Φ ahrar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 evet birkaç arkadas ile kIsmi olarak yapt1g1m1z sorgulamayI buraya tas1yalIm dedik konu ile ilgilenenler buyrun Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 KURAN'A GÖRE İKİSİ DE GELMEYECEK! GERÇEK MEHDİ=KURAN'DIR! VARSA DA GERÇEK DECCAL=YAHUDİLER ve MUKALLİDİ OLAN MEZHEPLER/MEZHEPÇİLERDİR! Alıntı
Φ ahrar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 KURAN'A GÖRE İKİSİ DE GELMEYECEK! GERÇEK MEHDİ=KURAN'DIR! VARSA DA GERÇEK DECCAL=YAHUDİLER ve MUKALLİDİ OLAN MEZHEPLER/MEZHEPÇİLERDİR! esselam aleykum birader nas1ls1n iyisindir iNSALLAH peki birader onca hadis ve müçtehiddlerin sözleri"iKRA" nedir o ercan uykusuzmu kald1n Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 KURAN'A GÖRE İKİSİ DE GELMEYECEK! GERÇEK MEHDİ=KURAN'DIR! VARSA DA GERÇEK DECCAL=YAHUDİLER ve MUKALLİDİ OLAN MEZHEPLER/MEZHEPÇİLERDİR! esselam aleykum birader nas1ls1n iyisindir iNSALLAH peki birader onca hadis ve müçtehiddlerin sözleri"iKRA" 5/104 Kendilerine, "ALLAH'ın indirdiğine ve elçiye gelin," denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz yol bize yeter!," derler. Ataları, bir şey bilmeyen ve doğru yolu bulamayan kimseler olsa da mı? 29/52 De ki, "Benimle sizin aranızda tanık olarak ALLAH yeter. Göklerde ve yerde ne varsa bilir. Yanlışa inanıp, ALLAH'a inanmıyanlar, asıl zarara uğrayanlardır." nedir o ercan uykusuzmu kald1n 51/16-17 Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı. Geceleri az uyurlardı. Alıntı
Φ ahrar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 51/16-17 Rab'lerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce güzel davranıyorlardı. Geceleri az uyurlardı. peki birader müçtehidd husundada bi yorum su vakitte güzel gider Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Ahrar sen baya komiksin yaw! Alıntı
Φ ahrar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Ahrar sen baya komiksin yaw! esselam aleykum eeeeeeeee birader islam kasfet degildir sakada vardIr hatta benim çok hosuma giden birde sakacI sahabe var????????? Alıntı
Φ ahrar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 12 Şubat , 2006 4971 - Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fâtıma'nın evladlarındandır." 7197 - Hz. Ali anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mehdi bizden, ehl-i Beyt'imizdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder, hizmetini yapacak hale getirir. Doğruyu ilham eder ve muvaffak kılar)". 7198 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Biz Abdulmuttalib'in oğullarıyız. Cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi." 7199 - Abdullah İbnu'l Haris İbni Cez'iz-Zübeydi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): "Doğudan birtakım insanlar çıkacak ve Mehdi için zemin hazırlayacak" buyurdular. O Mehdi'nin hakimiyetini kastediyor." kutub-i sitte Alıntı
Φ ahrar Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 15 Şubat , 2006 SÜFYAN : (İSLÂM DECCALI) Kamus-u Okyanus, bu kelime için “esami-i ricalden([108]) bir isimdir” der, yani mânâ aranmayacağına işaret eder. Âhirzamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebeb olacağı sahih hadîslerle bildirilen ve şeair-i İslâmiyeyi tahribe çalışan dehşetli ve münafık bir şahıs. “Süfyanîler” ise Süfyan cereyanıdır. İbn-i Cerir-i Taberî Süfyanîlerle alâkalı rivayetleri Cami-ül Beyan’da (Sebe’ Suresi 34:51) âyeti altında cem’etmiştir. Bir hadîste bildirilen Ahlas, Serra, Duhayma fitneleri için bak: Tac Tercemesi 5.cilt 927.hadîs: (Uzun süren ve insanların müsbet ve menfî iki gruba ayrıldığı mezkûr üçüncü fitne, Süfyanî fitneye işaret olsa gerektir.) «Rivayetler, Deccal’ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş.([109]) ‘La ya’lemül ğaybe illallah’ Bunun bir tevili şudur ki: İslâmların Deccalı ayrıdır. Hattâ bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (r.a.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccalı Süfyandır, İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccalı ayrıdır.([110]) Yoksa Büyük Deccalın cebir ve ceberut-u mutlakına karşı itaat etmeyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.» (Şualar sh: 585) «1350 sene evvel Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın bir şakirdi ve esrar-ı Kur’aniyenin dersini bizzat Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan alan Hazret-i Ali (R.A.).A.); meşhur ve matbu’ kasidesinde demiş ki: ‘ehrufü ucmin süttırat testîran....ilh.’ (Hâşiye) İşte bu kasidede Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’dan aldığı derse binaen diyor ki: “Huruf-u Arabiye acemî yani frengî([113]) hurufuna tebdil edildiği zaman, Deccal’ı intizar ediniz.”» (Rumuzat-ı Semaniye 4. Remiz) (Hz. Ali Efendimizin kasidesi matbu’ Mecmuat-ül Ahzab 1.cilt sh: 595) Diğer bir hadîs-i şerifte de şöyle buyuruluyor: «Sizleri benden sonra vuku bulacak yedi fitneden sakınmaya davet ederim: Medine’den çıkacak bir fitne, Mekke’den çıkacak bir fitne, Yemen’den çıkacak bir fitne, Şam’dan çıkacak bir fitne, şarktan çıkacak bir fitne, garbdan çıkacak bir fitne. Bir fitne de Şam’ın merkezinden zuhur eder ki, işte bu Süfyanî’nin fitnesidir.» ([114]) Evet «Rivayetlerde, vukuat-ı Süfyaniye ve hâdisat-ı istikbaliye Şam’ın etrafında ve Arabistan’da tasvir edilmiş.([115]) Allahu a’lem, bunun bir te’vili şudur ki: Merkez-i hilafet eski zamanda Irak’ta ve Şam’da ve Medine’de bulunduğundan, raviler kendi içtihadlarıyla -daimi öyle kalacak gibi, mânâ verip “merkez-i hükûmet-i İslâmiye” yakınlarında tasvir etmişler, Haleb ve Şam demişler. Hadîsin mücmel([116]) haberlerini, kendi içtihadlarıyla tafsil etmişler.» (Şualar sh: 585) Kitab-ül Feteva-yı Hadîsiyye, Ahmed Şehabeddin bin Hacer-il Heytemî adlı eserin 30. sahifesinde ve Kenz-ül Ummal, 14. cild 272. sahifede ve 39639, 39677. hadîslerinde ve diğer bazı hadîs kitablarında “Süfyan”dan bahsedilir. Diğer «Bir rivayette, “İslâm Deccalı Horasan taraflarından zuhur edecek” denilmiş.([117]) ‘La ya’lemül ğaybe illallah’ Bunun bir te’vili şudur ki: Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu’yu vatan yapmadığından, o zamandaki meskenini zikretmekle Süfyanî Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder. Garibdir hem çok garibdir. Yediyüz sene müddetinde İslâmiyetin ve Kur’an’ın elinde şeref-şiar,([118]) barika-asa([119]) bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyetin bir kısım şeairine karşı istimal etmeğe çalışır. Fakat muvaffak olmaz, geri çekilir. “Kahraman ordu, dizginini onun elinden kurtarıyor” diye rivayetlerden anlaşılıyor.» (Şualar sh: 596) Bediüzzaman Hazretleri, 1948 senesinde Afyon Mahkemesinde “İnkılaplar aleyhindedir” tarzında ithamlarla mahkûm edilmek istenilmiş, fakat karar Temyiz’ce bozulmuştu. Mahkûmiyet kararı yolunda ısrar eden iddia makamına verilen cevapta aynen şöyle deniliyor: «Acibdir ki; savcı müddeî iftiralı ittihamnamesinde en ziyade iliştiği ve Said’in ittihamına medar yaptığı, Siracünnur’un âhirindeki Beşinci Şua’ın mes’elelerinde Said demiş ki: “Başa şapka koymağa cebreden Süfyan öyle dehşetli istibdadla hareket eder ki, bir cani yüzünden yüz köyü harab eder.. bir asi yüzünden binler masumu mahveder.” dediği fıkra için Said’in mahkûmiyetine pek musırrane çalışıp demiş ki: “Atatürk’ü tahkir edip, inkılâblar aleyhindedir.” Cevab: Yine o cevab veren Nur şakirdlerinden Abdürrezzak namında birisi diyor ki: İşte o davanın doğruluğuna delâlet eden yüzer emareden tek bir emaresi: 1938’deki Dersim Faciasında binler masumları, ihtiyar kadınları hem öldürtüp hem ateşlere atmak ve bir isyan tevehhümü ve ihtimali yüzünden yaktırması; bu Beşinci Şua’ın o hükmünü kat’î hakikat olarak gözlerine sokuyor. Acaba bin seneden beri bir milyar şühedayı hakikat-ı Kur’an ve iman yolunda feda edip şehid veren ve bütün mefahiri([120]) İslâmiyetle tahakkuk eden ve âlem-i İslâmın en büyük ordusu ve kahraman milleti olan Türk’e bütün bütün mahiyetlerine zıd ve bütün ecdadlarını darıltan, inciten, manen ihanet eden ve neslen hiç Türklükle münasebeti olmayan bir adama, Türklerin ceddi ve büyük babası namını vermek; ne derece Türklüğe bir adavet ve ihanet olduğu anlaşılmıyor mu? Abdürrezzak Vesaire” Alıntı
Φ s__ozhan Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2006 Beşinci şua(bu şua ahirzamanda olacak olaylardan bahseder) burada bahsedilmesi pek gerekmeyen bir meseledir.Risale-i Nur külliyatının sadece bir amacı vardır ve o da namaz kılan insanların artmasına ve insanların imanının kurtulmasına hizmet etmektir Fakat madem arkadaşımız bu bahsi açmış bu konuda çok luzumlu bir kaç bilgi verilmelidir.5. şua bahsi yazılması 1908(1905 te olabilir tam olarak bilmiyorum ama 1910 yılından önce olduğu kesindir) yılındadır.O zaman yorum gerektiren müteşabih hadisler ve bazı rivayetler bu tarihlerde japon başkumandanı tarafından islam ulemasına sorarlar onlarda bu konuyu bedizzaman a getirirler ve o da bu hadisleri 5. şua içindeki şekliyle yorumlar.Yani gaybi bir ihtardır ve gelecekten haber verir.(mana olarak şu ayet vardır:O ayetlerin ne demek istediğini yalnız Allah bilir.Bir de peygamberler ve ilimde ileri seviyede olanlar.Bu şekilde birçok alim gelecekten ve gizli olan biçok olaydan haber vermiştir.Muhyiddin-i Arabi bunlardan biridir.) Afyon mahkemesinde 5. Şua sebebiyle suçlanır ve kendisi şu şekilde bir savunma yapar(inşallah savunmanın tam aslının yerini de bulup yayınlamak nasip olur):"Ben o yorumları daha 2. meşrutiyet zamanında yaptım.O yorumlarda sadece olaylar anlatılır şahıs isimlerine yer verilmez.Ben sadece ortaya bir taş attım bir zat çıktı taş kafasına çarptı".Bu müdafadan sonra (aynı meseleden defalarca mahkemeye verirlir fakat beraat alır) afyon mahkemesi beraat verir... Demek istediğin 5. şua çok erken yazılmıştır ve bir ihbarat-ı gaybiyedir.İçinde bahsedilen her mesele bizzat vuku bulmuştur.. Alıntı
Φ Gece Yağmuru Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2006 Mehdi, yol gösteren, hidayete eren, doğru yolu bulan, Allah (C.C.) tarafından kendisine rehberlik edilen, Kıyamete yakın dönemde zulüm ve adaletsizliğin her tarafı kapladığı bir zamanda gelip yeryüzünü adaletle dolduracağı ve Islamı hakim kılacağı müjdelenen zattır. Resulullah (s.a.v) buyuruyor: Ahir zamanda mutlaka bir adam zuhur edecektir. Bu kisi benim ehl-i beytimden olacaktır. Buna Mehdi denecektir. Daha sonra da Deccal ortaya çıkacak, Hz. Isa (a.s.) ile Mehdi birlikte yardımlaşarak Deccal'i öldüreceklerdir. Oncelikle Deccal diye bir varlik Kuran'da gecmez. Deccal, Hristiyanligin Mehdi dusuncesi etkisi ile sonradan uydurulmus, ne oldugu bir muamma olan bir varliktir. Iyi olarak nitelendirildigi gibi, cok kotu Seytan benzeri ve Seytan ile ittifak halinde oldugu da aktarilmaktadir. Hatta Isa Mesih'in de Deccal'in sahsen kendisi oldugu bile soylenmektedir. Alıntı
Φ s__ozhan Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2006 Rivayetlerde Hazret-i İsa Aleyhisselâm'a "Mesih" namı verildiği gibi her iki Deccal'a dahi "Mesih" namı verilmiş ve bütün rivayetlerde مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ مِنْ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَالِ (Mesih deccalin şerrinden Allah'a sığınırım)denilmiş. Bunun hikmeti ve tevili nedir? Elcevap: Allahu a'lem bunun hikmeti şudur ki: Nasılki emr-i İlahî ile İsâ Aleyhisselâm, şeriat-ı Museviyede bir kısım ağır tekalifi kaldırıp şarab gibi bazı müştehiyatı helâl etmiş. Aynen öyle de; Büyük Deccal, şeytanın iğvası ve hükmü ile şeriat-ı İseviyenin ahkâmını kaldırıp Hıristiyanların hayat-ı içtimaiyelerini idare eden rabıtaları bozarak, anarşistliğe ve Ye'cüc ve Me'cüc'e zemin hazır eder. Ve İslâm Deccalı olan Süfyan dahi, şeriat-ı Muhammediyenin (A.S.M.) ebedî bir kısım ahkâmını nefis ve şeytanın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak hayat-ı beşeriyenin maddî ve manevî rabıtalarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer; hevesat-ı müteaffine bataklığında, birbirine saldırmak için cebrî bir serbestiyet ve ayn-ı istibdad bir hürriyet vermek ile dehşetli bir anarşistliğe meydan açar ki, o vakit o insanlar gayet şiddetli bir istibdaddan başka zabt altına alınamaz. Bunun bir hikmeti şudur ki:Allah'ın emri ile Hz İsa (as) Musa (as) şeriatında bir kısım ağeı teklifleri kaldırıp şarap gibi bazı günahları helal etmiş.Aynen öyle de;Büyük deccal şeytanın hükmü ile İsa(as) şeriatının hükümlerini kaldırıp Hristiyanların sosyal hayatlarını idare eden rabıtaları bozarak anarşistliğe ve ye'cüc me'cüc e zemin hazırlar.ve islam deccali olan süfyan dahi MuHammed(asm)'ın ebedi bir kısım hükümlerini nefis ve şeytan'ın desiseleri ile kaldırmağa çalışarak insanların hayatının maddi ve manevi bağlarını bozarak, serkeş ve sarhoş ve sersem nefisleri başıboş bırakarak, hürmet ve merhamet gibi nurani zincirleri çözer, kötü hevesler bataklığında birbirne salrmak için zorla bir serbestlik gibi dehşetli anarşistliğe meydan açar. Yani İsa (as) mesih manasını bazı günahları hella ettiği için almış.İki deccal ise(büyük deccal ve süfyan) istibdat ve zor ile hristiyanlığın ve islam ın bazı hükümlerini değiştir.Onun için deccal a mesih manası verilmiş.Yoksa Hz İsa(as) deccal değildir.. 5. Şua'nın meselerini buraya aktarmayı uygun gördüm.İlk iki mesele zamanla inşallah diğerlerini de açarız.Fakat şu unutulmamalı ki bu şua 1910 yılından önce yazılmıştır.1910 yılından sonra olacak hadiselerden bahseder ve kesinlikle şahıs isimlerine yer vermez.Sadece ye'cüc m'cüc dabbetül arz büyük deccal ve süfyan ın özelliklerinden bahseder.Herkes kendi çıkarımını yapar.. BİRİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanın mühim şahıslarından olan Süfyan'ın eli delinecek." Allahu a'lem, bunun bir tevili şudur ki: Sefahet ve lehviyat için gayet israf ile elinde mal durmaz, israfata akar. Darb-ı meselde deniliyor ki, "Filân adamın eli deliktir." Yani çok müsriftir. İşte, Süfyan israfı teşvik etmekle, şiddetli bir hırs ve tama'ı uyandırarak insanların o zaîf damarlarını tutup kendi emrine alır diye bu hadîs ihtar ediyor. İsraf eden ona esir olur, onun dâmına düşer diye haber verir. İKİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanın dehşetli bir şahsı, sabah kalkar; alnında "Hâzâ kâfir" yazılmış bulunur." Allahu a'lem bissavab.. bunun tevili şudur ki: O Süfyan, kendi başına firenklerin serpuşunu(fransızların şapkasını) koyup herkese de giydirir. Fakat cebir ve kanun ile tamim ettiğinden(zorla ve kanun ile umumileştirdiğinden), o serpuş dahi secdeye gittiği için inşâallah ihtida eder. DÖRDÜNCÜ MES'ELE: Rivayette var ki: "Âhirzamanda, Allah Allah diyecek kalmaz." لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّهُ (gaybı ancak Allah bilir)bunun bir tevili(manası) şu olmak gerektir ki: "Allah!. Allah!. Allah!. deyip zikreden tekyeler, zikirhaneler, medreseler kapanacak ve ezan ve kamet gibi şeairde(sembollerde) ismullah yerine başka isim konulacak" demektir. Yoksa umum insanlar mutlak küfre düşecekler demek değildir. Çünki Allah'ı inkâr etmek, kâinatı inkâr etmek kadar akıldan uzaktır. Umum değil, belki çoğunluk insanlarda dahi vukuunu akıl kabul etmez. Kâfirler Allah'ı inkâr etmiyorlar, yalnız sıfâtında hata ediyorlar. Diğer bir tevili(manası) şudur ki: Kıyamet kopmasının dehşetini görmemek için, mü'minlerin ruhları bir parça evvel kabzedilir; kıyamet, kâfirlerin başlarında patlar. ONİKİNCİ MES'ELE: Rivayetlerde var ki: "Deccal'ın birinci günü bir senedir, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür."Bunun iki tevili vardır: Birisi: Büyük Deccal'ın kuzey kutbu dairesinde ve kuzey tarafında zuhur edeceğine kinaye ve işarettir. Çünki kuzey kutbu mevkiinde bütün sene, bir gece bir gündüzdür. Bir gün tren ile bu tarafa gelse, yaz mevsiminde bir ay sürekli güneş batmaz. Daha bir gün otomobil ile gelse, bir haftada daima güneş görünür. Ben Rusya'daki esaretimde bu mevkiye yakın bulunuyordum. Demek büyük Deccal, kuzeyden bu tarafa tecavüz edeceğini mu'cizane bir ihbardır.(bence bu deccal kominizm ve kominizmin başı olan zatlardır) İkinci tevili ise: Hem büyük Deccal'ın, hem İslâm Deccalı'nın üç istibdat devreleri manasında üç gün var. "Bir günü; bir hükümet devresinde öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz sene yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller(değişiklikler) on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. YİRMİNCİ MES'ELE: Güneş'in batıdan çıkması ve zeminden dâbbet-ül arzın zuhurudur. Amma Güneş'in batıdan doğması ise, bedahet derecesinde bir alâmet-i kıyamettir. Ve bedaheti için, aklın ihtiyarı ile bağlı olan tevbe kapısını kapayan bir semavi olay olduğundan tefsiri ve manası zâhirdir, tevile ihtiyacı yoktur. Yalnız bu kadar var ki: Allahu a'lem, onun açık sebebi: Dünya’nın aklı hükmünde olan Kur'an onun başından çıkmasıyla zemin divane olup, izn-i İlahî ile başını başka seyyareye çarpmasıyla hareketinden geri dönüp, batıdan doğuya olan seyahatını, Allah’ın istemesi ile doğudan batıya değiştirmekle Güneş batıdan doğmaya başlar. Evet dünyayı güneş ile, yeri gök ile kuvvetli bağlayan Allah’ın kuvvetli ipi olan Kur'anın çekim gücü kopsa; dünya nın ipi çözülür, başıboş serseri olup aksiyle ve intizamsız hareketinden Güneş batıdan çıkar. Hem çarpışma neticesinde Allah’ın emri ile kıyamet kopar diye bir te'vili vardır. Amma "Dabbet-ül Arz": Kur'anda gayet kısa bir işaret ve hal lisanında kısacık bir ifade, bir konuşma var. Tafsili ise; ben şimdilik, başka mes'eleler gibi kat'î bir kanaatla bilemiyorum. Yalnız bu kadar diyebilirim: Nasılki Firavun kavmine "çekirge âfâtı ve bit belası" ve Kâ'be tahribine çalışan Kavm-i Ebrehe'ye "Ebabil Kuşları" musallat olmuşlar. Öyle de: Süfyan'ın ve Deccalların fitneleriyle bilerek, severek isyan ve bozgunculuğa ve Ye'cüc ve Me'cüc'ün anarşistliği ile fesada ve canavarlığa giden ve dinsizliğe, küfr ve küfrana düşen insanların akıllarını başlarına getirmek hikmetiyle, arzdan bir hayvan çıkıp musallat olacak, zîr ü zeber edecek. Allahu a'lem, o dabbe bir türdür. Çünki gayet büyük birtek şahıs olsa, her yerde herkese yetişmez. Demek dehşetli bir hayvan türü olacak. Belki اِلاَّدَابَّةُاْلاَرْضِتَأْكُلُمِنْسَأَتَهُ(ayet mealini bilmiyorum.Fakat Süleyman (as) asasını kemiren kurtlarlar ilgili olması lazım) âyetinin işaretiyle, o hayvan, dabbet-ül arz denilen ağaç kurtlarıdır ki; insanların kemiklerini ağaç gibi kemirecek, insanın cisminde dişinden tırnağına kadar yerleşecek. Mü'minler îman bereketiyle ve günahlardan ve kötü işlerden çekinmeleriyle kurtulmasına işareten, âyet, îman hususunda o hayvanı konuşturmuş.(o hayvan bildiğim kadarıyla müminlere bir şey yapmam diye kur’an da konuşuyor) Çok latif bir gelecek haberidir ve tam olarak aids e işaret eder.Müslümanlar zinadan çekinmekle o dabbe den kurtulurlar. Daha çok ihbarlar var fakat zaman yok.İnşallah başka zamana.. Alıntı
Φ bihaber Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2006 geldimi peki bu mehdi ile deccal yok geldi ise icraatlarI ne olmus acaba hem bunlar ne yapacak ahir zaman denen vakitte ben çok duyuyorum bu vaktin ahir vakit oldugunu bunlar ya gelip görevlerini yapm1ssa Alıntı
Φ hasanguc Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 Gönderi tarihi: 24 Şubat , 2006 YUSUF SURESİ 111.AYET:Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir HADİS/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. CASİYE SURESİ 6.AYET:İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?! ARKADAŞLAR BU YAZDIKLARIMI İYİ DİNLEYİN : GERÇEK DİN KURAN'DA ALLAH TARAFINDAN AÇIKÇA ANLATILMIŞTIR. KURAN'DAN ONAY ALMAYAN BİR HADİS KESİNLİKLE UYDURMADIR.RİVAYETLER ZANLAR ÜZERİNE DİN KURULAMAZ.ALLAH'IN DİNİ AÇIKTIR NETTİR HERŞEY BELLİDİR,HÜKÜM VERME YETKİSİ SADECE ALLAH'A AİTTİR.NEYİN DOĞRU NEYİN UYDURMA OLDUĞUNU ANCAK KURAN'I ANLAYARAK OKURSAK BULABİLİRİZ. Alıntı
Φ muhacir Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 2 Mart , 2006 YUSUF SURESİ 111.AYET:Yemin olsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir HADİS/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir. CASİYE SURESİ 6.AYET:İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi hadise/söze inanıyorlar?! ARKADAŞLAR BU YAZDIKLARIMI İYİ DİNLEYİN : GERÇEK DİN KURAN'DA ALLAH TARAFINDAN AÇIKÇA ANLATILMIŞTIR. KURAN'DAN ONAY ALMAYAN BİR HADİS KESİNLİKLE UYDURMADIR.RİVAYETLER ZANLAR ÜZERİNE DİN KURULAMAZ.ALLAH'IN DİNİ AÇIKTIR NETTİR HERŞEY BELLİDİR,HÜKÜM VERME YETKİSİ SADECE ALLAH'A AİTTİR.NEYİN DOĞRU NEYİN UYDURMA OLDUĞUNU ANCAK KURAN'I ANLAYARAK OKURSAK BULABİLİRİZ. birader su sözlerinizi bir gözden geçirin ve....................daha sonrada tarihte vehabi,harici,batIni...........ler gibi vatandaslarI bir arastIrIn ve tabi bunlarI arastIrIrken ister istemez bilgi sahibi olursunuz ne demek istedigimi.......................... Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 5 Mart , 2006 birader su sözlerinizi bir gözden geçirin ve....................daha sonrada tarihte vehabi,harici,batIni...........ler gibi vatandaslarI bir arastIrIn ve tabi bunlarI arastIrIrken ister istemez bilgi sahibi olursunuz ne demek istedigimi.......................... BUNLARI ARAŞTIRACAK DA NE KAZANACAK? İNSANLARI BURALARA YÖNLENDİRMEYİN NE OLUR? KURAN DER Kİ "ONLAR BİR ÜMMETTİ, GELDİ-GEÇTİ, SİZ ONLARDAN SORULMAZSINIZ" (2/141). PEKİ SİZ NEYDEN SORULACAKSINIZ "TABİKİ KURAN'DAN" (43/43-44) Sana vahyedilene sarıl; çünkü sen doğru yoldasın. Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız. İNSANLARI ARAYOLLARA DEĞİL ANAYOLA YÖNLENDİRİN. BİR'DEN UZAKLAŞTIRMAYIN, BİR'E YAKLAŞTIRIN!!! Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 9 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2006 mehdi ve deccal konusunu en iyi Allah bilir. biz bu konuda şu an için çok cahiliz. ancak gün gelir de bu anlatılanlar şeklen ortaya çıkarsa o zaman biz de kuran ayetlerine ve peygamberin hadislerine bakarak onları tanımaya çalışırız. görünen o ki insanlığın gidişatını düzene sokacak bir kurtarıcıya ihtiyacı var dünyanın. aslını ve hikmetini Allah bilir. bize düşen O'na tevekkül edip sabretmek, imanla ve bilgiyle araştırarak olan biteni gözlemlemek... Alıntı
Φ s__ozhan Gönderi tarihi: 12 Mart , 2006 Gönderi tarihi: 12 Mart , 2006 Mehdi deccal gelir gider siz daha onları beklersiniz... Kardeşim bu zatlar iman gözüyle görünür.Bizzat herkes bilmez.Hadisce de mezkurdur.Yukarıda yazılan meselelerden çıkarabilirseniz çıkarın.Akla kapı açılır,ihtiyar elinden alınmaz.Dediklerinize kısmen katılıyorum.Bunlarla ilgileneceğinize imanınızı kurtarmaya geyret edin.Birisi taş attı çıkarmak bize düştü.Fakat şu da gerçektir ki,deccal i bilip ondan kaçmak, mehdiyi bilip ona yapışmak lazım.Zira mehdi bu devirde Allah'ın ipidir.Allah hepimizi ahir zamanın fitnelerinde muhafaza etsin. Alıntı
Φ modernjames Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 pakistanin lahur öyünde fakir bir dul kadinin oglu olan , babasi kabileler arasinda olan bir catismada ölmüs, cocuk tek gözlü dogmus iki kasin arasinda anasi bunu dogurduktan sonra bunu saklamis kimseye göstermemis korkunc sekli yüzünden ta ki her disari cikisinda kadin elbisesi ile yüzünü örterek disari cikartiyordu. cocuk büyüdü ismi masum cocuktaki zeka fark edilince onu bir büyücü alip büyüttü sonra cin ve seytanlarla olan ilim ile ugrasti o kadar nami yükseldi ki tüm pakistanda ismi yayildi. bir cok iyilesmeyen hastaliklari iyilestirdi cok harikulade olaylar yapiyor egtimini bitirdikten sonra yüzünü acti tek gözle milletin karsina cikti, millet korkmaya basladi. bir cok harikulade seyler yapiyor bunlardan: elini atese atip yanmiyor, tas ve cam yiyor, deniz suyundan iciyor, elini her cansiza isaret ettyse yanina geliyor o cansiz hareket ediyor cagirmasina icabet ediyor, topraktan altin yapiyor ve korumasini ise bir kedi üstlenmis. nami yayildiginda devlet bunu yakaliyor ve hapise atiyor ama onu yakaladiktan sonra acayip olaylar oluyor hapishanedeki bütün polisler korkudan ne yapacaklarini bilmiyorlar. cünkü her ne kadar kapilari üzerine kitledilerse kapilar kendilerinden aciliyor en sonunda devlet caresizlikten bunu sali veriyor ve serbest birakiyor. bu arada devlet din adamlari ve alimlerden yardim istiyor ama hic kimse buna karsi bir sey yapamiyor. en sonunda devlet bunu öldürmeye karar veriyor ama hic bir silah ona islemiyor. devlet alimlerden yardim isteyince bir alim hadislere dayanarak bunun deccal oldugunu acikliyor ve bir ara sonra kayip olacagi ve horasana gidip ordan cikacagini acikliyor. ama diger alimler ise bu deccal degilde büyük bir büyücü oldugunu söylüyorlar gidip yakalandiktan sonra onun sihrini iptal edeceklerini söylüyorlar, ertesi gün bunun evine baski yapiyorlar aynen olan oluyor masum kayiplara karisiyor ve nereye gittigini kimse bilmiyor .... acaba bu deccal midir alimlerin dedigi gibi ? alimler ise onun deccel oldugunu acikliyorlar ve bütün pakistan gazeteleri resmini yayiyor buda yayinlanan resmi ve yazilan gazete : sunuda acikliyayim pakistandaki alimler onun deccal olabilecegini söylüyorlar kayip olmus horasanda cikacak simdiki son cikisi degildir yinede yüce allah bilir Allahın gönderdiği her peygamber, ümmetini onunla inzar etti. Nuh aleyhisselam ümmetini onunla inzar etti, ondan sonra gelen peygamberler de. O, sizin aranızda çıkacak. Onun hali sizden gizli kalmayacak. Rabbinizin tek gözlü olmadığı size kapalı değildir. O ise sağ gözü kör birisidir. Onun gözü, sanki (salkımdan) dışa fırlamış bir üzüm dânesi gibidir. (İki gözünün arasında ke-fe-re yani kâfir yazılmış olacaktır. Bunu her müslüman okuyacaktır). haberin orjinali için tıkla: Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 modernjames bizden istediğin bir şey var mı nasıl yardımcı olabiliriz size Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 pakistanin lahur öyünde fakir bir dul kadinin oglu olan , babasi kabileler arasinda olan bir catismada ölmüs, cocuk tek gözlü dogmus iki kasin arasinda anasi bunu dogurduktan sonra bunu saklamis kimseye göstermemis korkunc sekli yüzünden ta ki her disari cikisinda kadin elbisesi ile yüzünü örterek disari cikartiyordu.cocuk büyüdü ismi masum cocuktaki zeka fark edilince onu bir büyücü alip büyüttü sonra cin ve seytanlarla olan ilim ile ugrasti o kadar nami yükseldi ki tüm pakistanda ismi yayildi. . . . Demek Pakistan'da bu kadar şey oluyor, kimsenin haberi yok, Ne Türk basınının ne Dünya basınının? Hayret doğrusu. Yunan mitolojisindeki Cyclop efsanelerinden araklanmış Deccal masalına daha ne kadar inanacaksınız acaba? Masal deyince de kızıyorlar! Biz ilkokulda okurken bu masalın Türkçe versiyonunu da koymuşlardı ders kitaplarına Tepegöz namıyla. *** ********************* Bu masaldaki cyclop ile dini masallardaki bir gözü kör adam arasındaki farkı farkedememeyecek kadar zeki, ama alim olmuş demek ki Yeni masaldaki "iki kasin arasinda tek gözlü olan çocuğu ", "sağ gözü kör birisine" betzetmeyi hangi IQ ile başarmış? Ortadaki tek gözü nasıl sol göz saymış, olmayan ikinci gözü neye göre sağ göz saymış ve olmayan ve sağ saydığı gözü neye göre kör saymış? Bu masalı uyduran şahıs, biraz daha uğraşsın, yeteneğini geliştirsin, bu şekilde masal yazarlağığından ekmek yemesi zor Saygılar. Alıntı
Φ modernjames Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 modernjames bizden istediğin bir şey var mı nasıl yardımcı olabiliriz size hayır arkadaş bir isteğim yok saolsın... hayırdır.. yardıma ihtiyacım mı var gözüküyorum.. nezaketin için tşk.. Alıntı
Φ Multi Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Demek Pakistan'da bu kadar şey oluyor, kimsenin haberi yok, Ne Türk basınının ne Dünya basınının?Hayret doğrusu. Yunan mitolojisindeki Cyclop efsanelerinden araklanmış Deccal masalına daha ne kadar inanacaksınız acaba? Masal deyince de kızıyorlar! Biz ilkokulda okurken bu masalın Türkçe versiyonunu da koymuşlardı ders kitaplarına Tepegöz namıyla. *** ********************* Bu masaldaki cyclop ile dini masallardaki bir gözü kör adam arasındaki farkı farkedememeyecek kadar zeki, ama alim olmuş demek ki Yeni masaldaki "iki kasin arasinda tek gözlü olan çocuğu ", "sağ gözü kör birisine" betzetmeyi hangi IQ ile başarmış? Ortadaki tek gözü nasıl sol göz saymış, olmayan ikinci gözü neye göre sağ göz saymış ve olmayan ve sağ saydığı gözü neye göre kör saymış? Bu masalı uyduran şahıs, biraz daha uğraşsın, yeteneğini geliştirsin, bu şekilde masal yazarlağığından ekmek yemesi zor Saygılar. Hz.Muhammed de zaten yunan mitolojisi uzmanıydı değil mi? Hey Allah'ım Yarabbim.. Sen şu *** gözlere görmek nasip eyle.. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Hz.Muhammed de zaten yunan mitolojisi uzmanıydı değil mi? Hey Allah'ım Yarabbim.. Sen şu *** gözlere görmek nasip eyle.. Büyük İskender turistik geizye mi çıkmıştı Ortadoğu'ya? Orda birkaç gün kalıp döndü mü? Yoksa oralara kültürünü, insanlarını da götürüp, kendisi öldükten sonra uzun süre ayakta kalacak devletçikler mi kuruldu? Muhammed köyünden dışarı çıkmayan bir adam mıydı? Yunan uygarlığının yayılmış olduğu Doğu Akdeniz'e hiç gitmemiş mi? *** O Allah'ına dua et de sana da buraya koyduğun uyduruk masaldaki "iki kasin arasinda tek gözlü olan çocuk " ile senin dini masallarında geçen "sağ gözü kör birisi"ni ayırmayı başarabil! Alıntı yaparken sen de bir gramlık düşünemediğine göre, sen de Ortadaki tek gözü neye dayanarak bilemeyiz sol göz saymışsın, olmayan ikinci gözü neye dayanarak yine bilemeyiz sağ göz saymışsın ve olmayan ve sağ saydığın gözü de kör saymışsın! Saygılar. Alıntı
Φ Multi Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2007 Büyük İskender turistik geizye mi çıkmıştı Ortadoğu'ya? Orda birkaç gün kalıp döndü mü? Yoksa oralara kültürünü, insanlarını da götürüp, kendisi öldükten sonra uzun süre ayakta kalacak devletçikler mi kuruldu? Muhammed köyünden dışarı çıkmayan bir adam mıydı? Yunan uygarlığının yayılmış olduğu Doğu Akdeniz'e hiç gitmemiş mi? *** O Allah'ına dua et de sana da buraya koyduğun uyduruk masaldaki "iki kasin arasinda tek gözlü olan çocuk " ile senin dini masallarında geçen "sağ gözü kör birisi"ni ayırmayı başarabil! Alıntı yaparken sen de bir gramlık düşünemediğine göre, sen de Ortadaki tek gözü neye dayanarak bilemeyiz sol göz saymışsın, olmayan ikinci gözü neye dayanarak yine bilemeyiz sağ göz saymışsın ve olmayan ve sağ saydığın gözü de kör saymışsın! Saygılar. Hz. Muhammed benim bildiğim kadarıyla iki defa kuzeye gitmiştir. İkisinde de şam yakınlarındaki Busra dan geri dönmüştür. Yolda sürekli kervanıyla beraber, şam a uğramadan da busra dan geri dönüyor. Sadece bu iki seyahatte hemen gidip Yunan mitolojisi mi öğrenmiş? Senin söylediklerin sadece bir şüphe. iskender milaattan önce 4 yüzyılda yapmış bu seferini. Hz. Muhammed le arasında 8 asır var. Ayrıca Hz.muhammed den 5 asır önce ortadoğu hristiyan oluyor. 5 asır boyunca yunan etkisi ne kadar kalabilir? Ve de bu kadar ince bir ayrıntıyı Hz. Muhammed 2 seferde(o da yolda geçiyor sadece) kimden nasıl öğrenecek? Hayatında yalan söylememiş bir insanın böyle saçma bir ayrıntıyı ashabına hak diye anlatması zaten imkansız. Ayrıca ben resimle ilgili birşey söyledim mi? Saçma sapan bi haber o. **************************************. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.