Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Laik Türkiye'de Müslüman Olmayanların Sorunları


Önerilen İletiler

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:

Sevgili Arkadaşlar

Laik Türkiyede Ateist ya da Müslümanlık dışı dinlere mensup iseniz ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz. Burada devletten ya da halktan kaynaklanan sıkıntılarınızı dillendirirseniz sevinirim. Yaşamınızda hissetiğiniz baskılar ya da zorlamalar, karşılaştığınız zorluklar, düzelmesini beklediğiniz durumlar ve çözüm önerilerinizi belirtmenizi rica ediyorum.

Gönderi tarihi:
Sevgili Arkadaşlar

Laik Türkiyede Ateist ya da Müslümanlık dışı dinlere mensup iseniz ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz. Burada devletten ya da halktan kaynaklanan sıkıntılarınızı dillendirirseniz sevinirim. Yaşamınızda hissetiğiniz baskılar ya da zorlamalar, karşılaştığınız zorluklar, düzelmesini beklediğiniz durumlar ve çözüm önerilerinizi belirtmenizi rica ediyorum.

Müslüman olanlarda yaşıyor,olmayanlarda...işte asıl ironi;en büyük sorun yok sayılmak vicdani olan kararınla!

Gönderi tarihi:

Ben ateistim ve kendimi büyük bir baskıda hissediyorum müslüman toplumda üstelik laik ülke diyorsunuz türk hava kurumuna bağış toplanıyor okullarda makbuzun üstünde zekat ve fitre yazıyor öğretmen vereceksiniz diyor thkya bağış altında yok şu vakfa yüzde bilmem kaç yok bu vakfa yüzde şu kadar yazıyor bu mu laiklik bu mu müslümanların uyguladığı eşitlik daha kaç tane örnek var yazabileceğim ramazanda yemek yersen ters ters bakmalar dayak turandursun sitesinin kapatılması varsa bir suç kapatılsın ama neden gerekçesi belirtilmiyor daha bi dünya örnek var sonrada çıkıp yok hoşgörüden yok eşitlikten bahsediliyor külahıma anlatsınlar

Gönderi tarihi:

Kanaatime göre bu ülkede ne kadar farklı anlayış,yaşam,sosyal birliktelik varsa bütün anlayışlar kendi asıl özünden uzaklaştırılmış,aşındrılmış,sığlaştırılmış şekilde ve kendi özünden uzakta şekilselliğiyle asıl özün farklı olduğu biçimde yaşanıyor.Yanlışların doğruların önüne geçtiği bir içtimai ortamda hiçbir anlayışın,sosyal birlikteliğin huzuru bulması mümkün değildir.Herkesin kendi huzurunun tanımını yapıp onu ikame ettirmeye çalıştığı bir yerde yine herkesin şikayetçi olmasından ve huzurun bir türlü tahsis edilememesinden daha doğal durum ve de gaflet hali olamaz.İnsanı ıskaladığınızda insanla birlikte bütün değerleri de ıskalarsınız...

 

MUHABBETLE...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:

Laik devlet demek ne demektir. Devlet din işleriyle ilgilenmez, fikir beyan etmez, karışmaz, yönlendirmez, hangi dine mensup olduğuyla ilgilenmez, ama bir dini grubun diğer bir dini guruba baskısını görürse müdahele eder ve baskıyı önler demektir. Türkiye Cumhuriyeti müslüman bir devlet değildir, laik bir devlettir.

 

-Dini harcamaların, o dine inananlarca yapılması gerekir. Türkiye'de imamlar devlet kadrosundadır ve maaşlarını devletten alırlar. İmamlar ise tüm dinlere ve hatta dinsizlere eşit mesafede bir eğitimden geçmemiştir. Üstelik imam hatipler de devlet okullarıdır. Bu eğitimi veren ve mali yönünü karşılayan devlettir. Din görevlisi eğitimi; dinin anlamı, dinler tarihi, tüm dinlerin o dine mensup kişilerce anlatılan felsefeleri, yorumsuz ve tarafsız şekilde dinler arası görüş ayrılıkları ve benzerlikleri, tanrı kavramının felsefik çıkarımı ve ateizmin felsefik çıkarımı, diğer dini felsefik bakış açıları, her dine ait ibadet şekilleri gibi tüm konularda eşit bilgi verecek şekilde olmalıdır. Sadece müslüman (sünni) anlayışı doğru sayan ve bunu öğreten yanlı eğitim sistemi kabul edilemez. Bu imamlar zaten eksik ve yanlı olan bilgileriyle, en ücra köşelere kadar devlet görevi yapmakta, maaşını devletin verdiği (gönüllü ücretsiz ya da gelirini cemaatinden veya vakıflardan alan değil), sünni müslüman misyonerler olarak çalışmaktadırlar.

 

-Bu durum din öğretmenleri için de geçerlidir. Devletin resmi müfredat derslerinden biri de dindir. Din dersleri sünni müslümanlık dersleridir. Öğrenciler ezberledikleri arapça dualardan, kıldıkları namazdan, dini neden sünni müslümanlığa göre anlamaları gerektiğinden sınava girmekte, kendilerine son derece anlamsız gelse de bunları öğrenmek zorunda kalmakta, buna uygun cevap vermezlerse, örneğin kendi inançlarına uygun cevaplarlarsa zayıf almakta, hatta sınıfta kalmaktadırlar. Bu din öğretmenlerinin maaşlarını devlet vermektedir.

 

-Oysa ki devlet gelirini vergiler yoluyla tüm halktan almaktadır. Dolayısı ile imam ve din öğretmenlerinin aldığı maaşlarda tüm dinlere mensup ve hatta dinsiz vatandaşların payı vardır. Bu yüzden onların da verilen eğitimde eşit temsiliyet isteme hakları vardır. Eşit olmayan bir din dersinin ise laik devlette verilmesi tamamen yanlıştır.

 

-Nüfus cüzdanlarında din hanesi vardır. 18 yaşını doldurmamış, henüz reşit olmamış (cezai ehliyeti bile oluşmamış) çocukların nüfus cüzdanlarındaki din hanesi bile doludur. 18 yaşından küçüklerin dini kararları hakkında neden reşit sayıldıkları belirsizdir. Bu çocuklar hiçbir dinsel alternatifin öğretilmediği, hatta suçlandığı, böyle düşünceleri taşımanın dahi günah sayıldığı bilinçli, tek taraflı bir eğitim sisteminden geçmişlerdir. Suç işlediğinin dahi farkında oldukları kabul edilmeyen, oy kullanmaya yetkisiz görülen, araba bile süremeyecekleri kabul edilen, adeta tek bakış açısına mahkum edilen bir eğitim sistemiyle beyinleri yıkanmış gençler, çok daha soyut, karmaşık ve tüm dinler veya dinsizlikle ilgili bilgilere tarafsız sahip olduktan sonra ancak bir karara varılabilecek din konusunda, karar verebilir durumda görülmektedir. Üstelik herkes bunu nüfus cüzdanı ile ifşa etmek zorundadır. Oysa ki dini görüşler, laik devleti ilgilendirmez. Buna işte kişi kazayla ölürse ve sahibi bulunamazsa, nasıl bir dini tören yapacağımızı bilmek için yazdırtıyoruz denmektedir. Zaten laik devletin ve ona ait olan belediyelerin dini bir cenaze töreni yapmak gibi bir görevi olamaz. Bu sosyal yardım vakıflarının işidir. Bu durumda isteyen kişilerin, devletin resmi nüfus cüzdanları dışında bir yerde, yanlarında ne tür dini tören istediklerine dair bilgi taşıması daha uygundur.

 

-Devletin diyanet diye bir kurumu vardır. Laik devlette diyanet diye bir kurum olamaz. Burası sünni müslümanlarla doludur. İlahiyatçıyım diyen kişiler diğer dinleri ve dinsizliği, eğitimini aldıkları sünni müslümanlık bakış açısından değerlendirmektedir. Devlete ait diyanet; Alo fetva hatlarıyla, internet siteleriyle halkın dinine karışmakta yönlendirilmektedir. Cuma namazlarında devletin istediği yönde konuşmalar yapılmaktadır. Laik Türkiye, diyaneti vasıtasıyla sonuna kadar dinin bizzat içindedir. Tabi diyanetin maaşları ve masrafları da yine diyanetin tek yanlı yaklaşımıyla aynı inanç sistemine dahil olsun olmasın herkesin cebinden çıkmaktadır. Devlet kendi eliyle sünni müslümanlığın yayılmasını desteklerken, cemevlerine direnmekte, hristiyan misyonerleri dini propaganda yapmaktan suçlu bulup sınır dışı etmektedir.

 

-Başbakan devletle ilgili konuşmalarında, sık sık kendi dini görüşünden temsil ettiği tüm millet adına "dinimiz şunu emreder" demektedir. Bunu özel hayatında ve sohbetlerinde kullanabilir. Ama laik devlet adına başbakanlık sıfatıyla konuştuğunda veya dini ayırımcı parti kurulmasının yasak olduğundan parti içi konuşmalarında tüm diğer devlet görevlileri gibi kullanamaz.

 

-Bugün devlet kadroları ne dediği açık olan kıyafet yönetmeliklerine rağmen, dinsel kıyafetler giyenlerle dolup taşmaktadır. Ama örneğin çıplaklık ve doğallığa inanan Nudistlerin, çıplak olarak devlet görevi yapmaları mümkün değildir. Beğensek de, beğenmesek de, buda bir tür inanıştır. Hiçbir inancın laik devlet önünde birbirine üstünlüğü yoktur?

 

-Toplumda da dini baskı mevcuttur. Bu islam dininin yorumlayan bir kesimden kaynaklanır. Daha evinde anne babasından kafirlerin ve gayrimüslimlerin yanacak, yok edilecek, ateşler içinde yakılacak derecede kötü, zavallı insanlar olduğunu öğrenerek büyümüş bu kesim, her yerde ulu orta aşağı gören tavırlarını beyan etmekte, her anlamıyla çok iyi olsalar bile en yakın gördükleri kişileri dahi, müslüman olmadıklarını öğrendikten sonra kötü olarak değerlendirmekte, toplum dışına itmekte, birarada anılmak istememektedirler. Örneğin ilkokula giden dinsiz bir çocuk, derhal diğer çocukların aileleri tarafından soyutlanabilmekte ve büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Yani dinsiz olma hakkı yoktur, varsa da cezalandırılmalıdır. Benzeri durumlar oruç tutan-tutmayan, cumaya giden-gitmeyen, namaz kılan-kılmayan arasında da mevcuttur. Yani kimse kimsenin dini anlayışına saygı göstermemekte, bunun en doğal seçim hakkı olduğunu anlamamaktadırlar. Ortalıkta din uzmanıyım diye tanrı kul ilişkisinin orta yerine girmeye çalışanlar da cabasıdır.

 

Ben yoruldum yazmaktan, ama bu baskılar anlat anlat bitmez aslında, esen kalın.

Gönderi tarihi:

@Degil Oyle : Sizce sadece Islam dininde mi baski var ? Bana sorarsaniz din ozgurlugunu ne kadar da var deselerde aslinda hic birimiz yinede 100 de 100 ozgur hissetmiyoruz nedeni de Toplum baskinligidir. Din baskilari hep vardi ve hep de olucak cunku herkes kendi inanci dogru oburkuler yanlis gibi gorme devam ediyorlar..

Aslinda herkes neye inanmak istiyorsa inansin ama inanmayanlari baskiya sokmasinlar inanmayanlarda inananlari biraksin inansinlar neye inanmak istiyorlarsa... :)

Gönderi tarihi:
Laik devlet demek ne demektir. Devlet din işleriyle ilgilenmez, fikir beyan etmez, karışmaz, yönlendirmez, hangi dine mensup olduğuyla ilgilenmez, ama bir dini grubun diğer bir dini guruba baskısını görürse müdahele eder ve baskıyı önler demektir. Türkiye Cumhuriyeti müslüman bir devlet değildir, laik bir devlettir.

.

.

.

Ben yoruldum yazmaktan, ama bu baskılar anlat anlat bitmez aslında, esen kalın.

 

Sn. Değil Öyle,

 

Görüşlerinize katılıyorum ancak söyledikleriniz şimdi olması gereken ideal durumdur. Diyanetin kurulma nedeni ve sadece Sünni müslümanlara hizmet vermesi konusu Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gereklilikten doğmuştur. Şöyle ki; Osmanlı devletindeki müslüman halk arasındaki dini yapılanma Tekke, zaviye ve tarikatlar suretiyle olmuştur. Bu yapının, Müslümanlığı yozlaştırdığı, halkın gerçek müslümanlığı anlamasını zorlaştırdığı, çoğunluğu oluşturan müslüman halkın dinini öğrenmesinin ancak Arapça bilen şeyhler, hocalar vasıtasıyla olduğu ve çoğunlukla onların çıkarları doğrultusunda (adeta ortaçağ papazları gibi ) olduğu görülmüş gerçek İslamın araştırılması için bu yozlaşan Tekke ve Zaviyeler kapatılmış, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Yüksek İslam enstitüsü kurulmuştur. Çoğunluğu oluşturan halkın kendi dinini kaynağından öğrenebilmesi amacıyla da Atatürk, bizzat kendi parasıyla Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an'ın Türkçeye çevirisini yaptırmıştır.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Türkiye'deki gayrimüslümler, Ateistler ve müslümanligin bir parcasi olan ama islami degisik yorumlayip veyasayan Anadolu Alevi'leri genelde toplu yasadiklari yerlerde biraz kendilerini gösterebiliyorlar. Önce neredeyse bu bile mümkün degildi. Din tüccarlari o kadar ac gözlülerki ülkenin insanlarini yukarida saydigim insanlara karsi kiskirtmaktadir. Osmanli dönemine bakarsaniz Alevi vatandaslarimizin ne kadar cile cektigini göreceksiniz. Osmanli döneminde Aleviler hakkinda bunlar müslüman degildir, kestikleri yenmez ve görüldükleri yerde katledilmeleri farzdir gibi anlamsiz fetvalar verilmistir. bakin anadoludaki Alevi köylerine, 80% i daglik ve ulasilabilmesi güc yerlerdedir, cünki zalim Osmanlidan kacmislardir. Günümüz Türkiye'sine bakin durum fazla farkli degildir 1980 dönemindeki rejim o köylere zorla camii yaptirmistir, sanki kendileri karar veremiyorlar. Ama o köylüler yol istemelerine ragmen gene sünni köylere oranla cok azlarinin yollari asfaltlanmistir. Inanmayan Anadoluyu gezsin ve kendi gözüyle görsün. Bakiyorsun 30 km yapmislar yolu, cünki orada bir sünni köy var, ondan sonra en azindan 5 alevi köyü daha vardir ve toplam uzakliklari diger köyden 5 km yi gecmez, ama sadece yolun 30km si asfaltlanmistir. Bakiyorsunuz ilkögretime gene herkese icin dindersi mecburiyeti var. Aleviler istemiyor ama kim dinler onlari. Ateistler hic istemiyor ama onlari bi tanisalar ******** herhalde. Avrupanin göbeginde islam propagandasi yapariz, sadece Almanya'da en azindan 3500 camiimiz var, ama Türkiye'de hiristiyan propagandasi yapanlar icin top yekün ayaga kalkariz ve onlari malatya örneginde oldugu gibi afaroz ederiz, hemde 1000 yil önceki yöntemlerle. Bu bile bizim ne kadar geri kaldigimizin en güzel örnegi.

Yanlis anlasilmasin ben baska dinleri falan savunmuyorum. Benim icin dinler arasinda hic bir fark yoktur ve tümü insanligi birbirine düsüren cag disi düsünce ve inanclardir.

Aslinda saymakla bitmez ülkemizdeki dinden dolayi baski altinda yasayanlar. Ama anlayana bu kadarida yeter diye düsünüyorum. Diger arkadaslar benim yazmadiklarimi yazarlar herhalde.

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
Sn. Değil Öyle,

 

Görüşlerinize katılıyorum ancak söyledikleriniz şimdi olması gereken ideal durumdur. Diyanetin kurulma nedeni ve sadece Sünni müslümanlara hizmet vermesi konusu Cumhuriyetin ilk yıllarındaki gereklilikten doğmuştur. Şöyle ki; Osmanlı devletindeki müslüman halk arasındaki dini yapılanma Tekke, zaviye ve tarikatlar suretiyle olmuştur. Bu yapının, Müslümanlığı yozlaştırdığı, halkın gerçek müslümanlığı anlamasını zorlaştırdığı, çoğunluğu oluşturan müslüman halkın dinini öğrenmesinin ancak Arapça bilen şeyhler, hocalar vasıtasıyla olduğu ve çoğunlukla onların çıkarları doğrultusunda (adeta ortaçağ papazları gibi ) olduğu görülmüş gerçek İslamın araştırılması için bu yozlaşan Tekke ve Zaviyeler kapatılmış, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Yüksek İslam enstitüsü kurulmuştur. Çoğunluğu oluşturan halkın kendi dinini kaynağından öğrenebilmesi amacıyla da Atatürk, bizzat kendi parasıyla Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an'ın Türkçeye çevirisini yaptırmıştır.

 

Saygılar.

Atatürk'ün kendi parasıyla yapılan Kuran çevirilende hiç bir sıkıntı yok. Ama her ne kadar iyi niyetle olursa olsun, laik devletin din işlerini yönlendirmesi yanlıştır. Zira devletin dini olmadığı gibi, laik devlet İslam dininde de değildir. Dolayısıyla ne İslam'ı ne de diğer dini tercihleri öğretmek gibi bir görevi olamaz. Üstelik bu daha sonra her gelecek her tür guruba dini konularda müdahele yetkisi haklılığı verir ve hiç bir yönüyle laiklikle örtüşmez. Hem hadi yanlış olmasına rağmen böyle bir müdahele yapılmış olsa da bu enstitü İslam enstitüsü niteliğinde de olamaz. Çünkü bu sefer her dini görüşü, eşit oranda kapsaması ve eşit uzaklıkta durması gerekmektedir. Ancak ve ancak, bu şartlarda nispeten kabul edilebilir olur.
Gönderi tarihi:
Atatürk'ün kendi parasıyla yapılan Kuran çevirilende hiç bir sıkıntı yok. Ama her ne kadar iyi niyetle olursa olsun, laik devletin din işlerini yönlendirmesi yanlıştır. Zira devletin dini olmadığı gibi, laik devlet İslam dininde de değildir. Dolayısıyla ne İslam'ı ne de diğer dini tercihleri öğretmek gibi bir görevi olamaz. Üstelik bu daha sonra her gelecek her tür guruba dini konularda müdahele yetkisi haklılığı verir ve hiç bir yönüyle laiklikle örtüşmez. Hem hadi yanlış olmasına rağmen böyle bir müdahele yapılmış olsa da bu enstitü İslam enstitüsü niteliğinde de olamaz. Çünkü bu sefer her dini görüşü, eşit oranda kapsaması ve eşit uzaklıkta durması gerekmektedir. Ancak ve ancak, bu şartlarda nispeten kabul edilebilir olur.

 

Sn. Değil Öyle,

 

Ben zaten görüşlerinize katıldığımı bugün için böyle bir kuruma gerek olmadığını bildirdim. Sadece vurgulamak istediğim bunun bir dönem için bir gereklilik olduğu.

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:

Laiklik kime göre bize göre bize özgü laiklik,ABD'ye özgü, Fransa'ya özgü her devletin kendi iç dinamiklerine göre laiklik anlayışı ve uygulaması var.Bir hıristiyan ülkede meclis kürsüsünde İncil'e el basarak yemin etmek de laiklik bir başka ülkede bir başbakanın inandığı dinin terimlerini sözünde kullanmasının laikliğe aykırı olduğunu söylemek de laiklik.Başörtüsünü üniversiteye sokan ülkeler de laik başörtüsünü laikliğe aykırı görüp üniversiteye girmesine izin vermeyen ülkenin lakliği de laiklik.Laik devletin ordusunun yemekhanesinde emirle dua etmek de laiklik.Farklı tonlarda farklı lügatlarda binbir çeşit laikliği bulmak mümkün değil mi?Hangi ülkenin laiklik anlayışından bahsediyorsanız o ülkenin uygulamalarını kendi laiklik anlayışına göre değerlendirmeniz gerekir.Evrensel laikliğin bence tek ortak noktası yasalarında herhangi bir din anlayışına atıfta bulunmaması onun ötesinde uygulamaları toplumun inancından inançlarından bağımsız olamaz.

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:

sadece basliga bakarak soyleyecek olursam turkiye zaten tam laik bi devlet degildir

ve bu sistemi kuranda ataturktur

bolunmemek icin

diyanet isleri baskanliginin oldugu bir ulke tam olarak laiklikten bahsedebilirmi

ama bunu kuranda ataturktur

bolunmemek icin turkiye hic bir zaman tam laik bir ulke olmamalidir

Gönderi tarihi:

Bakın bu benim de aklımı fena karıştırıyor;madem Laik bir ülkede yaşıyoruz...neden Diyanet Başkanlığı devletin tekelinde...neden sadece Sünni vatandaşlarımız var bu Diyanette?

 

Neden mi Sayın gökyüzü:Burası Türkiye desem yeterli olur mu?

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:

simdi diyelim ki diyanet isleri baskanligi diye bir sey yok veya kapattik

ne olacak o zaman

camilerin paralarini imamlarin maasdlarini imamlarin atanmasini vs kim yapacak bunlari

bunlarin kontrolu devletde olmassa kimde olacak

cevabi acik ve net

tarikatler cemeatler dis gucler

her tarikat kendi camisine kendi imamaini atayacak ona parasini kendi verecek

birakin sehirlere bolunmeyi mahallelere kadar bolunuruz o zaman

ve suda var turkiyede diyanetin kendi kaynagi yok devlet vermek zorunda bu maaslari

diger avrupa ulkerinde devlet karismaz

neden cunku kiliselrin kendi kaynaklari var, ihtiyaclarini karsilayabiliyolar hemde fazlasiyla

ama devlet kontrolu elinden cektigi zaman dort gozle bekyene tarikatler cematler ve dis gucler girecektir devreye

zaten devletin icine kadar girmisler oda ayri bir tartisma konusu

ataturkun diyaneti kurmasindaki amaci bu dini kendi elinde yani devletin elinde olmasini istemesi

tarikatlere ve cemeatlere birakmak istememesi

Gönderi tarihi:
simdi diyelim ki diyanet isleri baskanligi diye bir sey yok veya kapattik

ne olacak o zaman

camilerin paralarini imamlarin maasdlarini imamlarin atanmasini vs kim yapacak bunlari

bunlarin kontrolu devletde olmassa kimde olacak

cevabi acik ve net

tarikatler cemeatler dis gucler

her tarikat kendi camisine kendi imamaini atayacak ona parasini kendi verecek

birakin sehirlere bolunmeyi mahallelere kadar bolunuruz o zaman

ve suda var turkiyede diyanetin kendi kaynagi yok devlet vermek zorunda bu maaslari

diger avrupa ulkerinde devlet karismaz

neden cunku kiliselrin vs kendi kaynaklari var ihtiyaclarini karsilayabiliyolar hemde fazlasiyla

ama devlet kontrolu elinden cektigi zaman dort gozle bekyene tarikatler cematler ve dis gucler girecektir devreye

zaten devletin icine kadar girmisler oda ayri bir tartisma konusu

ataturkun diyaneti kurmasindaki amaci bu dini kendi elinde yani devletin elinde olmasini istemesi

tarikatlere ve cemeatlere birakmak istememesi

 

 

Çok doğru sayın jön...

 

MUHABBETLE...

Gönderi tarihi:
bilmem,galiba yeterli :) ama yine de tepki!Burası Türkiye deyip,kabullenmemk için!

 

 

Ben bütün değerleriyle,güzellikleriyle,farklılıklarından doğan farklı güzellikleriyle evet burası Türkiye demek istiyorum; ama maalesef ki yaşadığımız bütün sıkıntıların, anormalliklerin normalliğini gösterebilmek için burası Türkiye, her şey olur bu ülkede deme gereği duyuyorum ve duyuyoruz.Bu gerekten kurtulmak için bu şekilde olmamalı Türkiye, sözü her zaman aklımda...

 

MUHABBETLE...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
Laiklik kime göre bize göre bize özgü laiklik,ABD'ye özgü, Fransa'ya özgü her devletin kendi iç dinamiklerine göre laiklik anlayışı ve uygulaması var.Bir hıristiyan ülkede meclis kürsüsünde İncil'e el basarak yemin etmek de laiklik bir başka ülkede bir başbakanın inandığı dinin terimlerini sözünde kullanmasının laikliğe aykırı olduğunu söylemek de laiklik.Başörtüsünü üniversiteye sokan ülkeler de laik başörtüsünü laikliğe aykırı görüp üniversiteye girmesine izin vermeyen ülkenin lakliği de laiklik.Laik devletin ordusunun yemekhanesinde emirle dua etmek de laiklik.Farklı tonlarda farklı lügatlarda binbir çeşit laikliği bulmak mümkün değil mi?Hangi ülkenin laiklik anlayışından bahsediyorsanız o ülkenin uygulamalarını kendi laiklik anlayışına göre değerlendirmeniz gerekir.Evrensel laikliğin bence tek ortak noktası yasalarında herhangi bir din anlayışına atıfta bulunmaması onun ötesinde uygulamaları toplumun inancından inançlarından bağımsız olamaz.

 

MUHABBETLE...

Laiklik laikliktir. O bahsettiğiniz ülkelerin hiçbirindeki laiklikte laiklik değildir. Hepsi yanlıştır. Türk toplumunun toptan tek bir inanç anlayışı olduğunu söyleyemezsiniz. Toplumumuzun inancı salt Müslümanlık değildir. Toplumumuzun inancı her türlü dini tercihi kapsar ve ateistler de buna dahildir. Ateistten veya gayrımüslimden aldığınız vergiyle sadece müslümanlığa ait dini harcamalar yapamaz buna da uygulama diyemezsiniz. Yoksa bu durum çoğunluğun azınlığa tahakkümü, baskısı olur. Yani ya hep, ya hiç.

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
simdi diyelim ki diyanet isleri baskanligi diye bir sey yok veya kapattik

ne olacak o zaman

camilerin paralarini imamlarin maasdlarini imamlarin atanmasini vs kim yapacak bunlari

bunlarin kontrolu devletde olmassa kimde olacak

cevabi acik ve net

tarikatler cemeatler dis gucler

her tarikat kendi camisine kendi imamaini atayacak ona parasini kendi verecek

birakin sehirlere bolunmeyi mahallelere kadar bolunuruz o zaman

ve suda var turkiyede diyanetin kendi kaynagi yok devlet vermek zorunda bu maaslari

diger avrupa ulkerinde devlet karismaz

neden cunku kiliselrin kendi kaynaklari var, ihtiyaclarini karsilayabiliyolar hemde fazlasiyla

ama devlet kontrolu elinden cektigi zaman dort gozle bekyene tarikatler cematler ve dis gucler girecektir devreye

zaten devletin icine kadar girmisler oda ayri bir tartisma konusu

ataturkun diyaneti kurmasindaki amaci bu dini kendi elinde yani devletin elinde olmasini istemesi

tarikatlere ve cemeatlere birakmak istememesi

Dini görüşlerin her biri suç oluşturup, diğerlerinin insan haklarını engellemedikçe serbest bırakılmalıdır. Devlet düzeninin değiştirilip şeriatın getirilmek istenmesi, gayrımüslim ve ateistlerin insan haklarını engelleyeceğinden kabul edilemez ve suç unsuru oluşturur. Devletin görevi her dini örgütlenmenin peşinen suç oluşturacağına hükmetmek değil, suç oluştuğunda müdahele etmektir.

Gönderi tarihi:
Laiklik laikliktir. O bahsettiğiniz ülkelerin hiçbirindeki laiklikte laiklik değildir. Hepsi yanlıştır. Türk toplumunun toptan tek bir inanç anlayışı olduğunu söyleyemezsiniz. Toplumumuzun inancı salt Müslümanlık değildir. Toplumumuzun inancı her türlü dini tercihi kapsar ve ateistler de buna dahildir. Ateistten veya gayrımüslimden aldığınız vergiyle sadece müslümanlığa ait dini harcamalar yapamaz buna da uygulama diyemezsiniz. Yoksa bu durum çoğunluğun azınlığa tahakkümü, baskısı olur. Yani ya hep, ya hiç.

 

Türkiye'de Diyanet işlerinin yapısı İslam'ın kendisine de aykırı bırakın laikliğe aykırılığı Sayın Değil Öyle.İslam gayrı Müslimden vergi al ama onun inancını yaşaması için gerekli şartları sağlama, ona zorla Müslümanlığı öğret demiyor.2. Mahmut'un güzel bir sözü vardır:''Ben Müslümanımı camide,Hıristiyanımı kilisede,Yahudimi havrada görmek isterim.'' düsturunda.Ayrıca laikliğe dünya litarüürüne katmış ,laikliğin doğmuş olduğu topraklardaki laiklik anlayışını bu gerçek laiklik değildir şeklinde eleştirmek de garip geldi bana.Buna tereciye tere satmak derler kanımca Sayın Değil Öyle.Türkiye de laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti ama bu değerlerin özüne ne kadar yaklaştığıyla, bu değerleri ne kadar faydalı kıldığıyla orantılı olarak laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti.

 

MUHABBETLE...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
Türkiye'de Diyanet işlerinin yapısı İslam'ın kendisine de aykırı bırakın laikliğe aykırılığı Sayın Değil Öyle.İslam gayrı Müslimden vergi al ama onun inancını yaşaması için gerekli şartları sağlama, ona zorla Müslümanlığı öğret demiyor.2. Mahmut'un güzel bir sözü vardır:''Ben Müslümanımı camide,Hıristiyanımı kilisede,Yahudimi havrada görmek isterim.'' düsturunda.Ayrıca laikliğe dünya litarüürüne katmış ,laikliğin doğmuş olduğu topraklardaki laiklik anlayışını bu gerçek laiklik değildir şeklinde eleştirmek de garip geldi bana.Buna tereciye tere satmak derler kanımca Sayın Değil Öyle.Türkiye de laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti ama bu değerlerin özüne ne kadar yaklaştığıyla, bu değerleri ne kadar faydalı kıldığıyla orantılı olarak laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti.

 

MUHABBETLE...

Osmanlıdaki hatalardan biri gayrimüslimden alınan cizyedir. Dini ayrımcılıktır.

Cizye

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 

İslâm devletlerinde zımmî statüsündeki Müslüman olmayan azınlıkların erkek nüfusundan alınan Şer‛î vergilerdendir.

 

Cizye Osmanlı Devleti’nin de en önemli gelir kaynaklarından birini teşkil etmiştir. Cizyenin miktarı her yerde aynı oranda olmamıştır. Paranın değeri düştükçe çıkarılan fetvalarla paranın değer kaybı oranında vergi miktarı da yükseltilmiştir.

 

Osmanlı Devleti’nde XV. yüzyıla kadar bu vergiyi ifade etmek için genellikle “haraç” kelimesi kullanılmış, daha sonra “cizye” veya “cizye-i şer‛î” yaygınlaşmıştır.

 

İslâmiyeti kabul etmeyenlerin, devlet tarafından korunmaları ve savaşa katılmamaları karşılığında alınan bu vergi akil, baliğ, hür, maddî gücü yerinde ve sağlıklı gayr-i Müslim erkeklerden alınmıştır. Kadın, âmâ, yaşlı, çocuk, işsiz, çalışmaktan aciz ve fakir kimseler ise bundan muaf tutulmuşlardır.

 

Baş vergisi olarak da nitelendirilen bu vergi, gayr-i Müslim birisinin 14 yaşını doldurmasıyla beraber alınmaya başlar, 75 yaşını dolduruncaya kadar alınmaya devam ederdi. Her yeni senenin başlangıcında nakit olarak alınan cizye, kolaylık olsun diye bazı hallerde taksitle ödemeye müsaade edilirdi. Cizyeyi vermekle mükellef bir kişi İslâmiyet’i kabul ettiği takdirde doğrudan doğruya bundan muaf tutulurdu. Ancak İslâmiyet’i kabulü, senenin başlangıcından sonra vuku bulduğu takdirde, İslâmiyet’i kabul etmesine rağmen, o sene için vergi vermek zorunda idi.

 

Cizye vergisine 1691 yılında yeni bir düzenleme getirilerek gayr-i Müslim tebaanın ekonomik durumuna göre sınıflar teşkil edilmiştir. Cizye vergisi alınacak kimsenin ekonomik durumuna göre üç kademe belirlenmiştir. Zengin olanlar “a‛lâ”, orta halliler “evsat” ve fakirlik seviyesinde olanlar da “ednâ” statüsünde bu vergiyi vermişlerdir. Yapılan düzenlemeyle toplanacak vergi, saf gümüş olmak üzere sırasıyla 48, 24 ve 12 şer‛î dirhem, altın olarak 4, 2 ve 1 dinar şeklinde tespit edilmiştir. Ayrıca maişet adı altında 12, 6 ve 3 para, kadıların maişeti için de 9, 4 ve 1,5 para alınmaya başlanmıştır.

 

Laikliğin laikliğin çıktığı ülkelerdeki uygulamalarına gelince;

Kavramlar ortaya çıktıkları ilk hale karşı zorlamalara maruz kalırlar. Laiklik üzerinde de her dinin kendi çapında baskısı vardır. Her din, kendi fikirlerinin yayılmasının, dinine inananların artmasını ister. Bu yolda kendi dinini anlatma imkanlarının genişlemesine uğraşır. Devletin imkanlarında kendi lehine düzenleme yapmak ister ve bunu da iyi bir şey olarak görür. Sıkıntı karşı dinin bu imtiyazı ele geçirmesiyle başlar. Devlet ne kadar laik olduğunu iddia etse de, bu tür baskılarla ödünler verir. Bu bahsettiğiniz ülkelerde de durum budur. Eğer kendi belirlediği kurallara uyamayan bir ülke varsa, buna tere de satılır, kabak ta.

Gönderi tarihi:
Osmanlıdaki hatalardan biri gayrimüslimden alınan cizyedir. Dini ayrımcılıktır.

Cizye

Vikipedi, özgür ansiklopedi

 

.

.

.

Laikliğin laikliğin çıktığı ülkelerdeki uygulamalarına gelince;

Kavramlar ortaya çıktıkları ilk hale karşı zorlamalara maruz kalırlar. Laiklik üzerinde de her dinin kendi çapında baskısı vardır. Her din, kendi fikirlerinin yayılmasının, dinine inananların artmasını ister. Bu yolda kendi dinini anlatma imkanlarının genişlemesine uğraşır. Devletin imkanlarında kendi lehine düzenleme yapmak ister ve bunu da iyi bir şey olarak görür. Sıkıntı karşı dinin bu imtiyazı ele geçirmesiyle başlar. Devlet ne kadar laik olduğunu iddia etse de, bu tür baskılarla ödünler verir. Bu bahsettiğiniz ülkelerde de durum budur. Eğer kendi belirlediği kurallara uyamayan bir ülke varsa, buna tere de satılır, kabak ta.

 

Sayın Değil Öyle kurgulamadaki ve yasalardaki özgün haliyle bütün ilkeler,kabul edilen hareket noktaları ideal olandır ve ütopik bir yanı vardır.Hiçbir anayasada ben şu anlayıştaki insanı,grubu dışlayacağım,ayrımcılık yapacağım yazmaz özellikle günümüz modern insan odaklı saydığımız anayasalarda.Görünürde hiçbir sıkıntı yoktur ama gerçekliğe gelince bütün ülkelerde yazılanın, söylenilenin ötesine geçilir.Doğruluğuna inanılmış değerlere samimi bir şekilde uygulamada yaklaşıldıkça o değerlerin faydası görülür.O değerler anayasada yazıp da birilerinin anladığı ölçüde uygulandığında ,ki bu her zaman böyle olmuştur, toplumda huzuru,adaletin varlığını hissettiriyorsa değerlidir.Laikliğin,demokrasinin tanımının özüyle yaşandığı bir düzen ütopik olarak mümkündür.Yasamızda laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti yazıyor olması bu değerleri yaşıyor olmamız anlamına gelmiyor malumunuz üzere.Bu değerleri tesis etmek için uğraş veriyor muyuz?Burda da her kesimin,her insanın bu değerlerin içini farklı,kendi odaklı anlamlarla doldurduğunu görüyoruz.Her zihniyet kendi anlayışının tesisi için bu değerleri araç olarak kullanıyor bir nevi göze batmayan, hoş görünen kılıflar,elbiseler.

 

 

MUHABBETLE...

Misafir Değil Öyle
Gönderi tarihi:
Sayın Değil Öyle kurgulamadaki ve yasalardaki özgün haliyle bütün ilkeler,kabul edilen hareket noktaları ideal olandır ve ütopik bir yanı vardır.Hiçbir anayasada ben şu anlayıştaki insanı,grubu dışlayacağım,ayrımcılık yapacağım yazmaz özellikle günümüz modern insan odaklı saydığımız anayasalarda.Görünürde hiçbir sıkıntı yoktur ama gerçekliğe gelince bütün ülkelerde yazılanın, söylenilenin ötesine geçilir.Doğruluğuna inanılmış değerlere samimi bir şekilde uygulamada yaklaşıldıkça o değerlerin faydası görülür.O değerler anayasada yazıp da birilerinin anladığı ölçüde uygulandığında ,ki bu her zaman böyle olmuştur, toplumda huzuru,adaletin varlığını hissettiriyorsa değerlidir.Laikliğin,demokrasinin tanımının özüyle yaşandığı bir düzen ütopik olarak mümkündür.Yasamızda laik,demokratik,sosyal,hukuk devleti yazıyor olması bu değerleri yaşıyor olmamız anlamına gelmiyor malumunuz üzere.Bu değerleri tesis etmek için uğraş veriyor muyuz?Burda da her kesimin,her insanın bu değerlerin içini farklı,kendi odaklı anlamlarla doldurduğunu görüyoruz.Her zihniyet kendi anlayışının tesisi için bu değerleri araç olarak kullanıyor bir nevi göze batmayan, hoş görünen kılıflar,elbiseler.

 

 

MUHABBETLE...

Bu durumda yapabileceğimizin en iyisi "Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapma" deyişini, hayat ilkemiz haline getirmemiz ve buna uymayanlara bu soruyu sormamızdır.

Gönderi tarihi:
Bu durumda yapabileceğimizin en iyisi "Kendine yapılmasını istemediğini, başkasına yapma" deyişini, hayat ilkemiz haline getirmemiz ve buna uymayanlara bu soruyu sormamızdır.

 

 

Bizler de yasa kitapları gibiyizdir Sayın Değil Öyle.Her doğrunun,her değerin tanımını yaparız ama eylemlerimizle zihnimizdeki değerler ötüşmez nedense!Anayasa'da yazar toplumda yoktur yazanlar.Zihnimizde bu değerler yazar yaşantımızda zihnimizdeki gibi değildir.

 

MUHABBETLE...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.