Misafir Evren. Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 selam. Dostlar. Peygamberlerden daha büyük kanıtlar getirmesini isteyenlerde, bu tip insanlardı. Rabbimiz, o kanıtlar gelmiş olsa dahi yinede inanmayacaklarını söylüyor. Bu tip insanlar peygamberden neler istemis, bakın aşağıda. İsra suresi. 90. Dediler ki: “Bizim için yerden bir pınar fışkırtmadığın sürece sana asla inanmayacağız.” 91. “Yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olmalı. Onların aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmalısın.” 92. “Yahut iddia ettiğin gibi, göğü parçalar halinde üzerimize düşürmelisin, yahut Allah’ı ve melekleri karşımıza dikmelisin.” 93. “Yahut altından bir evin olmalı, yahut göğe yükselmelisin. Ancak senin göğe çıktığına, okuyacağımız bir kitabı bize indireceğin zamana kadar, asla inanmayız.” De ki: “Rabbimin şanı yücedir. Ben, insan bir resulden başka neyim ki?” 94. Kendilerine hak kılavuzcusu geldiğinde, insanların iman etmelerine, şöyle demelerinden başka birşey engel olmadı: “Allah, bir insanı mı resul gönderdi?” 95. De ki: “Eğer yeryüzünde doygunluğa ulaşmış melekler dolaşır olsaydı, elbette gökten onlara bir melek-resul gönderirdik.” 96. De ki: “Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. O, kullarından haberdardır, onları görmektedir.” 97. Allah kime hidayet verirse doğru yolu bulan odur. Kimi de şaşırtırsa, böyleleri için O’nun dışında dostlar bulamazsın. Kıyamet günü böylelerini kör, dilsiz ve sağır bir halde yüzleri üstüne sürerek haşrederiz. Varacakları yer cehennemdir ki, alevi dindikçe kızgın ateşini körükleyiveririz. Peygamberlerden istediklerine bakın, dönün şimdi bizden istediklerine bakın, tıpa tıp benzerlikler arzediyor. İnanın dostlar burada yazmamın sebebi, onların iyman edeceklerini umduğumdan değil, İyman etmiş olan insanların kafalarını karıştıracak olmalarından kaynaklanmaktadır. Birde belki içlerinde iyman eden bulunur diye,İyman olgusu her zaman isbat edile bilen bir olgu değildir. Ama şanı yüce rabbimiz buna rağmen insanların algılayacağı şekilde, anlattığı halde, Beni isteseniz dahi göremezsiniz dediği halde. Görmedikleri olguya inanmamak tadırlar, oysa Kendi canları olduğu halde can nasıl bir şey elle tutulurmu isbat edemezler, yınede ona inanırlar, Can cin, cennet, aynı kökten gelen kelimeler. Bizler algılayamayız, ama varlığına inanırız,meleklerde aynen öyle, ama melekleri Allah istediği elçisine gösterir. Ğaybiy konularda, Allahın bizlere vahiy yoluyla ulaştırdığından başka bir şey bilemeyiz. Ahiret öldükten sonra tekrar dirilmek, Melekleri göstere bilmek, veya cinleri göstere bilmek, imkansızdır. Ama varlıkllarına ıyman eder müminler. Sevgi ve saygılarımla. Furkan Evren Nezir Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 İnanın dostlar burada yazmamın sebebi, onların iyman edeceklerini umduğumdan değil,İyman etmiş olan insanların kafalarını karıştıracak olmalarından kaynaklanmaktadır. Sn Evren , - Arapça da İman kelimesinin içerisinde Y harfi yok. Bu sizin tercihiniz nasıl kullanırsanız kullanın. - Bende içimden demiştim kı , şu kafirler ne güzel isteklerde blunmuş , biri hariç hepisi kolay şeyler. Ama peygamberlik iddiasında bulunan birinden o zamanda istenecek güzel şeylermiş. - Ama bu isteklere verilen cevaplarda bir o kadar belirsiz. Yuvarlak laflar. - Tıpkı bu gün olanlar gibi... , İstekler somut , cevaplar soyut. Bekleyin Allah size gösterecek...türünden şeyler. Bu müslüman arkadaşlar da , bir korku var , sebebini anlamak güç. İslami forumdan beni şutlamadan önce de , aynı cümlelerle şikayet etmişlerdi MOD a. "Kafamızı karşıtırıyor bu zındık." "Atın bu kafiri burdan , kafamızı karıştırıyor" "Forum kaç gündür kaynıyor. Bu kafir buraya geldi geleli iç huzurum kalmadı." Buna benzer şeyler... Ve buraya yazamayacağım galiz sözler...!!!! KAFANIZ KARIŞIR İSE NOOLUR. En fazla , soru sormaya başlarsınız. Bu olur. Oda kötü değil. Gider bir islami kaynaktan bildiklerinizin araştırmasını yaparsınız. Belki yeni güzel iman artırıcı şeyler bulursunuz bu kaynaklarda. Yada içlerinden birisi açar bizim önerdiğimiz bir kitaba bakar , bizim ne kadar yanlış yolda olduğumuzu görür , imanı kuvvetlenebilir. Bunlar birer varsayım ama , genede bunlardan korkmayın. Dinden imandan çıkmaz sınız , korkmayın. Taraftarlarınız da azalmaz , bundan da korkmayın. Hatta kafanızı karıştıran bu zındıklar yüzünden , imanınız bile kuvvetlenebilir. Bir testten geçmiş olursunuz , kötü mu olur. Bunu siz büyük sınavdaki , size gönderilen sorular gibi alın. Belki bizler bir sınav aracıyızdır sizin için. Deneniyor olabilirsiniz , iman noktasında... Bu nedenle de , bizden ve beraber getirdiğimiz sorulardan korkmayın Sn Evren. Kafanız karışsa da korkmayın sn müslüman arkadaşlar. SN Evrenin kafası karışmaz bunda şüphe yok ama , O SİZLERİN KAFASININ KARIŞACAĞI İÇİN ENDİŞELENİYOR.!!!!! Saygılar. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Sn Evren , - Arapça da İman kelimesinin içerisinde Y harfi yok. Bu sizin tercihiniz nasıl kullanırsanız kullanın. - Bende içimden demiştim kı , şu kafirler ne güzel isteklerde blunmuş , biri hariç hepisi kolay şeyler. Ama peygamberlik iddiasında bulunan birinden o zamanda istenecek güzel şeylermiş. - Ama bu isteklere verilen cevaplarda bir o kadar belirsiz. Yuvarlak laflar. - Tıpkı bu gün olanlar gibi... , İstekler somut , cevaplar soyut. Bekleyin Allah size gösterecek...türünden şeyler. Bu müslüman arkadaşlar da , bir korku var , sebebini anlamak güç. İslami forumdan beni şutlamadan önce de , aynı cümlelerle şikayet etmişlerdi MOD a. "Kafamızı karşıtırıyor bu zındık." "Atın bu kafiri burdan , kafamızı karıştırıyor" "Forum kaç gündür kaynıyor. Bu kafir buraya geldi geleli iç huzurum kalmadı." Buna benzer şeyler... Ve buraya yazamayacağım galiz sözler...!!!! KAFANIZ KARIŞIR İSE NOOLUR. En fazla , soru sormaya başlarsınız. Bu olur. Oda kötü değil. Gider bir islami kaynaktan bildiklerinizin araştırmasını yaparsınız. Belki yeni güzel iman artırıcı şeyler bulursunuz bu kaynaklarda. Yada içlerinden birisi açar bizim önerdiğimiz bir kitaba bakar , bizim ne kadar yanlış yolda olduğumuzu görür , imanı kuvvetlenebilir. Bunlar birer varsayım ama , genede bunlardan korkmayın. Dinden imandan çıkmaz sınız , korkmayın. Taraftarlarınız da azalmaz , bundan da korkmayın. Hatta kafanızı karıştıran bu zındıklar yüzünden , imanınız bile kuvvetlenebilir. Bir testten geçmiş olursunuz , kötü mu olur. Bunu siz büyük sınavdaki , size gönderilen sorular gibi alın. Belki bizler bir sınav aracıyızdır sizin için. Deneniyor olabilirsiniz , iman noktasında... Bu nedenle de , bizden ve beraber getirdiğimiz sorulardan korkmayın Sn Evren. Kafanız karışsa da korkmayın sn müslüman arkadaşlar. SN Evrenin kafası karışmaz bunda şüphe yok ama , O SİZLERİN KAFASININ KARIŞACAĞI İÇİN ENDİŞELENİYOR.!!!!! Saygılar. sayin taklamakan, cani cikmakta olan bir insanin canini bana gostere bilirmisiniz.? Yokki ciksin mi diyecegiz.? Saygilar. Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Canın çıksın emi , Canı çıkasıca , Canım çıktı , şu elbiseleri ütülerken. ******* burnunu sıksan canı çıkacak , Canı çıkmaz onun , canı çıkmaaaazz. Az mı etti bibime. Bilirsiniz bunlar DEYİM dir. CANI ÇIKMAK. Siz adam ölürken olan değişiklikleri mi soruyorsunuz. Sanırım evet. Yaşamını tamamlamış bir canlı ölüyor. Acı çekiyor da olabilir çekmiyor da olabilir. şahsi bilgim pek yok bu konuda , doktor olan arkadaşlar var ise , onlar bizi aydınlatırlar. Ölüm vucut fonksiyonlarının durması demek. Beyinin fonksiyonları da durunca , BİLİNÇ kaybolur. Bundan sonra beyin ölümü gerçekleşti denir. Sonrası malum. Fişi çekerler. Vucuttan çıkan son nefestir. RUH değil. Sizin ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir. Oda diğerleri gibi BEYİN in bir faaliyetidir. O kadar. RUH yoktur. Uçmaz kaçmaz. Sorunuz bu ise eğer... Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 KAFANIZ KARIŞIR İSE NOOLUR. En fazla , soru sormaya başlarsınız. Karışık olan kafa ile karışık olmayan kafa. Karışık olan kafada fikirler, karşı fikirler vardır. Üretim için, yeni bir fikir oluşumu için bu karşıt fikirlerin çatışması gerekir. Aksi durum durağan beyindir, uyuyan beyindir, uyutulmuş beyindir. Hiç bir faaliyet yoktur. Doğada, doğa bilimlerinde yeni bir oluşum karşıtların mücadelesi sonucudur. Buna doğanın diyalektiği denir. Durağan bir yaşamın söz konusu olmayacağı gibi, durağan bir kafanında olmayacağı bilinmelidir. Fikirlerde böyledir. Beyinde çelişkiler oluşmazsa, karşıt tezler olmazsa, yeni fikirlerin oluşumu da söz konusu olamaz. Dogma, sabit, değişmez, kutsal, mükemmel, ideal artık gelişmez fikirler olamaz. Bir misal vermek gerekirse; Galileo diye kafası çalışan bir insan çıkacak, kafalardaki "dünya büyük bir öküzün üzerinde duruyor" diyen kafaları karıştıracak. Karışık kafalar, kafa karıştırıcının bulgularında doğruluklar görecek ve artık eski, yanlış olan fikirlerden vaz geçecekler. Düşünebiliyormusunuz, Galileo denen kafası çalışan insan kafaları karıştırmasa idi, halen dünya öküz boynuzunda idi. İyiki varmışsın Galileo. Hiç bir şey olduğu gibi kalmasın, kafalarda dahil olmak üzere, karışsın, çelşsin, çatışsın insan yararı, mutluluğu ve kardeşliği için yeni oluşumlar varolsun. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 "Eylemsizlik" x "Devinim" Devinim, doğanın en önemli özelliğidir... Kendi parçası olan insanlardan tutun her şeye, bunu aksettirir... İnsanların psikolojisine bile... Devinim, doğanın hayatta kalma becerisidir... Herşey bir "Denge" haline oturduğu izlenimi verir bazen... İnsan içinde bu böyle... İnsan birçok şeyi bildiğini ya da bilmesine yol açacak yolda olduğunu sanır... Emindir ve bu denge halidir... Bu denge sarsılmazsa eğer, o kişi artık üretimden uzak olur ve bir dinginlik haline girer. Çünkü Devinim için Dengesizlik hali şarttır. Dengesizlik halindeki birşey, ne olursa olsun, "Denge" haline dönmeye çalışacaktır, Ancak bu ulaşmak istediği yeni dengelenim hali, bir önceki denge hali değildir, olamaz... Çünkü o hali artık bozulmuştur, o hali bozacak etkenleri artık bünyesinde taşımaktadır. İnsan psikolojisinde, Denge Durumunun bozulmasına "Kafa Karışıklığı" denir... Kafası karışabilen insanlar, Sorgulamasını bilen ve zeki insanlardır. Çünkü onlar tek bir Denge durumuna esir kalamazlar... Eylemsiz değillerdir... Kafası karışabilen kimse, kafasını karıştıran halinin birebir farkındadır... Ve kafasını karıştıran şeyleri özümseyerek yeni bir dengelenim haline geçebilecek yapıdadır... Bu durumu hemen herkes yaşar ama sadece zeki ve cesur insanlar alt edebilir... Bu insanlar, kafalarını karıştıran eski denge durumunun kusurluluğunun farkına varır, Yeni bilgileri ve dengesini bozan verileri anlamlandırır, Kendisine bir denge hali yaratır... Bu durumu aşamayan insanlar ise, kafasını karıştıran ortamdan uzaklaşır, Ya da kafasını karıştıranları uzaklaştırır... Her fikir grubu için bu böyledir... Ne olursa olsun... İsyankarlık, Asilik iyidir... Alternatifleri değil de, var olan gerçeklikleri ararlar... Dik dururlar... Kendilerinden emindirler... Şu halde "Kafa Karışıklığı"na karşı olan insanlar, şunlara da karşıdırlar: - Bir kimsenin potansiyel zekasını kullanma yetisine... - Bir kimsenin özgürlük arayışına... - Bir kimsenin, var olan düzenden kopmak istemesine... - Bir kimsenin yeni ve geniş fikirler üretmesine... - Bir kimsenin yeni sorular sormasına... - Bir kimsenin var olan ve üretime kapalı Denge durumunu yıkmak isteyip, üretime yönelmesine... Devinimi ve Dengesizlik Hali (Kafa karışıklığı) olmadan, Hiç kimse Özgür İradeli olamaz... Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Canın çıksın emi , Canı çıkasıca , Canım çıktı , şu elbiseleri ütülerken. . . ... olum esnasında acı cekenler de olur cekmeyenlerde, bu dedıgım bızım gorebıldıklerımıze gore boyledır. kımbılır belkıde herkes acı cekerde alametlerını bız bılmeyız yahut tersı. bıldıgımız bısey var daha dogrusu bıze bıldırılen. peygamber efendımız a.s bıldırmıs. dıyorkı; oyle gunahlar vardırkı olum anında cekılen ıstıraptan baska hıcbırsey onun keffaretı olamaz''. bısey farkettım gercı bu dılbılımcılerınn konusu ama sn taklamakan o can degıl bılınctır demıs. bende merak ettım ınsana neden bılınclı dememıslerde canlı demısler? yada bu asamada afedersınız ama hayvanlarada bundan sonra bılınclımı dıyecegız. yok demeyeceksek ne dıyecegız. yoksa hayvanlar cansızmı Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 olum esnasında acı cekenler de olur cekmeyenlerde, bu dedıgım bızım gorebıldıklerımıze gore boyledır. kımbılır belkıde herkes acı cekerde alametlerını bız bılmeyız yahut tersı. bıldıgımız bısey var daha dogrusu bıze bıldırılen. peygamber efendımız a.s bıldırmıs. dıyorkı; oyle gunahlar vardırkı olum anında cekılen ıstıraptan baska hıcbırsey onun keffaretı olamaz''. bısey farkettım gercı bu dılbılımcılerınn konusu ama sn taklamakan o can degıl bılınctır demıs. bende merak ettım ınsana neden bılınclı dememıslerde canlı demısler? yada bu asamada afedersınız ama hayvanlarada bundan sonra bılınclımı dıyecegız. yok demeyeceksek ne dıyecegız. yoksa hayvanlar cansızmı Bu süper bir yorum. Bıçağı aldım , ve ekrandan bu mesajın olduğu kısmı kestim. Saklayacam. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Bu süper bir yorum. Bıçağı aldım , ve ekrandan bu mesajın olduğu kısmı kestim. Saklayacam. gercı sız sımdı dervısten zıkırden bahsedebılırsınız, dogruda edersınız ınanın bazen bende oyle yapıyorum ama bu benım ısaret ettıgım noktaya bı acıklama getırmıyor. Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 2 Eylül , 2008 gercı sız sımdı dervısten zıkırden bahsedebılırsınız, dogruda edersınız ınanın bazen bende oyle yapıyorum ama bu benım ısaret ettıgım noktaya bı acıklama getırmıyor. Sana cevap yok hocam. Önce şahsınıza sorduğumuz soruları bir yanıtlayınız. Sonra bu muhalefet tarzı , yazılarınızı dikkate alalım. Ciddi bişey yapmak istiyorsanız , önce sorulara bir cevap veriniz. Benim kesmeli cevabım da pek ince kaçmış.... Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Sana cevap yok hocam. Önce şahsınıza sorduğumuz soruları bir yanıtlayınız. Sonra bu muhalefet tarzı , yazılarınızı dikkate alalım. Ciddi bişey yapmak istiyorsanız , önce sorulara bir cevap veriniz. Benim kesmeli cevabım da pek ince kaçmış.... burda bulunma amacım sn taklamakanın sorularına cevap vermektır dıye bır taahhudum olmadı. sorduklarınızın cevabını bılmedıgımıde soyledım. ha sız dıkkate deger bulmuyorsanız tercıh sızın dıkkate almayabılırsınız Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 burda bulunma amacım sn taklamakanın sorularına cevap vermektır dıye bır taahhudum olmadı. sorduklarınızın cevabını bılmedıgımıde soyledım. ha sız dıkkate deger bulmuyorsanız tercıh sızın dıkkate almayabılırsınız Sorulan sorulara cevap vermek gibi bir taahhüdünüz yok , ama her iletide soru sorarsınız. Bu durumda , soru soruyorsanız. Sıze sorulmasına da ses cıkarmamanız gerekır. Diğer yandan , sorduğum soruların cevabınızı bılmedıgınız baska bır baslıkta yazmıs sınız. ben ıletımı , o baslıgı gormeden yazmıstım. Madem cevaplayamıyorsunuz. Bende sorularımı cekıyorum. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 3 Eylül , 2008 Sorulan sorulara cevap vermek gibi bir taahhüdünüz yok , ama her iletide soru sorarsınız. Bu durumda , soru soruyorsanız. Sıze sorulmasına da ses cıkarmamanız gerekır. Diğer yandan , sorduğum soruların cevabınızı bılmedıgınız baska bır baslıkta yazmıs sınız. ben ıletımı , o baslıgı gormeden yazmıstım. Madem cevaplayamıyorsunuz. Bende sorularımı cekıyorum. evet uzgunum ne yazıkkı cevaplayamıyorum. Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2008 Ölüm vucut fonksiyonlarının durması demek.Beyinin fonksiyonları da durunca , BİLİNÇ kaybolur. Bundan sonra beyin ölümü gerçekleşti denir. Sonrası malum. Fişi çekerler. Vucuttan çıkan son nefestir. RUH değil. Sizin ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir. Oda diğerleri gibi BEYİN in bir faaliyetidir. O kadar. RUH yoktur. Uçmaz kaçmaz. bısey farkettım .... sn taklamakan o can degıl bılınctır demıs. bende merak ettım ınsana neden bılınclı dememıslerde canlı demısler? yada bu asamada afedersınız ama hayvanlarada bundan sonra bılınclımı dıyecegız. yok demeyeceksek ne dıyecegız. yoksa hayvanlar cansızmı Okuduğunuzdan anladıklarınızla yazılanlar ne kadar da farklı şeyler öyle değil mi? Taklamakan, "Sizin ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir." demiş... Siz, "sn taklamakan o can degıl bılınctır demıs." diye anlamışsınız... *** Taklamakan "ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir." ifadesini kullandığına göre devamındaki mantığınıza göre konuyu şu şekilde sulandırmamız daha uygun... "neden bılınclı dememıslerde ruhlu demısler?" yada bu asamada afedersınız ama hayvanlarada bundan sonra ruhlu mu dıyecegız. yok demeyeceksek ne dıyecegız. yoksa hayvanlar BİLİNÇsiz mi? *** gercı sız sımdı dervısten zıkırden bahsedebılırsınız, dogruda edersınız ınanın bazen bende oyle yapıyorum ama bu benım ısaret ettıgım noktaya bı acıklama getırmıyor. Galiba okuduğunuzu farklı anlayıp yada yorumladığınızı kavradığınız zaman... işaret ettiğiniz noktaya gerekli açıklamanın tarafınızdan "pardon" olarak verilmesi gerektiğini kabul etmeniz gerekiyor... Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 5 Eylül , 2008 Sn gecekuşu , Hislerime tercüman oldunuz. Saygılar. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Okuduğunuzdan anladıklarınızla yazılanlar ne kadar da farklı şeyler öyle değil mi? Taklamakan, "Sizin ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir." demiş... Siz, "sn taklamakan o can degıl bılınctır demıs." diye anlamışsınız... *** Taklamakan "ruh diye adlandırdığınız şey , BİLİNÇ tir." ifadesini kullandığına göre devamındaki mantığınıza göre konuyu şu şekilde sulandırmamız daha uygun... *** Galiba okuduğunuzu farklı anlayıp yada yorumladığınızı kavradığınız zaman... işaret ettiğiniz noktaya gerekli açıklamanın tarafınızdan "pardon" olarak verilmesi gerektiğini kabul etmeniz gerekiyor... ********** sn gecekusu; ıletısım aracımız bılgısayar olduguna gore azda olsa bılgınız vardır. malumunuz bılgısayarlar ıslemcı, ram, anakart ve dısk gıbı elektronık devreler barındıran parcalardan olusur. fakat bu parcalar kendı baslarına bır cesetten farksızdırlar. sn. taklamakana yazmıs oldugum cevapta farkedemedıgım hususu sayenızde anlama ımkanı buldum. yukarda saydıgım parcaların bı ıslevının olabılmesı ıcın ısletım sıstemlerının yeterlı oldugunu zannederken elektrıgı goz ardı ettıgımı fark ettım. su an ıcın daha cok ınsanın verdıgı komutlar ıle calısabılen bu makınalar, bılımın ulasabıldıgı noktalara gore bırer kamera ve algılayabılme ve karar verebılme yetenegı ıle donatılabılırlerse eger ınsana olan benzerlıklerı cok daha artmıs olacak. vermeye calıstıgım cevapta ruh yerıne can demısım. dedıgım ana kadarda ıkısını bırbırının aynı dusunur ''ruha kavusan beden can bulur ve hayat baslar'' derdım. oysa bırbırınden ayrılmayan, butune aıt parcalar oldugunu ancak fark ettım. canmı bedenı tasıyor yoksa bedenmı canı kendınde barındırıyor bılmıyorum ancak, her ıkı durumun son bulması ruhun kabzedılmesı demek oluyorkı sn taklmakanın ıfadesı ıle fıs cekılıyor. hulasaaa haklıymıssınız. ruh can yerıne can ruh yerıne kullanılamazmıs. PARDON. lakın o halde soru daha bı cetrefıılı hal alıyo. ruh bılınc ıse can nedır? bızım ruh dıye adlandırdıgımız sey bılınc ıse, sevınme uzulme duygulanma gıbı faalıyetlerde beynemı aıttır. eger boyle ıse duygusuz yahut gaddar ınsanların IQ'larımı dusuktur. bılınc kelımesının ruh yerıne ıkame edılmeye calısılması ıslamı kavramları gundemden dusurmeye yonelık bı cabamıdır? Okuduğunuzdan anladıklarınızla yazılanlar ne kadar da farklı şeyler öyle değil mi? haklısınız, yazılandan murat ne olursa olsun kısı kendı ıstedıgı gıbı anlayabılıyor. Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 sn. taklamakana yazmıs oldugum cevapta farkedemedıgım hususu sayenızde anlama ımkanı buldum Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 **********sn gecekusu; Okuduğunuzdan anladıklarınızla yazılanlar ne kadar da farklı şeyler öyle değil mi? haklısınız, yazılandan murat ne olursa olsun kısı kendı ıstedıgı gıbı anlayabılıyor. Değerli arkadaşım... Alıntıladığım bu yazdıklarınıza aynen katılıyorum... Benim size, sizin de bana söylemek istediklerimiz aynı şeyler zaten... Söylediğimiz aynı şeyleri benim penceremden biraz daha açmak istiyorum... *** Siz "Ruh ve canlı" sözcüklerini aynı kavram olarak değerlendiriyorsunuz... İnsanlara ve onların yaşamına "dinsel inançınızın kabul ve değerleriyle" yorum ve düşünceler üreterek baktığınız için, İkisini aynı kavrammış gibi algılamış olmanız ve ifade etmeniz son derece doğal... Oysa, Canlı: Canı olan, diri, yaşayan anlamındadır... CANLI: "Yaşayan, elle tutulur, gözle görülür, ve gelişim içerisinde olan bir varlığı ifade eder...Somut bir varlıktır..." RUH ise: "Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği özdür...Soyut bir varlıktır..." Özetle ikisi aynı kavramlar değildir... Biri Somut yani gerçek...Diğeri Soyut yani varsayımdır... Bu ayrımın biraz daha açılması ve daha iyi kavranması için şunu da belirtmekte yarar var... Çünkü İlahiyatın ifade ettiği "ruh" kavramıyla günlük yaşamımızda mecazi olarak kullandığımız "ruh" kavramı... Kafanızda kavram kargaşası yaratarak yazılarınızda ortaya çıkan kavram karışıklığına neden olmuş... Dinsel bakışın ötesinde "ruh" kelimesi günlük yaşamda mecazi olarak "Canlılık ve duygu" yu ifade etmek için de kullanılır... Mecazi anlamda bir "ruh"tan söz ettiğimizde, bu kelimeye bazı anlamlar yükleriz... Bununla, gözle görülmese de, ancak hissedilerek anlaşılabilen havaya, rüzgara, güzel kokuya, esintiye benzeyen bir etkeni amaçlarız... *** Oysa İlahiyat "Ruh" kavramını "İnsanda vücuttan ayrı soyut bir varlık" olarak kabul ettiği için -sizinde değerlendirmelerinizde görüldüğü gibi -kavram karışıklığı yaratarak az anlaşılır hale sokar... İlahiyatta "ruh" kelimesinin ifade ettiği anlam:... "Bilinmeyen bir cevherdir, tümüyle basittir, bir mekana sahip değildir; maddeyle hiçbir ilgisi ve ilişkisi yoktur" ... Dinlerin ve dinci felsefelerin soyut "ruh" kavramı ile "Canlı" varlıkların "canlığı ve duyguları" arasında kavram karışıklıkları yaratmasının dışında... _* İlahiyatın tanımladığı "ruh" hakkında en küçük bir fikir oluşturacak bir insan var mıdır? _* İlahiyat dilinde "ruh", anlamsız bir laftan, bir düşünce yokluğundan başka bir şey midir? Bu soruların yanıtını aradığımızda... "Ruhaniyet düşüncesi, modelsiz bir fikir" olarak karşımıza çıkar... Yaşamın gerçeklerine sağduymuzla baktığımızda ve normal bir insan zekasıyla değerlendirdiğimizde... "Bir ruhun madde üzerine etkisi hakkında ilahiyat tarafından bize verilmeye çalışılan düşüncenin hiçbir şey ifade etmediği, ya da modeli olmayan bir düşünceyi ifade ettiğini... "Canlı varlığın" somut, "Ruhani varlığın" soyut bir kavram olduğunu.., Sizin ifadelerinizde yer aldığı gibi ikisinin aynı şeyler olmadığını hemen anlar,algılar ve kavrarız..." *** Son olarak aşağıdaki şu sorunun yanıtını ikimiz birlikte vermeye çalışalım... _* Bütün Canlı Varlıkların , var oldukları bütün duyularımızla sabit olan, her an sonuçlarını algıladığımız, iş yaptığını, hareket ettiğini gördüğümüz insanların ve canlı maddelerin doğal yaşamları içinde gözlemleyerek, kurallarını ve gelişimlerini anlamaya, kavramaya çalışmak; Onların gerçekliğini, oluşumlarını ve varoluş nedenlerini bilinmeyen bir kuvvete, "ruhani" bir varlığa atfetmekten ve yüklemekten daha gerçekçi, daha doğal ve daha anlaşılabilir değil midir? Ayrıca "Yazılandan murat ne olursa olsun kişi kendı ıstedıgı gıbı anlayabiliyor..." ifadesini karşılıklı olarak test etmek için... "mecazi yaklaşımlar yerine yaşamın gerçeklerini göz önünde tutarak" kendimize dürüst davranmak adına son olarak şu soruyu da soralım!... _* Yukarıdaki soruya ikimizde aynı yanıtı mı vereceğiz.? _* Hangimizin vereceği yanıt, "Canlı ve doğal yaşamın gerçekliği, onun doğasını oluşturan kural ve gelişmeleri" Yada "İlahiyatın öğretisi ve varsayımları" üzerine olacak?... _* Benim yanıtım "EVET" ya sizin ki? *** *tna Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 o halde soru daha bı cetrefıılı hal alıyo. ruh bılınc ıse can nedır?bızım ruh dıye adlandırdıgımız sey bılınc ıse, sevınme uzulme duygulanma gıbı faalıyetlerde beynemı aıttır. eger boyle ıse duygusuz yahut gaddar ınsanların IQ'larımı dusuktur. bılınc kelımesının ruh yerıne ıkame edılmeye calısılması ıslamı kavramları gundemden dusurmeye yonelık bı cabamıdır? Çetrefilli hal neden alsınki? Canlılık kelimesi can kelimesinden türemiştir. Maddenin yaşaması, faliyetli olduğunu bildiren bir kavramdır. Doğadaki faaliyete canlılık demiyormuyuz? Faaliyet göstermeyen bir yıldıza ölü yıldız demiyormuyuz? Bir darp halinde canı yanan kişinin canının yanması, biyolojik izahla derinin dolayısı ile hücrenin zarar görüp, beyinin de bağlı sinirler yolu ile bu acıyı algılaması canlılığı, algılamayan canlının ise canlılık halinin sona ermiş olduğunu göstermezmi? Canlı, organların algılarını sinirlerle beyine ileten, beyinin yine sinirlere emriyle organları çalışan, faaliyeti(canı, canlılığı) olan bir varlıktır. Tıpkı senin bilgisayar örneğindeki gibi. İnsan gibi komplikeleşmiş bir bilgisayarın da her hangi bir organı(devresi, ram, işlemci vs.) faaliyetini durdurduğunda tıpkı insan gibi ya faaliyetini durduracak yada yarı faaliyetle çalışacak. Bu örnekle de, yarı canlılığı düşündüğümüzde, canı/canlılığı teşkil eden organsal(maddesel) birlikteliğin zarar gördüğü, ve can denilen hareketliliğin zarar görüp, faaliyetini azalttığı maddesel bir hareketliliğin ispatıdır. Ruh denilen olgunun da, bilimsel canlılıkla ilgisinin olmadığı, uydurma, metafizik, mitolojik, teolojik, soyut(düşünceye ait, gerçekle ilgisi olmayan) bir kavram olduğu bilinmektedir. Arakadaşlarımız bunları açıklamışlar zaten. sevınme uzulme duygulanma gıbı faalıyetlerde beynemı aıttır. eger boyle ıse duygusuz yahut gaddar ınsanların IQ'larımı dusuktur. İnsanlarda duyguların oluştuğu limbik halkanın altında, beyin sapının üzerinde bulunan "amigdala" birbirleri ile bağlantılı yapılardan oluşan badem şeklinde bir beyin kısmıdır. Sağ ve sol olmak üzere iki bölümden oluşmuştur. Duygusal farklılıkları olan insanların, beyinin amigdala kısmı beyin algılaması ile senkronlu, etkileşimli çalıştığından farklı tepkilerin olması bilimsel bulgulardır. Alıntı
Φ TAKLAMAKAN Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Ben ruhsuzun tekiyim. O zaman ben cansız mıyım. Peki nasıl yazıyorum bu yazıları. Sn Bilimselci ağabey, Sizin iletinizden sonra yazdım bunu ama , sizin iletinize eleştiri değil. Canlılık la ruh lu olmayı karıştırıp bana soranlara... Saygılar. Alıntı
Φ kafedengi Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Değerli arkadaşım...Alıntıladığım bu yazdıklarınıza aynen katılıyorum... Benim size, sizin de bana söylemek istediklerimiz aynı şeyler zaten... Söylediğimiz aynı şeyleri benim penceremden biraz daha açmak istiyorum... *** Siz "Ruh ve canlı" sözcüklerini aynı kavram olarak değerlendiriyorsunuz... İnsanlara ve onların yaşamına "dinsel inançınızın kabul ve değerleriyle" yorum ve düşünceler üreterek baktığınız için, İkisini aynı kavrammış gibi algılamış olmanız ve ifade etmeniz son derece doğal... Oysa, Canlı: Canı olan, diri, yaşayan anlamındadır... CANLI: "Yaşayan, elle tutulur, gözle görülür, ve gelişim içerisinde olan bir varlığı ifade eder...Somut bir varlıktır..." RUH ise: "Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak kabul ettiği özdür...Soyut bir varlıktır..." Özetle ikisi aynı kavramlar değildir... Biri Somut yani gerçek...Diğeri Soyut yani varsayımdır... Bu ayrımın biraz daha açılması ve daha iyi kavranması için şunu da belirtmekte yarar var... Çünkü İlahiyatın ifade ettiği "ruh" kavramıyla günlük yaşamımızda mecazi olarak kullandığımız "ruh" kavramı... Kafanızda kavram kargaşası yaratarak yazılarınızda ortaya çıkan kavram karışıklığına neden olmuş... Dinsel bakışın ötesinde "ruh" kelimesi günlük yaşamda mecazi olarak "Canlılık ve duygu" yu ifade etmek için de kullanılır... Mecazi anlamda bir "ruh"tan söz ettiğimizde, bu kelimeye bazı anlamlar yükleriz... Bununla, gözle görülmese de, ancak hissedilerek anlaşılabilen havaya, rüzgara, güzel kokuya, esintiye benzeyen bir etkeni amaçlarız... *** Oysa İlahiyat "Ruh" kavramını "İnsanda vücuttan ayrı soyut bir varlık" olarak kabul ettiği için -sizinde değerlendirmelerinizde görüldüğü gibi -kavram karışıklığı yaratarak az anlaşılır hale sokar... İlahiyatta "ruh" kelimesinin ifade ettiği anlam:... "Bilinmeyen bir cevherdir, tümüyle basittir, bir mekana sahip değildir; maddeyle hiçbir ilgisi ve ilişkisi yoktur" ... Dinlerin ve dinci felsefelerin soyut "ruh" kavramı ile "Canlı" varlıkların "canlığı ve duyguları" arasında kavram karışıklıkları yaratmasının dışında... _* İlahiyatın tanımladığı "ruh" hakkında en küçük bir fikir oluşturacak bir insan var mıdır? _* İlahiyat dilinde "ruh", anlamsız bir laftan, bir düşünce yokluğundan başka bir şey midir? Bu soruların yanıtını aradığımızda... "Ruhaniyet düşüncesi, modelsiz bir fikir" olarak karşımıza çıkar... Yaşamın gerçeklerine sağduymuzla baktığımızda ve normal bir insan zekasıyla değerlendirdiğimizde... "Bir ruhun madde üzerine etkisi hakkında ilahiyat tarafından bize verilmeye çalışılan düşüncenin hiçbir şey ifade etmediği, ya da modeli olmayan bir düşünceyi ifade ettiğini... "Canlı varlığın" somut, "Ruhani varlığın" soyut bir kavram olduğunu.., Sizin ifadelerinizde yer aldığı gibi ikisinin aynı şeyler olmadığını hemen anlar,algılar ve kavrarız..." *** Son olarak aşağıdaki şu sorunun yanıtını ikimiz birlikte vermeye çalışalım... _* Bütün Canlı Varlıkların , var oldukları bütün duyularımızla sabit olan, her an sonuçlarını algıladığımız, iş yaptığını, hareket ettiğini gördüğümüz insanların ve canlı maddelerin doğal yaşamları içinde gözlemleyerek, kurallarını ve gelişimlerini anlamaya, kavramaya çalışmak; Onların gerçekliğini, oluşumlarını ve varoluş nedenlerini bilinmeyen bir kuvvete, "ruhani" bir varlığa atfetmekten ve yüklemekten daha gerçekçi, daha doğal ve daha anlaşılabilir değil midir? Ayrıca "Yazılandan murat ne olursa olsun kişi kendı ıstedıgı gıbı anlayabiliyor..." ifadesini karşılıklı olarak test etmek için... "mecazi yaklaşımlar yerine yaşamın gerçeklerini göz önünde tutarak" kendimize dürüst davranmak adına son olarak şu soruyu da soralım!... _* Yukarıdaki soruya ikimizde aynı yanıtı mı vereceğiz.? _* Hangimizin vereceği yanıt, "Canlı ve doğal yaşamın gerçekliği, onun doğasını oluşturan kural ve gelişmeleri" Yada "İlahiyatın öğretisi ve varsayımları" üzerine olacak?... _* Benim yanıtım "EVET" ya sizin ki? *** *tna sondan basa dogru gıtmek belkı yazının devamını okumanıza manı olacak amma ben yınede oyle yapacagım. sorunuza cevap vermem elma ıle armutun ınanan ıle ınanmayanın mukayesesı anlamına gelecegı ıcın saglıklı bır sonuca ulasmamızı saglayamayacaksada, sızın soyutluguna benım katıyetıne ınandıgım ruhun ''kı bıze Allah tarafından bahsedılmıstır'' neden ve nasıllarını sormaya devam ederek mana ve muhtevasını anlamaya calısmanın takıp edılmesı gereken mantıklı bır yol olduguna ınanıyorum. sızın varlıgını kabul etmedıgınız ruhu sn taklamakan bılınc dıye tarıf etmıstı. sız ıse canlı olandan bahs etmıs ama cana daır bısey soylememıssınız. can nedır, kaynagı nedır neden gelır ve nıye bıze gelır canlı elbette canı olandır lakın sızın kabul etmedıgınız bazıları tarafından bılınc dıye tarıf edılen sey nasıl oluyorda her zaman ınsanda olabılırken bır kez bıle yanılıp hayvanda gorulemıyor. szıde aynı fıkırdemısınız bılmıyorum ama bazılarının dedıgı ''her sey tesadufler sonucu olusmustur'' tezı gercek ıse o tesadufler bıraz evvel soylemeye calıstıgım ''hayvanlara nasıl olmusta bı kez bıle bılınc tesaduf ettırememıslerdır''. bu soyledıklerıme bakarak ben kendıme dıyorum kı bu nızam bılıncı tam, yerınde ve hıcbır zaman zaafa ugramayan ve bır olan bır bılınc yanı Allah tarafından ıkame edılmıs su andada O'nun tarafından koyulan kaıdelerın sebep sonuc ılıskılerı ıle surebılmektedır. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.