Gönderi tarihi: 5 Haziran , 2009 16 yıl BLINDNESS / KÖRLÜK... “İnsani körlük hiçbir şeye benzemez..." Portekizli ünlü yazar José Saramago’ya ait... Yönetmen : Fernando Meirelles Senaryo : José Saramago, Don McKellar Oyuncular : Julianne Moore, Mark Ruffalo, Danny Glover, Gael García Bernal, Alice Braga Filmin Türü : Drama, Romantik Orijinal Adı : Blindness Yapımcı Firma : Rhombus Media Yapım Yılı : 2008 Yapım Ülkesi : Canada, Brezilya, Japonya Orijinal Dili : İngilizce, Japonca Filmin Süresi : 120 dakika Resmi Sitesi : http://www.blindness-themovie... Dağıtıcı Firma : Tiglon Film Vizyon Tarihi : 05.06.2009 (bugün) Görerek körleşme Belirgin olmayan bir başkentte insanlara bulaşan bir virüs onları kör etmektedir. Beyaz bir körlük yaşayan, toplumun çeşitli katmanlarından gelen bireyler hükümet görevlilerince toplanıp karantinaya alınırlar. Koğuşlarda değişik sosyal kesimlerden gelen insanlar bir araya getirilmişlerdir. Bu görmezlerin dünyasında salt bir kişi, göz doktorunun (Mark Ruffalo) karısı (Julianne Moore) görme yetisini kaybetmemiştir. Yaşam koşulları kötüleşip bozuldukça, kıtlık artıp açlık başlayınca gerilim artar, şiddet baş gösterir. Kurban sayısı çoğaldıkça da orman yasası uygulanır. Uygarlığın bu karanlık öyküsünde körlüğe yakalanmayan tek kadın grubun kurtuluşu olacaktır. Hayvan konumuna hızla inen, ilkel güdülerle davranan, pislik içinde yüzen, aç, dengesiz, dört ayakları üzerinde yürüyen insanların sefaletin kucağında devinmelerini, barbarlığa hızla sürüklenmesini anlatan bu evrensel öykü Blindness (Körlük) Portekizli ünlü yazar José Saramago’ya ait. İnsanın değişen koşullarını, aşk, sevgi, dayanışma, erk temalarını metaforla, güçlü bir anlatımla betimleyen Saramago Körlük’le 1998’de Nobel ödülünü kazanınca Hollywood yapımcıları gecikmeden romanın haklarını satın almaya çalıştılar. Kanarya Adaları’nda yalıtılmış bir yaşam süren dikbaşlı, dediğim dedik Saramago bu önerilerin tümünü geri çevirir. Geçen yıl “Sosyal alçalışı tanımlayan etkileyici, sarsıcı bir roman. Yanlış ellere düşmesini hiç istemedim” diyerek bir açıklamada bulunan yazar 2006’dan beri onun peşine düşmekten caymayan iki Kanadalıya, yapımcı Niv Fichman’la oyuncu-senarist Don McKellar’a evet der. Kırılgan uygarlık Sinemanın düş gücünü bozduğunu söyleyen Saramogo’nun sonunda onayını alabilen yapımcı Fichman, yönetmenlik için City of God (Tanrı Kent/2002), The Constant Gardener (Arka Bahçe/2005) filmlerinin yaratıcısı Brezilyalı Fernando Meirelles’i seçer. “Kitabı ilk kez okuduğumda uygarlığın ne denli kırılgan olduğunu düşündüm. Güçlü ve karmaşık bir topluluk olduğumuzu bilsek de hâlâ uçurumun kıyısındayız. Küresel ısınmanın güya ayrımındayız ama bununla ilgili hiçbir önlem almıyoruz” diyen Meirelles Körlük’te zor aşamalardan geçen insanların bu sürecin sonunda kendilerini, başkalarını, dünyayı duyumsadıklarını, gerçekleri görüp algıladıklarını vurguluyor: “Acı çekince farklı düşünüyorsunuz”. Çekimden önce Saramago’ya danışan Meirelles ondan “Bu benim kitabım o da senin filmin, Birbirlerine karıştırmayalım” yanıtını alır. Saramago’nun üç koşulu olur: Evrensel olması için film dilinin İngilizce olması, öykünün anonim bir kentte çekilmesi, finaldeki köpeğinse iri bir köpek olması. Saramago’yla hemfikir olduğunu belirten Meirelles bunca yıllık uygarlıktan sonra insanın yine de çok ilkel olduğunu, kriz dönemlerinde yabanıl içgüdülerimize döndüğümüzü, herşeyin yemek ve cinsellik üstüne kurulduğunu, Körlük’ün bize doğanın bir parçası olduğumuzu, hiç de özel olmadığımızı, gerçek hayvanlar olduğumuzu anımsattığını belirtiyor. Filmi doğup büyüdüğü kent Sao Paulo’da çeken sinemacı kenti kimlikleri belirsiz birçok kültürün karışımı olan bir yer olarak tanımlıyor. Orası Asya da mı, Kuzey ya da Güney Amerika’da mı anlaşılmıyor. Bu çıkış noktası oyuncu kadrosunda da gözlemleniyor. Ekip Amerikalı (Ruffalo, Moore, Danny Glover), Japon (Sanoko Sakai, Yusuke İsaya), Meksikalı (Gael Garcia Bernal), Brezilyalı (Alice Braga), Uruguaylı oyunculardan oluşuyor. Etkili metafor Filmde beyaz körlüğe yakalanmayan kadını canlandıran Julianne Moore, görme gücünü yitirmeyen bu karakterin olaylar geliştikçe sorumluluğunun ayrımına vardığını vurguluyor: “Bizde zaman zaman onun gibi dünyayı yıkan savaşlara, doğal felaketlere karşı çıkmayı reddetmiyor muyuz?” Körlük etkili, düşündürücü bir metafor. İlk ve en önemli duyumuz görmeyi yitirince çevremize, dünyaya gerçekten, içtenlikle, derinden ancak bakmayı öğreniyoruz. Bu deneyimin sonucunda da gezegende görmek istemediğimiz çok şeyin olduğunun ayrımına varıyoruz. Körlük bize insanlığımızı nasıl yitirdiğimizi, onu nasıl yeniden kazandığımızı ve nasıl yeniden görebilmeyi öğrendiğimizi anlatıyor. Film eylemci gruplar arasında tartışma da başlattı. Amerikan Ulusal Körler Federasyonu filmi körleri ilkel, vahşi, hayvansı yaratıklar olarak yansıtmakla suçladı. Meirelles ise filminin körlerle ilgisi olmadığını, insanın doğasıyla ilgili olduğunu açıkladı: “İçgüdülerimiz gerçekten çok ilkel. Görme yitirilince insanlık da tökezliyor ama toplumların bunun üstesinden geleceğine inanıyorum. Filmimde her türlü kötülüğe karşın sonunda umut var. Yeniden birleşme, anlama umudu. Sevginin bizi kurtaracağına inanıyorum. Biraz klişe gibi olacak ama birini gerçekten severseniz daha iyi biri oluyorsunuz.” Meirelles’in yorumunu çok beğenen, filmin sonunda ağlayan José Saramago’nun açıklaması ise çok daha sert: “İnsani körlük hiçbir şeye benzemez. Bazıları görür ama yine de kördürler, bazılarıysa gerçek kördür ama herşeyi görürler.” Körlük’te dolaylı aydınlatmayla, kırılmalarla, yarı gölgelerle çok özel bir görüntü çalışması var. Çağımız üstüne gerçek bir meditasyon olan, çağdaş kent yaşamını, uygarlık, insanlık, içgüdüsellik temalarını yetkinlikle işleyen Körlük 5 Haziran’da sinemalarımızda gösterimde. Bilgi: Körlük, Aykut Derman’ın çevirisiyle Can Yayınları’ndan çıktı... http://www.cumhuriye...hs/w/h0804.html
Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2009 16 yıl Filmi izlemedim ama kitabı okudum ve diyebilirim ki; "Ömrümde okuduğum en iyi kitaplardan birisi de 'KÖRLÜK'tür." Bence filmi izlemeyenler (eğer izlemek gibi bir niyetleri de varsa) önce kitabını okumayı tercih etsinler... Kitap bittiğinde zaten film izlemiş gibi olacaksınız Filme gelince, çok beğendiğim kitapların film uyarlamalarını birçok insan gibi ben de sevmem tabii ki ama bunu mutlaka izleyeceğim çünkü oyuncuları, özellikle de Gael Garcia Benal bu filmi izlemem için yeterli bir sebep... "Onun oynadığı bir film bence kötü olamaz." diyecek kadar güveniyorum bu adama... Onun ismi bile tek başına bir referanstır benim için... Ayrıca Jose Saramago da filmin senaryosuna tam puan vermiş, ben öyle duydum... Daha ne olsun ki... Biliyorum sonunda yine hayallerim yıkılacak ama banane işte, izlemeden geçmem ben bu filmi...
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.