Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Muhammed, halen Mekkede iken, akrabalarini ve tanidiklarini bir araya cagirip, Islam dini hakkinda konusma verdi.

 

Muhammed konusmaya baslar baslamaz, hemen Amcasi Ebu Leheb onun konusmasini kesti. "Yuh sana Muhammed, sen bizi bu yuzdenmi cagirdin buraya?" Amcasi cok zenginmis ve cok mallari varmis. Fakat Muhammed Amcasinin bu sozlerine cok kirilmis. Ve Amcasinin karisinida (Omm Jomayyel) sevmedigi icin burada gordugumuz ayeti Allah'tan almis:

 

 

Ebu Leheb'in iki eline yuh oldu, kendine de yuh

Ona ne malı fayda verdi, ne de kazandığı.

O, bir alevli ateşe yaslanacak.

Karısı da odun hamalı olacak!

Gerdanında fitillisinden bir ip olduğu halde.

(111:1-5)

 

Yani, her şeye gücü yeten, kainati yaratan, omnipotent Allah, Ebu Lehebin sozlerine darilmis ve ona bu laflari gondermis!

 

Allah cok sabirliymis Ebu Leheb ile, cunku Ebu Leheb bir kac defa Muhammed ile takildigi oluyor ve Allah Muhammedin yardimina her sefer geliyor. Bir sey yapmiyor ona, yalniz Ebu Lehebe hakaret ediyor!

 

 

Enteresan, degilmi?

Gönderi tarihi:

evet arkadaşım koskoca allah ın işi kalmamış muhammed in hesaplaşmasını indirdiği(!) kitabına koymuş.Muhammedin hürmetine alemleri yaratan allah muhammed birine darıldı mı hemen bir koşu yetişmez mi?

Yetişir de ne yapar peki muhammed in allah ının gücü yetmez çarpmaya veya helak etmeye de mecburen normal bir insan gibi beddua eder ya tutarsa hesabı.

Tek hak din islama(!) inananlar da bu sureyi ibadetlerinde(yani dolaylı olarak dualarında) kullanırlar.

Çoğu da farkında olmadan allah ın bir kuluyla hesaplaşmasını okur,allah ın acizliğini onaylamış olur neden mi çünkü allah yarattığı bir kuluyla onu kitabına alacak kadar ve normal bir insan gibi beddua edecek kadar güçsüz müdür?

Birşeyi istediği zaman ol! demesi yeterli gelen yüce allah,her türlü noksandan münezzeh tutulan yüce allah,evreni kuantum fiziğiyle yöneten yüce allah ebu lehep te takılı kalıyor!

Tabi inananlar için neden sorun olsun ki iman demek sorgusuz sualsiz kabul etmek demek değil midir?

Gönderi tarihi:

Kurân'da kişi isimleri çok az geçer. Ebu Leheb gibi doğrudan adı zikredilen çok az İslam karşıtı vardır. İslam yandaşları da öyle... Onların da en ünlüleri bile ad olarak zikredilmez.

 

Sadece Zeyd buna bir istisna oluşturur. Onun adı bizzat "Zeyd" denilerek, ima etmeye, işaret etmeye gerek duyulmayarak zikredilmiştir. Bunun da nedeni, Zeyd'in eşi Zeyneb'i boşama konusunda zorluk çıkarmayarak Muhammed'i memnun ettiği için olsa gerektir.

 

Öyle ya, ne kadar evlatlık evlat yerine geçmez dese de, Zeyd boşamasa, Zeyneb'i almasının bir yolu yok. İyi, evlatlığınım, gerçek evladın değilim, tamam. Ama eşimi boşamıyorum yine de... Ne olacak? Ayetin hiç faydası yok. Boşama yetkisi erkekte. Boşamaz boşamaz! Muhammed gene muradına eremiyor!

 

O yüzden işin altında bir minnet duygusu olduğu açıkça belli oluyor. Zeyd eşini kaybetmesine karşın, adı Kurân'da geçtiği için çok gururlanmış ve kendini onore edilmiş hissetmiş olmalı.. Düşünebiliyor musunuz, insanlar ibadet ederken adınızı anıyorlar! Bunun kıyamete kadar böyle süreceğini biliyorsunuz!

Gönderi tarihi:
evet arkadaşım koskoca allah ın işi kalmamış muhammed in hesaplaşmasını indirdiği(!) kitabına koymuş.Muhammedin hürmetine alemleri yaratan allah muhammed birine darıldı mı hemen bir koşu yetişmez mi?

Yetişir de ne yapar peki muhammed in allah ının gücü yetmez çarpmaya veya helak etmeye de mecburen normal bir insan gibi beddua eder ya tutarsa hesabı.

Tek hak din islama(!) inananlar da bu sureyi ibadetlerinde(yani dolaylı olarak dualarında) kullanırlar.

Çoğu da farkında olmadan allah ın bir kuluyla hesaplaşmasını okur,allah ın acizliğini onaylamış olur neden mi çünkü allah yarattığı bir kuluyla onu kitabına alacak kadar ve normal bir insan gibi beddua edecek kadar güçsüz müdür?

Birşeyi istediği zaman ol! demesi yeterli gelen yüce allah,her türlü noksandan münezzeh tutulan yüce allah,evreni kuantum fiziğiyle yöneten yüce allah ebu lehep te takılı kalıyor!

Tabi inananlar için neden sorun olsun ki iman demek sorgusuz sualsiz kabul etmek demek değil midir?

 

Muhammed, o zamanlarda Kabeyi ziyarete gelen Kabile reislerine yanasip, onlarin Islami kabul etmeleri icin konusuyordu. Yine Muhammedin yaninda olan amcasi Ebu Leheb, kabile reislerine derdiki: "Bu yegenim, delidir! Ona aldiris etmeyin!" Allah bunu duyunca tekrar Muhammedin yardimina geldi bu ayetlerle:

 

"(Ey Muhammed!) O halde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli. " (52:29)

 

Digerleride Muhammedi bu ayetleri uydurdugunu soyleyince, yine Allah isini gucunu birakip Muhammedin yardimina gelmis:

 

"İnkar edenler, "Bu Kur'an, Muhammed'in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir" dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular." (25:4)

 

Allah topluma diyorki: Ona haksızlık yapmayin. Boyle cok ornekler var. Allah hep Muhammedi koruyor. Ne guzel!

Gönderi tarihi:
Kurân'da kişi isimleri çok az geçer. Ebu Leheb gibi doğrudan adı zikredilen çok az İslam karşıtı vardır. İslam yandaşları da öyle... Onların da en ünlüleri bile ad olarak zikredilmez.

 

Sadece Zeyd buna bir istisna oluşturur. Onun adı bizzat "Zeyd" denilerek, ima etmeye, işaret etmeye gerek duyulmayarak zikredilmiştir. Bunun da nedeni, Zeyd'in eşi Zeyneb'i boşama konusunda zorluk çıkarmayarak Muhammed'i memnun ettiği için olsa gerektir.

 

Öyle ya, ne kadar evlatlık evlat yerine geçmez dese de, Zeyd boşamasa, Zeyneb'i almasının bir yolu yok. İyi, evlatlığınım, gerçek evladın değilim, tamam. Ama eşimi boşamıyorum yine de... Ne olacak? Ayetin hiç faydası yok. Boşama yetkisi erkekte. Boşamaz boşamaz! Muhammed gene muradına eremiyor!

 

O yüzden işin altında bir minnet duygusu olduğu açıkça belli oluyor. Zeyd eşini kaybetmesine karşın, adı Kurân'da geçtiği için çok gururlanmış ve kendini onore edilmiş hissetmiş olmalı.. Düşünebiliyor musunuz, insanlar ibadet ederken adınızı anıyorlar! Bunun kıyamete kadar böyle süreceğini biliyorsunuz!

 

"Kurân'da geçtiği için çok gururlanmış ve kendini onore edilmiş hissetmiş olmalı."

 

Kesinlikle buna katiliyorum.

 

Nitekim, Zeyd daha evvel kole oldugundan dolayi, evlatlik olmasina ragmen, Zeynebi Zeyd icin istedikleri zaman, ilkonce bu evlilige razi olmadilar. Zeyneb ve ailesi bu evlilige karsiydi.

 

Ama, Allah Muhammedin yardimina geldi burada:

 

"Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü'min erkek ve hiçbir mü'min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur. Kim Allah'a ve Resülüne karşı gelirse şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır. " (33:36)

 

Muhammed sonra Zeynebe asik olup ona bir seyler soyledikten sonra, Zeyd onu bosamak istedi:

 

Yine Allah diyorki Zeyd'e:

 

"Hani sen Allah'ın kendisine nimet verdiği, senin de (azat etmek suretiyle) iyilikte bulunduğun kimseye, "Eşini nikahında tut (onu boşama) ve Allah'tan sakın" diyordun. İçinde, Allah'ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor ve insanlardan çekiniyordun. Oysa kendisinden çekinmene Allah daha layıktı. Zeyd eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik ki, eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü'minlere bir zorluk olmasın. Allah'ın emri mutlaka yerine getirilmiştir."(33:37)

 

Ama bu ayette , Allah pek samimi degil. Ayni zamanda, eski Arap geleneklerine gore evlatliklar ve oz cocuklari ayni sekilde goruldugu adetler karsisinda, bunu gonderip, Muhammedin Zaynab ile evlenmesinde bir mahsur gormuyor:

 

Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.(33:4)

 

Arab gelenekleri bu sekilde kirilmistir.

Gönderi tarihi:

Sayın Suheyla, burada dikkat çeken önemli bir konu var. Muhammed'in vahiy alarak doğruyu bulduğu iddia ediliyor değil mi? Yani Allah ona bilmediği doğruları vahiyle bildiriyor. Yani, Allah bildirmeden önce, evlatlığın evlat gibi olmadığını bilmiyor, dolayısıyla evlatlığının eşinin kendisine helal olmayacağını düşünüyor olması gerekirdi. Arap geleneklerine göre evlatlığını evladı gibi ve onun eşini gelini gibi görmesi gerekiyordu.

 

Fakat sizin de alıntıladığınız ayette apaçık görüldüğü üzere, Muhammed Zeynep'ten hoşlanıyor ve ona göz koyuyor fakat, evli, hem de evlatlığıyla evli olduğu için bunu açığa vuramıyor. Ayette açıkça belirtmiş: Muhammed Zeyd'e "eşini boşama" derken, aslında içinden "boşasa da alıversem" diye geçiriyor.

 

Şimdi Muhammed'in vahiy gelmeden evlatlığın evlat gibi olmadığını bilme durumu yoksa ne oluyor? Daha henüz bu "gerçeği" bilmeyen Muhammed, nasıl olup da önceden Zeyneb'e göz koyuyor?

 

Eğer vahiy iddiası doğru olsa, Muhammed'in hiç aklından öyle bir şey geçmez, tanrı bu gerçeği açıklamak için ve kanıtlamak için emrivaki yapar, Muhammed sırf bu gerçek ortaya çıksın diye hiç aklında olmadığı halde Zeynep'le evlenmek "zorunda kalırdı!"

 

Tüm bunları kabul etmezsek, tek çıkar yol, Muhammed'in kendi isteği doğrultusunda ayet yazdığı...

Gönderi tarihi:
Tüm bunları kabul etmezsek, tek çıkar yol, Muhammed'in kendi isteği doğrultusunda ayet yazdığı...

 

Sayin Demirefe, bu şüphesiz! Muhammed ne isterse Allah ona bu istedigini veriyordu. Hadislerde, bu gercekten Ayse bile bahseder.

 

Buna benzer diger hadiseden bahsetmek isterim. Cunku, bu hadise Kurandaki ayetlerde konu olmustur.

 

Bir gun, Muhammedin Cariyelerinden biri olan Marya Hafsa'nin evine gitti, Muhammedi gormek icin. Hafsa Muhammedin eslerinden biri idi. Hafsa evde yoktu. Muhammed Marya'yi Hafsa'nin yatagina goturdu. Hafsa eve donunce, bu ikisini yatakta yakalayip "bu kole kiz ile niye benim yatagimda yatiyorsun?" diye bagirdi. Muhammed o anda ona yemin edip, ve Marya'ya bir daha hic eli dokunmayacagini soyledi. Zaman gectikten sonra, fikrini degistirdi ve Allah onun yardimina bu sekilde geldi:

 

 

"Ey peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak, Allah'ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir." (66:1)

 

Ve yeminini bozmak icin Allahtan yardim gelmistir:

 

"Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir." (66:2)

 

Gozlere inanilmaz bir sekilde Kuranda devam der ve Allah konusur yine:

 

Hani peygamber eşlerinden birine, gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi o sözü (başkasına) haber verip Allah da bunu peygambere bildirince, peygamber bunun bir kısmını bildirmiş, bir kısmından da vazgeçmişti. Peygamber bunu ona (sırrı açıklayan eşine) haber verince o, "Bunu sana kim bildirdi?" dedi. Peygamber, "Bunu bana, hakkıyla bilen ve hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi" dedi. (66:3)

 

 

Demekki, Muhammedin yaptigini yemin bir SIR idi. Hafsa bu SIRRI saklamamis ve Ayse'ye soylemis. Allah bunu duymus ve Muhammede haber gondermis. Neyse, boyle özel, hususi, kişisel konulara Allahin girmesi ve Allahin bu sekilde Muhammede yardim etmesi inanilmaz orneklerdendir.

 

Gelelim, Sayin Demirefe'nin dedigine:

 

"...Muhammed'in kendi isteği doğrultusunda ayet yazdığı."

 

Ne kadar dogru ve ne kadar gercek!

Gönderi tarihi:

Suheyla, meallerde Tahrim suresinin başına nasıl bir açıklama koyuyorlar biliyor musunuz?

 

"Hazreti Peygamberin bazı yiyecekleri kendisine haram kılması üzerine inmiş bir sûredir." Açıklama bu. Sözde bu da "bal şerbeti" imiş! Neymiş filan hanımı bal şerbeti içirmiş de, pek beğenmiş de, bunun üzerine diğer eşleri kıskanmış da, bal şerbeti içmemeye yemin etmişmiş! Şimdi bakalım işin aslına:

 

Diyemiyorlar ki Muhammed'in genç ve yeni cariyesine eşlerinin tepkisi üzerine cariyeyi kendisine haram kıldığını söylemesi ile gelişen olaylar üzerine olan bir suredir. Mealciler bile gerçeği açıkça yazmaktan çekinmişler.

 

Mariye, Mısır hükümdarı Mukavkısın hediye olarak gönderdiği iki kız kardeş cariyeden daha güzel olanıdır. Mukavkıs bu yeni dini kabul ederse dinlerine çok bağlı olan Mısırlılara hakim olamamaktan korktuğunu söyleyerek Muhammed'e hediyeler gönderir. Muhammed iki kardeşten güzel olanını kendine seçer, diğerini başkasına verir. Memnuniyetinden de hemen bir hadis söyler:

 

"Mısırlılar hakkında hayır dileyiniz." Halbuki Mısırlılar müslüman olmadılar. Ama cariye gönderdiler ya, yeter tabii.

 

Mariye'nin annesi Romalı, babası Mısırlı idi. Melezlerin güzel olacağını, zaten hükümdar sarayına girmiş olmasından tahmin etmek zor değildir. E, "hane-i saadet" te cıngar çıkar tabii... Hafsa kendi yatağında Mariye ile Muhammed'i yakalayınca iş Tahrim suresi ile "höt böt, Allah yakar" ile sindirip susturmaya kadar varıyor. Muhammed müslüman olmayı kabul etmeyenlere savaş açtığı halde, Mısır hakkında hayırlı hadisler buyurması boşuna olmasa gerek...

Gönderi tarihi:
Suheyla, meallerde Tahrim suresinin başına nasıl bir açıklama koyuyorlar biliyor musunuz?

 

"Hazreti Peygamberin bazı yiyecekleri kendisine haram kılması üzerine inmiş bir sûredir." Açıklama bu. Sözde bu da "bal şerbeti" imiş! Neymiş filan hanımı bal şerbeti içirmiş de, pek beğenmiş de, bunun üzerine diğer eşleri kıskanmış da, bal şerbeti içmemeye yemin etmişmiş! Şimdi bakalım işin aslına:

 

Diyemiyorlar ki Muhammed'in genç ve yeni cariyesine eşlerinin tepkisi üzerine cariyeyi kendisine haram kıldığını söylemesi ile gelişen olaylar üzerine olan bir suredir. Mealciler bile gerçeği açıkça yazmaktan çekinmişler.

 

Mariye, Mısır hükümdarı Mukavkısın hediye olarak gönderdiği iki kız kardeş cariyeden daha güzel olanıdır. Mukavkıs bu yeni dini kabul ederse dinlerine çok bağlı olan Mısırlılara hakim olamamaktan korktuğunu söyleyerek Muhammed'e hediyeler gönderir. Muhammed iki kardeşten güzel olanını kendine seçer, diğerini başkasına verir. Memnuniyetinden de hemen bir hadis söyler:

 

"Mısırlılar hakkında hayır dileyiniz." Halbuki Mısırlılar müslüman olmadılar. Ama cariye gönderdiler ya, yeter tabii.

 

Mariye'nin annesi Romalı, babası Mısırlı idi. Melezlerin güzel olacağını, zaten hükümdar sarayına girmiş olmasından tahmin etmek zor değildir. E, "hane-i saadet" te cıngar çıkar tabii... Hafsa kendi yatağında Mariye ile Muhammed'i yakalayınca iş Tahrim suresi ile "höt böt, Allah yakar" ile sindirip susturmaya kadar varıyor. Muhammed müslüman olmayı kabul etmeyenlere savaş açtığı halde, Mısır hakkında hayırlı hadisler buyurması boşuna olmasa gerek...

 

Evet oyle degişik varyasyonu okumuştum. Ama benim okudum soyle yazilmisti: Peygamber dediginiz gibi bir bal şerbeti icmiş. Fakat bunu Zeynebin evinde icmiş. Ayse ve Hafsa Zeynebi kiskandiklarindan dolayi, Muhammede demislerki:

 

"Nefesin kokuyor!"

 

Bunu duyan Muhammed, yemin etmiş bir daha bal serbeti icmeyecekmis! Sonra bu yeminden fikrini degistirmesi icin, Tahrim Suresini almis Allahtan.

 

----

 

Tahrim suresine devam edersek, bir başka Tefsire ( "Cambridge Tafsir" ) gore ;

 

66:5 ayetinde geçen kelimelerden " lhayyebal " yani dul veya boşanmiş kadin manasindan firavunun karisi Asiyadan bahsediyor ve "Abkar" yani bakire kelimesinden, Isanin annesi Meryem Anaya işaret ediyor. Dolayisle, her ikiside Cennette Muhammedle evlenmek icin onu bekliyorlar.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.