Φ ilker01 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2009 Albay Temizöz'ün yargılandığı davada gizli tanık "İfadeyi bilmeden imzaladım" dedi. Kayseri Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ'ın da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Albay Temizöz, eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, oğlu Tamer Atağ, itirafçılar Adem Yakin, Hıdır Altuğ ve Fırat Altın (Abdulhakim Güven) katıldı. Hakkında yakalama kararı bulunan tutuksuz sanık Kukel Atağ ise katılmadı. Duruşmada, sanıkları savunmak üzere 7 avukat hazır bulunurken, aralarında Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar'ın da yer aldığı 40'a yakın avukat da müdahil olarak katıldı. Sanık avukatları, iddianamede maktul olarak adı geçen İhsan Arslan, Abdullah Özdemir ve İzzet Padır'ın öldüğüne dair resmi kayıt bulunmadığını, bu nedenle söz konusu suçlamalarla ilgili savunma yapmakta zorlandıklarını dile getirerek, iddianamede bunun düzeltilmesini talep ettiler. Müdahil avukatlar ise yargılama esnasında Kürtçe bilen bir tercümanın görevlendirilmesini, sanıkların savunmalarının, Türkçe bilmeyen maktul yakınlarına çevirisinin yapılarak anlatılmasını istediler. Yer sıkıntısını da anlatan avukatlar, yargılamanın daha geniş bir salonda sürdürülmesini talep etti. Mahkeme heyeti, taleplerin reddine karar verdi. Mahkeme başkanı, tercüman konusunun ise maktül yakınlarının ifadelerinin alınması sırasında talep edilebileceğini belirtti. GİZLİ TANIK ANLATTI Duruşmada, iddianamede ''Tükenmez kalem'' adıyla gizli tanık olarak ifadesi bulunan sanık Fırat Altın (Abdulhakim Güven) hazırladığı 35 sayfaya yakın ifadesini okuduktan sonra mahkeme heyetine sundu. Sanık Altın, 1995 yılında kimlik bilgilerinin güvenlik gerekçesiyle değiştirildiğini, Abdülhakim Güven olan adının Fırat Altın olarak kayıtlara geçildiğini anlattı. Terör örgütü PKK'dan ayrıldıktan sonra örgütün iç yüzünü güvenlik güçlerine anlattığını ve onlara yardımcı olduğunu belirten Altın, ''O tarihte yargılandığım DGM, benim korunmam gerektiğine karar verdi. Terör örgütü konusunda anlattıklarımdan sonra çeşitli operasyonlar yapıldı. Bu nedenle örgüt ve yandaşları tarafından hedef durumuna getirildim'' dedi. Tutuklu kaldığı Diyarbakır E Tipi ceza evinin o dönemde, örgütün dağ kadrosu için adam yetiştirdiği, bir yer durumunda olduğuna dikkati çeken sanık Altın, şöyle dedi: ''Kuryeler vasıtasıyla cezaevindeki örgütsel çalışmalar örgüte iletiliyordu. Bunları anlattım. Örgütün faaliyetleri sekteye uğradı. Bu nedenle üzerime gelindi. İtirafçı olarak anılmak benim hoşuma gitmiyor. Terör örgütü PKK'ya karşı olan bir vatandaş olarak bilinmeyi isterim. Ben böyle bir durumda iken kimliğim teşhir edildi. Sahte kimlik kullanıyorum diye mahkemede yargılandım. Ta ki Ankara'dan resmi yazı gelene kadar bu böyle devam etti. Korunma talebim olmasına rağmen kimliğimi hep deşifre ettiler.'' Hiçbir yasa dışı faaliyet içinde bulunmadığını, terör mağduru olduğunu ileri süren sanık Altın, tutuklanmasının büyük haksızlık olduğunu savundu. Sanık, Altın, tutuklanmasının terör örgütüne moral verdiğini anlatarak, yargılamayı anlamakta güçlük çektiğini ve iddianamede anlatılanların hepsinin düzmece olduğunu ileri sürdü. Kendisine psikolojik baskı uygulandığını ve kazılarda çıkan kemiklerle kendisinin ilişkilendirildiğini hatırlatan Altın, bunu yapanlardan şikayetçi olduğunu söyledi. ''Ben terörü şiddetle kınıyorum'' diyen Sanık Altın, ''Tükenmez kalem'' olarak alınan ifadesinin geçersiz olduğunu ve içeriğini bilmeden imzaladığını savundu. KAMİL ATAĞ: 1985'TEN BERİ pkkNIN HEDEFİNDEYİZ'' Sanık Kamil Atağ da yaptığı savunmasında, 1985 yılından buyana terör örgütü PKK'nın hedefi durumunda olduğunu, belirterek, şöyle dedi: ''Göçer olarak ailemiz, yaylada terör örgütünce döşenmiş kimyasal mayın buldu. Bunu güvenlik güçlerine bildirdik. O günden sonra ailemiz Cizre'de iskan edildi. Terör örgütü nedeniyle çarşıya çıkamıyorduk. Durumu OHAL Valiliği'ne anlattım. Onlar da bana tank taburundan ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimi söylediler. Biz ailece her zaman devletin yanında durduk. Örgüt adı altında adam öldürme ve örgüte üye olma suçlamaları bizleri derinden üzmüştür. Biz şehit ailesiyiz. Silahlı bir çete kurmamız söz konusu değil. Aşiretimiz korucudur. Emrimde 300 silahlı korucu bulunuyor. Şimdi TSK silahlı çete mi kurmuştur. Tanık Mehmet Nuri Binzet, yalancı canavardır. Hukuka güveniyorum. Devletin bizden bir alacağı varsa bunun faturasını ben kendim keserim. Örgüt üyeliğinden yargılanmam bizi son derece üzmüştür.'' SAVCI: "ALBAY TEMİZÖZ'Ü İÇERİDE ÇÜRÜTECEĞİM" DEDİ Şırnak ve çevresinde 1993-1995 yılları arasında 23 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulan, aralarında Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz ile eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atak’ın da bulunduğu 7 sanığın yargılanmasına devam edildi. Diyarbakır 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada eski pkk itirafçısı, “Tükenmez Kalem” adıyla gizli tanıklık yapan sanık Fırat Altun (Abdulhakim Güven) savunma yaptı. 1995’te kimliğinin değiştirildiğini, yıllarca devlet için hizmet ettiğini belirten Altun, şunları söyledi: “Savcı bana bu dosyadan kurtulamayacağımı, üst düzeyde yetkilendirildiğini söyledi. Savcı, ‘İşte bak, Albay Temizöz’ün kulağından nasıl tutup getirdim, içeride çürüteceğim’ dedi. Bu dosyanın Güneydoğu’nun Ergenekon’u olduğunu söyledi, açıkça benden kelle istediğini söyledi. Yurtdışına gönderme, yüz değiştirme ve özgürlük vaadinde bulundu. Savcının bu konuşması karşısında şok oldum. İki devlet mi var? Savcı bana devletin örgüt ile görüştüğünü söyledi. Beni PKK’ya teslim etmelerinden korktum. ‘Tükenmez kalem’ adıyla verdiğim gizli tanık ifadem geçersizdir. Hiçbir yasadışı örgütlenme içerisinde yer almadım. Öldürdüğüm iddia edilen 2 kişiyi tanımıyorum.” Sanık avukatları, iddianamede “Öldürüldü” diye geçen bazı kişilerin kayıtlara göre halen yaşadıklarını belirterek, iddianamenin düzeltilmesi talebinde bulundu. Mahkeme isteği reddetti. HANEFİ AVCI, "KOMUTAN ADI VER" DEDİ 'Sokak Lambası’ adıyla gizli tanık olarak ifade veren ve daha sonra bu ifadelerini geri çeken PKK itirafçısı tutuklu sanık Hıdır Altuğ, hakkındaki tüm suçlamaları reddetti. Altuğ, şöyle dedi: “10 yıldır Ankara’da Ali İhsan Kaya’ya ait Kaya İnşaat’ta çalışıyorum. Emniyet İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı Recep Güven ve Emniyet Müdürü Hanefi Avcı da Kaya’nın yanına gelip gidiyorlardı. İkisi de benimle konuşarak Diyarbakır’a gidip ifade vermemi istediler. Hanefi Avcı, Diyarbakır’a gidip polise tanıdığım paşa ve komutanların adını vermemi istedi. ‘Ne korkuyorsun, askerin korkulacak yanı kalmadı. Bak kulağından tutup getiriyoruz’ dedi. O ifade özgür irade ile alınmış değildir.” ASKERHABER Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.