Φ _asi_ Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 HALK EDEBİYATI ATASÖZLERİ Adami yapan da karidur, yikan da karidur. Aferun torbasi dolmaz Afkurmasini bilmeyen köpek, koyuna kurt götürür Ağaca çiksam papucum yerde kalmaz Ayranum budur, yarisi sudur yersan da budur, yemesan da budur Bacanak bacanaği dere başukari arar Bahane siğirlere dolaniyi sirtlere Bekle eşeğum bekle, manca pişerde yersun Ben derum torunum yok, o derki dayimsun dayim Bilmeduğun atun kerisina keçma Bişe desem soz olur, demesam maraz olur Borç çikti bine gel elmanin dibine Cihanun kördüğü dane bitmez Çalişta gavura kalsun Çocukla kirma yola olur başuna bela Çorbaki daşar, kepçenin pahasi olmaz Değneğum dağarciğum, suparam süreceğum Demir taradi sağa da yaradi Dut demeğa dudak lazum Et diline biçak eline El eliyla ilana tutma, ilana da yazik olur Elçilerin ya bir kot yalani ya bir kot altini olacak Etme kulum bulma zulum Ettim kızıma nasihat tutmadu oga bir saat Evi sildim süpürdüm, kutis geldi oturdu Eyi adam neyler mali? Çotisi de neyler mali? Ezme, ezilma, orta kal Ezrayil vuru pençe, bakmaz ehtiyara cence. Farzdan önce farz var. Gemi aldin, kiçina; toprak aldin, içine; kari aldin başina geç otur. Haçan bir kiz kaçacak yan basar ayağini Gelin olursun ederler seni huri; sonra misir ekmeği vermezler sana kuri Huçumet işine karişma, delinun işine karişma, Ellağun işine hiç karişma. İki şoza bir güneli üstüne bir hapsikoli İlan topraği ufura ufura yer İlan eğrulur, buğrulur deliğune kirinca doğrulur İyiluk yap at bayişağa Kadun erkağe yuk taşutmaz Kalbim defter, dilum donmez Kalkti rahmetli, oturdi korbakor Kara biber karadur, diremlan satiliyi. Karda öyle beyazdur çureklen atiliyi. Karinin eyisi eve cirmez, çotisi yere cirmez Karinca çi kanadlanu, cebermeği yakin olur. Kedi anasinin cani içun siçan tutmaz. Kedinun kuyruğuna basmayinca sana hirlamaz Kendume yer edeyim bak sağa ne edeyim Kestane kumuşiden çikti, kerisini beğenmedi Kiz çay yaprağina bencer, zamanini keçurdun mi kartlaşur Kim verursa bağa yerum, ben ondan yana derum Korkma kişin kişundan, kork Aprilun beşinden, oçuz ayrilur eşinden Köpeği andun, kutilayi hazirla Köpek tüyünü değişir, huyunu değişmez Kumden halat olmaz Kurdun adi çikti, çakallar baş koparayi Lafun tutulursa haçimsun, tutulmazsa sen çimsun Madem kideyu miras, bende yiyeyum biraz Mart kapudan baktirur, kazma kürek yaktirur Memiş, gurbette kazandiğini yemiş Menfaatleri olduğu zaman vav olurlar Mut mut dema armut de Ne doğrarsan çanağuna o gelur kaşiğuna O kizim saha derum o celinum sen işit Ormanlarin gozi var, yolun kilavuzu var Ortak atun beli kiruk olur. Ortak mala çöpek bile işemez Öküz eldi ortaklik bozuldu. Pahane uşağa, yarisi bayişağa Rize'ye vali olacağina, çay alum yerine bi sepetçi ol. Sen kârin peşindesun haziri elden citti Siçan işedu denize da oldi oğa ortak Siçan delikten siğmayi, hopeçileri da takar peşine Sirğan yerina sirğan biter Sünçer düştü terekten kirdi da belini Yaşaduğun gun arkada kalur Yetimun koletisi pişmez, pişseda yanar Yuz sene ilerisinu duşun, bir da cerisini Zayuf atun kiblesi olmaz DEYİMLER - Masti kedi. (Huysuz yaşlı kadınlar için kullanılır. Masti kedi: Dişi kedi.) - Ander kalasun veya ander kaybana kalasun (Geberesun) - Abril fafaturası gibi. (Nisanda çıkan kelebek gibi hareketli fakat ömrü az.) - Dudi kaybana (Manyak) - Oy cesuleyim sağa. - Tava dibini yema, duğununde kar yağar - Araba yikilince yol gösteren çok olur. EFSANE VE HİKAYELER AYI İDİ, MAYI İDİ Evvel zaman içinde, köyün kadınları ormana oduna gitmişler. Beraberlerinde de genç bir kız varmış. Kızın yükü ağır geldiğinden oturup biraz dinlenmek istemiş. Diğer köylüler önden gitmişler. Dinlenen kız, kalkıp yürümeya başladıysa da bir müddet sonra her tarafı sis kapladığından, kız yolunu kaybetmiş, bir ayıya rastlamış. Ayı kızı zorla kaçırarak mağarasına götürmüş. Kendisini bal ile meyve ile beslemiş. Üç ay sonra kız ayıya alışmış evlenmişler. Aradan 15 yıl geçmiş.Çocukları olmuş. Ayı kızı ailesinin evine götürmüş. Eve vardıklarında kız eve girmiş. Ayı'yı gören köylüler onu öldürmüşler. Kadın bunu görünce ağlamış ve şu ağıtı yakmış: Ayı idi mayı idi Gene benum kocamidi İyi di kötü idi Evine çok bağlı idi Yağı balı çok idi Askerluği yok idi Bu bili, bu bili... CAZI BABAANNE Vakti zamanında evin birinde bir gelin, beyi ve kaynanası ile mutlu bir şekilde yaşarlarmış. Bir gün gelinin bir nur topu gibi bir çocuğu dünyaya gelmiş. Zavallı anne ve baba daha sevinçleri kursağında iken iki gün dolmadan bebek, ağzı kan revan içinde ölmüş. "Allah'ın emri ne yapalım" diyerek anne-baba çocuğu mezara koymuşlar. Yıllar sonra ikinci çocukları olmuş, o çocuk da aynı şekilde ölmüş. Artık anne baba ne yapacaklarını şaşırmışlar. Gel zaman git zaman üçüncü çocukları dünyaya gelmiş. Ancak çocuğun annesi lohusa halinde yatağında uyur iken bir ara bir örümceğin hızla bebeğin üzerine gittiğini görmüş. Eliyle onu öldürmek istemiş. Ne varki örümcek düşmüş bir ayağı kırılmış. Uyku halindeki anne artık ölür diye örümceği bırakmış. Kadın her zamanki gibi sabah aynı saatte kalkmış, ahırdaki hayvanları bakmaya gitmiş, döndüğünde bakmışki, kaynanası hala kalkmamış, kaynanası ondan çok daha önce kalkar ve ateşi yakarmış. Vakit epeyi geçince gelin kaynanasının odasına girmiş. Kaynana: - Hastayım gelinim, kalkamıyorum, demiş. Gelin: - İlaç getireyim de iç, diyerek ilacı getirip içirmiş. Kaynana bir müddet sonra ayağa kalkmak için doğrulunca, ah bacağım feryadı ile tekrara yatağa düşmüş. Gelin durumu anlamış, beyinide anlatmış. İşin sonunda o nur topu gibi bebeklerin ciğerini kazıyıpkanını içenin bu kaynana olduğu, kaynanın gerçekte örümcek şekline bürünen bir cazı olduğu örümcek şekline bürünmüş olduğu apaçık ortaya çıkmış. HALA DERESİ EFSANESİ Zamanın birinde kendisine yurt tutup oturacak yer arayan bir aale. Ayder yolu üzerinde boş bir yer bulur. Oraya yerleşir. Aradan yıllar geçer. Bir gece derenin karşısında sönük bir ışık görürler. Uzun zamandır, yalnız yaşadıkları bu yerde bir komşu sahibi olmak onları sevindirmiş, tanışmışlar. Kendilerinin Hala isimli bir kızları varmış. Komşunun da bir oğlu. Zamanla birbirlerine aşık olup, nişanlanmışlar. Oğlan evlenme parası kazanmak için gurbete gitmiş. Gidiş o gidiş oğlan'dan üç dört sene ses seda çıkmayınca uımut kesilmiş, kz bir başkasına nişanlanmış. Düğün dernek kurulmuş. Tam düğün gününde düğün evine oğlanın gurbetten döndüğü haberi ulaşmış. Kız bunu duyunca eski sevgisi depreşmiş. Gelinliği ile düğün evinden koşa koşa çıkmış. Dere geçilecek gibi değilmiş. Ama o heycanla kendini dereye atmış. Dere o kadar azgınmışki, karşıya geçmeyi başaramamış. Dere almış götürmüş Hala Gelini. O gün bugündür derenin adı Hala Deresi, Köyün adı da Hala Köyü olmuş. CAZI KARISI Anan yoğ idi. Nenen hiç yoğu idi. Dedenun dedesi daha girmemuşti beşiğe.Var idi, yoğ udi bir Hasanika. Hasanika gezer iken gördü bir armut ağacı. Çıktı armuda başladı yemeğe. Keldi bi Cazi Karisi. Niyeti idi bozuk..Armud'un altından seslendi tatlı bir sesle bağurdu Hasanika'ya : - Uuuy anan kurban olsun saha. Hasanika oraya ne yapayisun. -Armut yiyirum. - At bağa bi armut. Atar oğa bi armut. Cazi karisi onu mahsustan tutmaz. - O kitti bayışağa. Kızlar kesulsun saha. İn bi dal aşağa, at bağa bi daha. Atar oha bi daha. - O da gitti bayışağa, in bi dal daha aşağa, at bağa bi dağa Hasanika armut ata ata geler aşağa son dal idur çuruk birden duşer başaşağa. Geçirur baygunluk Cazi karısı tutar Hasanika'yı, kor torbasına, alur keturur evine. Kitler oni bir odaya.Cazi karisi evden ayrılurken kızı Fadime'ye: - At kazani ustune,hazır uyuyi at Hasanika'yı da içine .Pişir ko dolaba. Geldummi yeruk. Hasanika uyanmış duymuştur bunu. Lakin kelir duymamazliktan. Fadime atar kazani ustune içine doldurur suyu. Yakar da eteşu. Çağurur Hasanika'yı. - Hasanika git da bak. Kazanun içine boncuklarım ordamidur? Hasanika bili ya işi uzaktan bakar kazana.Der Fadime'ye: - Ben gormedum, sen bi bak onlara. Tam bakar iken Fadime. Vurur oğa bi tekme. Atar oni kazanın içine. Pişirur oni eder kavurma, koyar sahanlara yerleşturur tereklere. Kelir Cazi Karisi bakar etler tereğe, başlar onlari yemeğe. Yerken da: - Hasanika'nun etleri cimi cimi butleri. Hasanika'nun etleri cimi cimi butleri. Hasanika meğer çıkmuş idur çatıya der ordan oğa: - Fadimenun etleri cimi cimi butleri. Cazi Karisi duyar oni, tükürur yediklerini. Kurar hemencecuk bi plan. Uğraşur çatıdan aşağı indirmeyi oni. - Uuuy Hasanika oraya nasil çiktun? - Eskemileri koydum birbiri ustune oyle çiktum. Oda koyar iskemileri ust uste. Çıkar ustlerine.Çıkar ustlerine da beceremez duşer altına, incitur dizini. Gene seslenur: - Uuuy Hasanika oraya nasil çiktun? - Yiğne yine ustune koydum da öyle çiktum. Kodi yğne yiğne ustune çıkamadi. Geçti yiğneler oğa. - Uuuy Hasanika oraya nasil çiktun? - Kizdurdum bi şiş soktum oni kendume, attı beni buraya. Cazi Karisi kizdurur bi şi, sokar oni kendine; ceberur kider. Hasanika iner aşağa. Araştirur bulur Cazi'nun hazinelerini.Olur zencun. KOLCUYA OYUN Köye devamlı kolcular gelir. Köylüye karşı katı davranışlarda bulunur ve her seferinde eziyet ederlermiş. Yine günün birinde kolcular gelir.Köylüyü cami avlusuna toplayarak sık boğaz ederler. Tarladan dönen muhtar Mustafa Dayı bunları dinler ve yaklaşarak onları evine davet eder. Davete de icabet etmezler. Çalışma kiyafetine bakarak değerlendirip kim olduğunu da sormazlar. Akşam vaktine yakın bir zamanda geri dönüşlerinin mümkün olmadığını düşünen kolcular muhtarı sorarlar. Köylüler de; muhtar, sizi davet eden kişi idi derler. Davranışlarından mahcup olur ve sorarak muhtarın evine giderler. Mustafa Dayı, davranışlarına ders olması için bir kurnazlık düşünür. Çeşitli yemekler hazırlatır. Sofraya önce lahana gelir ve düşük bir fiyat söylenir. Ardından her yemeğin fiyatı artırılarak sofraya konulur. Kolcular işin ciddi olduğunu anlarlar ve ucuz buldukları lahanayı yerler ve susarlar. Yatmaya sıra gelince saman yatak, post ve yün yatak gösterilir. Onlara da farklı fiyat konur. Misafirler ucuz yatak derler ve onları tercih edip yatarlar. Sabah kahvaltısında da fiyatlar verilir ve kahvaltı biter. Kahvaltı sonunda muhtar hesapları çıkarır ve parayı ister. Ancak birinin parası yeişmez. Mustafa Dayı paranın peşin olduğunu söyler ve taviz vermez.Bunlar yalvarınca Muhtar: "Benim üst başım uygun olmadığı için selamımı almadınız, davetimi bile kabul etmediniz. Siz bizi kiyafetlerimizle değerlendirmeye kalktınız. Biz belki fakiriz ama gönlümüz zengindir. Bizi hakir görmeyin. Bu paralarınızı alın ve bu köylüyü de küçük görüp eziyet etmeyin" der ve onları uğurlar. Kolcular iyi bir ders aldıklarını düşünerek ayrılırlar. BEDDUALAR Adun çesilsun Allah yedi yorgan yipratasun Ander kalasun Başun kesile Dert başuna Hay korbakor çikasun Heyirini cormeyesun Kisa cunli olasun Korbakor olasun Murt cidesun Nabedil olasun O ander kalasun O ander kaybana kalasun O başin kesile da kellen O keseyim seni aleme Oğa çok eğriluk etti, ecrini çekecek Pakliya seni Peşuk sallamiyasun Sincile enesun Tamdan tuma çidesun Ubur çikasun Uşak çipasi çesmeyesun Vay başuna Vay vereyim aklin DUALAR Allah ağrilaruni kafdağinun arkasina aşursun Allah bedeni sihetuni versun Anan kesilsun sağa Beyaz sakal tariyasun Boş çeseye salmayasun Çoh heyir coresun Dunyanun adini alasun Haznelere çatasun Kadani alayim Kadani alasun Nere var bi cuneş oreya olasun Nur aksun mezarluğuna O binam, kesileyim sağa O verenine kurban olayim Oğul veresun da duynayi doldurasun Sakallarini tariyasun Sular gibi artasun Topraklari kadar yaşiyasun Uşaklarun da sağa ole etsun Zihnunuzi çesçin etsun Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.