Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2009 250 milyon yıl geriye gittiğinizde Afrika ile Amerika bitişikti ve bugün Atlas okyanusu olan yer, NEHİR idi. Adı yok, çünkü o zamanda yeryüzünde yaşayan ve nehirlere adlar koyan insanlar henüz yoklardı! Ama tabii yerlerin ve göklerin altı günde yaratıldığını, göğün direksiz!? durduğunu ve hiç bir çatlağı? olmadığını!!! söyleyen öğretiler böyle akıl almaz!! işlerle ilgilenmez... Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2009 Selamlar, sanırım Nartkan olarak bazılarınız beni biliyordur.sağda solda baya forumlar gezdim.ama artık yoruldum.forumlardan uzak kalma zamanım sanırım geldi. ama yine dayanamadığım yerler oluyor. direkt olarak ana konuya cevap veriyorum. evet Kuranda kelimenin tam manası ile mucize vardır.ve aynen ana konuda söylendiği gibi son derece basit ifadeler söz konusudur. ancak mesele sanırım şudur.biz Kuranın kavramlarına arınmış bir hal içinde bakmıyoruz. bakın Kurandaki mucize ifadesi ne demek kendi gözlerinizle görün. NÛR suresi 57. ayet Okunuş La tahsebennellezine keferu mu'cizine fil ard ve me'vahümün nar ve le bi'sel mesiyr Diyanet Çevirisi İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o! EN'ÂM suresi 134. ayet Okunuş İnnema tuadune leativ ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Şüphesiz size va’dedilen şeyler mutlaka gelecektir. Siz bunun önüne geçemezsiniz. YÛNUS suresi 53. ayet Okunuş Ve yestembiuneke ehakkun hu kul i ve rabbi innehu lehakkuv ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi “O (azap) gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir. Siz (bu konuda Allah’ı) âciz kılacak değilsiniz.” (HÛD suresi 20. ayet) Okunuş Ülaike lem yekunu mu'cizine fil erdi ve ma kane lehüm min dunillahi min evliya' yüdaafü lehümül azabv ma kanu yestetiy'unes sem'a ve ma kanu yübsirun Diyanet Çevirisi Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakabilecek değillerdir. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar (gerçekleri) işitmeğe tahammül edemiyorlar, hem de görmüyorlardı. (HÛD suresi 33. ayet) Okunuş Kale innema ye'tiküm bihillahü in şae ve ma entüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Nûh dedi ki: “Onu size, dilerse ancak Allah getirir ve siz (Allah’ı) âciz bırakamazsınız.” (NAHL suresi 46. ayet) Okunuş Ev ye'huzehüm fi tekallübihim fe ma hüm bi mu'cizin Diyanet Çevirisi Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. (NÛR suresi 57. ayet) Okunuş La tahsebennellezine keferu mu'cizine fil ard ve me'vahümün nar ve le bi'sel mesiyr Diyanet Çevirisi İnkâr edenlerin (Allah’ı) yeryüzünde âciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o! daha onlarca ayet var.açın bakın ! ben size bir çok mucize gösterdim işte !!! oysa siz benden önce görmüyordunuz ! şimdi hala inkar mı edeceksiniz ! ( özellikle Kuran tarzı konuşuyorum ki ! anlayasınız ) şimdi mucize görmedik diyebilirmisiniz !!! mucize ifadesi aciz ve mu takısı ile oluşturulmuş bir kelimedir.aciz kalan-aciz bırakılmış anlamlarındadır. ve Kuranda hiç bir mucize kelimesi bildiğimiz anlamda meal edilmemiştir.aynen burada gösterdiğim gibi meal edilmiştir. çünkü ayet dizilimi buna müsade etmemektedir. ancak mucize diye meal edilen ayetler. bildiğiniz beyinne=beyanat -ayet=delil kelimelerini bu şekilde çevirerek gerçekleştirilmiştir. yani Musayı açık mucizeler ile yollamamış.tam aksine çok açık ayetlerle-delil ve sözlerle yollamış. Musanın doğruları diğerlerinin yanlışlarını yok etmiş ve onları aciz ( mucize =mu-ciz = aciz duruma düşen ) durumda bırakmıştır. yani asasını atmıştır. işte benim bu cevabımda Musanın yaptığı gibi bişeydir. tartıştığınız bir konuda açık delil-ayetlerle size doğrusunu gösterdim.yani lisansımı koydum=asamı attım. ve sizin düzenek-iftira-yalan-yanlışlarınızı yuttum.artık bu açık ayet-beyanatlardan sonra kim söz söyleyebilir ! işte Musanın hikayesi kısaca bunun gibidir.yaptığıda budur.işte bu basit ve güzel bir anlatımdır. delilsiz dayanaksız konuşursan bilgi üzerine olmazsan.asa atamazsın.o zaman boş lakırdılara dalarsın. yani ortada bildiğiniz anlamda bir mucize yok.hiçbir insanada bildiğiniz anlamda bir mucize verilmemiştir. yani asa atıp yılanları yutmalar vs vs vs hepsi doğru okunduğunda size açılan teşbihli müthiş anlatımlardır. eğer doğru muhkemleri edinemezseniz,müteşabihler size yanlış görünürler.sonrada doğrusunu bilmeden iftira atmak durumunda kalırsınız. süleymanı kuşlarla konuştu sanıp cinlerle dolaştı sanırsınız. oysa işin aslı öyle değildir. bunları anlayabilmeniz için besmele ile iş tutmanız gereklidir. tabi eğuzu ...... demekle besmele olmaz ! önce besmele ne onu bilmek hikayesini çözmek gerekir. besmele daima doğrularla iş tutmak ve büyük bir çeviklikle yanlışları terk etmek demektir.bu şekilde iş tutmaktır. çünkü kafir gerçeği örten demektir.mümin ise gerçekle iş tutan demektir. ruhunu-bilincini daima ayakta-diri tutup işte oluşta olmak demektir. siz İsanın gerçekten ölüleri diriltiğini düşünüp körlere gördürdüğünü düşünürseniz elbette Kurana masal dersiniz. oysa Muhammede hitab eden ayetler açıktır ! sen ölülere duyuramazsın körlere gösteremezsin denilmektedir. ne yani ! hergün gidip mezarda ölülere mi anlatıyordu dini yada gidip görenler yerine fiziken körlere mi gördürmeye çalışıyordu ! doğruyu kuşanmayan,iyi ve temiz olanı edinmeyen. ölüdür Kuran için.insanın insana faydası ibadettir.başkada bir ibadet yoktur zaten. işte İsanın diriltiği ölüler ve körler onlardır. ama az bilen vardır ki Kuranda ne İsa diye bir kul nede Adem diye bir kul vardır ! ama oda bana kalsın siz tevratı yahudi yazması o bildik tevrat bilirseniz iş tutamazsınız. incili bildik incil bilirseniz iş tutamazsınız. siz Kuranı bildik Kuran bilirseniz iş tutamazsınız. onlar iki kapak arasında dize dize yazılan göz ile açılıp okunulan kitaplar değil ! hatta kitap diye bildiğiniz şeyde kitap değil ! ama bunları anlatmaya gerek duymuyorum.artık anlatmak bana yorgunluk verir oldu çünkü. ben domatesten bile Kuran okuyorum artık. ve her nefes alanda Kuranı adı gibi biliyor.hatta adından daha öte iyi biliyor. ama Ruhu işte oluşta tutmuyor ki anlasın. ! neyseee benden bu kadar... anlasanızda anlamasanızda bu kadar. ötesi yok. varsa bilen bilir.bilmeyende bilmez. bakarlar İbrahim gibi güneşe aya ! güçleri yetip batırabilirlerse alırlar kitabı. yoksa ümmi kalıp uzaklaştırırlar... düşünün ki ! var olsasınız. ölüler olup kulaklarınızı kapamayın. diri olun. ruhu işte kılın.... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 9 Nisan , 2009 Mucizelik durumunu kanıtladığı söylenen ayetlerde tehdit ve korkutmaya çalışmanın dışında bir şey göremedim. Korkutma ve tehditle mucize nasıl kanıtlanıyor anlamadım. Evet yani, ölümü engelleyemeyeceğiz, güneşin kırmızı dev olup dünyayı yutmasını engelleyemeyeceğiz, evrenin genişlemesini durduramayacağız. Bunları engelleyecek gücümüz yok. Ee, ne yapalım? Korkmamız mı gerekiyor? Mucize iddialar çok ortaya atılır ama hepsi uydurmadır. Son örneği; Kabe'nin Güney kutbuna uzaklığı, Kuzey kutbuna uzaklığına bölünürse altın oran diye adlandırılan 1,618 rakamı elde edilirmiş. Yakın zamana kadar buna inanılabilirdi. Çünkü sözkonusu uzaklıkları ölçmek oldukça zordu. Bir küre bulacaksın, ölçeğe vuracaksın, yaklaşık bir şey çıkacak ve "herhalde tam hassas ölçemedim" deyip inanacaksın! Ama bugün Google Earth diye bir şey var. Hemen açıyorsun, ölç diyorsun, nokta hassasiyetinde ölçüyor. Bir kere altın oran olan 1,618 oranının çıkması için, güney kutbunun bayağı bir uzakta olması gerekiyor. Altın oranın tutması için güney kutup noktası o kadar öteleniyor ki, Antarktika karasını bile terkediyor, Ross şelfbuzulu içinde bir yerlere kadar gidiyor. Bu da yaklaşık bin kilometre kadar güney kutbunun yerinin değişmesi demek. Çevresi kırk bin kilometre olan dünyada bin kilometrelik hata da kabul edilebilirin çok dışında, alakasız bir tolerans... Sonuç olarak Kabe'nin konumunda altın oran filan söz konusu edilemez... Şimdi bunları niye söylüyoruz, bıraksak da insanlar inanıverse ne zararı olur? Gerçekten bir zararı olmaz. Hatta faydası olması bile söz konusu olabilir, bazıları açısından. Ama Kurân'ın mucizevi, ezeli ebedi değişmez doğru olduğu iddialarının arkasında her şeye karışma, itiraz edilemeksizin her konuda boyun eğme, itiraz edenin "bu böyle olmaz" diyenin ağır suçlama ve yaptırımlarla karşılaşacağı bir düzen kurma amacı görmesek, hiç umurumuz olmaz. İstendiği kadar kutsal kabul edilsin, nağmeli şekilde okunurken gözyaşları dökülsün, olabilir yani, bunlar kültürel olgulardır. Biz şundan kaybediyoruz: Dogmalar bırakılıp bilimsel gerçekler benimsenecek. Olması gereken bu. Ama ne dogmalarımıza kıyabiliyoruz, ne bilimsel gerçekleri benimsemeye yanaşıyoruz. İki arada bir derede ne olduğumuzu, ne yaptığımızı bilmeden şaşkın şaşkın dolaşıyoruz. Kimse demiyor ki "Kurânları yırtın, çerez çekirdek külahı yapın!" Kutsallıksa kutsallık! Bayrak nasıl kutsalsa, piknik örtüsü yapmıyorsak, bu kitap da kutsaldır, sembolik bir değeri vardır. Abartılmamak, dogmalaştırmamak kaydıyla kutsala bir itirazım yok. Ama hayatın her alanını düzenler, her şeye karışır, itiraz da edilemez, ezeli doğrudur dendi mi, iş değişiyor. Yani şimdi bu iddia doğru olsa her şeyi bir kenara bırakıp harfiyen onu uygulamamız gerekirdi. Böyle bir şey ise ne söz konusudur, ne mümkündür. Kutsal; şartlı evet... Dogma; kesinlikle hayır... Alıntı
Φ arci Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2009 250 milyon yıl geriye gittiğinizde Afrika ile Amerika bitişikti ve bugün Atlas okyanusu olan yer, NEHİR idi. Adı yok, çünkü o zamanda yeryüzünde yaşayan ve nehirlere adlar koyan insanlar henüz yoklardı! Ama tabii yerlerin ve göklerin altı günde yaratıldığını, göğün direksiz!? durduğunu ve hiç bir çatlağı? olmadığını!!! söyleyen öğretiler böyle akıl almaz!! işlerle ilgilenmez... sayın demirefe kardeş, tam ne demek istediğinizi anlatırmısınız?,lütfen Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 10 Nisan , 2009 Mucizelik durumunu kanıtladığı söylenen ayetlerde tehdit ve korkutmaya çalışmanın dışında bir şey göremedim. Korkutma ve tehditle mucize nasıl kanıtlanıyor anlamadım. Evet yani, ölümü engelleyemeyeceğiz, güneşin kırmızı dev olup dünyayı yutmasını engelleyemeyeceğiz, evrenin genişlemesini durduramayacağız. Bunları engelleyecek gücümüz yok. Ee, ne yapalım? Korkmamız mı gerekiyor? Mucize iddialar çok ortaya atılır ama hepsi uydurmadır. Son örneği; Kabe'nin Güney kutbuna uzaklığı, Kuzey kutbuna uzaklığına bölünürse altın oran diye adlandırılan 1,618 rakamı elde edilirmiş. ......................................... Biz şundan kaybediyoruz: Dogmalar bırakılıp bilimsel gerçekler benimsenecek. Olması gereken bu. Ama ne dogmalarımıza kıyabiliyoruz, ne bilimsel gerçekleri benimsemeye yanaşıyoruz. İki arada bir derede ne olduğumuzu, ne yaptığımızı bilmeden şaşkın şaşkın dolaşıyoruz. Sevgili kardeşim, bu kadar şartlı bakma diğer yazılara.çünkü hiçbirşey anlamamışsın.yazık ki açıkça yazdığım şeylerin tercümesini yapmak durumundayım. Mucize diye bişey yoktur. bizlere anlatılan mucize hikayeleri hurafe ve gerçek dışıdır.Kurandaki mucize kelimelerinin karşılığı aciz kelimesinden türemiş olan muciz demektir. yani mucize demek aciz bırakılan demektir. bu aciz bırakma işlemide açık delillerle beyanatlarla yapılmaktatır. yani senin sözünün ikinci kısmında bilimsel gerçeklerin öneminden bahsediyorum. işte onlar doğru beyanatlardır.yani bilimle birşeyi çürütürsen hurafeyi din edinenler aciz ( mucize ) kalacaklardır. çok açık anlatmıştım ama sanırım yeterince açık yazmamışım. anlayacağın Kurandaki mucize bizlere anlatılan mucize uydurmaları ile bir değildir.öyle bir mucize sistemi Kuranda yoktur. ayrıca kabe meselesine gelince. Senin bahsettiğin o mekkedeki kübik binanın Kuranda yeri ve önemi yoktur.Kuranın böyle bir kutsalı bulunmamaktadır.oda bir hurafe getirisidir. anlatmaktan yorulduğum için detaylara girmiyorum.ama söylediklerim doğrudur. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 11 Nisan , 2009 Kabe konusunu sadece bir örnek olarak söyledim. Yoksa Kurân'da böyle bir iddia tabii ki geçmiyor. Keza ondokuz iddiaları, gelecekten haber verme iddiaları vs... Sık iddia edilen konular olduğu için değinme gereği duydum. Ama Kuran'a dayanılarak "mucize diye bişey yoktur" diye bir iddiada bulunulamayacağını belirtmem gerek. Tersine Kurân'da kendisinin bir mucize olduğu, insanların benzerini getirmekten aciz kaldıkları bir kitap olduğu yazmaktadır. Bu durumda "mucize diye bişey yoktur" söyleminin Kurâna dayalı, ondan kaynaklı bir söylem olduğu iddia edilemez. Kurân mucizeyi sadece çağdaşlarından kıskanmış, ama geçmiş peygamberlere akıl almaz mucizeler isnat etmiştir. Bunun da nedeni, çağdaşlarının mucize filan görmedikleri itirazında bulunabilecek olmaları, ama geçmiş peygamberler döneminde yaşamış hiç kimsenin dirilip "yoo, hiç böyle bir şey olmadı!" diyemeyecek oluşlarıdır... Bir yanlış tavır da, inanma eğilimi olan birine bol keseden mucize anlatımında bulunmak, ama inanmama eğilimi olan biryle karşılaşınca da "Kurân mucize önermemiştir" demek şeklinde bir çifte standart sergilemektir. Tam da bu çifte standardı eleştiriyoruz ve bunun başlangıçta "herkesin dini kendine, dinde zorlama yoktur" söyleminde bulunmak, ama sonra "müşrikler pistir, Kabe'ye yaklaşmasınlar, gördüğünüz yerde öldürün" diye ayet yazmak (Tevbe suresi) olduğunu söylüyoruz. Ve bunun günümüzde de "ılımlı İslam" yutturmacası ile aynı taktikten giderek insanlara şirin göstermeye çalışma faaliyetleri şeklinde aynen yürütüldüğünü söylüyoruz. Dogmanın şirini, ılımlısı olmaz.Dogma dogmadır ve bilimsel gerçeklerle yok edilmesi gerekir... Kutsallık ayrı bir şey. O bir atamadır, atama olduğunu bilir, tabulaştırmayabilirsin. Kutsallıkla çok fazla bir alıp veremediğim yoktur. Kutsallığı tanır ve saygı duyarım. Örneğin bir insanın duyguları da kutsaldır, hakları da kutsaldır, çiğnenemez ve hiçe sayılamaz... Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Sevgili dostum, sanırım ısrarla beni anlamamaktasın. ben sana Kuranda kabe'nin altın oranı hikayesi yok demiyorum. ben sana mekkedeki o kübik binanın bir kutsallığı yok diyorum.o bina Kuranın kutsalı değil diyorum.o binanın Kuran için hiçbir önemi yok. orası müminin kıblesi değil.yıkmak artık benim işim değil ama.sen malesef beni anlamamaktasın.anlayabilmen için o binayı yıkmak durumunda bırakıyorsun beni.bana bir imkan versen onu yıkarım.çünkü hiçbir önemi olmayan bir taş yığınıdır o. mucize konusuna gelince, yine ısrarla beni anlamıyorsun.ben sana kelime oyunları yapmıyorum açık ve net konuşuyorum. mucize diye bişey yok.hiçbir Peygambere senin anladığın o anlamdaki mucizeleri göstermediler. okumasını bilmezsen Musanın elinde deynek var bilirsin.Ademi cennetten kovuldu bilirsin. süleyman cinlerle ( iyi saatte olsunlarla ) savaşa çıktı bilirsin.bende sana diyorum ki ! onu sen öyle sanıyorsun.yok bunlar ! nasıl yok ! bak burada yazıyor deme bana.okumayı bilmezsen göremezsin. Kuranın mucize olmasına gelince.evet Kuran mucizedir.ama yine senin anladığın anlamda mucize değildir. Kuran kendisini reddedenleri aciz bırakan bir kitaptır.o Kuran ki iki kapak arasında değildir.dize dize yazılmaz açılıp okunamaz. o iki kapağı açmadanda bir japon onu okuyabilir.sen domates yerken onu okuyabilirsin.ve tüm dünya Kuranı okumaktadır. sen musaf ile Kuranı karıştırıyorsun henüz.beni anlaman çok zor. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Yok ben anlarım... Kavramları sınırsızlaştırarak bir belirsizliğe tabii ki gidilebilir. Hallacı Mansur da Allah'tır, sen ben de öyleyiz, Pinokyo masal kitabı da Kurân, temel alfabe Ali topu tut kitabı da, nükleer fizik kitabı da... Allah ayrı,peygamber ayrı, evliya ayrı, kafir ayrı, müslüman ayrı değil... Hepsi bir, varlık, vücut tek, vahid... Bunları bilmiyor değiliz, panteizmi de biliriz, tasavvufu da... Elhak bu yöntemle içinden çıkılmayacak sorun elbette yoktur, tabii... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Hac mevsimiydi..bir akşam namazının son secdesindeydik..secdeden başımızı kaldırdık..o da ne!!! Kabe yoktu orta yerde..baktım secde nereye..karşımda duran başka bir kişiye.. uyan dayı geldik dedilerde..ohhhh çektim içimden..düşünsenize..Kabe yok orta yerde..herkes birbirine etmiş secde.. eywah dedim dayı..kalkarsa Kabe..işin foyası çıkar meydane.. sonra indim feribottan.. arkamda bir sürü araba..daaaaatttt daaaattt..korna çalmada.. Nartkan.. Seni anlayan BİRi var..merak etme.. Birde parayı silin belleklerden bir gece..sabah bakın bakalım SECDE,ye.. 1 Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 bizde biri birini anlarsa iki etmez biri ben gibiyse sen ve ben denmez insanlık secde etse bizden öte söz denmez biz bize selam ederiz Selam olsun, Para sırdır,Ademin yanaştığı ağaçtır, çirkinliklerin kapısı orada açılmıştır, Adem ruh ile aleme üstün olmuştur ancak cennette rukuyu bozmuştur İbrahim besmele ile secdeyi bulmuştur beyti temiz kılıp namazı miras bırakmıştır. Ademin bozduğu rukuyu İbrahim secde ile onarmıştır. Selam olsun Dayı Selam üzerine olsun.... Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 12 Nisan , 2009 Yok ben anlarım... Kavramları sınırsızlaştırarak bir belirsizliğe tabii ki gidilebilir. Hallacı Mansur da Allah'tır, sen ben de öyleyiz, Pinokyo masal kitabı da Kurân, temel alfabe Ali topu tut kitabı da, nükleer fizik kitabı da... Allah ayrı,peygamber ayrı, evliya ayrı, kafir ayrı, müslüman ayrı değil... Hepsi bir, varlık, vücut tek, vahid... Bunları bilmiyor değiliz, panteizmi de biliriz, tasavvufu da... Elhak bu yöntemle içinden çıkılmayacak sorun elbette yoktur, tabii... hiç anlamadın üstad hiç anlamadın, sen beni zerre kadar anlamadın. ama anlayan beni anladı.ama anlayanlar hep az oldu. bende çok aramadım zaten.ama ben anlayanı buldum o beni çok iyi anladı ama sen beni hiç anlamadın. zaten artık aynı dilden konuşmaz olduk. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Tamam öyle olsun, anlamamış olayım... Ama yine de iddia ediyorum, ben bu işlerden anlarım... Bana en karışık ve çetin gelen düşün şekli nihilizmdir, üstesinden elhak gelemeyeceğim bir odur... Onu da Nihalizm yaparsın olur. Not: Yenimahalleli Nihal hanımefendi ile bu işin bir ilgisi yok! Not 2: E biraz da biz şifreli konuşalım... Hep siz mi Mevlana gibi gönüle kadeh, aşka şarap, benliğini bulmaya aşk deyip kafa beyin hepsini birbirine karıştıracaksınız? Alıntı
Φ NARTKAN Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Selam güzel kardeşim, Muhakkak hepimiz akıl sahibiyiz ve bu işlere kafa yoruyoruz. aslında hepimiz aynı yorum gücüne sahibiz.kimsenin kimseden daha az akıllı olduğunu düşünmüyorum. mesele süreç içindeki yolculuğumuzdan çıkıyor.kavramları kendimizde bina edişimizden. örneğin başka başlıklar altında cebraili tartışıyoruz. her ne kadar ismen onu aynı söylesekte,gerçekte başka anlamlar yüklüyoruz. birbirimizide bu sebepten anlamıyoruz.ben bunca sene uğraşırken sende onca süre uğraştın eminim. ama ben bu uğraş sonucu benzer bir sesle andığımız cebraili başka anladım.sen başka anladın. o yüzden aynı kelimeler çıksada dilden gerçekte aynı şeyi anlayamaz olduk. beni hiç anlayamadın dememin sebebi budur. örneğin sen mucize kavramında benle uzaksın. yada kabe konusunda benden uzaksın. ikimiz her ne kadar o kelimeleri kullansakta bunları başka anlamlarda kullnıyoruz. ve sen kendi söylediğini bende kendi söylediğimi anlıyorum. mesele kimin hangi kavramı hangi şekilde anladığında bitiyor. ve bu kavramları doğru edindiğinde başka bir zincir ortaya çıkıyor. ben sana özünü anlatayım. bu işin özüne besmele ile varılıyor. ancak besmele dil ile söylemekle olan bir iş değil.besmele bir düşünce sistemidir. her türlü hurafeden,eşten dosttan sıyrılarak kendi aklınla en objektif şekilde işi ele almaktır. atadan,evliyadan kendini soyutlayıp kendi aklına değer vermektir.her sözü analiz etmektir. ama ne düşmanca,nede dostça bunu yapmamaktır.düşüncende yalnız ve yalnız gerçeği aramaktır. bir kişiye olan sevginin yada düşmanlığının neticeni değiştirmemesidir. şu Allah dostu şunu demiş o halde doğrudur dememektir.onun sözünü gerçekten kendi aklın ile enine boyuna düşünmektir. işte o zaman her akıl işte,oluşta olur.işte o zaman yanlış dünyada hüküm süremez olur. ama bizde bir evliya yalan yanlış söz ediyor.bütün millet o yanlışa iman ediyor.kimse bu doğrumu demiyor. üstüne birde doğrusunu söyleyeni taşa tutuyor. bu sebeple herkez besmele üzerine iş yapmalı.İslam kötüdür yada islam güzelliktir gibi sözlere taraf olmadan islam nedir bunu bulmak gerekir.doğru tekniklerle incelemek gerekir.hataları tespit etmek gerekir.ama kimi düşmanca yaklaşıp daha çok düşman olurken.kimi düşünmeden yaklaşıp hurafe bankasına ortak olmaktadır.öncelikle bu düşmanlıktan ve düşünmeden ortak olmaktan arınmalıyız.yani besmele ile işe başlamalıyız. işte ben mümkün olduğunca bunu yapmaya çalışmaktayım.ve böyle yola çıkınca gördüm ki.alim dediklerimizin anlattıklarından eser yok.ve sizin kızıp lanetler ettiğiniz o islam yok.başka ama bambaşka bir islam var o kitapta.işte o kavramlarla konuşuyorum ben şimdi.ve bu yüzden sen beni anlamıyorsun diyorum. sen Musayı deynekle gezdi biliyorken ben Musanın devrimciliğini görüyorum. sen süleymanı cinlerle savaştı biliyorken ben süleymanın paraya secde etmediğini görüyorum. sen kehf suresinde bilgin kulun ( bir çoğuna göre hızırın ) o yıkık duvarı imarını masal görürken ben zekat olarak görüyorum. inan bana bunları doğru görüyorum.çünkü doğru ve temiz bakmaya gayret ediyorum.ve hiç tanımadığım Dayı isimli dostu buluyorum. emin ol onun kim olduğunu hiç bilmiyorum.ama hiçbirşey anlatmadığım halde bir kaç imalı cümlemde dahi bana şifre yolladığını çok rahat görüyorum.o beni çok iyi anlıyor biliyorum.çünkü oda besmele ile iş tutmuş.oda mekkedeki o kübik binayı yıkmış.eminim ki o da isra ( Kuran içinde yürümüş ) etmiş.oda Musanın yolculuğunu keşfetmiş.bunu keşfetmeyen o mekkedeki kara binayı yıkamaz.demek ki,bir zaman ikimizde aynı yolu geçmişiz.Musanın ardına düşmüşüz.Musa bizi çevresi mübarek kılınan yere götürmüş.ve bizi çıkmış olduğumuz mescidi harama bırakmış.işte o yolculuk bizi aklamış.o yolculuk bize kıbleyi vermiş.ama sen Musanın yanına hiç gitmemişsin.çünkü sen işe Ademde doğru başlamamışsın.sen eminim Ademden ensest türeyişte kalmışsın.oysa Adem diye biri yok hiç fark etmemişsin.çünkü inan bana besmele ile hiç bakmamışsın. din insana en basit şeyi söyler. özü sadece iyi biri ol demektir.sadece ve sadece budur özü. gerisi hep türevdir.hikayenin geniş özetidir.ama özü sadece budur. bir din dünyadaki en basit mesajı içermelidir.ve islamda bunu içermektedir. iyi nasıl olunur bunu söylemektedir. Ademler-İbrahimler-Musalar hep bunun için anlatılmaktadır.ve her hikaye aslında aynıdır.aynı hikayenin türlü türlü misalleridir. Adem ağaca meyil etmiştir. ama o ağaç nedir.o ağaç onu melek-melik-iktidar yapacak şeydir. onu buna iten iblistir-vesvesesidir.ve Adem kendini para ile örtmüştür. İbrahim ise Ademe vahyedileni bulandır.Ademin hatasını onarandır. işte yaşamdaki tüm karakterler bu ikisinden türemiştir. Ademin hatasında ısrar edenler,yani iblisi takip edenler zaman içinde karunlar firavunlar olmuştur. İbrahimi,yani cebraili takip edenlerde buna karşı Süleymanlar,Musalar olmuşlardır. Adem üstün kılınmıştır.çünkü Adem ruh sahibi olmuştur. Nuh üstün olmuştur,çünkü o İbrahime yol olmuştur. İbrahim üstün olmuştur çünkü o besmeleyi tamamlamıştır. imran üstün olmuştur çünkü rukuyu korumuştur. Kuranda geçen o tanımlar dünyayı eşsiz şekilde tanımlar. bir kişi Kuran ile yaşama baktığında onu çok iyi analiz eder. kafir münafık yahudi şeytan resul nebi vs vs vs işte yaşamda burçlar gibi bu karakterler vardır sadece. kim kimdir ne nedir bunu anlarsın.hele hikayenin özünü bilirsen. bu işin sırrı ne bilirsen bunu çok iyi okursun. o hikayenin özü paradır. işte Dayının dediği odur. onu bilmek için Ademi çok iyi bilmek gerekir. cenneti neden kaybetti anlamak gerekir. yine çok açık olmadı belki ama yinede fikir verir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Ben anladığımda ısrarlıyım. Ha, anlaşamıyoruz o ayrı. Anladığımı iddia etmem anlaştığımız anlamına tabii ki gelmiyor sayın NARTKAN. Anlaşamayışımızın nedeni tabii ki düşünce şekillerimizin farklı oluşundan, farklı terminoloji ile konuşmamıza kadar çeşitli nedenleri var. Tabii ki anlaşacağız diye bir şart da yok. Yalnız benim bu noktada dikkat çekmek istediğim, Kurân'da ortaya konan konuları doğrudan savunmanın olası olmadığı, ancak bu tür kaçış alanları yaratarak savunma alanları açılabileceği. Sayın NARTKAN da kapsam genişletme yoluna başvuruyor, ki tasavvuf tarihte bu yola sıkça başvurmuştur. İşte zahire değil batına bakma, kabuğa değil öze bakma gibi kavramlar geliştirerek savunu alanlarını genişletmeye çalışmışlardır. Bu alan genişletme çabaları zaman zaman tutucularca dinin kendisine karşı ve temel prensiplerini sarsma biçiminde algılanmış ve tepkiler de olmuştur. Bu tutumun çağdaş yürütücüleri de olmuştur, bence en iyi örneklerinden biri İranlı düşünür ve yazar Ali Şeriati'dir. Fakat bu tutumların hepsi sonuçta dogmaya hizmet etmiştir ve eder. Ali Şeriati'nin İslam'ı modern yorumlara kavuşturma çabaları da aynı sonucu vermiş, dogmaya hizmet etmiştir... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Sn.Demirefe.. Mushafın oldukça büyük bir kısmı zaten MİSAL..yani benzetme.. bu yüzden o misallere her düşünce kendine göre şekil yada resim veriyor..bizlerdeki şekil ve resime uymaması normaldir..her birimizdeki anlayış farklı farklı..işte burada dayının ZEVKİ şu.. Bu FARKLILIKLAR Allahın yüceliği büyüklüğü..her İNSAN,dan farklı deneyimleme farklı gözlemleme farklı algılama farklı ZEVKLER.. bu zevklerin en yüksek frekansta algılamasıda sadece yine İNSAN,dan..diğer canlılardaki zevklerin frekansları çok düşük,BİLİNÇ yok çünki.. Mushaf mucizemi yada OLAĞANÜSTÜ bir kitapmıdıra gelirsek.. Mushaf olağanüstü değildir..öyle olsaydı OLMUŞ olaylardan Misaller vermezdi..bizlerde HİÇ bir şey anlamazdık..olay Mushaf dediğimiz kitabı okumak değil aslında..KUR'AN okumak..yani bu mükevvenatı KUR'AN,ı okuyabilmek..bu Mükevvenatın içinde elbette bizlerde VARIZ..ve bizlerin bedenleri ve düşünceleride bu Mükevvenatın içerisinde..KENDİNİ BİL..diyorlar ya sık sık filozoflar her çağda..bu olmasın dedikleri..KUR'ANı yani bütün bu OYUNU Kuranı okuyabilmek..tabi okuyabilmek için en uygun bakış mesafesi kişinin KENDİSİ ile arasındaki mesafesi.. Evet.. DinDARlar her dönemde Tasavvufçuları hep kafa koparmaca.. 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Tamam Dayı, anlıyorum da, niye mushaf terminolojisi, ile, mushaf terimleri ile konuşmak o zaman? Niye Adem, İblis, Kurân terimlerini kullanmak? Dosdoğru tamah, mantık, evren... vs. niye demiyoruz da bu terminolojilere başvurmak niye? "Evreni oku!" de dosdoğru. Niye evreni kastederek dolambaçlı yoldan "Kurânı oku!" demek? Evren'e evren deyince bozuluyor, "niye benim kimliğimi deşifre ettin, kod adımı kullanmadın?" diye güceniyor mu? Mevlana Celaleddin kadeh derken gönülü kastetmiş, şarap derken aşkı kastetmiş gibi. Niye millete bulmaca çözdürmüş, gönül ve aşk kelimeleri o zaman daha icat olmamış mıymış? Oldum olası tasavvufun bu bilmece bildirmece, dil üstünden kaydırmaca yöntemi bana çok ters gelir... "Bir küçücük fıçıcık, içi dolu turşucuk... Dam üstünde saksağan, gel bize bazı bazı... Eledim eledim unu eledim, bil bakalım ne demek istedim..." Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Sn.Demirefe.. İnançlarımızı anlatabilmek için genel kabul gören terimler kullanıyoruz..yaşadığımız coğrafyada bu gün konjoktör bu her halde.. dayıda konjoktüre uyuyor hesapta.. Evet..bir çok tespitinde olduğu gibi buradada tam isabet..terimleri KAVRAMLARI daha güncel hale getirebiliriz..tembellik etmeyip biraz araştırıp düşünebilirsek.. bulmaca değil BİLMECE olur..biliriz.. 1 Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2009 Mushaf mucizemi yada OLAĞANÜSTÜ bir kitapmıdıra gelirsek.. Mushaf olağanüstü değildir..öyle olsaydı OLMUŞ olaylardan Misaller vermezdi..bizlerde HİÇ bir şey anlamazdık Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. Zariyat Suresi 47 O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Sizler Kainatın ve İnsan'ın nasıl var olduğunu OLMAMIŞ olaylardan yola çıkarak anlatın bakalım... Nasıl olacaksa... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2009 Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. Zariyat Suresi 47 O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Sizler Kainatın ve İnsan'ın nasıl var olduğunu OLMAMIŞ olaylardan yola çıkarak anlatın bakalım... Nasıl olacaksa... Sn.Sarıgöl.. Bizde aynı şeyi söylüyoruz işte..OLAĞAN dışılık OLAĞAN üstülük yok..OLMUŞ ve olup duranlar anlatılmakta..başka nasıl anlatılsın ve bizler nasıl anlayalım.. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 14 Nisan , 2009 OLMUŞ ve olup duranlar Güzel yanıt... Pek adetim değildi ama, ben de ilk kez bir sözcük ile değinmede bulunacağım: Determinizm... Çünkü determinizm olmuş olanlar ve buna bağlı olarak olmakta olanlar, buna da bağlı olarak olacaklar bilimidir... Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Mushaf mucizemi yada OLAĞANÜSTÜ bir kitapmıdıra gelirsek.. Mushaf olağanüstü değildir..öyle olsaydı OLMUŞ olaylardan Misaller vermezdi.. Ve Evren'i (Göğü) kuvvetimizle kurduk, muhakkak ki onu genişletmekteyiz. Zariyat Suresi 47 O inkar edenler görmüyorlar mı ki (başlangıçta) göklerle yer birbiriyle bitişikken, Biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı? (Enbiya Suresi, 30) Sizler Kainatın ve İnsan'ın nasıl var olduğunu OLMAMIŞ olaylardan yola çıkarak anlatın bakalım... Nasıl olacaksa... Sn.Sarıgöl.. Bizde aynı şeyi söylüyoruz işte..OLAĞAN dışılık OLAĞAN üstülük yok..OLMUŞ ve olup duranlar anlatılmakta..başka nasıl anlatılsın ve bizler nasıl anlayalım.. Sayın dayı yine olayı manipüle etmişsin... Kainat'ın ve İnsan'ın yaratılışını muhteşem bir şekilde anlatan Ayetlere olağan üstülük yok demekle zaten olay bitmiş... Başka nasıl anlatılmasını gerek siz izah edeceksiniz o zaman sayın dayı... Ve bu anlatım haricinde olmamış olaylarmı anlatılacak... Pek anlayamadım... Güzel yanıt... Pek adetim değildi ama, ben de ilk kez bir sözcük ile değinmede bulunacağım: Determinizm... Çünkü determinizm olmuş olanlar ve buna bağlı olarak olmakta olanlar, buna da bağlı olarak olacaklar bilimidir... Sayın demirefe,bende yanlız bir kelime yazacağım... "KUANTUM"... Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Kainat ve İnsan OLMUŞMU..yani olan bir şeymi..evet..iyi o zaman OLAĞAN dışı yani OLMAMIŞ yada OLMAYACAK bir şey yok kitapta.. Anlatım, içerik diyorsan bana göre sana göre harikulade bir diğeri iplemiyor bile.. sende sıkıntı yapıyorsun sonra kendine.. Zulmani putlar vardır..birde Nur'ani putlar.. Kitabı put yapıp anlattığı İNSANI görememek..Nur'ani perde yada put.. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Güzel yanıt... Pek adetim değildi ama, ben de ilk kez bir sözcük ile değinmede bulunacağım: Determinizm... Çünkü determinizm olmuş olanlar ve buna bağlı olarak olmakta olanlar, buna da bağlı olarak olacaklar bilimidir... dayıda sizler kadar ilim yok inanın..Determinizim sözcüğü ile kaç ay uğraştım..araştırdım,inceledim biraz kendime göre..moderni çıktı..planc çıktı(yanılmıyorsam) kafam biraz karışır gibi oldu..bak dedim dayı yaşamanın keyfine..başkaları koysun bu keyfin isminide..Determinizm.. KUANTUM..sonsuz OLASILIKLAR EVRENİ.. ve sorumluluk Allahtan alınıp İnsanın kucağına bırakılıyor bu durumda.. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 16 Nisan , 2009 Kainat ve İnsan OLMUŞMU..yani olan bir şeymi..evet..iyi o zaman OLAĞAN dışı yani OLMAMIŞ yada OLMAYACAK bir şey yok kitapta.. Anlatım, içerik diyorsan bana göre sana göre harikulade bir diğeri iplemiyor bile.. sende sıkıntı yapıyorsun sonra kendine.. Zulmani putlar vardır..birde Nur'ani putlar.. Kitabı put yapıp anlattığı İNSANI görememek..Nur'ani perde yada put.. Sayın dayı ben bir şey anlamadım eğer lutfeder biraz daha açık yazarsanız memnun olurum... Yani, İnsan'ı gördük ve nurani perdeyi araladık,buradan sizin şu yazdığınız ne anlama gelir ( Zulmani putlar vardır..birde Nur'ani putlar..) Buradan kitabı put yapmaktan kasıt hangi kitap ve hangi İnsan... Yoksa şimdi alıntılayacağım ezotorik öğreti gibi bir şeymi... Tekamül yasası nedir ve nasıl işler? Tanrısal fışkırmanın, veya bilimsel deyimi ile büyük patlamanın (Big Bang) neticesinde cansızlar alemi meydana gelmiştir. Evrenin fizik kuralları içerisinde zaman içinde güneş sistemleri oluşmuş ve en azından bir gezegende, bizim dünyamızda, yaşamın ortaya çıkması için gerekli koşullar biraraya gelmiştir. Bu, başka sistemlerde başka yaşam tarzlarının olmadığı anlamına gelmez. Zaten, Tanrısal püskürmenin yegâne hedefinin sadece insanoğlunu meydana getirmek olduğunu iddia etmek, sadece insana has benciliğin bir göstergesi olur. Bilim adamları da bugün, milyonlarca başka gezegende daha, başka canlıların bulunabileceklerini en azından teorik olarak kabul etmektedirler. Ancak bugünkü teknolojimiz bu teoriyi doğrulamaya henüz yeterli değildir. Bu nedenle, ruhun Tanrısal Nura ulaşmasındaki son durağı Kamil İnsan mıdır, yoksa başka bir yerde daha üstün nitelikli ve Tanrıya daha yakın başka varlıklar bulunmakta mıdır, bilemiyoruz. Zaten, böyle varlıklar var ise, Kamil İnsanın bunlardan biri halinde yeniden doğması doğaldır. Artık bundan sonrası da, o varlığı ilgilendiren bir meseledir. Bu nedenle kitabımız, Kamil İnsana kadarki tekamül ile sınırlı kalmak zorundadır. Yukardaki alıntı ile sizin yazdıklarınız çok parelellik arzediyor eğer izah ederseniz memnun olurum... Saygılar. Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2009 Gönderi tarihi: 17 Nisan , 2009 Sn.Sarıgöl.. Kitap harikulade bir anlatımla anlatıyor..yada..kitap olağan üstü şeyler anlatıyor..farklı iki ifade.. olağanüstü..yani olması mümkün değil..olan bitenlerin üstünde bir şey..ne ise..nasıl olağanüstülükse..akıl ötesi yani..akılın kavraması dışında.. Rüyalarımızda ne görüyoruz Sn.Sarıgöl..yine bu gezegendeki fenomenleri değilmi..yani rüya bile olağan üstü değil..kitap ne anlatıyor..örneklemeler nereden hep..hep bu gezegenden ya olmuş yada olması muhtemel,zamana bağlı olarak olacaklar yada.. İNSAN.. evet..gözlemlenebilir evren şu günlerde 13,5 milyar ışık yılı..yani mesafe bu.. gözlemleyen İNSAN..İNSAN,ın büyüklüğü.. Gelelim varlığına bir anlam ve mana verebilmiş İNSAN,a.. buradan başlayabilirsin..kendi varlığına anlam ve mana vermekle.. ve böylece dayının anlatmaya çalıştığı İnsanı tanır tokalaşırsın.. Bazı REMZ,RUMUZ ve İŞARETLER zaman zaman put oluyor..anlatmak istediği hakikati manayı anlamı gözden saklıyor..bu.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.