Φ VAKANA Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2006 Uykusunun baldan tatlı olduğu sabahlarda, melek öpüşlerle > uyandırılmaz olur. Anne bağırır: > "Çabuk ol servisi kaçıracaksın!" > Baba kükrer: > "Ne yatmasını biliyorsun, ne kalkmasını!" > Sabahları günesin doğusunu bilmez çocuk. Hiç aydınlanmadan kalkar > içi. Taze bir sabah, bayat bir günün devamıdır çok zaman. > Her sabah adına yuva denen, adına kreş denen o yere bırakılır. > Başkalarının annesinde, kendi annesinin hasretini çeker günboyu. > Sabahın köründe ?benim annem ne zaman gelecek" diye gözyaşları eker > solgun yüzüne dizi dizi. > Akşam ne uzundur. Yuva nice gürültülü. > Sevgilerini konuşurlar efkarlı saatlerde. > > ?Benim babam beni çok seviyor." > ?Hayır, benim babam beni daha çok seviyor." > ?Hadi ordan, beni hem babam hem annem daha çok seviyor." > Başkalarının babası kendi çocuklarını çok severse, sanki kendi > babalarının sevgisi azalacakmış gibi kavga ederler. En çok sevilen > olmaktır tutkuları. Her pazartesi ne kadar sevildiklerinin ispatını > yapmaya koyulurlar. > ?Benim babam beni hamburger yemeye götürdü." > ?Biz hem hamburger yemeye gittik, hem de Luna parka gittik." > ?N`apalım. Benim annem beni sinemaya götürdü. Arslan Kral filminde > ağladık annemle birlikte." > ?Kızlar ağlar zaten. Ağlamanın neresi eğlenceli?" > ?Biz babamla maç ettiğimiz zaman çok eğleniyoruz." > ?Benim babam benimle değil, arkadaşlarıyla maç etmeye gidiyor." > ?Bak demek ki benim babam beni daha çok seviyor. Bi kere biz ikimiz, > yani babamla ben, maç ediyoruz." > Pazartesileri hep böyle geçer. > Herkes kendi babasının en sevgili baba olduğunu ispat etmeye > çalışır. Öteki çocuklar yeni sevgi ispatlarını ortaya koydukça içini > bir ürperti kaplar. Başkalarının babası çocuklarını daha çok mu > seviyordur acaba? O reklam gelir aklına. Kahrolası reklam. ?Evinizi > seviyorsunuz, arabanızı seviyorsunuz... Beni sevmiyor musunuz?" > İnanmak üzeredir onu sevmediklerine. Arka koltuğa gazoz döktü diye > ne çok bağırmıştı babası. Ama olsun, arkadaşlarına bunu anlatmazsa > eğer, babasının arabasını kendisinden çok sevdiğini nereden bilecekler. > Keşke her Pazartesi en sevilen evlat oyununu oynamak zorunda > kalmasaydı. Bunun için Pazartesileri hep hasta numarası yapması. > Uyanamaması. En sevilen çocuk olmak yarışması bilseniz ne kadar zor > diyebilse bir gün, her şey ne kadar kolay olacak. > Oyunu değiştirebilirdi. Bu oyunun mağlubu olduğunu arkadasları > öğrenecek diye her Pazartesi karanlık bir kuyu olmazdı o zaman. > Herkesin annesinin ve babasının ne kadar iyi anne baba olduğu, çünkü > onlara ne çok pahalı oyuncak aldıklarının konuşuldukları bir sıra > ?beni anneannem çok sever" diye bağırıverdi. Sustu arkadaşları. > Söyleyebilecek bir şey bulamadılar bir an. > Akın boynunu büküp ?benim anneannem yok" dedi. > Üzüldü o zaman. Ama geri dönemezdi. ?benim anneannem beni çok sever. > Masal anlatır bana. Yaramazlık yapınca `dayın da böyleydi` der gülerek." > Arkadaşları ne kadar dinliyor diye sustu birden. Kendisine doğru > yönelmiş meraklı bakışları keyifle seyretti. > Ağızları açık ?Ee sonra?" diyorlardı. > ?Sever beni. Masal anlatır. Hiç susturmaz beni. Ben konuştukca > güler. Hay çocuk der. Sen beni güldürdün. Allah da seni güldürsün, der." > Herkes bir masal büyüsü ile dinlerken onu, anneannesini öteki > çocuklarla paylaştığını düşünüp susuverdi. > Üsteledi arkadaşları. ?Hadi anlatsana!" dediler. > Top havuzuna doğru koşup ?Herkesin anneannesi kendine" diye bagırdı. > Akın itiraz etti. Hiç olmazsa arkadaşının anneannesinde tatmadığı > bir duyguyu tadacağını düşünürken ne diye oyunbozanlık yapıyordu. > Kızdı. ?`Herkesin babasi kendisine` demiyordun ama!" > Duymazlığa geldi. Anneannesini hiç kimselerle yarıştırmak > istemiyordu, işte o kadar. > Akşam çabuk oldu. Bu oyunu kazanmıştı. Muzaffer bir komutan edasında > dolaştı bütün gün. Artık annesine neden Pazartesileri yuvaya gitmek > istemediğini anlatabilirdi. Yorganın altına saklanmazdı bundan > böyle. Her Pazartesi anneannesinden bir demet yapıp götürürdü. > Kapıdan içeri girer girmez neşeyle bağırdı: ?Anne biliyormusun bugün > yuvada ne oldu?" > ?Görmüyor musun? Telefonla konuşuyorum." > Hiç kimsenin sevdigi şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, > babası arabayı seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba söz > konusu olduğunda. Bir de eve misafir gelecek oldumu kendisine hiç > yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi? > Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere kaşık sesleri geliyordu. > Koşarak yanına gitti. > ?Sana yardım edeyim mi?" dedi en sevimli halini takınarak. Annesi > manalı manalı baktı. > ?Hayırdır. Bir yaramazlık filan. Bak bir de seninle uğraşmayayım. > Çok yorgunum zaten." > Yorgunluk nasıl bir şeydi. Bazen elinde oyuncağıyla uykuya > daldığında anneannesi oyuncağı yavaşça elinden alır ?Nasıl yorulmuş > yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni" diyerek alnına bir > öpücük konduruverirdi. > Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, ne diye annesi > kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu. > ?Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem > öyle söylüyor." > ?Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın. Yorgunluktan ölüyorum." > Bu kelimeden nefret ediyordu. Yorgunum. Yorgun olduğumdan. Böyle > yorgun yorgunken... > ?Anneciğim sen yorulma diye..." > ?Yemekte konuşuruz çocuğum. Bankada işler yetişmedi. Baban gelene > kadar bunları bitirmem lazım. Hadi sen oyna biraz." > ?Hani siz yoruluyorsunuz ya..." > ?Eeee...." > ?Ben de oynamaktan yoruluyorum." > ?Ne yapayım?" > ?Bilmem..." > Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri > hiç bilmiyorlardı. > Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı. ?Mum da > yok" diye diye karıştırdı dolapları el yordamı. > Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının > ışığında deli tavşan masalını anlatışını. Deli tavşanın duvardaki > aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini > birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası > yaptı. ?bak deli tavşan" diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen > arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine > hür dolaştı sağda solda. Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun > düştü. Duvardaki görüntü o minik avuçların açılmasıyla kayboldu. > Kolu yavaşça kanepeden asağı sarktı. > Neden sonra ışıklar geldi. Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti > birden. Kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek > uykuya dalmıştı. > Masanın üstündeki dosyalara baktı iğrenerek. Dindirilmez bir > pişmanlık doldurdu içini. Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir > öpücük kondurdu. Çocuk sanki bu öpücüğü bekliyormuşçasına ?İşin > bitince beni sever misin anne?" dedi. > Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı > Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 10 Ocak , 2006 yaa yemin ederim gözlerim yaşardı...sewmek için nden bekleriz ki......öpmek için seni sewiyorum demek için illa bi neden mi olmalı yaa...illa sewdiğini anlamak için kaybet mi gerekir...... işte diyorum......göğsümü kabartarak başımı göğe dikerek diyorum....SENİ SEWİYORUM.........SENİ SEWİYORUM.......... Alıntı
Φ GoLGi_AyGiTi Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 meydün fena gaza gelmiş Alıntı
Φ gezgin Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2006 zamanı geri getiremiyoruz arkamıza dönüp baktığımızda hep pişmanlıklarımızın nedeni keşkelerimizin nedeni beklemek değilmi meydün sana katılıyorum ne kadar güzel bir kelimedir SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM hadi herkes birbirine desin seni seviyorum bu kelimeyi demeyi öğrenelim kendimizi kasmayalım Alıntı
Φ kralx Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Evet kasmayalım kendimizi.. Seni seviyorum gezgin.. Paparazziler yok dimi..)) Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 meydün fena gaza gelmiş kıskanma bee sende de....... çaktırma olim nabza göre şerbet olayı hani...... Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 SEVİYOOOOOOOOOOOORUMMMMMMMMM ULLLLLLLEEEEEEEEEEYYYYYYYYYNNNNNNNNN TUTMAYIN BENİ Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 yaa yemin ederim gözlerim yaşardı...sewmek için nden bekleriz ki......öpmek için seni sewiyorum demek için illa bi neden mi olmalı yaa...illa sewdiğini anlamak için kaybet mi gerekir...... işte diyorum......göğsümü kabartarak başımı göğe dikerek diyorum....SENİ SEWİYORUM.........SENİ SEWİYORUM.......... yaf ne çok hata yapmışım...... sew bee erbay..........seni sewmeyen ölsün......hahahhh Alıntı
Φ gezgin Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 kralx ,made in, erbay, sayman aziz ikarçiçeğim, kırlangıcım ,golgicim, mizyal, alaturka ve diğer ahali hepinizi çoooook seviyorum Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 SEVGİ DOLU GÖRDÜM SENİ GEZGİN.. BİZDE SENİ SEVİYORUZ... Alıntı
Φ mizyal Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2006 sevgı kolay gelmez yurege ve kolayda cıkmazgercek sevgı yurekten adı aşk olur aıle olur dost olur yerı baskadır cısmı baska... sevgı benım ıcın bır umut hayata hayata baglanmak ıcın en buyuk sebep... ölüme ınat sevdım ben hayata ragmen sevmeyı sectım ben, kendıme ragmen sevmeyı... sagol gezgın bende senı sevıyorum... ve hepınızı Alıntı
Φ kgkirlangic Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2006 kralx ,made in, erbay, sayman aziz ikarçiçeğim, kırlangıcım ,golgicim, mizyal, alaturka ve diğer ahali hepinizi çoooook seviyorum sağolasın gezginim.. yalnız benden bir uyarı benden hakedeni sevin, boşa harcamayın sevginisi yazı gerçekten çok güzel.. Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2006 kralx ,made in, erbay, sayman aziz ikarçiçeğim, kırlangıcım ,golgicim, mizyal, alaturka ve diğer ahali hepinizi çoooook seviyorum savol canımcım bende seni seweyyom... Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2006 anastacia nın welcome to my truth şarkısının klibi geldi gözlerimin önüne klipte annenin çocuğuna sevgi adına yaptığı tek şey şöyle bi saçını okşayıp geçmekti resme kabiliyetli küçük kız annesi resimlerini görsün diye buzdolabının üzerine yapıştırıyor da anne yine de farketmiyor Alıntı
Φ sibel1 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2006 Gönderi tarihi: 23 Haziran , 2006 zamanı geri getiremiyoruz arkamıza dönüp baktığımızda hep pişmanlıklarımızın nedeni keşkelerimizin nedeni beklemek değilmi meydün sana katılıyorum ne kadar güzel bir kelimedir SENİ SEVİYORUM SENİ SEVİYORUM hadi herkes birbirine desin seni seviyorum bu kelimeyi demeyi öğrenelim kendimizi kasmayalım Harikasın gezgin Ömer Hayyam dörtlüğü öyle yerini bulmuş ki TEŞEKKÜRLER Alıntı
Φ dogville. Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2006 Gönderi tarihi: 2 Temmuz , 2006 sevilmek için randevu Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.