Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

'Din çocukça bir efsane'


Efendi Türkler

Önerilen İletiler

'Din çocukça bir efsane'

Gelmiş geçmiş en büyük dehanın şaşırtan görüşleri

140520081018248159771.jpg

 

En büyük kuramsal fizikçi Albert Einstein, yeni ortaya çıkan 1954 tarihli bir mektubunda, dinler için ‘insan zaafının ifadesi, çocukça, ilkel efsaneler’ diyor

 

Yahudi kökenli Albert Einstein, Musevilik için de ‘en çocukça hurafelerin yeniden canlandırılması’ diyor.

 

Milliyet Gazetesi'nin haberine göre gelmiş geçmiş en büyük kuramsal fizikçi olarak gösterilen Albert Einstein’ın, din ve Tanrı inancına itibar etmediği ve özellikle ömrünün son yılında bu kavramlar için “çocukça, ilkel efsaneler” nitelemelerinde bulunduğu ortaya çıktı.

 

‘İlkel efsaneler’

 

The Daily Telegraph’ın haberine göre, ünlü bilim adamı, yeni ortaya çıkarılan ve 3 Ocak 1954 tarihini taşıyan bir mektubunda, dinlerin “çocukça” ve “ilkel efsaneler” olduğunu savunduktan sonra bu olgunun hangi zorlama ve incelikli yorum yapılırsa yapılsın değişmeyeceğini vurguluyor.

 

Einstein için dinin anlamı

 

Din ve Tanrı konusundaki görüşleri her zaman tartışma yaratan ve dinsel içerikli en ünlü sözü “Tanrı zar atmaz” olan Einstein, bu sözü nedeniyle Tanrı inancı olan bir bilim adamı olarak algılanıyordu. Ancak Einstein, yeni ortaya çıkan söz konusu mektubunda, filozof Eric Gutkind’in görüşlerine yanıt verirken, yaşamının son döneminde dini duygularının son derece zayıf olduğunu hatta din karşıtı görüşlere sahip olduğunu ortaya koyan ifadelere yer veriyor. Einstein, “Tanrı sözcüğü benim için insanın zaaflarının bir ifadesi ve ürünü olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. İncil de yüce bir kitap ama yine de ilkel efsanelerden oluşan bir koleksiyon ve aynı zamanda oldukça çocukca” diye yazıyor.

 

Yahudiler seçilmiş değil

 

Bu mektubu yazdıktan bir yıl sonra 76 yaşında ölen Einstein, kendisi de Yahudi olmasına rağmen eleştiri oklarını Yahudilerin inancı Museviliğe karşı yöneltmekten çekinmiyor.

 

Yahudilerin Tanrı tarafından seçilmiş bir kavim olduğu şeklindeki inancı geçersiz bulan Einstein, “Bence Musevilik de tıpkı öteki dinler gibi en çocukça hurafelerin yeniden canlandırılmasından başka bir şey değil. Mensubu olmaktan memnuniyet duyduğum ve zihnen bana çekici gelen Yahudiler de öteki insanlardan farklı özelliklere ve meziyetlere sahip değil” diyor.

 

Açık artırmada satılacak

 

“Hayat tecrübem Yahudilerin öteki insanlardan daha iyi olmadıklarını gösteriyor” diyen Albert Einstein, “Onların seçilmiş kavim olduğunu gösteren herhangi bir şey görmüyorum” ifadelerini kullanıyor.

 

Einstein’ın söz konusu mektubunun şimdiye kadar özel kişilerce muhafaza edildiği, İngiltere’deki Bloomsbury müzayede şirketi tarafından satışa çıkarılacağı ve 8 bin sterline alıcı bulabileceği belirtildi.

 

............................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Efsanenin Doğuşu

 

Sürgündeki İbranilerin Babil den esinlenerek kendi etnik ve dini kimliklerine bir evrensel başlangıç ekleme çabaları olarak nitelendirilen GENESİS ,

yanlızca dünyanın ve insanın yaratılışını anlatmakla yetinmez ;

Yahudiler için “ İlk başlangıca “ dayanan bir soyağacı çıkarma işlevini de yerine getirir.

 

Babilde Sürgünde bulunan Yahudilerin karşılaştıkları tek etkileyici mit , ENUMA ELİŞ değildir.

 

Babil kültürel birikimi , yüzlerce tarihsel döküman içermektedir.

 

Yaratılışın 7 tablet inden yola çıkarak ,

evrenin ve insanın yaratıldığı 6 gün ve onu takip eden “ dinlenme” günü ile süreci 7 ye tamamlayan GENESİS yazarları ,

ilk insan prptotipinin oluşturulmasından söz eden SÜMER KÖKENLİ bilgi ve belgeleden esinlenerek , ADEM , HAVVA ve CENNETTEN KOVULMA temalarını da biçimlendirirler.

 

Sümer anlatılarına göre yeryüzünde ağır şartlar altında çalışmaktan yorulan TANRILAR ,

günlük işleri kendileri için yapacak yeni bir tür yaratmaya karar verirler.

 

Yeryüzünün ve suların efendisi EN.Kİ bu işin organizasyonunu üstlenir. Ve ana tanrıça NİN.MAH ‘ la birlikte yeryüzünün toprağına kan ve yaşam vererek ,

“ kendi görünüşlerinde” Bir işçi nesil yaratırlar. LULU AMELU.

 

Lulu Amelu sözcüğünün anlamı net olarak İŞÇİ dir.

Birtakım özellikleri tanrılara benzemekle beraber , onların güç , yetenek ve ölümsüzlüklerine sahip değildirler.

Yalnızca kendilerine verilen işleri yapmaya yeteneklidirler.

 

Lulu Amelu yu yaratan tanrılar ondan kesin itaaat ve bağlılık isterler ;

bunun yolu da sürekli çalışmaktan geçmektedir.

“ Çalışmak en büyük ibadettir.” Sözünü fazlası ile çağrıştıran bu söylem , ilk yaratılan insana “ çoğalması ve mutlu olması “ için bir EŞ yaratmakla devam eder.

 

Erkek LULU nun kaburga kemiği kullanılarak dişi yaratılır ve ona eş olarak verilir. Yani seks tanrıların bir armağanı olmuştur Lulu Amelu ve dişi Eşine.

 

Yaşamın bu sürecinde , LULU AMELU ve DİŞİ eşine bilgi ağacına dokunmamaları ve ONUN MEYVELERİNDEN yememeleri emredilir. Yerin ve suların efendisi EN.LİL işçi olarak yaratılan bu canlıların ortalıkta fazla dolaşmasından ve “ Tanrilara ait bilgilere “ ulaşmasından tedirginlik duymaktadır.

 

DİŞİ nin YASAK MEYVE den ( Bilgi ağacının meyvesinden ) yemesi ile , bulundukları mekandan kovulurlar. BİLGİ den uzak bir mekana bırakılırlar. BİLGİ onlara ebediyyen yasaklamış olur. Sümer anlatılarının bir başka versiyonunda ise , BİLGİ nin ölümsüzlük bilgisi olduğu belirtilmektedir.

 

 

Yuklarıda Anlatılanlar Musevilik , Hıristiyanlık ve Müslümanlığın dayandığı EFSANELERİN kaynağıdır.

 

 

Devam edecek....

 

Yukarıdakı pragrafların herbırısının arasına ( Yukarıdaki Babil Efsanelerinin kötü bir kopyası olan ) Kur'an-i Azimüşşan dan ayetler bulup SÜRE İSMİ ve AYET numaraları ile beraber yerlestireceğim.

 

 

Hangi Ayetin Efsanenin neresinden kopyalandığını açıklayacağım.

 

Efsaneyi bir bütünlük içinde sunmak adına Ayetleri şimdilik yazmadım.

 

 

Taklamakan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Aşağıdaki yazı sizin islam dininde vardır.

Bu yazıyı, konu başlığını düşünerek okumanızı rica edeceğim.

 

 

Süleymân , Hüdhüd Kuşu ve Belkıs

 

Süleymân , Mescid-i Aksâ'nın inşaatının bitmesiyle, rüzgâr, cinler, insanlar, kuşlar ve diğer vahşî hayvanlardan meydana gelen ordusu ile birlikte Mekke'ye doğru bir yolculuk yaptı.

Hazret-i Muhammed Efendimiz'in Mekke'yi teşrîf edeceklerini de haber verdi.

Oradan San'a şehrine geçti.

Gördüğü güzel bir vâdîde namaz kılmak istedi.

Bu arada Hüdhüd, onlar namaz kılana kadar etrâfı dolaşmak arzusuyla ordudan ayrıldı.

Orada rastladığı diğer hüdhüd kuşlarının arasına karıştı.

Gittiği yerlerde gördüğü manzaralar karşısında hayran kaldı.

Öbür hüdhüd kuşları, onu Belkıs'ın sarayının bahçelerinde gezdirdiler.

 

Bu sırada Süleymân , abdest suyu bulması için Hüdhüd'ü aradı. Çünkü Hüdhüd'ün vazîfesi, abdest almak için su bulunan mıntıkaları bildirmekti. Süleymân ne kadar aradıysa da Hüdhüd'ü bulamadı. Âyet-i kerîmelerde bu hâl şöyle bildirilir:

 

“ (Süleymân) kuşları teftiş etti ve şöyle dedi: «Bana ne oluyor ki Hüdhüd'ü göremiyorum? Yoksa kayıplara mı karıştı?»” (en-Neml, 20)

 

Önce, “Bana ne oluyor ki, Hüdhüd'ü göremiyorum?” diyerek şefkatle Hüdhüd'ü arayan Süleymân , onun kendisinden izinsiz olarak ayrıldığını öğrenince, ordusundaki disiplin kâidesinin gereği olarak bu defa şöyle dedi:

 

“Ya bana apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azâba uğratacağım, yahut boğazlayacağım!” (en-Neml, 21)

 

“Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: «Ben, Sen'in bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve mühim) bir haber getirdim!» dedi.” (en-Neml, 22)

 

Sebe', Yemen'de dedelerinin ismiyle anılan bir kabîlenin adıdır. Sebe' şehri, Belkıs'ın hükmettiği ülkenin başkenti idi. Âyet-i kerîmede buyrulur:

 

“And olsun Sebe' kavmi için oturduğu yerlerde büyük bir ibret vardır. Biri sağda, diğeri solda iki bahçeleri vardı. (Onlara:) «Rabbinizin rızkından yiyin ve O'na şükredin! İşte güzel bir memleket ve çok bağışlayan bir Rab!» (demiştik!) ” (Sebe' 15)

 

Hüdhüd, gördüklerini Süleymân -aleyhisselâm-'a anlatmaya devâm etti:

 

“Gerçekten, onlara (Sebe'lilere) hükümdarlık eden , kendisine her şey verilmiş ve büyük bir tahtı olan bir kadınla karşılaştım.” (en-Neml, 23)

 

“Onun ve kavminin, Allâh'ı bırakıp güneşe secde ettiklerini gördüm. Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için hidâyeti bulamıyorlar.” (en-Neml, 24)

 

“ (Şeytan) göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allâh'a secde etmesinler (diye böyle yapmış) . (Hâlbuki) yüce Arş'ın sâhibi olan Allâh'tan başka ilâh yoktur.” (en-Neml, 25-26)

 

“ (Süleymân Hüdhüd'e) dedi ki: «–Doğru mu söyledin, yoksa yalancılardan mısın, bakacağız!»” (en-Neml, 27)

 

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

YÜZÜKLERİN EFENDİSİ FİLMİNİN ESİN KAYNAĞI.

 

 

Süleymân 'ın bir mührü vardı. Yüzük taşı şeklinde taşıdığı bu mührü, parmağına geçirdiğinde bütün mahlûkat kendisine itâat ederdi. Rivâyet edildiğine göre, üzerinde: “Lâilâhe illâllâh Muhammedü'r-Rasûlullâh” yazılıydı.

 

Süleymân, “besmele” ile başlayan bir mektup yazdı, üzerine de meşhur mührünü vurarak Hüdhüd'e verdi. Ardından da şöyle tembihledi:

 

“Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver; sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak!” (en-Neml, 28)

 

Hüdhüd, mektubu aldı ve Belkıs'ın tahtının üzerine bıraktı. Sonra bir kenara çekilip olanları seyretmeye başladı.

 

Sabahleyin uykudan kalkan Belkıs, tahtının üzerindeki mektubu gördü. Kimin getirdiğini merak etti. Çünkü kapılar kapalıydı. Muhâfızlara sordu:

 

“–Bu mektubu kim getirdi?” dedi.

 

Onlar da:

 

“–Bizler kapının önünde bekçi idik. Hiç kimse içeri girmedi!” dediler.

 

Bunun üzerine Belkıs şaşkınlıkla mektubu açtı. Okudu ve hayretler içinde kaldı. Derhal kavminin ileri gelenlerini topladı ve onlara:

 

“«–Beyler, ulular! Bana çok önemli (şerefli) bir mektup bırakıldı!» dedi. Mektup Süleymân'dandır; Rahmân ve Rahîm olan Allâh'ın adıyla 2 (başlamakta) dır.” (en-Neml, 29-30)

 

Bazı müfessirler, Belkıs'ın mektuba ve içindekilere bu ifâdelerle gösterdiği hürmet mukâbilinde, netîcede hidâyetle şereflendiğine işâret etmektedirler.

 

Nitekim sihirbazlar da, Mûsâ -aleyhisselâm-'a:

 

“–Yâ Mûsâ! Önce sen mi atarsın, yoksa biz mi atalım?” diyerek hürmet ve nezâket göstermişler ve sonunda îmanla müşerref olmuşlardı.

 

Buna mukâbil İran Kisrâsı, Hazret-i Peygamber Efendimiz'in hidâyete dâvet mektubunu alınca, yırtıp yere attığı ve hakâret ettiği için, mülk ve saltanatı parçalanmış, hayâtı küfürle son bularak, bedbaht bir şekilde kötü bir âkıbete dûçâr olmuştur.

 

Allâh dostlarından Bişr-i Hafî ise, üzerinde “Allâh” ismi yazılı bir kâğıdı yerden almış, temizleyerek güzel kokular sürmüş ve evinin en güzel bir yerine asmıştı. Bu hürmet dolu tâzimi sebebiyle Allâh Teâlâ, onu büyük mükâfâtlara nâil kıldı. Sâlihler kervanına dâhil etti.

 

Belkıs mektubu okumaya devâm etti:

 

“ «Bana baş kaldırmayın, teslîmiyet gösterip bana gelin!» diye (yazmaktadır) .” (en-Neml, 31)

 

Lınki de aşağıdadır...

Benim uykum geldi..

Dileyen oradan tamamını okur.

Uykusuzluk çekenlere iyi geldiği rivayetleri vardır.

 

-http://www.nebilersilsilesi.com/yazi.php?yaziNo=187-

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Basit anlamda din bir YÖNETİM aracıdır.

 

Peki yönetimin neresindedir.

 

 

 

YONETIM SYSTEMININ PİRAMİDİNDE .

 

 

1- En Ustte PARA var. Ve CAPITAL dıye tanımlanmıs.

2- Onun bir altında. KRALALR - SEVEN SISTERS lar var.

WE RULE YOU.

3-Onun bir altında

DİN - Ruhban sınıf. Papa-En büyük hahambaşı. Halife.. Her tür dinden ruhban kesim.

( Yani dinin anlatıcıları ve yöneticileri var)

WE FOOL YOU.

4-Onun bir altında. ASKERLER - ORDULAR var.

WE SHOOT AT YOU.

5-Onun bir altında. ZENGİNLER var.

WE EAT FOR YOU.

6-En altta da ÇALIŞAN - İŞÇİ - HALK var.

WE WORK FOR ALL.

WE FEED YOU.

 

Bu piramidin bir resmi var ma yükleyemedim.

 

Açıklaması bu.

 

Dinin yeri de tam orada anlatılan yerdir.

 

Yönetimde bir araçtır nihayetinde.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yukarıdakiler karma çatma hikayelerdir. Bunların içinde Kur'an ayeti olan yerleri ayırmanız gerekiyordu. bakan da hepsi dinin sağlam kaynaklarından alınmış sanacak...

 

Kuranın kendisi???

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Peygamberin savaşta kolu kopan sahabenin kolunu tükürükleyerek yerine takması çok mu garip?

 

Gözü çıkanın gözünü yerine takması ve eskisinden daha iyi görmesi çok mu garip?

 

Bilim yaparda Allah yapamaz mı?

 

Sn GoyimMi,

 

Yukardakileri Allah mı yapmış , Muhammed mi.?

 

Cümlelerden Muhammed yapmış manası çıkıyor.

Sizin sorunuzla olaylar yön değiştiriyor.

 

Yada ikisi AYNI kişi olmasın.!!!!!!

 

 

Saygilar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn GoyimMi,

 

Yukardakileri Allah mı yapmış , Muhammed mi.?

 

Cümlelerden Muhammed yapmış manası çıkıyor.

Sizin sorunuzla olaylar yön değiştiriyor.

 

Yada ikisi AYNI kişi olmasın.!!!!!!

 

Muhammed'in allah olarak tanımladığı şey kendi id'i. (id, ego, superego üçlemesindeki id)

 

Baksanıza, Muhammed'in Allah'ının işi gücü yok, Zeynep'i Zeyd'in elinden alıp, Muhammed'e veriyor, Muhammed rahatsız olmasın diye onun evinde misarliğin kısa tutulmasını istiyor, yağma mallardan Muhammed'e daha çok pay veriyor, alemleri bile muhammed için yaratmış oluyor, Muhammed amcasına kızdı diye, Muhammed'in amcasını cehennemin zimarasına postalıyor, yani Muhammed'in Allahı Muhammed'e çalışıyor. (Mealen son cümleciğe karşılık gelen bir hadis de var, Hz. Ayşe'den nakledilen.)

 

Muhammed'in Allah dediği şey, kendi İD'i.

Muhammed, süperego'sunu oluşturan kural ve adetleri bir bir yıkarak, İD'ini kendi egosununun tatmin yollarını açan bir ilaha dönüştürmüştür.

 

 

Ansiklopedik Bilgi:

 

İD: Kişiliğin sadece kendini düşünen tarafıdır.

Sadece şahsi tatmin duygusuyla hareket eder.

Birbirine zıt dürtü ve eğilimler yanyana bulunabilirler.

Toplumun beklentileri, ahlak, vicdan, empati gibi düşüncelerin burada işi yoktur.

Yeni dogmus bir bebek bile karnını doyurması gerektiğini bilir ve ona göre hareket eder.

Bebek büyüdükçe id de değişiklikler olmaz beklenenin aksine.

İD hep aynıdır ve kendini doyurması gerektiğini bilir ve buna diğer tüm zevkler eklenmiştir.

tüm zevkler id'in ilgi alanındadır.

Mesela paraya ihtiyacı varsa ve kazanamışsa çalmayı düşünür İD.

Birisi ile birlikte olmak istiyorsa tecavüz etmeyi düşünür İD.

Yapması gerekeni değil de yaptığında mutlu olduğu seyleri ister İD.

 

SÜPEREGO: Toplumun bize bellettiği, parmak sallayarak, ceza vererek, kınayarak ya da çaktırmadan yaptırttığı şeyler. Ahlak, hukuk, suçluluk, utanma, ayıplanma vs. duygularımızın toplamı.

 

EGO: İD ve SÜPEREGO dengeleyicisidir.

Ego "hangisi benim için iyi olur" der. Duygu ve dürtülerin tatmini ile ahlak, etik ve hukuk kuralları arasında bir denge kurarak, duygu ve dürtüleri tatmine çalışır. Mesela, paraya ihtiyacı varsa çalmaz, çalışıp kazanma yolunu arar, sevgiye ihtiyacı varsa tecavüze yeltenmez, sevdiğine ulaşma yolunu seçer.

 

EGO calışmadığında denge bozulmustur. İD veya SÜPEREGO, EGO'nun yerini alır. SÜPEREGO baskın gelirse, kişi sadece toplum için yaşar, ayıp, günah, yasak gibi kavramlara göre yönetir hayatını.

 

İD baskın gelirse, kişi, ahlak kurallarını tanımaz, kendi kurallarını koyar, kendini ilahlaştırır, kendine karşı gelinmesini, sorgulanmayı istemez, sorgulayana karşı şiddete başvurur, çalar, yağmalar, kimsenin kendisine "yanlış yapıyorsun" demesini istemez, herkesin kendisini sevmesini ve takdir etmesini ister.

 

Muhammed'in eylemlerini yukarıdaki bilgiler çerçevesinde değerlendiriniz.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben şunu anlamam ,

 

Gelen 124.000 peygamberle övünürler ya....

 

 

Ya kardeşim 124.000 peygamber demek , 124.000 hata demek.

Allahınızın kurduğu sistem çalışmıyor. Habire arıza yapıyor demek.

 

124.000 peygamber demek , insanlar sizin Allahınızı dinlemedi demek.

Bunu durdurmaya Allahın gücü yetmedi demek.

 

124.000 peygamber demek , Bay Şeytanın 124.000 adet gol attığı demek.

 

Övünmeyin şunla.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben şunu anlamam ,

 

Gelen 124.000 peygamberle övünürler ya....

 

Ya kardeşim 124.000 peygamber demek , 124.000 hata demek.

Allahınızın kurduğu sistem çalışmıyor. Habire arıza yapıyor demek.

 

124.000 peygamber demek , insanlar sizin Allahınızı dinlemedi demek.

Bunu durdurmaya Allahın gücü yetmedi demek.

 

124.000 peygamber demek , Bay Şeytanın 124.000 adet gol attığı demek.

 

Övünmeyin şunla.

 

:clover:

 

Dinsizler, ateistler, agnostikler, deistler ve başka dinlere inanan gayri-müslimler olduğuna göre, Allah, müslümanların final maçı dedikleri maçı da kaybetmiş.

 

Megalomania üzerine inşa edilen, adam kesmenin, köle ve cariye edinmenin serbest olduğu, kadının ikinci sınıf olduğu, inanç ve düşünce özgürlüğünü tanımayan dinler, 120.000 kere değil, zentrilyon kere piyasaya çıksa, insanoğlu yine de o ayrık otunu temizlemeyi başaracaktır.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kuran ın inmesi ile ilgili bir ayrıntıyı soracam.

 

Allah neden peygamberine demez ki , falanca mağraya git. Orada ciltli , sudan ve ateşten etkilenmez , yırtılmayan kağıda basılı , bir kitap var.

 

Bu kitap benim sana indirdiğim kitaptır.

 

İyice oku. Anla. Anlamadığın yerleri sor. Cebrail sana yardım etsin.

 

Sonra insanların içine çık ve bu kitabı yay.

 

Neden böyle dememiş.

 

 

Diyemez.

 

Nedeni belli.

 

Olacak olayları bilmiyor. Bilmediği için de kitaba koyamıyor.

Peki naapıyor.

Her olaydan sonra Peygamberine mesaj yolluyor.

 

 

Yada bu kitabın Allah la alakası yok.

Muhammed ve ekibi , 23 yılda kafalarına göre oluşturdular.

 

Bazen eskilerden masallar koydular. Önlerinde de iki din var zaten bol hikayeler içeren.

Al al koy hikayeleri.

Yahu bu eskilerin hikayesi diyene de , zaten aynı Allah yolladı da, o yüzden benziyor de , çık işin işinden.

 

Bazen güncel olayları yorumladılar.

Ebu lehebin elini kurutma meselesi ,talana gitmeyenleri kınama , talan sonucunda ki ganimet paylaşımı ve miras paylaşım ayetleri...vs.

 

Bazen de tek başına yaptı.

 

Örneğin eşleri arasındaki , cinsel ilişki sırası konusundaki tartışmada olduğu gibi.

Allah işi gücü bıraktı. Peygamberin eşlerinin cinsel ilişki sırası hakkında ayet indirdi.

 

Yada eski kölesi ve evlatlığı Zeydin güzel karızı Zeynep için ayet yazdırdı.

Tabi o dönemde bu hoş olmayan durumu , bir ayet yardımı ile , kolayca lehine çevirdi. Sorgu yok sual yok.

 

Ekip bazen , Adı Dıhye bin Halife olan ve uzun Künyesi Dıhye bin Halife bin Ferve el-Kelbî olan sahabenin en yakışıklısı kişiyi ,

Cebrail budur sana ayet getirdi diye yönlendirme yaparak ayet eklediler.

 

Ayetler bazen de Ayşenin koynunda iken gelidi...Bu kendi ifadesidir.

 

Bazen hata yaptı.. Çıkardılar.

 

Ve her ayetin sonuna da .

 

O kalplerinizdekini bilir.

O herşeyi görendir.

O ne merhametlidir.

O ne yücedir.

O hikmet sahibidir.

O bağışlayandır.

........vb.

Tekrarlama cümlelerini eklediler.

 

Al sana kitap.

 

Olan şekil bu.

 

-----------------------------------------------------

 

Peki neden hazır kitap gelmedi de... Bisürü soru sorulacak eksikliklerle geldi.

Toplandı toplanmadı. Keçi yedi. Yandı..Asıl nüsha kayıp.

 

Bu noktada ,

 

Allahın kitapla alakasının olmadığı ,

 

Bu kitabın İnsan yapısı kitap olduğu gerçeği ağırlık kazanıyor.

 

Allahın gücü yetmiyormu idi de , HAZIR bir kitap yollamadı.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya kardeşim 124.000 peygamber demek , 124.000 hata demek.

Allahınızın kurduğu sistem çalışmıyor. Habire arıza yapıyor demek.

 

124.000 peygamber demek , insanlar sizin Allahınızı dinlemedi demek.

Bunu durdurmaya Allahın gücü yetmedi demek.

 

124.000 peygamber demek , Bay Şeytanın 124.000 adet gol attığı demek.

 

Övünmeyin şunla.

 

:clover:

Güzel tespit!

 

Bir başka değişle,

Ya Allah doğru adam seçip gönderemiyor ki 124.000 kere denemek zorunda kalıyor;

Ya da işini bilmiyor, olay çığırından çıkmış...

 

Yani Allah yarattıkları ile başa çıkamıyor olsa gerek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:clover:

Güzel tespit!

 

Bir başka değişle,

Ya Allah doğru adam seçip gönderemiyor ki 124.000 kere denemek zorunda kalıyor;

Ya da işini bilmiyor, olay çığırından çıkmış...

 

Yani Allah yarattıkları ile başa çıkamıyor olsa gerek.

 

 

hayır kardeşim, insan Yaratıcına nankörlük ediyor demek. devamlı sapıtıyor, devamlı yanlış yollara giriyor demek. Allah dileseydi eğer tüm insanlar Ona inanırdı. e o zaman da ödül, ceza, mükafat kalmazdı. herkes Allah istediği için inansa, inanmanın ne kıymeti kalırdı.

 

ama insan özgür bırakılmıştır. herkesin fıtratında vardır, inanma ve inanmama. dileyen dilediğini seçecek ki sonucuna da razı olsun.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hayır kardeşim, insan Yaratıcına nankörlük ediyor demek. devamlı sapıtıyor, devamlı yanlış yollara giriyor demek. Allah dileseydi eğer tüm insanlar Ona inanırdı. e o zaman da ödül, ceza, mükafat kalmazdı. herkes Allah istediği için inansa, inanmanın ne kıymeti kalırdı.

 

ama insan özgür bırakılmıştır. herkesin fıtratında vardır, inanma ve inanmama. dileyen dilediğini seçecek ki sonucuna da razı olsun.

Özgürlük, koşulsuzluk ile mümkün olur.

Tanrı insanı özgür bırakmamıştır.

 

 

Şu tanım, özgürlüğü tanımlayabilir mi;

 

Size göre İslam şöyle diyor değil mi?

"Neye inanırsan inan, istediğine inanmakta serbestsin."

 

Ama devamında şunu getiriyor:

"Fakat bana inanmazsan, seni sonsuza kadar yakarım!"

 

Al birde buradan yak...

Oldu mu şimdi bu?

 

 

Şöyle düşünün;

İki erkek ve bir kız var.

Erkeklerden birisinin elinde silah var.

Elinde silah olan erkek, kıza şöyle diyor:

"İkimizden birisini seçmekte özgürsün ama beni seçmezsen seni öldürürüm!"

 

 

Size açık ve net soruyorum:

Böyle özgürlük olur mu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size açık ve net soruyorum:

Böyle özgürlük olur mu?

 

Olur!

Onun merhametine ve bağışlayıcılığına güvenip gücünden korkmadı isen ve onu inkar edip kızı kazanacam demiş isen ölümü haketmişsin demektir. Adam sana seçme özgürlüğünü vermiş. Ama sen ille de kızı istiyorum diyorsan yapacak bir şey yok... İşte sana özgürlük... :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olur!

Onun merhametine ve bağışlayıcılığına güvenip gücünden korkmadı isen ve onu inkar edip kızı kazanacam demiş isen ölümü haketmişsin demektir. Adam sana seçme özgürlüğünü vermiş. Ama sen ille de kızı istiyorum diyorsan yapacak bir şey yok... İşte sana özgürlük... :)

Yaa düşünsene, bu şuna benziyor:

 

Kadının birisinin kaynanası ile ilgili takıntısı vardır;

Bu takıntısı, kocasının, annesinin yemeklerini, karısının yemeklerinden daha çok seviyor olmasıdır.

 

Ve kadın şöyle yapar:

Birgün adamın önüne iki tas yemek koyar.

Bu iki tas yemekten sadece birisini yiyeceğini ve istediğini yemekte özgür olduğunu söyler. (dinleri seçmekte özgür).

Bu yemeklerden kendi yaptığının (islamiyet) hangisi,

Kaynanasının yaptığının (diğer dinler) hangisi olduğunu söyler.

 

Ve der ki:

"Annenin yemeğine müshil attım (ceza/cehennem).

Ve benim yemeğimi yemezsen, artık benimle de birlikte olamazsın (hidayete erememek).

Ama bu yemeklerden birisini de yemeden yemekten kalkamazsın (yani illa ki yaşamak zorundasın).

Ayrıca annenin yemeğini yedikten sonra tuvalet azabı çekeceğin kesin (cehennem)...

Benim yemeğimi yediğinde de aman sabahlar olmasın (cennet)."

 

Evet,

Adam son derece özgür...

O kadar özgür ki, özendim doğrusu.

Özgür olasım geldi...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sn Tengerin Boşig,

 

Her ne olursa olsun.

 

Beni bununla imtihan eden eşim 9 yaşında olsun..

 

Dur dur... ben ne dedim ya.!!!!!!

 

18 yasına basalı 18 dakika geçmiş olsun.

 

......

 

......

 

Ben ne hülyalar ne rüyalar görürüm onun yanında....

 

Aşk bu olsa gerek.

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah dileseydi eğer tüm insanlar Ona inanırdı. e o zaman da ödül, ceza, mükafat kalmazdı. herkes Allah istediği için inansa, inanmanın ne kıymeti kalırdı.

 

Yukarıdaki ifade den , şu anlamlar çıkıyor.

 

Ödül, ceza , mükafat o kadar önemlidir ki , Allahın dilemesi gözardı edilmelidir.

Ödül, ceza , mükafat ın anlam kazanması için , Allahın dilememesi gerekir.

İnanmanın bir değer ifade etmesi için , Allahın bu işe karışmaması gerekir.

 

 

Peki.

 

Sırf şehadet getirmedi diye ,

cehennemde sonsuza kadar işkenceye maruz kalmak ,

Sizin Ödül, ceza , mükafat anlayışınızmı.

 

Muhammedin amcası Ebu Talip i hatırlayınız. Adam şehadet kelimesini söylemedi , yanacak....

 

Vah vah.

 

Böyle bir suça böyle ceza.

 

Var mı böyle adaletsizlik , var mı böyle dengesizlik.

Suç ve Ceza daki dengesizliğe bakar mısınız.

İnsanlar daha adil. Kanunlarına bakıp karşılaştırmak yeter.

İlahi olduğu iddiası olan kanunla ,TC kanunları örnegin.

 

 

Bide şu var.

 

Allah var ama Muhammed onun resulu degıl desenız.

 

Buyuk olanı kabul edip kucuk olanı ayırsanız... Muhammede bizim gibi sıradan insan deseniz..

 

GENE YANDINIZ.

 

Hemde aynı işkence ile.. Hafifletme falan da yok. Aynı maddeden direk cehenneme.

 

Eeee nerde kaldı Allaha inanmanın bedeli , ödülü.

YOK.

 

Allaha inanmak o kadar önemli değil.

Muhammedi kabul etmedin , girersin cehenneme.

 

Ne diyeyim...

 

 

 

Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sizi bilemem ama arkadaşlar... bizim için Hz.Muhammed yaratılma sebebimizdir... Alemler onun hürmetine yaratılmıştır....

sizin için sıradan bir insan olabilir... ama bizim için varlık sebebi... hayat ışığı, kalbimizin nuru...

 

biz sevgimizi ifade ederken "anam babam sana feda olsun ya Rasulallah" deriz... tüm yaratılmışları ondan üstün tutarız, kendimizi bile...

 

Hz.Ebubekir gibi bütün zenginliiğini malını varlığını ALLAH yolunda harcayan, Peygamberimizin "evdekilere ne bıraktın" sorusuna "Bize Allah ve Rasulu yeter" cevabını verdiren şey ne olaki??

 

Musab Bin Umeyr gibi Mekkenin en zengi ve yakışıklı, bir giydiğini bir daha giymeyen genci iken, Uhud savaşında şehit olduğunda üzerine sarılacak kefen bile bulamayan ama yine de en büyük Peygamber aşıklarından biri olamasını sağlayan nedir acaba?

 

Peygamberlerine birşey olmasın diye can siperane savaşan sahabelere, Ona gelen okun önüne geçip, ok gözüne giren Ebu Katadeye bu gücü ve cesareti veren ne idi...

 

sadece Allah bir dedi diye asılırken "yerinde Muhammed olmasını ister miydin" diyince müşrikler, "onun ayağına bir diken batmasındansa ben bin defa can vereyim" dedirtebilen sevgi nasıl bir aşk ola ki...

 

Uhud savaşında Onun öldüğü haberi yayılınca "O öldükten sonra yaşayıpta ne yapacaksınız, kalkın ve onun gibi ölün" diyen, onsuz hayatı anlamsız bilen Enes bin Nadr ın yüreğindeki aşkı anlayabiliyor musunuz???

 

inandığı için annesi babası gözlerinin önünde şehid edilen, kendisi inanılmaz işkencelere maruz kalan Ammar bin Yasir in Peygamber aşkını biliyor musunuz?

 

hicret gecesinde Onun yatağına yatan ve ölümü göze alan Hz. Ali, mağarada Ona zarar gelmesin diye pervane olan Hz. Ebubekir, hicrette Ona kucak açan Medineliler, tüm varlıklarını bir an bile tereddüt etmeden muhacirlerle paylaşan ensar...

 

bütün bunlara sebep nedir acaba?

 

hiç mi_???? koskoca bir hiç mi asırlardır bu kadar insanı peşinden sürükleyen. Kabede her sene binlerce insanı bir araya getiriyor...

 

ve bizler... Ondan asırlarca uzaktaki ümmet-i Muhammed.. onun bir tek sözüne hasret, bir gülüşüne kurban...

 

ve sizin Onun için söylediğiniz her kelime her harf bizim yüreğimize saplanan bir ok. öyle acımasız bir ok ki, battığı yeri kanatıyor....

 

biliyorum bütün bunlar sizin için bir şey ifade etmeyecek... sadece bilin istedim...

 

saygılar........................

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

hiç mi_???? koskoca bir hiç mi asırlardır bu kadar insanı peşinden sürükleyen.

 

Peki sürüklemeyediği insanlara ne demeli.

 

3-4 kat daha fazla.

 

Turkıyenin kacata kacını mulsuman sayıyorsunuz bu arada.

 

Yazabılır mısınız.

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.