Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 17 yıl Ahmet Hakan'ın bir yazısının başlığı geldi aklıma "neymiş bu ergenekon bea" bu 40-50 kişi neyse. PKK'yı Hizbullah'ı, DHKP-C'yi yönetiyorlarmış. Efendime söyliyeyim 50 yıldır memlekette ne kadar katliam, siyasal suikast varsa bu adamlar organize etmiş. Koskoca orduya darbe yaptıracaklarmış. Maşallah yani Illuminati tarikatı için üretilen bütün efsaneler Türkiye çapında bu adamlar için üretildi. Yahu bu kadar mı insanlar ***** yerine konur? Ha bu adamların arasında bu işlere karışmış, çeşitli görevler almış adamlar yok mudur? Olabilir yoktur hepsi sütten çıkmış ak kaşıktır diyen yok. Thapsus savaşından sonra Cato, Scipio'ya "bizim herşeye gücümüz yeter, biz Roma senatörleriyiz" dediğinde. Scipio O'na "biz sadece Roma'da senatörüz. Afrika'da ise sandaletlerine çamur bulaşmış bir grup yaşlı adamız" der. Bu adamlar gerek ekonomik güç olarak, gerek siyasal güç olarak, gerek askeri güç olarak nasıl bir örgütmüş be abi. Bu adamlar ancak Roma'da yani devletin içinde belli konumlarda iseler bu güce sahip olabilirler. Hem finansör, hem organizatör, hem teorisyen. Tüm planlarını cep telefonu konuşmalarıyla birbirine anlatan. Tüm gizli belgelerini evlerinde ve iş yerlerindeki bilgisayarlarda saklayan. Kendi örgütleri ve terör örgütlerini finansmanı için ayrılan parayı evlerindeki kasada saklayan. Hepsi gerek toplum, gerek basın, gerek emniyet tarafından çok iyi tanınan kadrolardan oluşan bir örgüt. Yahu gerçekten bu adamlara iddianamede yer alacak mı bilmiyoruz da. Bu güne kadar "sızdığı" söylenen isnatları gerçekleştirebilecek potansiyel ve güç gören var mı? Hayır üniversitede korsan gösteri düzenleyecek insanlar bile telefonda konuşmazlar, bu adamların almadığı önlemleri alırlar. Bu isnatları hakedecek bir organizasyonun üyelerinin kamuoyunun ve basının şüphe dahi duymayacağı insanlar olması gerekir. Profesyonel yöntemlerle çalışan insanlar olması gerekir. Geçmişte böyle eylemler, böyle tertipler düzenledikleri iddia edilen insanlar hakkında en önemli delillerin telefon konuşmalarını dinleyerek, ev ve iş yerlerinde arama yaparak elde edildiğini düşünebiliyor musunuz? Bunun ciddiyeti ve inandırıcılığı olur mu ya? Siz nerede gördünüz örgütün parasını evindeki kasada saklayan örgüt lideri? Tüm gizli evrakları evinde ve iş yerinde saklayan? Tüm planlarını cep telefonu görüşmelerinde anlatan? Bir kez daha bir tane bekçinin bile işin içine karıştırılmadığı suya sabuna dokunmayan pırıl pırıl "derin devlet" operasyonu yaşadık arkadaşlar.
Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 17 yıl Efendiler, şimdi buyrun yavaş yavaş. Hele bir yorumlarınızı alalım. Ne olmuş bugün biliyor musunuz? Darbecileri sokağa salmışlar, üstelik bir iki değil tam 4 kişiyi birden. E artık korkulacak zamandır sizlere, ya bunlar birleşip 7 Temmuz planını uygulamaya başlarsa? 5-6 darbe planı varmış ya, seçer seçer darbe yaparlar heralde. Yaz modasına, tatil renklerine uygun bir darbe olsa bari, sırıtmasa dünya medyasında. Şöyle havalı havalı olsa. Heeeeey Ergenekoncular, yandaşlar, yalakalar, sempatizanlar, onun bunun adamları, ayağınızı denk alın, teröristler sokakta artık. Anlayabiliyor musunuz? Neyse, sorular malum. Herkesin aklına diline gelir, ben tercüman olayım. 1- Bu insanlar darbeci değildiler madem, ne diye sabahın köründe yakapaça kelepçelerle göz altına alındılar? İfade vermeye bile davet edilmeden üstelik. Canım haklarındaki suçlama kesinleşinceye kadar herkes suçsuzdur gibilerinden inleyen nameler okumayın sakın. Olayın nasıl gerçekleştiği ortada. Madem çok saygılıydınız bu insanların insan haklarına, kelepçe takana kadar davet etseydiniz önce. Neyse. 2- Haa darbeciydiler madem, ne diye saldınız? Hatta ya şimdi darbe olursa??? Adamlar sokakta! Terör örgütünden militan arkadaşlardı hani bunlar? Hani içerdeki herkes birbirini tanıyordu? Bunlar bitmeyecek soruların başlangıcıdır. Anti-tezi olan arkadaşlarımızdan, biraz bu sorulara yorum yapmalarını rica ederim. Al işte biri daha dışarda. Korku sokakta kol geziyor. Nerede bu devlet??? Ya darbe olursa şimdi? Malum tüm darbeciler teker teker aramıza karışıyor!!!
Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 17 yıl Dün, Star Gazetesi böyle bir haber yapmış. Doğruluğu hakkında bir fikrim yok. Belki ortada dolaşan bazı sözleri alıp işte bakın böyle bir faaliyet var diye birleştirmiş olabilirler. Ancak; her ne kadar eleştiri hakkını kullananlar olmaktaysa da; bazı mahviller sanki bile-isteye bu iddianamenin etkisini azaltmaya çabalıyor gibi geliyor bana. Bazen yöntemlere değinilip başka yönlere gidiyor eleştiriler. En sonunda AKP ve ordu düşmanlığına vardırılmaya çalışılıyor. Bunu yaparken ise mümkün olduğunca savcının taraflı davrandığına değinilmeden AKP'nin siyasi kavgasına değiniliyor. AKP siyasi bir kavga veriyorsa ve hukuku çiğniyorsa buna en az üç savcı alet oluyor demektir ancak oraya pek değinilmek istenmiyor. Her ne ise; konu da bu değil aslında. ERGENEKON terör örgütü soruşturmasına karşı çıkan bazı çevrelerin, bugün açıklanacak iddianameyi sulandırmak ve soruşturmayı sekteye uğratmak için 22 maddelik bir eylem planı hazırladığı ortaya çıktı. Plan, ‘Acil ve senkronize reaksiyon uyarısı’ başlığı ile ‘ilgili kişilere’ yani iddianame ile ilgili medyada yorum yapacak bazı akademisyen ve köşe yazarlarına gönderildi. 22 maddelik eylem planında iddianamenin sulandırılması için belirlenen sloganlar da sıralandı. Planda, ‘fasa fiso’, ‘her yere kon’, ‘ucu açık soruşturma’, ‘bombanın pimi, telefonun tapesi’, ‘tape davası’, ‘mezara tahliye’, ‘Dağ fare doğurdu’, ‘Başsavcı Erdoğan’dır’, ‘Savcı AKP güdümündedir’, ‘İddianame kapatma davasının rövanşıdır’ gibi sloganların kullanılması istendi. ‘SULANDIRMA Planı’nda soruşturmanın ana haber bültenlerinde nasıl ele alınması gerektiğinin altı özellikle çizildi: Ana haber bültenlerinde soruşturma olabildiği ölçüde yorum katılarak sunulmalı. Canlı yayınlara katılanlar iddianamenin çürütülmesi yanında delillerin hafife alınacağı ve tepki almayacak ölçüde aşağılayıcı ifadeler kullanmalılar. İdidaname mahkemeye verildikten sonra çok uzun olması gerekçe gösterilerek ‘iddianamenin özeti’ adı altında zayıf ve tutarsız kısımlar yayınlanmalıdır. Hurşit Tolon’un Yaşar Paşa(Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt) hakkında tuttuğu kayıtlar, Mustafa Balbay’ın kamera kaydı gibi konular tartışmaya açılmamalı, hukuka aykırı deliller olduğu, hükme asas alınmayacağı ısrarla vurgulanmalı. Planda ayrıca emekli Tuğgeneral Veli Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, tetikçi ekibin başı bilinen Osman Gürbüz, emekli Binbaşı Fikret Emek ile emekli Albay Fikri Karadağ gibi isimlerin soruşturmadaki delil durumunun ağır olabileceği gerekçesiyle savunmada ağırlığın emekli orgenerallere verilmesi önerildi. ERGENEKON terör örgütü soruşturmasına ilişkin iddianamenin kamuoyunda güvenirliliğinin azaltılması ve muhalif isimlerden yeni gözaltılar olacağı propagandası yapılması istenen eylem planında bu yöndeki öneriler şöyle sıralandı: Konuyu istediğimiz açıdan irdeleyen hukukçu, akademisyen, baro başkanı, strateji uzmanı ve emekli yüksek bürokratların demeçlerine yer verilmeli, kamuoyunda tutacak sloganlar üretilmeli. Seçilmiş akil adam, uzman ve sokaktaki vatandaş röportajları ile iddianamenin ve soruşturmanın güvenirliliği zayıflatılmalı. İdidaname karşıtı STK tepkileri ve girişimlerine geniş yer ayrılmalı. Soruşturma kapsamında AK Parti karşıtlarından yeni gözaltılar olacağı iddiası yüksek sesle ileri sürülmeli ve toplumda saygınlığı olan farklı çevrelere mensup isimlerden muhalif listeleri yapılmalı. (Örneğin, Sabih Kanadoğlu, eski Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, Ersönmez Yarbay, CHP Milletvekili Kemal Anadol, İsmail Amasyalı gibi.) Haber belki farklı bir bakış açısı sunabilir diye alıntıladım. Henüz iddianameyi görmedim bu sebeple Dağ fare doğurdu diyemiyorum. Askeri Savcı'da bir soruşturma başlatıp ilgili dosyadan örnek almış. Belki oradan askeriye içerisindeki ayağa dokunulabilinir. Dokunulabilir mi? Savcı özel olarak kendisi belgelerin fotokopisini istediğine göre dokunmak istiyor demektir. Bakalım, arkasında durulacak mı? Önünde durulacak mı o da ayrı bir soru... Ve yeni haber; Bu sabah Sinan Aygün tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış. Suçlu/suçsuz ayrımına varmak mümkün değil. Tutuklu olmak da, serbest bırakılmak da herhangi bir önem arzetmez. Sadece tutuksuz yargılanmak yargılamanın sonunda beraat edilmesi durumunda mutluluk doğururken tersi yargılamanın sonunda manevi bir ezayla karşılaşmak anlamına gelir. Ve bu noktada "PARDON" diyen devlete karşı ben senden alacaklıyım diyebilirsiniz...
Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 17 yıl Darben başarılıysa ne ala, değilse veyl sana! Günlerdir (ben ne diyorum, aylardır) Özden Örnek Paşa'ya atfen “Darbe Günlükleri”nden bahsediliyor; lakin 2 bin 455 sayfalık iddianamede bu günlüklere dair bir satırcık yok. Çünkü… İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı dün yaptığı açıklamada, mezkur günlükler hakkında herhangi bir soruşturma yapılmadığını belirtti. Aslında böyle olacağı belliydi. Ergenekon davası kapsamında “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı halkı isyana tahrik…” gibi suçlardan 48'i tutuklu, 38'i tutuksuz şüpheli hakkında dava açacaksın… Ama… Bu davanın soruşturma aşamasında “Kuvayi Milliye Derneği”nin çaycısının bile ifadesini alırken, Özden Örnek Paşa'mızın ifadesine başvurmayacaksın!... Ne demek oluyor bu şimdi? Ya çok enteresan bir hal bu, ya da bunda bir iş var! Söz konusu “Darbe Günlükleri” Paşa'ya ait değil mi yoksa? Bilindiği üzre, emekli Oramiral Örnek Paşa, günlüklerin kendisine ait olmadığını her fırsatta dile getiriyordu. Cumhuriyet Başsavcılığı, belki de, Orgeneral Hilmi Özkök gibi düşünüyor. Neden olmasın? Hani, Özkök Paşa, “Darbe girişimi var da demem yok da demem” şeklindeki ünlü açıklamasında, “Bir taraf, 'Günlükler Özden Amiral'e ait' diyor. Amiral ise, 'Benim ilgim yok, bana ait değil' diyor. Ben Amiral'e itibar edilmesi gerektiğini düşünüyorum…” demişti ya… Demem o ki; Başsavcılık, “Bir taraf”a karşı, “Amiral”in tarafına itibar edilmesi gerektiğine mi kanaat getirdi? Bu soruya cevap vermeden evvel, “Bir taraf”ta kimlerin yer aldığına dilimiz döndüğünce açıklık getirelim. Emniyet uzmanları malum günlüklerin Özden Örnek'in bilgisayarından çıktığını tespit etmekle, doğal olarak, “Özden Amiral'in” iddiasının karşı tarafında yer aldıklarını ispat etmiş oldular. Dolayısıyla “Bir taraf”ın içinde yer aldıkları “bilimsel” bir gerçekliktir. Deniz Kuvvetleri eski Komutanı Özden Örnek'e ait olduğu öne sürülen, ilkin bir internet sitesinde, ardından Nokta dergisinde mufassal şekilde gün yüzüne çıkarılan “sözde” günlükler hakkında kendisine “ispat hakkı” tanınması gerektiğini dillendiren gazeteci Alper Görmüş de hiç kuşkusuz “Bir taraf” içinde yer almaktadır. En önemlisi de kamuoyunun tamamına yakını “Bir taraf” gibi düşünmektedir. Çünkü Ergenekon soruşturması çerçevesinde zikredilen eylemlerle “Darbe Günlükleri” acayip çakışıyor. Sayın Başsavcı Engin'in iddianame hakkında yaptığı açıklamada yer verdiği, “Hükümeti görev yapamaz hale getirmek(…)Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı halkı isyana tahrik…” gibi ifadelerle “Darbe Günlükleri” öyle örtüşüyor ki, olursa o kadar olur. İmdi, söz konusu günlükleri soruşturma kapsamında değerlendirilmemesi elbette Başsavcılık makamının takdiri. Davanın seyrine göre belki bundan sonra değerlendireceklerdir. Ayrıca “Darbe Günlükleri”nin doğru olup olmaması, ilgi alanlarına hiç girmemiş de olabilir. Gelgelelim, “Darbe Günlükleri”nin dönem itibariyle askeri savcılığın kıta sahanlığına girdiğine hükmetmişlerse, durum biraz netameli demektir. Çünkü bu anlayışla, bütün zamanların en onursal adamı Sabih Kanadoğlu'nun, eyleme geçmeyen darbe teşebbüsünün mümkün olamayacağını dillendiren anlayışı, sonuçları itibariyle öyle bir çakışır ki, kimsecikler işin içinden çıkamaz... Bu anlayış müstakbel darbeciye nihayetinde şunu ihsas eder: Darbe girişiminde başarıya ulaşırsan ne ala, değilse veyl sana… Her hangi bir “adıneydiherneyse” aslanlar gibi darbe yapıp, anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemez maddelerinin arasına, “Darbeciler yargılanamaz” hükmünü ilave ettikten sonra, hangi “sivil hukuk” onu yargılayabilir ki! Yenişafak'tan Salih TUNA...Yine enteresan bir yazı...Ulaşırsan ne ala, değilse veyl sana...Yanılmıyorsam (böyle bir şeyin yanılması olur mu?) 1980'de darbeye yapanlar Anayasaya ekledikleri bir madde ile yargı yolunu tıkamışlardı.
Gönderi tarihi: 15 Temmuz , 2008 17 yıl Bu konu bir çok akademisyen ve siyasetçi tarafından çok tartışıldı... ORDU, devletin ve milletin bekası , cumhuriyetin korunması için vardır. Kurumun en birincil vazifeside budur. BUGÜN Gazetesi "darbe" söylemine kasıtlı yaklaşmaktadır. Tıpkı diğer gazeteler gibi. Ordu için, her dönem mevcut yapı daima ele alınır. Yani heran bir darbe ile iç içesinizdir. Darbe hakkında konuşmak, yazmak çizmek ile darbe yapmak aynı şey değildir. Silahlı kuvvetler olası bir devlet tehdidinde eğer darbe şartlerı kendince örtüşüyorsa, ne hükümet dinler, anayasa dinler, nede gazete tanır. Kalkar darbesini yapar. Ortada yapılmış bir darbe varmı? Yok! Darbe için ortam oluşmuşmu? Var/Yok! O halde kuvvet komutanları bu var/yok üzerinde tartışmalar yapabilirmi? Evet yapar! Yukarıda tehdit açıklamasından dolayı da kimseye hesap vermez. Madem bu insanların darbe girişimden sıkıntıya düşmüşler, neden görev başındayken alıp yargılamaya kalkmamışlar? Güçleri yetmediğinden değilmi? Peki emekli olunca, darbe yapabilme yada darbe düşünebilme yetki ve selahiyetleri varmı? Yok! Görevi başında olmadığı bir dönrm içinde, eski düşüncelerinden dolayı yargılama hakları varmı? İşte ince ayrıntı burada. Madem görevi başındayken bunu yaptı, o halde askeri savcılık bu işi yürütmelidir değilmi? Ama adam asker değilse, yani artık oturduğu makamın mesülüyetini taşımıyorsa, sivil hayat içindeyse yargılanabilme durumu varmı? * * * Bu malum yandaş medyanın en büyük korkusu "darbe" dir. Zira, o güç ne laf anlar, ne söz dinler, ne kamuoyu der, ne hükümet der, sadece kendi bildiğini yapar. Elbette yağdanlıkların yağı artık gelmez, Ortada yağlanacak ve nemalanacak bişi kalmaz, ve elbette işlediği suçların hesabı ortaya çıkar. İşte bunlar, bu zavallılar en hassas noktasıdır. Onlar, bırakın askeri, halkı bile olası "darbe" senaryolarından dolayı sevmezler. İşte o nedenle "Türk Ordusu na rağmen AB mandasına ihtiyacımız var" derler....
Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2008 17 yıl 13 ayı aşkın bir süredir devam eden Ergenekon soruşturmasında İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi iddianame hakkındaki kararını açıkladı. Şüpheliler hakkında ''terör'' suçlarından kamu davası açıldı. İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi Ergenekon soruşturması iddianamesini kabul etti. Mahkeme dava için tarih belirleyecek. 48'i tutuklu 38'i tutuksuz 86 şüpheliyi kapsayan iddianamede bazı şüpheliler, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırıları azmettirmekle suçlanıyor. Cumhuriyet Başsavcı Aykut Cengiz'in genel olarak bilgi verdiği Ergenekon iddianamesine göre, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak olan 46'sı tutuklu 86 altı şüpheli; 1- Silahlı terör örgütüne üye olmak, 2- Silahlı terör örgütüne yardım etmek, 3- Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, 4- Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik, 5- Patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçları azmettirmek, 6- Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde atmak suçlarına azmettirmek, 7- Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek, 8- Askeri itaatsizliğe teşvik, 9- Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve benzeri suçlardan yargılanacak... Haber 7
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl Fatih Altaylı'ya Tolon'dan gelen mesaj 'Biz kurban seçildik' 23.07.2008 15:11 Emekli Orgeneral Hurşit Tolon, Fatih Altaylı'ya cezaevinden bu mesajı gönderdi: 'Bizi tanıyanlar, yakınlarımız ve sevdiklerimiz şunu çok iyi bilmelidirler ki, ne Org. Eruygur ne de ben Ergenekon denen örgütün ne kurucusu, ne yöneticisi, ne de üyesiyiz. Uzaktan yakından hiçbir ilgimiz, ilişkimiz yoktur. Varsa, böyle bir terör örgütünden medyada yer aldığı kadarıyla bilgi sahibiyiz. Medyada yer alan asılsız haberleri büyük üzüntü ile izliyorum. İktidar yanlısı gazeteler yanıltıcı, suçlayıcı ve adeta kesin hükümmüş gibi haberler yayınlıyorlar. Hele Sabah Gazetesi'nde 'ŞOK KLASÖR' başlığı ile yayınlanan haber bütünüyle yalandır, gerçek dışıdır. Evimde arama hem Ankara C. Savcısı hem de Gnkur. As. Savcısının nezaretinde yapıldı. El koydukları tüm belgeler tutanağa geçirildi. Org. Yaşar Büyükanıt hakkında iddia edildiği gibi bir klasör, dosya, belge, bilgi kesinlikle yoktur. Tümüyle gerçek dışı olan bu haber, çok net olarak belli ki sistematik bir karalama ve suçlama kampanyasının ürünüdür. Bu konuyu avukatlarıma iletin. İstanbul'daki Avukatım bir basın açıklaması yapsın, Ankara'daki Avukatım da tekzip edip dava açsın. Bu konuda oğlum Tolga Tolon'un müstakil evinde yapılan aramada yasa dışı el konulan bir CD içinde GATA mahreçli olarak Org. Büyükanıt'ın kulak rahatsızlığı ile ilgili periyodik kontrol ve tedavileri gösteren bir çizelge bulunmuştur. Oğlum da bunun nereden, nasıl, ne şekilde geldiğini hatırlayamadı. İnternet ortamından gelen yüzlerce, binlerce belge arasında intikal etmiş olabilir. Lütfen bunu kardeşime ve oğluma iletin, Yaşar Paşa'ya bilgi versinler. Bu olay bütünüyle siyasi bir komplodur. İktidar kendisine muhalif olarak gördüğü tüm kişi ve kuruluşları, başta kadın derneklerini, sivil toplum kuruluşlarını bu kisve kapsamında baskı altına almaya ve cezalandırmaya çalışmaktadır. 'Ulusal' adı ile başlayan, Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Yurtsever tüm yasal STÖ'lerine, siyasi partilere suç örgütü, terör örgütü gözü ile bakılıyor. Gözaltına alındığım andan itibaren, Anayasa ve AİH Sözleşmesine dayanarak; 1. Ne ile suçlanıyorum? 2. Bu suçun delilleri nelerdir? 3. Savunma için zaman verin! dedim. Bunların üçü için de 'mümkün değil' dediler. Bu nasıl bir anlayıştır? Nasıl bir gizliliktir? Günlerce gözaltında kaldıktan sonra Cuma günü 19.00'dan ertesi sabah 07.00'ye kadar ifademe başvuruldu. Ardından istirahat imkânı verilmeksizin Adli Tıbba götürüldük. Cumartesi sabah 09.30'dan 12.00'ye kadar Savcının kapısında bekletildik. Sonra saat 15.00'e kadar 3 saat ifadem alındı. 15.00'den 22.30'a kadar Hâkim sorgusu için yine kapıda bekletildik. Nihayet 22.30-01.00 arasında hâkim karşısına çıktık. Sorulara ve verdiğim cevaplara bakarak serbest bırakılacağımı umarken sanırım saat 03.00'e doğru tutuklandığımız tefhim edildi. Sorgulama esnasında atfedilen suç ve bu suçla ilgili herhangi bir delil ortaya konmamıştır. Delillerden suça, suçluya, suçlamaya değil, fail ve faaliyetlerinden suç isnat etmeye giden bir anlayışla sorular yöneltilmiştir. Özellikle kişiler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları, dernekler, siyasi parti kuruluş çalışmaları ve bunların düzenledikleri çeşitli etkinliklere neden katıldığım sorulmuştur. Bütün bunların Ergenekon'un alt birimleri oldukları varsayılmıştır. Özellikle tanıdığım, görüştüğüm gazeteciler, üniversite hocaları, aydınlar, siyasiler, katıldığım resmi, özel, sosyal etkinlikler, paneller, anma günleri vb.. hakkında sorular sorulmuştur. 50 yıllık arkadaşım Org. Çetin Doğan'la ahbaplığım ne düzeyde imiş? Prof. Alemdaroğlu'nu, Prof. Haberal'ı, başka birçok hocayı daha tanırmıymışım? Ne maksatla görüşürmüşüm? Gazetecilerden, hocalardan pek çok kişiyi yakından tanırım. Onlarla çeşitli etkinliklerde bir araya geliriz. Konuşuruz, sohbet ederiz, görüş alış-verişinde bulunuruz, zaman zaman yazışırız. Doğu Perinçek'i tanırmıymışım? 40 yıllık siyasetçi. Tanımayan mı var? Parti Genel Başkanı. 'Televizyondan tanırım' dedim. Bir de bir toplantıda bir araya gelmişiz. Ancak maalesef bana atfedilen suçla ilgili olarak terör örgütü üyesi suçlamasıyla halen tutuklu bulunanların büyük bir bölümünü hiç tanımam, hiç karşılaşmadım. Ümit Sayın'dan rapor istemişim. Ordu Komutanlığım sırasında Ümit Sayın ve Sevil Atasoy ziyaretime geldiler. Kürtçülük faaliyetlerinden söz etiler. Ben de 'Bunları yazılı olarak verebilir misiniz?' dedim. Yanlarında Karargâh Subaylarıma talimat verdim. Daha sonra gönderdikleri nota şu hususları yazdım: Kara Kuvvetleri Komutanlığına arz edelim. MİT'e bilgi verelim. Periyodik toplantıda emniyet istihbarat birimleriyle görüşelim. İstediğim söylenen rapor ve olay budur. Gözaltına alınma ve tutuklanma nedenimiz olarak şunları düşünüyorum: Bir yılı aşkın bir süredir bu işin suyu çıktı. Kamuoyu tatmin edilemedi. Yandaş basında da halen örgütün üst kademelerine ulaşılamadığı görüşü yaygın. Kamuoyunu tatmin için toplum tarafından daha çok tanınan, STÖ'lerle, Üniversitelerle daha sık ve tamamen yasal ortamlarda beraber olan kurbanlara ihtiyaç vardı. Biz kurban seçildik.'
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl Söylenecek çok fazla şey var ama, ben bir tek şey söyleyeceğim bu Ergenekon hakkında: İddianame açıklandığında en çok merak ettiğim sanıkların neyle suçlanacakları idi. Sürekli kulak tırmalayan tek bir cümle vardı: "HALKI HÜKÜMETE KARŞI SİLAHLI İSYANA TEŞVİK!!!" Ya bir aklı başında kişi çıkıp bana söylesin, BU HÜKÜMETE karşı ayaklanacak olan HANGİ HALK yahu? Uganda halkı mı, Moritanya halkı mı, Tanzanya halkı mı? Ben burada bu hükümete karşı SİLAHLI bir de üstelik, ayaklanacak bir halk göremiyorum! Hayal etmeye çalışıyorum, mümkünü yok! Bu halk, bu hükümete karşı, silahlı isyan! Marslıların gelip dünyayı işgalini düşünmek daha akla yakın...
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl Söylenecek çok fazla şey var ama, ben bir tek şey söyleyeceğim bu Ergenekon hakkında: İddianame açıklandığında en çok merak ettiğim sanıkların neyle suçlanacakları idi. Sürekli kulak tırmalayan tek bir cümle vardı: "HALKI HÜKÜMETE KARŞI SİLAHLI İSYANA TEŞVİK!!!" Ya bir aklı başında kişi çıkıp bana söylesin, BU HÜKÜMETE karşı ayaklanacak olan HANGİ HALK yahu? Uganda halkı mı, Moritanya halkı mı, Tanzanya halkı mı? Ben burada bu hükümete karşı SİLAHLI bir de üstelik, ayaklanacak bir halk göremiyorum! Hayal etmeye çalışıyorum, mümkünü yok! Bu halk, bu hükümete karşı, silahlı isyan! Marslıların gelip dünyayı işgalini düşünmek daha akla yakın... İddianame belli oldu... Ciddi kanıtlar, tanıklar beklenirken gizli tanıklar dışında doğru dürüst kanıtlar içermeyen ve kuşkular üzerine inşaa edilmiş, tarihimizin en uzun ama en boş iddianamasi. 20 Ekim'e kadar bu insanlar yine içeride.
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl Halkı hükümete karşı silahlı isyana teşvik: Bunun ardında ne var aslında biliyormusunuz? Bunların iddianamesine göre: Nasıl İlhan Selçuk kendi gazetesini bombalatıyorsa Atatürkçü düşünce derneği başkanı emekli org. Şener Eruygur ve em. org. Hurşit Tolon nasıl darbe yapmaya çalışıyorsa hemde TSK'ya rağmen Danıştay'ı öldüren avukat katil o günlerde bunu neden yaptığı sorulduğunda "inançlarım gereği, türban düşmanlarına hesap sordum" demesine karşın şimdi onuda Ergenekon operasyonuna ekledikleri gibi Ülkemizde meydana gelmiş bütün faili meçhul cinayetlerden Ergenekon Çetesi sorumludur denmesi gibi Belkide Sivas Katliyamınıda onlar yapmıştır demedikleri kalmış gibi Türk Bayrakları ile miting yapanların terör örgütü mensubu olarak gösterilmesi gibi pkk, hizbullah gibi *** terör örgütleri ile Ulusalcı, Atatürkçü, Milliyetçi insanları işbirlikçi gösterdikleri gibi şimdi bundan sonra ki mitinglerde halk yine kendi kendini bombalayacaktır. !!! olası her türlü terörist eylemden sorumlu olarak gösterdikleri Ne Mutlu Türk'üm diyen herkes... o bakımdan dikkat edin arkadaşlar kendinize suiskast planlıyor olabilirsiniz...
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl *****,savci vede hakim kimden emir aliyorsa!Bakin bugün bir resim gördüm SÖZCÜ gazetesinde Türkiyenin tek okunabilecek gazetelerinden birisi vede delikanli gibi yazan bir gazete,hemde gazete bayilerinin üst raflarinda satilan bir gazete,o gazetede bir resim gördüm hemde kimi biliyormusunuz?Mehmet Ali Sahinle Yargitay baskani Gerceker'in elele yanak yanaga resimleri.Bu yargiyami güvenecegiz biz.Yargitay baskani Adalet bakani ile yanakyanaga elele ve adinida koymuslar bagimsiz yargi,resmi görünce,tevekkeli degil Fetullahci savci Zekeriya Öz bazi gazetelere haber jurnalliyor dedim.Baska hicbir ülkede göremezsiniz bir bakanla yargitay baskaninin böyle samimi pozlarini,bunlar saibedir,bunlar ciddiyetten uzak davranislardir bunlar Yargitay baskanina yakismayan tutumlardir,Adalet bakani benim icin pekte önemli degildir,o sonucta kapatilmasi gündemde olan bir partinin adamidir tabiiki yargiyida elegecirecektir,önemli olan bakanin yargiyi elegecirmeasi degilde elegececek kadar kendinden gecen yargidir.Böyle yargi mensuplari oldugu sürece,insanlar sucsuz olarak tutuklanir,iceri atilir sorgusuz sulasiz mesnetsiz bir sekilde özgürlügü elinden alinir ve hatta ölüme gönderilir ki kendi ayaklari yere saglam bassin ve iktidar tarafindan oksanip sevilsinler.Yargi iktidarin davul tokmagi oldugu sürece adaletten bahsetmek o kadar komik oluyorki. not:Taraf denilen Türk devleti karsiti gazetenin gazete bayilerinde en alt sirada oldugunu görerek mutlu oluyorum,ve o gazete bayisini kutluyorum,*************** saygilarla
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl 2500 sayfaya uzanan bir iddianame. Aranızda okuyan var mı acaba? Ben okumadım. Okuyacak babayiğidin de zaten bu forumlarda yazı yazması mümkün değil.Zira satır aralarına kadar bakılması gereken bu iddianame roman tarzında zaten olamaz.enaz iki ayda tamamlanır. Parti kapatma davasının ve yerel şeçimlerin çok yakınlaştığı bu dönemde,yerel secimler ile güven tazelemek ve başka bir isimli parti ile yeniden iktidar olma hevesinin dagıttığı seçim broşürüdür. Aslında büyük ihtimal ile c planıdır.(!) Sorumluluklardan kaçmanın planıdır. Yeniden ve yeniden aklanmanın bir versiyonudur. Demokrasi adına alınan oyların,sıkışıldıkça yeniden alınması için oyunlaştırıldığı senaryodur. Tarih,ihaneti asla affetmez. ve öylede olacak.Kanaatimce.
Gönderi tarihi: 26 Temmuz , 2008 17 yıl 2500 sayfaya uzanan bir iddianame.Aranızda okuyan var mı acaba? Ben okumadım. Okuyacak babayiğidin de zaten bu forumlarda yazı yazması mümkün değil.Zira satır aralarına kadar bakılması gereken bu iddianame roman tarzında zaten olamaz.enaz iki ayda tamamlanır. Parti kapatma davasının ve yerel şeçimlerin çok yakınlaştığı bu dönemde,yerel secimler ile güven tazelemek ve başka bir isimli parti ile yeniden iktidar olma hevesinin dagıttığı seçim broşürüdür. Aslında büyük ihtimal ile c planıdır.(!) Sorumluluklardan kaçmanın planıdır. Yeniden ve yeniden aklanmanın bir versiyonudur. Demokrasi adına alınan oyların,sıkışıldıkça yeniden alınması için oyunlaştırıldığı senaryodur. Tarih,ihaneti asla affetmez. ve öylede olacak.Kanaatimce. Teşkkürler...
Gönderi tarihi: 27 Temmuz , 2008 17 yıl 2500 sayfaya uzanan bir iddianame.Aranızda okuyan var mı acaba? Ben okumadım. Okuyacak babayiğidin de zaten bu forumlarda yazı yazması mümkün değil.Zira satır aralarına kadar bakılması gereken bu iddianame roman tarzında zaten olamaz.enaz iki ayda tamamlanır. Parti kapatma davasının ve yerel şeçimlerin çok yakınlaştığı bu dönemde,yerel secimler ile güven tazelemek ve başka bir isimli parti ile yeniden iktidar olma hevesinin dagıttığı seçim broşürüdür. Aslında büyük ihtimal ile c planıdır.(!) Sorumluluklardan kaçmanın planıdır. Yeniden ve yeniden aklanmanın bir versiyonudur. Demokrasi adına alınan oyların,sıkışıldıkça yeniden alınması için oyunlaştırıldığı senaryodur. Tarih,ihaneti asla affetmez. ve öylede olacak.Kanaatimce. Tesekkürler sayin gugukcuk,gercekten alkislanacak bir yazi. saygilarla
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl Bugün iddianameyi indirdim bilgisayara. 395 mb toplamında bir iddianame. Hepsinin okunması şart değil. Mesela 31. sayfaya kadar okumak bile gerekli değil. Sanırım iddianamenin hepsini değilse de önem atfettiğim bazı kısımlarını okuyacağım. Halkı silahla isyana teşvik etmenin arkaplanı nasıl doldurulmuş savcı tarafından evvela bunu inceleyeceğim. Bu suç nasıl işlenibiliyormuş savcı iddianamede bunu tartışmak zorundadır. Yine ayrıca savcı iddianamede darbeye zemin nasıl hazırlanır bunu da incelemek ve irdelemek zorundadır. Süper bir tecrübe olacağını düşünüyorum. Ben iddianameyi görmemiz pek kolay değil diyordum ama sağolsunlar beni yanılttılar. Umalım da yargılamalar da aleni olarak yapılır ve yargılamalardan haberdar oluruz ve benim gizlilik kararına dair yaklaşımımda boşa çıkmış olur. Bu arada, bu iddianameye esas soruşturmanın başladığı tarihten hayli bir zaman sonra AKP hakkında parti kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından üstünkörü, hazırlanan bir iddianame dolayımında dava açıldığını hatırlatayım. Yani ki; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP'nin kapatılması için dava açmadan evvel Ergenekon soruşturması başlamıştı. Yani ki; AKP, kendisine parti kapatma davası açıldığı için bu Ergenekon Davasını başlattı diyenlerin tezine karşılık Ergenekoncular kendilerine soruşturma açıldığı için acaba AKP'ye karşı kapattırma davası açtırmış olabilirler mi diye de bir antitez olduğunu hatırlatırım. İşin içine yargısal işlemler girdiğinde komplo teorilerine bayılıyorum. Ve bayıldığım daha nice şeyler var. Bir tanesi de; AKP'ye karşı kapatma davası açıldığında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını kıyasıya eleştirenleri ve Anayasa Mahkemesini eleştirenleri "Yargıya Saygıya" davet edenler bugün o yargının birilerinin güdümünde, emrinde olduğunu söyleyerek nasıl bir saygıyı dillendirdiklerini bir anlasalar var ya...Gülme krizine girerler gibi geliyor bana... Saygılar...
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl Bugün iddianameyi indirdim bilgisayara. 395 mb toplamında bir iddianame. Hepsinin okunması şart değil. Mesela 31. sayfaya kadar okumak bile gerekli değil. Sanırım iddianamenin hepsini değilse de önem atfettiğim bazı kısımlarını okuyacağım. Halkı silahla isyana teşvik etmenin arkaplanı nasıl doldurulmuş savcı tarafından evvela bunu inceleyeceğim. Bu suç nasıl işlenibiliyormuş savcı iddianamede bunu tartışmak zorundadır. Yine ayrıca savcı iddianamede darbeye zemin nasıl hazırlanır bunu da incelemek ve irdelemek zorundadır. Süper bir tecrübe olacağını düşünüyorum. Ben iddianameyi görmemiz pek kolay değil diyordum ama sağolsunlar beni yanılttılar. Umalım da yargılamalar da aleni olarak yapılır ve yargılamalardan haberdar oluruz ve benim gizlilik kararına dair yaklaşımımda boşa çıkmış olur. Bu arada, bu iddianameye esas soruşturmanın başladığı tarihten hayli bir zaman sonra AKP hakkında parti kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından üstünkörü, hazırlanan bir iddianame dolayımında dava açıldığını hatırlatayım. Yani ki; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP'nin kapatılması için dava açmadan evvel Ergenekon soruşturması başlamıştı. Yani ki; AKP, kendisine parti kapatma davası açıldığı için bu Ergenekon Davasını başlattı diyenlerin tezine karşılık Ergenekoncular kendilerine soruşturma açıldığı için acaba AKP'ye karşı kapattırma davası açtırmış olabilirler mi diye de bir antitez olduğunu hatırlatırım. İşin içine yargısal işlemler girdiğinde komplo teorilerine bayılıyorum. Ve bayıldığım daha nice şeyler var. Bir tanesi de; AKP'ye karşı kapatma davası açıldığında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını kıyasıya eleştirenleri ve Anayasa Mahkemesini eleştirenleri "Yargıya Saygıya" davet edenler bugün o yargının birilerinin güdümünde, emrinde olduğunu söyleyerek nasıl bir saygıyı dillendirdiklerini bir anlasalar var ya...Gülme krizine girerler gibi geliyor bana... Saygılar... E peki,AKP ye kapatma davasi acan savciya ahlak sinirlarini asacak tarzda hakaret eden siyasi ,gayri siyasi, medya ve yandaslarin simdi neden yargiya saygiya davet ettiklerini neden yazmassiniz sayin Karabekir,sizi gercekten anladigimi sandigim anda hic anlamadigimi anliyorum.Yani tarafli diye ancak bu na derler.bir tarafi görmeyip diger tarafi hakli duruma cikarmak.ve birde yeni bir saibe ortaya atmak,efendim Ergenekoncular AKP ye kapatma davasi actirmislarmiymis,evet evet savcida zaten ERGENEKONCUDUR onu demeye calsitiniz galiba. saygilarla
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl Önümüzdeki günler, Kennedy suikastının altından da Ergenekon'un ABD kolunun çıktığının görüldüğü günler olacaktır! Gülücük koyacaktım ama, elim gitmedi. Çünkü durum hiç komik değil. Toplumsal bir öç furyası başlatıldı. Bu paranoya öyle ileri gitti ki, Milli Görüşçüler bile, hükümet aleyhine yazı yazmış, fikir söylemiş herkes tutuklanmaya başladı. Darbe adına hiç bir suçlama yapılmıyor. Her türlü telefon konuşması, azılı suçlu ve emniyetten öç almak isteyen kişilerin en küçük notları var, ama darbe günlükleri yok! Ortamı hazırlayıp ordunun darbe yapması hazırlığı deseniz, hiç öyle bir şeyden bahsedilmiyor. Tersine bunlar genelkurmay başkanına suikast yapıp NATO tesislerini bombalayacaklarmış! Gerçekten böyle paranoyaklar varsa, apaçık delilleri ortaya konsun, hapise değil, ruh hastanesine gönderilsinler. 27 Mayıs bile genelkurmaya da karşı yapıldı ama ilk bildirisinde NATO'ya bağlılık bildirdi. Ergenekon diye bir örgüt böyle bir silahlı halk ihtilaline kalkışsa, anında gölden ördekler gibi toplanırdı. Hiç bir şekilde olası değildir. Böyle bir şey 27 Mayısta bile olmamıştır. 12 Eylül öncesi bile olmamıştır. Hem üstelik de 2005 te genelkurmay başkanına suikast ve NATO tesislerini bombalamayı planlamış bir örgüt, bunu yapamamış olduğunda veya vaz geçtiğinde, belgelerini CD ye yazıp 2008 de ortaya çıksın diye sekreter masası üzerine bırakmaz! Ordunun darbe yapması için ortam hazırlama dense, bir düşünülür, acaba denir. Ama iddia bambaşka, genelkurmaya karşı, NATO'ya karşı, hükümete karşı silahlı halk ayaklanması! Breh breh breh! Yahu halk, ayaklanacağı hükümete niye %47 oy versin? Hikaye klasik: Günah keçileri bul ve her şeyi üzerlerine yık, geri kalan ve günah keçilerinin başlarına gelenleri görenler korksun, sinsin! Bir göz korkutma ve yıldırma, sindirme kampanyası, bir öç alma furyasıdır bu. Çünkü "zamanında Atıf Hocalara, Mendereslere, Necip Fazıllara da çok hukuksuzluk yapılmıştı!" sözlerinin ortalıkta uçuşması, bunun en ciddi kanıtıdır. Bunlar AB'ye Türkiye'de müslümanların ezildiğini şikayet edecek kadar beyinleri yıkanmış insanlardır. Yıllardır köşe noktalara yetiştirilip yerleştirilmekteydiler, sonucun bu olacağı belliydi. Bunların derdi, özgürlükleri yok etme özgürlüğünün verilmeyişi. Köleliğe, ayrımcılığa, sömürücülüğe geçit verilmemesini, din kurallarının dayatılamayışını özgürlüklerinin kısıtlanması olarak algılıyorlar. Bu sakat mantıkla "öyleyse biz de hukuksuzlukla, baskı ve yıldırmayla yanıt verelim, misilleme yapalım" düşüncesiyle hareket ediyorlar. İşlerine de geliyor, tüm dinci ve etnik terörü Ergenekon'un planladığını söyleyip "yatın yatın, uyuyun, tehdit, İslamcı terör filan yok, bunlarmış, yakaladık, yatın uyuyun, cumhuriyet yıkılınca biz sizi uyandırır, günaydın deriz" (pardon, düzeltiyorum) "selamun aleyküm, sabahlar hayır ola deriz" diye uyutmuş oluyorlar. İşin daha dikkat çeken tarafı, tüm cumhuriyet karşıtı kesimlerin el ele verip bu furyaya katılmaları. Numaralı cumhuriyetçiler, eski tüfekler, baş bağlama özgürlükçü liboşlar, etnik bölücüler, nalıncı keserci demokratlar... Bakın söylüyorum: Orduda darbe düşünen subaylar da vardır, devletin gizli kapaklı işler yapan adamları da vardır. Ama bu, halkı hükümete karşı ayaklandırıp silahlı ihtilal planlayan bir örgüt demek değildir! Hukuk bu karmaşayı çözecektir, güvenim var. Ama yalnız bakın, bir kıytırıktan dernek başkanı çıkar and içirir, "ölmek var, öldürülmek var" derse, hukuk bu işe el koyar! Bu sözler bir dernek başkanının söylememesi gereken, askerin söyleyebileceği sözlerdir. Dernek başkanı öldürme yolunda öldürülmez. Bu adam bu sözleri kime güvenerek söylüyor, araştırılması gerek. Bu yüzden iddianame hazırlanmasına bir şey demiyorum. Bu hukukun, savcının görevi. Benim karşı çıktığım hukukun bu işe el koyması değil. Konunun sapması ve rövanşist, cumhuriyetin kuruluşunun, laikliğin ilanının intikamını alma kampanyasına dönüştürülmesi. Hükümete muhalif herkesin suçlanması. Hukuka bir kez daha görev düşüyor, bu işin toplumun bir kesiminin bir kesimince düşman ilan edilip hedef gösterilmesine, "hükümet aleyhine olan ve AKP'nin kapatılmasına çanak tutan herkes hain" derecesine varmasını önlemesi gerekiyor...
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl ERGENEKON = RESMİ İDEOLOJİ Artık anlaşılmıştır ki; - Ergenekon olayı, sıradan lokal bir olay değildir... - Emekli paşalarla ve haklarında dava açılanlarla sınırlı değildir... - Ergenekon tam olarak deşifre edilmemiştir. tespit edilenler "devede kulaktır"... - Ergenekon olayı Kürt sorunu başta olmak üzere pek çok konuda ezberleri bozmuştur... - Ergenekon'un sonuna kadar gidilmelidir. Bunun sonu laik-kemalist rejimdir. Bu yüzleşme kaçınılmazdır... - Şu ana kadar yapılanlar önemli olmakla birlikte; üstü kapatılmak, sonuna kadar gidilmesi önlenmek istenmektedir.... - Susurluk ve Şemdinli de kaçırılan fırsatlar burada iyi değerlendirilmeli; üstünün örtülmesine izin verilmemelidir... - Bu konuda hükümetin ve tüm halkın duyarlı ve takipçi olması gerekir.... ............ 2+2=4 yapar.......
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl E peki,AKP ye kapatma davasi acan savciya ahlak sinirlarini asacak tarzda hakaret eden siyasi ,gayri siyasi, medya ve yandaslarin simdi neden yargiya saygiya davet ettiklerini neden yazmassiniz sayin Karabekir,sizi gercekten anladigimi sandigim anda hic anlamadigimi anliyorum.Yani tarafli diye ancak bu na derler.bir tarafi görmeyip diger tarafi hakli duruma cikarmak.ve birde yeni bir saibe ortaya atmak,efendim Ergenekoncular AKP ye kapatma davasi actirmislarmiymis,evet evet savcida zaten ERGENEKONCUDUR onu demeye calsitiniz galiba. saygilarla Ben kimseyi yargıya saygıya falan davet etmiyorum. Kimsenin de yargıya saygıdan bahsetmesini sevmem. Karara saygı duyulmaz kararın gereği yerine getirilir. Bu nedenle ben yargıyı ve yargının dışına çıkan her oluşumu sonuna kadar eleştiririm. Ben bunu yaparken gayet tutarlı bir davranış sergilemekteyim. Beni anlamış olsaydınız böyle bir metin postalama gereği hissetmezdiniz. Bu zamana kadar da beni hiç anlamadınız. Tarafınızdan anlaşılır olmak da en son isteyeceğim şeydir. Ne demeye çalıştıysam onu söylerim. Birşey demeye çalışmam. Birşeyi ya söylerim ya söylemem. Ben, siz bu savcıları AKP'nin savcısı olarak telakki ediyorsanız öteki savcıyı da Ergenekon'un savcısı diye telakki edenler var diyorum. Eh artık bunu da anlamadığınıza göre; Sahi, bir ara ben size lütfen benim yazdıklarımı görmezden gelin demedim mi, zira ben sizin yazdıklarınızı görmezden geleceğimi beyan etmemiş miydim!? Selamlar...
Gönderi tarihi: 28 Temmuz , 2008 17 yıl Sizin yazilariniza yanit yazmami farkli bir deger zeminine tasimaniz oldukca ilginc,ben bana ters gelen iletilere yanit verme hakkimi kullanirim bu sizin isinize gel.ir veya gelmez,beni sizin yazdiklarinizi görmemeye davet edeceginize siz benim yanitlarima tepki vermeyin olsun bitsin. Ayrica kapatma davasinin ERGENEKON davasinin gölgesinde görülmesi,halk arasinda hakli olarak acaba bilincli olarakmi böyle denk getirildi sorusunuda sordurmaktadir,dolayisiyla mahkemeye bir baski araci olarak.Darbe ortaminda kapatma davsinin görüsülmesi saibeli bir durumu ortaya cikarmaktadir. Yargitay bassavcisinin Ergenekoncu olup olmadigini bilemem ama ZEKERIYA Öz'ün Fetullahci oldugu dolayisiyla AKP nin savcisi oldugu ortadadir. Bakin ben görüsümü yazdim,siz yanit vermezsiniz olur biter.Benim bilgilerim Yeni Safak veya Stardan degil kendi görüslerimdir. saygilarla
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.