Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

YİMPAŞ'IN PATRONU KADIN HASTALIĞINA YAKALANDI


bezgin

Önerilen İletiler

Misafir Değil Öyle

Can Taylan

 

Şimdi ben ne demişim bakalım önce.

 

Ama daha sonraki çalışmalar göstermiştir ki, doğulu kadınlarda biraz daha çok görülmekle beraber, her yaştaki ve her ırktan kadın ve erkeklerde görülen bir hastalıktır.

Siz de demişsiniz ki:

Birşeyler bildiğinizden mi söylüyorsunuz yoksa bir koruma iç güdüsü ile hareketin neticesi midir bilemedim esasen.

Bakalım neymiş?

Size konuyu anlatan 3 kaynaktan alıntı yapacağım ve eğer hala varsa itirazınızı yine böyle belgesiyle isteyeceğim.

Ailemizin ansiklopedisi Vikipedi Takayasu hakkında şöyle der;

Takayasu arteriti, genellikle 40 yaş altı bayan hastalarda görülen,aort ve ana dallarını (Subclavian Arter-Kollara giden) tutan inflamasyon(yangı) sonucu oluşan vaskülit tablosudur.

Ama buna inanmayabilirsiniz, neticede internetten herhangi bir alıntıdır ve hangi doktorun eli değmiştir pek bilinmemektedir.

Dediğiniz gibi bu internetten, tıp dışı insanları bilgilendirmek için verilmiş hastalığın genel hatlarını belirten, sadece genel bilgi vermek amaçlı, sizin de kafanızı karıştıran bilgidir. Burada anlatılmak istenen oradaki genellikle sözcüğünden de anlayacağınız üzere sadece bayanlarda değil, genellikle bayanlarda görülür denmektedir. Yani hastalık benim de yazımda dediğim gibi daha az olmakla beraber, erkeklerde de görülmektedir. Buna yol açan ise eğer Doğulu insanlarda bu araştırmayı yaparsanız, kadınlarda görülme sıklığı yüzde 97 leri bulmaktadır, doğulu erkeklerde yüzde üç civarında rastlanmaktadır. Batı kökenli insanlarda yapılan çalışmalarda ise bu oran yüzde 72 kadın, yüzde 28 erkek oranlarına ulaşır. Ama Batıda yapıldığı halde hasta sayısını arttırmak için Batıda yaşayan doğu kökenlilerin de katılımıyla yapılan araştırmalarda bu oran kadınlar lehine yükselmektedir. Türkiye gibi pek çok etnik kökene sahip kozmopolit toplumlarda bu oranlar her yapılan araştırmada çok farklı çıkmaktadır. Bütün bunlara rağmen doğulularda dahi bu hastalığın erkeklerde de görüldüğü açıktır. Kesinlikle dalga geçilecek bir hastalık da değildir ve son derece ölümcül prognoza sahiptir. İnşallah bir erkek yakınınız veya siz Takayasuya yakalanmaz ve üstelik bir de bu yakışıksız suçlamalara maruz kalmazsınız. İnsanların engelleri veya hastalıkları ile dalga geçmek kadar insanlık dışı bir durumla, inşallah hiçbirimiz karşılaşmayız!

Bu durumda size Türkiye Klinikleri isimli dergiden alıntı yapacağım.

Burada da;

Takayasu arteriti aorta ve dallarını, bazen de pulmoner arteri tutan, sebebi bilinmeyen kronik inflamatuvar bir arterittir. Sıklıkla Asya ülkelerinde ve genç kadınlarda görülür. şeklinde izah edilmiştir. Ancak bu sefer bu yazıya birçok doktor eli değmiştir.

Burada da sıklıkla kelimesi sizin sorunuzun cevabıdır. Sıkıntı bu yazıları sadece diyormuş gibi okumanızdan kaynaklanmaktadır.

Burada da, benim dediklerim dışında bir durum yok!

Ha bu da yetmedi ise Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'ndeki bir sunuma göz atabilirsiniz.

Takayasu Arteriti'ne bağlı Subklavian Çalma Sendromu başlıklı bir makale. Üşenmeyin okuyun. Anladığınız kadarı ile tekrar dönüp bize cevap yazın.

Bu yazıda da:'Takayasu arteriti, sıklıkla genç kadınlarda görülen, daha çok aortik arkın dallarını tutan, tıkayıcı bir poliarterittir' denmektedir. Yani, yine sadece değil, sıklıkla denmektedir. Buradan da erkeklerde de görüldüğünü anlayabilirsiniz. Tıpta kullanılan hastalıkların görülme insidensi tarif edilirken, net bir şekilde eğer bir populasyonda daha sık görülürse, sıklıkla falanca grupta terimi kullanılır. Bu sadece bu grupta demek değildir. Eğer hastalık sadece ve sadece falanca grupta görülürse, 'Sadece falanca grupta görülür' denir, 'sıklıkla o grupta görülür' denmez.

Son soru: Siz bu hastalığın erkeklerde de görüldüğünü Vakit Gazetesi'nde filan mı okudunuz?

Bugüne kadar Vakit gazetesini okuma fırsatım olmadı ne yazık ki! Ben sadece bilimsel verileri kullanan, o veya bu şekilde ASLA gerçekleri saptırmayan yayınları takip ederim. Ön planda bilim gelir benim için. Bu forumdaki ateist arkadaşlar tarafından dindar, dindar arkadaşlar tarafından da ateist olarak çokça suçlanmışımdır. Sizin de sonrada anlayacağınız gibi benim için önemli olan tek şey doğruların yazılmasıdır.

Burada anlaşılmaktadır ki, sizinle aynı şeyleri okumaktayız ama siz okuduğunuzu pek anlayamamaktasınız. Sıklıkla kelimesinin, sadece anlamına gelmediğini öğrenmeniz, yanlı bakış probleminizi çözecektir, umarım.

 

Bu arada daha doğru anlamanız için, Takayasu çalışmalarını incelemeniz gerekir. Kaç kadın ve kaç erkek üzerinde yapıldığına bakarsanız, Takayasulu erkekleri görmüş olursunuz.

 

Kaynaklar:

-The Merck Manual Teşhis ve tedavi el kitabında Takayasu Arteriti bölümünde Takayasunun 'Doğulu kadınlarda daha sık olmakla birlikte, her ırk, yaş ve cinsiyetten insanda görüldüğünü okuyabilirsiniz.

-Annals Of Internal Medicine'de Takayasuyu inceleyin! 2 Takayasulu erkek hasta anlatılmaktadır.

-Korean Journal Of Radiology'de Erkek Takayasu'lu Hasta Çalışmaları Tıklayın 'The study included 18 patients, (4 males and 14 females), with active Takayasu arteritis.' (yani 4 erkek ve 14 kadın Takayasulu üzerindeki araştırma) ve Fig. 1. A 34-year-old male patient with Takayasu arteritis (Case 7) (yani 34 yaşındaki Takayasulu erkeğin Computerize Tomografi görüntüleri gösterilmektedir.

-Kırıkkale ve Gazi Ünv ortak çalışmasında Türk Erkek Takayasulu Tıkla erkek Takayasulu çalışmaları ve görüntüleri yer almaktadır.

 

Yani aslında uzun uzadıya yazmama gerek yok, doğru düzgün ararsanız ya da herhangi bir Dahiliyeciye sorarsanız, bir sürü erkek Takayasu hastası hakkında bilgi edinirsiniz.

 

Eee, bilmemek değil, öğrenmemek ayıp, sizin öğrenme isteğinizi takdirle karşılıyorum, en azından okuduklarınızı tam anlamamış olsanız da araştırmışsınız. Ama tavsiyem, ne okuduğunuzu anlayarak okumanızdır. Önyargı ise bir hastalıktır. Obsesyondur. Kompulsif olmadıkça, bu durumdan dönmek mümkündür.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Dediğiniz gibi bu internetten, tıp dışı insanları bilgilendirmek için verilmiş hastalığın genel hatlarını belirten, sadece genel bilgi vermek amaçlı, sizin de kafanızı karıştıran bilgidir. Burada anlatılmak istenen oradaki genellikle sözcüğünden de anlayacağınız üzere sadece bayanlarda değil, genellikle bayanlarda görülür denmektedir. Yani hastalık benim de yazımda dediğim gibi daha az olmakla beraber, erkeklerde de görülmektedir. Buna yol açan ise eğer Doğulu insanlarda bu araştırmayı yaparsanız, kadınlarda görülme sıklığı yüzde 97 leri bulmaktadır, doğulu erkeklerde yüzde üç civarında rastlanmaktadır. Batı kökenli insanlarda yapılan çalışmalarda ise bu oran yüzde 72 kadın, yüzde 28 erkek oranlarına ulaşır. Ama Batıda yapıldığı halde hasta sayısını arttırmak için Batıda yaşayan doğu kökenlilerin de katılımıyla yapılan araştırmalarda bu oran kadınlar lehine yükselmektedir. Türkiye gibi pek çok etnik kökene sahip kozmopolit toplumlarda bu oranlar her yapılan araştırmada çok farklı çıkmaktadır. Bütün bunlara rağmen doğulularda dahi bu hastalığın erkeklerde de görüldüğü açıktır. Kesinlikle dalga geçilecek bir hastalık da değildir ve son derece ölümcül prognoza sahiptir. İnşallah bir erkek yakınınız veya siz Takayasuya yakalanmaz ve üstelik bir de bu yakışıksız suçlamalara maruz kalmazsınız. İnsanların engelleri veya hastalıkları ile dalga geçmek kadar insanlık dışı bir durumla, inşallah hiçbirimiz karşılaşmayız!

 

Burada da sıklıkla kelimesi sizin sorunuzun cevabıdır. Sıkıntı bu yazıları sadece diyormuş gibi okumanızdan kaynaklanmaktadır.

 

Burada da, benim dediklerim dışında bir durum yok!

 

Bu yazıda da:'Takayasu arteriti, sıklıkla genç kadınlarda görülen, daha çok aortik arkın dallarını tutan, tıkayıcı bir poliarterittir' denmektedir. Yani, yine sadece değil, sıklıkla denmektedir. Buradan da erkeklerde de görüldüğünü anlayabilirsiniz. Tıpta kullanılan hastalıkların görülme insidensi tarif edilirken, net bir şekilde eğer bir populasyonda daha sık görülürse, sıklıkla falanca grupta terimi kullanılır. Bu sadece bu grupta demek değildir. Eğer hastalık sadece ve sadece falanca grupta görülürse, 'Sadece falanca grupta görülür' denir, 'sıklıkla o grupta görülür' denmez.

 

Bugüne kadar Vakit gazetesini okuma fırsatım olmadı ne yazık ki! Ben sadece bilimsel verileri kullanan, o veya bu şekilde ASLA gerçekleri saptırmayan yayınları takip ederim. Ön planda bilim gelir benim için. Bu forumdaki ateist arkadaşlar tarafından dindar, dindar arkadaşlar tarafından da ateist olarak çokça suçlanmışımdır. Sizin de sonrada anlayacağınız gibi benim için önemli olan tek şey doğruların yazılmasıdır.

Burada anlaşılmaktadır ki, sizinle aynı şeyleri okumaktayız ama siz okuduğunuzu pek anlayamamaktasınız. Sıklıkla kelimesinin, sadece anlamına gelmediğini öğrenmeniz, yanlı bakış probleminizi çözecektir, umarım.

 

Bu arada daha doğru anlamanız için, Takayasu çalışmalarını incelemeniz gerekir. Kaç kadın ve kaç erkek üzerinde yapıldığına bakarsanız, Takayasulu erkekleri görmüş olursunuz.

 

Kaynaklar:

-The Merck Manual Teşhis ve tedavi el kitabında Takayasu Arteriti bölümünde Takayasunun 'Doğulu kadınlarda daha sık olmakla birlikte, her ırk, yaş ve cinsiyetten insanda görüldüğünü okuyabilirsiniz.

-Annals Of Internal Medicine'de Takayasuyu inceleyin! 2 Takayasulu erkek hasta anlatılmaktadır.

-Korean Journal Of Radiology'de Erkek Takayasu'lu Hasta Çalışmaları Tıklayın 'The study included 18 patients, (4 males and 14 females), with active Takayasu arteritis.' (yani 4 erkek ve 14 kadın Takayasulu üzerindeki araştırma) ve Fig. 1. A 34-year-old male patient with Takayasu arteritis (Case 7) (yani 34 yaşındaki Takayasulu erkeğin Computerize Tomografi görüntüleri gösterilmektedir.

-Kırıkkale ve Gazi Ünv ortak çalışmasında Türk Erkek Takayasulu Tıkla erkek Takayasulu çalışmaları ve görüntüleri yer almaktadır.

 

Yani aslında uzun uzadıya yazmama gerek yok, doğru düzgün ararsanız ya da herhangi bir Dahiliyeciye sorarsanız, bir sürü erkek Takayasu hastası hakkında bilgi edinirsiniz.

 

Eee, bilmemek değil, öğrenmemek ayıp, sizin öğrenme isteğinizi takdirle karşılıyorum, en azından okuduklarınızı tam anlamamış olsanız da araştırmışsınız. Ama tavsiyem, ne okuduğunuzu anlayarak okumanızdır. Önyargı ise bir hastalıktır. Obsesyondur. Kompulsif olmadıkça, bu durumdan dönmek mümkündür.

 

Tıptan anlamam ama iyi Türkçe bilirim. Size de neyi nasıl anlamanız gerektiğini öğretebilirim. Başlayalım;

  1. "Takayasu arteriti, genellikle 40 yaş altı bayan hastalarda görülen" cümlesindeki koyu renk ile seçilmiş kelime "kimi zaman karşılaşılan 40 yaş üstü bayan hastaları" da mı işaret eder? Erkekleri mi işaret eder? ****** Geçelim.
  2. "Sıklıkla Asya ülkelerinde ve genç kadınlarda görülür. " cümlesindeki koyu renk ile seçilmiş kelime o cümle içerisindeki kadınları veya cinsiyeti değil coğrafyayı işaret eder. Sıklıkla Asya'da nadiren Avrupa'da vb. ****. Geçelim.
  3. Sadece ve sıklıkla karşılaştırmasını siz oturup biraz daha düşünün. Önce neyi düşündüğünüzü düşünün, sonra nasıl düşünmeniz gerektiğini düşünün, en sonra da insanlara yol göstermeyi düşünün. ****

****

Verdiğiniz kaynakları da inceleyeceğim.

İyi günler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

açılan konu Tıp Tezine dönmeye başladı...İşte zaten burdan kayıp ediyoruz..Delinin biri kuyuya bir taş atıyor (O deli benim :D ..!) benim arkamdan herkes taş atıyor ama farklı şekilde...ve bu arada kuyuya düştü diye düşündüğümüz kedi ağzındaki çiğerle usul usul yanımızdan geçiyor ve biz onu göremiyoruz...

Syn.Taylan sizi yazılarınızdan tanırım...bariz siz yapmayın ne olur düşmeyin bu tuzağa.. B);):)

syn değil öyle bu açılmış olan konuda anlatmak istediğim daha evvelde seçmenlerin yaşadığı herseferinde eleştirdiğimiz PARTİZANLIK kavramının; içinde yaşadığımız dönem zarfında artık kaşık değil kepçe değil...kazanla YENİLMEYE başlandığının ispatlarıdır..Yani Dursun UYAR ın takayasuya yakalanması (veya syn.DİŞLİ'nin aldığı rüşvetden dolayı Kalp spazmı geçirmesi değil... :D )

 

 

İETT, Boğaz hattında çalıştıracağı 25 VIP otobüsü, davet usulüyle yapılan ihalede Nuri Albayrak’ın damadı Adem Altunsoy’un şirketinden kiraladı

 

fft17_mf118614.Jpeg

 

 

İstanbul'daki toplu taşıma sisteminin belkemiğini oluşturan İETT ilk kez, Boğaz geçişli hatlarda çalıştırılmak üzere 25 VIP otobüs kiraladı. İETT İdare Encümeni 2 Eylül 2008'de, "Ekspres Otobüs Kiralama Hizmeti" adı altında, Boğaz geçişli hatlarda çalıştırılmak üzere otobüs kiralama kararı aldı.

"Acil ihtiyaç" gerekçesiyle de kiralama işini ilan etmeden, davet usulüyle ihale etti. İhaleye altı firma davet edildi. İhaleye Efe Tur, Platform Turizm ve SGS Turizm firmaları teklif verdi. En iyi teklifi veren Platform Turizm Taşımacılık Gıda İnşaat Temizlik Hizmetleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile 25 Eylül 2008 tarihinde sözleşme imzalandı.

 

Günlük 499 YTL?ödenecek

"Acil ihtiyaç" nedeniyle ihalenin davet usulüne göre yapıldığını belirten yetkililer, otobüslerin yakıt giderlerinin İETT tarafından karşılanacağını, otobüslerin sürücüleriyle birlikte kiralandığını açıkladı.

Yetkililerin verdiği bilgiye göre her bir otobüs için firmaya günlük 499 YTL ödenecek ve otobüsler yolcu yoğunluğunun fazla olduğu saatlerde çalıştırılacak.

İETT'nin otobüs kiralayacağı duyumunu alan, İstanbul'daki özel halk otobüsü işletmecileri, 12 Eylül 2008'de İETT'ye yazılı başvuruda bulundu. Özel halk otobüsçüleri, ihalenin hangi tarihte yapılacağını sorarak, kendilerine de ihale şartnamesi verilmesini istediler ancak yanıt alamadılar.

Özel halk otobüsü yetkilileri, yazılı başvuruları olmasına karşın bir yanıt almadan ihalenin sonuçlandırıldığını öğrendiklerini söyledi. Yetkililer, ihaleyi avukata incelettirdiklerini, avukatın yapacağı değerlendirmeden sonra gerekirse dava açabileceklerini söyledi.

Otobüs kiralayan firmaların internet sitelerinde yer alan fiyat listelerinde, 46 kişilik otobüslerin yakıt dahil günlük kira ücreti 320 ile 530 YTL arasında değişiyor. Ancak İETT'nin yaptığı bu kiralamada otobüslerin yakıt giderleri İETT tarafından karşılanacak. Ayrıca kiralanan otobüsler 38 kişilik.

Özel halk otobüsü işletenler fiyatla ilgili olarak şu yorumu yaptı: "Otobüslerin kaç saat çalışacağı ve kaç kilometre yapacağı önemli. Bu kriterlere göre yapılacak hesapta günlük 499 YTL çok yüksek veya normal kabul edilebilir. Asıl önemlisi, eğer ihale açık yapılsaydı rekabet ortamında fiyat çok daha aşağıya düşebilir, İETT daha kârlı sözleşme imzalayabilirdi."

 

fft16_mf118612.Jpeg

Albayrakların damadı

Platform Turizm şirketi 2002 yılında kuruldu. Şirketin yüzde 96 hissesine Adem Altunsoy, (sağda) sahip. Altunsoy 2002 yılında Nuri Albayrak'ın (üstte) kızı Elif Albayrak’la evlendi.

 

 

 

 

 

fft16_mf118613.Jpeg

İnternet olacak

Asya ve Avrupa yakaları arasında, metrobüs hatlarıyla entegre edilecek ekspres otobüslerde çay, kahve, gazete ve dergi servisinin yanı sıra internet bağlantısı olacak. Otobüsler, 1 yolcuyu 5 tam bilet karşılığı bedelle taşıyacak.

 

öyle değil syn.değil öyle bu açılan konuda amaç hastalıkları tartışmak ama...egoistlik hepbencilik yandaş kayırma gibi ruhsal hastalıkları tartışmak... :excl:

neşe ile kalın... :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
1. "Takayasu arteriti, genellikle 40 yaş altı bayan hastalarda görülen" cümlesindeki koyu renk ile seçilmiş kelime "kimi zaman karşılaşılan 40 yaş üstü bayan hastaları" da mı işaret eder? Erkekleri mi işaret eder? ****** Geçelim.

Bu cümleye göre, genelden daha az görülen durum; "40 yaş altı bayan" tanımlaması dışında kalan tüm hastaları kapsamaktadır. Bu cümlede, sadece bayan hastalarda görülür anlamı ise kesinlikle yoktur. Bu cümle Takayasu hastalığının, sadece kadınlarda görülen bir hastalık olduğunu hiçbir şekilde ifade etmez. Bu yüzden böyle bir konuya kaynak ya da kanıt olarak da sunulamaz.

2. "Sıklıkla Asya ülkelerinde ve genç kadınlarda görülür. " cümlesindeki koyu renk ile seçilmiş kelime o cümle içerisindeki kadınları veya cinsiyeti değil coğrafyayı işaret eder. Sıklıkla Asya'da nadiren Avrupa'da vb. ****. Geçelim.

Buradaki gibi; sıklıkla kelimesinin "ve" ile ayrılmış iki bölümün ikisini birden mi, yoksa sadece birini mi kapsadığı konusu, muğlak olduğundan cümleyi netleştirerek durumu çözmek, ancak o cümlenin geçtiği paragraftaki konu bütünlüğünün incelenmesiyle mümkün olabilir. İddia edilen sav; "sıklıkla" kelimesinin, "Asya ülkelerinde" için kullanıldığı ve "genç kadınlarda" için kullanılmadığı, bu yüzden de hastalığın cinsiyet ve yaş bağlamında, sadece ve sadece genç kadınlarda görülmesi gerektiği, bunun kesinlik arz ettiğidir.

Oysa, site Çocuk Hastalıkları yani Pediatri sitesidir ve sadece çocuk yaş grubunu da ilgilendiren hastalıkları incelemektedir. Yani Dahiliyenin konusu olan genç ve yetişkin grup, Çocuk Hastalıkları Bölümünün konusu dışındadır. Bu yüzden ilgili yazıda aynı paragraf şu şekilde devam etmektedir.

 

İLGİLİ ALINTI:

"Takayasu arteriti aorta ve dallarını, bazen de pulmoner arteri tutan, sebebi bilinmeyen kronik inflamatuvar bir arterittir. Sıklıkla Asya ülkelerinde ve genç kadınlarda görülür. Lezyonlar stenoz, oklüzyon, dilatasyon ve anevrizma formasyonu şeklinde olabilir. Klinik bulgular lokalizasyona ve lezyon tipine göre değişir. Renal arteri tutarsa hipertansiyona neden olabilir. Burada, ateş, iştahsızlık, kilo kaybı, gece terlemesi, sol yan ağrısı ve yürürken çabuk yorulma yakınmaları ile başvuran, fizik incelemede sol kol ve her iki femoral arter nabızları zayıf alınan, sağ koldan ölçülen kan basıncı ise yüksek (170/100 mmHg) bulunan 12 yaşında bir kız hasta sunuldu. Laboratuvar incelemesinde eritrosit sedimentasyon hızı 105 mm/saat, CRP 96 mg/dl, fibrinojen 780 mg/dl, antinükleer antikor, anti-DNA antikor, protein C,S, antitrombin III ve antifosfolipid antikor normal düzeylerde idi. Aortografi ile sol subklavian arterde, abdominal aortada, heriki renal arterde, heriki ana, internal ve sağ eksternal iliak arterlerde segmental darlıklar ve sağ subklavian arterde segmenter dilatasyon saptanması nedeniyle Takayasu arteriti tanısı konularak antiinflamatuvar, antiagregan ve antihipertansif tedavi başlandı. Beyaz ırkta ve çocuklarda nadir görülmesi nedeniyle olgu sunularak erken tedavinin prognozu olumlu etkilemesinden dolayı öykü, fizik inceleme ve anjiyografi ile hastalığın erken tanısının konulmasının önemi vurgulandı.

 

Anahtar Kelimeler: Takayasu arteriti, Çocuk, Beyaz ırk

 

Turkiye Klinikleri J Pediatr 2001, 10:102-106"

 

Maviyle işaretlediğim yerlerde de, görüleceği üzere özensiz bir şekilde yazılmış olan bu kaynağı inceleyelim ("Heriki" değil "Her iki" denilmesi gerekir).

 

Burada kalın olarak işaretlediğim kısımda, hastalığın çocuklarda nadir görüldüğünü söylenmektedir. Bu durum ise hastalığın "sadece ve sadece genç kadınlarda görüldüğü" anlamını taşımadığını, çünkü genç tanımlaması dışında kalan "çocuklarda" nadiren de olsa, görüldüğünü söylemektedir. Buradan sıklıkla kelimesinin, bahsi geçen cümledeki "genç kadınlar" kısmıyla da ilintili olduğu anlaşılmaktadır. Yani, Takayasu hastalığının, genç kadınlarda görülmesi de, sıklıkla görülen bir durumdur ve sadece ve sadece genç kadınlarda görülen bir durum değildir.

3. Sadece ve sıklıkla karşılaştırmasını siz oturup biraz daha düşünün. Önce neyi düşündüğünüzü düşünün, sonra nasıl düşünmeniz gerektiğini düşünün, en sonra da insanlara yol göstermeyi düşünün. ****

Sadece ve sıklıkla karşılaştırmasını yukarıda, yeterince düşündüğümü göstermiş bulunuyorum. Neyi düşündüğüm ortada ve net. Nasıl düşünmem gerektiği; mantıksal ve objektif olmak, nasıl düşünmemem gerektiği ise; bir iddiayı sırf haklı göstermek uğruna, yanlı düşüncelere sapmamam gerektiğidir. Bunların ikisini de uyguladığımı her dikkatli göz görecektir. Yol göstermek, söylediğinizin doğru ve haklı olduğu durumlarda gurur vericidir. Çünkü bu durumda yol göstermek, doğruları göstermektir. Doğrulardan da kimseye zarar gelmez.

Örneğin bu konu başlığında bir kişinin (ki bizim görevimiz eleştrilerimizi sadece doğrular üzerinden yapmaktır) eleştirildiği konu, onun bir durumdan kurtulmak için, kendini düzmece bir hastalığa yakalanmış gibi gösterdiği ve bu hastalığın sadece kadınlarda görülmesinin ise bu düzmece davranışın kanıtı olduğudur. Yani, tüm iddia Takayasu hastalığının sadece ve sadece kadınlarda görülmesi durumunda haklılık kazanmaktadır. Aksi durumda bu kişinin düzmece davrandığını kanıtlayabilmenin tek yolu, başka doktor raporları ile bu hastalığın onda olmadığının, böylece de teşhisin sahte veya yanlış olduğunun aydınlatılmasıdır. Eğer bu yapılamazsa durum bir iftira niteliği kazanır.

Bütün bu olanlardan çıkarılması gereken bir başka ders daha vardır. Bu da; internet sitelerini hazırlayanların, kullandıkları ifadeleri konunun özüne yabancı, örneğin tıptan anlamayan kişileri de gözeterek, daha kesin bir dille, en ufak noktalama işaretlerine dahi dikkat etmeleri gerektiğidir.

Verdiğiniz kaynakları da inceleyeceğim.

İyi günler.

Daha önceden verdiğim incelenecek kaynaklarda erkek Takayasu hastaları ve hatta verdiğim linklerin birindeki çalışmada erkeklerin yüzde 21 olduğu (14 kadın ve 4 erkek) net bir şekilde görülmektedir. Ayrıca, bu linkler erkek Takayasu hastalarını anlatan sayısız kaynaktan, sadece rastlantısal seçim yaptığım linklerin bazılarından ibarettir ve araştırmak isteyenlere Takayasunun erkeklerde de görülen bir hastalık olduğunu anlatan, sayısız örnek mevcuttur. Bu yüzden bu konu bu haliyle tamamen anlamsız hale gelmiştir. Bu noktadan sonra yapılacak tartışma ve yorumların doktor teşhisinin yanlışlığını kanıtlayan, aksini gösteren diğer doktor raporları üzerinden olması gerekmektedir. Yoksa, konu başlığını destekleyen yorumlar, kanaatten öteye gitmeyecek ve gerçekliğini kanıtlayamayacaktır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
öyle değil syn.değil öyle bu açılan konuda amaç hastalıkları tartışmak ama...egoistlik hepbencilik yandaş kayırma gibi ruhsal hastalıkları tartışmak... :excl:

neşe ile kalın... :D

 

Sıkıntılardan birisi de, herhangi bir tartışmada salt kendi dediğini haklı göstermek ve iddiasını güçlendirmek için temelsiz argümanları kullanmasıdır. Benim burada demek istediğim, bu tür hatalardan kaçınmamız ve duygularımızın aklımızın önüne geçmesine engel olması gerektiğidir. Çünkü bir tartışmanın iki tarafı da bunu yapınca, çözüm elde edilememektedir. Hukuğun ve bilimin en önemli özelliği kanıtlar üzerine konuşması ve suçlamada bulunmasıdır. Burada bir iddiayı yanlışlarla desteklerken, bu yüzden haklılığımızı kaybetmemeliyiz.

 

Yani, iki taraf da birbirini egoist, hepbenci ve yandaş kayıran olarak görmektedir. Bu konunun çözümlenmesi de hukuksal ve bilimsel mantıki yaklaşımlarla olur. Felsefi yaklaşımın yeri burası olmamalıdır. Felsefe kesinlik değil, teoriler üzerine hareket eder. Bu durumda bir tartışmada iki taraf kendi felsefesini ortaya koyar, ama kesinlik arz etmediğinden de, bir sonuç ortaya çıkmaz. Tek yol kesin kanıtlarla konuşmak tek yoldur. Aksi takdirde iddialar, yaptırımı olmayan kişisel kanaatlerin ötesine geçmez. Bu da, toplumun kutuplaşmasını arttırıcı bir rol oynar.

 

Benim şahsi kanaatim de bu konuda sizle aynıdır. İçimde, dediğiniz sosyopsikolojik hastalıkların, tüm toplumumuza yayıldığı konusunda kuvvetli şüpheler vardır, ama kesin yargım değildir. Bu toplumsal hastalığın da, kendini iktidarı veya muhalefetiyle tüm siyasal oluşumlarda hissettirdiğine dair, bir fikri inanca sahibim. İktidarların geniş imkanlarıyla bunu daha çok uygulayabilme şansına sahip olduklarını da görüyorum. Ama Bedrettin Dalan'ın, kaybettiği İstanbul seçimleri öncesinde, kazanması kesin gözle bakılırken ortaya atılan 20-25 maddelik yolsuzluk iddialarının ve bunlarla ilgili mahkemelerin açıldığının söylenmesinin bu seçim mağlubiyetinde büyük bir etkisi olmuştur. Bu iddialar seçime çok yakın bir dönemde ortaya atılmış, yargısız ve henüz sonucu belirsiz olan bu iddiaların halkta oluşturduğu güvensizlik hissi sebebiyle istenen siyasi sonuç elde edilmiştir. Dalan seçimleri kaybetmiş ve İstanbul Belediye Başkanlığını sürdürememiştir. Süren davaların hepsinden aklanmış, ama karşı tarafın seçim stratejisi tutmuştur. Yargısız olarak siyasal ve toplumsal bir linç, haksız yere yaşanmıştır. Bunun gibi sayısız örnekler mevcuttur. Nitekim, bu gibi sebeplerle medyanın yönetimine sahip olmak, yanlı ve objektif olmayan haberler yardımıyla çıkar elde etmek moda olmuştur. Bu yüzden sağduyulu ve kanıtlara dayalı yaklaşım, hepimizin uymak zorunda olduğu tek yol olarak gözükmektedir. Demek istediğim bu hastalıkların temelinde, hepimizin içinde olan bireysel hastalıklarımızın yattığıdır.

 

Mevlana felsefesi insanın içindeki kurtulması gereken durumları; ilk aşamada haset, kin, fesat, hiddet, şiddet, kibir, düşmanlık, hıyanet, sefalet, şehvet ve cinayet, sonraki aşamada ise iki yüzlülük, öğünme, bencillik, yalancılık, nifak, haksızlık, istismar ve kayırma olarak belirlemiş ve bu arada geliştirilmesi gereken durumları;akıl, vicdan, bilinç, memnuniyet, güleryüzlülük, iyi niyet, sabır, sükunet, kanaatkarlık olarak söylemiştir. Böylece ruhsal hastalıklarımızdan nasıl kurtulacağımızın rotasını belirlemiştir. Hepimiz içimizde olan bu hastalıkları teker teker incelemeli ve kendimizi tedavi etmeye çalışmalıyız. Belki daha sonrasında, başkalarını eleştirme hakkına da sahip olabiliriz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

...

Syn.Taylan sizi yazılarınızdan tanırım...bariz siz yapmayın ne olur düşmeyin bu tuzağa.. B);):)

...

 

Can siperane yandaşlığın bu kadarını görünce dişim bağırsağımı kesiyor ne yapayım. **** iki çift laf edebilecekken susmak çok zor nitekim.

 

...

Burada bir iddiayı yanlışlarla desteklerken, bu yüzden haklılığımızı kaybetmemeliyiz.

...

 

Yanlış bilgiler edindiğimi sizin verdiğiniz linkler ve sonrasında okuduklarımla farketmiş bulunuyorum. **** Ancak bu durum, takayasunun erkeklerde de görülebileceği durumu, Dursun Uyar'ın bir dolaplar çevirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Tıbben haklı olan ben olmasam bile, Uyar'ın düzenbazlığı prim yapacak değil herhalde. Sandığınız gibi "öyle değil" yani.

Ben Dursun Uyar'ın rahatsızlığına inanmıyorum, bir başkası boyun kemiğini kıran paşaya inanmıyor, diğeri Erbakan'ın hastalığına kulp takıyor, bir başkası RTE'nin oğluna aldığı çürük raporunu sorguluyor, velhasıl herkesin bir bildiği var.

Ancak sadece siz herşeyi doğru bildiğinize inanıyor gibisiniz. Bildiğiniz ise takayasunun erkeklerde de görülebileceği sadece. Bilmediğiniz biryerlerde birileri mutlaka haklıdır ve olacaktır, detayında kaybolduğumuz konunun özünde sanırım yeniden farklılaşıyoruz.

 

Bitirirken;

Gidip biraz daha tıp çalışmam gerekecek, özürlerimle.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Can siperane yandaşlığın bu kadarını görünce dişim bağırsağımı kesiyor ne yapayım. **** iki çift laf edebilecekken susmak çok zor nitekim.

 

Yanlış bilgiler edindiğimi sizin verdiğiniz linkler ve sonrasında okuduklarımla farketmiş bulunuyorum. **** Ancak bu durum, takayasunun erkeklerde de görülebileceği durumu, Dursun Uyar'ın bir dolaplar çevirdiği gerçeğini değiştirmiyor. Tıbben haklı olan ben olmasam bile, Uyar'ın düzenbazlığı prim yapacak değil herhalde. Sandığınız gibi "öyle değil" yani.

Ben Dursun Uyar'ın rahatsızlığına inanmıyorum, bir başkası boyun kemiğini kıran paşaya inanmıyor, diğeri Erbakan'ın hastalığına kulp takıyor, bir başkası RTE'nin oğluna aldığı çürük raporunu sorguluyor, velhasıl herkesin bir bildiği var.

Ancak sadece siz herşeyi doğru bildiğinize inanıyor gibisiniz. Bildiğiniz ise takayasunun erkeklerde de görülebileceği sadece. Bilmediğiniz biryerlerde birileri mutlaka haklıdır ve olacaktır, detayında kaybolduğumuz konunun özünde sanırım yeniden farklılaşıyoruz.

 

Bitirirken;

Gidip biraz daha tıp çalışmam gerekecek, özürlerimle.

Tam tersine, ben konunun özünde hiçbir farklılığımız olmadığını yukarda Bezgine verdiğim yanıtta anlatıyorum. Sizlerle aynı şüphelere sahip olduğumu söylüyorum. Farklılaştığımız konu ise yöntemlerimiz. Kesin kanıt olmadıkça, düşündüklerimin şüphe ve kanaatten ibaret olduğunu söylüyorum. Yoksa, ulaşacağımız gerçekler şaibeli olur diyorum. "Tamam işte, belli artık bu kesin suçludur" deyiveremiyorum. Sabrımı sürdürüp, kanıtları görmeyi (hukuki mahkeme kararı veya bilimsel rapor) bekliyorum. Size karşı her şeyi bildiğime dair en ufak imada bulunmadım. Haklılığı gördüğüm yerde daha en baştan, karşımdakine hakkını teslim eder ve çekilmesini bilirim. Forumda bu durumun örneklerini yaşamışımdır ve hepsinde de düzeltme için karşımdakine teşekkür etmişimdir. Burasının, bir bilgi yarışması programı veya futbol maçı olmadığını ve doğruların kullanılarak tartışılması gereken bir platformda olduğumuzu düşünmekteyim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tam tersine, ben konunun özünde hiçbir farklılığımız olmadığını yukarda Bezgine verdiğim yanıtta anlatıyorum. Sizlerle aynı şüphelere sahip olduğumu söylüyorum. Farklılaştığımız konu ise yöntemlerimiz. Kesin kanıt olmadıkça, düşündüklerimin şüphe ve kanaatten ibaret olduğunu söylüyorum. Yoksa, ulaşacağımız gerçekler şaibeli olur diyorum. "Tamam işte, belli artık bu kesin suçludur" deyiveremiyorum. Sabrımı sürdürüp, kanıtları görmeyi (hukuki mahkeme kararı veya bilimsel rapor) bekliyorum. Size karşı her şeyi bildiğime dair en ufak imada bulunmadım. Haklılığı gördüğüm yerde daha en baştan, karşımdakine hakkını teslim eder ve çekilmesini bilirim. Forumda bu durumun örneklerini yaşamışımdır ve hepsinde de düzeltme için karşımdakine teşekkür etmişimdir. Burasının, bir bilgi yarışması programı veya futbol maçı olmadığını ve doğruların kullanılarak tartışılması gereken bir platformda olduğumuzu düşünmekteyim.

 

syn Değil Öyle(Kullanıcı isimlerinin syn.bay bayan gibi sıfatlar konulunca ne kadar güzel oluyor tavsiye ederim syn"Değil Öyle" Mevlana Felsefesi örneklemeleri vererek :( bu kadar büyütmemek gerek konu şu...

1 - Bu adam Hırsız ve soyguncudur...Pek klişe bir laf ama saçı başı bitmemiş Yetimin hakkını yemiştir..(sakın bana kimler yemedi ki demeyin !)

2-Cezasını çekmek için legal olmayan bir yol çizerek üstüne vazife olmayan ya da sizin tabirinizle "olmuş da olabilir"dediğiniz bir kadın hastalığını bahane ederek hapis cezasından yırtmaya çalışmıştır.Farzelim ki"Bu adam turp gibi sağlam ama grip oldu rapor aldıveya kabul takayasu erkeklerde de görülür..diyelim." Ne değişecek ben gene yaptığı çamuru lanse edeceğim bu sefer diyeceğim ki "adam sağlam ama grip mikrobunun arkasına sığınıyor"bu konu nettir bu konu ve anlatılmak istenen nettir değiştiremeyiz dediğiniz gibi Burasının, bir bilgi yarışması programı veya futbol maçı olmadığını ve doğruların kullanılarak tartışılması gereken bir platformda olduğuna ben de inanmak istiyorum;sizin yeriniz de olsam "bu adam dışarı çıktı yoksa bu güne kadar başkalarının hakkını yedi acaba geri ödememi yapıcak piyasaya,veya yurtdışına kaçacak mı,kaçması engellenecek mi,tarzı sorunları gündeme getiririm..

Ha bu arada en son konumuz Albayraklar 'dı

neşe ile kalın :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Cezasını çekmek için legal olmayan bir yol çizerek üstüne vazife olmayan ya da sizin tabirinizle "olmuş da olabilir"dediğiniz bir kadın hastalığını bahane ederek hapis cezasından yırtmaya çalışmıştır.Farzelim ki"Bu adam turp gibi sağlam ama grip oldu rapor aldıveya kabul takayasu erkeklerde de görülür..diyelim." Ne değişecek ben gene yaptığı çamuru lanse edeceğim bu sefer diyeceğim ki "adam sağlam ama grip mikrobunun arkasına sığınıyor"bu konu nettir bu konu ve anlatılmak istenen nettir değiştiremeyiz

 

İyi de siz başlıktaki kendi yazınızda

SON KARAR DOKTORLARIN

 

Savcılık, mevcut raporun süresi dolduğunda Uyar'ın yakalanması için harekete geçecek ve hastanede bulunan Uyar'ı gözetim altına alacak. Doktorların vereceği karara göre Uyar ile ilgili hukuki süreç işletilecek. Buna göre Uyar'ın tutuklanması hastanede gerçekleştirilebilecek ve infazı başlatılabilecek. Uyar, tedavisi sona erdiğinde de cezaevine gönderilebilecek. Ancak hukukçular, tam teşekküllü hastaneden, "Sağlık koşulları nedeniyle cezaevinde yatamayacağına" ilişkin heyet raporu alması durumunda Uyar'ın, cezaevine girmekten kurtulacağını bildirdiler biggrin.gif . Bu raporun süresi dolduğunda Uyar'ın yeniden heyete girmesi gerekecek.

Tek başıma rapor veremem

 

DURSUN Uyar'ın doktoru Prof. Dr. Murat Turgay, basına şunları söyledi: "İki ünite kan verdik. Birkaç gün daha hastanede tutar, hafta sonuna doğru taburcu ederiz. Hastalığı ciddi, yaklaşık 7 yıldır sürüyor. İlk tanıyı da ben koymuştum. Kan değeri çok düşük. İlaçlarını düzenledik, durumu iyiye gidiyor. Tedavisi mümkün olan bir hastalık. İlaç raporu vereceğiz. Ben tek başıma bir rapor veremem. Başka kalp uzmanları da kendisini görecek. 15 gün ya da bir ay sonra yeniden muayene etmemiz gerekiyor."

demişsiniz.

Cezasını çekmek için legal olmayan bir yol çizerek üstüne vazife olmayan ya da sizin tabirinizle "olmuş da olabilir"dediğiniz bir kadın hastalığını bahane ederek hapis cezasından yırtmaya çalışmıştır.

iddianızda sanki bu hastalık son dakikada uydurulmuş bir hastalık gibi konuşuyorsunuz ve tamamen bahanedir diyorsunuz. Siz bunları diyerek:

1-Japon hastalığı (sadece Japonlarda görülür anlamında) demişsiniz ki öyle değil.

2-Kadın hastalığı demişsiniz ki öyle değil.

3-Hastanın yattığı İbni Sina Hastanesini zan altında bırakmışsınız.

4-Prof. Dr. Murat Turgay'ı zan altında bırakmışsınız.

5-Bu doktor, Uyar'ın 7 yıldır tedavi gördüğünü söylüyor, yani cezaevine gireceği gün teşhis koymamış.

6-Doktor, hastanın durumunun ciddi olduğunu, kanının düştüğünü, ilaç ve kan verildiğini söylüyor, herhalde sizin elinizde aksi bir kanıt olsa gerek.

7-Doktor hastanın durumunun iyiye gittiğini ve 2 güne taburcu olacağını söylüyor, yani aylarca burada tutacağız demiyor.

8-Üstelik doktor, kendisinden başka diğer kardiologlarla beraber rapor vereceğini söylüyor, şimdiden hepsi tarafınızca zan altında olmuş oluyor, çünkü siz hepsinden daha iyi biliyor ve elinizdeki raporlarla da bunu destekliyorsunuz mu acaba?

9-Kişinin suçlu veya zanlı olması ve yakalanması, hastalanamayacağı anlamına gelmiyor. Ortada hastalığın bunca yıllık geçmişi, saygın bir hastane, saygın bir Profesör, daha başka doktorların dedikleri, hastalığın ciddiyeti ve iki gün sonra hastanın taburcu olacak olmasına rağmen, elinizde hiç bir kanıt olmadan şöyle, böyle diyorsunuz.

10- Bütün bunlara rağmen hasta olmanın legal olmayan bir yol olduğunu söylüyorsunuz. Eruygur'un beyin kanaması da mı yalan acaba?

 

Siz elinizdeki dökümanlarla daha kimleri suçlayacağınıza önce bir karar verin. Ama inşallah yarın birgün ne sizin, ne de bir başka kimsenin hakkında böylesine desteksiz iddiada bulunan olmaz. İbni Sina Hastanesi veya Prof. Dr. Murat Turgay bu suçlamalarınıza karşı adli takibat başlatırlarsa da şaşırmayın derim. Her şeyin başı KANIT.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Konu Dursun Uyar'ın Takayasu hastalığı değil hastalığı bahane ederek hapsi cezasını ertelemesindendir...İbni Sina Hastanesi veya Prof. Dr. Murat Turgay'a ait en ufak bir hakaret iftira ve mesleki konularda aşalayıcı bir cümle kulanılmadığı halde "bu suçlamalarınıza karşı adli takibat başlatırlarsa da şaşırmayın derim"cümlesi abesle iştigaldir..!

4-forumdaki konuların %95 inde olduğu gibi buda güncel medyadan alınmış bir iletidir..

bkz.

http://www.palhaber.com/haber/turkiye/turk...yasu--oldu.html

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7918355.asp?m=1

http://www.nethaber.com/Ekonomi/50229/YIMP...-Uyar-TAM-HAPSE.....

vb.gibi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Konu Dursun Uyar'ın Takayasu hastalığı değil hastalığı bahane ederek hapsi cezasını ertelemesindendir...İbni Sina Hastanesi veya Prof. Dr. Murat Turgay'a ait en ufak bir hakaret iftira ve mesleki konularda aşalayıcı bir cümle kulanılmadığı halde "bu suçlamalarınıza karşı adli takibat başlatırlarsa da şaşırmayın derim"cümlesi abesle iştigaldir..!

4-forumdaki konuların %95 inde olduğu gibi buda güncel medyadan alınmış bir iletidir..

bkz.

http://www.palhaber.com/haber/turkiye/turk...yasu--oldu.html

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7918355.asp?m=1

http://www.nethaber.com/Ekonomi/50229/YIMP...-Uyar-TAM-HAPSE.....

vb.gibi

Buradan alıntı yaptığınız yerin yazılmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkyor. Keşke ilk baştan bunu belitmiş olsaydınız. Bu konunun ilk mesajını yazarken "Minareyi çalan kılıfını uydurur diye bir atasözü var." demişsiniz. Güncel medyadan aldığınızı söylediğiniz yazınızın bu kısmının ekleme olduğu anlaşılıyor. Eğer bu atasözünü kendiniz eklemişseniz, bu olan olayların kılıf olduğunu söylemekte ve böylelikle bunu iddia eden hastane ve ona bağlı doktoru illegal davranmakla ima etmektesiniz. Ancak, alıntıladığınız linklerden etkilenerek, kötü bir niyet taşımadan bu yorumu eklediğinize inandım. Çünkü, bu olayda anlaşılan durum; medyanın, haber ajanslarından aldıkları bilgilere nasıl ilgisiz yorumlar getirerek konuyu olduğundan farklı gösterdikleridir. Üstelik bu yorumları haber ve kesin doğru olarak gören kişilerin nasıl yanlış yargılara kapıldıkları ve yönlendikleri de ortaya serilmektedir. Medyanın tiraj kaygısı ile olayları abartması, yanlış aksettirmesi, özensiz ve taraflı medyacılık anlayışı o kadar kanıksanmıştır ki, bu yüzden sizi suçlamak da yanlış olacaktır.

Foruma kayıt olurken buradaki yazılarımızdan sorumlu olduğumuzu da kabul etmiş durumdayız. Bu yüzden yazdıklarınızdan, sizi zor durumda bırakacak bir anlam çıktığını hatırlatmak istemiştim. Çünkü, ilk yazınızın ne kadar ve nereden alıntı olduğunu belitmemiştiniz. Şantaj demenizi ise başlı başına duygularınızı kontrol edememekle ilgili görüyorum. Herkese açık olan bir yerde yazdığınız bu yazının size zarar verebileceğini anlatmış olmamdan dolayı sadece kusura bakmayın farketmemişim, hatırlatmanız için teşekkür ederim demenizi beklerken, konuyu elinizden geldiğince anlamamaya çalışıp, bir de "şantaj" gibi anlamından dahi haberiniz olmadığı ortada olan bir de kelime sarf etmişsiniz. Bu durumda şantajcı olarak sizden ne talep ettiğimi de söylerseniz hepimiz öğrenmiş oluruz. Böyle bir konuda bundan daha farklı bir tarz olamaz. Böyle bir olaydan duyulacak rahatsızlığı en uygun tarzda anlattığımı düşünüyorum. Zaten bir tartışma platformunda herkesin bu hassasiyetlere uymasını, hepimiz gibi ben de istiyor, ama dikkat etmeyenlerin nelerle karşı karşıya kalabilecekleri konusunda bilinçlenmelerini söylüyorum.

Dursun Uyar konusuna gelince, kesinleşmiş cezası ve yargıtay kararı ortadadır. Bu yüzden ceza aldığı konular hakkında, suçlu olduğu bellidir ve bu cezai konularda, savunulacak bir tarafı da bulunmamaktadır. Buna benzer her türden davranışa, tüm halkımız gibi ben de karşıyım, asla da savunmuyorum, cezalandırılmasından da çok memnunum.

Konu başlığının bu haliyle kapatılmasını, ben de yerinde buluyor, diğer kurum ve şahıslarla da ilgili olan bu konunun, alıntılanan yerlerin de yazıldığı, alaycılık ihtiva etmeyen, kanaatlerin söylediğinin belirtildiği bir tarzda tekrar açılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Amacımızın sadece bağcıyı dövmek olduğunu, bağcının karısını, komşularını, bakkalını, kasabını dövmek olmadığını da hatırlatmak istiyorum.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

.

Dursun Uyar konusuna gelince, kesinleşmiş cezası ve yargıtay kararı ortadadır. Bu yüzden ceza aldığı konular hakkında, suçlu olduğu bellidir ve bu cezai konularda, savunulacak bir tarafı da bulunmamaktadır. Buna benzer her türden davranışa, tüm halkımız gibi ben de karşıyım, asla da savunmuyorum, cezalandırılmasından da çok memnunum.

Konu başlığının bu haliyle kapatılmasını, ben de yerinde buluyor, diğer kurum ve şahıslarla da ilgili olan bu konunun, alıntılanan yerlerin de yazıldığı, alaycılık ihtiva etmeyen, kanaatlerin söylediğinin belirtildiği bir tarzda tekrar açılmasının yerinde olacağını düşünüyorum. Amacımızın sadece bağcıyı dövmek olduğunu, bağcının karısını, komşularını, bakkalını, kasabını dövmek olmadığını da hatırlatmak istiyorum.

 

Oportünist tavrınızın neticelendiği yeri görebilmek sevindirici.

Ancak konu başlığı neden kapatılsın ki?

Tartışıp çözüm bulamadığımız noktalar olabilir illa ki.

Takayasu:

kadın hastalığı olmasın;

japon hastalığı hiç olmasın;

tıbben hep yanılan biz olalım;

İlaveten Dursun Bey görünümlü HANIM teknik olarak sütten çıkma ak kaşık olsun,

 

Yimpaş neydi ki? Bir tek sözünüz oldu mu acaba?

Kapatmak ne ki?

 

Neyi,hangisini kapatalım?

Tıbbi bilgi eksikliğimizi şimdilik kapatalım. Ama düzenbazlığı, cambazlığı, opotünizmi nasıl kapatalım?

 

Güneş balçık ile sıvanmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle
Oportünist tavrınızın neticelendiği yeri görebilmek sevindirici.

Ancak konu başlığı neden kapatılsın ki?

Tavrımın fırsatçı olan tarafı, bu konudaki doğruların yanına eklenerek verilmiş olan yanlış bilgi ve mesnetsiz suçlamaları düzeltme fırsatını kaçırmamış olmamdır.

Konu başlığını kapatmak isteyen konuyu açan üye olup, ben de iyi niyetle de olsa farkında olmadan delilsiz suçlanmış hastane ve doktorun haksızlığa uğramaması için konu başlığının kapatılmasına destek verdim ve kirli bilgilerle saptırılmamış haliyle tekrar açılıp, Yimpaş ve Dursun Uyar'ın işlediği gerçek suçların muhteviyatı hakkında tartışmamız gerektiğini belirttim.

İlaveten Dursun Bey görünümlü HANIM teknik olarak sütten çıkma ak kaşık olsun,

************. Yani Dursun Uyar, erkek gibi dürüst ve sözünün eri değil de, hanımlar gibi yalancı, düzenbaz anlamı oluşmuş. Sadece konuya odaklanıp yazamıyor, gene birşey derken başkalarını kırabileceğinizi düşünmüyorsunuz

:D

Yimpaş neydi ki? Bir tek sözünüz oldu mu acaba?

Kapatmak ne ki?

 

Neyi,hangisini kapatalım?

Tıbbi bilgi eksikliğimizi şimdilik kapatalım. Ama düzenbazlığı, cambazlığı, opotünizmi nasıl kapatalım?

Yimpaş konusunu kapatalım diyen kimse yok. Ben özellikle sadece o konu açılsın diyorum üstelik. Konu dışındakilere çamur atmayalım yeter.

Düzenbazlığa karşı çıkalım; hem Duyar'ın suçu sabit olan düzenbazlığına, hem de medyanın bunu siyasi amaçlarla olduğundan daha fazla saptıran düzenbazlığına...

Cambazlığa karşı çıkalım; hem Duyar'ın Yimpaş cambazlığına, hem de tıbbı bilgileri saptırma cambazlığına...

Oportunizme de karşı çıkalım; hem Duyar'ın insanların iyi niyetini suistimal eden oportunizmine, hem de kendi siyasi hedefleri uğruna her yolu mübah gören oportunistlere...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

26 Aralık 2007 tarihli bir haber. Başrolde Dursun ve doktoru.

 

Bakalım bakalım Prof. Murat Turgay hastalık ve cezaevi arasında nasıl bir sonuca varmış.

 

"BUGÜN hapse girmesi gereken, ancak Takayasu hastalığı yüzünden hastaneye yatan Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar?ın tedavisini yürüten Prof. Dr. Murat Turgay, "Hastaya ilk tanıyı ben koymuştum. Ancak düzenli olarak kontrole gelmiyordu" dedi. Tedavinin sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Turgay, şu bilgileri verdi: "Hasta tanı konulduktan sonra ABD?ye gitmiş. 6-7 yıldan beri sürekli kullandığı ilaçları var. Başvurduğunda derin anemisi vardı, kan değerleri çok düşüktü. 2 ünite kan verildi. Göğüs ağrıları da olduğu için haftasonuna kadar burada tutmayı düşünüyoruz." Uyar?ın durumuyla ilgili son kararın, diğer bilim dallarından uzmanlardan oluşacak Sağlık Kurulu?nca verileceğini ifade eden Prof. Dr. Turgay, "Uyar?ın hastalığı cezaevine girmesine engel mi?" sorusunu da, "Hayır sanmıyorum. Cezaevine girmesine engel teşkil edecek bir rahatsızlık değil. İlaç tedavisiyle ayakta takip ettiğimiz hastalarımız var" diye yanıtladı."

 

Eee şimdi ne olduk?

 

Bahane miymiş? Anladık sanırım.

İçersin ilacını, yatarsın. Ağlamaya sızlamaya hiç gerek yokmuş. Savunulacak bir taraf da yokmuş kısaca.

Adamın ne olduğu ortada. Yalan dolanın bini bir para.

 

Hırsızlara, dolandırıcılara, yalancılara karşı bizi saygıya davet edenleri de vicdanınıza bırakıyorum sevgili arkadaşlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misafir Değil Öyle

26 Aralık 2007 tarihli bir haber. Başrolde Dursun ve doktoru.

 

Şimdi bir daha bakalım bakalım Prof. Murat Turgay, Uyar'ın hastalığının geçek olup olmadığı hakkında nasıl bir sonuca varmış.

 

"BUGÜN hapse girmesi gereken, ancak Takayasu hastalığı yüzünden hastaneye yatan Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar?ın tedavisini yürüten Prof. Dr. Murat Turgay, "Hastaya ilk tanıyı ben koymuştum. Ancak düzenli olarak kontrole gelmiyordu" dedi. Tedavinin sürdüğünü kaydeden Prof. Dr. Turgay, şu bilgileri verdi: "Hasta tanı konulduktan sonra ABD'ye gitmiş. 6-7 yıldan beri sürekli kullandığı ilaçları var. Başvurduğunda derin anemisi vardı, kan değerleri çok düşüktü. 2 ünite kan verildi. Göğüs ağrıları da olduğu için haftasonuna kadar burada tutmayı düşünüyoruz." Uyar'ın durumuyla ilgili son kararın, diğer bilim dallarından uzmanlardan oluşacak Sağlık Kurulu'nca verileceğini ifade eden Prof. Dr. Turgay, "Uyar'ın hastalığı cezaevine girmesine engel mi?" sorusunu da, "Hayır sanmıyorum. Cezaevine girmesine engel teşkil edecek bir rahatsızlık değil. İlaç tedavisiyle ayakta takip ettiğimiz hastalarımız var" diye yanıtladı."

 

Eee şimdi ne olduk?

 

Bahane miymiş? Adam gerçekten hastaymış. Yani bahane değilmiş doğru söylüyormuş. Cezaevinden kaçmaya çalışmıyormuş. Doktor da düzmece rapor vermiyormuş. Esas şimdi anladık sanırım.

 

İlacını içecek, yatacak ve iyileşecek. Ağlıyor, sızlıyor gibi göstermenize de hiç gerek yokmuş. Hastalıktan kaçıyor diye suçlanacak bir tarafı da yokmuş kısaca.

Adamın ne olduğu ortada, "hastaymış". Aksini söyleyenlerde de "Yalanın dolanın bini bir para".

 

Hem tüm hırsızlara ve dolandırıcılara, hem de suçsuz kişilere iftira atan tüm yalancılara karşı, saygıyla yaklaşmayacağımızı söylüyor, bu bahsettiğim kişileri de vicdanınıza bırakıyorum sevgili arkadaşlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlacını içecek, yatacak ve iyileşecek. Ağlıyor, sızlıyor gibi göstermenize de hiç gerek yokmuş. Hastalıktan kaçıyor diye suçlanacak bir tarafı da yokmuş kısaca.

Adamın ne olduğu ortada, "hastaymış". Aksini söyleyenlerde de "Yalanın dolanın bini bir para".

 

Hem tüm hırsızlara ve dolandırıcılara, hem de suçsuz kişilere iftira atan tüm yalancılara karşı, saygıyla yaklaşmayacağımızı söylüyor, bu bahsettiğim kişileri de vicdanınıza bırakıyorum sevgili arkadaşlar.

 

 

burada açılan konuda olay son yazıda "değil öyle" nickli kullanıcı tarafından farklı boyutlara taşınmak istenmekte olup kurum ve şahıslar üzerinden yorum yapıldığından dolayı cevap hakkım doğduğu halde CEVAP HAKKIMI KULLANMADAN KONUNUN KAPATILMASINI istedim

çünkü

1. Konu Dursun Uyar'ın Takayasu hastalığı değil hastalığı bahane ederek hapsi cezasını ertelemesindendir..Daha evvel de yazdığım gibi "İbni Sina Hastanesi veya Prof. Dr. Murat Turgay'a ait en ufak bir hakaret iftira ve mesleki konularda aşalayıcı bir cümle kulanılmamıştır.

2-Yalancı kelimesini üstüme ve bu konuyu benim açımdan düşünüp tartışıp fikirlerini paylaşan bu foruma ait hiç bir kullanıcı da üzerine almamıştır...Hem kendi açınızda karşınıza insanları alıp yalancı bunlar diye bir düşünce tarzı ortaya koyuyor hem de insanlara fikirlerinizi aşılamak için mağduru koruyan bir kahraman edasıyla cevrenizde forum ortamında bir oluşum yaratıp "vicdanınıza bırakıyorum sevgili arkadaşlar" cümlesini kullanıp insanları gruplara bölmeye çalışıyorsunuz.Gene daha evvel yazdığım gibi konu güncel medyadan alınmış medyamız herkonuda olduğu gibi bu konuda dafikir beyan edecektir.Medyayı da yalancılıkla suçlamak ...(gerçi yabancı olduğumuz bir olay değil bu ya neyse...)

3.Sonuç olarak tarafıma söz hakkı doğmuş olduğundan ya şahsım tarafından açılmış olan konuya cevap hakkımı kullanmamak ve konunun kapatılmasını syn adminlerden istedim..Bana "konu kapatılmaz.söz hakkı doğarsa cevap verin "dediler..ama ben yazmadım...insanları ve kurumları karşı karşıya getirmeye yönelik ve gruplaşma yaratmak isteyen yazılarınızı ve konuyu işleyiş tarzınızı beğenmediğimden konunun kapatılmasını istedim;herhangi bir pasifizim ve ürkme olarak algılanmamasını özellikle arz ederim. syn."değil öyle"nickli kullanıcı Daha yazmak istediğim çok şey var ama...maalesef farklı yerlere varacak konu sadece şu son satırın adminler tarafından silinmemesini arz ederim...

NE BEN NE DE BU FORUMDA BU VE DİĞER KONULARA SYN"DEĞİL ÖYLE" VE ONUN GİBİ DÜŞÜNENLERİN KARŞISINDA YAZI YAZAN HİÇ BİR FORUM ÜYESİ YALANCI DEĞİLDİR YALAN YAZI VEYA ALINTI YAPMAMIŞTIR YAPMIŞ OLSA BİLE SYN"DEĞİLÖYLE" NİCKLİ KULLANICI BU KONUDA YORUM YAPIP İNSANLARI YALANCILIKLA İTHAM EDEMEZ

NEŞE İLE KALIN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

.

2-Yalancı kelimesini üstüme ve bu konuyu benim açımdan düşünüp tartışıp fikirlerini paylaşan bu foruma ait hiç bir kullanıcı da üzerine almamıştır....

.

.

.

NE BEN NE DE BU FORUMDA BU VE DİĞER KONULARA SYN"DEĞİL ÖYLE" VE ONUN GİBİ DÜŞÜNENLERİN KARŞISINDA YAZI YAZAN HİÇ BİR FORUM ÜYESİ YALANCI DEĞİLDİR YALAN YAZI VEYA ALINTI YAPMAMIŞTIR YAPMIŞ OLSA BİLE SYN"DEĞİLÖYLE" NİCKLİ KULLANICI BU KONUDA YORUM YAPIP İNSANLARI YALANCILIKLA İTHAM EDEMEZ

NEŞE İLE KALIN

 

Fikrime tercüman olduğunuz için;

Forum adabını bilmeyenlere "neyin ne olduğunu" hatırlattığınız için;

Bir teşekkür borcum olduğuna inanıyorum.

 

Nokta.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.