Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Tayyip E. Öldü, Yaşasın Tayyip E.!..


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Leviathan, öğrencilik yıllarımdan beri sayısız defâdır okuduğum eşsiz bir kitap, son günlerde nedense elimden düşmez oldu..

 

Burada Thomas Hobbes’un eşsiz vecîzelerinden biri; “Kötü bir oyunu düzeltmek için, kartları yeniden dağıtmak gerekir!..” sözü şu son günlerde zihnimi epeyce meşgûl ediyor..

 

1950 karşı-devrim hareketiyle başlayan süreçte bu güzelim Ülkemizde hemen hepimizin mâlûmu garip bir demokrasi(cilik) oyunu oynanıyor; kartlar ya seçim yoluyla ya da darbeyle yeni baştan karılıyor; ama sonuç hep aynı..

 

Yine komprador iktidarlar; yine işbirlikçi, ****, ****kadrolar, yine milyar dolarlarla ifâde edilen iç ve dış borçlar; yine rüşvetler, yolsuzluklar, skandallar, vb.. vb.. vb..

 

İmdi ya bu kartlarda bir sorun var ya da oyunun kurallarında; yâni oyunun bizâtihi kendisinde!..

 

Ve daha da önemlisi: birileri kart çalıyor, hîle yapıyor; birileri de bunlara yol verip çanak tutuyor ve asıl mesele: her defâsında bu ****** masaya oturma basîretsizliği gösterenlerde, saçma sapan bir demokrasi ve insan hakları anlayışını yerleştiren ve geniş halk kitlelerini***** mâruz bırakarak sisteme meşruiyet elbisesi giydiren ***** entel-dantel zevatta!..

 

Hâl böyleyken kartları istediğiniz kadar karın, sonuç hep aynı, hep hüsran!..

 

Kimi çeteleşmiş sol partiler son altı yıldır; yâni AKP -Anti-Kemalist Parti- iktidârı boyunca, sürekli olarak darbe kışkırtıcılığı yapmayı “devrimcilik” addetmiş, günbegün bu amaca hizmet ediyor..

 

Özellikle de Cumhurbaşkanlığı seçim döneminden bu yana bâzı yayın organlarında “Tayyip’i kim vurmak ister”(!?) konulu provokatif söylemler dillendiriliyor..

 

Öbür taraftan, “kulislerde” erken seçim olasılığı konuşuluyor, yeni bir hülle partisi için nabız yoklanıyor..

 

Ha seçim, ha darbe; Allah aşkına, ne farkı var ki!..

 

Gâzî’nin ölümünden bugüne hangi seçim ya da darbe iktidâra Kemalizme sözde değil özde bağlı bir lîder ve siyâsî kadro getirmeyi başardı ki bundan sonra başarabilsin -hem bugün îtîbârîyle; yâni AB+D’ye verilen tâvizler nedeniyle bu artık çok daha zor!..

 

Demem o ki Menderes gider, Süleyman D. gelir; Süleyman D. gider, Özal gelir; Özal gider, Tansu Ç. gelir; Tansu Ç. gider, Erbakan gelir; Erbakan gider, Tayyip E. gelir; Tayyip E. gidince de -hiç merak etmeyin- onu aratmayacak yeni bir tâne gelir!..

 

Seçimle mi yoksa darbeyle mi; onu bilemem ama, o gelince de değişen pek birşey olmayacak gibi..

 

Anayasa Mahkemesinden çıkan türban karârı biz Kemalistler arasında öyle bir sevinç yarattı ki sormayın; sanki AKP kapatılıp Tayyip E. ve saz heyetine “dokunulunca” herşey düzelecek; bu güzelim Ülkemiz hak ettiği aydınlık geleceğe koşar adım ilerleyecek!..

 

Fransızların bir sözü vardır; “le roi est mort, vive le roi” derler; yâni: “kral öldü, yaşasın kral”.. Bizler bunu “giden ağam, gelen paşam” şeklinde; “gider Ahmet, gelir Mehmet” şeklinde söylemişiz..

 

Ne büyük bir halk-bilgeliği, öyle değil mi..

 

Sevgili Hobbes, ne kadar iyimsermişsin böyle!..

 

“Doğal durum” hakkında konuşmadan önce keşke kurgusal bir geçmişe bakmak yerine “Nostradamus’un küresiyle” bugünün dünyâsına; özellikle de geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde olup bitenlere; birey-iktidâr ilişkilerine, neo-emperyalist insan hak ve özgürlükleri söylemlerine vb.. baksaydın; o zaman ne kadar iyimser olduğunu sen de anlar, seni kötümserlikle suçlayanlara karşı çıkmakla uğraşmak yerine yine insan doğasından türeteceğin son derece orijinâl ve tutarlı bilgi ve saptamalarla bizlere yol gösterebilirdin..

 

Ama yine de hakkını yememek lâzım; sen de çağdaşın olan liboşlarla karşılaştırılamayacak kadar eşsiz önemde o kadar doğru saptamalarda bulunmuşsun ki ölümsüz eserin Leviathan bugün bile parıltısından hiçbirşey kaybetmiyor!..

 

Fakat Sevgili Hobbes, unuttuğun çok önemli birşey var: mutlak bir iktidâr gücü; kaynağını ve meşruiyetini yasalardan ve devlet gücünden alan bu tür bir güç, toplumsal sözleşmeye taraf olarak varsaydığın bireylerin bütününe hiçbir zaman hizmet etmedi, etmiyor, edemiyor..

 

Bugün biz bu tür bir devlet yapılanmasına ‘faşist devlet’ diyoruz ve maalesef İkinci Dünyâ Savaşından sonra faşizmin şekil değiştirerek hemen tüm geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde iktidâra taşındığına, bunun da sonunda bu ülkelerdeki hemen tüm yurttaşları doğrudan veya dolaylı olarak son derece olumsuz bir biçimde etkilediğine; örneğin fakirleştirdiğine, ***** ve toplumsal sorumluluktan yoksun bireyler hâline getirdiğine tanıklık ediyoruz..

 

İster rekor denilebilecek bir oyla iktidâra gelen partiler, lîderler isterse askerî oligarşiler olsun, bu ülkelerde bu siyâsî yapılar hiçbir zaman böyle bir gücü kendi yurttaşları için, onların çıkarları için kullanamadılar, kullanamıyorlar..

 

Ve hattâ, aslına bakarsan Sevgili Hobbes, askerî darbeler yeni bir ekonomik sistemin alt-yapısını -üretim ilişkileri ve üretim araçlarıyla ilgisinde bireylerin kendileriyle ve toplumla olan ilişkilerini- şekillendirmek için yapılıyor; yâni senin Krallara bile tanımadığın geniş yetkilerle donanmış bir siyâsî yapı bile bu amaca hizmet edemiyor..

 

Sen “İnsan insanın kurdudur!..” dedin, biz “Devlet devletin kurdudur!..” diyoruz ve bunu doktrinel olarak emperyalizm’le tanımlıyoruz..

 

Emperyalizmin oyuncağı hâline gelmiş devletin; faşist devletin, millî egemenliği gerçekleştirecek çağdaş bir demokrasiyle ortadan kaldırılması, sınırları ancak ve ancak çağdaş demokrasiyle ve millî ekonomi, millî kültür ve millî devlet ilkelerini gözeten millî çıkarlar ekseninde belirlenecek insan hak ve özgürlüklerinin devlet otoritesiyle tam bir uyumun sağlanması gerektiğini düşünüyoruz..

 

Bu uyumu olanaksız kılan emperyalizmin elinde insan hak ve özgürlüklerinin daraltılmasının ya da genişletilmesinin; her iki seçenekte de yine kendi çıkarlarına hizmet edeceğini savunuyoruz..

 

Vakıflar yasasını -hani olmaz ya, oldu diyelim- istediğimiz kadar daraltalım; Soros ve çocukları yine bir yolunu bulup yasalara uygunluklu bir biçimde “kaynak akışı” sağlayacak..

 

Ya da “basın özgürlüğü”nü istediğimiz kadar genişletelim; yine CIA ve kontrol ettiği sivil toplum örümcek ağı “dezenformasyon” ve “destabilizasyon”a hizmet eden kitle iletişim araçlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanacak..

 

Yâni diyoruz ki: emperyalizm dünyâdan silinmedikçe, emperyalizmi bu coğrafyadan söküp atma projesi olan ve 1950 karşı-devrim hareketiyle bir tarafa itilen, yarım bırakılan, değerden düşürülen Kemalizm bu güzelim Ülkede tesis edilemedikçe değişen hiçbirşey olmayacak..

 

Yâni diyoruz ki: Tayyip E. öldü, yaşasın Tayyip E.!..

 

Alkım Saygın

 

10.06.08

Gönderi tarihi:
.

.

.

Demem o ki Menderes gider, Süleyman D. gelir; Süleyman D. gider, Özal gelir; Özal gider, Tansu Ç. gelir; Tansu Ç. gider, Erbakan gelir; Erbakan gider, Tayyip E. gelir; Tayyip E. gidince de -hiç merak etmeyin- onu aratmayacak yeni bir tâne gelir!..

Yâni diyoruz ki: Tayyip E. öldü, yaşasın Tayyip E.!..

 

Çok güzel bir yazı tebrikler.

 

Bu sabah haberlerde dinledim Abdullatif Şener siyasete dönüyormuş. Hayırlı olsun yeni bir Tayyip. Halkımızda Türkiyeyi kendilerinin, seçtiklerinin, yargının, genelkurmayın vs. yönettiğini sanıyor. Hesaplarını o şekilde yapıyor. Vah halkım vah!...

 

Söylediğin gibi ipimizi eline sağlam almış AB+D. Hesap yapılacaksa emperyalizmin hesabı yapılmalı.

Gönderi tarihi:

Çok sık olmamakla birlikte , oldukça dikkat çekici ve iyi yazılarla karşımıza geliyorsunuz .Tebrik ederim.

Evet bu ülkede iktidardaki yada muhalefetteki partilerin ve dolayısıyla başkanlarının adlarının şu veya bu olmasının hiç bir önemi yok .Çünkü verilen tavizler nedeniyle bu ülkede herkes AB+D nin kendilerine biçtiği rolü oynuyor. Halkın eğitimsizleştirilmesi ile birlikte oynanan oyunlar, artık daha da kolay oynanabilir hale geldi. Yani kartlar istediğiniz kadar yeniden dağıtılsın.

 

Ara da bir milli duyguları kabartacak sözlerle ; "ne kadar güçlü devletiz vay be nasıl da kafa tutarmışız " babından halkın ağzına bir parmak bal çalınsa da,

 

şöyle demek gelir hep içimden : "her tarafın sert olsa ne olacak adın sömürge olmuş artık"

Gönderi tarihi:

Söylenecek sözün,bu kadar uzun yazının içinde saklanmasına ve okuyucunun bunu bulmasına yönelik bulmaca bir yazı.Bilinenlerin değişik bir versiyonu.

Bunlar o kadar çok bilinen şeyler ki.

Sadece zaman ve emek kaybı

Yıllarca kaybedilenlerden sonra bu savaşların kazanılmasının da çok güç olacağını ögrenmemiz gerekir.

Önemli olan tek şey ,yapılacak güzel şeylerin yıllarla değil asırlar ile biriktirilebileceğidir.

Tabii ki buna müsaade ettikleri ölçüde.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.