Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Valla sayın politika, bunlar bulanık suda balık mı avlamaya, ırmakta ahtapot mu avlamaya çalışıyor, yoksa derede balina mı, ne saçmalık peşindeler artık belli değil. Malum gazetelerinde her gün başlıklar: "Ergenekon terör örgütüne ait..." Sanırsın hüküm kesinleşmiş, karara bağlanmış, örgüt çözümlenmiş. Sanırsın PKK, İRA, İBDA veya başka tanımlanmış bir örgütten bahsediliyor. Bunların şeytan taşlamaktan, iyice hayalet taşlamaya beyinleri şartlanmış, başka nasıl açıklama getirilir... Dogmadan insanlığa yararlı bir şey türediği hiç görülmemiştir. Bakın ben bir konuya açıklık getireyim: Bu işleri okyanus ötesinden yöneten malum maşa, silahtan, silahlı örgütten ve illegal yapılanmadan kesinlikle ve özenle kaçınmıştır. Bu tür bir girişime kesin ve kesin onay vermez. Çünkü yöntemi bu değildir. Yöntemi, legal "sızıntı"larla sistemin içine girmektir. Silah dersen, emniyette bolca var. Orduda bolca var. Ayrıca illegal silahlı örgüte ne gerek var? Adam akıllı. Ordunun, emniyetin legal silahlarını tutan ellerin kendinden olmasına çalıştı, oralara elemanlarını sokmaya çalıştı yıllarca. Bunu başardı da. Belki orduya o kadar çok değil ama, emniyete "sızıntı" olduğu çok kesin... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Diyeceğim, kimse bunları silahtan filan anlamaz, eli tesbihli, ağzı dualı, aptessiz yere basmaz namazdan kalmaz, anca ve sadece kırmızı ciltli kitaplar okur, hocaefendilerinin vaaz kasetlerini dinleyip ağlar evliya gibi adamlar filan olarak görmeye, göstermeye filan çalışmasın. O devirler çoktaaan geçti. Evet, öyle illegal silahlı örgüt filan gerçekten de kurmazlar. Ama buna hiç gerek de yok. Yöntemleri gereği emniyete, devlete ait her türlü silah ellerinde zaten. Bizim halk biraz saftır üstüne afiyet. Böyle eli yüzü aptesli, ağzı dualı numaralarına pek bir bayılır, hemencecik pek inanası geliverir. "Allaha inanan, adam öldüremez" teraneleri hâla milletin dilinde. El Kaideci katil terörist mi yakalandı? Ajan. Allaha inanan terörist olmaz! Başörtüsünü savunacam diye cinayet mi işledi? Ajan. Allaha inanan katil olmaz. Hristiyan, misyoner diye adam mı öldürdü. Yalan, ajandır. Allaha inanan cinayet işlemez. E ben ne diyeyim artık, ne diyeyim yahu? Bu adamlar şu an her türlü silah ellerinde, oyuncak gibi oynuyorlar. Ha, silahlar illegal değil. Örgüt de illegal değil, orası tamam. Ama silah silahtır. Beyni şartlanmış eleman da beyni şartlanmış elemandır... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Vali ve İstanbul Emniyet Müdürü'nün sadece bir teröristin olduğu eve yapılan baskının üç ölü, yedi yaralı ile sonuçlanmasını "başarılı bir operasyon" olarak nitelemesini de anlamak mümkün değil. Bir ikincisi bizim bu konuda kafamız gerçekten emniyet kadar çalışmasa da "hücre evi baskın" larının neden yapıldığını halen anlamış değilim. Takip edilen ve operasyon planlanan ev hücre eviyse, muhtemelen silah vardır, bomba vardır, patlayıcı vardır. Yani operasyon yapılacak kişinin elinin altında böyle araç gereçler vardır ve bunları kullanabilir. Oysa takip edilen bir adamı gözaltına almak çok zor bir iş mi ?Ne bileyim bakkaldan ekmek alırken, otobüse binerken, yolda yürürken beş altı polis daha silahına davranamadan karga tulumba alır götürürler. Ya da şahsın evden çıkmasını bekleyip kapı ağzında tek kurşun atılmadan yakalar atar arabaya götürürler. Şahıs bu çatışma da olduğu gibi, kullanabileceği ağır silahlardan uzaktayken yani. Discovery Channel'in suç kuşağında yakalanan ünlü suçlu ve teröristlerin nasıl yakalandığını anlatan belgeseller yayınlanıyor. Eğer operasyon sırasında kurtarılacak bir rehine falan yoksa, yakalayan ekipler, suçluyu çatışamayacağı, silahla mukavemet etmeye fırsat bile bulamayacağı anlarda yakalıyor. arabasına binerken, vitrinlere bakarken, gazete bayiinden aldığı gazeteye göz gezdirirken, evine girmek için anahtarla kapıyı açarken, diş hekiminin koltuğunda. Hiçbiri olmasa operasyon ekibindeki polislerden birisi saati soruyor, yanlışlıkla çarpıyor saniyeler içinde diğer polisler yakalıyor takip edilen şahısı. Abiamel Guzman'ı uykuda yakaladılar. Çakal Carlos'u ameliyat masasında narkoz altındayken, Frank Lucas'ı kiliseden çıkarken, Bernardo Provenzano'yu kümeste tavuklara yem verirken. Elbette emniyet bizden daha iyi bilmektedir. Hiçbir hücre evinde ki terörist ya da teröristler, "aç kapıyı polis" anonsuna silahlıysa kapıyı açarak cevap vermez (en azından bu tarz terör örgütlerinin üyeleri) . Polis kapıyı kırana kadar o da silahını bombasını hazırlamış olur. Ardından çatışma başlar. Ve bugüne kadar basında gördüğümüz bütün hücre evi çatışmalarında da mutlaka ölen ya da yaralanan polisler olur. O yüzden herşeyden önce teknik olarak ben bu hücre evi baskınlarının neden yapıldığını anlayamıyorum. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 hücre evi baskınlarının neden yapıldığını anlayamıyorum. Tespitler doğru... Amaç ise, tabii ki teröristi "ölü ele geçirmek." Peki neden? Türkiye bir terör ülkesi ve terörist cenneti maalesef. Bütün teröristleri yakalasan, bir sürü yeni hapishane inşa etmek gerek. Benim tespitlerim bazen absürd geliyor ve tepki çekiyor. Ama ben her tespitimi savunmak ve "böyle yapılması doğru ve yerinde" demek için yapmıyorum. O nedenle burada da "böyle de yapılması gerekiyor zaten" demediğimi peşinen vurgulayayım. Ama yapılan o ki, teröristi yakala, teslim et, doğru dürüst ceza alacak mı, almayacak mı, cezaevinde örgüt faaliyetlerine devam edip daha azılı olarak mı çıkacak, ne olacak belirsiz. İyisi mi, temize havale... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Hücre evlerinin basilmasi,tamamen sansasyon yaratma amaclidir.Tabii ki emniyet gücleri gerektiginde cephane dolu evlere baskin yapabilir yapmalidir da. Baski yapilmadan,gürültü cikarilmadan yapilan operasyonlar ses getirmez,emniyetin daha dogrusu birilerinin ses getirecek operasyonlardan getirileri vardir.Ergenekon senaryosu ile göz altina almalar ve tutuklamalarida aynen bu zeminde degerlendirebiliriz.Kacmasi imkan harici olan,hicbir karsi koyma olasiligi bulunmayan,saygin isimleri,hukuka uygun olarak davet edip ifadelerini almak gerekirse göz altina almak veya tutuklamak varken,neden operasyonlara basvurulur?Cünkü toplumda bir saskinlik bir ne oluyoruz ya uyandirmak ve bakin emniyet nasil calisiyor izlenimini verme amaci vardir.Sansasyonlar gizli hesaplari olanlarin basvurdugu bir yöntemdir.Toplumu huzursuz etmek,korku ve baski altinda tutabilmek icin ses getiren operasyonlara basvurulur.O gün Bostanci'da daha cok masum insan ölebilirdi.Ben bu tarz operasyonlari Türkiye'nin adim adim bir polis devleti olma yoluna yönlenmesi olarak görmekteyim.Ve Türkiye'nin bir polis devleti olmasi AKP iktidarinin Ordu karsiti bir alternatif güc olusturma cabasidir.Ben Ergenekon'u bu anlamda degerlendiriyorum ve diyorum ki Ergenekon senaryosu polis tarafindan hazirlanmis bir komplodur. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 30 Nisan , 2009 Ben bu tarz operasyonlari Türkiye'nin adim adim bir polis devleti olma yoluna yönlenmesi olarak görmekteyim.Ve Türkiye'nin bir polis devleti olmasi AKP iktidarinin Ordu karsiti bir alternatif güc olusturma cabasidir. Sn politika Türkiye'de bu tarz operasyonlar yeni degilki siz Türkiye'nin AKP döneminde adim adim polis devleti olma yoluna yönlenmesi olarak görüyorsunuz. Ben size 1980 darbesinden soraki yillarda yüzlerce benzeri operasyonlar sayabilirim. O dönemin operasyonlari ülkemizi polis devleti yapmiyordu da simdi AKP döneminin operasyonumu yapiyor dersiniz? Neden gecmise gözümüzü kapatiyoruz ve sadece AKP dönemini degerlendiriyoruz anlamis degilim. Bizler Türkiye'nin yeni degil gecmisten beri polis devleti oldugunu iddaa ederken bizleri dxevlet karsiti olarak niteliyorsunuz, ama kendiniz de benzeri tesbitlerde bulunuyorsunuz, aramizdaki fark sadece sizin gecmisten bahsetmemeniz ve sadece AKP dönemini degerlendirmeniz. Sorun sadece AKP degil bilakis sistem ve devlet. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Hücre evlerinin basilmasi,tamamen sansasyon yaratma amaclidir.Tabii ki emniyet gücleri gerektiginde cephane dolu evlere baskin yapabilir yapmalidir da. Baski yapilmadan,gürültü cikarilmadan yapilan operasyonlar ses getirmez,emniyetin daha dogrusu birilerinin ses getirecek operasyonlardan getirileri vardir.Ergenekon senaryosu ile göz altina almalar ve tutuklamalarida aynen bu zeminde degerlendirebiliriz.Kacmasi imkan harici olan,hicbir karsi koyma olasiligi bulunmayan,saygin isimleri,hukuka uygun olarak davet edip ifadelerini almak gerekirse göz altina almak veya tutuklamak varken,neden operasyonlara basvurulur?Cünkü toplumda bir saskinlik bir ne oluyoruz ya uyandirmak ve bakin emniyet nasil calisiyor izlenimini verme amaci vardir.Sansasyonlar gizli hesaplari olanlarin basvurdugu bir yöntemdir.Toplumu huzursuz etmek,korku ve baski altinda tutabilmek icin ses getiren operasyonlara basvurulur.O gün Bostanci'da daha cok masum insan ölebilirdi.Ben bu tarz operasyonlari Türkiye'nin adim adim bir polis devleti olma yoluna yönlenmesi olarak görmekteyim. Çok mantıklı bir izah. Zaten böylesine başarısız bir operasyondan sonra Vali ve Emniyet Müdürü basın açıklaması yaparken Cerrah "bakın işte bu memleket nelerle uğraşıyor, ne tehlikeler var" gibi birşey söylemişti. Çatışmadan hemen sonra yayın yasağı kalkar kalkmaz hükümet yanlısı medya "atıl kurt" komutunu alıp harekete geçti. Şunla telefonla görüşüyormuş, bunla bağlantısı varmış. İnternet sitelerinde sürmanşet yayına başladılar. Televizyon kanallarında saniyede bağlantıyı ortaya koydular. Tabi çatışma gününden bugüne kadar attıkları manşetleri, yaptıkları yayınları destekelyecek bir tane bile veri ortaya çıkmış değil. Ama önemli değil, çıkıp "biz hükümete yaranmak için vazifemizi yaptık, bir tarafımızdan uydurduk" diyecek halleri yok. Onları buna mecbur bırakacak bir organda yok. Bence bir ikinci sansasyon amacı da 1 Mayıs'a yönelik, yine daha yayın yasağı kalkar kalkmaz "1 Mayıs'ta eylem yapacakları" vs tarzı yayınlarla "bakın uslu uslu vali nerede diyorsa kutlayın 1 Mayıs'ı görüyorsunuz ne oyunlar var" mesajı vermek istediler. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Tespitler doğru... Amaç ise, tabii ki teröristi "ölü ele geçirmek." Peki neden? Türkiye bir terör ülkesi ve terörist cenneti maalesef. Bütün teröristleri yakalasan, bir sürü yeni hapishane inşa etmek gerek. Benim tespitlerim bazen absürd geliyor ve tepki çekiyor. Ama ben her tespitimi savunmak ve "böyle yapılması doğru ve yerinde" demek için yapmıyorum. O nedenle burada da "böyle de yapılması gerekiyor zaten" demediğimi peşinen vurgulayayım. Ama yapılan o ki, teröristi yakala, teslim et, doğru dürüst ceza alacak mı, almayacak mı, cezaevinde örgüt faaliyetlerine devam edip daha azılı olarak mı çıkacak, ne olacak belirsiz. İyisi mi, temize havale... Senin bu dediğinin yapıldığı dönemler, PKK'ya ve diğer terör örgütlerine temiz bir 10,000 militan kazandırmış dönemlerdir. Bu mantıkla. Dünya da tüm terör örgütü üyelerini infaz ederek, teröre karşı başarı sağlayabilmiş bir tane ülke örneği varsa onu konuşalım. Türkiye'de bu dediğinin yaygın olarak yapıldığı dönemlerde teröre karşı kazanılmış herhangi bir başarı varsa onu konuşalım. "Yargısız İnfaz" denilen uygulamanın terör örgütlerine daha fazla taraftar kazandırmaktan öte hiçbir işe yaramadığı tüm dünyada öğrenilmiş bir gerçektir. Bir ikinci yanı, bir ülkede "yargısız infaz" ve "işkence" nin kurumsallaşması herkese karşı uygulanabilmesini getiriyor. Bu pandora'nın kutusu gibi bir kere kurumsallaştı mı, hiçkimse kapsama alanının dışında kalamıyor. İster başbakan, ister emniyet müdürü, ister general, ister savcı, ister istihbarat şefi olun. Yargısız infaz denilen uygulamanın kapsama alanı dışında kalamıyorsunuz. Yargısız İnfaz geri tepmesi çok güçlü bir silah. Ergenekon operasyonu ikibinli yıllarda değilde, seksenli ya da doksanlı yılların başında gerçekleştirilseydi aynı formatta. Böyle mi gerçekleşirdi sanıyorsun ? Kaç kişi battaniye kenarıyla kendini asardı. Kaç kişi sorgu sırasında sandalyeden düşüp komaya girerdi. Kaç kişi, gözaltına almak için evi basıldığında camdan atlayarak intihar ederdi. Kaç kişi dur ihtarına uymadığı için vurulurdu. Kaç kişi karakoldan kaçmaya çalışırken "etkisiz hale getirilerek" ölürdü ? Evrensel formül: daha fazla yargısız infaz+daha fazla işkence = daha fazla terör. Dünya da aksinin görüldüğü hiçbir ülke olmamıştır. Bostancı'da ki çatışma da Devrimci Karargah adlı terör örgütünün elli yıl uğraşsa yapamayacağı bir propagandanın yapıldığı çatışmadır. "Sansasyonel eylemler" ile faaliyet gösterdiği söylenen bu terör örgütü. emniyetin de yardımıyla, yapabileceği en sansasyonel eylemi yapmış oldu. 7 saat boyunca polisle çatış, tüm Türkiye senden bahsetsin. iki gün boyunca ülkenin gündemine otur. Tüm gazeteler örgütün adından, geçmişinden, eylemlerinden bahsetsin. Bir terör örgütü için daha etkili bir propaganda fırsatı olamazdı herhalde. Hukuk devleti olmak, ülke içinde devletin hukuğun çizdiği sınırlarla hareket etmesi, kısa vadede zor görünüp böyle gelişigüzel sloganlarla eleştirilse de. Uzun vade de, mutlak başarı, ülke huzuru, ülkenin gelişkinliği, dünyada ki yeri açısından en verimli yoldur. Zira aksi yolu izleyen ülkeler, sittin sene ne terörden kurtulurlar, ne toplumsal huzura kavuşurlar, ne de ilerleyebilirler. Türkiye'nin 50 yıllık yakın tarihi gibi. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Evet, ben olanı söylemiştim, Sayın politika da olması gerekeni söylemiş. Polis devleti değil, hukuk devleti olmak gerekiyor. Ama böyle ergenekon hukuku değil tabii... Bu ülke nalıncı keseri mantığından nasıl kurtulur, bilemiyorum, biraz zor gözüküyor. Herkesin elinde birer nalıncı keseri. Hep kendine doğru yontuyor... Keseri ele geçiren, "hep bana hep bana!" Bu iktidar söylemi biraz geliştirdi: "Rabbena, hep bana..." Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 1 Mayıs , 2009 O kadar ilginc ve bir o kadarda komik olan sey,bizde Ergenekon senaryosu ile medyanin yandas tarafina alabildigine özgürlük taniniyor,ama diger tarafta,peygamberin karikatürü yapildi diye,Danimarka'ya neredeyse savas ilan edilecekti.Yani peygamber de olsa Sener Eruygurda olsa hic kimse hatta medya bile haksiz suclama yapamaz,insanlarin haysiyetiyle oynayamaz.O zaman Danimarka'ya koyulan tepki Türkiye'deki yandas medya icinde konulabilmelidir.Ve hatta,suc veya terör örgütü oldugu kesinlesmemis olan bir kavrami insanlara hakaret amacli kullanmanin ceza müeyyidesinin de olmasi gerekir.Medya bunun hesabini verebilecek sekilde kovusturulabilmelidir. Emniyet icinde ki örgütlenmeyi rahmetli Necip Hablemitoglu "KÖSTEBEK "adli kitabinda cok genis sekilde okuyucunun bilgisine sunmustu.Emniyet icinde ki örgütlenmeyi gerceklestiren Amerika'da ki kisi oradan Türkiye'de ki olaylari yönlendirmektedir.Özbekistan o kisinin okullarini kapatma karari aldi.Dagistan'da bugün 14 kisi gözaltina alindi.Bakin dünya uyumuyor herseyin farkinda ve ona göre güvenlik tedbirlerini aliyor ama biz bir mechule yelken actik gidiyoruz. Medyanin bir kesimi ülkede aciktan aciga bir dezinformasyon görevi yapmaktadir.Amac bellidir.Bu medyanin AKP yanlisi oldugunu sanmak aslinda bir yanilgidir,Tabiik bizim kolayimiza geliyor öyle yazmak.AKP yanlisi olmalari AKP'nin siyasetinin onlarin arzuladigi yönde olmasindandir.Yani Türkiye'nin demontajini AKP gerceklestirdigi icin onlar AKP'nin safindadir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 2 Mayıs , 2009 Ben daha hâla "bunlar aptesli namazlı elleri kitaplı ağızları dualı gözleri yerden kalkmaz harama bakmaz" diye mışıl mışıl uyuyanlara artık ne diyeyim... Ata binmişler, kılıcı da kuşanmışlar, Üsküdar'ı da geçmişler, Pendik'ten aşağı salıvermişler gidiyorlar. Ben bunların ağızdan ağıza "Mehdi efendimiz şu an 21 yaşında, kılıcını kınından çıkardı, şu an bilemekte. Sabredin, sabredin" diye fısıltı yaydıklarını da bilirim. (Kılıç o gün bu gün bilene bilene bitti kalmadı ama, CIA yeni kılıç verir zâhir!) Gel zaman git zaman, bu vakitten sonra bu taraflarda (*) fısıltı gazetesine gerek kalmadı... NOT: Bu efendi o zaman kendisinin Mehdi olduğu yolundaki söylentilere kızmış ve "bir daha bunu söylemeyin, ben Mehdi'nin hazırlayıcısıyım" deyince, bağlıları bu kez bu sözün onun İsa olduğu anlamına geldiğini konuşmaya başlamışlar. Hazret buna da kızmış. İsa'nın da hazırlayıcısı ve hizmetkarı olduğunu söylemiş. Vah dogmalar vaaah ki vah... (*) Ne garip bir üçlü değil mi? Sanki hiç bağdaşamaz gibilerdi. Sen nelere kadirsin siyasi hırs, hükmetme arzusu, ele geçirme sevdası! Aralarına bir de Kürt etnikçileri kat, al sana "Mahşerin dört atlısı ya da "karo as"... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 5 Mayıs , 2009 Celalettin Cerrah, İstanbul emniyetinin başına geçmiş en tuhaf adamdır... Vali Muammer Güler'de ona keza, Bostancı baskınında polisin yaptığı resmen kendini kanıtlama çabasıdır... Polis, Fethullah Gülen'in polisi olduğu günden bu yana TSK ile didişmekte ve kendisini TSK'nın önüne geçirmek istemektedir... Halen Türk halkının en güvenilir kurum olarak gördüğü kurum TSK'dır ve Polis teşkilatı bunu hazmedememektedir... Ergenekon soruşturması kapsamında yer altından çıktığı söylenen mühimmatın TSK'ya ait olduğunu ima eden polis teşkilatı ve bakanlıklar, genelkurmayın açıklamasından sonra "bizim elimizde kayıp mühimmat yoktur" açıklaması yapma gereği duydu... Ve zati Ergenekon soruşturması bir polis soruşturmasıdır... Hatta çoğu zaman savcılık görevinide polis yapmaktadır ve Türkiye gittikçe polis devleti olmaktadır... Bütün bunlar olurken Taraf gazetesi ve o mantığı savunanlar TSK'ya saldırdıkları gibi polise saldırmazlar, kendilerine demokrat ve özgürlükçü derler fakat Ergenekon'dan dolayı gözaltına alınanların haklarını gözetmezler onları linç ederler... Bu da onların gerçekten ne taraf olduklarını gösteriyor... Bostancı baskınında polisin acemiliğini, beceriksizliğini ve eğitimsizliğini izledik... Zaten bundan rahatsız olan başbakan RTÜK kanalıyla yayınları durdurdu ve TSK'yı her fırsatta şaibe altına sokan başbakan polisi kanatları altına aldı... Güneydoğuda 23 Nisan günü 14 yaşında bir çocuğun kafasını dağıtan özel harekatçının durumu başka bir mesele, üstelik korkunç... Bu ayıpla yüzleşmeliler... Fakat yüzleşemezler... Bostancı baskını sırasında aldıkları istihbarata göre teröristin evinde çok sayıda silah ve patlayıcı bulunmuş ve terörist ölü elegeçirildikten sonra o silahlar sergilendi, birinci soru neden bu operasyonda özel harekatçılar kullanılmadı, ikincisi o terörist Bostancı gibi bir yerde onca silahı o eve nasıl doldurdu, bahçeye tuzakları nasıl kurdu? Üçüncü soru, ya evde birden fazla terörist olsaydı o zaman ne olacaktı? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Bir de benim anlamadığım, Vali Güler, kendisini bir federasyon valisi, seçimle iş başına gelen "Major" falan mı sanmaktadır ? "Yaptırmam, ettirmem, olmaz, izin vermem" Sanki siyasi bir unsurmuş gibi pazarlık yapıyor. 1 Mayıs'tan bir gün önce Cumhurbaşkanı tarafından kulakları çekilmese adam kendi iradesiyle yine kimseyi sokmayacaktı Taksim'e. Kişisel bir mesele haline getirmiş gibi davranır. Nasıl birşey ki bu ? Cumhurbaşkanı kutlanabilir diyor, hükümet sıcak bakıyor, sağcısı, solcusu bütün sendikalar Taksim'de kutlanmalı diyor. İstanbul Valisi tek başına şiddetle muhalefet ediyor. Basında 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasına şiddetle muhalefet eden tek işi Vali Güler'di. Ben başkasını görmedim kaç hafta boyunca. 1 Mayıs'ı içilerden "korumak" için gösterdiği azim ve çabanın onda birini İstanbul'un güvenliği için gösterseydi, göreve başladığı tarihten bugüne İstanbul'daki suç oranı iki kat artmamış olurdu. Sayın valim, dünyada en çok suç işlenen şehirlerden birisinin valisisiniz. Siz göreve geldiğinizden beri suç oranı iki kat arttı. Çok büyük can kaybına, toplumu derinden yaralayan başarısızlıklara yol açan onlarca güvenlik açığı yaşandı (Hrant Dink suikastii, Bostancı çatışması, ABD büyükelçiliği baskını, araç yakma, Münevver'in katilinin yakalanamaması gibi) her biri şöyle az gelişmiş bir ülke de bile Vali'nin aynı gün istifasını vermesine sebep olacak derece de başarısızlıklara sahip bir sicille, siz işinize baksanız ? Bir daha ki seçimlerde aday olur. Seçilirseniz meclise girer dilediğiniz gibi siyaset yaparsınız. Ama şu an vergilerimizden kesilen maaşınız siz siyasi tavır gösterin diye değil, İstanbul'da güvenliği sağlayan diye ödeniyor. Celalettin Cerrah'a gelince, pırıl pırıl gencecik bir kızın parçalanmış cesedi çöp konteynırlarından çıktı. 54 gündür katillerin yakalanmaması üzerine kendisiyle röportaj yapan gazeteciye "Ailesi kızların sahip çıksaymış" diyen bir insanın, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük şehrinin emniyet müdürlüğü koltuğunda değil, mahalle.....neyse. Öyle ya, cangüvenliği için aileler kızlarını dışarı salmasın. Yoksa kafalarını keserler. Suç ailelerin. Tabi adama size o zaman niye maaş ödüyoruz sayın müdürüm, sizin işleviniz ne diye sorarlar. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Bütün bunlar olurken Taraf gazetesi ve o mantığı savunanlar TSK'ya saldırdıkları gibi polise saldırmazlar, kendilerine demokrat ve özgürlükçü derler fakat Ergenekon'dan dolayı gözaltına alınanların haklarını gözetmezler onları linç ederler... Bu da onların gerçekten ne taraf olduklarını gösteriyor... Sn sardunyam her konuda oldugu gibi bu konuda da olayi TSK ve polis ikilisin getirmissiniz ve devletin iki birimini birbirine zit olarak gösterip bizlerden TSK saflarinda yer almamizi bekliyorsunuz ve birde Taraf gazetesi ve o mantigi savunanlar olarak ithamda bulunuyorsunuz. Türkiye gercegi sizin anladiginiz gibi TSK ile polis arasinda secim yapan insanlardan olusmuyor. Bunlarin her ikisinide elestiren kesim az degil. Kimse burada bizden devlet birimleri arasinda bir secenek yapmamizi bekleyemez. Devlet bir bütündür ve ben o yönde elestirilerimi yapiyorum. Türkiye'de isleyen sistem icerisinde hem TSK hemde Emniyet defalarca hata yapmistir ve yorumlarimi takip ettiysen ben bunui defalarca söyledim. Size göre TSK ni elestirmek bir tabudan ibaret, ama polisi yerden yere vuruyorsunuz ayni zaman icerisinde. Bizler ise olaya tarafsiz acidan bakarak her ikisininde hatalarini dile getiriyoruz ve tabulari kiriyoruz, bazilarinin zorunada gitse. Ergenekon olayinda birakalim savcilari ve kahkemeli rahat calissinlarki Türkiye sonunda aydinliga kavussun. Daha bastan beri birileri avukatlik yapiyor ve birileride savcilik yapiyor. ***** Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 a-sosyal bir toplum yaratıp korku imparatorluğu kurup insanları kabuklarına çekilmeye itmekten başka birşey değil Celalettin Cerrah'ın açıklaması, benzer açıklayı M.Şevket Eygi'de yaptı, şimdi böyle söyleyince kızıyorlar ama aynı zihniyetin unsurları değil mi bunlar? Kişiliği gelişmiş, üretken ve bilinçli insanların yaşadığı modern toplumlarda insanların kız ve erkek arkadaşları olur ve onlarla görüşürler, geceleri ya da gündüzleri sokağa çıkarlar ve bundan dolayı korkmazlar... Fakat bugün İstanbul'da kaç kişi belli bir saatten sonra hatta bazen gündüzleri bile şehrin heryerinde güvenle dolaşabilir? Eğer bir şehrin hele bu şehir çok kozmopolitse turist çekiyorsa İstanbulsa, çok daha sıkı güvenlik önlemleri almak gerekmez mi? Tabiki bu demek değil ki heryere polis koysunlar ama şehrin belli yerlerini tutan bazı tehlikeli kişilerin varlığını herkes görüyor biliyorken İstanbul Emniyetinin önlem alamaması manidar... Münevver Karabulut cinayetinin bir benzeri iki sene önce bizim ilçemizde yaşandı 14 yaşında bir kız çocuğuydu kaçırılıp öldürülen ve ceseti parçalanıp yakılarak çöp konteynırına atılan hala cinayeti aydınlanmadı hala zanlılar yakalanmadı, bu mantıkla bakarsak Celalettin Cerrah'a göre bu kız çocuğu saat akşam 6'da arkadaşının evinden kendi evine doğru gitmemeliydi, öyle mi? Türkiye yıllardır bir polis tartışması ile yaşıyor polisten korkuyor, o polis teşkilatından bazıları şimdide ahlak polisliğine soyunuyor, başımıza Allah korusunda bişey gelmesin mazallah haketmiş olabiliriz! Dünyahepimizin arkadaş, Türkiye'de sen kabul etsende etmesende TSK ve TEM sürtüşmesi yaşanmakta... Bunu heryerde ve herşekilde görüyoruz, siz münferit olaylarla bütünü birbirinden ayıramıyorsunuz, TSK'da münferit hatalar yapan kişileri eleştirmek ayrı ki TSK kimlerin hedefinde hepimiz biliyoruz, fakat TEM teşkilat olarak köhnemiş, taraf olmuş, belli bir cemaatin eline geçmiş... Söylemlerde eylemlerde ortada, söze ne hacet sadece gerçekten objektif ve sağduyulu bakılsa görülecek...! Ki başbakan bile bu iki kurum arasında taraf, bir kısım medya taraf, bir kısım grup taraf... Elbette bende oluyorum karşı taraf... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 6 Mayıs , 2009 Dünyahepimizin arkadaş, Türkiye'de sen kabul etsende etmesende TSK ve TEM sürtüşmesi yaşanmakta... Bunu heryerde ve herşekilde görüyoruz, siz münferit olaylarla bütünü birbirinden ayıramıyorsunuz, TSK'da münferit hatalar yapan kişileri eleştirmek ayrı ki TSK kimlerin hedefinde hepimiz biliyoruz, fakat TEM teşkilat olarak köhnemiş, taraf olmuş, belli bir cemaatin eline geçmiş... Söylemlerde eylemlerde ortada, söze ne hacet sadece gerçekten objektif ve sağduyulu bakılsa görülecek...! Ki başbakan bile bu iki kurum arasında taraf, bir kısım medya taraf, bir kısım grup taraf... Elbette bende oluyorum karşı taraf... [/b] Kurumlar arasinda sürtüsmelerin yasanmasi bana göre sistemden ve ülkemizi yöneten zihniyetten kaynaklaniyor. Sonucta devlet belirli birimlerden olusuyor ve devlet bir bütündür. Türkiye'de TSK olsun TEM olsun ve diger birimler olsun devamli egemen siniflarin hizmetcisi olmustur. Bu gün eger güneydoguda terör bitirilemiyorsa ve binlerce faili mechul cinayetler islendiyse burada bana göre TSK ninde hatasi var. Devletin birimleri her ay bir araya gelerek toplaniyorlar ve dolayisiyla alinan kararlar beraber aliniyor. TEM ne kadar yozlastiysa ve icinde dinci ve faiszan düsünceye sahip kadrolar cogaldiysa benzerini TSK'de de görmek mümkün. Türkiye devrimci hareketi bu konuda yillardan beri syölemlerini yapiyorlar ama isimize gelmeyince duymuyoruz. TSK ni ve TEM'i elestiriken bizler vatanhaini ve bölücü yapiliyoruz. Ama bizleri elestirilerimizden dolayi vatanhaini ilan edenler ayni zamanda TEM'i daha da acimasizca elestiriyorlar ve bunu kendilerine hak sayiyorlar. Bu devlet hepimizin ve bu toprakta hepimizin. Kimse tek basina sahiplenerek kendisinde her hakki görmeye hakki yok. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Dünyahepimizin arkadaş, Türkiye'de sen kabul etsende etmesende TSK ve TEM sürtüşmesi yaşanmakta... Bunu heryerde ve herşekilde görüyoruz, siz münferit olaylarla bütünü birbirinden ayıramıyorsunuz, TSK'da münferit hatalar yapan kişileri eleştirmek ayrı ki TSK kimlerin hedefinde hepimiz biliyoruz, fakat TEM teşkilat olarak köhnemiş, taraf olmuş, belli bir cemaatin eline geçmiş... Söylemlerde eylemlerde ortada, söze ne hacet sadece gerçekten objektif ve sağduyulu bakılsa görülecek...! Sn sardunyam önceki yorumuma ek olarak bir de sunu size hatirlatmak isterim. Siz TSK icin icinde münferit hatala yapan kisileri elestirmekten bahsediyorsunuz ve bu anlamda TSK'in kurum olarak TEM gibi köhnemis olmadigini ima ediyorsunuz. Ben size Türkiye'de yapilan askeri darbeleri yani cuntalari hatirlatmak isterim. siz bunlari TSK icerisindeki münferit olaylar olarakmi elestiriyorsunuz acaba? En son cunta 12 Eylül 1980 de yapildi ve cunta lideri Evren tüm TSK'nin destegini arkasina alarak olayi gerceklestirdi ve 12 eylül cuntasinin ülkemize getirdigi aciyi, zulmü ve nice sayisiz zararlari biliyoruz ve günümüz Türkiye'sinde bile yasiyoruz. hala 12 Eylül anayasasi yürüyor ve cuntacilar yargi önüne cikartilmiyor. Evet bunlarin hepsi münferit olaylar olarak zihinlerimizde kalacak. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Önce net bir şekilde ifade edeyim, yapılan askeri darbeleri onaylamıyorum ve Kenan Evren'in mutlaka yargılanması gerektiğini düşünüyorum ve beraberindeki bütün sorumluların... 1980 darbesini kimlerin desteği ile yaptığı kendisinden bizim çocuklar diye bahsedenlerin ne demek istediği gayet net... O darbeden Türkiye'nin neler kaybettiği ortada... Kimlere kıyıldığı belli, darbe öncesinde ülkede terör yaratanların o dönemin devlet yöneticilerinin de yargılanması şart... Fakat bütün bunlar hiç bir zaman TSK'yı darbeci yapmaz... Kişilerin neye hizmet ettikleri ile bağlantılıdır yapılanlar... O dönemin askeri yetkilerinin hatalarını bugünün genarallerinin üstüne yıkamayız... Geçmişin ihanetlerinden bugünü sorumlu tutamayız, 1980 darbesinin asıl hedef aldığı Cumhuriyetin ordusudur, ona duyulan güveni ve bağlılığı sarsmaktır ve bu anlamda bir derece başarılı olmuştur... Münferit olaylardan kasdım darbeler değil siz bugünün TSK'sını tümüyle sorumlu tutuyor ve daima bu kurumu hedef alan yorumlar yapıyorsunuz, Emniyet'in kurum olarak köhneleştiğini sadece ben söylemiyorum bunu Emniyetin içinde bulunan pek çok insanda söylüyor... (cemaatleşmemiş olanlar) TSK ve Emniyet arasında yapı ve anlayış olark çok büyük fark var, bu iki kurumu ben karşı karşıya getirmiyorum, aksine Emniyet'in üst düzey yetkilileri cemaat önderlerinden aldıkları talimatlarla sürekli olarak TSK'yı hedef alıyorlar, belli medya kuruluşlarının ve Akp'nin bu iki kurum arasında keskin bir taraf olma durumu var, işte bütün bunlar benim gibi düşünenlerin Emniyet'in tarafsızlığı konusunda endişeli olmalarına neden oluyor, anlatabiliyor muyum? Şemdinli kumpası, Ümraniye kumpası ve tutuklanan askerler değerlendirilince asıl hedefin bağımsız Türk Ordusu olduğu gerçeği ortaya çıkıyor, fakat diğer yandan Emniyette yapılan bütün yanlışlıkların üstü örtülüyor ve politik bir ayrılık yaratılıyor, oysa tıpkı mahkemeler, savcılar, askerler gibi emniyet mensuplarınında tarafsız olması gerekiyor... (ama ülkede tarafsız bir kurum kaldı mı ayrı mesele) Benim savunduğum şey Ordumuzun, cumhuriyetin ve onun ilkelerinin savunucusu olma gerçeğidir... Ordu içerisine girmiş ve oradada örgütlenen art niyetliler yok mudur mutlaka var, her yerde olduğu gibi... Türkiye'de derin devlet yok muydu vardı, kimlerdi bilemem, Türkiye'de karanlık güçler yok mu var, kimler bilemem, faili meçhuller var, katliyamlar var, terör var...! Bunlar gerçek ama bütün bunların üzerine yıkılmak istendiği kurum kişi ve kuruluşlar gerçek değil... Gerçekler üzerinden yalan yaratılıyor, keşke gerçek suçlular yakalansa, gerçek hırsızlar yakalansa, gerçek derin devlet çökertilse ama öyle olmuyor... Geçmişten günümüze tarihin bütün olayları ve failleri suni olarak yaratılan bir örgüte yıkılıyor ve o örgütün ardında Ordu hedef alınıyor, Türkiye'de korkunç bir faşizan uygulama var önce suçlu yaratılıyor sonra suç, önce suç yaratılıyor sonra suçlu, ama gerçekler asla ortaya çıkarılmıyor, bir davada gizlilik esas alınırken, diğerinde infazlar bile yapıldı... Üstelik Deniz Feneri davasında Almanya'da hukuki bir karar var, ciddi deliller var, faillerde belli... Peki dava ne durumda o davanın ardında neler var, Fethullahçı cemaatin emniyetteki kolları bu davaya uzanmıyor mu? Naylon faturalarla alınmış gösterilen hizmetler ve mallar için denetleme yapmak üzere gidilen bütün adresler ya aynı çıkıyor ya da öyle bir firma yok, M. Ali Şahin'in tercüme için bekliyoruz açıklamasından sonra ortaya çıktı ki Alman mahkemesi zaten Türkçe tercimesiyle göndermiş dosyayı! Peki neden bekleniyor, beklenirken neler oluyor, bütün deliller karartılıyor!!! Pekiiii, Adalet Bakanlığı ile Emniyet bu davada nerede? TSK söz konusu olduğunda neredeler? Umarım anlatabilmişimdir... Darbeyi ya da darbecileri savunmuyoruz, aksine suçlular yargılansın diyoruz ama gerçek suçlularla gerçek suç yargılansın... Darbeyi yapanlar yargılansın, sen darbe yapmayı düşünüyorsun denilenler değil, örgüt kuranlar ve devleti ele geçiren cemaatler yargılansın, elde ettikleri servetler açıklansın, baskın ÇYDD'ye yapılıyorsa Işık Evlerinede yapılsın, ADD'ye yapılıyorsa Deniz Feneri'ne de yapılsın, TSK yargılanıyorsa Emniyette yargılansın, Televizyon kanalları aranıyorsa Kanalbiz, kanallB, Art, Ulusal Kanal gibi Samanyolu, Kanal7, Atv'de aransın! Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 7 Mayıs , 2009 Önce net bir şekilde ifade edeyim, yapılan askeri darbeleri onaylamıyorum ve Kenan Evren'in mutlaka yargılanması gerektiğini düşünüyorum ve beraberindeki bütün sorumluların... 1980 darbesini kimlerin desteği ile yaptığı kendisinden bizim çocuklar diye bahsedenlerin ne demek istediği gayet net... O darbeden Türkiye'nin neler kaybettiği ortada... Kimlere kıyıldığı belli, darbe öncesinde ülkede terör yaratanların o dönemin devlet yöneticilerinin de yargılanması şart.... . .... Sn sardunyam her ikimizde aslinda teröre, anti-demokratik sisteme, cetelere, derin devlete, faili mechullere, darbelere, seriata, devletin brimlerinin köhnelesmesine, deniz feneri gibi soygunlara,..... karsiyiz. Bunu ictenlikle söylüyorum ve inaniyorumda sizin öyle oldugunuza. Ama aramizda ufakta olsa bir farklilik var. Ben ve benim gibi düsünenler emniyetin köhnelesmesini, cuntalarin gelmesini, soygunlari ve derin devlet meselesini belirli döneme ve siyasi iktidara göre degerlendirmiyoruz. Hemen hemen her dönem hangi hükümet gelirse gelsin, emniyet ve saglik bakanligi sagci görüslere pes kes yaptirildi ve onlar her dönem oralarda söz sahibi oldular. Türkiye cumhuriyeti devleti ve onun organlari uzun yillardan beri yukarida bahsettiklerimizi yapiyorlar. Deniz'lerin asilmasina bakin, Abdi Ipekci'nin katilinin durumuna bakin, 1 Mayis 77 katlimina bakin, Sivas olaylarina bakin, Gazi olaylarina bakin, Terörün sona erdirilemeyisine bakin, Öcalan'in yakalanis sekline ve sonrasina bakin, Ugur Mumcu'dan tutun Hirant Dink'in katline ve üldürülen hiristiyan insanlara kadar hepsi devletimiz dedigimiz o bütünün icerisindeki birimlerin yaptiklari belli ve yapilanlar devamli ülkemizde demokraksinin islememesini saglamak ve sadece totaliter sstemin pekismesine yaramistir. Ülkemizdeki yapilan bir cok askeri cuntalari TSK'den ayri tutmak bana göre ya kötü niyetten yada kabullenememekten kaynaklaniyor. Tüm askeri cuntalar TSK'in her biriminin onayiyla ve destegiyle gerceklesmistir ve her defasinda yapilan sadece devrimci ve ilerici düsünenlerin gelismelerini engellemektir. TEM hakkindaki görüsüm zaten belli, yilin hemen hemen her gününde yasanan saldirganligi, gerici ve irkci tutumlarini, siyasi katillei saklamayi ve delilleri yok etmesini yeni degil yillardan beri biliyoruz. 1 Mayislar zaten her dönem onlarin yüzünü dahada gün isigina cikartiyor. Ben olaya AKP veya digerleri bazinda bakmiyorum, cünki o bakis bizleri cikmaza götürüyor ve bir kötüyü diger kötüye karsi secmemizi sagliyor. Bizler icin nedense bazi konular devamli tabu, mesela TSK. Ufak bir elestiri gelse hemen susturuluyor insanlar ve derhal vatanhaini damgasini yiyorlar, bir bakiyorsun Canakkale'den baslaniyor tüm kurtulus harekati sayiliyor . Biraz konuya tabulari yikarak bakarsak daha net görecegimize eminim. Bizler öz elestiri yapamadigimiz icin zaten devamli SIKINTI yasiyoruz. Bakiniz JITEM kimlerin icinden cikiyor? Itirafcilarla ortaklasa eylem yapan hangi birimin icerisinden cikiyor? Güneydoguda terörün bitirilmemesinin sebebleri olarak bir cok birimlerin ve elemanlarinin terör örgütüyle beraber uyusturucudan elde edinilen kazanc olarak bile en azindan iddaa ediliyor. Bu iddaalar inandirici olarak kamuyonuda konuslmuyor. Asker ne derse dogrudur mantigiyla, her pasayi, komutani derhal savunuyoruz. Tüm cuntacilar yargilansin diyorsunuz, evet cok dogru bir durus ve istek. Neden TSK buna sicak bakmiyor dersiniz? 1960 lardan günümüze kadar binlerce insan bu fasist zihniyetli insanlar yüzünden öldürüldüler, asildilar, iskencelerden gecirildiler,..... ve biz bunlari münferit davranislar olarak görecegiz. Yok öyle bir sey. Hak hukuk istiyorsak bunu her zaman, her yerde, herkes icin ve kime dokunursa dokunsun kisi ve kurum ayirmadan istememiz gerekli. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 THKO yu kurup işi bitince ipte sallandıranlar hiç vakit kaybetmeden PKK yı kurup aynı ideolojinin üzerine tereyağı misali kürt sorununu sürüp tekrar gündeme getirmişlerdir. Bunun apaçık kanıtı terörsitin telsizden söylediği sözlerdir.. Ve hakların kardeşliğinden bahsederken insanların üzerine kurşun yağdırıp bomba atmasında nasıl sağlıklı bir ruha sahip olduklarının açık göstergesidir.. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Gönderi tarihi: 14 Mayıs , 2009 Toplumlari ayakta tutan temel degerler vardir.Varligi korumak gelistirmek ancak ortak payda ile mümkündür.Türkiye ortak payda olan milli ve manevi degerlerine yabancilasmanin,farkli algilamalarin,yorumlamalarin celiskilerini yasamaktadir. Kavram kargasasi icinde sersemletilen,hayali kavram ve sloganlarla devamli uyutulmaya calisilan bir dev olan Türkiye,kisir döngüler icersindedir. Türkiye'de;laiklik,din,dil,cumhuriyet,irtica,basörtü,cagdaslik,baticilik,ücüncü dünyacilik,Avrupacilik,Avrasyacilik,Orta Doguculuk tartismalari yapilmaktadir.Temel sorun bunlarsa,o ülkede patinaj yapilmasi kacinilmazdir. Türk Milleti'nin kendinden olan,kendi degerlerini kiskanclikla savunacak,gelistirecek,namuslu,ahlakli,cesur ve kararli yöneticilere ihtiyaci vardir. Türkiye ne yazik ki;Türk kökenli olmamanin parlatici ve yükseltici bir özellik halne gelmesi gercegi ile karsi karsiyadir.Yükselmek,ilerlemek icin Türk karsitligi yapmak marifet sayilmaktadir. "Ne mutlu Türk degilim"diyenlerin iktidara kene gibi yapistigi Türkiye'de;ic ve dis mekanizmalar,yönetimi Türk Milleti'ne,Türk'e teslim etmemeye devam etmektedirler. Avrupa Birligi Türkiye temsilcisi Karen FOGG "BIRDE SU TÜRKIYE TARIHINDEN KURTULSAK"demisti. Türk devletinin Ordusuna karsi olanlar,Türk devletinin gücüne karsidirlar.Emniyet Fetullahci cemaatlesme ile asli görevinden kopmus,hem Türk ordusuna hem Laik kesime karsi cephe almistir.Polis gücünün arttirilmasi,polise olaganüstü silahlanma yetkisinin verilmesi,aslinda Orduya karsi düzenlenen bir alternatiftir.Ergenekon senaryosu ile Ordunun hedef alinmis olmasi,hedef alanlarin siyasi duruslari bize Orduya karsi yürütülen bir darbenin gercek oldugunu anlatiyor.Darbeyi yapanlar siyasi iktidar ve ona bagli emniyet gücleridir.Silivride bir cezaevi kampüsü kurulmasi orada ki mahkemenin özel bir mahkeme oldugunu gösterir.Özel mahkemeler ancak olagan üstü durumlarda kurulur yani darbe dönemlerinde,buna örnek olarak Yassiada'yi verebiliriz. Dolayisiyla Türk Ordusunun teröre karsi vermis oldugu mücadele,terör örgütü ve Türkiye karsiti gücleri birbirine kenetlemistir.Aydin diye gecinen bazi terörist yandaslari PKK'nin stratejik calismalarini yürütmektedirler,iktidar PKK'nin legallesmesi icin siyasetler üretmektedir.Yakin bir zamanda Türkiye'de iki resmi dil kabul edilecektir.Simdiden kehanette bulunmak istemiyorum ama yakin bir gelecekte,Türkiye'de cok aci ama önlenemez siyasi kararlara imza atilacaktir.Cünkü hedefte Türk devleti,onun ordusu ve milleti vardir.Yani Türkler vardir hedefte. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.