Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Evet, Kurân kursu açılımı, çarşaf açılımından daha tartışılabilir bir konu. Bunu tartışmak gerek.

 

İşte bu açılım yanlış. Bu konuda CHP yi eleştiririm. Bu ılımlı İslam açılımıdır. Damardan saf verilince şok oluşturan uyuşturucuyu onda bir oranında destile su ile seyreltip ağızdan vermektir.

 

Bu konuda bu açılımın savunulabileceği bir açıklık göremiyorum. Yanlış bir açılım... CHP öyle dönüyor olmuyor, böyle dönüyor olmuyor, oy artırmanın sıkıntısını yaşıyor.

 

CHP yi bitiren, İSKİ paralarının sekretere yedirilmesi olayıdır. İtalya'dan gemiyle gelen boruların "denizde fırtına çıktı, borular denize düştü" denilip Antalya'da çıkmasıdır. Partinin adının müteahhitler partisi'ne çıkmasıdır. Bunlar koca bir partiyi bitirir mi? Bitiriyor işte...

 

AKP iddia ettiği gibi ak mı, oldukça grileşti mi? Çok grileşti. Ama sıkıntı, alternatif olmayışında. Şimdi AKP ye oy vermeyeceksiniz, kararlısınız. Peki kime vereceksiniz? CHP deyince aklınıza İSKİ geliyor. Öbür sol alternatif deseniz, batırılan bankalar, iç edilen deprem paraları geliyor. Sol şeride geçmeyeyim deseniz, yine ele alınır bir şey yok ortada.

 

Tüm sorun bu alternatifsizlik. Böyle bir durum normal değil. Ülkeyi alternatifsizliğe mahkum eden, mevcut durumla gitmeyi, eldeki tek ata binmeyi zorunlu gösteren, dereyi geçerken de geçtikten sonra da at değiştirtmeyen bir zorlama var ortada. Biçilen ve illa giyeceksin diye dayatılan bir gömlek var.

 

Tayyip "Milli Görüş gömleğini çıkardım" dediğinde bu biçilen gömlek üzerine giydirilmişti... Gömleğin yakasını kıvırıp etiketine baktığınızda BOP harfleri göze çarpıyor...

  • Cevaplar 84
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Toplumda öyle yada böyle çocuğunun dini eğitimi almasını isteyen önemli bir yüzdeye sahip bir kesim var. Bunların çoğunun bugünkü kapı arkasında din eğitimi veren kuruluşların çocuklarını hangi donelere göre eğiteceğinden haberleri yok. İyi bir şey yaptıkları inancındalar.

 

Esas problem ise Türkiye'yi bir ağ gibi sarmış, planlı bir şekilde bugünlere gelmiş, iktidarın potansiyel gücünü yetiştiren, müfredat harici hedefe yönelik insan yetiştiren kurslar, kurumlar, örgütlenmeler, tarikatlar, üniversiteler, cemaatler. Bunlar alternatif bir eğitim sistemi sunuyor. Neredeyse bedava olan bu ağ, ekonomik yönden de, allanıp pullanmış masum gösterilen hedefleriyle de ortalama bir vatandaş için cazibe merkezi. Çocuklarını buralara göndermelerindeki bir diğer etken de, sokakta oynayıp serserilik öğreneceğine, disipline girsin, insani değerleri ve kötüye kullanılabileceğini akıl edemediği müslümanca değerleri öğrensin düşüncesi. Bugün itibarı ile MEB okullarında dahi din derslerindeki durum iktidarın anlayışına uygun seyrediyor. İmam hatipler ve dini vakıfların yönetimindeki üniversiteler de cabası.

 

Buralarda dinin ne şekilde olması gerektiği hakkında beyinleri yıkanan fertlerin sayısı, çığ gibi büyüdü. Yönetimi ele geçirdiler. Artık bu tür ağlarda eğitim görmek, toplumda bir prestij göstergesi oldu.

 

Dine talep ortada. Bu talebin farkında olan ve kullananlar da iktidarda. Kendilerine bağlı neferler yetiştiriyorlar. Ya herşeyi oluruna bırakmalıyız ve İslam devletine gitmeliyiz ya da verilen dini eğitimin tek alternatif olmadığını, dinin sadece tek yorumu olmadığını anlatmalıyız. Dinin siyasete karıştırılması yanlış diyerek bir şey yapmamakla bu sorunla mücadele edilemez.

 

CHPnin Kuran kurslarıyla yapmak istediklerinden biri bu kesime alternatif dini eğitim seçeneği sunmak. Beraberinde fazla oy almak da istiyor mu? Evet. Yoksa yüzde 20 oy alır durur ve muhalefette iken de atı alan Üsküdarı geçer. Kabul etmeli ki AKP iyi demagog. Demagojinin bütün saptırmalarını, savunma mekanizmalarını iyi uyguluyor. CHP karşı tarafı kötüleyerek sadece negatif görüntü vermiş ve kendi oyunu azaltmış oluyor.

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Su secimler nelere kadirdir.. her secimde yeni yeni yontemler uretiliyor eskiden kacak yapilara tapu veriliyordu simdi sanirim bunlar pek rabet gormemekte halk arasindaki bu defada din alet edilmekte... Herseyi secim malzemezi yapan butun partiler basa gelip devleti ve halkini nasil yonetecek.. Bence bilim adamlari yeni bir alet icat etsinlerde su parti icindekilerin beyinlerine bir format cekip yeniden yukleme yaparak bir devlet ve halk nasil yonetilirmis onu yuklesinler beyinlerine...

saygilar

Gönderi tarihi:

Ce Ha Pes açılımları...

 

Demokrasilerde iktidar kötü olabilir ve siz ondan kurtulmaya çalışabilirsiniz, bu olağandır.

 

Ama onu yerine koyacak bir şey bulamadığınız zaman...

 

Bu normal değildir.

 

Ve her şey tehlikededir; demokrasi, sistem, rejim, ülke, devlet, toplum, siz...

 

***

 

Ce Ha Pes´in "kara çarşaf açılımından" sonra, bu sefer de "her mahalleye Kuran kursu açılımı" artık bu partinin en az AKP kadar rejim sorunu yarattığını gösteriyor.

 

"Atatürk´ün partisi..."

 

"Cumhuriyeti kuran parti..."

 

"Laikliğin savunucusu..."

 

Söyler misiniz; hangimiz şu yukarıdaki sloganlarına "aynen doğrudur" diyebiliriz?..

 

Bu mudur laiklik?...

 

Böyle midir çağdaşlığı savunmak?..

 

Böyle mi olur cumhuriyeti sahiplenmek?..

 

***

 

Hálá sıkılmadan televizyonlara çıkıp "kara çarşaf açılımını" ya da "her mahalleye Kuran kursu açılımını" savunan Ce Ha Pes önde gelenlerine sadece bir tek şey sormalı:

 

O zaman AKP laiklik için tehdit değil, çünkü sen onun gibi olmak istiyorsun... Ve AKP´li belediye başkanları yarın her mahalleye birer Kuran kursu açabilirler...

 

Öyle mi?..

 

***

 

Yok eğer Ce Ha Pes doğru yaptığına inanıyorsa:

 

O zaman; Tayyip Erdoğan ikinci parti olursa istifa edeceğini açıklamıştı, Deniz Baykal da oy oranı düşerse istifa edeceğini açıklamalı.

 

Bunu Türkiye için yapmalı...

 

Çünkü; Ce Ha Pes´in bu hali sadece onu ilgilendirmiyor, bireyinden devletine kadar Türkiye´yi ilgilendiriyor.

 

Şu halimize bakın...

 

Rejim sorunu iktidar ile onun gibi olmaya kalkan muhalefet arasında şaşkınız...

 

Deprem anı insanları gibiyiz.

 

Bir yerden kaçarken, sığınacak başka bir yer yok...

 

Ce Ha Pes...

 

Ce Ha Pes...

 

 

Bekir Coşkun

Gönderi tarihi:

Türbana, çarşafa eyvallah ettiniz. Peçeye burkaya tamah eder hale gelirseniz, bu vebalin altından kalkabilecek misiniz?

 

Soru öz ve kısa. Buradan ne millet düşmanlığı çıkar, ne de bir başka hoyrat faşizanlık.

 

Punduna getirildiğinde kılık kıyafet yasasından-yönetmeliklerden alıntılar yapıp kürsü tepelerinde kendinden geçenler...

 

-bu sorunun samimiyetine olan inançla- cevaplarını da vermelidirler.

 

Onlardan samimi yanıtlar geleceğinden şüpheliyim...

Onlar derken "CHP" nin yönetim kurullarında bulunanlar ve partisinin içini, içeriğini boşaltan başkanından söz ediyorum...Belki, şu sıralar gazete ve kanallarda dillendirdikleri gibi çaktırmadan AKp'nin önünü onun silahlarını kullanarak kesmeye çalıştıklarından bahsedebilirler...

Özetle toplumu bilinçlendirmekten vazgeçtiklerini, bunu becerebilecek misyonlarının olmadığını, iktidara giden yolun halkın zaaflarını kullanmak olduğunu deklere ediyorlar...

 

Sabih Kanadoğlu, bugün yaptığı konuşmayla sorulan sorunun tam bir karşılığı olmasa da, sorunuzu samimiyetle yanıtlayamayacak olanlara vurgu yaparak tarihin onları affetmeyeceğini ifade etti...

 

Aslında konuşmanın tam metnini buraya aktarmak lazım tam anlaşılır olabilmesi için...

Onun yerine Linkleri verip sadece üstü kapalı geçtiği noktaları açıkça yazarak aktarmak istiyorum...

 

link1: -http://www.haberturk.com/haber.asp?id=126578&cat=160&dt=2009/02/06- 'Türkiye laiklik karşıtı iktidarca yönetiliyor'

 

link2: -http://www.haberturk.com/haber.asp?id=126578&cat=160&dt=2009/02/06-' Kanadoğlu'dan CHP'ye sert çıkış '

 

''Cumhuriyet demokrasiye akan bir yoldur. Cumhuriyet sadece Cumhuriyet ile yetinmek için ilan edilmedi''

''Cumhuriyetin çağdaşlığa giden bir yolun başlangıcıdır. Bütün zikzaklarına, geriye dönüş çabalarına rağmen Türk devrimi bütündür, sona ermemiştir, ana hedefine doğru bütün hızıyla yoluna devam edecektir'' ''Laiklik her şeyden önce özgürlüğün açılış kapısıdır. Çağdaşlığın, uygarlığın başladığı noktadır''

''Laiklik aynı zamanda demokrasinin olmazsa olmazıdır. Cumhuriyeti kuranlar laik cumhuriyetin bu niteliğini bir damga olarak Anayasa'ya getirdiler. Laiklik Cumhuriyet devriminin vazgeçilmez, tartışılmaz ve mutlaka savunulması gereken ilkesidir.

Laiklik evrensel bir tanım taşımıyor. Her ülkenin kendi yapısına, sosyal dokusuna ve mensup olduğu dine göre şekil alır. Türk laikliği vardır ve bütün tanımı Anayasa'nın başlangıç ve 24. maddesinde net olarak yer almıştır. Laiklik ilkesi doğrudan doğruya dini duyguların devlet işine ve politikasına karışmasını önler. Devletin siyasi, ekonomik ve sosyal ana temellerini dini temeller üzerine kurulmasını yasaklar. Türk laikliğinde devlet dinin işine karışacaktır ancak din devletin işine kesinlikle karışmayacaktır.''

''Bugün Türkiye'nin laik cumhuriyet ilkelerine aykırı hareket ettiği Anayasa Mahkemesi'nce tespit ve tescil edilen bir siyasi iktidar tarafından yönetilmektedir.''

''Bu iktidarla birlikte tüm yurttaşlar için bir özendirme mesajı veriliyor. Bu mesaj; iktidarı elde edebilmek, seçimleri kazanabilmek için laiklik karşıtı eylemlerin propaganda aracı yapılmasında sakınca yoktur. Dinin siyasette kullanılmasının yolu açılabilir. Bu özendirme yapılmıştır. Madem ki oy getiriyor düşüncesi partilere egemen olmuştur. Bir yarış başladı. Ülkemiz için biçilen elbise modelleri vardır. Bunların en önemlisi de Türkiye'yi ılımlı İslam cumhuriyeti yapma çabalarıdır.''

 

''Siyasi partilerin oy uğruna kuruldukları misyonlara ihanet ettikleri'' görüşünü dile getiren Kanadoğlu,

''Bazı siyasi partilerin belirlenmiş misyonlarına karşı çıkarak, misyonunun yarattığı görevi yerine getirmekten çekindiğini'' söyledi. Kanadoğlu,

''Oy kazanmak için bu misyondan sıyrılanları tarih de affetmeyecektir, sizler de affetmeyin'' dedi.

 

'Anlayana Sivrisinek saz' diyerek sonluyorum...

Not: Bazı siyasi partiler denilerek üstü kapalı anlatımın açılımı "CHP" olarak yapılmalıdır...

 

2.Not: (Hazret-i Google) çok tuttum...Bundan sonra bende kullanacağım izninle..

 

 

*tna

Gönderi tarihi:

Aslında Kurân kursu konusunda çok kesin bir şeyler söylemek zor. Dogmatik olarak ve dini eğitim anlamında değil, bilgi anlamında Kurân nedir, içeriği nedir, neler söyler, bunları merak eden bir insanın objektif, propaganda amacı olmayan bir kursa bilgi edinmek için gitmesi olabilir bir şey. Kürtçe kursu oluyor da bu niye olmasın?

 

Ama böyle bir kurs olur mu, bunu kim verir, buna kim gelir, CHP'nin açmak istediği böyle bir kurs mu, yoksa diyanetin göndereceği hocaların din propagandası yapacağı, dini ılımlılaştıracağı, cici göstereceği bir kurs mu?

 

Bu sorunun yanıtı belli sanıyorum. Açılımı da o yüzden eleştiriyorum. Bu yanıt da ılımlı İslam projesine hizmet eden, "Kurânda asın kesin yazmıyor, cici cici başınızı örtün, uslu uslu oturun yazıyor" propagandası yapılacak bir kurs olacağının kesin olduğudur. Yoksa mutlak anlamda kimse Kurân öğrenmesin, ne olduğu belirsiz gizli bir muamma olarak kalsın söylemi dogmaları daha esrarengiz bir kılığa sokar ve dogmaya hizmet eder. Elbette toplumunu bu kadar derinden etkilemiş ve etkilemeye devam eden bu kitap nedir, ne yazıyor merak edecek ve öğreneceksin.

 

İslam dinini toplumsal barışa, demokrasi ve insanlığa hizmet eder bir formata sokmak yolunda çabaları mahkum etmiyorum. Bunlar olumlu görülebilecek çabalar. Ama gerçekleri değiştirerek olumlu bir sonuca varılamaz. Kutsallıkları abartarak, "ilahi mesaj, kıyamete kadar üstüne söz söylenemeyecek en üstün söz, mübarek seçilmiş, kutsanmış şahsiyet, bilmem ne... Bunlarla ne köy olur ne kasaba... Bir kere dogmalara prim vermeyeceksiniz. Öyle dogmatik kutsanmış seçilmiş mübarekler, gökten hazır inmiş sayfalar efsaneleriyle bir yere varılmaz. Gerçekçi, objektif, tarihsel perspektiften bakacaksın. Kutsal olmaya kutsal, tarihe bu derece malolmuş, insanlık kültürü haline gelmiş sembolleşmiş bir olgu elbette kutsallaşmıştır. Bu aynen bayrağın, vatanın kutsallaşması gibidir. Bu din bir çimento olmuş bu milleti örmüş, bütünleştirmiş. Bunu reddetmenin ne anlamı, ne yararı var.

 

Zarar tamamen dogmatikleştirmekten, aşırı abartılı kutsamadan geliyor. "Muhammed farklı bir insandı, zeki ve duyguluydu, düşünüyordu, tüm insanlığı düşünüyor ve insanlığa bir çıkış arıyordu, düşündü ve bir yol buldu, bu bulduğu yol kendince doğruydu, belki tanrısal bazı ilhamlar içeriyordu, tanrıya ulaştığını düşündü, ne derece haklıydı bilemiyoruz." Bu bağlamlarla bir kutsallık olabilir. Bu söyleme karşı çıkıp yok kötüydü, yok zalimdi gibi söylemlere bence gerek yok. Fikir özgürlüğü bağlamında isteyen söyleyebilmelidir, tartışılabilmelidir, o ayrı... Bu önerdiğim din bağlamının Buddha'nın kutsallığından farkı yoktur. Dünyadaki herkesin kutsalı gibi normal bir kutsal. Kendi mensuplarından başkayı cehennemlere doldurmayan, tanrıya başka biçimlerde inananı kebap yapmayan bir kutsal. Buna kimsenin fazlaca bir itirazı olmaz.

 

Dogmatikleştirmeden, aşırı abartılı kutsamadan dine ben varım. Ama bu "ılımlı İslam" projesine evet demek değil. Arada fark var. Ilımlı İslam projesi, dogmayı reddeden değil, cicileştiren, olumsuz yanlarını geçici olarak gizleyen ve acı ilacı şekerle kaplayan bir yaklaşımdır. Yarın altından ne çıkacağını kimse bilmez, daha doğru bir söylemle yarın altından fanatizm çıkacağı, ılımlılıktan kısa sürede eser kalmayacağı bir proje. Bu Malezya projesi. Bugün kızlar cici cici başlarını örtüp hanım hanım üniversitelerde okusunlar, laiklik bir kere delinsin, gerisini düşünürüz evelallah yaklaşımı. "Gel yavrucuğum sana çikolata vereceğim" taktiği.

 

Bunu yerse bu halk, Aziz Nesin'in zeka standardı doğru çıkacak...

Gönderi tarihi:

Dogmaları hayatında birinci sıraya yerleştiren toplumların (Türkiye dünya istatistiklerine göre dini inancı en yüksek ilk ülkelerden biri), bir anda her şeyi bırakması çok zordur ve pat diye gerçekleşmez. Radikal dinde sorgulama tamamıyla ortadan kalkar. Sorgulayan için ise ağır bir toplumsal baskı kaçınılmaz olur. Ilımlı din her ne kadar drajeye benzese de, en azından inağın daha rahat sorgulanabilmesine yol açar. Tabusuz hayata geçişte ara kademe olarak değerlendirilmelidir. Ilımlılığa karşı çıkılırsa, nassızlığı görmek hayal olur. Bizzat dinin kendisi yönlendirme içerir. Yönlendirme istikametinin çok önemli olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan yönlendirmenin kendisine karşı çevrilebilmesi. Türkiye'de her türlü radikalizm ile savaşın yolu fanatizmden taraftarlığa geçişe bağlıdır. Taraftarlığın aslında anlamsız bir şey olduğunun ve önemli olanın her taraftaki aklı selim yön olduğunun anlaşılması ise sonraki aşama olmalıdır.

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Dünyanın hiç bir yerinde, hiç bir toplumunda dogmaları yıkmadan ve tabuları devirmeden hiç bir ileri atılım olmamıştır. Dogmaları savunmak, "ellemeyelim, aynen böyle gitsin" demekle eşdeğerdir. Dogmalara karşı çıkacak cesareti bulamıyorsanız, tabularınızla sonsuza kadar birlikte olmaya razısınız demektir.

 

Bilim? O bu durumda uzaklarda bir görünüp bir kaybolan bir serap olacaktır...

Gönderi tarihi:

CHP'nin çarşaf açılımı, Saadet Partisini de etkiledi

 

spesraacunwk5.jpg

 

Saadet Partisi'nden Çankaya'ya kadın tiyatrocu aday

 

SP'nin Çankaya’daki başı açık kadın adayı tiyatro sanatçısı Esra Acun, ‘SP kişisel değerlerime çok uyuyor, eşitlikçi ve özgürlükçü. Bu parti çatısı altında değişimi hissettim’ dedi

 

Siyasi partiler, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yaptıkları açılımlarla oy kitlelerini SPcankaya_adayi.jpggenişletmeye çalışırken, muhafazakâr politikalarıyla bilinen Saadet Partisi de başı açık kadın adaylarıyla sahaya indi.

Saadet Partisi’nin, CHP’nin kalesi olarak bilinen Ankara Çankaya ilçesinde belediye başkan adayı gösterdiği genç tiyatro sanatçısı Esra Acun, sanatçı duyarlılığını Ankara’ya yansıtmak istediğini söyledi.

 

GAZETECİLERDEN KAÇIRILDI

Saadet Partisi’nin kadın adayı, pandomim sanatçısı Acun, “teknik altyapısının hazır olmadığı” gerekçesiyle gazetecilerle görüştürülmedi. Apar topar genel merkeze götürülen Acun, parti yöneticileriyle bir araya geldikten sonra Milliyet’e yaptığı açıklamada, doğma büyüme Çankayalı olduğunu söyledi.

Saadet Partisi’nin tüm toplumu kucaklayan bir parti olduğunu belirten Acun, şunları söyledi:

“Kişisel değerlerime çok uyuyor, eşitlikçi ve özgürlükçü. Kadın ve sanatçı olduğum için kucaklanacağımı düşünmek en önemlisiydi. Bu parti çatısı altında açılan gelişim ve değişimi de hissettiğim için, özellikle yeni genel başkanımızın kongresi, daha sonra Uğur Dündar’ın Arena programında yaptığı konuşmalar beni çok etkiledi. ‘Burada olmalıyım’ diye düşündüm.”

Acun, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan’la adaylığı konusunda bir teması olup olmadığı sorusuna, “Soruları sonra alalım. Bir toplantıya yetişmemiz lazım” diyerek cevap vermekten kaçındı. Acun, “Partiden yaşam tarzınıza yönelik bir telkin oldu mu?” sorusunu, “Hayır. Öyle bir şeye de gerek olduğunu düşünmüyorum” diye yanıtladı.(Milliyet)

 

Saygılar...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.