Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

BİR ALLAH'A İNANMAK GEREKSİZDİR EN DOĞRUSU ONU HİÇ DÜŞÜNMEMEKTİR.


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Manayı fazla zorladın mı , uçar gider.

 

tefsır dersınde ıkıncı oldugunuz yazmıssınız bı yerde, bı de bırıncıden soz etmıssınız. bu ıkıncılıgı nasıl basardınız hıc zorlamadanmı.

bıde merak ettım bırıncıde sızın gıbı ınkar yolunumu tercıh ettı

 

Sizi tebrik ediyorum...

 

Konunun içeriğiyle ilgili tartışmak yerine kıyısında köşesinde dolanarak,

Konuyla ilgisiz laf olsun diye kısır ve kişiselleşmiş yaklaşımlar üretmeyi başarabildiniz...

***

 

Bu başlık, “Tanrının varlığı hakkında tartışılmasının uygun şart ve olanaklarını sağlayarak,

Anlamlılığı konusunda -deneysel doğrulama- kurallarını benimseyerek,

Doğrulanabilirliğini -Akıl yürüten, olgucu- bir bakış açısıyla anlamak, anlaşılabilirliğini sağlamak amacıyla açılmıştır…

 

Buradaki hedef günümüze değin insanoğlunun düşünce yapısını ve yaşamını etkileyen "Tanrının varlığı ve yokluğu" konusunda

Akla dayanan, Akılsal” veya “Varsayılan, Anlatılan” ama doğrulanabilirliği, anlamlı oluşu “mantık ve kanıtla” desteklenebilen

Ve bunların da ötesinde bu iddialarının doğruluk ve yanlışlıklarının entelektüel düzeyde tartışılabilmesi amacıdır…

 

Gerçek şu ki; inanan bir teist için tanrı vardır ve tanrı hakkında anlamlı bir şekilde konuşmak birtakım sorunlar barındırsa da, mümkündür.

Tanrıya inanan birinin, Tanrısı hakkında söylediği her ifadenin doğruluğu ve yanlışlığı sonunda istese de istemese de

İnsan oğlunun sağduyusu öne çıkınca böyle bir "Tanrının" var olup olmadığı problemine dönecektir.

 

Ortaya çıkan bu problem onları bu konuda entelektüel düzeyde tartışmak yerine,

Ne yazık ki konunun sulandırılması yönünde yaklaşımlar üretmeye ve yazılar yazmaya yönlendiriyor…

 

*tna

Gönderi tarihi:
Sizi tebrik ediyorum...

 

Konunun içeriğiyle ilgili tartışmak yerine kıyısında köşesinde dolanarak,

Konuyla ilgisiz laf olsun diye kısır ve kişiselleşmiş yaklaşımlar üretmeyi başarabildiniz...

***

 

Bu başlık, “Tanrının varlığı hakkında tartışılmasının uygun şart ve olanaklarını sağlayarak,

Anlamlılığı konusunda -deneysel doğrulama- kurallarını benimseyerek,

Doğrulanabilirliğini -Akıl yürüten, olgucu- bir bakış açısıyla anlamak, anlaşılabilirliğini sağlamak amacıyla açılmıştır…

 

Buradaki hedef günümüze değin insanoğlunun düşünce yapısını ve yaşamını etkileyen "Tanrının varlığı ve yokluğu" konusunda

Akla dayanan, Akılsal” veya “Varsayılan, Anlatılan” ama doğrulanabilirliği, anlamlı oluşu “mantık ve kanıtla” desteklenebilen

Ve bunların da ötesinde bu iddialarının doğruluk ve yanlışlıklarının entelektüel düzeyde tartışılabilmesi amacıdır…

 

Gerçek şu ki; inanan bir teist için tanrı vardır ve tanrı hakkında anlamlı bir şekilde konuşmak birtakım sorunlar barındırsa da, mümkündür.

Tanrıya inanan birinin, Tanrısı hakkında söylediği her ifadenin doğruluğu ve yanlışlığı sonunda istese de istemese de

İnsan oğlunun sağduyusu öne çıkınca böyle bir "Tanrının" var olup olmadığı problemine dönecektir.

 

Ortaya çıkan bu problem onları bu konuda entelektüel düzeyde tartışmak yerine,

Ne yazık ki konunun sulandırılması yönünde yaklaşımlar üretmeye ve yazılar yazmaya yönlendiriyor…

 

*tna

bu baslıkta yazılanları bastan sona okursanız eger yazdıklarımın hıcbırının kıyısında kosesınde dolanmak olmadıgını net bı sekılde gorebılırsınız

Gönderi tarihi:
Bunlar eskilerin masalı.

 

Onları çok okuduk , dinledik.

 

Siz önce itiş kakışın kimle kim arasında olduğunu iyi etüd edin.

 

Olan kime olmuş onu da etüd edin.

 

Sonra yeniden masal anlatırsınız.

 

Size öğretilen masalda mantık hataları var.

 

Masal ya. Mantık beklemek te hatalı aslında ama.

 

En doğru ve evrensel düşünce benimki deyince...

 

Bizde bunları yazmak zorunda kalıyoruz.

bilim diyoruz ilim diyoruz deiştirilen onun için ilme oda bulunabılmıs yanı elımızdekı su yılda bılıme ters olan tevrat ve dier kitapları haricinde bende oncelerı çok sorguladım varmı yokmu diye tevratta gordumkı 7 gunde yaratılma 7.gun dınlenme evrenın 3.gun galıba yeşil yaratılıyor 4.gun hava ama hava olmadan fotosentez oda olmadan yeşil olmuyor bulunmus bilime aykırı şimdi bakalım kurana hangi kıtapda kurandkı mucizeler var mesela yıldızların evrenın donmesı bellı yorungede yuzme olayı ne olur soleyın eskı kayıtlarda nerde yıldızların dondugu bellı yorungede yuzduklerı var hatta 1700 lerde avrupada ınsan yakarlardı dunya yuvarlak dıyene mevlana bızde 1100 lerde ortada kendı eksenınde donen şems(arabça guneş demek) kendlerıde hem kendı eksenınde hem şems ın etrafında doner adınada sema yanı gokyuzu der gel ne olursan gel bana gel deıl ıslama gel derdı hemde donerken kafaları gezegenlerın 28derece acıyla egık bu o zaman bılıme aykırıydı sımdı bulundu papalık cıkamıyor ısın ıcınden cok kısı mevlana sayesınde dın deısıyor papalık basladı sankı ıslam alımı deılde ayrı bır dıne kendı tekkesıne caırıyor mevlana goruntusu vermeye ha ınka maya dersenız gece karanlıgında yıldızlara bakıp yazıp cızmek kolaydır ama onların donduklerı 28 derece acıyla gunes kendı dıerlerı hem ken dı hem gunes etrafında dondugunu kayıt edılen bır eskı uygarlık kayıt varmıdır kı mevlananın bu semasına ne yapıyorsun dıyenlere cevabı alemler donuyor ben donmusum azmı cevabı hadı bunu gectık demır ayetı bız demırı gokden yere ındırdık kullanasınız dıye demır ıcın 100mılyon derece sıcaklık gerekıyor bulundu olusması ıcın yanı dunyaya ozgu maden deıl gunes bıle 20mılyon derece kara guneslerın yıldızların 100mılyana varıp souması sonucu olusup patlamasıyla olustugu bulundu ha inkalar mayalar gunes enersışi ucakları demeyın yalan yok ole bır sey daha gunes enerjılı bır ucak bulunmadı arkeolojıde ama ınsan olulerı bulunuyor 5000 yıllık ole olsaydı demır altın v.s hıc curumez kolay bulunurdu hadı onuda bırakın daha yenı bır olay kolonloma olayı sadece kulak hucrelerınden yapılabılıyor su an açıklandı dıer bacak v.s hucresı sonuc vemedı yapılamıyor kuranda nısa suresıydı galıba ve şeytan dedıkı dıye baslar onlara emredeceımde yarattıklarnın kulaklarını kestırteceım ve gene onlaa emredeceımde yarattıgını deıstırttıreceım der yenı yepyepı 2008 kolonlamsı gene kuranda var bunun gıbı bınlerce ornek yenıde yazılmadı bu kuran 570 lerde geldı suphesı olan ayetlerden topkapı sarayında asıl kuran var el yazımı sokar kaıdını karbon testıne anlasılır yılı hatta saatı ha sımdı bunun gıbı kerametler uyarılar hangı kıtapda var gece karanlıgında yızldızları cızmek le onların sole sole su açıyla donmesını solemek bırmı varmı bu dunyanmızda eskı uygarlıklakda bır kayıt varmı bu sekıl sımdı acaba hangı ılım bılım hangı akıldan bahsedıyoruz bunlara acıklaması olan varmı acaba ama delıllerıyle belgelerıyle

Gönderi tarihi:
Kimi insanlar Tanrının kendisini koruyup gözettiğine inanırlar.

 

Oysa o Tanrı , gerçekten var olsa idi , yada gözetse idi , baştan cennetten atmazdı.

 

Yada şimdi hooop alır cennete koyardı.

 

Emin değil.

 

Sınav yapıyor.

 

Bu yüzden de acı çekmenize sebep oluyor.

 

Şeytanla itiş-kakış yapan kendisi, olan Ademoğluna oluyor.

 

Tanrı bana yardım ediyor sebebi ile bir Tanrının varlığına inanmak , aslında yukardaki nedenlerden dolayı inanmamayı gerektirir.

 

Saygılar.

eğer Atatürk islamla ilgili bu sozleri inanarak solemişse o zamanın savaşan halkına askerıne takıye yapmıs demektır cunku o halk bu sozlerı bılse bakıslarının cok daha farklı olacaı bellı deılmı onun ıcın demekkı sımdıkı takıyye yapanlarıda kınamayalım ee eden bulur demısler
Gönderi tarihi:
bilim diyoruz ilim diyoruz deiştirilen onun için ilme oda bulunabılmıs yanı elımızdekı su yılda bılıme ters olan tevrat ve dier kitapları haricinde bende oncelerı çok sorguladım varmı yokmu diye tevratta gordumkı 7 gunde yaratılma 7.gun dınlenme evrenın 3.gun galıba yeşil yaratılıyor 4.gun hava ama hava olmadan fotosentez oda olmadan yeşil olmuyor bulunmus bilime aykırı şimdi bakalım kurana hangi kıtapda kurandkı mucizeler var mesela yıldızların evrenın donmesı bellı yorungede yuzme olayı ne olur soleyın eskı kayıtlarda nerde yıldızların dondugu bellı yorungede yuzduklerı var hatta 1700 lerde avrupada ınsan yakarlardı dunya yuvarlak dıyene mevlana bızde 1100 lerde ortada kendı eksenınde donen şems(arabça guneş demek) kendlerıde hem kendı eksenınde hem şems ın etrafında doner adınada sema yanı gokyuzu der gel ne olursan gel bana gel deıl ıslama gel derdı hemde donerken kafaları gezegenlerın 28derece acıyla egık bu o zaman bılıme aykırıydı sımdı bulundu papalık cıkamıyor ısın ıcınden cok kısı mevlana sayesınde dın deısıyor papalık basladı sankı ıslam alımı deılde ayrı bır dıne kendı tekkesıne caırıyor mevlana goruntusu vermeye ha ınka maya dersenız gece karanlıgında yıldızlara bakıp yazıp cızmek kolaydır ama onların donduklerı 28 derece acıyla gunes kendı dıerlerı hem ken dı hem gunes etrafında dondugunu kayıt edılen bır eskı uygarlık kayıt varmıdır kı mevlananın bu semasına ne yapıyorsun dıyenlere cevabı alemler donuyor ben donmusum azmı cevabı hadı bunu gectık demır ayetı bız demırı gokden yere ındırdık kullanasınız dıye demır ıcın 100mılyon derece sıcaklık gerekıyor bulundu olusması ıcın yanı dunyaya ozgu maden deıl gunes bıle 20mılyon derece kara guneslerın yıldızların 100mılyana varıp souması sonucu olusup patlamasıyla olustugu bulundu ha inkalar mayalar gunes enersışi ucakları demeyın yalan yok ole bır sey daha gunes enerjılı bır ucak bulunmadı arkeolojıde ama ınsan olulerı bulunuyor 5000 yıllık ole olsaydı demır altın v.s hıc curumez kolay bulunurdu hadı onuda bırakın daha yenı bır olay kolonloma olayı sadece kulak hucrelerınden yapılabılıyor su an açıklandı dıer bacak v.s hucresı sonuc vemedı yapılamıyor kuranda nısa suresıydı galıba ve şeytan dedıkı dıye baslar onlara emredeceımde yarattıklarnın kulaklarını kestırteceım ve gene onlaa emredeceımde yarattıgını deıstırttıreceım der yenı yepyepı 2008 kolonlamsı gene kuranda var bunun gıbı bınlerce ornek yenıde yazılmadı bu kuran 570 lerde geldı suphesı olan ayetlerden topkapı sarayında asıl kuran var el yazımı sokar kaıdını karbon testıne anlasılır yılı hatta saatı ha sımdı bunun gıbı kerametler uyarılar hangı kıtapda var gece karanlıgında yızldızları cızmek le onların sole sole su açıyla donmesını solemek bırmı varmı bu dunyanmızda eskı uygarlıklakda bır kayıt varmı bu sekıl sımdı acaba hangı ılım bılım hangı akıldan bahsedıyoruz bunlara acıklaması olan varmı acaba ama delıllerıyle belgelerıyle

yukarlarda ataturk un islamla ilgili sozlerı nı yazan arkadasım aynı atamızın hemde ilk baslarda kı geclık hallerınden sonra en verımlı cagında ıslamla ılgılıu sozlerını yazsa anlar ataturk un ıslama bakısını ve hangı dını benımsedıgını genclıkde herkes ılk okuduguna gore yorum yapar bılgıler coaldıkca fıkırler deısır bende atamızın islamla ilgili sozlerını yazayım hatta kuranı anlaşabılır hale getırırp halkın dınını anlaması yaradanın ne dedıgını halkının anlaması ıcın caba gostermıs aslında dıne en buyuk hızmetlerden bırını yapmıstır cunku halk yaradanının sozlerını anlayabılmıs kalbınde tasdık etme degerlendırme fırsatını bulmustur ıslamın kuranın kımseden korkusu yoktur bır dın kı tartısılmıyor ahlak cercevesınde tabe ıftıra atmadan gercek alımlerle o dınde zaten bır yanlıslık vardır ıslam buna musade verır kımseden her eleştırıye acık cevap veren bır dındır ha sımdı ataturk un dınımızle ılgılı sozlerı ınsanları bu sekıl yazarak ıslamla ataturk arasında secım yapmaya zorlarsınız bılınkı kımse kazanmaz ulke kaybeder ıcımızdekı sevgısı buyıkdur atamızın ama o sevgıyı cok cok cok daha buyuk bırının sevgısıne vurmaya secım demeye kalkarsanız bu suna benzer ordu guclu dıye daga tasa vurup harap etmenın anlamıda yok lafına benzer sımdı atamızın ıslamla ılgılı sozlerı'Türkler' diyor Atatürk, 'İslam oldukları halde, bozulmaya, yoksulluğa, gerilemeye maruz kaldılar; geçmişin batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için, kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar. Gerçek İslam'ın çok yüce, çok kıymetli gerçeklerini olduğu gibi almamakta inatçı bulundular. İşte gerilememizin belli başlı sebeplerini bu nokta teşkil ediyor... Türkler, dinlerinin ne olduğunu bilmiyorlar. Bunun için Kuran, Türkçe olmalıdır. 6

 

 

Türk Kuran'ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu Kitap'ta neler olduğunu Türk anlasın.

Atatürk; Peygamber Efendimizi çok iyi tanımış, onun üstün özelliklerini çeşitli vesilelerle anlatmıştır:

 

O, Allah'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat sonuca kadar O, ölümsüzdür. Büyük bir inkılap yapan Hazreti Muhammed (sav)'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir

Gönderi tarihi:

Allah'ın varlığının delilleri

 

 

 

1) İmkân Delîli

 

Varın ispatı yokun ispatından her zaman daha kolaydır. Bir elma cinsinin yeryüzünde bulunduğunu, bir tek elmayı göstermekle ispat edebiliriz. Halbuki yokluğunu iddiâ eden kimse bütün yeryüzünü, hattâ kâinatı dolaşıp, ancak ondan sonra onun yokluğunu ispat edebilir. Bu ise, imkânsızlık çapında bir zorluk demektir. Öyleyse diyebiliriz ki, yok hiçbir zaman ispat edilemez...

 

İki ispat edici, binlerce nefy ve inkâr ediciye tercih edilir. İki kişi aynı hakikatte ittifak etmişse, binlerce insanın kendi dar pencerelerinden şahsî bakışlarıyla onu inkârları hiçbir değer ifâde etmez.

 

Bir sarayın kapılarından 999'u açık, biri kapalı olsa, kimse o saraya girilemeyeceğini iddia edemez. İşte inkârcı, devamlı sûrette kapalı olan o bir tek kapıyı nazara verip onu göstermek ister. Aslında o kapı da, onun ve onun gibi olanların gözlerine çekilmiş perde sebebiyle onların ruh dünyâlarına kapalıdır. Mü'min için kapalı kapı yoktur. Yeter ki gözlerini yummasın!... Zaten 999'u herkese açıktır. Hem de ardına kadar... İşte o kapı ve o delîllerden ilki: Âlem, mümkinât nev'indendir. Yani varlık ve yokluğu müsâvidir. Varolduğu gibi, olmayabilir de. Varolurken de, hadsiz oluş keyfiyetlerinden herhangi birinin olması imkân dahilindedir. Yani en az varolan kadar olmayan da varolma şansına sahiptir. Her mümkün ise, kendi dışındaki bir sebebe bağlıdır. Öyleyse önce varolmayı, sonra da varolma şekil ve keyfiyetini, olmamaya ve olması mümkün diğer şekil ve keyfiyetlere tercih eden birisi vardır. O da Allah'tır (cc).

 

2) Hudûs Delîli

 

Âlem mütegayyirdir, durmadan değişiyor. Değişen her şey sonradan olmuştur. Bu bakımdan madde ezelî olamaz. Evet, maddenin termodinamik kanununa göre sürekli yokluğa doğru kayması, kâinatın durmadan genişlemesi, güneşin süratle tükenişe doğru yol alması gibi vakalar, varlığın bir başlangıcı olduğunu gösteriyor. Sonradan olan her varlığın bir yaratıcısı vardır; illetsiz malûl, sebepsiz netice ve sanatkârsız sanat mümkün değildir. Sebepler ise zincirleme devam edip sonsuza kadar gidemez. Öyleyse durmadan değişen, ezelî olmayıp sonradan meydana gelen ve bir ilk sebebe muhtaç olan şu madde âleminin de bir muhdisi vardır. O da Allah'tır (cc).

 

3) Hayat Delîli

 

Hayat şeffaf bir muammâ!.. Evet o, zâhirî sebeplerle izah edilemeyecek kadar düşündürücü ve Yaratıcı Güc'e delalet etmesi bakımından da şeffaftır. Evet o, doğrudan doğruya Yaratıcısını gösterir ve ilân eder. O, muammâ oluşuyla ilim adamlarını, şeffafiyetiyle de avamdan insanları büyüleyen sihirli bir vak'adır. Ve hayat âdeta hâl diliyle: "Beni var edip yaratan ancak Allah'tır (cc)" der..

 

4) İntizâm Delîli

 

Her varlık kendi parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içinde olduğu gibi, bütün kâinat da kendisini meydana getiren varlık parçalarıyla bir âhenk ve bütünlük içindedir. Bu ise bir nizam ve intizamın varlığını haber veren yanıltmaz bir delildir ve bir Nâzım'a delalet eder ki, O da ancak Allah'tır (cc).

 

5) San'at Delîli

 

Atomdan insana, hücreden galaksilere kadar bütün kâinatta ince ve baş döndürücü bir sanat göze çarpmaktadır. Evet, bir baştan bir başa kâinattaki her eser:

 

 

 

Çok büyük sanat değerine sahiptir;

Çok kıymetlidir;

Çok kısa zamanda ve çok kolay yapılmaktadır;

Çok sayıda olmaktadır;

Karışık ve çeşit çeşittir;

Devamlıdır.

Halbuki, zâhire göre kısa zamanda, çok sayıda, kolay ve karışık yapılan işlerde sanat ve kıymet olmaması gerekir. Ancak yapan Allah (cc) olursa, o zaman her şey değişir ve zıtlar bir araya gelir!.

 

6) Hikmet ve Gaye Delîli

 

Her varlıkta kendine mahsus bir gâye, bir maksat, bir fayda ve bir netice takip edildiği göze çarpmakta ve bir zerrede dahi abes, gâyesizlik, manâsızlık ve israf sayılacak herhangi bir durum müşâhede edilmemektedir. Halbuki, ne madde aleminde, ne bitki ve hayvanât dünyasında, ne de eşya ve hâdiselerde şuur ve idrâk mevcut değildir ki, bu gayeler silsilesi takip edilebilsin.. öyle ise, Kâinattaki bu şuurlu işleyişi ve bu hikmet ve gâyeleri ancak Allah'a (cc) isnat etmekle makul bir yol tutmuş olabiliriz.

 

7) Şefkat-Merhamet ve Rızık Delîli

 

Bütün yaratıkların ve bilhassa insanın ihtiyacı sonsuz, ihtiyarı ise bir hiç hükmündedir. Öyleyken, bütün ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçları hiç ümit edilmeyen yerden ve hiç ümit edilmeyen bir tarzda, kimin neye ne kadar ihtiyacı varsa, o keyfiyet ve miktarda karşılanmaktadır. Yardım gönderilmesi, gönderilen bu yardımın ihtiyaca tam cevap vermesi açıkça ispat ediyor ki, bütün bu ihtiyaçlara, her şeye kendisinden daha yakın bir şefkat eli cevap vermektedir. Kâinat çapında işleyen ve sonsuza kadar da işleyecek olan bu sistemli şefkat, merhamet ve rızıklandırma, bütün bu işleri yapabilme sıfatlarıyla muttasıf ve noksan sıfatlardan da münezzeh bir Zât-ı Akdes'i anlatmakta ve ispat etmektedir.

 

8) Yardımlaşma Delîli

 

Biri birine en yakın olandan en uzak olana kadar, bütün mahlûkat birbirlerinin yardımına koşuyor. Aralarında hiç münasebet bulunmayan iki ayrı varlık cins ve nev'i, böyle bir yardımlaşmada âdetâ aynı bütünün parçaları haline gelip birbirini tekmil edip tamamlıyor. Düşünmeli ki, bakteriler, solucanlar ve toprak elbirliği içinde ve aynı gâye etrafında toplanıp bitkilerin imdâdına koşuyor ve bu imdâda koşuş tekerrür edip duruyor. Akıl ve şuurdan mahrum bu varlıkların, aklı hayret ve şuuru hayranlık içinde bırakan bu faaliyetleri, perde arkasında Vâcib-ül Vücud bir Zât'ın hikmet dolu faaliyetini gözler önüne sermektedir. Yani bütün kâinat, bu yardımlaşma diliyle "Allah" demektedir...

 

9) Temizlik Delîli

 

İnsandan arza, arzdan semânın derinliklerine kadar bütün kâinattaki nezafet ve temizlik, başlı başına bir delîl olarak, bize Kuddûs ismiyle müsemma bir Zât'ı (cc) anlatmaktadır.

 

Evet, toprağı temizleyen bakteriler, böcekler, karıncalar ve nice yırtıcı kuşlar.. rüzgâr, yağmur ve kar.. denizlerde aysbergler ve balıklar; fezamızda atmosfer, semada kara delikler; bünyemizde kanımızı temizleyen oksijen ve ruhumuzu sıkıntılardan kurtaran mânevî esintiler, hep Kuddûs isminden haber vermekte ve o ismin verasındaki Zât-ı Mukaddes'i göstermektedir.

 

10) Sîmâlar Delîli

 

Esasen bütün mâhlûkata teşmili mümkün iken, meseleyi müşahhaslaştırmak açısından, sadece insanı ve her insan ferdini diğerlerinden farklı kılan onun en bariz ayırıcı vasfı durumundaki sîmâsını ele alarak mevzûya yaklaşmış olalım: Herhangi bir insanın sîması, en ince teferruatına kadar kendisinden evvel geçmiş milyarlarca insandan hiçbirisine kat'iyen benzememektedir. Bu kâide, kendisinden sonra gelecekler için de aynen geçerlidir. Bir cihette birbirinin aynı, diğer cihette birbirinden ayrı milyarlarca resmi küçücük bir alanda çizip, sonra da kendileri gibi olması mümkün milyarlarca resimden ayırmak ve her şeyi sonsuz ihtimal yolları içinde bir yola ve bir şekle sokmak, elbette ve elbette yarattığı her varlığı, hem de hiç kapalı bir yanı kalmamak üzere bilen ve o varlığa istediği şekli vermeye gücü ve ilmi yeten Cenâb-ı Hakk'ı en sağır kulaklara dahi duyuracak kuvvette bir ilândır. Evet, sîmâda yer alan uzuvları başka sîmâlardaki uzuvlardan ayrı yaratmak ve her gözü, mutlak surette diğer gözlerden tefrik ettirici bir özellikle teçhiz etmek, gözünde fer olmasa bile, sînesinde kalb bulunan her vicdân sahibine, bütün bunları yaratıp sonsuz hikmetlerle donatan Zât'ı (cc) gösterir ve tanıttırır..

 

11) Sevk-i İlâhî Delîli

 

Yavru ördek, yumurtadan çıktığı anda yüzmesini becerebiliyor. Kozadan çıkan karıncalar, hemen dehliz kazmaya başlıyorlar. Arı, çok kısa zamanda sanat hârikası olan peteği; örümcek ise, gergef inceliğindeki ağını örebiliyor. Bütün bunlardan anlıyoruz ki, bunlar ve bunlar gibi olanlar başka bir âlemde kendilerine öğretilen mâlumatla ve yaratılıştan gelen bir kâbiliyetle iş görüyorlar. Halbuki insan, her şeyi bu dünyada öğrenmek mecburiyetindedir; hem de varlıklar arasında istidatça en mükemmel yaratık olduğu halde. Demek oluyor ki, diğerlerine bu husûsiyetleri veren bizzat kendileri değil, her yaptığını hikmetle yapan bir Zât'tır ki, onlara böyle ihsanda bulunmuş...

 

Kilometrelerce ötede yumurtalarını bırakıp dönen yılan balıklarının yavruları, yumurtadan çıkar çıkmaz yola koyulur ve annelerini sanki elleriyle koymuş gibi bulurlar. Bunu İlâhî bir sevkten başka ne ile izah edebiliriz? Hayvanlarda gördüğümüz bu hârikulâdelik, ancak ve ancak Allah'ın (cc) bir vergisi olarak açıklanırsa, işte o zaman buna aklî ve mantıkî bir açıklama nazarıyla bakılabilir. Yoksa, başka her yorum, sadece bir safsatadan ibaret kalır..

 

12) Rûh ve Vicdân Delîli

 

Mahiyetini bilmemekle beraber, varlığından kimsenin şüphe etmediği rûhumuzun ve ona ait fonksiyonların cesedimize hükmediş keyfiyeti de, yine Cenâb-ı Hakk'ı bildiren delîllerdendir. Dünyada Emir Âlemi'ni temsil eden cevher rûhtur ve rûh, bu âleme ancak terakkî ve tekâmül için gelmiştir. Hikmetin neticeye tesiri mevzûmuzun haricinde olduğu için, biz burada yalnızca onun delâlet ettiği noktaya temasla iktifa ediyoruz. Evet, madde âlemiyle mâhiyeti noktasında hiçbir münâsebeti olmayan rûhun kendine mahsûs bir âlemden buraya gönderilişi, olgunlaştırılmaya tâbi tutuluşu ve bunun da belli bir programla yürütülüşü, şüphesiz Cenâb-ı Hakk'ı ilân eden en mühim delillerden biridir.

 

Diğer taraftan, insandaki iç sezişler ve zâhirî hiçbir sebep yokken Rab'be dönüşler ve O'na yönelişler ve bu hâdiselerin milyonlara ulaşan adette tekrar edilişi açık bir delildir ki, insanda yaratılıştan var olan ve Hakk'ı bulmanın en mühim vesilelerinden biri durumunda bulunan vicdân, kendi Yaratıcısı'na, O'na perestiş etme derecesinde meftundur ve bütün varlığıyla O'nunla irtibat halindedir. Zaten "Elest Bezmi" nin yanıltmaz şahitlerinden biri de, vicdân değil midir? İşte vicdân, bu şahitliğin hakkına riâyet zarûret ve mecbûriyetinin sevkiyle "Allah" demektedir...

 

13) Fıtrat ve Tarih Delîli

 

Her insanda iyi ve güzele karşı bir sevgi, buna mukabil kötü ve çirkine karşı da bir nefret hissinin varlığı, aksi hiç kimsenin hatırından bile geçmeyecek vuzûh ve açıklıkta bir realitedir. Demek oluyor ki, bu duygular, ahlâklı davranma ve iyi işler yapma yönündeki meyilleri ve ahlâksızlıktan ve çirkin davranışlardan da nefret verip kaçınmayı temin eden yapıları itibâriyle delalet etmektedir ki, insana iyiyi, güzeli emreden ve onu kötülük ve çirkin davranışlardan men eden sistemin sahibi kim ise, kendisine bu duyguları veren de, O Zât'tır. Bu Zat da, hiç şüphesiz Allah'tır (cc).

 

Dinler tarihi şahittir ki, beşeriyet hiçbir devrini dinsiz geçirmemiştir. Bâtıl, hattâ gülünç dahi olsa hemen her devirde bir dine inanmış ve bir manevî sistemi takip etmiştir. Ayrıca, inanmak bir zarûrettir; zira o fıtratta vardır. İnsan fıtratına bu ihtiyacı yerleştiren Zât'la, bize inanmayı emreden Zât, aynı Zât'tır. Ve O da Allah'tır (cc).

 

14) Duygular Delîli

 

İnsan, binlerce duyguyla teçhiz edilip donatılmıştır. Her duygu, madde dışı bir âlemden mesaj mahiyeti taşır. Ancak insanda bir duygu daha vardır ki o, doğrudan doğruya Cenâb-ı Hakk'ı tanıtır. Bu duygu, insanda varolan ebed ve sonsuzluk duygusudur. Bu duygu sebebiyle insan, dâima ebed için didinir ve ebed için çırpınır. Sonlu olan hiçbir şey, onu hakiki manâda tatmin edemez. Ve bu duygu, insana başka bir sonlunun tesiriyle tevdî edilmiş olamaz. Sonlu olan sebeplerin hiç biri, bu sonsuzluk bâdesini sunamaz. Halbuki, bunun varlığı bir vâkıadır, inkârı da kâbil değildir. Öyleyse bu duygu bize, bizi bu duygu ile yaratan Zât tarafından verilmiştir.. Ve, ebedî hayatı da yine O verecektir.

 

15) İttifak Delîli

 

On tane yalancı, arka arkaya gelip bize evimizin yandığını söylese, bu adamların hayatta bir defa dahi doğru söylediklerini duymamış olmamıza rağmen, "ihtimal" der onlara inanırız. Zirâ ortada bir ittifak hâdisesi var. Halbuki, bahsini ettiğimiz ittifak, binlerce Peygamber, yüzbinlerce evliya ve milyonlarca da inanan insan arasında meydana gelmiş bir ittifaktır. Muhtelif zamanlarda ve ayrı ayrı mekânlarda yaşamış bu insanların ittifak ettiği en birinci nokta, "Allah vardır" hakikatıdır. On yalancının bir yalan üzerindeki ittifakına ehemmiyet verildiği halde, milyonlarca, hem de hayatlarında bir kere dahi yalan söyledikleri duyulmamış Nebîler ve velilerin bu çaptaki ittifakına inanmayan insan nasıl insan olabilir? Ve ona nasıl akıllı denebilir..?

 

16) Kur'ân Delîli

 

Kur'ân-ı Kerim'in Kelâmullah olduğunu ispat eden bütün deliller, aynı zamanda Cenâb-ı Hakk'ın varlığının da bürhanları durumundadır. Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğuna dâir yüzlerce delil vardır ve bunlar, o mevzû ile alâkalı İslâm kaynaklarında en ince teferruatına kadar tafsil edilmiştir. Biz, meselenin ispat yönünü o eserlere havale ile iktifa ediyoruz. Evet, bütün bu deliller, kendilerine mahsûs dilleriyle "Allah vardır" derler.

 

17) Peygamberler Delîli

 

Peygamberlerin ve bilhassa Peygamberler Efendisi İki Cihân Serveri'nin (sav) peygamberliğini ispat eden bütün deliller de, yine Cenâb-ı Hakk'ı anlatan bürhanlara dahil edilmelidir. Zirâ Peygamberlerin varlıklarının gayesi, Tevhid, yani Allah'ın varlık ve birliğini ilân etmektir. Öyleyse, her peygamberin kendi peygamberliğini ispat eden bütün delilleri, aynı zamanda bütünüyle Cenâb-ı Hakk'ın varlığına da delil olmaktadır. Ne var ki, onların peygamberliğini ispat eden delillerin serdi, şu andaki mevzûmuz dışında kaldığından, teker teker üzerlerinde durmayacağız. Şimdilik sadece şunu arz edelim ki, bir peygamberin hak nebî olduğunu ifâde eden bütün deliller, aynı kuvvetle, hattâ daha da öte bir kuvvetle "Allah vardır ve birdir" demektedir.

 

Alıntıdır...

Gönderi tarihi:

Bizim oğlan bina okur.

 

Döner döner bidaha okur. :)

 

 

--0--

 

Hep aynı olay. Foruma yenı giren müslüman kardeşler , bu delilleri bir yazar.

 

Sonrada "Dersini almışta ediyor ezber" adlı halk müziği parçasını söylemeye başlar. :)

Gönderi tarihi:
Allah'ın varlığının delilleri...

 

***

Dinsel baskı ve korkularından uzak kalarak Allah'ın varlığını insan zekasını önde tutarak kavramaya çalışan sağduyulu herkes için...

 

ALLAH'IN VARLIĞI HAKKINDA KANAAT EDİNMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR

 

***

Bir şeyin var olduğuna veya olabileceğine birini inandırmak için ona bu şey hakkında birbiriyle çelişmeyen...

Ve birbirini ortadan kaldırmayan şeyler söylenmelidir.

 

Oysa; şimdiye kadar " Allah'ın" varlığı ile ilgili ne söylendiyse ya anlaşılmaz ya da tümüyle çelişkilidir...

 

Bütün insanların bilgisi az çok aydınlandığı ve olgunlaştığı halde nedense Allah'a ait bilgi hiçbir zaman aydınlanmadı.

Hatta, Allah'a ait bilginin, birtakım kuruntuların, belirsizliklerin etkisiyle daha da çok karartıldığı görülüyor.

En uygar milletler, en derin düşünürler bu konuda en geri kalmış milletlerle ve en bilgisiz, anlayışı kıt kişilerle aynı düzeyde.

Çünkü; her din ancak, "mantık"ta iddiayı kanıt kabul etme hatası üzerine kurulmuştur:

Bedavadan varsayar ve sonradan ürettiği varsayımlarla kanıtlar!

 

Bugüne kadar üretilen bütün varsayımlara rağmen gerçek şu ki;

 

"ALLAH'IN VARLIĞI KANITLANAMAMIŞTIR."

 

Niteliklerinin bizce anlaşılmaz olduğu bütün semavi dinlerde ifade edilen,

Doğası ve içeriği bilinmeyen bir tanrının varlığına inanılabileceği, içtenlikle ileri sürülemez.

"Niteliklerinin anlaşılmaz ve birbiriyle çelişen bir Allah'ın var olduğu iddiası varsayımdan öte bir şey olamaz..."

Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, mantıken birleştirilmeyen ve...

Anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; O şey hayal ürünüdür.

 

***

*tna

Gönderi tarihi:
***

 

"ALLAH'IN VARLIĞI KANITLANAMAMIŞTIR."

 

Niteliklerinin bizce anlaşılmaz olduğu bütün semavi dinlerde ifade edilen,

Doğası ve içeriği bilinmeyen bir tanrının varlığına inanılabileceği, içtenlikle ileri sürülemez.

"Niteliklerinin anlaşılmaz ve birbiriyle çelişen bir Allah'ın var olduğu iddiası varsayımdan öte bir şey olamaz..."

Bir şey, birbirini karşılıklı olarak bozan, mantıken birleştirilmeyen ve...

Anlaşılmayan iki düşünceyi kapsıyorsa; O şey hayal ürünüdür.

 

***

*tna

 

:clover:

 

Tebrikler sn Gecekuşu ,

 

Saygılar.

Gönderi tarihi:
Bizim oğlan bina okur.

 

Döner döner bidaha okur. :)

 

 

--0--

 

Hep aynı olay. Foruma yenı giren müslüman kardeşler , bu delilleri bir yazar.

 

Sonrada "Dersini almışta ediyor ezber" adlı halk müziği parçasını söylemeye başlar. :)

eh bu lafın ardından tartışmaya gerek yok delil kanıttır delil ispattır her elle tutulmayan gozle gorulmeyen nesne yada herhangı bır sey yok dersek o zaman elementlerın yarısını neredeyse yok derız ama bu alaycı laf karısısnda karsımızdakılerın ne kadar tartısmaya acık sabıt fıkırsız yada art nıyetsız oldugunu anlarız bu laf sonucunda denılenecek en ıyı sey haydı herkes işine baksın sizin inandıklarınız size bizimkiler bize en basit tabirle Allah yoksa sizde bizde hiç bir sey kazanmayacak kaybetmeyecek toprak olup yok olacaız ama sadece bır inançla egerkı bu delıllere guvenerek en basından inancın ilk baslangıcında delıller ısıgında Allah a inanmakla kabul edılmıs oluyor akıl kullanılıyor tabı usttekı şarkılı sozun ne kadar akılını kullandıgı bellı yazdıgından bu delıllere bır yanlıslama getırmek yerıne karsıt delıllerle yazdıgına bakın komık gulunc neyse Allah yoksa ıkımızde yok olacaız ama varsa siz yandınız bu sekıl onun huzuruna gıdersenız inancsız red ederek yanı ayrıca her bılım adamı bılırkı ispatlar yanlıslanana kadar dogrudur yanlıslayın yazılan bu mucızelerı bızde ona gore dusunelım kuranın ıcınden 3-5 o zamanın tarıhı olaylarını saptırarak art nıyetle alınan ayetlerı deılde esas ınanmamız ıcın aklımızı kullanmamız ıcın bıze yolladıgı kozmık v.s bır cok mucıze ayetı yanlıslayın mesela bunlar dunya ınsanlık tarıhınde 2000 yılından sonra gerek hubble la gerek baska aracla bulunan bılımsel verıler yanlıslayın o zaman bızde aydınlanalım

  • 8 ay sonra...
Gönderi tarihi:
Hepsi en doğrusu benim söylediğim mottosuna sahip. hepsi inananları için en doğrusu. E ortada maddi bir ispatta olamıyacağı için hangisinin doğru olduğuna nasıl inanıcaz ki :)

.

.

.

Herşey aynı. Sahi hangisine inanıcaz?

 

ya tam tersi ise?

ya çok tanrılı dinler ille de gerçek ve tek tanrılı dini tanrıyı bölüp parçaladı da ufak ufak tanrılar yarattıysa?

Gönderi tarihi:
Anneme ateist olduğumu söylesem üzülecek.

.

.

.

Saygılar.

 

 

bende inanan birisi olarak sizin yaptığınızımn aynısını yapardım. zaten enteresandır bana da bazı akrabalarım atesit misin sen deyip duruyor. sizin köyün imamı size de bana atesit diyecektir eminim =) ister inanın ister inanmayın cehaletle savaşmak şart evet. rahmetli teyzemin kocası derdi ki"Allah ın deprem ile insanları sallaması için ille de fay hattına ihtiyacı yok. herşeye gücü yeter.vs vs vs. bunun inanmakla inanmamakla imam olmakla alakası yok. terbik ederim sizi naçizane =)

Gönderi tarihi:

merhaba arkadaslar ben yeni uye oldum.inanan inanmayan herkeze saygım var.burada gordugum herkezin kendi tezini savunması ve digerinin yazdıklarını sadece okuyup gecmesi gibi gordüm.buda insan dogasında vardır.yanlısım varsa düzeltin lütfen.kimi arkadaslar herseye maddeye baglamıs illa gormek lazım dokunmak lazım hissetmessek yoktur demiş.ozman benim mantıgım,sagduyum,aklım,sevgim yok cünkü göremiyor ve dokunamıyorum.dokunan goren varsa soylesin.

inanc insan oglunun yaradılısından beri var olan bir gerek ve ihtiyactır.her millet kendine bir tanrı edinmiştir kimi günese kimi inege kimi putlara atese vs. tapmıslardır.ama günümüze kadar en uzun ve en cok inanılan olan islamiyettir.zaten allah tarafından gönderilen bütün dinler islamiyet yani müslümanlıktır.ama gunumuze kadar tum kitaplar degistirilmiş ve insanların cıkarlarına gore yazılmıstır birtek kur an haric buda kuran da acıkca yazmaktadır.burdan allah ı kabul etmeyen arkadaslara sesleniyorum hanginiz kuran ı bastan sona okudunuz sizden ricam kuran ı kerim in mealini okumanız.bu gune kadar boyle bir kitap yazılmısmıdır veya yazıla bilirmi.

oyleki kuran gunumuzde bile hala tam cozulebilmiş degil bilim ilerledikce yıllar once yazılan bu kitabın gercekleri ortaya cıkmaktadır.en basiti firavunun cesedi muzelerde sergilenmektedir.bu cesedide islamiyete dusman olan hiristayanlar muzede sergiliyor.ama bu kuranda yazıyordu zaten birgun sizlere ibret olsun diye firavunun cesedini cıkaracagız diye buradan allah in ilim sıfatı acıkca gorulrbilir.gelecegi kimse bilemez cunki bilen varmı ?

bu dunya insanlar için bir imtahandır allah bilmiyormuyduki hz. ademe bu agactan yeme dedi allah biliyorduki o agactan yiyecekti ve dunyaya gonderildi gönderilmeseydi biz olmazdık zaten.ama tabi bunu kabul etmessiniz isbat istersiniz oda bende yok kuran da yazıyor diyecegim oda masal diyeceksiniz.cunki bir fikre odaklanmıssınız.yahudilik nedir hiristiyanlık nedir arastıran varmı?

Gönderi tarihi:

Biismillahirrahmanirrahim

Sevgili gecekuşu

BİR ALLAH'A İNANMAK GEREKSİZDİR EN DOĞRUSU ONU HİÇ DÜŞÜNMEMEKTİR

 

Diye açtığınız bu başlık.Sizlerin Allah ı ne kadar hayatınızdan uzak tutmak amaçlı olduğunuzu gösteriyor. O kadar düşünmüyorsunuz ki ne siz nede benzerleriniz mesainizin nerdeyse tümünü O nun varlığını gönderdiği elçileri ve vahyi eleştirmekten sizi alı koymamaktadır. Perhize giren adam misali sormuşlar ona bu ne perhiz bu ne lahana salatası :))))))

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.