Φ Radya Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 BEN SANA MECBURUM Ben sana mecburum bilemezsin Adını mıh gibi aklımda tutuyorum Büyüdükçe büyüyor gözlerin Ben sana mecburum bilemezsin İçimi seninle ısıtıyorum. Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor Bu şehir o eski İstanbul mudur Karanlıkta bulutlar parçalanıyor Sokak lambaları birden yanıyor Kaldırımlarda yağmur kokusu Ben sana mecburum sen yoksun. Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur Tutsak ustura ağzında yaşamaktan Kimi zaman ellerini kırar tutkusu Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından Hangi kapıyı çalsa kimi zaman Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor Eski zamanlardan bir cuma çalıyor Durup köşe başında deliksiz dinlesem Sana kullanılmamış bir gök getirsem Haftalar ellerimde ufalanıyor Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem Ben sana mecburum sen yoksun. Belki haziran da mavi benekli çocuksun Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin Kötü rüzgar saçlarını götürüyor Ne vakit bir yaşamak düşünsem Bu kurtlar sofrasında belki zor Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden Ne vakit bir yaşamak düşünsem Sus deyip adınla başlıyorum İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin Hayır başka türlü olmayacak Ben sana mecburum bilemezsin. ALTTA Kİ BU DİZELER KİME AİT Alıntı
Φ Odris Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 Atilla İlhan tabiki. Yaşam şaşılacak şeylerle dolu Eczaneden çıkıyorum Teraziden şimdi indim Seksen kilo çekiyorum Seni seviyorum. Hadi bakalım Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 3 Temmuz , 2009 Blaise Cendrars Sırtımda çıplak Islak nefesin Bi gidip bi geliyor Biz senlen yatmıyoruz ki Yaşamıyoruz da Hep yarışıyoruz Sen mi ben mi Önce kim Ölümü öldürecek diye Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2009 Can Yücel (bu da öyle bir aşk) adlı şiiri Şeytan dağındaki mağarada Duydum büyücü bir kadın yaşarmış Aşka inanmayan taş kalplileri Büyüler,kara sevdalı yaparmış Yüreğimde yenilginin acısı Yollandım şeytan dağına Az gittim uz gittim bir akşamüstü derken Vardım büyücünün mağarasına Dedim ki,bir halden bilmeze düştüm, Al bütün varımı yoğumu Bir büyü yap anlasın Sevdanın ne yaman şey olduğunu İki yürek oydu iki taştan, Koydu bulanık bir suya Üç vakit sonra gel diye Seslendi kör kuyuya Üç gün, üç ay. üç yıl bekledim Derken bir akşam üstü çalındı kapım O kendini beğenmiş deli dolu kız Ne hale gelmişti Allah'ım ! Kara gözlerinde şimdi Kara gecelerin acısı vardı Ağladı kapandı ayaklarıma Sev beni,sev diye yalvardı Git dedim istemiyorum artık Birazda sen öğren ağlamasını Geceler boyu duy bir yol Yalnızlığın kahreden acısını. İnanmayın dostlar,inanmayın... Ne büyü var ortada ne de büyücü Yıllardır kendimi avutmak için Uydurdum bu yaşanmamış öyküyü... Yazarı kim? Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2009 Erdoğan Kalkan (Büyü) Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti. Alıntı
Φ AÇA Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2009 Orhan Veli Kanık geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin dağılmış su dumanı şimşekli bir karanlığa yağmurun altında çınar çınarın altında o karaltı bırakılmış bir araba 34 FN 346 sağ arka lastiği yırtılmış camlarında kurşun delikleri içinde barut kokusu var hala çalışıyor silecekleri bir sola bir sağa bir sola bir sağa geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin şimşekler yaladıkça nikelajını tırnak uçlarında çıtır çıtır yoğun bir elektrik sokağa bu araba mutlaka çalınmıştır şüpheli ne zaman bulabilecekleri dışarda unutmuş bir ayağını bir genç direksiyona yıkılmıştır kanı sımsıcak damlıyor dirseklerinden koltuğa roman çoktan bitmiş yol bitmiş bitmiş kavga hala çalışıyor silecekleri bir sola bir sağa bir sola bir sağa bir sola bir sağa geceyarıları tenhadır buraları ne in ne cin kırmızı lambası sanki kan damlası demiryolu geçidinin Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2009 Atilla İlhan Bir iken bin ettin kendi adını, Gördüm ufuklarında şafağın söktüğü anı, Sana ram olan gönülleri titretirsin, Bu haz bitmez sayarsak zamanı. Ey Fatih! İleri atılıp seyrana durdun, Şehri alamaz diyenlerin aklını vurdun, Şimdi senin ismin dünyayı gezer, Açtı Peygamber sana ağuşun. Sen ki bir çocuk kadar neşelisin, Sana ram olan gönülleri titretirsin, Bu son fasıldır yaşanan ömrün, Sen ki tarihinle yüreğimin derinindesin. Bir bakış görüldü gökler ötesinde, Ayasofya kalktı selam verdi gelen yiğitlere, Cümle evliyalar bade içtiler, Dolaştı yadın dilden dillere. 1 Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 28 Eylül , 2009 çok mu aradın bunu ya şathiye miydi bu neydi kafama takıldı kim.. Yunus Emre mi ? Eşşeği saldım çayıra Otlaya karnın doyura Gördüğü düşü hayıra Yoranın da anasını Münkir münafıkın soyu Yaktı harab etti köyü Mezarına bir tas suyu Dökenin de anasını Dağdan tahta indirenin İskatına oturanın Mezarına götürenin İmamım da anasını bu kimin Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2009 Atilla İlhan Bir iken bin ettin kendi adını, Gördüm ufuklarında şafağın söktüğü anı, Sana ram olan gönülleri titretirsin, Bu haz bitmez sayarsak zamanı. Ey Fatih! İleri atılıp seyrana durdun, Şehri alamaz diyenlerin aklını vurdun, Şimdi senin ismin dünyayı gezer, Açtı Peygamber sana ağuşun. Sen ki bir çocuk kadar neşelisin, Sana ram olan gönülleri titretirsin, Bu son fasıldır yaşanan ömrün, Sen ki tarihinle yüreğimin derinindesin. Bir bakış görüldü gökler ötesinde, Ayasofya kalktı selam verdi gelen yiğitlere, Cümle evliyalar bade içtiler, Dolaştı yadın dilden dillere. ya inanamıyorum şiirin tamamını okumazsan olacxağı bu.. yok şathiye mi yok yunus emre mi cevaplıyorum, Meral Durak Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2009 Eşşeği saldım çayıra Otlaya karnın doyura Gördüğü düşü hayıra Yoranın da anasını Münkir münafıkın soyu Yaktı harab etti köyü Mezarına bir tas suyu Dökenin de anasını Dağdan tahta indirenin İskatına oturanın Mezarına götürenin İmamım da anasını bu kimin Cem Karaca Mahur Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Bir yangın ormanında püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katarki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara bu kimin bakalım... Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 3 Ekim , 2009 Atilla İlhan tabi Yosun kokusuna uyandım, sessiz ormanda! Karaltılara bakındım, anlayamadım kim ya da ne! Derinden gelen çatırtı, ya yüreğimdi ya da bir ağaç! Silüetlerdi fısıldayan, ya gel diyen ya da gelme! Kokundan güçle kalktım, dermansız bacaklarımda! Her kara ağaçta aradım, ya yüzünü ya da hüznünü! Belki seni gördüm, ya karanlıkta ya da bir dalda! Silüetlerdi çağıran, ya koş diyen ya da koşma! Güçlükle yorgun hızlandım, yağan yağmurda! Koştum tüm gece kanattı, ya bir diken ya da sen! Hasretle sarıldım sana, ya benimdin ya da kırık bir dal! Silüetlerdi akıtan kanımı, ya ölümümden ya da sevgimden! Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 4 Ekim , 2009 googldan da baktım yokk bulamadım bu dizeler saan mı ait abi yoksa =) Sevgili yetmiyor 'sevgili' sözü tek başına. Karşılamıyor içimi dolduran duyguyu. Oysa ben 'sevgili' derken neler düşünüyorum bilsen. Sonsuz, bir güneş bir yudum rakı çiçeğe durmuş ince bir bahar dalı oğlumun sıcak yanağı anamın acılı gözleri babamın tütün kokan eli evimizdeki kuş yarının güzel günleri. Anlatılması güç binlerce duygu ve sen... İşte sen beni hayata bağlayan en güzel köprüsün; köprülerin en güzelisin. Sevgilim... Güzelim... İnsanı yaşatan içimizdeki hayat böceğidir. O ölürse hayatımızın da tadı biter. O sakın ölmesin yaşat onu. Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2009 Cem Karaca Mahur Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız Bir yangın ormanında püskürmüş genç fidanlardı Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı Gittiler akşam olmadan ortalık karardı Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra Sonranın bilinmezliği bir boyut katarki onlara Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara Geceler uzar hazırlık sonbahara bu kimin bakalım... benim sorduğum şair cem karaca değildi. cevap Kazak Abdal olacaktı. Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 5 Ekim , 2009 googldan da baktım yokk bulamadım bu dizeler saan mı ait abi yoksa =) Bildin benimdi Senin şiir de Köprü - Yılmaz Güney'den Kilitlenmiş beton kanatları kuşların Oksit gibi yapışkan bir mayışmayla ağarmış gün Pas tutan kelimeler için bir iksir belki de Ya da aklına susamış sevgililerin safdilliği Acıtmış ömrünü çekirgelerin Medyatik soruşturmalardaki enflasyonist yargılar Haber değeri taşımıyor haber spikerinin ölümü Herkes kendi manşetinde satır arası Hiçbir bakışı aydınlatmıyor florasan buğusu Burası son durak inecekler için son fırsat Bir daha ne süper ne mega kupon verilecek Kalanlar şoförün evini göremeyecekler hiçbir zaman Onları sonsuza götürecek, afaroz edilmiş bir merak Burası son durak Hafızada kalan tek numara için Telefona uzanır elleri Ölümüne randevulu insanların Temize çekilemez not defterleri Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 6 Ekim , 2009 yılmaz erdoğan.. ACILI GECENİN BİTİMİNDE Yaşadığımı işitmek istiyorum Bir ses uzaktan yakından ya da içimden Düşen yaprak örneğin Kağıt hışırtısı olsun Ya da eski tahtaları içten kemiren bir kurdun çıtırtısı Bir inilti derinden Damlayan su Bir elektrik düğmesi çıt diye Çok uzaklardan yankılanan duyulur duyulmaz İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir ses Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı görmek istiyorum Bir ışık uzaktan yakından ya da içimden Sesindeki pırıltıya Gözündeki ışıltıya benzer Bir kibrit çakımı Bir yanıp sönse yeter Sabahın yağan toz mavisi göğsünde çıplak Ya da gün batımı pembesi dudak Bir yıldırım hızında çizilsin Bir şimşekçe yazılsın karanlığım Bir fener ki uzaklığı bilinmeyen Bir yıldız parlayıp sönen Dişlerinin aydınlığını İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir ışık Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı duymak istiyorum Bir ısı uzaktan yakından ya da içimden Tenine ilk dokunduğum zamanki Elini ilk tuttuğum Yüreğimi kanatlandıran o titreşim Kanı geçiyor kanıma sandığım Öyle bir değdin ki varla yok arası Ve yanarken ateşten ellerim Yatak çarşafının apaklığında duyduğum serinlik Ve sevgiyi sende bulduğum ilk O ılıklığa değinmek yerine Uzak düşlerde olsa da yeter İçindeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir değini Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı koklamak istiyorum Bir koku uzaktan yakından ya da kendimden Kulak memelerinde şebboy Saçlarında o koku Ki öptükçe öpüldükçe büyüyen Her yel estikçe getirir düşlerime Koklarım çok uzaklardaki anılardan seviyi Bir yel esmiş mi esmemiş mi Bir kıpı dal oynasa Bir yaprak kıpırdasa Duyulur duyulmaz olsa da İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir koku Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Yaşadığımı tatmak istiyorum Bir tat ki uzaktan yakından ya da kendimden Ağzımda dilimde damağımda Bir buruksu mutluluk sandığım Salt benim diye aldandığım Kendi yalanlarıma kandığım Arttı yaşadıkça duyduğum acı Yitirmemek için o acıyı çoğaltırım İçimdeki mağaralarda besler büyütürüm Her ne olursa olsun bir tat Yeter ki bana ispat etsin yaşadığımı Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Aziz Nesin bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım gözyaşlarımla mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla bosnalı kadınlar duydu feryadımı sen sen duymadınmı cannnn ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak benden uzak o iklimlerin benden uzak o şehirlerin kahrolası o kalabalıkların benim kadar ihtiyacımı vardı sana benim kadar hasret çektimi o kahrolası şehrin semaları benim kadar yandımı ne vardı cannnn ne vardı uzak iklimlerde açacak ne vardı kendimizi bu kadar kahredecek kara trenler umut olmamalıydı uzayan yollarda kalmamalıydı bakışlarım dünya bir tek nokta olmalıydı cannnn bir tek noktada doğmalıydı dönüp dönüp sana varmalıydı yollar ben hep hasret türküleri söylememeliydim sen hep hasret şiirleri okumamalıydın hasret diye bir söz olmamalıydı dudaklarda geceler boyu hergün göz yaşlarımla ıslanmamalıydı yastıklar bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn ölüyorum oyyy cannnn gönlüm bu sevdaya dar gelir oldu boğuyor karanlıklar cannnn mesafeler kurşun oldu amansız feryadıma şahit oldu yıldızlar cannnn cannnn hasretin ağır bir yük omuzlarımda ben çekmekten usandım sen sen usanmadın bildim bildim bitmeyecek bu hasret uzak iklimlerde açmış iki çiçeğiz hangimiz gelsek diğerinin yanına kuruyup kaybolacağız ben kıraç topraklara döndüm cannnn ben kurumuş dereler gibiyim ıssız mağralarda kaldı umudum belli bu sevda kahredecek bizi unut be cannnn unut bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn ölüyorum unut be cannnn unut unut bu sonu gelmez sevdamızı bırak yeni güneşler doğsun semalarında bulutlar gizlemesin yıldızlarımızı yeniden başlasın herşey yeniden doğ bensiz şafaklarda unut can unut senin için yazdığım sevda şiirlerini deki bir rüya idi bitti deki bir hayaldi solgun aynalarda yansıyan bir hayal deki bir romandı sonu koskoca bir hiçle biten unut beni cannnn unut vakit varken unut beni cannnn bırak hasretin bana kalsın varsın cehenneminde kavrulsun gönlüm ben yine her gece saçlarını koklayayım uzak yıldızlarda gözlerimde takılı kalsın hayalim sen unut cannnn sen unut ben unutursam ben sevmekten vazgeçersem olurya sensizliği seçersem kahredersem milyon kere ben kahrolayım cannnn ben kahrolayım ben bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn Alıntı
Φ Aries Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Mehmet Taş çok sevdiğim şiirlerden birisi.. AĞLAMA Ağlama, gözleri kızarmış çocuk! Tek damla yaşın düşmesin yere. Bak, tek güzelliğimiz yokluk, Sana bir öğüt; ağlama boş yere. Ne olursa olsun hiçbir şey değmez, Senin bir damla gözyaşına. Ağlayana kimse boyun eğmez. Kimse bakmaz kimsenin yaşına. Ne kadar kötülük, pislik varsa; Sen herşeyi tertemiz öğren. Eğer yüzüne gözyaşı yağarsa; Seni garip sanır her gören. Ağlama sakın çocuk, ağlama! Korkmayana zarar gelmez, bunu bil. Sevgini hep söyle, sakın saklama. Aklından korkuyu, gözünden yaşı sil. Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ekim , 2009 Ahmet Hamdi Tanpınar Bilinmez hangi şehirde Yaşarsın aşktan habersiz, Küçük çakıl taşım, nasıl bulayım! Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde. Bu kimin çocuğu, der, seni görenler. Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan. Bunca kötülüğü bağışlatır bakışın Yanakların kızarır ağlamaktan. Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Aziz Nesin bu kaçıncı gece hasretinle yandığım kaçıncı gece yıldızları yıkadığım gözyaşlarımla mesafeler yırtıldı hıçkırıklarımla bosnalı kadınlar duydu feryadımı sen sen duymadınmı cannnn ne vardı bu kadar uzak yerlerde açacak benden uzak o iklimlerin benden uzak o şehirlerin kahrolası o kalabalıkların benim kadar ihtiyacımı vardı sana benim kadar hasret çektimi o kahrolası şehrin semaları benim kadar yandımı ne vardı cannnn ne vardı uzak iklimlerde açacak ne vardı kendimizi bu kadar kahredecek kara trenler umut olmamalıydı uzayan yollarda kalmamalıydı bakışlarım dünya bir tek nokta olmalıydı cannnn bir tek noktada doğmalıydı dönüp dönüp sana varmalıydı yollar ben hep hasret türküleri söylememeliydim sen hep hasret şiirleri okumamalıydın hasret diye bir söz olmamalıydı dudaklarda geceler boyu hergün göz yaşlarımla ıslanmamalıydı yastıklar bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn ölüyorum oyyy cannnn gönlüm bu sevdaya dar gelir oldu boğuyor karanlıklar cannnn mesafeler kurşun oldu amansız feryadıma şahit oldu yıldızlar cannnn cannnn hasretin ağır bir yük omuzlarımda ben çekmekten usandım sen sen usanmadın bildim bildim bitmeyecek bu hasret uzak iklimlerde açmış iki çiçeğiz hangimiz gelsek diğerinin yanına kuruyup kaybolacağız ben kıraç topraklara döndüm cannnn ben kurumuş dereler gibiyim ıssız mağralarda kaldı umudum belli bu sevda kahredecek bizi unut be cannnn unut bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn ölüyorum unut be cannnn unut unut bu sonu gelmez sevdamızı bırak yeni güneşler doğsun semalarında bulutlar gizlemesin yıldızlarımızı yeniden başlasın herşey yeniden doğ bensiz şafaklarda unut can unut senin için yazdığım sevda şiirlerini deki bir rüya idi bitti deki bir hayaldi solgun aynalarda yansıyan bir hayal deki bir romandı sonu koskoca bir hiçle biten unut beni cannnn unut vakit varken unut beni cannnn bırak hasretin bana kalsın varsın cehenneminde kavrulsun gönlüm ben yine her gece saçlarını koklayayım uzak yıldızlarda gözlerimde takılı kalsın hayalim sen unut cannnn sen unut ben unutursam ben sevmekten vazgeçersem olurya sensizliği seçersem kahredersem milyon kere ben kahrolayım cannnn ben kahrolayım ben bu son gecemiz unut beni be cannnn dökme göz yaşlarını gidiyorum ölüm ayırırdı bizi hep derdik ayrıldık işde bak ölüyorum feryadıma şahit gökteki yıldızlar gelinlik kefeni giyiyorum kahrime melekler göz yaşı döküyor unut beni be cannnn harikaydı.. kulağım sure asaduryanın ezgisiyle.. alıp götürdü beni.. Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Ahmet Hamdi Tanpınar Bilinmez hangi şehirde Yaşarsın aşktan habersiz, Küçük çakıl taşım, nasıl bulayım! Kaybolmuşsun bir kocaman nehirde. Bu kimin çocuğu, der, seni görenler. Benim çocuğum, diye, sesim gelir uzaktan. Bunca kötülüğü bağışlatır bakışın Yanakların kızarır ağlamaktan. yine çok güzel bir şiir.. cahit külebi'ini benim soruma gelince Aslında bu denli güzel kokmaz hiç bir karanfil, Onda seni kokladığımdan bunca güzel. Aslında bu denli güzel olmaz hiç bir Sarıyer, Orda seni öptüğümden bunca güzel. Aslında bunca güzel olmaz hiç bir dünya, Seni sevdiğim için dünya da böyle güzel. Aslında bu denli deli değildim sor kime istersen, Sevince seni delilik bile bak ne güzel. Aslında sen dünya güzeli değilsin, Sevdiğim için dünyada tek güzelsin... Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 12 Ekim , 2009 Aziz Nesin Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün Masal şehirlerini geçerken hızla Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların Salmak serin sulara gövdemi Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek.. Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi Yağmurdan ve yalnızlıktan ürperek Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi Hırçın ve ele geçmezce atılgan Uysal ve usulcacık benim olan şeyi... Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukca bu dünyada Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde Değişmez ve değişken olanı sonsuzca... Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Ataol Behramoğlu Beni yavaşlat Tanrım! Yüreğimin atışlarını düşüncemin sakinliğiyle rahatlat. Zamanın sonsuz görüntüsüyle hızımı azalt! Bana güncel kargaşanın ortasında, Tepelerin ölümsüz sakinliğini ver. Bir çiçeğe bakmayı, Eski bir dostla sohbet etmeyi Ya da yeni bir dost edinmeyi, Yolunu kaybetmiş bir köpeği okşamayı, Ağ yapan bir örümceği izlemeyi, Bir çocuğa gülümsemeyi, İyi bir kitaptan birkaç satır okumayı ve Yarışın daima daha çok hız için olmadığını Anımsat her gün bana. Yavaşlat beni Tanrım! Bana ilham ver. Köklerimi, Yaşamın katlanılan değerlerini toprağının derinliğine göndermek, Kaderimdeki yıldızlara doğru daha çok Büyüyebilmek için.. Yavaşlat beni Tanrım! Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Wilfred A. Peterson Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı ve uçtu gökyüzüne doğru. Yükseldikçe, daha ve daha, büyümeye başladı daha da. Önce bir kırlangıç gibiydi, sonra tarla kuşu ve kartal, sonra bir bahar bulutu misali genleşti en sonunda tüm yıldızlı gökleri kapsadı. Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı, uçtukça büyüdü, çoğaldı, oysa yüreğimi hiç terketmemişti... Alıntı
Misafir gun.dem Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Wilfred A. Peterson Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı ve uçtu gökyüzüne doğru. Yükseldikçe, daha ve daha, büyümeye başladı daha da. Önce bir kırlangıç gibiydi, sonra tarla kuşu ve kartal, sonra bir bahar bulutu misali genleşti en sonunda tüm yıldızlı gökleri kapsadı. Kalbimin derinlerinden bir kuş uyandı, uçtukça büyüdü, çoğaldı, oysa yüreğimi hiç terketmemişti... halil cibran Bu ne biçim postacı Üç defa çalıyor kapıyı Bu ne biçim kel Hem merhemi var Hem sürmüyor başına Bu ne biçim biçimler İstediğiniz kadar çoğaltılabilir Memleket çok müsait buna Örneğin yeni bir komşu taşındı karşıya Bir baktım Fahriye Abla ! Kırk yıllık bir rötar yapmış Erzincan Treni Ben gelmişim şu yaşıma O ise şiirdeki yaşından gün almamış daha Benimki ne biçim hayat Uymuyor ne gördüklerime ne duyduklarıma ne okuduklarıma Ben ne biçim benim Ne kendime benziyorum Ne başkalarına ... Alıntı
Misafir S.e.t.h Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 13 Ekim , 2009 Murathan Mungan ne varsa aradığım bil ki sende bulmuşum senden öncesi yoktu seninle var olmuşum sende bütün ümitler,sende bütün özlemler beni bende arama artık ben sen olmuşum Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.