Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

CAMBAZA BAK CAMBAZA


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:
Durup, durup ortaya bir laf atmakla, kendi ideolojini haklı çıkarmak olmaz. Sarıgöl, adam gibi iddiasını, düzgün cümlelerle yazsa da ne diyormuş anlasak. Kimin ezberci olduğunu herkes biliyor. :) Gerisi ayrıntı...

 

Doğrucudavut,

 

ezber dediniz de aklıma ezbere okutulan resmi tarih geldi.Ezberci bir zihniyetin enjekte etmek istediği resmi tarih!

 

çok zekice.

 

bu arada konu kılık kıyafet ile ilgili düşüncelere kadar gelmişken,bizim tarih hocamız "şapka kanunu"nu açıklarken çok iyi bir örnek vermiştiMantığını anlamamız açısından;

 

başına şapka koyduğunuz bir insan onun üztünde ki kıyafete de dönmeli.

 

yani baştan ayaklara uzanan bir devrim...

 

bu kanuna olan muhalefetler de muhalefetlere karşı yürütülen politikalarda ayrı bir muamma!

  • Cevaplar 92
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Bakin kendiniz bile söylüyorsunuz,bunun yeni birsey olmadigini,böyle olusumlar maalesef bütün devletlerin bünyelerinde vardir,kapasitesi coktur veya azdir ama vardir.Kavga bu degil kavganin Türkiye'de bir yili askin bir sürecte yaratilan korku psikolojisidir,demokrasiden bahsedenler bugün demokrasi adina Türkiye'de olanlari kabul ediyorsa ben bunun adina demokrat diyemem,yaratilmis olan bir senaryo icin seyirci toplamaya benziyor bu.

 

Türkiye ikiye bölünmüs bir durumdadir;Bir kesim böyle bir cetenin olmadigina diger kesim ise olduguna inaniyor,bunun nedeni bu sorusturmayi yürüten savcilarin siyasete bulasmalaridir.Savci bagimsiz hareket etmelidir,yönlendirmeyle degil.

Eger bir savci halkta korku psikolojisi yaratiyor ve hükümetteki yetkililer buna seyirci kalmayi bi kenara birakin canak tutuyorsa insanlardan böyle bir tiyatroya inanmalarini bekleyemezsiniz.Sizin görüsünüze uygundur siz var diyorsunuz ama bir baskasi yok diyor.Insanlar soykirimi inkar etmenin suc olmasi gibi Ergenekonu inkar etmekten korkar hale gelmislerdir,bir yazar Ergenekonla ilgili ona karsi bir yazi kaleme alirken acaba yarin benim kapimada geleceklermi korkusunu yasamaktadir.

 

Gizli kalmasi gereken bilgiler,yasaklamaya ragmen televizyonlarda gazetelerde furya halinde,yandas medyaya kim servis yapiyor,nerede bu ülkenin icisleri bakani,adalet bakani,nerede RTÜK hani ne oldu,yandas medyada Deniz fenerinden bir kelime bile yok,bu nasil demokrat basindir böyle.

 

Ali Sirmen gibi bir yazar televizyonda "Korkuyorum,beni de alacaklar,yazi yazamiyorum"diyorsa bunu savciya sormak gerekir.Demokratik ülkelerde korku psikolojisi yaratilmaz.Naziler döneminde Yahudiler bu korku ile yasiyordular.

 

Bir savci toplumun yarisi bana neden inanmiyor diye özelestiri yapmiyorsa inanmayanlarin senaryo demeleri en dogal haklaridir.Ergenekon davasi,siyasete kurban edilmis,Atatürk ve Ordu karsiti,yandas medyaya saldiri imkanlari verilerek Orduya karsi resmen savas acilmistir,buna kimsenin hakki olamaz hele de bir savci bir kesimden alkis almak ugruna bazi degerlerin ayaklar altina alinmasina zemin hazirlamaz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Türkiye ikiye bölünmüs bir durumdadir;Bir kesim böyle bir cetenin olmadigina diger kesim ise olduguna inaniyor,bunun nedeni bu sorusturmayi yürüten savcilarin siyasete bulasmalaridir.

Bence, ikiye bölünmenin ardında esas siyasilerin devam eden dava sürecine müdahelesi var. Hem iktidar, hem muhalefet, hem basın, hem ordu, sivil örgütler dahil davanın gidişatına müdahil olmayan kimse kalmadı. Ben böyle bir dava görmedim bugüne kadar. Savcıların hiçbirinin de bu müdaheleleri ve davayı yönlendirme çabalarına yönelik işlem yapmaması ilginç tabi.

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
Bence, ikiye bölünmenin ardında esas siyasilerin devam eden dava sürecine müdahelesi var. Hem iktidar, hem muhalefet, hem basın, hem ordu, sivil örgütler dahil davanın gidişatına müdahil olmayan kimse kalmadı. Ben böyle bir dava görmedim bugüne kadar. Savcıların hiçbirinin de bu müdaheleleri ve davayı yönlendirme çabalarına yönelik işlem yapmaması ilginç tabi.

 

Saygılar...

 

Zaten püf noktasida orasi ya,Savci görevini resmen ihmal etmektedir.Savci siyasete bulasmis kendisine verilen direktifler dogrultusunda calismaktadir.Yasaklanmis materyalin televizyonlarda ve gazelerde boy boy gösterilmesi,yandas medyanin hedef belirlemesi ve savcinin buna göre hareket etmesi bunlarin hepsi yasalara aykiridir.Düsünün ki yandas medyadan TAHA Kivanc adiyla yazi yazan Fehmi Koru karsi medyadan birisi icin,sirada onlar var yakinda onlarinda kulagini cekecekler diye yazabiliyor,aslinda demokrasi var denilen ülkelerde böyle hedef gösteren ve baska birini tehditvari yazi yazan bir gazeteciyi sorguya alirlar,bu basin özgürlügü degil resmen yargiya müdahale ve yargiyi yönlendirmedir..Fehmi Koru Tayyip Erdogan'in medyadaki sag kollarindan biridir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tuncay Güney yayını mahkemelik!

CHP, TRT aleyhine dava açıyor...

 

CHP Genel Saymanı ve parti sözcüsü Mustafa Özyürek, dün akşam yayınlanan ve Tuncay Güney'in konuk edildiği program nedeniyle TRT aleyhine dava açılacağını bildirdi.

 

Özyürek, yaptığı açıklamada, Tuncay Güney'in ''Ergenekon'' davası kapsamında 2001 yılında emniyetteki anlatımlarının televizyon kanallarında yayınlanmasını eleştirdi.

 

Güney'e ait bantların ''Ergenekon'' iddianamesinde kullanıldığını, savcıların ve mahkemenin yeni bir bilgiye sahibi olmasının söz konusu olmadığını belirten Özyürek, şunları kaydetti:

 

''Öyle ise bu bantlar niçin şimdi televizyonlarda yayınlanıyor? Amaç toplumu etkilemek. Ergenekon'da ortaya atılan suçlamalar Başbakan'ın çabalarına rağmen halka inandırıcı gelmedi. Şimdi bir meczubun kasetleri halka doğrudan yayınlanarak toplum etkilenmeye çalışılıyor. Yüze yakın kişi suçlanarak kişilik hakları çiğneniyor. TRT'den, kasetteki suçlamalara ek suçlamalar yayınlanıyor.AKP yandaşı bir gazeteci CHP ile ilgili soru soruyor ve meczup cevap veriyor. CHP'ye ağır suçlamalar yapılıyor. Böylece TRT suç işliyor. AKP'nin muhaliflerini hırpalamak için her yolu mübah sayan anlayışı bir kez daha TRT ekranlarından yayınlanıyor. Bu durum, ahlaken de siyaseten de hukuken de kabul edilemez.''

 

Özyürek, AK Parti'nin ''Ergenekon'' davasını kullanarak artan işsizliği ve yolsuzlukları örtmeye çalıştığını, Deniz Feneri davasını unutturmayı amaçladığını da ileri sürdü.

 

Ergenekon 'Dalga'larının üzerinde yükselen kanal...

 

RTÜK ÜYELERİ DE TEPKİ GÖSTERDİ

 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) üyeleri Şaban Sevinç, Hülya Alp ve Mehmet Dadak, TRT'de dün akşam yayımlanan ve Tuncay Güney'in konuk edildiği programda, "marjinal yayıncılık yapan küçük özel televizyonlarda bile rastlanmayacak ölçülerde hukuk dışı saldırılar yaşandığını" öne sürdü.

 

Sevinç, Alp ve Dadak, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, "basın meslek ilkelerine uygun anlayışla yayın yaparak Türk televizyon sektörüne örnek olması

gereken TRT'de son zamanlarda Türkiye'nin demokratik hukuk düzenine karşı provokatif bazı yayınlar yapıldığı" görüşünü savundu.

 

TRT 1'de "Enine Boyuna" programında, geçen yıl "Anayasa Mahkemesi'nde görülmekte olan bir dava değerlendirilirken Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa

Mahkemesi ve ana muhalefet partisinin açıkça 'hükümete, demokrasiye karşı darbe girişimi içinde olmakla' suçlandığını" ve "İsmet İnönü için 'millet düşmanı' suçlamasında bulunan bir gazetecinin de TRT'de düzenli program yaptırılarak ödüllendirildiği" ifade eden üç RTÜK üyesi, açıklamada şunları kaydetti:

 

"TRT 2 televizyonunun dün akşam yapılan bir yayında da marjinal yayıncılık yapan küçük özel televizyonlarda bile rastlanmayacak ölçülerde hukuk

dışı saldırılar yaşanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi televizyonu olan TRT 2'deki programa çıkarılan ve gazeteci olarak sunulan Tuncay Güney isimli

Ergenekon tanığı, ana muhalefet partisi ve onun genel başkanı hakkında çok çirkin değerlendirmelerde bulunmuştur. TRT'nin kadrolu muhabiri olan program

yapımcısının, gazetecilik meslek ilkeleri ve hukuk kuralları kapsamında hiçbir müdahalede bulunmaması dikkat çekicidir.

 

Ana muhalefet partisi ve liderine yönelik bu tür bir saldırı, bugüne kadar Türkiye'de yayın yapan onlarca özel televizyonun hiçbirinden yapılmamıştır.

Durum böyle olunca TRT'nin Türkiye'ye yönelik tertipler içinde olduğu kuşkuları doğmaktadır. Bu tür saldırıların TRT ekranından yapılabilmiş olması, önümüzdeki dönemde TRT'de kimlere, nasıl saldırılabileceği konusunda sınır tanınmayacağının açık bir göstergesidir."

 

Sevinç, Alp ve Dadak, programda, "Türkiye'nin önde gelen gazete sahip ve yöneticileri hakkında da isimleri açıkça verilerek çok ağır saldırılarda

bulunulduğunu, bu duruma program yöneticisi ve konukların müdahale etmediğini" öne sürdü.

 

RTÜK'ün üç üyesinin açıklamasında, "Böylece bu saldırılarla devlet televizyonu olan TRT ekranı bir provokasyonun zemini haline getirilmiştir. TRT

yönetimi belle yayınlarıyla yaptığı bu sistemli kirletme çabalarına son vermeli ve devlet televizyonu ciddiyetine yakışır bir yayıncılık anlayışına yönelmelidir.

 

Aksi takdirde TRT'nin devletin televizyonu olmaktan çıkarak belli bir grubun kontrolüne geçtiği ve o gruba biat etmeyenlerin TRT tarafından düşman ilan

edildiği izlenimi oluşacaktır" ifadesine yer verildi.

Gönderi tarihi:

Büyükanıt'tan Ergenekon yorumu!

'Ergenekon'da yasal sürece hiç dikkat edilmedi...'

 

Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, İstanbul'da katıldığı bir toplantı öncesinde gazetecilerin Ergenekon soruşturmasıyla ilgili sorularını yanıtladı.

 

"YASAL SÜRECE HİÇ DİKKAT EDİLMEDİ"

 

Büyükanıt, "Şöyle bir gerçek var tabiî ki... Yürümekte olan yasal bir süreç var. Maalesef onu görüyorum ki Türkiye'de bu yasal sürece hiç dikkat edilmedi. Gazetelerde çarşaf çarşaf yer alıyor. Bunlar soruşturmanın gizliliğini ihlaldir. Bilgi kirliliği var" dedi. Büyükanıt, "Şimdi ben Şemdinli olayında bir askeri övdüğüm için beni neredeyse idam edeceklerdi. Oysa ben onu övdüğüm zaman emrimde çalışmıştı. Daha henüz yasal bir süreç başlamamıştı. O asker serbest bir vatandaştı. Neler olduğunu siz biliyorsunuz. Devam eden yasal bir süreç var" diye konuştu.

 

"TÜRK HALKININ SAKİN OLMASI LAZIM"

 

Bir gazetecinin, "gözaltına alınan emekli paşaların Başbakan'ın emriyle serbest bırakıldığı" yönündeki sorusuna ise Büyükanıt, "Türk vatandaşı insanlar birbiriyle oturup konuşurlar. Neler konuşulduğunu bilmeden şöyle olmuştur, böyle olmuştur demek; bir futbol maçının skorunu tahmin etmek gibi birşey" diye yanıt verdi. Büyükanıt, "Türk halkının sakin olması lazım, gerilim ortamından uzak durması gerekir" ifadesini kullandı.

 

Gazze'ye Türk askerinin gönderilmesi hakkında ise Büyükanıt "Bilmiyorum" şeklinde yanıt verdi.

Gönderi tarihi:

TBMM.Baskani Köksal Toptan;"Bizim anayasamizin acik hükümlerine ragmen,bilgi servisi yapilmakta ve bilgi kirliligi olusmaktadir dedi.Köksal devamla;

 

-Yapilmasa keske,ama bunlar olagan hale geldi.Savcilarimiz da bu tür islere müsamaha ile bakiyorlar.Bunlarin her biri sorusturma konusu olabilir aslinda.Cünkü yargilamada sorusturma asamasi gizli"diye konustu.

 

Türkiye'de siyaset eliyle yasalar cignetilmekte ve hükümet bundan kendisine siyasi bir cikar saglamaya calisisrken ayni zamanda zaten hedeflerinde bulunan Ordu ve Atatürk düsmanliginin körüklenmesine göz yummaktadir.Bakin Adalet bakani Tuncay Güney ilgili elestirileri hakli bulup inceleme baslatacagini söylerken ayni bakan"Elestiriler biraz fazla abartili"diyerek yine yasalarin cignenebilecegini ima etmektedir.Böyle bakanlar isbasinda olursa yargi bagimsiz olamaz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Benim korkum, dünyada bu Ergenekon davası yüzünden Türk halkının dünyanın en zeka yoksunu halkı ödülüne aday gösterilmesi... İçerden o öyleydi, bu böyleydi, şu şöyle olduydu, bu böyle ettiydi diye tartışırken toz duman arasında görülmüyor, kaptırılıp gidiliyor ama, dış bir göz için manzara son derece komik.

 

Aynı maç yorumcusunun iki rakip takımın maçını yorumlarken:

 

"Hangisi kazanırsa kazansın, çok zevkli bir maç oluyor. Tıpkı İran - Irak savaşı!" demesi gibi.

 

Beyin ishali olmuş bir adamın ifrazatlarını devlet televizyonunun ortalığa saçması bu çılgın komedinin son perdesi. Çete çetedir, mafya mafyadır, derin devlet derin devlettir. Onların işleri yasa çiğnemektir. Meslekleri, icraatları budur. Ama bizzat hukukun, yasa yapan, yürüten ve uygulayıcıların yasa çiğnemesi dünyada olabilecek en vahim gelişmedir. En vahşi terör örgütü bu yıkım taşeronluğunu bu kadar başarıyla üstlenemez.

 

Galiba PKK da o yüzden nefesini tuttu, bekliyor, tık yok. Kendinin başaramayacağının yüz katını başarabilecek olan yıkım taşeronlarını izliyor ve bekliyor...

 

Biz de bekleyelim bakalım... Bir heveslerini alsınlar, ülkeyi Yugoslavya gibi parçalanmaya götürmek için hırslarından gıcırdatmaktan kilitlenen çeneleri bir açılsın, bir rahatlasınlar.. Kızgın yerleri bir soğusun...

Gönderi tarihi:

Şimdi Kürtçü – dinci ikilisi eminim bu Yugoslavyalaştırma süreci varsayımıma bakıp gülüyordur:

 

“Sen öyle sanmaya devam et. Biz ülkenin tümünü ele geçireceğiz. Parçalasak, bölsek, size de bir parça bıraksak gene şanslısınız.” Dediklerine eminim.

 

Bunu tahmin etmek için medyum olmaya gerek yok. Zaten de niyetleri parçalamak değil. Tümünün hayalini kuruyorlar. Zaten ben de bu planın onların planı olduğunu söylemiyorum. Taşeronluğunu yaptıkları emperyal güçlerin planı bu şekilde. Bu zavallı piyonlarda o planı ne yapacak, ne yürütecek beyin var. Tamamen dışardan çekilen iplere göre oynuyorlar.

 

“Haham televizyona çıksın, kimse müdahale etmesin, rahatça konuşsun! Sonra telefon açar, yanıt hakkınız var, yanıt verecek misiniz diye sorarsınız!” (Eh, akıllıca! Nasılsa adam deli saçmalarına cevap vermeye tenezzül etmeyip telefonu suratına kapayacak. Adı da cevap veremedi olacak!)

 

“Emredersiniz. Başka arzunuz?”

 

“Şimdilik bu kadar. Yeni talimatları bekleyin!”

 

“Emredersiniz efendim. Aman bizi şu Atatürkçü laikçilerin tahakkümünden kurtarın efendim!”

 

“Tamam tamam, merak etmeyin. Bakacağız çaresine!”

 

“Berhudar olun efendim. Dert görmeyin efendim. Aman ocağınıza düştük, siz bilirsiniz.”

 

“Çat!” Telefon kapanır.

 

Bu halk da suikast planlarını bu hengame, bu gözaltılar, aramalar kargaşasında, bir adamın evinde, ajandasında bulundurmayı sürdürecek kadar zekadan yoksun olduğunu yer!

 

Sahi yer mi ki? Yerse en zeka yoksunu dünya halkı yarışmasında kesin favori! Aziz Nesin’in ruhu da oralardan kıs kıs güler artık. “Ben demedim miydi?” diye…

 

Yahu, adam televizyonda "Görevimiz Tehlike" bile izlese, bu tür riskli belgelerin kendi kendini imha edecek teknolojin yoksa da bir çakmak kullanarak imha edilmesi gerektiğini bilecektir zahir yahu!

 

Yok, bu kadar zekadan mahrumluk olmaz. Bunun olmayacağını bal gibi biliyorlar da, düşünceleri şu: "Siz de zamanında Atatürk'e suikast planı diye canları yakmıştınız. Şimdi görün bakalım."

 

Ha yani iş kan davasına dönsün! İşte Yugoslavyalaştırma süreci tam da bu! Üstelik Atatürk'e suikast planı tabii ki yapıldı. Hayal değil... Atatürk'e suikast planı değil, suikast yapıldığı söyleniyor. Sıtma tedavisi diye kurşun bileşikleri verildiği... Karaciğerinde biriken kurşun yüzünden siroz olduğu iddiaları var...

Gönderi tarihi:

Aslinda,1980 öncesi olanlarin bir devamidir bu,yani Atatürkcülerin sindirilmesi,buna ilaveten Ordunun saf disi birakilmasi gayretleri.Buna eger biraz cesur olarak yaklasirsak 1980 öncesi Kontrgerille yani süper Nato operasyonu da diyebiliriz.

Suclularin cezalandirilmasi ayri bir konudur,her agzini acmis ve birseyler söylemis insanlari tutuklamak baska bir konu.Ülkede korku sendromu yasanmaktadir.En samimi istegiyle bu iktidar gitmeli diyen insanlar yarinlarina korku ile bakmaktalar.

 

1980 öncesi neler olmustu;Gemiler batirilmis,sabotajlar yapilmis,Kültür sarayi yakilmis ve ülkede bir cadi avi baslatilip ne kadar aydin ve sol görüslü insan varsa hepsi iceri atilmisti.O günleri tekrar tekrar anlatmaya gerek yok.Bugün yapilan ise o günlerde Amerikanci askerler tarafindan yapilanlarin Amerikanci iktidar tarafindan yapilmasindan baska bir sey degildir.Yani Liberallige yükselen cemaatciler ve dincilerin,Ergenekon davasini bu kadar körüklemelerinin bir nedeni olmalidir bu neden de gercek yurtseverlerin Atatürkcülerin safdisi edilmeleridir.Cünkü TSK eger gücünden ve itibarindan kaybederse,yurtseverler ve Atatürkcüler korku ile sindirilirse ancak o zaman Türkiye fethedilmis olacaktir.Bu savas aslinda 1919 la baslayan bir savastir.

 

 

saygilarla

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Amerikan polisiyelerde raslanan basit ve ucuz bir yöntem vardır: Polis harcamak istediği birinin mekanına arama yapmak için geldiğinde zulaya bir suç unsuru atar ve "bulduk" diye çıkarır. Bu zula genelde esrar, eroin filan olur. Suçlanmak istenen kişi, orada olması istenmeyen bir yabancıdır, Meksikalı, Haitili filan... Küçük Amerikan kasabalarında yabancıları pek sevmezler.

 

Bu acaba yasa dışı kayıtlar içeren ve polisin zaten elinde bulunan kayıtların bir kopyasının aktarıldığı bir DVD olabilir mi? Klasikleşmiş eroin zulasına kıyasla yaratıcı!!! bir buluş! Eski Türk filmlerini ti'ye alan sinema sektörümüz, bu Amerikan filmlerini de başarıyla ti'ye alabilir bence. Ülkenin iyi bir komedi potansiyeli var. Gerekli oyuncular ilgili kurumlardan transfer edilerek filmin kadrosu oluşturulabilir...

Gönderi tarihi:

Sayin Demirefe,cok haklisiniz bu gercekten Amerikan filimlerindeki polisiye olaylara benziyor.

 

Bakin bir avukatin bürosuna polis geliyor,yaninda ne savci ne baska bir görevli var,tam 3 saat Avukatin bürosunu talan ediyor ariyorlar.Bu tam bir hukuk skandalidir,helede bir avukatin bürosu bu sekilde aranamaz bu resmen hukukun cignemis olmasidir.Iktidardan cit yok.

 

Tam 4 tane General tutuklaniyor emekli veya degil,hukukumuza göre bu Orgenerallerin tutuklanmalari veya gözaltina alinmalari icin Adalet bakaninin veya Milli Savunma bakaninin izni gerekli,Bu izin alinmadan bu adamlar yaka paca iceri<aliniyor.Iktidardan cit yok,

 

Ceza hukuku,yasadisi delil toplamayi yasaklamis ve delil olarak kabul edilemez demesine ragmen,savci bilmem kac bin sahifelik dosya hazirlamis hepsi kulaktan dolma ve telefon konusmalarindan ibaret ve insanlar bir yili askin icerde yatmaktadirlar.

 

Polisiye filimlerini coktan asmis bir olay ve AIHM ne kadarda yolu var.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

***

Şimdilik, " CAMBAZA BAK CAMBAZA, Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede..."

 

Cambazların patronları ve cambazlar dünya malının çoğunu ham ediyorlar ama olsun…

 

Eğlenip, heyecanlanıp, halimize şükredip yaşayıp gidiyoruz işte!.. *

 

tna

***

 

CAMBAZLARA BAKIN CAMBAZLARA,

 

Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede...

 

***

 

"Davosun Cambazları" nasıl uçtu?..

 

 

İŞTE böyle 70 milyonluk ülkenin Başbakan'ı, 7 milyonluk ülkenin liderini oturduğu yerde azarladığında,

onu "yüzyılın kahramanı" yaparsan, Bolu'da düşen helikopterinin yerini Fransa'ya sorarsın...

 

Ve Fransızlar söyler sana; helikopterinin nereye düştüğünü...

 

***

 

Bin yıldır bu topraklarda devletler kuran ulusun Başbakan(55),

neredeyse kendi yaşındaki İsrail'in (61) Cumhurbaşkanı'na panelde bağırınca,

kartona "Davos fatihi" yazıp sokakta zıplarsan, düşen helikopterinin yerini bilemezsin...

 

O zaman Fransa'yı ararsın:

 

"Helikopterimiz neremize düştü?.."

 

***

 

İsrail'in yüzölçümü 27 bin kilometrekaredir... Konya'nın yüzölçümü 38 bin kilometrekare...

 

Konya'dan küçük İsrail'in çocukları-kadınları bombalayan liderini tersleyen Başbakan'ı,

o bombaları Konya'da yetişen pilotların attığını unutup "Dünya kahramanı" yaparsan...

 

Bu kadar gelişir insan...

 

Ankara ile İstanbul arasına düşen helikopterin yerini sana Fransızlar söylerler...

 

***

Genelde böyle olur.

 

Efsanelerle, hurafelerle, hikáyelerle, palavralarla yaşamaya alışmış toplumlar, kahramanlarını da kendilerine göre seçerler.

 

Nitekim "AKP'nin oyları arttı" diyorlar...

 

Niçin?..

 

Konya büyüklüğünde, Başbakan yaşında, 7 milyonluk bir devletin, tüm dünyanın kabul ettiği savaş suçunu,

ayak ayak üzerine atarak panelde söylediği (Sanki paneller tıraş olmak içindir) ve moderatör ittirince kalkıp gittiği için...

 

Uçurdu müritleri Başbakan'ı:

 

"Avrupa fatihi..."

 

"Dünya başbakanı..."

 

"Davos kahramanı..."

 

***

 

Ve AKP'nin oyları arttı mı?..

 

Artmıştır...

 

Ancak böyle memleketlerde olur; bir de bakarsınız ki Başbakan uçtu...

 

Ama helikopter düştüğünde, o ilkellik karşına dikilir de, açıp Fransa'ya sorarsın:

 

"Helikopterimiz aha şuracıkta nereye düştü?.."

 

***

CAMBAZLARA BAKIN CAMBAZLARA,

 

Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede...

 

***

Gönderi tarihi:

 

CAMBAZLARA BAKIN CAMBAZLARA,

 

Nice zekice (!) Cambaz oyunları hep sahnede...

.

.

 

Sayin Gece kusu,Adnan Menderes'in ucagi Londra'da düstügünde Menderes sag kurtulmus bu kazadan.Türkiye'ye dönüsünde onu peygamber diye Esenboga'da karsilatmislar.

 

Basbakan dünya basbakani oldu ama Fransiz kadar olamadi,ucagin yerini Fransa'ya sorduk.Cünkü öyle ufak tefek islerle biz ugrasmiyoruz,Davos ve Gazze varken.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
AIHM ne kadarda yolu var.

Sayın politika, polis hukuka her zaman uygun davranmayabilir, her polis hukuk uzmanı olmayabilir. Ancak bu yüzden oluşan sorunları hukukun çözmesi gerekir. Normal işleyiş budur.

 

Ancak insanlar henüz varlığı kanıtlanmamış bir terör örgütünün finansörü, lobicisi olmak gibi suçlamalarla aylarca içeride tutuldukları zaman, hukukun işleyişi hakkında kuşkular doğar.

 

İşleyen süreci haklı bulanlar bile, geçmişte hukuksuzluklar yapıldığı, yine hukuksuzluk yoluyla onların intikamının alındığı kanısındalar. Haklılığını bu yolla savunuyorlar!

 

Bu şaibeden hukuk nasıl kurtulacaktır? Geçmişte eğer hatalar yapıldıysa şimdi yapılması gereken kan davası, intikam gütmek mi, hataları asgariye indirmeye çalışmak mı olmalıdır?

 

Bu sorun AİHM'e kalırsa Türk hukuku yara almayacak mıdır?

 

Bunlar son derece kritik ve önemli sorulardır fakat bu sorulara yanıt arayan birileri var mı emin değilim.

 

İstenen, bu süreçten kendini devlet yerine koyan, ayrıcalıklı ve üstün olduğunu vehmeden, devlet içinde çöreklenen çıkarcıların ayıklanması, demokrasinin gelişmesidir. Buna bir nebze katkısı olacaksa, yaşanan sürecin bir yararı olması olasıdır. Yani şöyle söyleyeyim, bir evde bomba, silah çıkıyorsa bunun hesabını sormayacak bir devlet yeryüzünde yoktur. Bu silahların bir evde ne aradığı elbette sorulmalıdır. Fakat bu ülkede hep böyle çok çok kaba balans ayarları yapılarak mı bir şeyler sağlanacak? Bunun bir ince ayar düğmesi yok mudur? Hukukun o gözü bağlı elinde tuttuğu hassas terazinin çok ince ayarları ile ilgilenen çıkmayacak mı? Diğer elinde tuttuğu kılıcına kılı kırk yaran hassasiyeti vermeye çalışan olmayacak mı?

 

Üzülerek ve korkarım, bu ülkede bu incelikler hayal gibi, serap gibi görünüyor.

 

Son olarak orada burada çıkan tüfek mermilerine değinmek istiyorum. Bunlar tüfeksiz bir işe yaramaz. Bunları oraya buraya koyanlar, bunların ellerinde her zaman bol bulunduğu PKK sempatizanlarıdır. Kendileri ile mücadele etmiş, kendilerini sindirmiş insanlar üzerine gidilirken, bu üzerlerine gidişe bir katkıları olması için bu mermileri sağa sola bırakıyor, yani süreçte bizim de bir tutam tuzumuz bulunsun kabilinden, Ergenekon terör örgütü varmış denilmesine katkı yapmak için bunu yapıyorlar.

 

Ben evinde uzun namlulu silah ve cephane bulunduran, doğu kökenli insanları duyuyorum. Bunları bulundurmayı kendilerince bir hak ve ayrıcalık olarak görürler. Sıradan vatandaş bir uzun bıçağı, bir uyduruktan eski Kırıkkale çakaralmazı bulundurmaya çekinir, onlar bunu hak olarak görürler. İlla PKK sempatizanı olması da şart değil, karşı da olsa koruculuk gibi alışkanlıklar da etkili... Doğu insanı silahla çok fazla içiçedir. Çocukları silahla oynayarak büyür, bazen bu yüzden kazalar da olur. Mermi onlar için leblebi çekirdek, sağa sola bırakmaları işten bile değil...

Gönderi tarihi:
Hatta bir kuş daha vuruyor; hiçbir dini örgütlenme yokmuş, her iş ergenekonun başının altından çıkmış gösteriyor, ?uyuyun uyuyun, tehlike filan yok, cumhuriyeti biz sizden iyi koruruz? diyorlar. Tabii, cumhuriyet. Ama muhalefetin kafir ilan edilebildiği İslam cumhuriyeti! Dinden soyut saf bir ırkçılık yoktur! Din yeri gelir ırkçılığı, ırkçılık yeri gelir dini kullanır. Bunun tipik örneklerini de hep görüyoruz.

 

Layığınızı bulun emi! Bu cumhuriyet, bu Atatürk ne yaptı size? Onurlu, bağımsız ve başı dik, alnı açık, aydınlık bir ulus yaratmaktan başka ne yaptı? Yediniz mirasını, yedik, tüketemedik bir türlü. Yazıklar olsun bize. Bize, bana olsun, layık olamıyoruz, düşmanlarının yok etmek için uğraştığı kadar korumaya, geliştirmeye uğraşmıyoruz. Yazık?

Sayın demirefe

 

Atatürk ne mi yaptı onlara? ******.

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
Türkiye'ye dönüsünde onu peygamber diye Esenboga'da karsilatmislar.

Nasıl karşılandığı hakkında bilgim yok, ama kendi kulaklarımla duyduğum, kendi gözlerimle gördüğüm bir olay var: Bir televizyon programında adamlar resmen ve alenen oturdular, Turgut Özal'ın anıt mezarının inşasının süratle bitirilmesinin "hikmet" ve "keramet" inden bahis açtılar.

 

Kulaklarıma inanamadım, açıkça bir mit yaratılıyordu. Sonunda iddialar inşaatın video kaydının alındığına, bu kayıt görüntülerinde mezara konacak ağır mermerlerin kendiliğinden hareket ederek yerlerine yerleştiğinin görüldüğünün iddia edilmesine kadar vardı!

 

Bu zırva ulusal bir televizyonda böyle açıkça konuşuluyor ve kimse çıkıp "bu ne saçmalık" diye tepki göstermediğinde ben bu ülkede olayın bitmiş olduğunu anlamıştım. Daha AKP iktidarının ilk dönemiydi. Ne anayasa değişikliği önerisi, ne üniversitelerde türban girişimi vardı ortada... Tabii ne kapatma davası, ne de Ergenekon... Olay o zaman bitmişti, neler olabileceğinden ilk kez o zaman ciddi biçimde kuşkulanmıştım.

 

Sonra gelişmeler ardı ardına geldi... Şu an cumhuriyet, kurulduğu günden bu yana en ciddi dönemece girmiş durumdadır. Bu dönemeç bu arabayı devirecek kadar ciddidir. Cumhuriyet tarihindeki en önemli isyan girişimleri bu tehdit yanında çok hafif kalır. Ve bana kesinlikle inanın, AKP'ye oy vermiş çoğu kişi bile, olan bitenin farkında! Fakat battı balık yan gider, bakalım nere gider diye bakıyorlar. Hatta çoğu yine oy da verecek. Düşünce kesinlikle şu: "Bunlar Menderes'i asmışlardı. Asmadan önce kötü muamele de yapmışlardı! Ona kıyasla ne yapılıyor ki, hiç bir şey!" Evet, düşünce bu. Geçmişin gölgeleri koyu ve karanlık bir şekilde günümüze uzanıyor. Bu toplum bundan kurtulamıyor yazık ki... Bu toplum her şeye ama her şeye, her konuya dogmaların gölgesinde, dogmaların penceresinden bakmaktan kurtulacak gibi pek görünmüyor...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.