Kadının baş örüsü SAÇIDIR...

[Φ Dayı]

Objektif Olabilmek...?

 

Analarımızın Başörtüsü saygıdeğerdir. Çünkü, en küçük bir hesapla ilgisi yoktur....

Kişisel tercih olarak; "Başörtüsü / Türban" kullanmak / Kullanmamak...?

İşin bu yönü önemli değildir. Üzerinde durulması gereken yönleri...:

1 - "Başörtüsü Allah'ın Emridir" İddiası, Kuran Açısından ne ölçüde doğrudur...?

2 - Kişilerin, "Başörtüsünün Allah'ın Emri" olduğuna İnandırılması / Şartlandırılması, Sorunda ne ölçüde etkendir...?

3 - Bunun Savunulmasında; Samimi ve Rant Peşinde olanların, Ağırlıkları ne orandadır...?

4 - Samimi olanlar; "Atalarımız Böyle Diyor" etkisinden, ne ölçüde bağımsız düşünebiliyor.?

5 - Çarşafa / Peçeye kadar gidecek yolun "Ön Adımı" olarak kullanılmayacağı söylenebilir mi?

Konuyu, "Önemli Kılan" Bu noktalardır...

 

Bu Konuda Çok Yazdım...

"Başörtüsü Allah'ın Emridir...!" Deniliyor Israrla...!

Ve Biz de Israrla diyoruz ki:

"Allah'ın Emri Nedir...?"

Önce; Tutarlı Olarak bu Tanımı Yapın...!?

Biz Kendi Tanımımızı ortaya koyuyoruz...:

"Allah'ın Kitabında, Açık olarak: YAP yada YAPMA dedikleridir..."

Bu Tanıma "Hayır" diyemiyorlar... Ama Kabul da etmiyorlar...

Kabul Etseler: Allah'ın Kitabında, Açıkça; "Başınızı / Saçınızı Örtün" Emrini bulmaları gerekecek...

Bu Anlamda, Emir bir yana; Kuran'da, Başlık, Şapka ... vb. "Başa özel, Giyecek / Örtü" Anlamında, Bir İfade de yok...

 

Evet, Bu Tanımı Kabul etmiyorlar...

Fakat; "Kendi Tanımlarını da" Ortaya Koyamıyorlar... Ve Koyamazlar...!

Neden...? Hem getirdikleri Tanımın "Tutarlı olduğunu" Hem de bu Tanıma dayanarak; Nur:31'de, "Başınızı Örtün" Emrinin olduğunu, savunulabilmeleri gerekiyor...

Bu ise -sanırım- imkansızın ötesidir...

Zira: Israrla ve Defalarca istediğim halde, Bu Tanım yapılamadı...

"Tanıma Gerek Yok" Diyebilir misiniz...?

Matematikten, Fizikten, ..... Felsefeye .... kadar; Tüm Bilimlerde; "Kavramların" Tanımı varken;

"Allah'ın Emri Nedir...?" Kavra.ının Tanımına Gerek Yok diyebilir misiniz?

Derseniz... Ne kadar Tutarlı olur...? Bu "Kabulden" gidilerek, Neler ileri sürülemez...?

 

Nur:31'e yakından bakalım. Ayetteki ilgili ifade:

"... v-elyeDRrinBne biHuMuRi hinne alaa Cuyuubi hinne..."

".... Örtülerini Göğüs / Yaka açıklığı üzerine koysunlar / vursunlar...."

Buradaki Emir: "Göğüs / Yaka açıklığının ve/veya Ziynetlerin Örtülmesidir. "

Buradaki Örtü: H.M.R kökünden (çoğulu) "biHuMuRi hinne = Örtülerini" Genel örtü anlamındadır.

Masa... Tv... Şuur... vb... örtüsü olabilir...

Fakat; Masa, Tv örtüsü olabilmesi için: Masa ve Tv ile birlikte Zikredilmesi gerekiyor...

Başörtüsü olabilmesi için de: "Baş ile birlikte" Zikredilmesi... (hımarürres) gerekiyor

Böyle bir durum da yok...

Cümlenin Fiili: D.R.B kökünden... daha çok: "Vurmak, Koymak..." gibi anlamlara gelir.

Baştaki örtüyü: "Çelmek / Uzatmak / Salmak" Şart değildir.

 

"Aklını Dergahın Eşiğinde Bırakanlara" bir diyeceğim yok... Onlar; Kuran'ın dediğini değil; -Aka, Karada deseler- "Efendilerinin dediğini" Tekrarlama durumundalar...

Ranttan yararlananlar, zaten Konunun "Doğal Savunucularıdır"

Üzücü olan; Samimi olan, Fakat, "Atalarımız Böyle Diyor" Çizgisinden çıkamayanlardır.

 

Atalarımız Neden Böyle Demiş...?

Zamanın, "Sosyal Problemlerinin bir çözümü olarak" ve Ciddi şartlara bağlanarak; verilen Ruhsat; "Dörde Kadar Evlenmek Hak" olarak alınıp cebe konulmuş... Ve Gücünün yettiği kadar da Cariye...

Sen Serbestsin... İstediğinle olabilirsin... Fakat "Ötekilerin Uslu Durmaları" gerekiyor...

Fakat, Ben öyle İstiyorum, "Sizi Hapsedeceğim" diyemezsiniz...

Bunu -haşa- Allah'a ve Elçisine Söyleteceksiniz...?

Allah'ın Kitabına, Yeni Ayet ilave edemeyeceklerine göre: Anlam Kaydırması yada aralara, (Parantezli / Parantezsiz) ilaveler yapacaklar...: Örtü yerine Başörtüsü denilecek ... "...kendiliğinden görülen..." ifadesinin yanına "Eller ve Yüz" ifadesi sokulacak... Yetmedi: Peçe / Eldiven takılacak... vb...

Allah'ın Elçisine, Yalan Sınırını aşıp, Hakaret noktalarına varan "Hadisler(!?)" yakıştırılacak....

(Bir kısmını; "Hadis Temelli Yargılarda Kadın / A.O. Ateş" Kitabında bulabilirsiniz)

 

"Kuran Ne Diyor...?" Bu kaygı, ikinci-üçüncü sıraya atılarak; "Bizim Takımın Savunulması" öne alınacak... Ve daha da acısı: Durumun Mağdurları olan Kızlarımız... bu doğrultuda şartlandırılarak, "Davayı Savunmak(!) İçin; Piyon / Kurşun Asker olacak şekilde" kullanılabilecek...

 

Şimdilik Burada Nokta Koyalım...

 

Saygılarımla

 

Bu yazıyı Mim 966 nici ile yazan bir dostumdan izinsiz taşıdım..dostluğumuza istinaden ..önce alır taşırım,sonra izin alırım..o da hiç hayır demez.. kızmaz dayıya..ve dayı Mim 966 nın her yazdığı yazının altına okumadan imzasını atar..güvenirim görüşlerine..çok şeyler öğrendik kendisinden..Ömrü bereketli olsun..

[Misafir yersoy]

Ve daha da acısı: Durumun Mağdurları olan Kızlarımız... bu doğrultuda şartlandırılarak, "Davayı Savunmak(!) İçin; Piyon / Kurşun Asker olacak şekilde" kullanılabilecek...

 

Tartışılması, hatta anlaşılması gereken, ama inadına arka plana atılan ve geçiştirilen konu da bu...

Teşekkürler dayı...

 

Foruma girdiğim günden beri dini konular başta olmak üzere bilimsel ve politik konularda da tartışmalara katılıyorum. Dİni konulardaki tavrım "inanç konularının" kökenini ortaya koyup dinin ne olduğunu ve hatta daha ileri gidip Allah kavramının ne olduğunu tartışıp insanların kafasında sorgulayıcı/sorgulatıcı noktalar açmak gibi bir amacım oldu. Neden derseniz işte bu yüzden... Tam da dayı'nın alıntıladığı yazının sonundaki cümle yüzünden.

 

İnsanlar inanır. Buna kimse bir şey diyemez. İnançları doğrultusunda hareket eder. Buna da kimse bir şey diyemez. Ama düşünceleri ve bununla gelişen eylemleri, toplumun diğer bireylerine zarar veya kısıtlama getirmeme şartıyla tabi... Bu demokrasinin özünde var. Benim de pek umrumda değil kimin neye inandığı... Sonuç olarak burada eyleme geçirdiğimiz iki durum var: Birincisi düşünceleri tartışmak, değerlendirmek (ve böylece öğrenip öğretmek); İkincisi ise, küçük de olsa bir umut adına toplum için doğru ve yanlış olanları eleştirip seslenme fırsatı bulduğumuz ülke insanımızı (kendimiz de dahil) ileriye taşımak. Ne kadar başarılıyız tabii ki tartışılır...

 

Şimdi burada, bunları neden anlattım? Belki okuyan inançlı (veya inançsız) arkadaşlarımız olur da, hem bizim niyetimizi anlarlar hem de ülkenin getirildiği şu karanlık noktayı analiz edebilirler. Böylece, belki de, herkes kendi özeleştirisini yapabilir ve toplum olarak NEDEN bu durumda olduğumuz sorusunun kendince yanıtını vererek bireysel SUÇLARININ farkına varırlar...

 

Ülkemiz komik bir duruma düştü. Eskiden kukla pozisyonundaydı, şimdi komedyen kuklalık yapmaya başladı...

 

Hadi (gelecek) tehlikenin farkına varamadık...

 

En azından bu somut durumumuzun farkında olmayan var mı?

 

Saygılarımla...

[Φ ftoyd]

1Mesih'i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek alın.

2 Her durumda beni anımsadığınız ve size ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi övüyorum.

3 Ama şunu da bilmenizi isterim: Her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesih'in başı da Tanrı'dır.

4 Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçükdüşürür.

5 Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur.

6 Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.

7 Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı'nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir.

8 Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.

9 Erkek kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı.

10 Bu nedenle ve melekler uğruna kadının başı üzerinde yetkisi olmalıdır.

11 Ne var ki, Rab'de ne kadın erkekten ne de erkek kadından bağımsızdır.

12 Çünkü kadın erkekten yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama her şey Tanrı'dandır.

13 Siz kendiniz karar verin: Kadının açık başla Tanrı'ya dua etmesi uygun mu?

14 Doğanın kendisi bile size erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük düşürdüğünü, kadının uzun saçlı olmasının ise kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç kadına örtü olarak verilmiştir.