Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 13 Mayıs , 2009 60'lı yılların sonlarına doğru Türkiye'de de tüm dünyada olduğu gibi muhalif hareket yükseliyordu. Toplumsal muhalefetin itici gücü olan gençlik hareketleri özellikle de üniversitelerde gündeme müdahale eder hale geldi. Diğer üniversitelere de önderlik yapan ODTÜ'de Devrimci Gençlik hem 3 Ekim 1968 de “halka dönük üniversite reformu” istemiyle boykotlar düzenleyerek kendi sorunları için mücadele ederken öte yandan ülke gündemine dair eylemlikler de düzenliyordu. Örneğin 1968 kasımında Robert.W.Kommer'in ABD büyükelçisi ünvanı ile atanmasına tepki olarak onu istenmeyen adam ilan etmişler ve ODTÜ'ye yaptığı ziyaret sırasında arabasını yakarak tepkilerini açıkça göstermişlerdir. ODTÜ'nün sembolü olan ve her yeniden yazılışında devrim ateşini güçlendiren devrim yazısının ilk kez yazılışı da o yıllara rastlar. 4 ODTÜ öğrencisi, Hüseyin İnan, Taylan Özgür, Alpaslan Özdoğan ve Mustafa Yalçıner önderliğindeki öğrenciler 68 yazında devrimi 33 metrelik harflerle, 1 gecede ODTÜ stadyumuna yazdılar. 12 Mart 1971 cuntasının üniversiteye uzanan eli olan jandarma karakolu yerleşkede kuruldu. 1973'teki seçimler sonrasında üniversiteden çıkarılıncaya kadar geçen süre zarfında okuldaki devrimci öğrencileri kontrol altında(!) tutmaya çalıştılar. Ancak devrim yazısı olanca ihtişamıyla duruyor ve umut ışığı olmaya devam ediyordu. Karakolun kaldırılmasının ardından yazı yeniden yazıldı. Bu kez talaş ve zift karışımı bir sıvı yazının üzerine döküldü ve yakıldı. Bu örgütlülüğün okulda yeniden yükselişinin göstergesi oldu. 8 Kasım 1974'te Kissinger'in Türkiye'ye gelişi üzerine ODTÜ'de yapılan boykota ülkü ocaklı faşistler silahlı saldırı düzenlediler. Minübüslerle gelip kampüsü basan faşistler yurtlardan fakültelere giden öğrencilere silah ve dinamitlerle saldırdılar, 3 öğrenci ağır yaralandı. Bu olay devrimcilerin nitelik olarak daha da sıkı mücadelesinin başlangıcı oldu. Bu olaydan sonra jandarma okula yeniden yerleşti. ODTÜ'deki hareketlilik gün geçtikçe artıyordu. Şubat 1975'de ODTÜ öğrencilerinin merkezi örgütü olarak ODTÜ-DER kuruldu. Bütün fakültelere yayılan bir mücadele gelişti. Fen Edebiyat Fakültesi öğrenci derneği faşistlerin elinden alındı. Mücadele geniş kitlelere mal oldu ve ODTÜ-DER öğrencilerin fiili önderi haline geldi. 5 Mart 1975'de, 1971'de faşizmin yurtlara yönelttiği kanlı saldırı protesto edildi. 14-15 Nisan 1975'te öğrenciler bütün faşist baskıları protesto etmek için yurt ücretlerini ödememe ve bunu destekleyen iki günlük boykot kararı aldılar. Okul rektörlükçe kapatıldı. Bu kararın ardından 15 Mayıs 1975'te ODTÜ'de süresiz boykot başladı. 6 ay süren boykot başarıyla sonuçlandı, öğrenciler önemli demokratik mevziler elde ettiler. Öğrenci temsilciliği seçimleri yapıldı ve ODTÜ-DER yönetiminde bulunan Devrimci Gençlik büyük bir çoğunluk sağlayarak ÖTK yönetim kurulunu da kazandı. 14 Şubat 1977'de Milliyetçi Cephe, Hasan Tan'ı rektör olarak atadı. ODTÜ yeniden faşizmin saldırılarının odak noktalarından biri olmuştu. Rektörün ilk işi atamalar/uzaklaştırmalar oldu. Rektöre karşı ODTÜ'de şimdiye kadar görülmeyen bir düzeyde işçi, öğrenci, öğretim üyesi dayanışması oluştu. Rektöre karşı 9 aylık bir boykot yapıldı. Bu boykot üniversite senatosu, öğretim üyeleri, çalışanlar, öğrenciler ve öğrenci velileri tarafından destek gördü. Gittikçe artan tepkilerden rahatsız olan ve boykotu sonlandırmak isteyen faşist rektör kendi adamlarını işçi kılığında okula soktu. Bu faşistler rektörün talimatlarıyla okulda terör havası estirmeye başladılar. Öğrencilere saldırdılar, fizik fakültesi'nin önünde oturan devrimci öğrencilerin üzerine rektörlük binasından el bombası atarak 7 öğrenciyi katlettiler. Öğretim görevlilerinin evlerine bomba koydular. Bu baskılara rağmen boykot başarıya ulaştı ve devrim yazılmaya devam edildi. 1978-80 arasındaki yıllarda düzenlenen 1 aylık uluslararası şenliklerde devrim yazısı yeniden ve yeniden yakıldı. 12 Eylül 1980'de sıkıyönetim ilan edildikten sonra ODTÜ'ye saldırılar arttı. Öğrencilerin forum yapması, duvar gazetesi asması yasaklandı. Uzun mücadeleler sonucu elde edilen öğrenci temsilciliği dağıtılmak istendi. Hatta ÖTK 141-142'den yargılanarak ‘gizli örgüt' ilan edilmeye kalkışıldı. Darbeden sonra resmi faşist güçler yazıyı yok etmek için üzerini boyadılar. Ancak üzerine atılan boyalar güneş, yağmur gibi çevresel faktörlere karşı duramadı ve her seferinde yazı yeniden ortaya çıktı. Yıllar süren uğraşlar sonuç vermedi ve “devrim” silinemedi. 1990'da yazı bir kez daha yakıldı. Uzun süreden sonra yazının tekrar yakılması rektörlüğü telaşlandırdı. Yazının nasıl silineceği kurul toplantılarında tartışılmaya başlandı. Bulabildikleri tek çözüm beton blokların tümüyle kaldırılması oldu. Ancak onlarda farkındaydılar ki bunu yaparlarsa ODTÜ'de daha büyük bir muhalif hareket oluşabilirdi. Yazı orada bırakıldı ama bir daha da yakılmadı. 1993 yılındaki bahar şenliklerinde yazı yine yazıldı ama bu kez farklı bir yöntemle. Stadyumun çimleri üzerinde elele tutuşan yüzlerce öğrenci devrim yazısını mumlarla yazdı ve bundan sonraki yıllarda ‘ODTÜ YÜRÜYOR, GELENEK SÜRÜYOR' şiarıyla ‘DEVRİM' yazılmaya devam etti. 5 Mayıs 2006 tarihinde de Devrimci ODTÜ öğrencileri geleneği sürdürmek için, rektörlük önünden stadyuma pankartlar ve sloganlar eşliğinde bir yürüyüş gerçekleştirdi. Biz de ODTÜ Devrimci Gençlik olarak, ilk kez Devrimci Hareket pankartı açtık ve uzun bir aradan sonra yeniden yumruklu yıldızı ODTÜ ile buluşturduk. Yürüyüş sonrasında stadyumda bulunan öğrencilerin de katılımıyla alkışlar ve sloganlar eşliğinde devrim yazısı mumlarla yazıldı. DEVRİM YAZISI ATEŞLE YAZILMIŞ ODTÜ stadyumundaki Devrim yazısının nasıl yazıldığı konusunda bir sürü efsane var. Bir anlatıma göre; bu yazıyı yazanlar, yazıyı yazdıktan sonra boyayı ateşe vermişler. Boya sabaha kadar cayır cayır yanmış. Ve Devrim yazısı adeta taşlara nakşedilmiş. Bir de yazı çok düzgündür. Bunu da şöyle becermişler: stadyumun tam karşısındaki spor salonunun damına çıkan öğrenciler, dürbün ve inşaat bölümünde kullanılan ölçüm aletlerinin yardımıyla, yazıyı yazanlara rehberlik etmiş. Böylece o kadar büyük bir yazı stadyum merdivenlerine düzgün bir biçimde yazılabilmiş. DEVRİM YAZISI NEDEN SİLİNMİYOR ODTÜ stadyumunun tribün merdivenlerinde boydan boya "Devrim" yazıyor. Okulda anlatılana göre; bu yazı, 80 öncesi kimya mühendisliğinde okuyan çocukların hazırladığı "özel" bir boyayla yazılmış. Yönetim tarafından defalarca üzeri boyanan, silinen, kazınan bu yazı bir türlü silinmiyor. Özellikle yağmur yağınca neredeyse yeni yazılmış kadar net okunuyor. Denilene göre; bu boyanın formülünü sadece bu boyayı hazırlayan öğrenciler biliyormuş.. Yıl 1968. Tüm dünyada devrim ateşinin iyiden iyiye alevlendiği yıl. Deniz Gezmiş'in öncülüğünde kurulan Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) üyesi 6 ODTÜ'lü öğrenci, kocaman harflerle okul stadyumunun tribünlerine DEVRİM yazdılar. ODTÜ öğretim elemanları üyeleri ve öğrenciler, Bilim ve Teknik Dergisi’nin kapağının değiştirilmesine tepki olarak ODTÜ Stadyumu’ndaki "devrim" yazısının "d" harfini kapatıp "evrim" yazısı oluşturdu Öğretim elemanları ve öğrenciler, stadyumun tribünlerinin "d" harfi bulunan kısmında toplanarak, alkışlarla protestoda bulundur. "D" harfinin öğretim elemanları ve öğrencilerce kapatılmasıyla tribünlerde "evrim" yazısı ortaya çıktı. ODTÜ Öğretim Elemanları Derneği Başkanı Prof. Dr. Melih Ersoy yaptığı açıklamada, UNESCO tarafından "Darwin yılı" olarak ilan edilen 2009 yılında, TÜBİTAK Bilim Teknik Dergisi’nin Mart sayısı için hazırlanan kapağının değiştirilmesinin, bilim ve bilimsel araştırmaları yaygınlaştırmak ve benimsetmekle sorumlu bir kurum için son derece kaygı verici ve kabul edilemez bir tutum olduğunu söyledi. "Darwin’in Evrim Kuramı’na karşı takınılan tavrın, ülkenin sürüklenmeye çalışıldığı noktayı göstermesi açısından önemli" olduğunu iddia eden Ersoy, "Bu olay, tamamen dogmatik ve bilim karşıtı bir dünya görüşünün TÜBİTAK yönetimine egemen olmaya başladığını kanıtlamıştır. Bilimsel kuramların halka duyurulmasına bile tahammül gösteremeyen bu zihniyeti şiddetle kınıyor ve bu müdahalenin sorumluları olan Ömer Cebeci ve Nükhet Yetiş’in istifalarını talep ediyoruz" dedi. ODTÜ Biyoloji ve Genetik Topluluğu adına yapılan açıklamada da Bilim ve Teknik Dergisi’nde bir "özür kapağı" beklendiği ifade edilerek, şunlar kaydedildi: "Bu özür kapağına ne konulabilir sıkıntısı çekecekler için ODTÜ Stadyumu’nun tribünlerindeki buluşmamızda ’devrim’ yazısının ’d’sinin üzerine ’sansüre sansür’ tavrımızı ifade etmek için bir süreliğine kapatarak ’evrim’ yazısını açıkta bırakıyoruz. Başta medyaya, bilime ve sanata olmak üzere düşünen, araştıran ve ifade eden bireylere sansürün şiddetle arttığı bu dönemde gazetelerin boş beyaz sayfalarla bilimsel dergilerin ’ısmarlama’ kapaklarla çıkmasına tahammül edemiyoruz ve diyoruz ki ısmarlama kapak öyle değil böyle olur." ODTÜ’deki 26 öğrenci topluluğu adına yapılan açılamada ise bilimsel üretimi ve bilimsel düşünceyi baskı altına almanın Ortaçağ’da rastlanan bir uygulama olduğu belirtilerek, "Karanlığa teslim olmayacağız" denildi. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.