Φ sardunyam Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 27 Şubat , 2009 Bireysel gelişimi ne etkiler, akademik bilgi zihinsel gelişimi etkiler mi, yoksa sadece teknik bilgi midir? Düşünmek: Herkes düşünür mü? Eğer herkes düşünüyorsa bunun yüksek kalitelisine ulaşmak mümkün müdür? Toplumsal gelişimin neresindeyiz? (Türk Toplumu olarak) Türk Toplumunun kişilik yapısı nasıldır? Tespitleriniz...? Alıntı
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2009 Bireysel gelişimi ne etkiler, akademik bilgi zihinsel gelişimi etkiler mi, yoksa sadece teknik bilgi midir? Düşünmek: Herkes düşünür mü? Eğer herkes düşünüyorsa bunun yüksek kalitelisine ulaşmak mümkün müdür? Toplumsal gelişimin neresindeyiz? (Türk Toplumu olarak) Türk Toplumunun kişilik yapısı nasıldır? Tespitleriniz...? Bireysel gelişimi genler, eğitim, sosyal çevre etkiler. Her türlü yeni bilgi zihni geliştirir, çünkü yeni bilgiler yeni akson bağlantıları oluşturur, beyin kullandıkça karmaşık bağlantılara sahip olur. Herkes düşünür. Düşünme kalitesi düşüncelerinizin hayattaki amaçlarınıza ne oranda yardımcı olduğu ile ilintilidir. Felsefe soyut kavramsal düşünceyi geliştiren en önemli yoldur. Toplumsal gelişme olarak orta halli olduğumuzu düşünüyorum. Bizden daha iyileri ve kötüleri var. Toplumumuzu panik atak, obsesif kompulsif ve biraz borderline son zamanlarda da gidrerk daha paranoyak olarak adlandırabiliriz. Saygılar... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Teşekkürler, yerinde tespitler ve oldukça farkında olduğunuzu gösteren gözlemler... Bireysel gelişimin en önemli faktörlerinden biriside, sosyalleşebilmektir, ancak sosyalleşirken kalabalıklara karışıp çılgınlarca eğlenmek ya da kavga etmek değil, kendine ve karşındaki insana güven duyacak kadar diyalog kurabilmek demektir... Türk toplumunun gittikçe paranoyaklaştığı tespitine kesinlikle katılıyorum, Türk insanı zihinsel gelişimini tamamlayamamıştır, üstelik bu aşamada son derece gerilerdedir, bunun en önemli sebebi millet olarak bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamız ve din faktörünü bir engelleyici olarak hayatımızın merkezine koymamızdır... Din tıpkı İran'da ya da Pakistan'da yani geri kalmış toplumlarda olduğu gibi belirleyici unsur olarak hayata şekil vermektedir. Din yorumcularının pek çoğu düşünme ve sorgulamanın iman zarar vereceği kanaatindedirler. Yani Allah'tan gelen koşulsuz olarak kabullenilir, neden ve nasılı sorgulanmaz, dolayısıyla düşünsel gelişim bu esnada mümkün değildir, bunun kanıtlarını, profesör olabilmiş, doktor olabilmiş, öğretmen olabilmiş insanların dini kurallarda son derece tutucu olmalarıdır. Yani bana göre zihinsel gelişimin önündeki en büyük engel inançlardır. Zihinsel olarak geri kalmış, dolayısıyla teknolojik ve sosyal ilişkilerin iyileşmesi bazındada geri kalmış olan ülkeler ve milletler, inançlarını merkeze yerleştirmiş olanlardır. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Kişisel Gelişim (zihinsel) Nereye kadar? Findik fiyatina kadar.. Televizyon da vatandaşlar konusuyor Findigin fiyatini kim iyi verirse oyunu ona verecekmis.. Findik fiyatina satiliyor? Ne satiliyor? Aklima salvar geldi.. Beni ha o şalvarli yönetmis ha o şalvarli.. Alıntı
Misafir Domuzbağı Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Gönderi tarihi: 2 Mart , 2009 Din tıpkı İran'da ya da Pakistan'da yani geri kalmış toplumlarda olduğu gibi belirleyici unsur olarak hayata şekil vermektedir. Din yorumcularının pek çoğu düşünme ve sorgulamanın iman zarar vereceği kanaatindedirler. Yani Allah'tan gelen koşulsuz olarak kabullenilir, neden ve nasılı sorgulanmaz, dolayısıyla düşünsel gelişim bu esnada mümkün değildir, bunun kanıtlarını, profesör olabilmiş, doktor olabilmiş, öğretmen olabilmiş insanların dini kurallarda son derece tutucu olmalarıdır. Yani bana göre zihinsel gelişimin önündeki en büyük engel inançlardır. Zihinsel olarak geri kalmış, dolayısıyla teknolojik ve sosyal ilişkilerin iyileşmesi bazındada geri kalmış olan ülkeler ve milletler, inançlarını merkeze yerleştirmiş olanlardır. Dinden ziyade tüm tabular demek daha doğru olur diye düşünüyorum. Bir bilim insanına da inancı yakıştıramam. Zira bilim adamı dinle çakışabilecek noktaları peşinen yok farz etmek zorunda kalır. Ayrıca bilim adamı bilimsel kanıtlar haricinde hiç bir veriyi doğru kabul etmemelidir. Aksi halde bilim adamı değildir. Fakat bilim adamı titri verilmiş bu tür insanlar üzerinde bir tür üst bilimsel kurul denetimi olmadığından, inançları doğrultusunda, bilimsel olmayan makaleler yayınlanabilmektedir. Bilim alanındaki bu bozulma dini kullananlar için bir dayanak noktası haline gelmektedir. Tezlerini bilimselmiş gibi göstermekte, bilime olan inancı azaltırken, sıradan insanlar için bilimin dini desteklediği imajı uyandırmaktadır. Zihinsel gelişimin önündeki en büyük engel tüm dogmalardır. Zihin ancak bir kafese kapatılmadığında özgürdür. Zihnin kafesten kurtulmasının tek yolu da kafesten kurtulabilme bilgisini ve yeteneğini geliştirmesindedir. Bireylerden oluşmuş olan toplumun gelişmişliği, bireylerin ortalama zihinsel düzeyinin bir uzantısıdır. İnsanların düşünemeyeceği hiçbir düşünce yoktur. Sınır eylemin konusudur ve sadece bir başkasının hakkına tecavüz edildiğinde ortaya çıkar. Saygılar... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 6 Mart , 2009 Herkes kendi zihninin gelişimini gözlemleyebilir mi? Bence evet gözlemleyebilir fakat bunun için bağımsız düşünebilmesi gerekir. İnsanlar her türlü inancı tabulaştırır, inanmak ile bilmek gece ile gündüz gibi farklıdır, biri ertesi gün havanın güzel olacağına inanır, diğeri havanın bozacağını bilimle bilir, inanç açıklanamaz, bilgi açıklanabilir... Evrende açıklanamaz birşeyse yoktur, sadece süreç gerekir... İnsan zihni daima gelişmelidir, örneğin gelişmiş insan zihninde izlediği bir bale gösterisinde sanatçıların vücutlarına içgüdeleri ile bakmaz, dolayısıyla giysideki detayı görmeyebilir fakat içgüdüleri ile bakan insan için sanat yoktur vücutlarını oynatan insanlar vardır... Bunu yapan zihindir... zihnin gelişmesinin önündeki en büyük engel eğitimsizliktir, eğitimsizliğe sebep olan etkenler ortadan kaldırılmadıkça insan zihni gelişemeyecektir... dinsel bilgiler son derece yaygın bir şekilde hayata yön verir hale gelmiştir, bundan 20 yıl önce dünyada gericilik bu derece yoğun değildi, bu artışın sebebi sorgusuz sualsiz koşulsuz inandırma eğilimidir, birileri toplumların gelişiminden rahatsız olduğu için dini terörizme destek vermekteler, böylece yönetmek kolaşlaşmaktadır... Bütün bunları sorgulayamayan zihin elbette gelişmemiştir ve gelişemeyecektir... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Mart , 2009 İnsan doğru bilgi ile donatılmadıkça gelişim gösteremiyor. Eski çağlarda insanlar gelenekler ile yaşarlar, onlarla yaşamaktan mutlu olurlar, değişime ve gelişime sıcak bakmazlardı. Şimdi pek birşey değiştimi diyecek olursak, ben sanmıyorum... Çünkü, çağlar değişiyor olsada, insan ilk etapta hayatını ve düşüncelerini etkileyecek bütün değişimlere kendisini kapalı tutuyor... Toplumların büyük çoğunluğu genellikle hazır kalıp düşünceler ile besleniyor... Yeni bir fikri ya da yeni bir anlayşı benimsemesi uzun yıllar alıyor... Avrupa Medeniyetlere her zaman örnek gösterilir... Oysa gerçek bence hiç öyle değil... Bazı konularda çok açık görüşlü gibi görünselerde esasen ırkçılık ve egoizm hala Avrupa insanını etkileyen en önemli özellikler... Bence, zihnini ve düşüncelerini e iyi geliştirmiş insanlar üzerlerine dünyada yapıştırılan bütün etiketlerden ve kimliklerden kendilerini arındırmış, evrensel yaşayan, evrensel düşünen ve evrensel sevgi barındıran insanlardır... Avrupa'da böyle insanlar var mutlaka ancak ne yazık ki hala bu yüzyılda bile ilkel çağlarda yaşanan çatışmalar yaşanmaktadır... Gelişim getiren en önemli öğreti aratştırmak fakat asla herhangi bir tabu olmadan tamamen bütün olasılıklara beynini açık tutarak... Korkular insanı kapalı tutuyor, ve insan yenilikten daima korku duyuyor...! Zihin ve onu içinde barındıran beyin... Hala muamma... Hala büyük sır... Neler yapabileceğini "özgür bilim" sorguluyor... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 22 Nisan , 2009 İNSAN İNANDIĞINA DENKTİR "Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkansız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar." Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda, gerçekten inandığınızda, aklınız yapmak üzere çözümler bulma konusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar. (Dr. David J. Schwartz) Bilim adamları pirelerin farklı yükseklikte zıplayabildiklerini görürler. Birkaçını toplayıp 30 cm yüksekliğindeki bir cam fanusun içine koyarlar. Metal zemin ısıtılır. Sıcaktan rahatsız olan pireler zıplayarak kaçmaya çalışırlar ama başlarını tavandaki cama çarparak düşerler. Zemin de sıcak olduğu için tekrar zıplarlar, tekrar başlarını cama Vururlar. Pireler camın ne olduğunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engellediğini anlamakta zorluk çekerler. Defalarca kafalarını cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zıpla(ya)mamayı öğrenirler. Artık hepsinin 30 cm zıpladığı görülünce deneyin ikinci aşamasına geçilir ve tavandaki cam kaldırılır. Zemin tekrar ısıtılır. Tüm pireler eşit yükseklikte, 30 cm zıplarlar! Üzerlerinde cam engeli yoktur, daha yükseğe zıplama imkanları vardır ama buna hiç cesaret edemezler. Kafalarını cama vura vura öğrendikleri bu sınırlayıcı `hayat dersi`ne sadık halde yaşarlar. Pirelerin isterlerse kaçma imkanları vardır ama kaçamazlar. Çünkü engel artık zihinlerindedir. Onları sınırlayan dış engel (cam) kalkmıştır ama kafalarındaki iç engel (burada 30cm`den fazla zıplanamaz inancı) varlığını sürdürmektedir. Bu deney canlıların neyi başaramayacaklarını nasıl öğrendiklerini göstermektedir. Bu pirelerin yaşadıklarına `cam tavan sendromu`(Öğrenilmiş Çaresizlik)denir. Bir insanın gelebileceğine inandığı en üst nokta, onun kendi cam tavanıdır. Cam tavanınız, hayallerinizin tavan yüksekliğini gösterir. İnsan inandığına denktir. Yapabileceğini düşündüğü kadardır. Alıntı
Φ erinda Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2010 Gönderi tarihi: 8 Şubat , 2010 Çok bilgilendirici yazılar.. paylaşım için teşekkürler.. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 22 Mart , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 22 Mart , 2010 - bir zihin en fazla ne kadar gelişebilir? - maksimum seviyeye yükseltilmiş bilinç ve farkındalık ne kadar mümkün? - insan sosyal bir canlı olarak çevresiyle etkileşim halinde gelişir ya yalnızken nasıl ve ne kadar gelişir? - gerçekçilik nadir yaygınlaşırken, batıl inanç neden bu kadar hızlı yaygınlaşır? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.