Φ TANİA HAYDE Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Almanya’ya işçi olarak gidecek Kırşehirliyi sınava almışlar. İstiklal Marşı’nın şairi kim diye sormuşlar. Kırşehirli düşünmüş düşünmüş; Hacı Taşan desem, değil. Ali Çekiç değil. Bunu yazsa yazsa Muharrem Ertaş usta yazmıştır demiş. Neşet Ertaş, Muharrem Ertaş ustanın oğlu olarak, bu ozanlar diyarında dünyaya geldi. Onlar ne medya maymunu oldular, ne reklam peşinde koştular, ne olmadık işlere ve pis ilişkilere bulandılar, ne de pop star seçildiler. Sadece halkın duygu ve düşüncelerini, acılarını, tasalarını, tertemiz sevgilerini, özlemlerini, hasretliklerini o muhteşem türkülere döktüler. Dün “star” olanlardan kaçı hatırlanıyor bugün? Ama halkın ozanları türkülerle yaşıyor, halkın dilinde onların melodileri dolanıyorsa eğer, bir kez daha düşünmek gerekmez mi? Kimdir büyük olan? Nedir bir sanatçıyı kalıcı yapan? Neşet Ertaş bunun yanıtını bir cümlede veriyor aslında: “İnsan yaşamadığı, sıkıntısını çekmediği, yüreğinde acısını duymadığı bir şeyi nasıl söyler?” Öyleyse sanatçının yer edebilmesi için halkın yüreğinde, dolanabilmesi için eserleri, şiirleri, türküleri dilden dile, halkın bir parçası ve sözcüsü olmalıdır. Halk, sanatçısını bol paraya, şatafatlı bir yaşama boğamaz, kendinde olmayan şeyleri elbette veremez, ama yüreğini verir. Zenginliklerin en büyüğünü: Ölümsüzlüğü. Medya ve sermaye bol para, şan, şöhret verir. Ama bir şeye gücü yetmez: Halkın kalbine yerleştiremez. Ölümsüzlük iksirini içiremez. Sermayenin pisliğinde doğan, o pislikte ölmüştür. Bu yüzden de gidenler geri dönmemiştir. İki dünya arasındaki farkı anlamak için Neşet Ertaş’ın şu sözleri ne büyük bir örnektir: “Hiçbir türkünün içinde adımı soyadımı söylemedim. Bu duygu babadan geçmiştir, belli ki benlik girer kelimenin içine diye.” Bir tarafta kimin ismi daha önde olacak diye birbirlerinin gözünü oyanlar, ismini duyurmak için yapmadığı şerefsizliği bırakmayanlar, öbür tarafta kendi eserine bile, bencillik olur diye ismini koymayan bir halk ozanı. Her şeyi halktan aldım, her şeyim halkındır diyen bir yücelik. Bir tarafta parlak ışıklar, şişirilmiş kofluk… diğer tarafta o muhteşem, insanın yüreğini titreten türkülerin ardındaki o büyük sadelik. Doğru dürüst okuma yazma yok. Fakirlik ve sıkıntılar içinde geçen bir yaşam. O yaşamın içinden çağıldayan, su gibi duru melodiler, sonsuzluğu zapt eden türküler. Gurbet ellerinde esirim esir Zahide kurbanım hep bende kısır Eğer anan seni bana verirse Nemize yetmiyor bu ev kadar hasır Nereden alır bu gücü, nasıl üretir insanı titreten bu türküleri? “Düzen, teknik bilmem. İçimden nasıl geliyorsa parmağım öyle basıyor. Çünkü parmağım yüreğime bağlı, içimden ne geliyorsa öyle çalıyorum” derken Neşet Ertaş, yanıtı vermektedir iki satırla. Parmağı yüreğine bağlıdır. Çünkü o yürek, halkın yüreğidir. Tertemiz sevdalar. Çıkarsız aşklar. Hilesiz, dolansız tutkular. Ne mal hırsı, ne mülk sevdası. Seni seven oğlan neylesin malı Yumdukça gözünden döker mercanı Burnu fındık ağzı kahve fincanı Şeker mi şerbet mi bal acem kızı. Türküler yüreğimizi ısıtıyor, bizi anlatıyor. Ozanlarımızın sazı, sözü, dili, türkülerde yaşıyor, yaşatıyor. Türküler bizim. Ozanlarımız bizim. Onların türkülerinde halk var. Halkın yüreğinde onlar. Çok yaşa sen Neşet Ertaş usta. Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Misafir şevval Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 en sevdiğim türkülerinden birini yazayım bende... Ah Yalan Dünya Hep sen mi ağladın hep sen mi yandın, Bende gülmedim yalan dünyada Sen beni gönlünce mutlu mu sandın Ömrümü boş yere çalan dünyada. Ah yalan dünyada,yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada Sen ağladın canım ben ise yandım Dünyayı gönlümce olacak sandım Boş yere aldandım, boş yere kandım Rengi gönlümde solan dünyada Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüme gülen dünyada Bilirim sevdiğim kusurun yoğdu Sana karşı benim hayalim çoğdu Felek bulut oldu üstüme yağdı Yaşları gözüme dolan dünyada Ah yalan dünyada yalan dünyada Yalandan yüzüm gülen dünyada Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Φ ekvator000 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2006 Paylaş Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2006 büyük ustaya selam böyle sanatçılar zor yetişir zor... Alıntı Yoruma sekme Diğer sitelerde paylaş Daha Fazla Paylaşım Siteleri
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.