Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Dünya Kadınlar Günü?nde don sohbeti!

 

 

4.jpg

 

Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü... Her ne kadar Türkiye?de kadının ezilmişliği, geri bırakılmışlığı, ona karşı şiddetin her türlüsü bitirilemedi, eksik yasalar tamamlanıp düzeltilemediyse de özellikle son 10 yılda çok yol alındı.

2008 yılında ise Türkiye?de tartışılan tek kadın hakkı ?liseyi türbansız bitirmiş öğrencilerin üniversiteye türbanlı girebilme hakkı?... Erkekler başta Meclis?in erkekleri ve tüm büyük devlet büyükleri olmak üzere yalnız bu kadın hakkı için (oy getiren yalnızca bu çünkü) kendilerini paralıyorlar.

?Bu hakkı verip sonra devlet dairelerinde çalışma hakkını nasıl alacaksınız? sorusunun ise cevabı yok. 2008?in 8 Mart?ının bir özelliği de Cüneyt Zapsu?nun ?Türbanını çıkar demek donunu çıkar demekle aynıdır? sözü kadar seviyesiz ve abuk bir söze cumhuriyet tarihimizde hiçbir abukluğun ulaşamamış olmasıdır.

 

TEPEDEN MAHALLE BASKISI

 

Duyduğumdan beri sağdan bakıyorum olmuyor, sola geçiyorum yine olmuyor, saçmalamanın bu boyutuna yorum getirmek bile imkansız.

?Başı açık olanın .... da açık? demiş de olabilir (benzerlerini daha önce Bülent Arınç ile Başbakan da söylemişti), ?Biz başla ...ı karıştırıyor? da demek olabilir, ?kadının kafası ne ki, yerine ... da konabilir? gibi kadını aşağılamak da olabilir, türbanın ?kutsal? olduğunu, din emri olduğunu düşünenler bulunduğuna göre ?kutsal?la donu karıştırarak saygısızlık yapmak da...

Hangisi olursa olsun insana ?bu yaşta bu zekâ, akıllara sezâ? dedirtecek bir benzetme. Tepeden, çaktırmadan mahalle baskısının; ?Müslüman kadın türbanını çıkarırsa çırılçıplak demektir?i empoze etmenin ta kendisi. Asıl bu sözden sonra ?Benim eşimin ve kızlarımın başı açık? demesini anlayamadım ben. Nasıl bir kendinle çelişkidir bu?

Aynı konuşmada ?elitler? olayını kaçırmayarak ?Tayyip Erdoğan Türkiye?yi yöneten elit kesimden olmadığı için onu benimsemediler? sözü ayrı bir inci. Bütün sermaye, bütün elitler ona oy verdi, uzun yıllardır Türkiye?yi de kendileri yönetiyor. Daha ne yani?

İnsan okudukça ?danışmanlık işi herhalde boşuna bitmedi? diye düşünüyor.

 

***

 

?21. yüzyılda din? tartışması ve İranlı gençler!

 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu?nun da Başbakan Erdoğan?ın AİHM kararından söz ederken ?Ulemaya sorsunlar? sözünü hiç aratmayacak (veya tıpatıp aynı) şekilde Danıştay ve AİHM kararları için ?Diyanet?e sorsunlar? demesi son derece şaşırtıcı olduğu kadar gelinen noktayı açıklayıcıdır.

 

080320080014254966468_3.jpg

 

Bütün bu gelişmeler, Cüneyt Zapsu?nun son konuşmaları da dahil toplumun kafasını yine iyice karıştırdı. Acaba kısa süre önce ?21. yüzyılda yaşadığımızı fark etmeli, dini de bu yüzyıla göre anlamaya çalışmalıyız? diyen Diyanet İşleri Başkanı ne anlatmaya çalışıyor? 21. yüzyılda yargı da karar verirken din adamlarına mı danışmalı? Bu yüzyılda dinin rolü nedir ve yine bu yüzyılda başörtüsünün ?gelenek mi, emir mi? olduğu anlaşılabilir mi? Laiklik inançlara özgürlük mü, baskı mı getirir? Dünya Kadın haftasında kadın kuruluşları Diyanet İşleri Başkanı?ndan neden Kur?an yorumu istiyor?

9 Mart Pazar günü Her Açıdan?da bu konuları tartışacağız. Programa Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelâm Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, ?Evrensel Çağrı Kur?an Meali?nin yazarı, din araştırmacısı ve yazar Mustafa Sağ, Karşılaştırmalı dinler ve laiklik uzmanı-araştırmacı yazar Aytunç Altındal ile Bahçeşehir Üniversitesi Medeniyet Araş. Merkezi Bşk. Prof. Dr. Bekir Karlığa katılacaklar.

Her Açıdan?ın bir bölümünde de İran?da doğdukları günden beri Humeyni rejiminde yaşamış ve ilk kez ekrana çıkacak olan iki İranlı gencin anılarını dinleyeceğiz. İranlı kadın romancı Marjane Satrapi?nin Persepolis çizgi romanı ile filminin de gündemde olduğu ve ?Türkiye İran?a benzer mi? tartışmasının sık sık yapıldığı şu günlerde onların yapacağı karşılaştırmaların ilgi çekici olacağına inanıyorum.

Ruhat Mengi

Gönderi tarihi:

Kadın...

 

 

SOSYAL demokrat İskici, ikinci kadında yakayı ele vermişti... Dini bütün Belpacı, üçüncü kadında enselendi... Parmak arası terlik giyen bir başka belediyeci arkadaş da, türbanlıyı evde bırakıp, türbansızı kucakta dere geçirirken faka basmıştı.

 

*

 

Bu "dört kadın" meselesini beceremiyoruz biz!

 

*

 

Eşi "camide başı açık namaz" kılarak İslam Tarihi’ne geçen Başbakan’ın danışmanı, "türban çıkarmakla, don çıkarmanın" aynı şey olduğunu söylüyor.

 

"Beş tas has hoşaf" gibi, söylemesi zor bir isme sahip olan Dengir Mir Mehmet Fırat, türbanı tehlike olarak görenlerin "psikiyatra gitmesini" tavsiye ediyor.

 

Eski milli eğitim bakanı da, durdu durdu, Başbakanlık Konutu’nda şakır şakır "dansöz" oynatıldığını açıkladı.

 

*

 

(Erkeklerin kıvıra kıvıra bir hal olduğu başkentte "zenne oynatıldı" deseydi, anlardım ama... Dansöze şaştım hakikaten.)

 

*

 

Fethullah Gülen’in devamlı ağladığı televizyon kanalında, "kadınbudu" köftenin, ahlaka aykırı olduğu öne sürüldü.

 

Dilberdudağı desen...

 

Erotik.

 

*

 

Vezirparmağı, caiz bu arada.

 

*

 

Reşit olmadığı için ehliyet vermiyorlar, trafiğe sokmuyorlar ama, gerdeğe sokuyorlar kızlarımızı... Parayı bastırıp, torunu yaşındaki çocuğu, şehvetle koynuna alan ..... şehvet hastasi moruklara "damat" deniyor.

 

En yaygın şekilde işlenen, ancak en az cezalandırılan suç hangisi? Sopa...

 

Harem-selam, artık rutin.

 

*

 

Romantizm sembolü?

 

Gül’ümüz bile bıyıklı.

 

*

 

"İnsan topluluğu, kadın ve erkekten mürekkeptir... Kabil midir ki, bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de, kütle ilerleyebilsin?" diyen bir vizyonerin, devriminden arta kalanlar bunlar... Kadınlar Gününüz kutlu olsun.Yılmaz ÖZDİL

Gönderi tarihi:

bende tum kadınların ve kendını kadın hıssedenlerın bu ozel gunlerını kutlarım:)

Gönderi tarihi:

Öncelikle,bugünün kutlanılması değil anılması gerektiğini düşünüyorum..Öte yandan ülkemizde kadınların kutlama yapacakları gün sayısının azlığını düşünerek ben de başta tanıdığım arkadaşlarımın olmak üzere,forumdaki tüm hanımların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum..:clover:

 

Kutlamak yerine anılması gerekliliğini düşünmeme neden olan,günün tarihçesi:

 

TARİHÇE

 

8 Mart 1857 tarihinde ABD'nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

 

26 - 27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında (Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı) Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

 

İlk yıllarda belli bir tarih saptanmamıştı ve değişen tarihlerde fakat her zaman ilkbaharda kutlanıyordu. Tarihin 8 Mart olarak saptanışı 1921'de Moskova'da gerçekleştirilen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı'nda gerçekleşti. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı yılları arasında bazı ülkelerde kutlanması yasaklanan Dünya Kadınlar Günü, 1960'lı yılların sonunda Amerika Birleşik Devletleri'nde de kutlanmaya başlanmasıyla daha güçlü bir şekilde gündeme geldi. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanmasını kabul etti. Birleşmiş Milletler'in sitesinde günün tarihine ilişkin bölümde, kutlamanın New York'ta ölen işçilerin anısına yapıldığının yazılmaması ayrıca dikkat çekicidir

 

Türkiye'de 8 Mart Kadınlar Günü

 

Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında "Emekçi Kadınlar Günü" olarak kutlanmaya başlandı. 1975 yılında daha yaygın olarak kutlandı ve sokağa taşındı. "Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı" programından Türkiye'nin de etkilenmesiyle, 1975 yılında "Türkiye 1975 Kadın Yılı" kongresi yapıldı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılmadı. 1984'ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından "Dünya Kadınlar Günü" kutlanmaya başlandı..

 

Ve günümüz itibarıyla birkaç veri:

 

 

Kadına karşı şiddet ve 2007 itibariyle dünyadan veriler

 

*Kadınlara karşı şiddet dünyada en yaygın, ancak en az cezalandırılan suçtur.

*Tahminlere göre 113 ile 200 milyon arasında kadın demografik olarak ?kayıp? (yok) görünmektedir. Ya doğar doğmaz öldürülmüşler (erkek çocuğun kız çocuğa tercih edilmesi) ya da erkek kardeşleri ve babalarıyla eşit derecede gıda ve tıbbi olanaklara ulaşamamışlardır.

*Fuhuşa zorlanan ya da bunun için satılan kadınların sayısı yılda 700.000 ila 4.000.000 arasındadır. Cinsel kölelik düzeninden elde edilen kazançlar yılda tahminen on iki milyar dolardır.

*Küresel olarak, on beş ile kırk beş yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.

*En az üç kadından biri dövülmüş, cinsel ilişkiye zorlanmış ya da hayatı boyunca başka türlü suistimal edilmiştir (tecavüz, kötü davranış). Genellikle, suistimal eden kişi aileden bir üye ya da kadının tanıdığı bir kimsedir. Ev içi şiddet, bölge, kültür, etnik köken, eğitim, sınıf ve din ne olursa olsun kadınlara karşı en yaygın suistimal şeklidir.

*Dinsel, kültürel vb. nedenlerle yılda iki milyondan fazla kız çocuğunun genital organlarına hasar verilmektedir (kadın sünneti). Bu oran, 15 saniyede bir kız çocuğudur.

*Sistematik tecavüz dünyadaki birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır. Ruanda soykırımı (1994) esnasında 250.000 ila 500.000 kadının tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.

*Araştırmalar, kadına karşı şiddet ile HIV virüsü arasında yükselen bağlantıyı göstermekte ve HIV bulaşmış kadınların daha fazla şiddete maruz kaldıklarını, şiddet kurbanlarının da HIV bulaşma risklerinin daha yüksek olduğunu ortaya koymaktadır.

 

Saygı ve sevgilerimle..:clover:

Gönderi tarihi:

DunyaKadinlarGunu1.jpg

 

dünya emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun...........

 

ağlayan değil gülen kadınlar görmek dileğiyle..........

Gönderi tarihi:

Ben de 8 Mart'ta mailbox listemdeki kız arkadaşlarım için yazdığım iletiyi sizlerle paylaşmak istedim.

Forumdaki tüm arkadaşlarımıza da ithaf edeyim.

 

Canım arkadaşlarım,

Bu hiçbir yerden apartılmış, aşortlanmış bir mail değil bilesiniz.

 

Kadınlar için nice şeyler söyledik, ne iltifatlar ettik, yere göğe sığdıramadık sizi kimi zaman. Erkek egemen, ata erkil, kodu mu oturtan milletin evlatları olarak bizler (yani ben de) bilmelisiniz ki, hakkınızı hiç mi hiç ödeyemeyeceğiz. Ana olarak da, kardeş olarak da, arkadaş olarak da, sevgili olarak da...

 

Can Baba'nın dediği gibi, ölümümüz elinizden olsun. (Taylan)

 

 

Maskulinizma

 

Yaşamak ne güç şeymiş

Kadınlar öğrettiler bana

Başta anam

Hamamda kaynar sular dökerek başımdan...

Onlar uyandırdılar beni çocukluktan

Erkek olup üstlerine çıkayım diye...

Bu öyle bir esastır ki

Hem yesir tüccarı olacaksın, hem yesir...

Ve vücutlarının akkağıtlarına yazdığım o şiir değil,

Med-cezir...

Kadınlar doğurdular beni bağıra bağıra,

Yine onlar öldürecekler beni aşktan

Bağırta bağırta...

Gönderi tarihi:

1910 Uluslararası Sosyalist Kadınlar Kopenhag Konferansı’nda Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul edilen 8 Mart’ın anlamı ve içeriği, aradan geçen yüz yıla yakın zamanda neredeyse tümüyle değişti; günün içi boşaltıldı. Kapitalist sömürüye ve eşitsizliklere karşı tepki olan 8 Mart, şimdi kapitalizmin tüketim pompalamasının bir parçası oldu, 364 günü erkeklerin olan bir dünyada, yol-iz bilen işverenlerin kadın çalışanlarına kırmızı gül dağıtmayı ihmal etmedikleri, karısını döven erkeğin bile gülünü, çiçeğini unutmamaya çalıştığı, kadınlara resmi kutlama mesajları gönderilen bir güne; Sevgililer Günü gibi bir hoşluğa dönüştü."

 

 

*********

 

 

 

KADIN...

 

 

Kimi der ki kadın

uzun kış gecelerinde yatmak içindir.

 

Kimi der ki kadın

yeşil bir harman yerinde

dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir.

 

Kimi der ki ayalimdir.

boynumda taşıdığım vebalimdir.

 

Kimi der ki hamur yoğuran

 

Kimi der ki çocuk doğuran

 

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal

O benim kollarım bacaklarım başım

Yavrum, annem, karım, kızkardeşim

hayat arkadaşımdır.

 

 

Nazım Hikmet RAN

 

 

 

 

Şan Olsun Dünya Emekçi Kadınların

Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 8 Mart'a!

 

 

Bundan binlerce yıl önce kadınların egemenliğinin hüküm sürdüğü ve hiçbir haksızlığın, zulmün, ihanetin, sömürünün olmadığı ilk sosyal bilinçli toplum olan İlkel Komünal Toplum, kendi vücudunda üreyen bir virüse; Köleci Toplum virüsüne gebe kalınca olan oldu ve iyilerin yerine olumsuzluklar yerleşmeye başladı.

 

Köleci toplumun olumsuzluklarının temeli olan sömürü, kendisinde ve kendisini izleyen tüm sosyo-ekonomik formasyonlar dizisi içinde ve fakat bir bukalemun gibi o formasyonun özelliklerine “uyum” sağlayarak devam etti, ediyor ve esas olarak da sosyalizmin ileri evresiyle birlikte sınıfsız toplum olan komünizm egemenliğini kurduğu zaman, tarihteki “vardı” bölümünde yerini alacaktır.

 

Köleci toplumdan günümüze kadar emek düşmanı egemen sömürücü sistemler tarafından uygulanan ama daha yakın zamanlarda, 1400 küsürlerde yaşamış olan ünlü İtalyan düşünür Niccolo Di Bernardo Machiavelli’nin anlayışıyla “formüle edilen” Makyavelizm’e göre, tarihin itici güçleri “maddi çıkar ve kuvvettir”. Halkın çıkarları ile egemenler arasındaki çelişkiye işaret ederek egemen sömürücü sınıfların iktidarlarını devam ettirebilmeleri için zulüm ve ihaneti de meşru görmesiyle, her türlü aracın uygulanabilirliğini belirtmesiyle sömürücü yarasaların gönüllerinde “taht kurmuştur”

 

Kuşkusuz bu araçlardan biri, Köleci Toplum döneminde tamamen ve her anlamda “meta” olmasıyla kadın ve sorunları, günümüzün de kanayan insanlık yaralarının en büyüğü olmaya devam ediyor. Her sınıf, her katman kendi ideolojileri doğrultusunda alternatifler sunmakta, doğası gereği de bunun kazanımı için mücadele etmektedirler.

 

 

 

Bir Slogan

 

 

 

Kadın üzerinde uygulanan baskıların en önde geleni, kuşkusuz onun cinsel bir meta olarak görülmesi ve kullanılmasıdır. Cinsel baskının ataerkil toplumlarda / anlayışlarda hüküm sürdüğünü, sadece ezilen kadınların bu baskıya maruz kalmadığı, burjuva kadınlar arasında da bu baskıya maruz kalanlar olduğu gerekçesiyle “sınıfsal olamayacağı” iddiaları, sınıf mücadelesini anlamamaktan kaynaklanmaktadır. Ataerkil rejim ve anlayışların (Köleci Toplum’dan sosyalist Topluma’a kadar) ve günümüz özgülünde bir feodal / burjuva anlayışına denk düştüğü görülemiyor. Ataerkil rejim, maçoluk, ipe sapa gelmez evliliğe (ya da genel olarak cinselliğe denk düşen) töreler, sosyalizmin egemenliğinde ve egemen olduğu oranda ortadan kaybolduğuna ve kaybolacağına göre “Kadınlar üzerindeki cinsel baskıya son!” sloganı, ileriyi temsil etmesi anlamında doğru olmakla birlikte, devrimci sınıf mücadelesini ayrıştırmakla da hatalıdır ve hatası daha büyüktür.

 

Aslolan sınıf mücadelesidir !

 

“Kadın ve Sosyalizm” isimli ünlü eserinde doğal eşitsizliğin dışında hiçbir eşitsizliği kabul edemeyeceğimizi belirten A. Bebel'e katılmamak mümkün mü? Kadının fiziki anlamda erkeğe oranla güçsüz olması doğanın yaptığı bir “dengesizliktir” ve onun üstünde oluşacak hiçbir baskının, hiç bir haksızlığın gerekçesi olamaz !

 

Artı ile eksi, doğru ile yanlış, güzel ile çirkin, haklı ile haksız, vb. vb. kıyaslamalar, karşıtların birliğidir; biri olmadan diğerinin varlığından söz etmemiz imkansızdır ve bunlar daima bir “savaş” durumundadırlar. Her karşıt, “kendi” karşıtını kendine yönlendirmeye çalışmaktadır. Kadın, aynı erkek gibi sömürülmekte, ama daha fazla sömürülmektedir. Yani aynı iş yerinde aynı işi aynı sürede yapmalarına karşın aynı paraya sahip olamamaktadırlar. Burada ücretli köle olan erkeğin de altında bir “statüye” sahip olan kadın, ayrıca baskı altındadır: Cinsel kölelik ! Yani kadının bu özgül durumu, devrimci sınıf mücadelesinin içinde değerlendirilmeli, ondan bağımsız ele alma yanlışlığına düşmemeliyiz.

 

 

 

8 Mart'ın Doğuşu

 

 

 

8 Mart 1857’de New York’taki tekstil işyerlerinde çalışan kadın işçiler daha iyi ücret, iş saatlerinin düşürülmesi ve birtakım sosyal haklar, kısaca insan gibi yaşamak için greve gittiler. Devlet, bu tamamen insani zorunlu gerekçeler yüzünden greve gidenlere oldukça sert tepkiyle karşılık verdi; yüzlerce ölü ve yaralı ile vahşice bastırıldı.

 

1910 yılında 2ci Enternasyonal’in toplantısında bayan komünist önderlerden Clara Zetkin’in önerisiyle bu onurlu gün, dünyadaki emekçi kadınların birlik ve dayanışma günü olarak kabul edildi.

 

Bu kabul tarihinden sonra neredeyse tüm ülkelerde kutlanan 8 Mart’ın, birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de yeterince algılandığını ve içeriğine uygun kutlandığını maalesef ki söyleyemeyeceğim. Kadın sorunu, sembolik olarak 8 Mart’ı göstermesine karşın bu önemli günün içeriği boşaltılarak sadece loş mum ışığı altındaki salonlara hapsedilmesi bunun en bariz örneklerindendir.

 

Dün akşamki TV haberlerinde, İstanbul Kadıköy’de 8 Mart’a ilişkin yürüyüş yapan 2 bin civarındaki kadına destek vermek isteyenlerin kortej görevlisi feminist kadınlarca engellenmesi ise evlere şenlik bir görüntü olarak yansıdı ekranlara...

 

 

 

Ne yapılmalı?

 

 

 

Her şeyden önce sınıf mücadelesi içinde ön plana çıkan Clara Zetkin, Rosa Lüxemburg, Çian Çing gibi uluslararası niteliklere sahip kadın komünistlerin yaşamları ve mücadeleleri öğrenilmelidir. Peşinden ülkemizde öne çıkan Ayfer Celep, Sabahat Karataş, Ayça İdil Erkmen, Nurgüzel Yaşar ve "karı'lıktan kadınlığa uzanan yolda yaşamlarını feda etmiş nice devrim şehitlerinin yaşamları öğrenilmeli, bilince çıkarılmalı ve uygulanmalıdır. Bu onurlu insanlık mücadelesi seyri içinde özellikle soba arkası kedi bakışı sahibi burjuva meze artığı kadınlardan ve erkeklerden gelen; “Memleketi siz mi kurtaracaksınız?!”, “Böyle olmaz; seçimlere katılın!” “Devletle başa çıkılır mı?”, “Biraz yol-yordam öğrenin!”, “Gidin dilekçe yazın!” diyerek hezeyanlar içinde akıl(!) vermeleri duyulmamalıdır.

 

 

ŞAN OLSUN 8 MART’I YARATANLARA !

ŞAN OLSUN “KARI”LIKTAN KADINLIĞA UZANAN YOLDA DÜŞENLERE !

ŞAN OLSUN BU ONURLU KAVGADA OLANLARA !

Gönderi tarihi:

Bir kadın...........Gelecege umutla bakmak ister.Savaş bitsin ister.Çocukları geri dönsün ister.Çocukları anadillerinde konuşabilsin ister.Hukuk ister.Demokrasi ister.Düzeni degiştirmek ister.Sesi duyulsun ister.Tabuları yıkmak ister.Bekareti,namus simgesi olarak görülmesin ister.Şiddet görmesin ister.İstediği kişi ile evlenebilmek ister.Kadınlığnı doyasıya yaşamak ister.Eşinin arkasında değil,yanında yürümek ister.Kıyafeti üzerinden politika yapılmasın ister.'Saçı uzun ,aklı kısa'görülmesin ister.Çalışmak ister.Emeğinin karşılıgını almak ister.Kazandığını istedigi gibi harcıyabilmek ister.Eşitlik ister.Yok sayılmasın ister.

 

 

TÜM BUNLARI İSTEMENİN GEREKLİ OLMADIĞI BİR DÜNYADA YAŞAMAK İSTER(tüm canlılar gibi!!!!)

 

 

TAURUSMUTİS arkadaşın ifade etiği gibi kutlamadan öte anımsıyalım!!!unutmıyalım!!!..................

Gönderi tarihi:

8 Mart dünya kadinlar günü ve EDIRNE!!

 

Kadinlar 8 Marti anmak icin haril haril calismislar,sevincle meydanlara kosmuslar,haklarini haykirabilmek icin tüm kadinlar omuz omuza vermisler ama o ne öyle...?Edirne'de DTP li kadinlar ellerine almislar pankartlari Kürtce sloganlar esliginde gösteri yani 8 Marti kutluyorlar sözüm ona,aslinda bu kutlama degil,tahrik,provakasyon adina ne derseniz deyin,Nevruz gibi simdide 8 Mart'i kendilerine olay cikarma günü ilan ettiler.Nevruz Kürtlere ait degil ama sahiplenmisler.Aynen Perslere sahiplendikleri gibi.Dünya kadinlar gününün Kürt'ü Türk'ü olurmu demeyin DTP liler yani bölücüler icin olur.Ne varki bu haddini bilmez topluluk, karsisinda Edirne Kadinlar Derneginin ellerinde Türk bayraklari tasiyan kadinlarini görünce 8 yasindaki cocuklara taslattiklari polisin yardimina ihtiyac duydular.Dünya kadinlar gününde bile ayrilikcilik sahneleyenler bir defa daha ne olduklarini gösterdiler.PKK nin kadinlar kolunun adini DTP li kadinlar diye degistirsenizde renginiz ortadadir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

8 MART KADIN GÜNÜ ÇAĞLAYAN MİTİNGİ HAKKINDA ,VAKİT GAZETESİ YAZARI ABDURRAHİM KARAKOÇ NE DÜŞÜNÜY‏OR!!!!!!

 

 

 

KİM ***** ACABA SİZİN GÜRUH MU YOKSA BİZMİ? BİZ SİZİN NE GİBİ OYUNLAR PEŞİNDE OLDUĞUNUZU FARK EDEN EĞİTİM VE ZEKA SEVİYESİ BELLİ BİR DÜZEYDE KADINLARIZ,NEYİN ÖZGÜRLÜK NEYİN ESARET OLDUĞUNU ÇOK İYİ AYIRT EDERİZ. ATAMIZIN BİZE VERDİĞİ HAKLARI SONUNA KADAR SAVUNACAK, SİZİN ÇARŞAFINIZI VE TÜRBANINIZI REDDEDEN, ŞEREFİNE VE NAMUSUNA DÜŞKÜN VE BUNU KORUMAKTA YANLIZCA KENDİNE GÜVENEN KADINLARIZ. BİZ SİZİN ********** VE ÖZGÜRLÜĞÜN NE OLDUĞUNUN FARKINDA OLMAYAN ERKEKLERİN ELİNDE OYUNCAK OLAN KÖLE KADINLARDAN DEĞİLİZ. HAKLARIMIZIN FARKINDAYIZ VE BUNUN KÜÇÜK BİR PARÇASINDAN BİLE FEDAKARLIK EDEMEYİZ, BİZ SİZİN LİDERİNİZİN ÖNGÖRDÜĞÜ GİBİ ÇOCUK MAKİNESİ DEĞİLİZ, AHLAKSIZLIĞA KILIF OLSUN DİYE SENEDE BİR İMAM NİKAHI ADI ALTINDA EŞ DEĞİŞTİRMEYİZ. BİZ SEVEREK EVLENİRİZ VE BİLİNÇLİ ÇOCUK YAPARIZ,ONUN BUNUN SÖZÜYLE HAYATIMIZA YÖN VERMEYİZ. HAKKIMIZDA DÜŞÜNDÜKLERİNİZİ SİZE AYNEN İADE EDİYORUM, SAHİPLENDİĞİN AL BAYRAĞIMIN HAKKINDA KONUŞMA İZNİNİDE SANA VERMİYORUM.SEN O BAYRAĞA LAYIK DEĞİLSİN SEN OSMANLININ YEŞİL BAYRAĞINI DALGALANDIRIRSIN ANCAK,ÇÜNKİ ATATÜRKÜN İLKE VE DEVRİMLERİNİ VE KURTULUŞ MÜCADELESİNİ AĞZINA BİLE ALMAYAN KURTARICISININ YAPTIĞI HER YENİLİĞİ REDDEDEN ****** BİR TOPLULUĞUN ELİNE AL BAYRAĞIM YAKIŞMAZ.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

 

DİLEK GENÇER

>

> "BU KADAR ****** KADININ BİR ARAYA GELECEĞİNİ TAHMİN ETMİYORDUM! *****

> KADINLAR FESTİVALİ!"

> Bugünkü Vakit Gazetesi'nde öyle bir yazı var ki; içi kadınlara ve

> gazilere hakaretten geçilmiyor.

>

> Vakit Yazarı Abdurrahim Karakoç, 'Kadınlar Günü'nü yazdığı' yazıda,

> kadınlara *****, 'sokakta ***** çocuk yapar'; gazilere ise

> 'kalpaklı *****' , ******gibi birçok ağır söz kullandı.

>

> Odatv.com olarak Abdurrahim Karakoç'un Vakit'te çıkan bu hakaret kusan

> yazısını aynen yayınlıyoruz:

>

> 'Tahsil görmüş ****** cacık yapar 'uygar'ım

>

> Keser yaşlı eşeği, sucuk yapar 'uygar'ım

>

> Miting miting gezmekten hiç uğramaz evine

>

> Ve ******* 'uygar'ım

>

> ******* KADINLAR FESTİVALİ

>

> Bir daha hayret ettim açıkçası..

>

> Kadınlar Günü münasebetiyle bu kadar **** kadının bir araya

> geleceğini tahmin etmiyordum.

>

> Kadınlar Günü'nde kadın haklarının yasağı devam etsin diye bağıran ,

> höyküren kadınlar ***** değilse, nedir?

>

> Başörtüsünden alıp veremediklerini de bilmemize imkan yok. İddiaları

> 'uygar' oldukları.. Despotlularına diyecek yoktur. ******

> ıcığı/cıcığı bir televizyoncu, yasakçı, ***** kadınları meydanlara

> indirip robotlar gibi kullanıyor.

>

> Beni en çok üzen, yasakçı kafadaki o **** kadınların ay-yıldızlı

> nazlı bayrağımız miting alanlarında sağa sola saldırmaları. Dahası ise

> istismar ederek, bayağılaştırmaları.

> Giden hafta değindim bu konuya..

>

> Bayrak her yerde gelişigüzel sallanacak bir flama değildir.

>

> Kim ki yılın 12 ayınca balkonuna bayrak asıyorsa, mitinglerde mendil

> sallar gibi bayrak sallıyorsa, kesinlikle ********.

>

> Kesinlikle sahtekarlara alet olmaktadır. Hele bir de güya 'Gazi'

> denilen başları kalpaklı bazı ****** var ki onlar beni

> tiksindiriyorlar..

>

> Ne gaziliği bre ********?

>

> Siz olsanız olsanız TV ekranlarında görülmek için hiçbir değeri

> tepelemekten çekinmeyen ******. Ellerinizde taşıdığınız

> bayrağıma, yazık ediyorsunuz.

>

> 'Başörtüsü yasaklansın' mitinglerinde sizin ne işiniz var ?

>

> Maraş'ın kurtuluşunu niçin bilmiyorsunuz ?İşgalci Fransız askerleri

> Maraş'lı kadınların peçelerini açınca; Sütçü İmam isimli kahraman

> gerekli derslerini vermişti.. İşte gaziliğin en büyük timsali.

> Sütçü İmam imanı ev ruhu var mı sizde?

>

> Başörtüsü ********, kaos karıştırıcılarının, İslam muhaliflerinin

> düzenledikleri toplantılarda ne arıyorsunuz, söyler misiniz ?

>

> Alnında ay-yıldız bulunan kalpak giymek sizleri gerçekten gazi mi

> yapacak ?

>

> Geçin o hayali..

>

> Şuan bakar mısınız ?

>

> Yasakçı gazi.. Başörtüsüne muhalif gazi..

>

> Ekmek arası dönere ****** yapan ******, ******* şiar edinen

> gazi öyle mi ?

> Hayır, hayır, olamaz..

>

> Bu saydığım menfi durumlar gazi değil, ****** bile kabullenemez.

>

> Ha, yukarıda belirttiğim 'yasakçı' kadınlar..

>

> Ha sizler gibi ********.

>

> Nineniz, ananız, hanımınız, kardeşiniz yok mu sizlerin ?

>

> Olmasa bile hürriyet anlayışınız da mı yoktur..

>

> Kendiniz için istemediğinizi niye başka kardeşleriniz için

> istersiniz .. Belirli bir ücret mi ödüyorlar ******* mukabil?

>

> Amma boşuna yoruluyorsunuz.

> Gün gelecek, o ****** aleti zannettiğiniz bayrağımız layık olduğu

> zirvelere dikilecek ve hiç inmeyecektir.

>

> Hangi maksatla olursa olsun siyaset arenasında değeri düşürülen

> bayrağımız kirli ellerden mutlaka kurtulacaktır..

>

> Söyler misiniz, 'KadınlaR günü' diye bildiğiniz günün ilk kurucusu

> kimdir ?

> Nerden bileceksiniz ?

>

> ******* günlerin tamamı ya bir papaz, ya bir rahibe, ya bir haham

> tarafından sokulmuştur düşünce defterimize..

>

> Bu ayın 19'u Çarşamba Mevlid Kandili'dir.

>

> Muhtemelen burnunuzu kıvırıyorsunuz. Çünkü İslam'a karşı ******

> tavır sergileyenler sizleri ***** etmişler.

>

> Ramazan Bayramı'na 'şeker bayramı' lakabı takan güruh, ****** mi

> öyle yapıyorlar ?

>

> Hayır, **** gibi bilerek, Müslümanların kutsal günlerini ya

> zihinlerinden silmek, ya da makas değişikliği ile bilinmeze doğru

> sürüklemek içindir.

>

> Dokunmayın bayrağıma! Dokunmayın hiçbir değerime..

Gönderi tarihi:

VAKIT,MILLI GAZETE,YENI SAFAK gazeteleri dinci yani Laiklik ve Atatürk karsiti olmalarinin yanisira müthis Erdogan'cidirlarda,cünkü AKP den nemalaniyorlar.Düsünün ki Merve Kavakci bile gazeteci olmus Vakitte yazmakta,kime karsi dersiniz eh o kadarinida siz bulun artik.Vakit gazetesini alip okumak bile Türkiye Cumhuriyetine bir ihanettir cünkü o gazeteye verilen her kurusla ihaneti finanse ediyorsunuz.Diger gazetelerinde aslinda pek farki yoktur ya.Bu gazeteler milli mücadele günlerindede vardi ve vatani kurtaranlara eskiya diyorlardi Ingiliz sevdalilari.

Türbani ahlak sembolü yapanlarin ahlak sözcügünü ne kadar dar anlamda anladiklarini Vakit gazetesinde görebilirsiniz.Hayayi örtülerin altina saklanmakta görenler aslinda o örtülerin altinda dönen hayasizliklarida haya olarak görmektedirler.Allah'in dinini türban dini yapanlardan askinda fazla birseyde beklenemz nerde kaldi kadin haklari.Kadinlarin calismasi farzdir,ama gel görki yobazlar icin kadin abcak evinde calisabilir,kadinin,doktor,hakim,ögretmen,baskan,direktör olmasi Islama aykiridir,kadin evde oturacak,yemek yapacak,cocuk yapacak,aksam adami geldimi altina yatacak ki kadin densin ona,baska türlü kadin olunurmu Islamiyette??

 

 

 

saygilarla

  • 11 ay sonra...
Gönderi tarihi:
24377728.jpg.... :clover:

Gönderi tarihi:

İyi ki varsınız, Dünya Kadınlar Gününüzü canı gönülden kutlarım! :)

Gönderi tarihi:

içi boşaltılmış, anlamı ve öneminden arındırılmış bir gün.

Gönderi tarihi:

KAYITTA YAŞAMAYAN KIZI HAYATTA DA YAŞATMADILAR

Batman'da 17 yaşındaki Lalihan İlhan, berdelle evlenmek istemediği amcasının oğlu tarafından öldürüldü. Lalihan'ın nüfusa kayıtlı olmadığı, 'resmen' yaşamadığı ortaya çıktı..

08 Mart 2008 Cumartesi 02:43

 

Dünya Kadınlar Günü'ne bir gün kala Güneydoğu'nun kadınlar açısından en zor kentlerinden biri olan Batman'da berdel cinayeti işlendi. 17 yaşındaki bir genç kız, berdel usulüyle evlendirilmek istendiği, ancak kabul etmediği amcasının oğlu tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

 

Töreye karşı çıktığı için gencecik yaşta öldürülen Lalihan'ın nüfusa kaytılı olmadığı ve resmen "yaşamadığı" da ortaya çıktı. 17 yaşındaki Lalihan İlhan'ın ağabeyi, amcasının kızı ile evliydi. Ailesi, Lalihan'ı da amcasının oğlu Abdurrahman İlhan ile berdel usulüyle evlendirmek istedi. Ancak Lalihan, kardeş gibi bir arada büyüdükleri kuzeni ile evlendirilmek istenmesine şiddetle karşı çıktı ve böyle bir evlilik yapmayacağını söyledi. Yörede "Koçer" olarak isimlendirilen göçebe bir ailenin kızı olan Lalihan'ın bu alışılmadık tepkisi, ailede şaşkınlıkla karşılandı.

 

 

ÇAMAŞIR ASARKEN ÖLDÜRDÜ

 

Bu duruma öfkelenen damat adayı Abdurrahman İlhan, önceki akşam Hilal Mahallesi 3718'inci sokakta bulunan amcasının evine gelerek, damda çamaşır asan Lalihan'ın yanına gitti. Reddedilmenin öfkesiyle çılgına dönen Abdurrahman İlhan, genç kıza "Benimle evleneceksin, yoksa seni öldürürüm" dedi. Ancak Lalihan, kesinlikle evlenmek istemediğini yineledi. Çıkan tartışmanın kavgaya dönmesi üzerine Abdurrahman İlhan, pantolonunun arka cebinde bulunan çakıyı çıkarıp genç kıza defalarca sapladı. Kanlar içinde yere yığılan Lalihan, olay yerinde can verdi. Olaydan sonra suç aletiyle birlikte polise giden Abdurrahman İlhan, "Ben öldürdüm" diyerek teslim oldu. Lalihan İlhan'ın cansız bedeni ise otopsi için Batman Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Burada yapılan otopsinin ardından Lalihan, ailesi tarafından toprağa verildi. Suçunu itiraf eden Abdurrahman İlhan ise çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

 

 

ZATEN YAŞAMIYORDU

 

Nüfusta kaydı bile bulunmadığı, yani "resmen" yaşamadığı belirlenen Lalihan'ın, Dünya Kadınlar Günü öncesi umutlarıyla birlikte hayatını kaybetmesi sevenlerini yasa boğdu. Cinayette azmettirme olup olmadığının belirlenebilmesi için gerekli soruşturmanın sürdüğü bildirildi.

Gönderi tarihi:

Bu tarz gunlerin anlamini ve onemini anlamis degilim acikcasi, Kadinlar gunu, Anneler gunu sevgililer gunu... Bu gibi ozel gunlerin bir anlami varmi bence kadinlar sadece boyle bir gundemi hatirlanmali yani yilin 364 gunu iskence edelim yilin geri kalan bir gunu ise hadi kadinlar bu size bizim hediyemiz olsun diyelim oylemi.. Herseyden evvel unutmayalimki bizide doguran Annelerimiz bir kadindir ve birisi annemize siddet uyguladiginda kotu muammele ettiginde yada kotu soz soylediginde tepkisiz kalmayip hakkini aramaktayiz.. Peki bizim annemiz annedir degerlidir peki diger anneler oyle degilmidir.. Kendimizi Kadinlar gunuymus, Anneler gunuymus diye kandiripta sadece bu ozel gunlerde hatirlamiyalim.. Onlar yilin 365 gunu daima ozellerdir ve hakkettikleri degeri verelim... Sadece bu tarz ozel gunlerde yapmacik sembolik olmayalim...

Saygilar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.