Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Yıldıray Oğur bir yazı yazdı. Ardından, onun üzerine, Ahmet Altan yazdı. Demokratın militanı olur mu? Bu çok önemli mesele üzerine benim de söylemek istediklerim var. Benim için bu meselenin izahı, iki sene öncesine dönmeden mümkün değil. Çünkü benim demokratlığım, Anayasa Mahkemesi’nin AKP’ye açtığı davayla ‘dananın kuyruğundan’ koptu. Bir savcı ‘bir genç kız anket defteri’ kıvamında bir iddianame hazırlamış. Olamaz mı? Olur. Burada birilerinin her aklından, her içinden geçen, her gördüğü rüya bir iddianamedir. Amenna. Ama sonra bir baktık ki, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can’ın ‘can havliyle’ hazırladığı, aman bu iddianameyi kabul etmeyin raporuna rağmen, iddianame Anayasa Mahkemesi tarafından büyük ‘tezahüratla’ kabul gördü. Üzerine, dikkatinizi çekerim, AKP mahkûm edildi. Kapatılmadı, ama mahkûm edildi. İşte o anda hukuk bitti. Tıpkı, Hrant Dink’in, ‘bilirkişi’ görüşüne rağmen, adı ‘hukuk’ olan Türklüğe hakaret maçını, 4-3 kaybederek, önce resmen mahkûm edilip sonra cezasının sokakta infaz edilmesi gibi. Yine unutmayın, şu anda Hrant Dink, hakiki bir ‘hiç’ yüzünden ‘Türk Hukuku’ tarafından mahkûm edilmiş bir insandır. Tıpkı AKP gibi. Çok garip bir kader birliği. Farkı, AKP’nin infazının gerçekleşmemesi. Şu anda Ergenekon pozisyonunda serbest oynayan medya, o zamanlar kapatma davasını hazmedemeyenlere karşı ‘hukukun üstünlüğü’nü savunuyordu. Ben ve benim gibiler ise ‘can çekişen hukukun ‘alenen’ bittiğini’. Bir demokrat ‘hukukun üstünlüğünü’ kabul eder mi? Bu sorunun cevabı bir sorudur. ‘Hangi hukukun üstünlüğü’ sorusudur. Demokrat, demokrat bir hukukun üstünlüğünü kabul eder. Bu da şu demektir. Demokrat, demokrat bir hukukun mahkûm ettiğini vicdanen de mahkûm eder. Bir ‘demokrat’, bir kraliyet hukukunun üstünlüğünü kabul eder mi? Hayır etmez. Ederse, demokrat olmaz. Kraliyet hukukunun mahkûm ettiğini, bir demokrat, vicdanen mahkûm eder, ya da etmeyebilir. Vicdanen mahkûm edip etmeme tamamıyla kendi seçimine kalmıştır. Militan, ‘milita’dan gelir, yani savaştan ve askerden. Bir demokratın ‘militan’ olmaması, yani ‘sivil’ olması için, ‘kanunlara saygılı’ olması, ya da daha doğrusu, ‘kanunları tanıması’ yeterlidir. Hukuk ve kanun aynı şey değildir. Hukuk ortak bir bünyenin, yani bir ‘constitution’un mahsulüdür. Kanunlar ise Hammurabi’den beri vardır, ve gayet keyfî olabilirler. Kanunun amacı ‘adalet’ değil, düzendir. Düzeni sağlamak, tesis etmektir. Daha sonra Ergenekon meselesi patlayınca, bu kez, Ergenekon avukatları hemen ‘yakalayıverdi’ demokratları. Hani bu ülkede ‘hukuk’ yoktu, dediler. Sıra Ergenekon’a gelince, şimdi siz savunmuyor musunuz ‘hukukun üstünlüğünü’. Yerden göğe kadar haklıydılar. İlk ve son defa haklıydılar. Fena halde haklıydılar. Ben bir yazıda onların ‘haklarını’ teslim ettim. Ve Ergenekon soruşturmasının bir ‘hukuk devletinde’ yürütülmediğini kabul ettim. Zaten ‘vicdan’ meselesine takıklığım bundandır. Yoksa ‘yüce bir hümanist’ oluşumdan değil. Ergenekon davası bir ‘hukuk devletinin’ yürüttüğü bir dava değildir. ‘Vicdanlara’, tam da bu yüzden, çok ama çok fazla iş düşmektedir. Fazla mesai yapan vicdanlar, bu yüzden bitkin düşmektedir. Demokrat bir hukuk, vicdanların üzerinden iş yükü alır. Öncelikle bu işe yarar. Zaten benim anlamakta çok ama çok güçlük çektiğim bir şey var. Bu anayasayla, bu kanunlarla, Ergenekon’un neresine kadar gidilebilir? Eğer gidilebiliyorsa, bu anayasanın sorunu ne? Bütün bir ‘hukuk’ sistemi, zaten bu ve bunun gibi şeylerin üzerine gidilemesin, diye tasarlanmış. Bu yüzden, halkın vicdanının izin verdiği yere kadar gidilebilir. AKP’nin vicdanının izin verdiği yere kadar gidilebilir. Ergenekon medyasının vicdansızlığının izin verdiği yere kadar gidilebilir. Ama evet, kabul etmek gerekiyor ki, bir iki ucu ****** değnek durumu söz konusu. Ergenekon’un üzerine gidilmeden, yeni demokrat bir anayasa mümkün değil. Yeni demokrat bir anayasa olmadan da, Ergenekon’un tam olarak üzerine gitmek. İşte size Ergenekon kurdunun kapanı. Sonuçta demokrasinin olmadığı bir ülkede de, gazeteciliğin rehberi de, maalesef yine vicdandır, çerçevesi kanunlardır. Olmayan ‘demokrasi’ ve ‘hukuk’ değil. Farzedin, zinanın ölümle cezalandırıldığı demokrasiden uzak bir ülkede, bir zina haberi yepyeni bir ‘cunta girişimiyle’ ilgili büyük bir sırrı ortaya çıkarıyor. Ne yapar böyle bir durumda gazeteci? Oturur kara kara düşünür. Vicdanını yer bitirir. Çünkü demokrasi bizim içimizde değil, dışımızda olması gereken bir şeydir. Yoksa bu mücadele niye? Demokrasinin içimizdeki halinin adına vicdan deniyor. İçimizde müphemleşiyor. Şahsileşiyor. Zaman zaman çaresizleşiyor. Militan demokratlığa tıpkı Ahmet Altan gibi ben de inanmıyorum. Ama demokrasinden nasibini zerre almamış bir bünyede, demokratlığın nasıl ‘zorla’ militanlaştırıldığını biliyorum, görüyorum ve yaşıyorum. Çünkü ‘milita’, yani askerî olan, karşısındakini bir tehdit olarak görüyorsa, karşısındakinin ‘askerî’, yani ‘militan’ bir yanı olduğunu düşünmek, buna inanmak, ve herkesi buna inandırmak ister. Demokrat istemese bile, onu militanlaştırır. Ahmet Altan’ın hassasiyetini çok iyi anlıyorum. Ama Yıldıray Oğur’un vicdanının sıkıştığı noktayı da, ciğerimin ta en orta yerinde hissediyorum. İkisi de aynı şeye işaret ediyor sonuçta. Hukuk yok bu memlekette, kanunlar var. Bu memlekette hukuk olsaydı, ne Yıldıray Oğur yazdığını yazardı, ne de Ahmet Altan o yazının üzerine yazdığını Ve evet, maalesef hukukun olmadığı yerde, benim savcım, senin savcın var. Yalan mı? Yok mu? Söyleyin. Var tabii. Bunu bir cumhurbaşkanı, bir başbakan söyleyemez, söylememeli de zaten. Ama ben niye söyleyemeyecekmişim? Ee ne yapıcağız şimdi? Vaz mı geçeceğiz yani her şeyden? Hukuka kavuşana kadar vicdanlarımızın üstünlüğüyle idare edeceğiz. Benim kafam başka türlüsünü almıyor. Vicdanı çok şahsi bir hakikat olmaktan çıkarıp toplumsal bir mesele haline getirenler utansın.* Gökhan Özgün'ün bu güzel yazısını okuyunca,kendi kendime dedim ki;düşünülecek çok şey var,anlatılacaklar diz boyu. Yazılacak da çizilecek de hangi vicdana? Bizler vicdanımızı kaybettik.Vicdanımız,kendimiz dışında herşey iken,biz onu kendimizle tartarken yerinden ettik. Ergenekon,iktidar savcı,muhalefet avukat. Dün demokrasiye ihtiyacı olmayanlar,bugün fazlasıyla demokrat. Bu ülke de demokrat olunmaz,olsa olsa demokratlığın militanı olunur.Çok şey eklemeye gerek yok,kulak verin Özgün'e...dönün vicdanımızı bıraktığımız yere! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Bir ülkede bu kadar birbirine zıt düşünen insanların yaratılabilmesinin başarılmış olması gerçekten tuhaf... Bunu nasıl başardılar anlamıyorum. Giderek bu "taraf" taifesinin düşüncelerinin 180 derece zıttını düşündüğümü hisseder oldum. Neredeyse onların ak dediğine kara, kara dediğine ak diyecek konuma geleceğim ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Çünkü ben herkesin bir haklılık payı olduğuna inanan bir insandım. Eğer ben de ak - kara ikileminde yerimi alırsam, bu adamlar bu ülkede bu işi başarmışlar demektir. Vay be, başardılar... Bu adamlar bu ülkeyi ciddi bölmeyi başaracaklar. Şimdi inanasım geldi... Çünkü söyledikleri her şeye sonuna kadar karşı hissediyorum kendimi artık. Onlar zaten böyle hissediyorlardı. Kapatma davasını, Hrant Dink'i, anayasa değişikliğini, bu konular gündemdeyken konuştuk, hem de kıyasıya, uzun uzun... Şimdi tabii ki başa saramam. Ama bu konuda Yıldıray Oğur, Ahmet Altan, Gökhan Özgün ve Fetullah taifesinden diğerleri ne söylüyor, ne düşünüyorsa tam tersini düşünüyor ve söylüyorum. Aslında onların istediği de bu ama, başardılar. Böyle düşünüyorum artık... Alıntı
Φ yazgan Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Bir ülkede bu kadar birbirine zıt düşünen insanların yaratılabilmesinin başarılmış olması gerçekten tuhaf... Bunu nasıl başardılar anlamıyorum. Giderek bu "taraf" taifesinin düşüncelerinin 180 derece zıttını düşündüğümü hisseder oldum. Neredeyse onların ak dediğine kara, kara dediğine ak diyecek konuma geleceğim ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Çünkü ben herkesin bir haklılık payı olduğuna inanan bir insandım. Eğer ben de ak - kara ikileminde yerimi alırsam, bu adamlar bu ülkede bu işi başarmışlar demektir. Vay be, başardılar... Bu adamlar bu ülkeyi ciddi bölmeyi başaracaklar. Şimdi inanasım geldi... Çünkü söyledikleri her şeye sonuna kadar karşı hissediyorum kendimi artık. Onlar zaten böyle hissediyorlardı. Kapatma davasını, Hrant Dink'i, anayasa değişikliğini, bu konular gündemdeyken konuştuk, hem de kıyasıya, uzun uzun... Şimdi tabii ki başa saramam. Ama bu konuda Yıldıray Oğur, Ahmet Altan, Gökhan Özgün ve Fetullah taifesinden diğerleri ne söylüyor, ne düşünüyorsa tam tersini düşünüyor ve söylüyorum. Aslında onların istediği de bu ama, başardılar. Böyle düşünüyorum artık... Sayın forumdaşlarım "Mavi olmayan gökyüzü" ve "demirefe", İkiniz de çok güzel yazmışsınız. Bana yazacak fazla bir şey kalmamış. İnanın benim içimden geçenleri dile getirmişsiniz. Özellikle de "demirefe"... Ama sanki bu sefer üçümüz de ortak bir noktaya yaklaşmış gibiyiz. Ülkemizde olup biten siyasi olaylar, siyasi davalar, siyasi operasyonlar ve iki zıt kutuba ayrılmış medyanın etkisi altındayız. Bildiklerimiz, eski düşüncelerimiz - yeni düşüncelerimiz ve vicdanımızın bileşkesinde nasıl bir çözümleme yapacağımıza karar vermekte zorlanıyoruz sanki. Toplumu hızla düşman kamplara bölüyor bazı malum çevreler. Bu defa başaracaklar gibi görünüyor, ama eğer bu tartışmaları yapan bizler (ve bizim gibi kişiler), aynı olgunlukla "sorma - anlatma - anlaşma" mücadelesine devam edersek, HER ŞEY DAHA GÜZEL OLABİLİR. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 19 Şubat , 2009 Demokrasiden ve hukuktan bahsedenlerin,tanidik isimler olmasi gercekten ilginc,Ergenekon'u hukuk basarisi demokrasi geldi diye bizlere sunanlar simdi de Ergenekonda hukuk olmadigini dile getiriyorlar.Bu bir dönüsmüdür yoksa takiyye mi? Türkiye'nin talihsizligi,ülkenin en yüksek yargisinin rapörtörünün devlet ve Laiklik karsiti olmasidir,böyle bir ucubeyi baska hicbir ülkede göremezsiniz,böyle garabetler ancak Türkiye'ye özel galiba. AKP'nin kapatilmak istenmesini Demokrasi ayibi olarak niteleyenler,sözcülügünü yaptiklari Bati'da parti kapatmalari üzerinde tek kelime yapmazlar.Sanki Ispanya'da ki,Almanya'da ki,Belcika'da ki yargi bizden daha az demokratmis gibi davranirlar. Belcika yargisi kapattigi parti icin;"FIKIR VE DÜSÜNCE ÖZGÜRLÜGÜ SINIRSIZ DEGILDIR"gerekcesini göstermisti. Avrupa Parlamentosu,Ispanya'daki terör örgütünün elemanlarini Avrupa Parlamentosu binasina adim attirmadi,ama bizim terör örgütü uzantilarina "SAKHAROW"ödülü verdiler.Bu cifte standarttan,ve parti kapatmalardan tek kelime ile bahsetmeyenler,AKP'nin kapatilma davasi icin,Mahkeme rapörtüründen tutun da ne kadar devlet karsiti,AKP yandasi varsa hepsi müzik korosu gibi hep bir agizdan konsere basladilar. Bu ülkede hukuk varmi yokmu,tartismasi yapanlar önce ne istediklerini nasil bir hukuk istediklerini önce aciklasinlar da bosu bosuna tartismayalim.Hukuk birkac türlüdür.Önce bunun ayrimi yapilsin. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Siyasi olarak bu Ergenekon kapsamında yapılan tutuklamalar içinde bir tek Yalçın Küçük'ün söylemleri bana ters geliyor. "Bana demokrat diyeni bana küfretmiş olarak sayarım" ve "militarist devrimciyim" sözleri provakasyon değilse başka ne tanımlamasına girer, bilemiyorum. Bir de Perinçek'e hiç güven duymadım, halen duymuyorum... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 20 Şubat , 2009 Nasıl bir hukuk mu? Nasıl bir hukuk için nerede hukuk demek gerekmiyor mu? Siz,gerçekten bir hukuk devletinde yaşadığınıza inanıyor musunuz Politika? Sadece kanunlar var bu ülke de hukuk değil. ..... Ergenekon,benim için kesinlikle hayal ürünü değil.Bunu baştan belirteyim.Ama aynı Egenekon bugün şahlandırılan Ergenekon da değil. Daha açık yazayım.Küçük,Perinçek...bunlar masum değil.Bunun yanında tek suçlu da onlar değil.Ben Ergenekon için tasfiye ve çıkar diyorum.Biraz da devletin kendisini aklaması. Tasfiye...çıkar...aklama Bunun yanında,çok iyi biliyorum ki hukuk bizde iktidarca. İktidarın hukuku vardır bu ülke de devletin değil. Yine çok iyi biliyorum ki,bu dava da birileri savcı diğerleri avukat ise,vardır bu işin bir hikmeti. Bugün ak ise yarın kara'dır tüm yaşananlar. Ergenekon'da da hukuk yok,***** var,kurbanlar var. Öncesin de var mıydı? kesinlikle hayır. bu ülke de darbeler yapılırken,bu ülke de insanlar sokak ortasında kurşunlanırken,işkenceler de insanlar öldürülürken,Sivas'ta diri diri yakılırken,Gazi mahallesinde evler basılırken,Ankara'da öğrencilerden hesap sorulurken,Doğu'da devletin yetkisi can alırken........................tüm bunlar olurken,hukuk var mıydı? Bir ülkenin vicdanıdır hukuk,vicdanımız var mı? Sevgili dostlar,kalkıp da bugün yaşananlar bir hukuksuzluktur demeyelim.Buna hakkımız yok.Dün hukuksuzluğa susan bizler,neden bugün birer hukuk fedaisiyiz? Düşünmek için vicdan gerek,zahmet etmeyelim biz o vicdanı kaybettik. işte buyrun dün sustuklarınız,bugün size kayıtsız.Küçük dün yakıp yıktı,emrinde oldukları ondan sıkılınca,kendini onu yargılayarak akladı...şimdi hukuk mu diyeceksiniz? Sanmayın ki,kalan hesaplarımız sorulacak...buyrun,nasıl hukuk değil nerde hukuk demeye... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 bunlar masum değil.Bunun yanında tek suçlu da onlar değil. Gökyüzü ya, sen de insana hemen felsefe yaptırıyorsun. Ben yine felsefe yapacağım: Masumiyet diye bir kavram gerçekte yoktur... Olsa melek diye bir tasavvur üretilmezdi. Eller günahkar, Diller günahkar, Bir çağ yangını bu bütün... Dünya günahkar. Eller günahkar, Diller günahkar, Masum değiliz hiç birimiz... Dünya günahkar. Maalesef şarkı sözleri gerçeği haykırıyor... Biliyorum isyan edeceksin. Dünyaya yeni gelen şu bebek, şu köşede büzülmüş kedi yavrusu nasıl masum değil? diyeceksin. Ama... İçgüdülerimiz günahkar... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 21 Şubat , 2009 Gökyüzü ya, sen de insana hemen felsefe yaptırıyorsun. Ben yine felsefe yapacağım: Masumiyet diye bir kavram gerçekte yoktur... Olsa melek diye bir tasavvur üretilmezdi. Eller günahkar, Diller günahkar, Bir çağ yangını bu bütün... Dünya günahkar. Eller günahkar, Diller günahkar, Masum değiliz hiç birimiz... Dünya günahkar. Maalesef şarkı sözleri gerçeği haykırıyor... Biliyorum isyan edeceksin. Dünyaya yeni gelen şu bebek, şu köşede büzülmüş kedi yavrusu nasıl masum değil? diyeceksin. Ama... İçgüdülerimiz günahkar... demirefe, daha lise yıllarında iken izlediğim bir TV programında "insan "ile ilgili o kadar cümleler sarf edilmişti ki,tam olarak o cümleler değilse de şunlar söyleniyordu; "ve insan, seven insan,nefret eden insan... kuran insan,yıkan insan... ulaşan insan,kaçan insan... .............. acı olan ise, ölen insan,öldüren insan..." aradan geçen yıllara rağmen,hala dün gibi bu duyuyorum bu çelişkiyi içimden. Masumiyet var mıdır? Belki de dediğiniz gibi,yoktur.Sözkonusu insan olunca "masumiyet" de anlamını yitirmiştir. bu cümleleri yazarken aklımdan o kadar çok şey geçti ki,kendime inanamadım. meğer masumiyet ne kadar da sancılıymış,neden felsefe de sorular bitmez,şimdi anladım. insan,varlığı karşısında sustuğum yeğane canlı. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 22 Şubat , 2009 gökyüzü, Osmanlı kültüründen kalma bir "nabekar" sözü vardır. Bu sözcük aslında pek hoşlanmadığım Osmanlı kültürünün hem esprili, hem anlamlı bir ögesi olarak bana hoş gelir. Bir kere bu sözcük cinsiyet ayrımı yapmadan her insana hitap ediyor. En güzel özelliği bu. İkincisi, cinselliğin insan için ne kadar değiştirici, göreli de olsa önemli bir özellik olduğunu vurguluyor. Üçüncüsü, kim olursa olsun, hangi cinsiyetten olursa olsun, ne şekilde olursa olsun, toplumun meşru saydığı biçimde de olsa, cinselliği deneyimlemiş kişinin masum kalamayacağını, eskisi gibi olmaya devam etmediğini vurguluyor. Meleklerin cinsiyetsiz tasavvur edilmesi boşuna mı? değil... İnsanlık bir gün üremeyi tamamen mekanik bir işlem olarak insan kuluçkası makinelerle sağlayacak ve aşk, tamamen insani bir erdem olarak saflaşabilecek, yücelebilecek mi? Sanki dünyada oluşumuzu, anne ve babamızın yakınlaşmasına borçlu olduğumuzu bilmek, bizi küçülten, basitleştiren bir olgu gibi, bilmiyorum, aşk ütopik olamıyor, tanımlayamıyorum. Anne ve babamıza baktığımızda "işte benim burada olmama neden olan, bu ikisinin çevirdiği işler!" düşüncesinin aklımıza gelmesi... bilemiyorum, tanımlayamıyorum bu duyguyu... Ne bileyim, cinsellik masumiyeti niye ihlal etsin? Niye ilk günah, ilk anamızın ilk atamızı, ya da tersi, ne bileyim ne ise işte, kandırması ile ortaya çıkmış olarak tasavvur edilir? "En acısı, ölen, öldüren insan" dedin de... Bir can gelmesine neden olabilmek, bir can götürmeye neden olabilme hissini de mi doğuruyor, ne kahrolası bir dünyadır, ne bileyim ben? Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 gökyüzü, Osmanlı kültüründen kalma bir "nabekar" sözü vardır. Bu sözcük aslında pek hoşlanmadığım Osmanlı kültürünün hem esprili, hem anlamlı bir ögesi olarak bana hoş gelir. Bir kere bu sözcük cinsiyet ayrımı yapmadan her insana hitap ediyor. En güzel özelliği bu. İkincisi, cinselliğin insan için ne kadar değiştirici, göreli de olsa önemli bir özellik olduğunu vurguluyor. Üçüncüsü, kim olursa olsun, hangi cinsiyetten olursa olsun, ne şekilde olursa olsun, toplumun meşru saydığı biçimde de olsa, cinselliği deneyimlemiş kişinin masum kalamayacağını, eskisi gibi olmaya devam etmediğini vurguluyor. Meleklerin cinsiyetsiz tasavvur edilmesi boşuna mı? değil... İnsanlık bir gün üremeyi tamamen mekanik bir işlem olarak insan kuluçkası makinelerle sağlayacak ve aşk, tamamen insani bir erdem olarak saflaşabilecek, yücelebilecek mi? Sanki dünyada oluşumuzu, anne ve babamızın yakınlaşmasına borçlu olduğumuzu bilmek, bizi küçülten, basitleştiren bir olgu gibi, bilmiyorum, aşk ütopik olamıyor, tanımlayamıyorum. Anne ve babamıza baktığımızda "işte benim burada olmama neden olan, bu ikisinin çevirdiği işler!" düşüncesinin aklımıza gelmesi... bilemiyorum, tanımlayamıyorum bu duyguyu... Ne bileyim, cinsellik masumiyeti niye ihlal etsin? Niye ilk günah, ilk anamızın ilk atamızı, ya da tersi, ne bileyim ne ise işte, kandırması ile ortaya çıkmış olarak tasavvur edilir? "En acısı, ölen, öldüren insan" dedin de... Bir can gelmesine neden olabilmek, bir can götürmeye neden olabilme hissini de mi doğuruyor, ne kahrolası bir dünyadır, ne bileyim ben? Sevgili forumdaşım, anlayamadıklarım ile anlayamadıklarımı yanyana koyarsam,anladıklarım anında ezilir. insanı ve ona aitleri anlamak zor,herbiri ayrı derya. çok güzel anlatmışsınız,yüreğinize sağlık. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 23 Şubat , 2009 insanı ve ona aitleri anlamak zor,herbiri ayrı derya. Evet, karmaşık bir evrende yaşıyoruz ve canlılık olgusu daha karmaşık, insan olgusu daha da karmaşık. Bu karmaşa karşısında benim temel tavrım, hiç bir şeyi kestirip atmamak, farklı açılardan, farklı biçimlerde düşünmeye çalışabilmek. İnsan mutlaka ki büyük bir avantaja sahip, analiz yetkinliği var ve kavradığı olgulara da yön verebiliyor. Bu avantajı kullanabileceğinden şüphem yok. Biz bu işin neresindeyiz? Karınca kararınca... Kaos teorisi der ki, hiç bir şey evrensel etkileşimin dışında değildir, Pasifik'te kopan bir fırtınada, Pekin'de kanat çırpan bir kelebeğin de katkısı vardır. En azından kütleçekimin evrensel olduğunu ve hiç bir zerrenin bile ondan dışlanmadığından eminiz, değil mi? Bizden sonrası tufan değil... Hiç farketmez. İlkel çağda tanrıların gazabını dindirmek için kurban edilen ve hayat nedir, evren nedir hakkında hiç bir fikri olamadan yok olan bir insan şanssız mıydı? Biz çok mu şanslıyız? Bunlar çok göreceli şeyler... Bu döngü nasıl başladı, ne zaman bitecek, bunları bilmediğimiz gibi, içinde bizim rolümüz nedir, ne süredir, tekrarlar var mıdır, bunu da bilmiyoruz. İyisi mi iş olacağına varsın, biz de görelim... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 25 Şubat , 2009 Ben başlığın kendisine cevap vermek isterim: Demokratın her türlüsünü bulursunuz, olmadı kendiniz üretirsiniz; hiç sorun olmaz yani... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.