bir an önce ilgili maddedeki değişikliğin iptali için karar çıkarttırmak ve yargılama sürecini askeri yargıya taşı*********** takipsizlik kararı verdirmek

 

7. 28 Şubat sürecinde dönemin Başbakanı Necmettin ERBAKAN’a imzalatarak ihraç edilen 1000’in üzerinde TSK mensubu gibi TSK bünyesinde cadı avı başlatılarak YAŞ kanalıyla büyük bir tasfiye yapmak.

 

8. Bu girişimler ile sonuç alınamaz ise Genelkurmay Askerî Savcılığı aracılığı ile suçluların sadece Alb. Dursun Çiçek ve birlikte çalıştığı alt kademe personel olduğu şeklinde karar aldırmak. Bu personelin olabilecek en hafif suçlar ile cezalandırılmasını sağlamak. Yargılama sürecinin, emir vererek çalışmaları başlatan ve yönlendiren komuta kademesine sıçramasına engel olmak.

 

İhbarcı aynı kişi olabilir

Öte yandan AKP Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, İrticayla Mücadale Eylem Planı’yla ilgili ihbarda bulunan subayın mektubu ile beş yıl önce kendisine ulaşan mektuptaki benzerliklere dikkat çekerek, “2,5 sayfalık bir mektuptu... Son ihbar mektubunu gönderen kişi aynı kişi olabilir” dedi.

Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın Güney Afrika Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyarete katılan heyette yer alan Fırat, Johannesburg’da gazetecilerin sorularını yanıtladı. Söz konusu mektubun beş yıl önce kendisine ulaştığını belirten Fırat, mektuptaki benzerliklere dikkat çekerek, “2,5 sayfalık bir mektuptu... O gün, tabii daha ismi ortaya çıkmamış olan Sarıkız operasyonundan bahsediyordu. Böyle bir operasyonun hazırlığı... Bununla ilgili psikolojik savaşın hazırlıklarının yapıldığını beyan ediyordu. Şahsen ben mektup geldiğinde pek önemsemedim. Provokatif bir mektup olarak düşündüm... Ancak aradan 5-6 ay gibi bir süre geçtikten sonra. O mektupta belirtilen bazı olaylar oluşmaya başladı. Gazetelerde okuduğum ‘ıslak imza’ ile ilgili yapılan ihbar mektubundaki söylemlere çok benziyor gibime geldi. Döndükten sonra o mektubu arayıp, bulmaya çalışacağım. O zaman daha iyi kıyaslama imkanı olur.”

“Bugün ‘ıslak imza’ ile ilgili yapılan tartışmalarda mektubun bir subay tarafından gönderildiği biliyoruz. Size gelen de...” sorusuna, Fırat, “Tabii, tabii... Subay olduğunu, hatta bu grubun içerisinde, bu organizasyonu yapan grubun içerisinde olduğunu... Orada aktif olarak görev aldığını, fakat bir yurtsever olarak bunu içine sindiremediğini, ülkenin bu nevi komplolarla iyi bir yöne gidemeyeceğini, ülkeye zarar vereceğini ve vatansever duygularla bunu açıklamak lüzumunu hissettiğini yazmıştı’’ yanıtını verdi. Fırat, ‘’Aynı kişi olma ihtimali olabilir mi?” sorusu üzerine “Olabilir, olabilir” dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başbakan, ordu içindeki cuntanın yargıya teslim edilmesini istedi. Parti grubunda konuşan Erdoğan AKP’yi hedef alan belgenin peşini bırakmayacaklarını tekrarladı: Hukuk ve demokrasi içinde bu işi takip edeceğiz. Hiçbir şeyin üstü örtülmüyor, örtülemez de... Zanlıların adalet önünde hesap vereceğini söyleyen Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Başbuğ’a seslendi: Tutuculuk içine girmeyin. Zanlıları yargıya teslim edin. Öte yandan Ergenekon savcıları AKP ve Gülen’i Bitirme Planı’nın altında ıslak imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek’e tebligat çıkarmadıklarını açıkladı. Savcı Zekeriya Öz de, Ergenekon kapsamında evi aranan Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu hakkında yapılan soruşturmanın gizli olduğunu söyledi

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Adlî Tıp Kurumu’nun raporuyla darbe belgesinin altındaki imzanın kendisine ait olduğu ortaya çıkan Kurmay Albay Dursun Çiçek’in adalete teslim edilmesini istedi. Bütün yanlışların ortaya çıkması ve sürecin, hakkaniyet içinde devam etmesi gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, “Kim olursa olsun, nerede olursa olsun, bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı burada da hassas olmamız gerekir” dedi.

Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya, AKP’nin yedi yıl önce bugün iktidara geldiğini hatırlatarak başladı. Erdoğan’ın konuşması özetle şöyle: “Geçtiğimiz aylarda partimize yönelik kirli senaryoları içeren bir belge ortaya çıktı. Ben o zamanki grup toplantımızda da ifade ettim: ‘Gerçekse de vahim, sahteyse de vahim’ dedim. Bu kötü. Bu belgenin peşini bırakmayacağımızı, hukuk ve demokrasi çerçevesinde bu işi takip edeceğimizi ifade ettim... Hiçbir şeyin üzeri örtülmüyor, örtülemez de... Hiçbir şey karanlıkta kalmıyor kalmayacak da. Bunu böyle bilelim.

 

Genelkurmay’a çağrı

Biz, suç sabit olmadıkça, ‘sen suçlusun’ deme hakkına sahip değiliz. Hani büyüklerimizin ifade ettiği gibi, ‘beraati zimmet asıldır’. Biz böyle hareket ederiz. Kim olursa olsun, nerede olursa olsun bunların ortaya çıkarılması lazım. Ama bunlar ortaya çıkarken kurumlar asla yıpratılmamalı, burada da hassas olmamız gerekir. Bu silahlı kuvvetlerimiz için gereklidir, bu güvenlik teşkilatlarımız için, emniyet teşkilatımız için gereklidir. Bütün mesele nedir, oradaki zanlılar varsa bunların ortaya çıkarılması, bunların hukuka teslim edilmesidir. Burada da yönetici makamında olanların tutuculuk içine girmemesi gerekir. Rahatlıkla gelip yargıya bunları teslim etmelidir. Burada rahat olacağız.’’

 

Taviz vermedik, dik durduk...

3 Kasım 2002 seçiminin sonuçlarını AK Parti olarak doğru okuduk, doğru analiz ettik. Mesajları kavradık ve her şeyden önemlisi, milletimizin bize yüklediği emanetin ne kadar yüce, ne kadar kutsal olduğunun her an bilincinde olduk... Milletin bize teslim ettiği emaneti, milletimizin tercihlerini yok sayarak, bizden koparıp almak isteyenler oldu. Zaman geldi hukuk zorlandı. Zaman geldi kirli senaryolar uygulandı. Sağduyumuzu kaybetmedik. Sabrımızı yitirmedik. Ancak, milletin tevdi ettiği emanete uzanan ellere karşı da boynumuzu eğmedik, taviz vermedik, diklenmeden dik durduk.

 

Demokratik açılım

Ülkenin hassasiyetlerini hiçe sayanları, bu sürecin üzerine gölge düşürmek isteyenleri, aklı selime davet ediyorum. Bu süreç aynı zamanda ak ile karanın da ortaya çıkacağı bir süreçtir... Biz, birilerinin emriyle buraya gelen değil, ya 221. maddeden istifadeyle, demokratik açılım sürecinden istifadeyle, silaha bulaşmamış, silahı elinden bırakan varsa, ‘buyur gelsin’ diyoruz. Zaten 221. maddede her şey açık ve net. Bu noktada söylüyoruz. Çünkü biz barıştan, hoşgörüden yanayız da onun için. Onları, terörist olarak görmüyoruz, görmek istemiyoruz. Varsa, zaten karşılığını bulacaktır. Bu da bir gerçektir.

Ülkenin hassasiyetlerini hiçe sayanları, bu sürecin üzerine gölge düşürmek isteyenleri, sorumlu, sağduyulu davranmaya, aklı selime davet ediyorum.”

 

Savcı: Çiçek’e tebligat yok

Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılardan Zekeriya Öz, İrticayla Mücadele Eylem Planı’nın altında imzası olan Kurmay Albay Dursun Çiçek’e tebligat gönderilmediğini açıkladı. Öz ayrıca Ergenekon soruşturması kapsamında evi aranan Yargıtay Onursal Başkanı Sabih Kanadoğlu hakkındaki soruşturmanın da gizli yürütüldüğünü söyledi. Emekli Albay Levent Göktaş’ın 19 Eylül 2009’daki talebi üzerine Kanadoğlu hakkında nasıl bir işlem yapıldığının İstanbul Başsavcılığı’na sorulmasına karar verilmişti. Bunun üzerine Öz, 8 Ekim 2009’da bu soruya cevap verdi. Savcı Öz, “Kanadoğlu hakkında ne gibi işlem yapıldığı sorulmuş olup, hakkında 7 Ocak 2009’da arama yapılmış ve şahıs hakkındaki gizli soruşturma halen devam etmekte” dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

Tabip Kurmay Albay Dursun Çiçek halen Genel Kurmayda babalar gibi VAZİFESİNİN başında.. :D

 

Albayıma selam..İrticaya karşı bölücülüğe karşı mücadeleye devam.. :D

 

Sn.Botan.. :)

 

Albayım vazifesinin başında..bu itirafçı delikanlı!!!subay neden cemalini saklar bu milletten..dümenmi yoksa bütün olup biten.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn.Botan.. :)

 

Albayım vazifesinin başında..itirafçı delikanlı!!! subayımız yok meydanda..nedir bu yaygara..yok efendim alın Genel Kurmayı olduğu gibi görevden..falan..bunlar masal hikaye efsane mit..yersek elbette hepimiz.. :D

 

İhtilallerin BELGESİ olmaz..hiç bir ihtilalci dosya hazırlayıp,alın bu dosyayı buna göre yapın darbeyi..demez.. :D şayet belgeli dosyalı oluyorsa bu darbeler..olmuş bir darbemiz var..80 darbesinin dosyasını istesinler Genel kurmaydan..bulup verirler.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.