Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Yargıtay Ceza Genel Kurulu, taş atan kalabalığa ateş açan güvenlik görevlisinin ateşi sonucunda bir kişinin yaşamını yitirmesini hukuka uygun bularak, güvenlik görevlisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Bu karar ilk olmayıp anlaşılan son da olmayacaktır. Hatırlarsak; bu yıl içerisinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin Uğur Kaymaz'ı öldüren özel timlerle ilgili verilen beraat kararını onaması, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Şemdinli Davasını Askeri Mahkemeye göndermesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun taş atan çocukların örgüt üyeliğinden yargılanacağı kararları Türkiye yargısının hukukun üstünlüğü ilkesinden ne kadar uzak olduğunu gösteren hukuka aykırı örneklerden birkaçı. Bu arada AİHM'de en fazla mahkum olan ülke ünvanını Türkiye ele geçirdi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun son kararı yargısız infazlara adeta davetiye çıkarmaktadır. Yaşam hakkı her koşulda mutlaka korunması geren en temel insan hakkıdır. AB ilerleme sürecindeki reform paketleriyle değiştirilen Anayasa'nın 15. ve 17. maddeleri yaşam hakkını güvence altına almıştır. Yine Anayasa'nın 90. maddesi ise temel hak ve özgürlüklerle ilgili onaylanmış uluslararası sözleşmelerin öncelikle uygulanması gerektiğini emretmektedir. Ne var ki Yargıtay Ceza Genel Kurulu ideolojik tutum takınarak, Anayasa'yı ihlal etmeye devam etmektedir. Hükümet ve parlamento bu durumu seyretmektedir. Hiçbir yargıç kendisini temel hak ve özgürlüklerin üzerinde göremez. Ancak, Yargı takındığı ideolojik tutumla hukukun üstünlüğü ilkesinin Türkiye'de yerleşmesine engel olmaktadır. Vatandaşın hak ve özgürlükleri yerine devletin “kutsal!” çıkarlarını savunmaya çalışmaktadır. Bu vahim gidişat bırakın hukuku hiçbir vicdana sığmaz. Demokratik ülkelerde yüksek yargı temel hak ve özgürlüklerin en önemli ve etkili koruyucusudur. Yargıtay'ın son kararları demokratikleşme hedefinden ne kadar uzaklaşıldığını da gösteren önemli örneklerle doludur. Hükümetin bir an önce gerekli tedbirleri alarak yargı reformunu gerçekleştirmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanmasını hayata geçirmesi gerekmektedir. 6 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Yargıtay Ceza Genel Kurulu, taş atan kalabalığa ateş açan güvenlik görevlisinin ateşi sonucunda bir kişinin yaşamını yitirmesini hukuka uygun bularak, güvenlik görevlisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Bu karar ilk olmayıp anlaşılan son da olmayacaktır. Hatırlarsak; bu yıl içerisinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin Uğur Kaymaz'ı öldüren özel timlerle ilgili verilen beraat kararını onaması, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin Şemdinli Davasını Askeri Mahkemeye göndermesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun taş atan çocukların örgüt üyeliğinden yargılanacağı kararları Türkiye yargısının hukukun üstünlüğü ilkesinden ne kadar uzak olduğunu gösteren hukuka aykırı örneklerden birkaçı. Bu arada AİHM'de en fazla mahkum olan ülke ünvanını Türkiye ele geçirdi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun son kararı yargısız infazlara adeta davetiye çıkarmaktadır. Yaşam hakkı her koşulda mutlaka korunması geren en temel insan hakkıdır. AB ilerleme sürecindeki reform paketleriyle değiştirilen Anayasa'nın 15. ve 17. maddeleri yaşam hakkını güvence altına almıştır. Yine Anayasa'nın 90. maddesi ise temel hak ve özgürlüklerle ilgili onaylanmış uluslararası sözleşmelerin öncelikle uygulanması gerektiğini emretmektedir. Ne var ki Yargıtay Ceza Genel Kurulu ideolojik tutum takınarak, Anayasa'yı ihlal etmeye devam etmektedir. Hükümet ve parlamento bu durumu seyretmektedir. Hiçbir yargıç kendisini temel hak ve özgürlüklerin üzerinde göremez. Ancak, Yargı takındığı ideolojik tutumla hukukun üstünlüğü ilkesinin Türkiye'de yerleşmesine engel olmaktadır. Vatandaşın hak ve özgürlükleri yerine devletin “kutsal!” çıkarlarını savunmaya çalışmaktadır. Bu vahim gidişat bırakın hukuku hiçbir vicdana sığmaz. Demokratik ülkelerde yüksek yargı temel hak ve özgürlüklerin en önemli ve etkili koruyucusudur. Yargıtay'ın son kararları demokratikleşme hedefinden ne kadar uzaklaşıldığını da gösteren önemli örneklerle doludur. Hükümetin bir an önce gerekli tedbirleri alarak yargı reformunu gerçekleştirmesi ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanmasını hayata geçirmesi gerekmektedir. hayır ben mi yanlış görüyor ya da yanlış anlıyorum hayat hakkı kavramını. ;Şimdi düşünüyorum,ben bir polis ya da güvenliğim ve silah üzerimde.Bi bakmışım olaylar bağrış çağrış,karşımda öfkeli taşlar fırlatan,yani beni neredeyse öldürecek bir topluluk.İnsan kendi canını korumak için neler yapabilir o anda düşünen var mı? Ya polise şuna buna biraz önyargılarım vardır ama insaf yapmayın yani.Taş atmak,yaşam hakkı ihlali olmuyor ama taş atan kalabalığa ateş eden yaşam ihlal ediyor. İsterseniz önce ben kafanıza bir taş fırlatayım,sizin elinişzede silah verelim.Ama taş bi kafanıza isabet etsin.Bu heralde yani nasıl olsa acıtmayan bişey ki, birde konuyu buraya taşıyabilmişsiniz.Ne dersiniz,denemeli mi? 10 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 hayır ben mi yanlış görüyor ya da yanlış anlıyorum hayat hakkı kavramını. ;Şimdi düşünüyorum,ben bir polis ya da güvenliğim ve silah üzerimde.Bi bakmışım olaylar bağrış çağrış,karşımda öfkeli taşlar fırlatan,yani beni neredeyse öldürecek bir topluluk.İnsan kendi canını korumak için neler yapabilir o anda düşünen var mı? Ya polise şuna buna biraz önyargılarım vardır ama insaf yapmayın yani.Taş atmak,yaşam hakkı ihlali olmuyor ama taş atan kalabalığa ateş eden yaşam ihlal ediyor. İsterseniz önce ben kafanıza bir taş fırlatayım,sizin elinişzede silah verelim.Ama taş bi kafanıza isabet etsin.Bu heralde yani nasıl olsa acıtmayan bişey ki, birde konuyu buraya taşıyabilmişsiniz.Ne dersiniz,denemeli mi? Neden polis var ve neden eğitim alıyor diye soru soralım ozaman,neden profesyonel bir polisgici kuruluyor ozaman? Taşmı daha öldürücüdür silahmı bunu soralım veya hadi hepsi bir kenera ateşli silahla vurulan bir için nasıl olurda bir mahkeme bölge gözeterek farklı karar verebilir? 7 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Neden polis var ve neden eğitim alıyor diye soru soralım ozaman,neden profesyonel bir polisgici kuruluyor ozaman? Taşmı daha öldürücüdür silahmı bunu soralım veya hadi hepsi bir kenera ateşli silahla vurulan bir için nasıl olurda bir mahkeme bölge gözeterek farklı karar verebilir? Bakın,ortada bir polis gücünden bahsetmiyorsunuz.Bir güvenlik görevlisinden bahsediyorsunuz.Ya da sözkonusu orada bulunan bir güç değil, tek bir polis olsun.İnsan,ölüm paniğiyle,etkiye tepki herşeyi yapabilir. Polisler ,genellikle en son çare havaya ateş etme eylemi kullansa da, kalabalığın etkilenmeyip üzerlerine saldırdığını düşünün.Kim ne derse desin,havaya kalkan o silah,aşağı inip ateşlenmeye başlar.Bu olayların tek bir çözümü var.İnsan olduğumuzu hep hatırlayarak,eylemlerimizi zarar verme amacı gütmeden yapabilmek.Buyrun insan zekasını en üst düzeyde kullansınlar ve en etkili ve zararsız eylem yollarını üretsinler.Ama yok,al eline taş sopa,patlayıcı,sapan,misket ,,,saldır saldırdığın insan değilmiş gibi,sonrada ah ben saldırdım ama aa aaaa olacak iş değil karşımdaki tepki verip bana vurdu,taş attı,sopa yerine cop kullandı falan filan.Lütfen ama lütfen,greenpeace gibi, mümkün derece olay çıkarmadan, insan gibi tepkimizi verelim.Yani Lütfen. 10 Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Ülkemizde hukuğun üstün olduğuna görünen o ki kimse inanmıyor.Mahkemelerimizdeki davalarda verilen kararlarda herkes kendi ideoljik bakışı ölçüsünde sitemkar tavır sergiliyor.Kimi Şemdinli davası üzerinden, kimi partilerin kapatılması davası üzerinden, kimi türbandan kimi Ergenokon'dan yana tavır takınıp hukuğun üstünlüğünü dile getiriyor. Ve herkes durduğu yerden hukuksuzluktan bahsediyor davaya göre. Hepimiz hukuk istiyoruz da kimin için,kimler için hangi düşünce için istiyoruz sorusu kendimize soracağımız en önemli soru.Herkesin kendi hukuk davası varsa yeri geldiğinde hukuksuzluktan dem vuruyorsa hakikaten bizim herkes için, insan için hukuk istediğimiz çok da samimi,anlamlı olmuyor. Hukuk devleti olmadığımız için,halis hukukuğu yüreğimizde taşımadığımız için yerine göre(ideolojik) bu hukuki bu hukuki değil dediğimiz için davalarda verilen kararlarda da devlet kendi hukuki ideolojik tavrını yansıtıyor.Bunu doğal mı karşılamak lazım hayır ama hepimizin bildiği hukuk bu hukuktan da çok farklı değil. Ne birileri ellerinde taşlarla cam. çerçeve indirerek hukuk arasın ne polisimiz çok rahat güç kullansın,sorumluluğunun dışında ne de suç işlendiğinde hukuğumuz ideolojik tavır takınsın diyorum ama herkes bildiğini yapmaya devam ediyor. Hukuğu tesis etmek hep beraber yapılablecek bir iş adeleti,insanı özümsemiş demokrasiyi kavramış insanlarla. Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Ülkemizde hukuğun üstün olduğuna görünen o ki kimse inanmıyor.Mahkemelerimizdeki davalarda verilen kararlarda herkes kendi ideoljik bakışı ölçüsünde sitemkar tavır sergiliyor.Kimi Şemdinli davası üzerinden, kimi partilerin kapatılması davası üzerinden, kimi türbandan kimi Ergenokon'dan yana tavır takınıp hukuğun üstünlüğünü dile getiriyor. Ve herkes durduğu yerden hukuksuzluktan bahsediyor davaya göre. Hepimiz hukuk istiyoruz da kimin için,kimler için hangi düşünce için istiyoruz sorusu kendimize soracağımız en önemli soru.Herkesin kendi hukuk davası varsa yeri geldiğinde hukuksuzluktan dem vuruyorsa hakikaten bizim herkes için, insan için hukuk istediğimiz çok da samimi,anlamlı olmuyor. Hukuk devleti olmadığımız için,halis hukukuğu yüreğimizde taşımadığımız için yerine göre(ideolojik) bu hukuki bu hukuki değil dediğimiz için davalarda verilen kararlarda da devlet kendi hukuki ideolojik tavrını yansıtıyor.Bunu doğal mı karşılamak lazım hayır ama hepimizin bildiği hukuk bu hukuktan da çok farklı değil. Ne birileri ellerinde taşlarla cam. çerçeve indirerek hukuk arasın ne polisimiz çok rahat güç kullansın,sorumluluğunun dışında ne de suç işlendiğinde hukuğumuz ideolojik tavır takınsın diyorum ama herkes bildiğini yapmaya devam ediyor. Hukuğu tesis etmek hep beraber yapılablecek bir iş adeleti,insanı özümsemiş demokrasiyi kavramış insanlarla. İlk Yazımda yazmıştım dikkat ederseniz AİHM'de en fazla mahkum edilenin Türkiye olduğunu demekki bizde yanlış olan birşeyler var yoksa niye biz olalım AİHM'in en fazla mahkum ettiği ülke biraz eğri oturup doğru konuşmak lazım,İstanbuldaki gösterileri izledik hepimiz Tv'lerden ve göstericilerin yaptığı saldırıları gördük,elbette bunlar yanlış şeylerdi bu gösterilerde polislere demir bilyeler atıldı sapanlarla ama polis halkın üzerine ateş etmedi,oysa Siirt'te bir gösterici askeri araca taş atmıştı ve uzman çavuş tarafından taranmıştı mahkemenin kararı ne oldu dersiniz Bölgesel özelliklerden dolayı salıverildi o uzmançavuş,Uğur Kaymaz 12 yaşında bedenine 13 kurşun isabet etti İHD şöyle diyor; "yaşamlarını yitirenlerin evlerine ait bahçe duvarında bulunan giriş kapısına 3-4 metre mesafede saldırıya maruz kaldığı ve orada yaşamlarını yitirdikleri, kuzey ve güney istikametlerden yakın mesafeden küçük çaplı silahlar ve çapraz ateşe maruz kaldıkları, bahçe duvarı ve evin ön cephesinde her hangi bir mermi çekirdeği izine rastlanmadığı, güvenlik görevlilerinin siper olarak kullandıkları kamyonlarda kurşun izinin gözlemlenmediği"ni "türkiye, hazım sorunu çıkarabilecek hiçbir şeyi gündemine kabul etmeyen*, yarın, yarın değilse öbür gün yaşadığı evden taşınacak bir insanın halet-i ruhiyesi içinde çevresindeki dağınıklığı, çirkinliği, yıkımı büyük bir vurdumduymazlıkla tolere edebilen bir ülke. oysa bu ülkenin ne taşınmak gibi bir planı/şansı var ne de ortalığı çekip çevirecek bir mesih beklentisi. türkiye çok zamandır*sığ sularda boğulan, bu korkuyla uzaklara doğru bakmayı bile tehdit gibi algılayan paranoyak bir kalabalığın ülkesi. ayağında terlikleriyle kapı önünde babasını izleyen bir çocuğu 13 kurşunla cezalandıran kişi -geçiyoruz devlet adına orda bulunmasını, rütbesini, rozetini falan- sadece bir kişi olarak bu kalabalığın bir parçasıdır. ve bu kalabalık, kendiyle sürekli kavga eden, her gün birbirini düdüklemeye çalışan, sonra da bizi bizden başka seven yok diye sloganlar üreten bu şizofren topluluk, kendi cinayetlerini yok sayabilir. "polisin biri, yavrumun kafasını yere doğru eğmiş ateş ediyordu" cümlesini hazmedemeyeceği diğer suçları gibi bir kenara fırlatabilir. çok üstüne gidilir, temizle şuraları denirse de "teröristti o" der. tartışma kapanmış, vatanın bölünmez bütünlüğüne zeval gelmemiştir. türkiye'nin ölümlerini konuşmayı sevdiği terör, trafik terörüdür, tribün terörüdür. kolay tüketilen yiyecekler gibi bunları konuşur, konuşur, doyar, tekrar acıkınca tekrar bunları konuşur. birini yok saymakla, birini abur cubur yiyecekler gibi boyuna tüketmekle her ikisine de saygısızlık ettiğini bilmez ya da bilmek istemez. ya da ben bilmiyorum.. " bir devlet, vatandaşlarının anayasal haklarını "korumak" durumundadır. özgürce yaşama hakkı, güvenlik hakkı, barınma hakkı... bu sürer gider. eğer bir devlet 11-12 yaşlarındaki bir çocuğu terörist diyerek 13 kurşunla emniyet güçlerine öldürtüyorsa o devlet hakkında söylenecek bir şey kalmamıştır. bu, felluce'de ya da filistin'de yaşananlardan farklı değildir, eğer farklıysa bile bu farklılık kötü yöndedir. çünkü türkiye cumhuriyeti devletinin emniyet güçleri kendi vatandaşını, bırakın vatandaşlığı, kendi çocuğunu öldürmüştür. eğer bu cinayeti işleyen insanlar hesap vermeyecekse, işte o zaman türkiye cumhuriyeti'nin insan hakları ihlallerinde korkunç bir noktaya geldiği anlaşılacaktır, düşünülecektir. sayın rte kendi "emniyet güçleri"ni bir hizaya sokmadan avrupa birliği mavrupa birliği diye sayıklamasın, emniyet canımızı almasın, emniyetimizi sağlasın... Ya Xezal ''ceylan'' diyarbakır’da havan mermisinin minik bedenini parçaladığı ceylan için köye bir savcı bile gitmedi. olay yerini ise imam kameraya çekti. lice’de koyun otlatırken havan mermisiyle vurulan 14 yaşındaki ceylan önkol’un ölüsüne de devlet sahip çıkmadı. abalı karakolundan, bir imam ve köylüye fotoğraf makinesi ile kamera verilip olay yeri kayda aldırıldı. karakolun kapısında şipşak otopsi yapıldı. devletin ceylan suskunluğu vatandaşı da isyan ettirdi. saliha önkol, “kızım paramparça oldu. ben kime hesap soracağım” diye feryat etti. ağabeyi rıfat önkol ise savcı ve doktorun “can güvenliğimiz yok” gerekçesiyle köye gelmediğini belirterek yetkililere seslendi: bizim değerimiz yok mu? “ceylan’ım paramparça oldu. neden çocuğum durduk yere öldürülüyor? ben kime hesap soracağım?” bu feryatlar diyarbakır’ın lice ilçesinde önceki gün 14 yaşındaki kızını kaybeden anne saliha önkol’a ait. küçük ceylan, lice’ye bağlı şenlik köyü hambaz mezrasında hayvanları otlatırken, karnına isabet eden patlayıcı nedeniyle hayatını kaybetti. ceylan’ın ailesi, çevreden bir yerden mezraya doğru ağır silahla atış yapıldığını, kızlarını bu ateş sırasında meydana gelen patlamada kaybettiğini düşünüyor. kime ne zararı vardı ceylan’ın cesedi, olay yerinde saatlerce bekledikten sonra yetkililerin gelmemesi üzerine yakınları tarafından karakola götürüldü. karakol kapısında bekleyen ve güçlükle ayakta duran anne saliha önkol’un ağıtları yürek yaktı: “ceylan’ımın kime zararı vardı? neden öldürüldü? ben şimdi kızımın ölümüne neden olanı nasıl bulacağım? kime hesap soracağım. sadece hayvanları otlatıyordu. başka bir suçu yoktu. daha 14 yaşında ve onu paramparça olmuş bir şekilde gördüm. ben buna nasıl dayanacağım? kızımızın hesabını kim kimden soracak? neden çocuğum durduk yere öldürüldü?" parçaları ağacın tepesindeydi ağabey rıfat önkol ise atılanın fosfor mermisi olduğunu ve bunun bilinçli bir şekilde yapıldığını ileri sürerek şunları söyledi: “karın bölgesine isabet etmiş. kız kardeşimin parçalarını ağaçların tepesinden topladık. vücudundaki bazı parçaları kendi elimizle çıkardık. ceset başında bekleyerek ağıt yaktık. altı saat boyunca savcı ve doktorun gelmesini bekledik. bazı milletvekillerini aradık. sonunda savcı, can güvenlikleri olmadığı gerekçesiyle cesedin abalı karakolu’na getirilmesini istedi. biz de başka köyden tabut bularak, ceset parçalarını battaniyeye sararak kendi imkânlarımızla bingöl’e bağlı abalı karakolu’na götürdük. insan hayatı bu kadar ucuz mu? neden sahiplenen olmuyor?” 9 Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Hukuk'un bir anlamı da haktır.Eğer hukuktan kastımız;anlatmak istediğimiz hak ise;o zaman ülkemiz de hukuk başlı başına bir fiyaskodur.Kendi dilimde hukuksuzluk derim ben bu fiyaskoya;hukukun olmadığı bir hukuksuzluk değil kastım;tamamen devletçi, statükoya hizmet eden bir hukukun varlığı Bu ülkede Engin işkencede ölebilir;işkence görüntüleri adalet sisteminde eritelibilir. Bu ülkede milyonları öldüren kattiler,vatanseverlik ile taçlanırken;çocukların attığı taş suç sayılabilir. Bu ülkede çoçukları öldüren masum,düşüncelerini ifade edenler mahkum olabilir... .............ve ve ve Polisin kendi varlığını koruması....bir taraftan taş diğer taraftan silah;orantısız güç denildi en son adına Tek sorumlusu;bize dokunmayan yılan bin yaşasın demekten yılanın başını ezemeyen bizleriz. 5 Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Taşmı daha öldürücüdür silahmı bunu soralım veya hadi hepsi bir kenera ateşli silahla vurulan bir için nasıl olurda bir mahkeme bölge gözeterek farklı karar verebilir? ne yapalım polisin eline sapan mı verelim geç 30 metreden nişan al sende Allaha emanetsin kolla kendini mi diyelim laf mı senin ki 1 Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ekim , 2009 Anayasada yaşam hakkı ile ilgili maddede açık açık yazan ikinci bir unsur daha vardır hiç onu okumuyorsunuz. kişinin hakları ve ödevleri 1-kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığı herkes yaşama hakkına maddi ve manevi varlığını koruma hakkına sahiptir.... bişey bişey bişey..... en altta da şöyle bir madde vardır Meşrü müdafa hali,yakalama ve tutuklama kararlarının yerşne getirilmesi, bir tutuklunun veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi , bir ayaklanma veya isyanın bastırılması sıkıyönetim veya olağansütü hallerde yetkili mercinin verdiği eirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği (izin) zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri birinci fikra hükmünün dışındadır. Öncelikle 12 yaşında bir çocuk bir vasi koruması altındadır.Hukuken bir fiil ehliyeti yoktur.O çocuğun gösteri meydanında ne işi var.Anası babası onu nasıl gönderiyor yada o çocuğa bunun eğlenceli olduğunu söyleyen mi olduda polise taş atarak kendine oyun çıkarıyor.Diyelim ki o çocuğun attı taş dengesiz bir yere gelseydi ve biranlık bir boşluğa denk gelse idi ve o polis o taştan dolayı bir şekilde ölse idi.O zaman yorumunuz ne olcaktı merak ediyorum. Hukuk sizin aleyhinize karar verirse "bu ülkede hukuk yok " sizin işinize gelen karar verirse "işte hukuk devleti" ne güzel yahu.... işkenceden ölenlerden başka ölüm yok mu bu ülkede.Benim askerim şehit olduğunda burda bir tane tazşye yazısı olmuyor.Hadi ben yazmam şehitler üzerinden rant sağlanmaz bizede yakışmaz.Varsa yoksa ezilme büzülme politilaları akılcı bir üretkenliğiniz yok. dağda ölen ceylan kızımız.nerden biliyorsunuz ordunun kullandığı havan topunun bir sonucu öldüğünü.yarın o havanı yada ölüme sebebiyet veren nesneyi PKK atmış olduğu ispatlanırsa çıkıp burda bangır bangır bağara bağara özür dileyecekmisiniz. Bu ülkde milyonları öldüren katiller vatanseverlikle taçlanırken diyorsunda dağda askeri ve yerel düzende de masum halkı katleden PKK lı için bir kusur sözünüz yok mavi hanım.... Hukukun işlediği suç var ise hakkı kötüye kullanma var ise bunu herkes dile getirmeli tabiki.Bunda bende sizinle mutabıkım ama kalkıpta işi siyasi bir çıkara ranta hatta ve hatta etnik bir diyaloğa getireceksek kusura bakmayın isterseniz banda kafa tasçı diyin ülkeme de bayrağımada dokundurtmam çünkü o iyi niyeti suistimaldir. Sana yapılan haksızlık banada yapılıyor sende ki hukuksuzluk bende de var.Öğrenci iken kaç kere haksız yere Polisten dayak yedim ama hakkımı aradım.Ama ne polisler ne askerler gördüm akşam evimde sakin sakin rahat tahat huzurlu yatıyorsam sayenizde dedim.Ama gavura kızıpta oruç bozmadım. 1 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 ne yapalım polisin eline sapan mı verelim geç 30 metreden nişan al sende Allaha emanetsin kolla kendini mi diyelim laf mı senin ki Ben askerliğimi Jandarma asayiş olarak yaptım toplumsal olaylara nasıl müdahale edileceği konusunda eğitimde aldım,polisin taş atana silahla ateş etmesini doğru bir davranışmış gibi lanse etmeye çalışmayın lütfen devlet bana kalkan vermiş kendimi koruyayım diye gaz bombası vermiş kullanayım diye ne silahın dipçiği,gaz bombası,cop bunlarda birer silah diye geçer kolluk kuvetleri mevzuatında vatandaşa karşı bunlar kullanılmalıdır ateşli silah değil.... 9 Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Ben askerliğimi Jandarma asayiş olarak yaptım toplumsal olaylara nasıl müdahale edileceği konusunda eğitimde aldım,polisin taş atana silahla ateş etmesini doğru bir davranışmış gibi lanse etmeye çalışmayın lütfen devlet bana kalkan vermiş kendimi koruyayım diye gaz bombası vermiş kullanayım diye ne silahın dipçiği,gaz bombası,cop bunlarda birer silah diye geçer kolluk kuvetleri mevzuatında vatandaşa karşı bunlar kullanılmalıdır ateşli silah değil.... ne yani bende askerliğimi AMM olarak yaptım ve hukukçuyum.Gel o zaman böyle tartışalım. Ben sana yukarıda bir Anaysasa maddesi yazdım onu okudun mu ?Ayrıca belirteyim polis taş atana silahla direk cevap vermemektedir son noktada yapılan bir hareketi direk ilk hareket miş gibi yansıtmanız aynı diyarbakırda ölen ceylan kızımızın ölümü ile ilgili desteksiz atılan iddialar gibi oluyor. Ayrıca sizde 12 yaşında bir çocuğun polisi taşlamasını doğal bir şey miş gibi niye aktarmaya çalışıyorsunuz.Neden o çocuğu şeytan taşlamaya gönderir gibi meydana salan anneyi babayıo yada her kimse o kişileri yargılamıyorsunuz.Jandarma askerlik yaptım diyorsun.Sana da aynısını yapsalar sen ne yaparsın anlat bakalım.ayrıca jandarma mevzuatı ile Polis teşkilatının mevzuatları farklıdır.Polisin direk müdahele hakkı vardır fakat jandarmanın şehrin göbeğinde direk müdahele hakkı yoktur.Ha senin değinmek istediğin önce havaya sonra yere sonra ayağa sıkmak ise onun eğitimini bende aldım istersen o konudaki ince detaylara girmeyelim olayı çamur at izi kalsına getiriyorsunuz. Devlet bana gaz bombası vermiş diyorsunuz kullanıldığı zaman bu insanlara yazık değil mi diyerek gaz bombasını eleştirirsiniz,yada ne bilim diğer alet edevatları ... maksat saldırmak sonuçta nerde nereye yakalar çamur atarsam.Polisin silahla cevap vermesini eleştirene kadar polise taş atılmasını niye eleştirmiyorsunuz... Çocuk taş attı diye silaha sarılan polisi eleştirirsiniz ama ben daha bir kürt olupta yüzüne afedersiniz lan bile desen silah,bıçak ve bilimum alet edevatla saldırmayanı görmedim bunu eleştirmezsiniz.Polisin görevi halkın asayişini huzurunu sağlamaktır eğer bunda normal tedbirler yetersiz kalıyorsa yeri geldiğinde silah kullanacaktır önce kendi canı sonra halkın can güvenliği içindir.Bunu eleştirmek sadece gözünün üzerinde kaş var neresine ne leke atsam acabadan ibarettir 1 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 ne yani bende askerliğimi AMM olarak yaptım ve hukukçuyum.Gel o zaman böyle tartışalım. Ben sana yukarıda bir Anaysasa maddesi yazdım onu okudun mu ?Ayrıca belirteyim polis taş atana silahla direk cevap vermemektedir son noktada yapılan bir hareketi direk ilk hareket miş gibi yansıtmanız aynı diyarbakırda ölen ceylan kızımızın ölümü ile ilgili desteksiz atılan iddialar gibi oluyor. Ayrıca sizde 12 yaşında bir çocuğun polisi taşlamasını doğal bir şey miş gibi niye aktarmaya çalışıyorsunuz.Neden o çocuğu şeytan taşlamaya gönderir gibi meydana salan anneyi babayıo yada her kimse o kişileri yargılamıyorsunuz.Jandarma askerlik yaptım diyorsun.Sana da aynısını yapsalar sen ne yaparsın anlat bakalım.ayrıca jandarma mevzuatı ile Polis teşkilatının mevzuatları farklıdır.Polisin direk müdahele hakkı vardır fakat jandarmanın şehrin göbeğinde direk müdahele hakkı yoktur.Ha senin değinmek istediğin önce havaya sonra yere sonra ayağa sıkmak ise onun eğitimini bende aldım istersen o konudaki ince detaylara girmeyelim olayı çamur at izi kalsına getiriyorsunuz. Devlet bana gaz bombası vermiş diyorsunuz kullanıldığı zaman bu insanlara yazık değil mi diyerek gaz bombasını eleştirirsiniz,yada ne bilim diğer alet edevatları ... maksat saldırmak sonuçta nerde nereye yakalar çamur atarsam.Polisin silahla cevap vermesini eleştirene kadar polise taş atılmasını niye eleştirmiyorsunuz... Çocuk taş attı diye silaha sarılan polisi eleştirirsiniz ama ben daha bir kürt olupta yüzüne afedersiniz lan bile desen silah,bıçak ve bilimum alet edevatla saldırmayanı görmedim bunu eleştirmezsiniz.Polisin görevi halkın asayişini huzurunu sağlamaktır eğer bunda normal tedbirler yetersiz kalıyorsa yeri geldiğinde silah kullanacaktır önce kendi canı sonra halkın can güvenliği içindir.Bunu eleştirmek sadece gözünün üzerinde kaş var neresine ne leke atsam acabadan ibarettir Ceylanla ilgili desteksiz atma lafını kullanmanızı komik buluyorum,madem bizim amacımızın Tsk'yı karalamak olduğunu düşündürme çabasındasınız,bana savcının neden olay yerine gelmediğini,bir imamın eline tutuşturulan kamera ile olay yerinin video ve resminin çektirilmesini ve doktorun neden karakol bahçesinde üstün körü bir otopsi yaptığını ayrıca bu tür konularda aman halk duymasın güdüsüyle neden herseferinde gizlilik kararı verildiğini açıklayın bana ama yine çamura yatmadan lütfen. Kimse Pkk'li adam polise askere ateş ederse polis-asker çiçek atsın demiyor olayı saptırmayın ancak Bölgede bir adeletsizlik hüküm sürüyor bunu güdeme herdaim taşımakta biz Bölge halkının asli görevidir sadece Türkiyede değil dünyanın heryerinde Ceylanların,Uğurların durumu anlatılıyor anlatılacak bu vahşetler devam ettikçe bizde yazacaz... 5 Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 9 Ekim , 2009 Ceylanla ilgili desteksiz atma lafını kullanmanızı komik buluyorum,madem bizim amacımızın Tsk'yı karalamak olduğunu düşündürme çabasındasınız,bana savcının neden olay yerine gelmediğini,bir imamın eline tutuşturulan kamera ile olay yerinin video ve resminin çektirilmesini ve doktorun neden karakol bahçesinde üstün körü bir otopsi yaptığını ayrıca bu tür konularda aman halk duymasın güdüsüyle neden herseferinde gizlilik kararı verildiğini açıklayın bana ama yine çamura yatmadan lütfen. Kimse Pkk'li adam polise askere ateş ederse polis-asker çiçek atsın demiyor olayı saptırmayın ancak Bölgede bir adeletsizlik hüküm sürüyor bunu güdeme herdaim taşımakta biz Bölge halkının asli görevidir sadece Türkiyede değil dünyanın heryerinde Ceylanların,Uğurların durumu anlatılıyor anlatılacak bu vahşetler devam ettikçe bizde yazacaz... arkadaşım benim sorduğuma cevap ver istersen önce ben sordum.Soruya soru ile cevap veren insan cevabı olmayan insandır.Er kişi subjektif olduğu konuda objektif cevap verebilendir.Eleştirmem gereken yerde seninle beraber eleştiriyorum eğer bunu sen göremiyorsan bu görmek istememendendir. Sadece soruma cevap ver.Polise askere taş atma yada başka şeyler 12 yaşında bir çocuğun orda meydanda ne işi var bana bunu açıkla 1 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2009 Başsavcılık; biri firari 46 sanık hakkında, ‘örgüt üyeliği’ ve ‘örgüt propagandası’ndan dava açtı. İddianamede; ESP’lilerin izinli ve demokratik eylemleri, basın açıklamaları ‘örgüt eylemi’ sayıldı. İşte bunlardan bazıları: * ‘Hayata Dönüş’ ve Ulucanlar Cezaevi operasyonlarını protesto etmek * DTP’lilerin gözaltına alınmasını ve DTP kapatması davasını basın açıklamasıyla protesto etmek. * Santral Garajı önünde 8 Mart 2006’da yapılan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlamasına katılmak. * Gazi Mahallesi olaylarının yıldönümünde açıklama yaparak, “Gazi’nin, Beyazıt’ın, Halepçe’nin hesabı sorulacak” diye slogan atmak. * Gökdere Meydanı’nda üç yıl art arda yapılan Nevruz Miting’ne katılmak, “Biji Newroz, biji sosyalizm” diye slogan atmak. * 1 Mayıs Miting’ine katılıp “Genel grev genel direniş” pankartı açmak. * Çalışma Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü önünde “Sendikasız, sigortasız, kölece çalışmayacağız” diye açıklama yapmak. * Filistin’e destek verip İsrail’in saldırılarını protesto etmek. * Kaplıkaya Cuma Pazar Yeri’nde ‘Irkçılığa, Şovenizme, Militarizme Karşı Kültürler Buluşuyor’ adlı müzikli etkinlik düzenlemek; ‘Halklar Kucaklaşıyor’ ve ‘Yaşasın Halklarını Kardeşliği’ diye pankartlar açmak. * Ergenekon’u protesto edip “Güngören katliamının sorumlusu kontrgerilla” diye açıklama yapmak; ‘kontgerillanın kitle katliamlarını ve öldürdüğü aydınları’ anmak * “12 Mart’tan 12 Eylül’e darbeciler yargılansın” ve “Mehmet Ağar tutuklansın” diye açıklama yapmak. Bu arada, operasyonlarda ne bir silah ne de patlayıcı bulundu. Savcılığın, ‘kanıtlar’ listesinin çoğunu gazete, dergi, kitap, broşür ve CD’ler oluşturuyor. Bazıları şöyle: * ‘Yeşil Bursa - Kızıl Bursa’ yazılı defter * Kırıklar F Tipi Cezaevi okuma notları * Özgür Gençlik dergisi ve Atılım gazetesi sayıları * Brezilyalı eğitmen Paulo Freire’nin kaleme aldığı ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ adlı kitap * Üzerinde Deniz Gezmiş ve Che Guevara’nın fotoğraflarının bulunduğu Liseli Öğrenci Birliği’nin bildirisi * Karl Marks ve Friedrich Engels’e ait ‘Komünist Manifesto’ Haklarında 10 yıl hapis isteniyor Haklarında 10 yıla kadar hapis cezası istenen 46 sanıklı Bursa ESP Davası’nın ilk duruşması İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 30 Ekim’de görülecek. Bu arada; Adana, Mersin ve Hatay’da, yine MLKP’in legal alan faaliyetlerini yürüttükleri iddiasıyla sekizi tutuklu 22 şüpheli hakkında açılan davada 53 demokratik eylem, etkinlik ve açıklama ‘örgütsel suç’ sayılmıştı. Şüphelilere yöneltilen ‘suçlar’ şöyleydi: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı ve krizi protesto etmek, işçi kurultayına ve 1 Mayıs’a katılmak, Kahramanmaraş katliamını ve öldürülen AGOS gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink anmak, ‘Darbelere Karşı Demokrasi Mitingi’ne katılmak... ‘Ele geçirilen’ delillerse, ‘suçlar’ kadar şaşırtıcıydı: “Che Guevara isimli teröristin hayatını anlatan film, Lenin işlemeli duvar halısı, ‘kuş gribi’ bildirisi, altı düdük, beş salsa aleti, dört zilli tef... 5 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Ergani’de Korucular tarafından Necmettin, Şevki, Belkiza ve Süleyman Aras’ın öldürülmesinde devletin ihmali çıktı. Bugün Ergani ilçemizde meydana gelen ve dört kişinin ölümüyle sonuçlanan olayda, devletin büyük ihmali ortaya çıktı. Maktulleri ve yakınlarını daha önce iki defa döven ve yaralayan faillerin Korucu olduğu ve kolluk, savcılık tarafından kayırıldıkları iddia edildi. Ergani Cumhuriyet Savcılığının 2009/1210 ve 2009/1285 numarada kayıtlı soruşturma evraklarında ilginç bilgilere ulaştık. Savcılığın 2009/1210 numaralı soruşturma evrakı kapsamında Ergani Asliye Ceza Mahkemesinde ( 2009 / 479 Esas) açılan ceza davasının duruşması 12.11.2009 günü görülecek. İlginç olan şu; bugünkü olayda fail olan Akol ailesinin fertleri yol kesmek suretiyle Aras ailesine saldırdıkları halde, tutuklu olan kişi Aras ailesinden Nurettin Aras. Detaylar bununla da sınırlı değil. 19.08.2009 tarihindeki yol kesme olayından birgün önce altı kişilik Akol ailesi grubu, Ergani sebze haline giderek Nurettin ve Necmettin Aras'ı ölesiye dövdükleri, şikayetçi olan mağdurların Karakol'dan nasihat aldıkları ve barıştırılmaları karşılığı Akol ailesine 20.000 TL vermeleri gerektiği kendilerine söylendiği iddia edilmektedir. Çünkü İsmail Akol'ün kızı Perihan ARAS (AKOL) maktul Necmettin ile evli ve babası tarafından zorla alıkonulduğu ve Aras ailesinden para istendiği iddia edilmektedir. Tüm bu iddialar, alıkoymalar, yol kesme ve darp etme olaylarına karşı; savcılığın bulduğu çözüm; meşru müdafaa kapsamında kendini savunan Nurettin Aras'ın tutuklanması ve dosyaları kabarık ve de elinde silah sağı solu tehdit eden korucu Akol ailesi fertlerinin serbest bırakılması ve korucu silahıyla gezmelerine müsaade edilerek bugünkü vahim olayın meydana gelmesine sebebiyet verilmesi olmuştur. Koruculuk yapan Akol ailesinin benzer birçok olaya karıştıkları, kanun dışı birçok olayda da kolluktan müsamaha gördükleri gelen bilgiler arasında. Bugünkü olayın esas sebebine gelince; Akol ailesi hakkındaki şikayet ve soruşturmalar neticesinde, detaylarını öğrenemediğimiz bir sebeple bugün Korucu fertlerin silahları karakola çağrılarak alınıyor ve bu olaydan 10 dakika sonra bu saldırı-katliam olayı meydana geliyor. Telefon ile konuştuğumuz Aras ailesi fertlerinden M.E. bu hususları doğrulayarak, Karakol'dan şikayetçi olduklarını, öncesinde Akol ailesine göz yumduklarını, bugün ise silahların alınması sebebi ve soruşturmalar hakkında bilgilendirildiklerini düşünüyoruz imasında bulundu. 4 Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Yargıtay Ceza Genel Kurulu, taş atan kalabalığa ateş açan güvenlik görevlisinin ateşi sonucunda bir kişinin yaşamını yitirmesini hukuka uygun bularak, güvenlik görevlisi hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verdi. Bu karar ilk olmayıp anlaşılan . . . .hukukun üstünlüğü ilkesine uygun bir yargı yapılanmasını hayata geçirmesi gerekmektedir. 20 yıl dağlarda terörist olarak kalmış kim bilir kaç insanı öldürenlere çadırdan mahkemeler kurulurken devletin savcılarını bu katillerin ayağına götürürken adalet oluyor,yada sesiniz çıkmıyorken polise saldıran kalabalıkta öldürülen terörist yanlısına gelincemi adalet aklınıza geliyor.!!!!! 8 Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2009 Ergani’de Korucular tarafından Necmettin, Şevki, Belkiza ve Süleyman Aras’ın öldürülmesinde devletin ihmali çıktı. . . . Telefon ile konuştuğumuz Aras ailesi fertlerinden M.E. bu hususları doğrulayarak, Karakol'dan şikayetçi olduklarını, öncesinde Akol ailesine göz yumduklarını, bugün ise silahların alınması sebebi ve soruşturmalar hakkında bilgilendirildiklerini düşünüyoruz imasında bulundu. zaten bütün ölümlerin sorumlusu devlet bizim bekir amcada trafik kazasından öldü bu forumda o kadar gündeme getirdim fayda etmedi.Devlet eğer bizim yollarımızıda çift şerit yapsaydı belki bekir amca ölmezdi !!Bekir amcanın hesabnı kim verecek ?nerede bu devlet !!! Bu ilginç bilgilere kim ulaştı sizmi yoksa taraf yada gündemmi kaynağıda açıklasaydınız bari !! 7 Alıntı
Φ JAN Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 ne yapalım polisin eline sapan mı verelim geç 30 metreden nişan al sende Allaha emanetsin kolla kendini mi diyelim laf mı senin ki Bugüne kadar gösterilerde atılan taş ya da molotof sonucu kaç polisimiz şehit oldu? Ama sadece eylemde olduğu için taranıp ölen yüzlerce çocuk var İnsan Hakları kayıtlarında.. 1992 Şırnak nevruzunda yaşananları bilirmisiniz? Sadece soruma cevap ver.Polise askere taş atma yada başka şeyler 12 yaşında bir çocuğun orda meydanda ne işi var bana bunu açıkla İsrail askerlerine taş atan çocukların Filistinde kahraman, Güneydoğuda terörist olarak görülmesini siz açıklayabilir misiniz? Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 arkadaşım benim sorduğuma cevap ver istersen önce ben sordum.Soruya soru ile cevap veren insan cevabı olmayan insandır.Er kişi subjektif olduğu konuda objektif cevap verebilendir.Eleştirmem gereken yerde seninle beraber eleştiriyorum eğer bunu sen göremiyorsan bu görmek istememendendir. Sadece soruma cevap ver.Polise askere taş atma yada başka şeyler 12 yaşında bir çocuğun orda meydanda ne işi var bana bunu açıkla Bir çocuk yada bir büyük inandığı bir değer uğruna yollara çıkabilir polise taş atabilir,bu durumlarda yapılacak işlem dünyanın heryerinde aynıdır ama nedense türkiyede farklıdır,hele hele mevzu bahis Kürt çocukları olunca hemen TMO'dan yargılanırlar Uğur Kaymaz Bir gösteride değildi babası ile birlikte evlerinden çıkıyorlardı etraflarında siper alanlar onu ve babasını delik deşik ettiler,önce mahkeme mardinden alındı,sonra PTT'nin delilleri taşıyan arabası devrildi ve deliller kaybedildi ve sonuç 12 yaşındaki çocuğun vücudunda 13 delik açan kurşunları sıkanlar serbest kaldılar,Bumudur adalet dediğiniz,eğer devlet bu adaletsizliğe dur demezse,işte birileri çıkar biz dur demek için dağdayız der ve o insanların desteğini arkasına alır..... 3 Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Bugüne kadar gösterilerde atılan taş ya da molotof sonucu kaç polisimiz şehit oldu? Ama sadece eylemde olduğu için taranıp ölen yüzlerce çocuk var İnsan Hakları kayıtlarında.. 1992 Şırnak nevruzunda yaşananları bilirmisiniz? İsrail askerlerine taş atan çocukların Filistinde kahraman, Güneydoğuda terörist olarak görülmesini siz açıklayabilir misiniz? Rizede de Trabzondada yayla şenlikleri kutlanıyor..çocuklar kimseye taş atmıyor..Jandarmada oluyor orada Poliste.. yerlerde taş dolu ayrıca.. Filistin/İsrael..Şırnak/Türkiye..çocuk taş atıyor..kime..neden atıyor.. Sn.JAN.. 2 Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2009 Dünyada hür ve bağımsız olan kimse yoktur... En esir olanlarsa hür olduklarını sananlardır... Yüzyılımızın en kanayan yarası küreselleşme adı altında halklara empoze edilen fikirler... Kim iddia edebilir, bu dünyada insanlar arasında eşitlik vardır diye... İnsanlar arasında eşitlik yoktur, halkları birbirine düşüren, kendileri tek güç olabilmek adına birleşerek BİRLİKLER (BM,AB, ABD, G8,NATO gibi) kurmasına karşın esasında diğerlerini bölmek, parçalamak, ufalamak ve yutmak için mücadele edenlerdir esas karşı duruş sergilenmesi gerekenler... Ve asıl özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi böyle verilir, kendi halkına ve kendinden olana karşı değil halkını esir edene karşı durduğun sürece direnişçisindir... Dil, din, renk, ırk ayırtetmeksizin... Ulusal gücünü koruduğun sürece emperyalizmle mücadele edilebilir yoksa herkes dili, dini, rengi, ırkı farklı olmasına rağmen birleşirken, bizi ayırmaya çalışmalarındaki niyeti görmediğimiz sürece kendimizi kandırmış oluyoruz, hukukta onların egemenliğinde olduğu için Türkiye'de adalet ve hukuktan söz etmek mümkün değildir... Ne hukuk ve adalet Türkiye'de sömürü ve işgal var, hukuk ne gezer? Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Biz yıllardır bu sitede diyoruzki Türkiye Cumhuriyeti bizim devletimizdir,bizim Türk halkıyla hiçbir şekilde problemimiz olmamıştır,olamazda,Kürtlerin sorunu sistemledir,devlet 85 yıldır biz Kürtleri asimile etmeye benliğimizi yok edip bizi Türkleştirmeye çalışıyor,buna karşı durmak dilimize,benliğimize sahip çıkmak bizim en doğal hakkımızdır ve bunu başarmak için ülkeyi bölmek değil anaya ve yasalarda yapılacak değişiklikler yeterli olacaktır,örneğin her sabah çocuklarımıza ait olmadıkları bir ırk üzerine and içirilmesin diyoruz bize bölücü diyorlar,ben sabaha kadar Türklük üzerine yemin etsemde ben Türk değilim Olamamda,Türk olan arkadaşlarım ne kadar kendi dilllerini ve Kültğrlerini yaşatma hakkına sahiplerse bu ülkede bende o kadar sahip olmak istiyorum buda bölücülük değildir asıl bölücülük var olanı yok saymaktır... 2 Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Evet birleşmemiz gerektiği konusunda size katılabilirim ama bu birleşme birbirimizin değerlerini,dilini,soyunu kendi dilimiz,kültürümüz ve değerlerimize zorla empoze etmeye çalışarak değil,birbirimizin farklılıklarına saygı duyarak gerçekleştirilirse ancak başarılı olur..... Birleşme..sanki ''AYRI''iki ülke..biri Şırnak cumhuriyeti,diğeri T.C.. hadi gelin birleşelim.. unutmayın,küçük dereler büyük akarsularda ''BİRLEŞİRLER''.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Gönderi tarihi: 8 Kasım , 2009 Sn.Botan.. Anlaştık..tamam..bundan böyle T.C ye ve Kurumlarına hakaret etmeden güzel güzel akın, büyük akarsuya katılın.. T.C sizin Kürt etnik kökeninizin varlığını sürdürebilmesi için en güvenilir en büyük TEMİNATIDIR.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.