Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Verdiğin .pdf'deki bilgiler, zaten internette de aradığınızda, Kürtçe ile ilgili bilinen ve abartılmış, kotarılmış, sündürülmüş bilgilerin derlenip toplanmış bir başka sürümünden ibaret gibi görünüyor. Ayrıca içeriği oldukça güdümlü yazıldığı ve hedefine neyi aldığı pek bellidir.

Kürtçe ile ilgili yeterli bilgiyi Cyrano yakın bir iletisinde vermişti ve yönlendirdiğiniz .pdf'den çok daha doyurucu ve öz bilgilerdi.

Kendimizi kandırmayalım; lütfen...

Gönderi tarihi:

"Paris Kürt Enstitütüsü" PKK'ya bağlı kuruluşlardan birisi. "kürt dili üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan" internetteki sunuş bu :) Tabi belki detaydır ama, hani içinde dilbilimcilerde olsa fena olmazmış :)

 

Bu , APO'nun mahkemede, başkanı için Fransa Cumhurbaşkanı'nın eşiyle irtibatımızı sağlayan kişi diye bahsettiği kurum. Şu forumda yüzkere söylemişimdir. Bilim, bilim adamlarının işidir. Başkanının branşı ne ? Fizikçi. Başkan yardımcısı? Sosyal bilimci. Konu ne ? Kürtçe.

 

Yani demek ki biz dilbilimcilerin ne dediğini boşverip, dilbilimiyle alakası olmayan adamların kurduğu, PKK'nın Fransa'da ki sözcülüğünü yapan bir kuruluşun ne dediğine bakacağız.

 

O pdf'dekiler hakkında internette küçük bir aramaya yaparak, "bilim adamları tarafından kabul görmeyen iddialar" olarak nitelendirildiğini görmekte zor değil dimi.

 

PKK'dan iyi bilecek değil ya filologlar, Medler kürttü, asur kralı kabartmada çiüğ köfte yiyordu, karduklar kürttü, kürtçe 5000 yıllık bir dil. Madem PKK söylüyor doğrudur. Bilime ne hacet :)

Gönderi tarihi:
PKK'dan iyi bilecek değil ya filologlar, Medler kürttü, asur kralı kabartmada çiüğ köfte yiyordu, karduklar kürttü, kürtçe 5000 yıllık bir dil. Madem PKK söylüyor doğrudur. Bilime ne hacet :)

 

Hehhe he...

Aşkolsun Cyrano, sende yani...

Bilmiyor musun, Hz. İbrahim'in bile Kürt olduğunu iddia etmişlerdi bir ara...

Hz. Adem'de Kürt'tü zaten...

 

Abi "Uydurma Tarihçilik" gördüm ama bu kadarına da pes doğrusu...

.pdf metninin ilk sayfalarını okur musunuz lütfen!?

Sırf bilimsel tavırlardan fersah fersah uzak söylemlerle dolu ve provakatif detaylar...

Nerede kaldı Filoloji...

Elbette ki PKK referanslı kaynaklara dayanacağız :)

Çaresizlik diyorum ben buna...

 

Emperyalizmin, eylemlerini meşrulaştırmasının en modern yolu,

19. yüzyılda "Yapay Tarih" denilebilecek "Köken Araştırmaları" ve "Köken Oluşturmalar" ile başladı.

Emperyalist güçler "Biz zaten buradaydık" diyebilmek için köken oluşturmaya başladılar.

Ermeniler ile Kürtler aynı kökenden sayıldı; tutmadı, yemedi...

İngilizler, Hint-Avrupa dolayısı ile Kürtler ile aynı kökenden saydılar; dönemin bölücü ve batı hayranlı Kürt Aşiret Liderlerinin atlamasından başka sallayan olmadı; tutmadı, yemedi...

Almanlar kökenlerini Hititler'e dayandırdılar ve hala dayandırmaya çalışıyorlar...

Türkleri bu coğrafyadan atabilmek ve kendilerini haklılaştırmak için "yeriniz Orta Asya'dır" denildi; Egeli Helenler ile aslında pek sıkı bir akrabalığı olmayan bugünkü Yunanlılara bir "Helen kökeni" oluşturuldu ve Küçük Asya'ya salındılar, salındıkları yere gömüldüler, denize döküldüler; tutmadı, yemedi... (Bugün "Yunan" dediğimiz Yunanlıların kökeni Aka'lara dayanır. Anadolulu Rumlar ise hiçbir zaman "Yunan" olarak adlandırılmamışlardır; Bizans/Roma döneminde "Roma" adından gelen "Rum" adını almışlardır. Anadolu'nun adı, Türkler gelen kadar "Roma İli/Rum ili/Rumeli" idi; Türkler gelince "Turchia" olmuştur ama hiçbir zaman Anadolu "Kürdistan" veya "Kürdhia" olarak adlandırılmamıştır; neden acaba? Hem de Kürtlerin kökeninin, sözüm ona Medlere, Karduklara, Hz. İbrahim'e kadar dayanmasına rağmen!!!:D

Siz, Medlere, Karduklara ve hatta Hititlere, Hattilere kadar uzanabilecek bir teşkilatlanma, örgütlenme geleneğine sahip olabileceksiniz; ama hiçbir zaman adınız o hakim olduğunuz topraklara verilmeyecek... :lol:

 

 

Herneyse,

Dolayısı ile Emperyalizmin en bariz oyunu, Köken Kandırmacası ve "Resmi Tarih" sloganıdır...

Kendi söylemlerini "Alternatif (sözümona 'gerçek') Tarih" olarak tanımlarlar ama kendileri gibi düşünmeyen tarihçileri "Resmi Tarih" yapmakla suçlarlar.

 

"Kürt Kökeni"ne dair temellendirmeler de hiçbir bilimselliği olmayan ve bilimsellikten çok söylemlere, benzetmelere ve "olabilir"lere dayanan söylemlerdir.

 

Yeri gelmişken şu "Resmi Tarih" konusunda bir söz söylemek isterim.

Geçende Feroz Ahmad, Sina Akşin, Şerafettin Turan, Zeki Arıkan, (düşünce dünyasının taraflısı olmasam da) Tuncer Baykara gibi önemli tarihçilerin katıldığı bir sempozyuma katıldım ve özellikle Feroz Ahmad, Sina Akşin ve Şerafettin Turan gibi tarihçilerle oturup iki söz etme fırsatı buldum (açıkçası benim için büyük onur).

Bir ara "Resmi Tarih"ten tartışma açıldı ve bir akademisyene sordular "Hocam, Resmi Tarihçilik diye bişey varmış, nedir bu?" diye...

Verdiği cevap şuydu: "Valla hocam, bize Resmi Tarihçi diyorlar ama ben şimdiye kadar Devletin hiç bize sahip çıktığını görmedim..."

 

Düşünsenize, siz, devletin yönlendirdiği bir "Resmi Tarihçi" olacaksınız ama sizin söylemlerinizin propagandasını, yayılımını, savunumunu ve güçlendirmesini yapmayacak devlet...

Aksine, sizin söylediklerinizin ve ortaya çıkardıklarınızın aksi yönde bir politika izleyecek durmadan...

Resmi Tarihçilik Fransa'da, İngiltere'de, Amerika'da, Ermenistan'da yapılır; çünkü Siyasi amaçlar ve sömürgecilikleri ile içiçedir onların Tarih anlayışı; bu çerçevede şekillenmiştir.

Dışarıdaki ve içeride işbirlikçi/bölücü/güdümlü Kürtler bile Resmi Tarihçilik yapar; artık hangi devlete sattılar ise onurlarını, o devletin Resmi Tarihçiliğini yaparlar...

Ama Türkiye'de yapılabilecek son şey sanırım Resmi Tarihçiliktir; çünkü Türkiye'de devlet hiçbir zaman Tarihçiliğe destek vermemiştir; verseydi, en baştan koskoca Osmanlı Arşivinin büyük bölümünü Seka'ya kağıt ve Bulgaristan'a leblebi poşeti olarak satmazdı...

Resmi Tarihçilik gibi bir politikası olan devlet, tarihçisini hiç sahipsiz ve kaynaksız bırakır mı; var mı böyle bir olay?

Bakın yukarıdaki .pdf örneğine; adamlar filolog bile kesiliyorlar; Resmi/Güdümlü Filologculuk yapıyorlar...

 

Neyse, söylenecek söz çok ama anlatılabilecek pek kimse yok..

 

Yapay Tarih mi?

İşte bunun ne olduğunu anlamak için Kürt Tarihine ve Kürtlerin kökeni oldukları iddia edilen kültürlere bakın bakalım...

Ne göreceksiniz...

Gönderi tarihi:

Kendisi de siyasal bir Kürtcü olan Hakan Özoglu,"Modern Kürt kimligi ile Kürdistan'in cok eski sahipleri arasinda bir bag kurulamiyacagini,bir kelime benzerliginin,bir etnik grubun kökenine esit kabul edilemez."demektedir.Hakan Özoglu bu sözüyle,ayni zamanda Kürdistan'in sadece bir cografi terim oldugunuda vurgulamaktadir.

Kürtler'in atalari diye ileri sürülen eski medeniyetlerin Kürtlerle hicbir iliskisi olmadigi bilim adamlarinca ispatlanmistir.Bence Kürt düsünürleri Kürtleri objektif olarak büyütec altina almali ve Kürt toplumuna gecmisiyle ilgili gercekleri anlatmalidirlar.Baskalarinin tarihlerini calmakla ne tarih olur ne de medeniyet.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tarih yağmacılığı başka birşey değil. Pers efsanalerini al, kürt efsanesi yap. İlk kez perslerin kutladığı nevruzu al (yahu ismi farsça) w koy kürtlerin kutlamaya başladığı bayram yap. Tarihçiler tarafından ne zaman ortaya çıktıkları, nereden geldikleri, hangi kavimden oldukları, kimlerle karıştıkları tek tek sıralanan medeniyetleri "kürt devletleri" ilan et. Kava'yı kürt yap. Zedüşt'ü kürt yap. Pir Sultan Abdal'ı kürt yap. Al sana tarih. Sonra bunu birde bilimsel kaynak diye sun. O kadarına gerçekten pes artık ;)

 

Tamamen güncel siyasi ihtiyac için geriye dönük tarih yazma girişimi.

 

Tarih konusunda çok kişi çok şey iddia eder. Ama ana nokta tarihçilerin ne dediğidir.

 

Hiçbir demogoji ve edebiyatın örtemeyeceği gerçekler alttan hep sırıtır ;

 

5000 yıllık kürt tarihi diye ortalıkta dolaşan metinleri inceleyen tarihçiler, bu devletler medeniyetler ile kürtler arasında kurulan bağa (iddianın ana noktası burasıdır)dair hiçbir kanıt olmadığını belirtmişlerdir.

 

Benim anlamadığım ne gerek var ? böyle uydurma bir tarihmi tek yapıştırıcı bağ ?

Gönderi tarihi:

Kürt'ler var mıdır,yok mudur,

 

Kürt Dili var mıdır,yok mudur...?

 

Ben bir Kürt'üm,dilim Kürtçe...bunun için bu tür tartışmalara girmeye gerek bile duymuyorum.

 

Sonuç itibariyle benim annemin konuştuğu dil,benim duygularım,düşüncelerim.

 

Kim olduğum değil,olduğum kim'in tahammül sınırları beni ilgilendiriyor.

 

İnsani temel haklardır benim derdim;gerisi beni bağlamaz.

Gönderi tarihi:
Tarih yağmacılığı başka birşey değil. Pers efsanalerini al, kürt efsanesi yap. İlk kez perslerin kutladığı nevruzu al (yahu ismi farsça) w koy kürtlerin kutlamaya başladığı bayram yap. Tarihçiler tarafından ne zaman ortaya çıktıkları, nereden geldikleri, hangi kavimden oldukları, kimlerle karıştıkları tek tek sıralanan medeniyetleri "kürt devletleri" ilan et. Kava'yı kürt yap. Zedüşt'ü kürt yap. Pir Sultan Abdal'ı kürt yap. Al sana tarih. Sonra bunu birde bilimsel kaynak diye sun. O kadarına gerçekten pes artık ;)

 

Tamamen güncel siyasi ihtiyac için geriye dönük tarih yazma girişimi.

 

Tarih konusunda çok kişi çok şey iddia eder. Ama ana nokta tarihçilerin ne dediğidir.

 

Hiçbir demogoji ve edebiyatın örtemeyeceği gerçekler alttan hep sırıtır ;

 

5000 yıllık kürt tarihi diye ortalıkta dolaşan metinleri inceleyen tarihçiler, bu devletler medeniyetler ile kürtler arasında kurulan bağa (iddianın ana noktası burasıdır)dair hiçbir kanıt olmadığını belirtmişlerdir.

 

Benim anlamadığım ne gerek var ? böyle uydurma bir tarihmi tek yapıştırıcı bağ ?

 

Cyrano, bu gibi "Tarih" anlayışına sahip insanlar, en sıkıştıkları noktada "Tarih zaten bilim değildir, yorumdur!" - "Yok efendim siz resmi tarihçisiniz!" söylemlerine yeltenen küçük-basit bir kesimdir.

Geçende Nurşen Mazıcı ile bir İslamcının bir tartışmasını izledim ve komik ötesiydi.

Adam gitti ve aslında Kurtuluş Savaşının İngilizlerle verilmediğini bir tarafa bırak, İngilizlerle anlaşıldığını ve Kurtuluş Savaşının, İngilizlerin desteği ile gerçekleştiğini iddia etti.

Neyse ki Nurşen Mazıcı yeterince akıllı ve zeki bir Bilim İnsanı ki adamı, adamın kendi savlarında boğdu orada, adam kıvırmak için bin bir türlü söylem türetti;

En sonunda geldiği nokta "Efendim zaten Tarih bir bilim değildir, bir yorumdur"da tıkandı kaldı...

Sıkıştı...

Ve yine neyse ki Nurşen Mazıcı bu söyleme de pabuç bırakmadı...

 

Demek istediğim şu ki;

Son 150 yıldır Tarih Bilimi -bugün her ne kadar devletçe ötelense ve önemsenmese de- Batının ve Emperyalizmin en güçlü silahlarından birisidir.

Çünkü "Batı Merkezli Tarih Anlayışı"nı geliştirebilmişler ve diğer toplumların da Tarih'i o çerçeveden algılamalarını sağlayabilmişlerdir.

Nedir o çerçeve?

"Kardeşim, haklı çıkmak istiyorsan, topu geçmişe atayacaksın; ama geçmişe dair gerçeklikleri olabildiğinde örtbas ya da yok edeceksin ve sokak arası dedikoducuları gibi çamura yatıp, kendinin haklı olduğunu bas bas bağıracaksın; gerekirse zor bile kullanacaksın, sahte belgeler ve bilgilerle, ahlakı bir kenarıya bırakıp, kendini haklı çıkaracaksın; çünkü senin siyasetinin kazanması buna bağlıdır..."

 

Bir kaç sene önce, bizim yıllarca "Büyük Tarihçi" diye adlandırdığımız ve Feroz Ahmad gibi bir tarihçinin de hocası olan Bernard Lewis bile Amerika'da bir konferansta; "Atatürk, Kurtuluş Savaşını vermeyip Amerikan Mandası'nı kabul etseydi, hem daha az kişi ölür, hem de Türkiye daha sorunsuz bir ülke olurdu." diyebilecek kadar(cık) birisidir...

 

Yani, aslında anlayabiliyor olman lazım dostum:

"Amaca giden her yol mübahtır...

Amaca giden her yalan ahlaklıdır..." anlayışı var bunlarda...

Öyle ki yeri gelir, Biji Tirkiye'nin, klasik Osmanlıcı-İslamcı kesimin iddia ettiği "Kurtuluş Savaşını İttihatçı kadro vermiştir, Türkiye'yi o kadro kurmuştur, o düşünceleri 1960lara kadar uygulamışlardır" gibi temelsiz söylemini savunduğunu da duyarsın kendisinden;

Ve gün gelir yine kendisinin karşı çıktığı bu ittihatçı kadronun sağlam adamlarından Said Nursi'yi övdüğünü de görürsün iletiler boyunca...

 

 

Bugün Kürt Etnik Milliyetçilerinin/Irkçılarının yaptıkları tam olarak budur:

-Kendi varlıklarını tarihsel olarak kanıtlamak amacıyla yapay ve yalan bir köken oluşturmak: zamanında İngiltere ve diğerlerinin yaptığı gibi...

-Kendilerini haklı kılmak için Demorkasi ve Hümanizm gibi kavramların içini boşaltmak ve anlamı dışında/etnik-milliyetçi düzeyde kullanmak: ABD'nin demorkasiyi, işgal anlamı ile tamamlaması gibi...

-Kendi "Ulusallaşamazlıklarını" ört-bas etmek ve Etnik-Milliyetçiliklerini/Irkçılıklarını savunabilmek için, "Türk Ulusal" düşüncesini "Irkçılık" ile eş anlamlı kullanabilmek etik-dışılığı gösterirler: tıpkı ABD gibi devletlerin halkının aslında kara-bilmez olmasına karşın, en-demokrat olduklarının propagandasının yapılması gibi...

 

Yani Kürtler bugün Batıyı taklit ediyorlar...

Daha doğrusu, batının onlara biçtiği rolü oynuyorlar ve ipleri kendileri geçiriyorlar boyunlarına, ellerine, ayaklarına...

 

Yapay Tarih üretiyorlar...

Yapay dil üretiyorlar...

Tüketiyorlar...

Beceriksizce...

 

Peki gerçekler saklı kalabilir mi?

Kalmaz...

Kalamaz...

Gönderi tarihi:

Kürt'ler var mıdır,yok mudur,

 

Kürt Dili var mıdır,yok mudur...?

 

Ben bir Kürt'üm,dilim Kürtçe...bunun için bu tür tartışmalara girmeye gerek bile duymuyorum.

 

Sonuç itibariyle benim annemin konuştuğu dil,benim duygularım,düşüncelerim.

 

Kim olduğum değil,olduğum kim'in tahammül sınırları beni ilgilendiriyor.

 

İnsani temel haklardır benim derdim;gerisi beni bağlamaz.

Kürtçeyi "Bilim Dili" - "Eğitim Dili" - "Resmi Dil" olarak talep etmek niyetindeyseniz, Kürtçenin gerçekte ne olup olmadığı bal gibi de bağlar Mavi...

Ha! ama böyle bir kaygın yoksa, elbette ki bağlamaz...

 

Ama şu da var:

Girmeye gerek duymadığınız bir konuda niçin yorum yapma gerekliliği hissediyorsunuz!?

Bunu merak ettim...

Gönderi tarihi:

Kürt'ler var mıdır,yok mudur,

 

Kürt Dili var mıdır,yok mudur...?

 

Ben bir Kürt'üm,dilim Kürtçe...bunun için bu tür tartışmalara girmeye gerek bile duymuyorum.

 

Sonuç itibariyle benim annemin konuştuğu dil,benim duygularım,düşüncelerim.

 

Kim olduğum değil,olduğum kim'in tahammül sınırları beni ilgilendiriyor.

 

İnsani temel haklardır benim derdim;gerisi beni bağlamaz.

 

Şimdi;

 

Kürtçe çok büyük bir ihtimal farsçanın bozulmuş ve gürcüce, türkçe, keldanice gibi dillerden giren kelimelerle harmanlanmış bir lehçesidir. Farsça dışında kendine özgü gramer özellikleri yoktur (bir dil olmanın ilk kriteridir) kullanılan sözcüklerin büyük bir bölümü (neredeyse tamamı) farsça, diğerleri bölgede yaşayan diğer dillere aittir.

 

Şimdi böyle olması kürtlerin günlük yaşamda kullandıkları, birbirlerini anlamalarını sağlayan bir dilin olmadığını iddia ettiğimiz anlamına mı gelir ? Hayır. İnsanların birbiriyle iletişim kurmasını sağlayan her araç dildir. Bunuda insanlar kendi aralarında özgürce kullanabilmelidirler.

 

Bizim konumuz işin bu noktası değil.

 

Ama bilim, eğitim ciddi bir iştir. Üç slogana iki siyasi söyleme kurban edilecek bir alan değildir. kurmanci, zazaca ya da soranice yani 1000 ile 5000 sözcük arasında değişecek bir hazne ile eğitim vermek gibi işler başka birşeydir. Böyle bir şey olsa sen kürtçe eğitim veren üniversiteye mi kayıt olurdun ? ya da çocuğunu oraya mı kayıt ettirirdin ?

Gönderi tarihi:

Kürtçeyi "Bilim Dili" - "Eğitim Dili" - "Resmi Dil" olarak talep etmek niyetindeyseniz, Kürtçenin gerçekte ne olup olmadığı bal gibi de bağlar Mavi...

Ha! ama böyle bir kaygın yoksa, elbette ki bağlamaz...

 

Ama şu da var:

Girmeye gerek duymadığınız bir konuda niçin yorum yapma gerekliliği hissediyorsunuz!?

Bunu merak ettim...

 

Ben doğduğum gün,bana Kürtçe isim verildi.

 

Annem,sadece Kürtçe biliyordu,benimle ilgili duygularında Kürtçe vardı.

 

İlk konuştuğum dil Kürtçe oldu.

 

Daha sonra ki Kürtçemin yanına bir de Türkçem eklendi.

 

Ne mutlu ki,ben hem anadilimi hem de ülkemin ortak olan dilini konuşabiliyorum.

 

Ben Kürtçe'yi dilim olarak kabul ettim,kabul edin demiyorum.

 

Ben size Kürtçeyi dayatmıyorum.

 

...Bunun için beni bağlamaz.

 

Ben herhangi bir dilin varlığı yada yokluğu ile ilgili yorum yapmadım.Sadece bu tür soruların benim için çok da önemli olmadığını belirttim.

 

 

Bence tek bir nedeni olabilir, kabullendirme çabası, tıpkı diğer Kürtçe dilinden başka söylemleri olmayanlar gibi

 

Hayır,kesinlikle.

 

Benim ne söylediğim çok açık.Siz kabul edersiniz yada etmezsiniz,ben kabul etmişim.Neyin çabası...?

 

Şimdi;

 

 

 

Bizim konumuz işin bu noktası değil.

 

Ama bilim, eğitim ciddi bir iştir. Üç slogana iki siyasi söyleme kurban edilecek bir alan değildir. kurmanci, zazaca ya da soranice yani 1000 ile 5000 sözcük arasında değişecek bir hazne ile eğitim vermek gibi işler başka birşeydir. Böyle bir şey olsa sen kürtçe eğitim veren üniversiteye mi kayıt olurdun ? ya da çocuğunu oraya mı kayıt ettirirdin ?

 

Bilim,eğitim ciddi bir iştir.Çok haklısınız.Ciddi olan eğitim ve bilimdir,kullanılan dil değil.Dil,calıdır.Değişir,anlamını kaybeder,yeni anlamlalar kazanır,başka dillerden kendini karşılar...ama bir şekilde kendisini ifade eder.

 

Biz değiliz dili yaratan;o insanlık tarihinde kendi kendini yaratıyor.

 

Kürtçe bilen biri olarak,duygulara ve düşüncelere Kürtçe de tercümanlık eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;

 

Kürtçe çok zengin bir dil.

 

Dill benim için gerçekten özel.Türkçe düşünürken,Kürtçe ifade edemiyorum.Aksisi de geçerli.Ve dili dil yapan da budur.

 

Bugün K Irak'ta ki üniversitelerde Kürtçe var.Bunun yanında Arapça ve İngilizce şartı var.

 

Dediğiniz bir durum,yani sadece Kürtçe eğitim verilen bir üniversirte;çok da olası değil.

 

Velev ki(bunu da başkakanımızdan çaldım) olasılıklar gerçek olsun;

 

Kürtçeye değer;yani gider o üniversiteye yazılırım.

Gönderi tarihi:

 

 

Kürtçe bilen biri olarak,duygulara ve düşüncelere Kürtçe de tercümanlık eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;

 

Kürtçe çok zengin bir dil.

 

Dill benim için gerçekten özel.Türkçe düşünürken,Kürtçe ifade edemiyorum.Aksisi de geçerli.Ve dili dil yapan da budur.

 

Dilin zenginliği duygulara düşüncelere vsye göre değil. Dilin kendisinin barındırdığı zenginliğe göre ölçülür.

 

Kürtçe denilen zazaca, kurmanci, sorani konuşanlar birbirlerini anlamamaktadır. Ve bu üç lehçenin toplam sözcük sayısı 10,000 civarındadır. Yani bu üç lehçe başına 1000 ila 5000 arasında sözcük sayısı eder. Bu üç lehçeden birini konuşan kişi 1000 ila 5000 arasında sözcükle konuşmaktadır. Kürtçe zengin bir dil değildir.

 

 

Velev ki(bunu da başkakanımızdan çaldım) olasılıklar gerçek olsun;

 

Kürtçeye değer;yani gider o üniversiteye yazılırım.

 

bende bunu anlatmıştım işte. Bilim ve eğitim sloganlar ve siyasi gereklere feda edilemez. azami 5000 kelimelik bir dille eğitim vermek. Ve insanların çocuklarına böyle bir eğitim verdirmesi sadece sorumsuzluktur. Başka bir yanı yoktur. "Uhrevi" hiçbir yanıda yoktur.

Gönderi tarihi:

Dilin zenginliği duygulara düşüncelere vsye göre değil. Dilin kendisinin barındırdığı zenginliğe göre ölçülür.

 

Kürtçe denilen zazaca, kurmanci, sorani konuşanlar birbirlerini anlamamaktadır. Ve bu üç lehçenin toplam sözcük sayısı 10,000 civarındadır. Yani bu üç lehçe başına 1000 ila 5000 arasında sözcük sayısı eder. Bu üç lehçeden birini konuşan kişi 1000 ila 5000 arasında sözcükle konuşmaktadır. Kürtçe zengin bir dil değildir.

 

 

 

 

bende bunu anlatmıştım işte. Bilim ve eğitim sloganlar ve siyasi gereklere feda edilemez. azami 5000 kelimelik bir dille eğitim vermek. Ve insanların çocuklarına böyle bir eğitim verdirmesi sadece sorumsuzluktur. Başka bir yanı yoktur. "Uhrevi" hiçbir yanıda yoktur.

 

 

clover.gif

 

Ne diyeyim muhteşem açıklamalar (fakat güzel dilimiz Türkçemizin de çok etkisi var açıklamalarınızda) :)

 

Ben daha öncede söyledim fakat ısrarla inkar ediyor arkadaşımız, bu sadece bir inat, bu sadece bir dolduruluş, muhtemelen siz de bilirsiniz çocukken bu türlü inatlaşmalar çok olurdu çocuklar arasında, örneğin biri dayak yerdi fakat ısrarla hayır ben dövdüm derdi bizim mahallede bizde fazla küsmesin diye peki öyle olsun derdik...

 

Gayet net ve gerçekçilikle açıklamanızı yapmışsınız, kabul ederler ya da inatlaşmaya devam ederler bilemem... Fakat gerçekler değişmez... Eğer Kürtçe bir dil olmuş olsaydı bu zamana kadar Kürtler devlet kurmuş olurdu, dili olmayanın devleti olmamıştır!

Gönderi tarihi:
Kürtçe bilen biri olarak,duygulara ve düşüncelere Kürtçe de tercümanlık eden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki;

 

Kürtçe çok zengin bir dil.

 

Dilin zenginliği duygulara düşüncelere vsye göre değil. Dilin kendisinin barındırdığı zenginliğe göre ölçülür.

 

Kürtçe denilen zazaca, kurmanci, sorani konuşanlar birbirlerini anlamamaktadır. Ve bu üç lehçenin toplam sözcük sayısı 10,000 civarındadır. Yani bu üç lehçe başına 1000 ila 5000 arasında sözcük sayısı eder. Bu üç lehçeden birini konuşan kişi 1000 ila 5000 arasında sözcükle konuşmaktadır. Kürtçe zengin bir dil değildir.

Katılıyorum...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.