Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Türkiye istatistik kurumu(TÜIK),EUROSAT,ve OECD isbirligi ile yapilan bir arastirmanin aci tablosu;

Yoksullukta Avrupa Birligine üye ve aday ülkelerle,EFTA ve Bati Balkan ülkelerinden olusan 37 ülke icinde Türkiye'nin en yoksul ülkelerin basinda geldigi ortaya cikti.

Satin alma gücüne göre,kisi basina milli gelirde Türkiye'nin 27 AB ülkesi ortalamasinin ücte biri düzeyine bile ulasamadigi anlasilmistir.

Belcikada bu tutar Türkiye'nin 9 kati oldugu belirlendi.

Avrupa birligine üye ve aday ülkelerle,EFTA ve Bati Balkan ülkelerinden olusan 37 ülke icinde Türkiye'nin Arnavut'luk,Bosna-Hersek ve Makedonya'dan sonra en yoksul ülke oldugu ortaya cikti.

9 Türk'ün gelirinin 1 Lüksemburglunun gelirine esit olduguda bu tespitler arasinda.

 

*Simdi AKP ve onun reklamcilarina sormak gerekir.5 yildir bu ülkeyi kalkindirdiginizi,insanlari refaha ulastirdiginizi,Türk milletinin yasam standartlarini arttirdiginizi söyleyip durdunuz,bizde bunlarin dogru olmadigini halki kandirdiginizi iddia ettik,peki hakli cikmadikmi simdi.Yukardaki rakamlar yalanmi yanlismi,AKP ye karsi olanlarin uydurmasimi?

Hayir,bu ülkede AKP hic birsey yapmadi göz boyamaktan ve halki birbirine düsürmekten baska.Zengini daha zengin fakiri daha fakir yapmaktan baska hicbirsey yapmadi AKP.AKP iktidarda kalabilmek ugruna terörü bile mübah saydi.Terörün sirtindan ülkeyi bölmeye calisti ve hala calisiyor.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Eski bir köşe yazısı ile konuya ekleme yapayım.

 

ZAHMET edip hatırlamak seni yorar ama, az gayret et, hatırlamaya çalış...

"Senin yüzünden düştü paşam" dendiğinde, nerelerde geziniyordu borsa?

55 bin.

Şimdi kaç?

47 bin.

*

E hani paşa?

N’aaptı ki bu sefer?*

Dikkat ediyorsan...

Minnesota’daki muslukçu Jason, evinin mortgage taksidini ödemiyor diye, senin ülkende dolar yükseliyor.

Niye?

Sana mı sordular Jason’a kredi verirken?

*

Seninle ne alakası var ki, Japon ev kadını Akiro, kimonosunu satıp TL’ye yatırmış da, sonra geri çekmiş de, senin borsan o yüzden düşmüş filan... Carry trade mi diyorlarmış ne... Hem zaten kimdir bu Akiro?

*

Kafan karıştı di mi... Yoksa, anlatmadılar mı sana kahvede?

*

"Neyi anlıcam" dersen...

Türkiye artık ne ekonomik kriz çıkartabilir, ne de çıkması muhtemel ekonomik krizi durdurabilir...

Türkiye artık bizim değil.

Anlayacağın bu.

Canım kardeşim.

*

Çocuk sevindirir gibi eline tutuşturdukları balon, şişti şişti, dayanamıyor, hava kaçırıyor...

Ya fiyuuuv diye fırlayıp gidecek...

Kalakalacaksın.

Ya da bum!

*

Bak, balon dedim, aklıma meteoroloji balonu geldi...

*

Yağmur kesildi...

Ankara’yı gördün.

Şimdi de rüzgár dönüyor, küresel bulutlar dağılıyor.

Sağanak dolar bi kesilsin...

Maalesef asıl o zaman göreceksin, yaz ortasında sahte cennetine nasıl kar yağıyor!

Y.ÖZDİL, 16.08.2007

 

Pekii bugün borsa kaç? Hala 55 bin :)

Gönderi tarihi:

Gercekleri kimse örtbas edemez,Türkiye hergecen gün biraz daha fakirlesmektedir.Kazanan sadece Sanayicidir,halk degil.Halk herzamanki gibi sömürülmektedir.AKP bu sömürünün öncülügünü üstlenmistir.Yillik gelirimiz bu kadar oldu yalanlari ile insanlari aldatmasi cok kolaydir helede bizim Türk halkini.Ama iste TÜIK gibi bir kurum cikar ve gercegi ortaya koyar.Aksinide zaten iddia edemiyorlar,yoldaki bir vatandasa sorun ,alacaginiz cevap *yoksulluk'olur.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

KARA, DEMİR VE HATTA DENİZYOLU

 

*Türkiye'de demiryolu yerine Karayolu taşımacılığının tercih

edilmesinin, ABD'nin yaptığı Marşal yardımının bir şartı (kriteri)olduğunu,

 

*Türkiye'de %95 olan kara yolu taşımacılığının payının; ABD'de %43 olduğunu,

(St,tse.mart 2002 )

 

*Türkiye'nin ulaşım ana planı olmadığını,

 

*2050 yılında,Japon uzmanların yaptığı çalışmaya göre, Ankara İstanbul

arasında yılda 60 milyon yolcu taşınacağını,

 

*Mevcut durumdaki,Ankara İstanbul demiryolu hattının Abdülhamit zamanında

725 km olarak yapılmış olduğunu,

 

*Abdülhamit zamanında yapılan demiryolunun, yolu yapan yabancı şirketler

tarafından, demiryolunun geçtiği yerlerdeki maden imtiyazı hakkından

yararlanmak için bilinçli olarak uzatıldığını,Atatürk'ün 1936 yılında bu

yolun düzeltilmesini istediğini,

 

*İstanbul,Ankara arasında elektrikli tren projesinin 1959 yılında

hazırlandığını,

 

*1976 yılında Demirel tarafından 411 km olarak ihalesi yapılan Ankara

İstanbul hızlı Tren hattının % 40'ının tamamlandığını, ancak bunun

bitirilmesinin engellendiğini,Mesut Yılmaz'ın "bu hattı tamamlamayacağız"

diye bir açıklaması olduğunu ve iktidar olduğu yıllarda da bu hattın

tamamlanması için çalışma yaptırmadığını,

 

*8 Haziran 2003 tarihinde AKP'nin Ankara İstanbul hızlı tren hattını

tamamlamak yerine,Abdülhamit zamanından kalan 725 km lik hattı modernize

edecek şekilde Alarko ile ortak İspanyol şirketiyle bir anlaşma imzaladığını,

 

*Bu hattın Akara Eskişehir arası için 600 milyon dolarlık bir harcama

yapılacağını ve bu projenin hızlı tren ile bir ilgisi olmadığını aksine

hızlı treni engellemek için bir aldatmaca olduğunu,

 

*Ankara İstanbul arasında,Prof. Dr İlyas Yılmazer'in bir elektrikli demir

yolu projesi hazırlamış olduğunu. Bu projeye göre 395 Km olacak olan

demir yolunun, boru tipi türbin ile Mudurnu çayından elde edilecek

elektrikle bedava enerji ile çalışacağını ve bu bedava enerji ile

günde 96 sefer yapılabileceğini,

 

*Atatürk zamanında 4075 km demiryolu yapıldığını, bundan sonraki 65 yılda

ise sadece 1510 km demiryolu yapılabildiğini,

 

*1950 yılında %50 oranında olan demiryolu taşımacılığının, 2003 yılında %5

e düştüğünü,

 

*Tokyo'da yüksek hızlı trenlerin (200 km/s),1964 yılında çalışmaya

başladığını ve bu güne kadar bu trenlerin hiç kaza yapmadığını,

 

*İzmir, Denizli arasının (300 km ) 27 yıl önce otobüs ile 5, Trenle 6

saat, günümüzde ise bu mesafenin otobüsle 3,5 saat trenle yine 6 saat (ort.

hız 50 km /saat ) olduğunu,

 

*ABD, Fransa ve Japonya'da 450 km/s hız yapan trenlerin hava yolu

taşımacılığı ile rekabet ettiklerini, (St,TSE.mart 2002 )

 

*600 km hız yapan elektrikli trenlerin artık kullanılmaya başlandığını,800

km hız yapan elektrikli trenlerin ise deneme aşamasında olduğunu,

 

*Türkiye'de yılda 10-12 bin kişinin trafik kazalarında öldüğünü, (St,

tse.mart 2002 )

 

**Türkiye'de % 7 si trenle yapılan taşımacılığın,elektrikli trenle yapılan

taşıma olarak %30 çıkarılması durumunda,yıllı k 36 milyar dolar tasarruf

edileceğini, (Prof. Dr. Atıf Ural),

 

*AKP'nin acil eylem planında söz konusu olan15 bin Km yolun,Yapılabilirlik

(fizibilite) çalışmasının, jeolojik ve jeofizik etütlerinin,şehir içi geçiş

planlarının,bilimsel değerlendirmesinin olmadığını,(Prof. Dr. Atıf

Ural) (Şu sıralarda Cumhurbaşkanlığına soyunan şimdiki başbakan RTE

nin, seçilebilmek için verdiği 2 vaadinden biri, 15 bin km "duble" yol

yapmak idi ve seçildi. Bu nedenle bu yazıyı çocuklarınıza mutlaka

saklayın. )

 

*Tarsus Adana Gaziantep arasında yapılan yolun, keşif bedelinin,360 milyon

dolar,keşif uzunluğunun 243 km,öngörülen bitiş tarihinin 1991 yılı olduğunu,

Ancak bu yolun 258 km olarak, 2001 yılında 4,2 milyar dolara bitirildiğini,

(Doç. Dr. İlyas Yılmazer)

 

*Otoyolların geçtiği alanların ,on kilometre sağ ve on kilometrede

solunun,kirlilik nedeniyle tarım alanı olmaktan çıktığını,

 

*Türkiye'nin en verimli ovalarından biri olan İzmir,Menemen Ovasının

ortasından,otoyol geçirmek için proje hazırlandığını,otoyolun ovanın 4 bin

dönüm arazisini yok edeceğini.

 

*Otoyolların verimli ovalar içinden geçirilmesinin Türk tarımını yok etme

planının bir parçası olduğunu,

 

*Ovanın içinden geçen karayolları kenarlarındaki bağlardan ihraç edilen

üzümlerin,zararlı madde bulunduruyor olmaları nedeniyle geri iade

edildiğini,

 

*Taşımacılığını %95 oranında karayolu taşımacılığı ile yapan

Türkiye'nin,kaza sayısında 195 ülke arasında 12. Olduğunu,

 

*Trafik kazalarının 4 yıllık zararının,25 trilyon olduğunu,(2002)

 

*Yüksek hızlı demiryolunun km maliyetinin 1.4 milyon dolar ömrünün 30 yıl ,

bölünmüş yolun km maliyetinin 1.5 milyon dolar,ömrünün 15 yıl

olduğunu,(Prof. Dr. İlyaz Yılmazer)

 

*Ankara İstanbul arasındaki yolda yapılan bolu tüneline (25 km) harcanan

para ile,Ankara İstanbul arasını 1,5 saate indirecek demiryolu

yapılabileceğini, Bu demiryolunun tüm enerji ihtiyacının,Mudurnu çayından

karşılanabileceğini, ( Prof. Dr. İlyaz Yılmazer)

 

*Bolu tünelinin Kuzey Anadolu fay hattı üzerinde olduğunu, trilyonarca para

harcanan bu tünelin soğuk hava deposu olarak kullanılacağını,

 

*Türkiye'de Avrupa'daki toplam sayıdan daha fazla,Otobüs ve kamyon olduğunu,

 

*Avrupa ülkelerinde, elektrikli trenle yük taşımacılığının en düşük olduğu

ülkede,bu oranın % 60 , yolcu taşımacılığında ise en düşük oranın % 80

olduğunu,

 

*Japonların yaptığı araştırmaya göre,karayolu taşımacılığının,deniz yoluna

göre %166 daha pahalı olduğunu, (St, tse.mart 2002 )

 

*1 km karayoluna yapılacak harcama ile 5 km demiryolu yapılacağını,

 

*Karayolunda 5 ila 10 birim harcanarak taşınan yükün,demir yolunda 1 birim

harcanarak taşındığını,

 

*Ülkemizde,deniz yolunun yük taşımacılığındaki payının % 0.3 olduğunu,(2002)

 

*Demiryolu ulaşımının, komünist ülkelerin tercihi olduğunu öne süren Özal'ın

,Türkiye'de cumhurbaşkanlığı yaptığını,(bir benzerinin de yapmak üzere

olduğunu )

 

*Gaziantep Adana arasında 4,5 milyara yapılmış olan çift yolun,günde 25 bin

araç trafiği için ekonomik olduğunu,ancak bu yolda günde sadece 2.500 araç

trafiği olduğunu,

 

*İstanbul Ankara arasını 3 saat,Ankara Mersin arasını da 3 saatte alacak

olan bir demiryolu yapılsa bunun maliyetinin 4 milyar dolar olacağını

,(Bu hat sıradan bir hat olmayıp, Türkiye yi besleyen sebze ve meyve

seralarının "atar damarı" olduğunu ve "maliyetleri" bu yolun

belirlediğini, dümdüz Konya ovasını elektrikli trenlerin soğuk havalı

vagon katarlarının Avrupa ya ulaştıklarını düşünün..)

 

*300 milyar dolar olan dünya deniz taşımacılığından,Yunanistan 60 milyar

dolar pay alırken, bizim ise 2,5 milyar dolar dahi pay alamadığımızı,

 

*Batım'dan Hopa'ya bir TIR'ın 3 bin dolar,Bir vagonun 2500 dolar taşıma

ücreti aldığını,Bir vagonun 3 TIR'ın taşıdığı yükü taşıdığını, (2003)

 

*Ulaşım,enerji,eğitim gibi temel politikaları yanlış olan bir ülkenin

kalkınamayacağını,(ve doğal olarak şöyle ya da böyle "yok olmaya"

doğru sürükleneceğini, ama bunu asla hak etmediğini..)

 

BİLİYOR MUYDUNUZ

Gönderi tarihi:

Birde bunlarin yanisira heryil onlarca insanimizin trafik kazalarinda ölmelerinin nedenlerinden birsinin tir tasimaciligi oldugu,sadece insan zayiati degil milli sermayenin heba olduguda bir gercektir.Avrupa ve bütün medeni ülkelerde hava kara ve deniz trafigi insanlarin ulasimi icin daha medeni ve tekniki hale getirilirken,mal tasimaciliginin daha hizli daha güvenli olmasi icin calismalar yapilirken bizde hala duble denilen micir kapli yollarin ana isgalcilerinin kamyon ve tirlar olmasi üzücüdür.Ilerleyen kalkinan bir ülkenin önce ulasim sorununu kökten halletmis olmasi gerekir.Otobüs tasimaciligi bile Türkiye'ye özel bir durumdadir.Cünkü hava deniz ve tren yolculuklari insanlarin hizmetine yarayacak tarzda gelismemis olmasi nedeniyle insanlar otobüslere hücüm etmektedir.Avrupa otobanlarinda tek tük rastlayabileceginiz otobüs sayisi Türkiye yollarinda kat kat fazladir,bu ilerlemislik degil yerinde kalmisliktir.Ve bu yeride kalmislik anladigimiz kadari ile daha cok süre devam edecege benziyor.Otobüs tasimaciligin artmasindan en fazla cikar saglayan kimdir acaba?Merecedes mi yoksa?IDO'nun Istanbul disina düzenledigi seferler ancak parasi olanlara veya gitmek zorunda olanlara hizmet vermektedir.Cünkü kisi basi fiatlari herkesin kesesine uygun degildir.Bunlarin hepsini biraraya getirip bir paket olarak inceledigimizde Türkiye'de ulasimda dahil halka halkin kesesine uygun bir yasam standarti yoktur.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Asgari ücret belli oldu.

Asgari ücret, 16 yaşından büyükler için 2008 yılının birinci altı ayında yüzde 4 oranında artırılarak net 435,92 YTL, ikinci altı ayında ise yüzde 5 oranında artırılarak brüt 638,70 YTL olarak uygulanacak.

 

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, gelecek yıl uygulanacak asgari ücret miktarlarını belirledi. Kararın oy birliği ile alındığı bildirildi.

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik tarafından açıklanan komisyon kararına göre, asgari ücret 16 yaşından büyükler için 2008 yılının birinci altı ayında yüzde 4 oranında artırılarak brüt 608,40 YTL, net 435,92 YTL olacak. Asgari ücretin işverene maliyeti ise 739,21 YTL'yi bulacak.

 

Yılın ikinci altı ayında ise 16 yaşından büyükler için asgari ücret yüzde 5 oranında artırılarak brüt 638,70 YTL, net 457,63 YTL'ye ulaşacak. Asgari ücretin 2008 yılının ikinci yarısında işverene maliyeti ise 776,03 YTL'ye karşılık gelecek.

 

AA

 

 

Zamla ne alınır?

 

DİSK'e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından yapılan araştırmaya göre, asgari ücrete ocak ayında itibaren yapılan günlük 56 YKr'lik zamla, 11 gram bebek maması, 53 gram beyaz peynir, 1 avuç fındıktan yalnızca biri alınabiliyor.

 

Sendikanın Araştırma Dairesi tarafından, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) madde fiyatları üzerinden yapıldığı ifade edilen araştırmada, asgari ücrete 2008 yılının ilk yarısında yapılan yüzde 4'lük zammın alım gücü hesaplandı.

 

Bu zam oranının temel ihtiyaçları bile karşılamaktan uzak "trajikomik" bir rakam olduğu ifade edilen araştırmada, şu tespitlere yer verildi:

 

"TÜİK Kasım 2007 Ortalama Madde Fiyatları üzerinden yapılan hesaplamaya göre, asgari ücrete ocak ayından itibaren yapılan günlük 56 YKr'lik zamla 175 gram pirinç, 11 gram bebek maması, 39 gram dana eti, 53 gram beyaz peynir, 33 gram bal, 56 gram çay, 1 avuç fındıktan yanlızca biri alınabiliyor.

 

Yapılan zamla bir yerden bir yere gidilmesi bile mümkün değil. Çünkü belediye otobüsü için tek bilet, verilen zammın 2 katından fazla. Aldığı zamla dışarıda bir tas çorba içmek isteyen asgari ücretli 3 günlük zammı lokantaya bırakmak zorunda. Zammın 402 YTL ortalama kiraya katkısı ise sadece yüzde 4."

 

"TÜİK rakamının bile çok altında"

 

Birleşik Metal-İş Sendikası'nın konuyla ilgili değerlendirmesinde, asgari ücrete gelecek yılın birinci ve ikinci 6 ayları için yapılan yüzde 4 ve yüzde 5'lik artışın emekçinin geçen yılki kayıplarını bile karşılamaktan uzak olduğu, yeni asgari ücretin TÜİK'in tek kişilik işçi için belirlenen asgari geçim haddinin bile çok altında kaldığı belirtildi.

 

Değerlendirmede, "Bu oranı elbette ki emekçiler kabul etmeyecektir. Asgari ücret, bir işçinin ailesi ile birlikte insanca yaşayacağı bir seviyede belirlenmeli, antidemokratik bir yapı olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu demokratikleştirilmelidir. DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası olarak Asgari Ücret Tespit Komisyonu adı altında toplanarak insanlarımızı sefalete sürükleyen tüm kurum ve kuruluşları protesto ediyoruz" denildi.

 

Kaynak: CNNTURK

 

 

 

Ne dediler?

DİSK, Tekstil-Sen, ÖDP gibi örgütler asgari ücreti eleştiren açıklamalar yayınlarken Türk-İş asgari ücret rakamına şerh koymamasının yolaçtığı "arka bakçe" yakıştırmalarına karşı bir cevap yayınladı. "Arka Bahçe" Hak-İş'in asgari ücreti hayal kırıklığı olarak değelendirmesi ise dikkat çekti.

 

DİSK Başkanı Süleyman Çelebi asgari ücrette yapılan artışla ilgili yaptığı açıklamada asgari ücretin bir gün öncesinde açıklanan TÜİK’in yoksulluk araştırmasının bazı gerçeklerin anlaşılmasını kolaylaştırdığına değinirken açlık sınırı ile yoksulluk sınır arasındaki farkın arttığına dikkat çekti. Artışı trajikomik olarak nitelendiren Çelebi “Sonuç olarak, asgari ücret yaygın bir ücret düzeni haline getirilmemelidir. Hesaplamalar tek bir çalışana göre değil 4 kişilik bir aileye göre yapılmalıdır. Artış hesaplamalarına sadece enflasyon değil, büyüme de katılmalıdır. Asgari ücretin belirlenmesinde, sendikaların ve TÜİK’in hesaplamaları da dikkate alınmalıdır” dedi. Çelebi kendi araştırmalarında açlık sınırını 688 YTL olarak açıklayan Türk-İş’in 435 YTL’lik asgari ücrete evet demesini de esefle karşıladıklarını belirtti.

 

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na işçi temsilcisi olarak katılan Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel ise Türk-İş’in bundan önceki yıllardan farklı olarak bu yıl açıklanan asgari ücret rakamlarına şerh koymaması ve asgari ücretin oybirliği ile belirlenmesi nedeniyle Türk-İş’e yapılan “arka bahçe” yakıştırmasına cevap olarak şöyle bir açıklama yaptı: “ TÜRK-İŞ bu yıl ilk kez Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararına muhalefet şerhi koymamıştır. Çünkü; TÜRK-İŞ ilk kez bu yıl, Hükümet tarafından deklare edilen ve işçi ile işveren kesimince tartışmasız kabul edilmesi istenen karara karşı çıkmış ve bundan önceki yıllarda olduğu gibi, belirlenen rakama sadece muhalefet şerhi koyup geri çekilmek yerine, demokratik bir şekilde tartışılmasını, pazarlık edilmesini ve hatta öngörülen rakamın da üzerine çıkılmasını sağlamıştır. Ortaya çıkan rakamın Türkiye gerçekleri karşısında arzu edilen, ideal rakam olmadığı açıktır ve elbette ki TÜRK-İŞ, had safhada yaşanan yoksulluk sorununun ilacı olabilecek bir rakama imza atmadığını bilmektedir. Ancak, kararın üstten gelen dayatmacı bir yöntemle kabulü yerine, işçi-işveren-hükümet üçgeninde demokratik bir şekilde tartışılmasını sağlamak, bundan sonraki asgari ücret belirleme yöntemleri için atılmış son derece ilkesel ve karar mekanizmasında belirleyici olma adına son derece etkinlik kazandıran bir yenilik ve kazanımdır. Bu durumda, asgari ücret belirlemelerinde demokratik pazarlık yönteminin kapılarını açan bu yeniliği getirmenin mi, yoksa her yıl olduğu gibi, sadece muhalefet şerhi koyup, kararı belirleme hak ve yetkisini Hükümete terketmenin mi sınıfsal çıkarlara daha uygun düştüğünün tespitinin, adil ve doğru yapılması gerektiği kanaatini taşıyoruz.”

 

Uzun zamandır AKP iktidarının “arka bahçesi” olarak bilinen Hak-İş Konfederasyonun başkanı Salim Uslu’da kendisinden beklenmeyen bir açıklamayla “Asgari ücret hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. Yeni asgari ücret, Avrupa Sosyal Şartına ve Türkiye gerçeklerine uymadı” dedi. Fakat Hak-İş asgari ücretin düşüklüğünü hükümete hiç atıfta bulunmadan Türk-İş’in komisyonda yeterince çalışma yapmamasına bağladı.

 

Tekstil-Sen’de asgari ücret rakamlarına karşı bir açıklama yaptı. Açıklamada “Bize kölece yaşamı dayatan sermaye devleti, estirdiği milliyetçi şoven dalgayla emekçilerin bilincini zehirleyerek Kürt ve Türk halkını birbirine düşmanlaştırarak, bu toz duman arasında “vatan millet” adına, hakkını arayan emekçilerin talepleri, sesleri bastırılıyor. Ama biz biliyoruz ki, bugün silahlanmaya ve savaşa ayrılan trilyonlarca kaynak, halkın sofrasından eksilen lokmalardır. Bugün asgari ücrete verilen 15 TL’lik zam da bunun göstergesidir” denilirken şimdi asgari ücrete, SSGSS’ye, KİT’lerin özelleştirilmesine karşı mücadeleyi daha fazla büyütmenin zamanı olduğu söylendi.

 

ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Hamiyet Kızıler ise yaptığı açıklamada “Yoksullukla mücadeleyi bir hayırseverlik faaliyetine indiren AKP hükümeti, yoksullukla mücadelede en önemli araçlardan biri olan asgari ücretin belirlenme sürecine yüzdelik artışlarla çözüm aramaktadır. Ne yazık ki, işçi sınıfını temsil etme iddiasındaki kimi sendikalar da bu sürece eklemlenmektedir. AKP, asgari ücreti tek başına belirlemiştir. Çünkü masanın her iki tarafında da kendi oturmaktadır” derken ÖDP’nin asgari ücretle ilgili görüşlerini şu şekilde sıraladı:

 

• Asgari ücret, işçinin ailesi ile birlikte tüm zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde, yoksulluk sınırı üzerinde tespit edilmelidir.

• Asgari Ücret Tespit Komisyonu işçilerin ağırlığı artırılarak demokratikleştirilmeli, emek örgütlerinin katılımı konusundaki sınırlandırılmalar kaldırılmalıdır.

• Asgari ücret net olarak belirlenmeli. Asgari ücret üzerinden alınan vergiler kaldırılmalıdır.

• Asgari ücret gelir dağılımını düzenleyici yönde belirlenmeli ve ülke gelirinin büyümesine paralel olarak refah artışından pay almalıdır.

• Evlerde yapılan işler için de asgari ücret uygulamasına gidilmelidir.

 

Sendika.Org

Gönderi tarihi:

Türkiye'nin 2007 sonu itibariylefinasal durumu asagidaki tablodan anlasilmaktadir,bu tablo ile 6 yil sonunda Türkiye'nin nerelere getirilmis oldugunuda anlamamiz mümkündür.Yani 1946 lilarda baslayan ve dis güclerin Türkiye'yi sistematik olarak borclandirma siyaseti asagidaki tablo ile gün gibi aciga cikmakta ve AKP yönetiminin hamgi misyonla Türkiye'nin basina atandigini göstermektedir.

 

IC BORC;

 

2002 yili sonu----------- 149 Katrilyon

2007 yili sonu----------- 268 Katrilyon

 

ÖZEL SEKTÖR BORCLANMASI;

 

2002 yili sonu---------- 44 milyar Dolar

2007 yili sonu---------- 139 milyar Dolar

 

TOPLAM BORC;

 

2002 yili sonu--------- 218 milyar Dolar

2007 yili sonu--------- 436 milyar dolar

(30 milyar dolarlik özellestirme geliri buna ahil degildir.)

 

HANE HALKI BORCU;(Kredi karti,taksitle satis vs.)

 

2002 yili sonu-------- 4 milyar dolar

2007 yili sonu-------- 74 milyar dolar

 

FAIZ ÖDEMELERI;

 

1975'en 1990'da ödenen faiz toplami-----------127 milyar dolar

1999'la 2003 arasi ödenen faiz toplami---------128 milyar dolar (Bu dönemde deprem ve ekonomik kriz olmustu.)

2003'ün basi uke 2007 sonu itibariyle---------- 184 milyar dolar faiz ödenmistir.(184 milyar dolar demek 60 adet Atatürk baraji demektir.)

 

FAIZ YADA BORCKANMA ORANLARI;

 

JAPONYA------yüzde 1'in altinda borclaniyor,

Yunanistan---- " 4,68 oraninda borclaniyor,

Misir---------- " 7,13 oraninda borclaniyor,

Pakistan------ " 9,73 oraninda borclaniyor,

TÜRKIYE------ " 17,21 oraninda borclaniyor

 

 

KUR RAPORU;

 

Merkez bankasina göre YTL.yüzde 58 degerli,

Ünlü GOLDMAN SACHS'a göre yüzde 74 degerli

Pi economick'e göre YTL.cok yakinda göcecek.

 

REKORLAR;(yillik)

 

Cari acik-----39 milyar dolar

Faiz---------- 46 milyar dolar

Dis ticaret aciginin GSMH ya orani yüzde 12,5

Milli Gelir-------3000 küsur dolar yani AKP nin dedigi gibi 5000 dolar degil.

 

VE IMF'nin bir ay önceki raporu;

 

TÜRKIYE EKONOMIK KIRILGANLIGA(KRIZE)EN YAKIN ÜLKEDIR.

 

Bu tabloyu AKP ye oy veren ve hala alkislayanlara armagan etmek gerekir.

 

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

bu yazdiklariniz sadece son bes yilin bir birikimi degildir.. tamam akp sutten cikmis ak kassik degildir ama bu borclarin cogu yillarin birikimidir bunlari neden goz ardi ediyoruz neden bunlarida tartismiyoruzda sadece akpyi hedef tahtasi olarak gosteriyoruzki.. ben kesinlikle ve kesinlikle akpyi savunmuyorum ama bu tablonun hepsinide akpye yuklemek biraz sacma vede anlamsiz bu zamana kadar iktidar olan hic bir parti ulke icin akli basinda bir yatirimda bulunmamistir halen ulkenin buyuk bir bolumunde dogru durust yol bile yok olan yerlerdede alt yapi berbart oyleki ucuncu dunya ulkelerinde boyle bir sey yok ve gorulmemistir bir cok koylere bile 1980lerden sonra elektrik gelmistir ve halen karadenize ve dogunun koylerine bakin en ilkel yollarda ulasimlarini yapmaktadirlar simdi kalkipta sirf bir tarafi gunah kecisi cikarmak icin akpyi suclamak bence yanlistir bunun aslinda en buyuk sorumlusu bana gore halkin kendisidir baska sorumlu aramak yanlis...

saygilar

Gönderi tarihi:

Tabloda zaten AKP nin iktidara gelisine kadarki rakamlar verilmis yani bu botcu AKP ye niye yüklüyorsunuz derken o tabloyu tam olarak okumadiniz galiba.Yani bugüm tüm akli basinda ekonmistlerin hepsi Türkiyenin ekonomik gidisinin son 5 yilda cok kritik oldugunu vurgularken bizi AKP ye yüklenmekle suclamaniz gercekten ilginc sayin Yakisikli.Rakamlar ortada,AKP nin gelisinden öncesi ve sonrasi ortada.Bu paralar bu alinan borclar nereye gitti,Türkiye borc para alarak ekonomisini yürütüyor bunu söylemek AKP ye yüklenmekmi oluyor anlayamadim gercekten.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
bu yazdiklariniz sadece son bes yilin bir birikimi degildir.. tamam akp sutten cikmis ak kassik degildir ama bu borclarin cogu yillarin birikimidir bunlari neden goz ardi ediyoruz neden bunlarida tartismiyoruzda sadece akpyi hedef tahtasi olarak gosteriyoruzki..

 

 

Uyusun da büyüsün

 

Satın alma gücü, arttı mı, azaldı mı?

Azaldı.

Peki, satın alma gücü, gelecek 6 ay içinde artar mı, azalır mı?

Azalır.

Memleketin bugünkü genel ekonomik durumu, 3 ay öncesine göre nasıl?

Kötü.

Gelecek 3 ayda ne olur?

Biraz daha kötü.

İş bulma olanağı artar mı, azalır mı?

Azalır.

Otomobil alma ihtimali?

Azaldı.

Ev?

Azaldı.

Gelir durumu, tasarrufa uygun mu?

Değil.

Mesela 3 yıl öncesine göre, tasarruf etme imkánı ne kadar azaldı?

Yarı yarıya.

 

*

 

Kim veriyor bu cevapları?

Türk halkı.

Soran kim?

Merkez Bankası.

 

*

 

Her ay düzenli olarak "güven endeksi" adı altında anket yapıyorlar, değişik şehirlerde, birbirinden alakasız vatandaşlara yukarıdaki soruları yöneltiyorlar, cevapları da resmi internet sitesinde yayınlıyorlar.

Ben oradan aldım.

 

*

 

"Türk insanının yüzde 46.6’sı 2008 yılında hayat standardının düzeleceğini düşünüyor..."

Bunu diyen kim?

Yunan anket şirketi.

 

*

 

Yüzde 46.6 malum.

Yunanlı arkadaşlar, işi gücü bırakıp, sevabına anket yaparken, zahmet edip, küsuratı bile değiştirmemişler.

 

*

 

Hal böyleyken...

Hani, bizim gazete dün "Günaydın Türkiye" ilavesi vermişti ya...

Sanırım bir tane de "tatlı rüyalar Türkiye" ilavesi vermek gerekiyor.

Veya "bir millet uyanamıyor" ilavesi.

 

Y.Özdil

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

REKOOORRRRR!

İHRACAAATTT YÜÜZZALTIIII MİLYAAARRRR DOLAARRR OLDUUU

 

ithalat ise, 170 milyar dolarcık oldu.

 

*

 

İYİYİ BÖÖÖYLE SÖYLE.

 

kötüyü böyle.

 

*

 

Sütten çıkmış "ak" kaşık ekonomisidir bu... Sütten çıkmış "ak" kaşık ekonomisi.

 

*

 

Doğalgaza bindi mi? Bindi.

 

Elektriğe bindi mi? Bindi.

 

Benzine, mazota? Bindi.

 

Ne indi birader?

 

Bağıra bağıra söylüyorlar...

 

"RESTORANLARDAAAAA, OTELLERDEEEEE, YÜZDE 18 OLAN KDVEEE, YÜZDE 8'E İNDİİİİİ."

*

 

Ha yaşa be!

 

*

 

Mesela sen, emekli Cemil abi.

 

Maaş 600 lira.

 

Seversin dışarda yemeği...

 

Eskiden ayda 30 defa gidiyordun Boğaz'daki restoranlara, ne ödüyordun?

 

Her oturuşta 200'er lira desek...

 

6 bin lira.

 

Şimdi ne ödeyeceksin?

 

5 bin 400 lira.

 

600 liran cepte kaldı.

 

Bak, sırf senin için, restoran KDV'sinde bi kalem oynattılar, bi maaş avantan oldu.

 

E daha ne!

 

*

 

Veya sen, çiftçi Tahir emmi.

 

Al yengeyi, çocukları...

 

Uludağ'a!

 

Bir hafta ski yapsan...

 

En az 2 bin lira kárdasın.

 

*

 

Gerçi, 1 liralık mazotu, káinatta eşi benzeri görülmemiş vergiyle 2 liraya alıyorsun ama, o kadar kusur kadı kızında bile olur...

Y.Özdil

Gönderi tarihi:

Halkimizin yüzde 70 i bogazda yemek yiyemez,yüzde 95 ide Uludaga gidemez.Türkiye yüzde 30 ve yüzde 5 ler icin bulunmaz bir cennettir.

Türban,301 ve yeni anayasa disinda hic son günlerde Türkiyenin ekonomisinin nerede oldugu ile ilgili haber duyaniniz oldumu acaba?

sistem tikanmistir,Milli ekonomisi olmayan borc para alarak ekonomisini yürütp borcunu öcemeye calisan bizim gibi ülkelerin halki maalesef bu yanlis ekonomi politikalarinin daha dogrusu Kapitalizmin dislileri arasinda ezilmeye mahkumdurlar.Mahkum olan halkta ne uludaga nede bogaza gidebilir,ancak gemi sahiplerinin attigi gazelleri dinleyerek kendilerini avuturlar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Halkimizin yüzde 70 i bogazda yemek yiyemez,yüzde 95 ide Uludaga gidemez.Türkiye yüzde 30 ve yüzde 5 ler icin bulunmaz bir cennettir.

Türban,301 ve yeni anayasa disinda hic son günlerde Türkiyenin ekonomisinin nerede oldugu ile ilgili haber duyaniniz oldumu acaba?

sistem tikanmistir,Milli ekonomisi olmayan borc para alarak ekonomisini yürütp borcunu öcemeye calisan bizim gibi ülkelerin halki maalesef bu yanlis ekonomi politikalarinin daha dogrusu Kapitalizmin dislileri arasinda ezilmeye mahkumdurlar.Mahkum olan halkta ne uludaga nede bogaza gidebilir,ancak gemi sahiplerinin attigi gazelleri dinleyerek kendilerini avuturlar.

 

 

saygilarla

Sadece bir gemi olsa iyi, daha neler vaaaar neleeerrr... Neler yediler neler, en sonunda kafayı yiyip Türkiye'yi satılığa çıkardılar.

Gönderi tarihi:

Kıdem tazminatına saldırı hazırlığı

29 Ocak 2008, Salı

AKP'nin emeğe saldırı programında önemli bir yer tutan kıdem tazminatının kaldırılması hedefi için üç alternatif yol öneriliyor. Üç planda da AKP'nin işçi sınıfını bu kazanılmış haktan mahrum etmek için işsizleri pembe yalanlarla aldatmaya çalıştığı gözleniyor.

 

Her geçen gün emekçilerin kazamınlarına daha şiddetli darbeler vurmaya hazırlanan AKP, kıdem tazminatının kaldırılması için üç alternatif plan hazırlamış durumda.

 

30 Ocak'ta toplanması planlanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda ele alınacak alternatiflerin ortak bir özelliği var: Her üç alternatifte de kıdem tazminatının kaldırılması karşılığında işsizlere yönelik hakların genişletileceği yalanı söyleniyor. İşsiz yaratmakta üstüne olmayan emekçi düşmanı AKP hükümeti bu yalanlarla kendi yarattığı işsizleri yanına çekmeye çalışıyor. AKP böylelikle, işçi sınıfının en önemli haklarından biri olan kıdem tazminatını kaldırırken, bu hakkı kendilerine uzak gören işsizleri tepkisiz bırakarak işçi sınıfını bölebileceğini düşünüyor.

 

Üç saldırı planı

AKP tarafından üretilen saldırı planlarından ilkinde, kıdem tazminatının tamamen kaldırılması öngörülüyor. Bunun yerine işsizlik sigortasının genişletileceği ve sigortadan yararlananların sayısının üç katına çıkartılacağı iddia edilirken, sigortadan yararlanma süresinin de prim ödenen sürenin yarısına kadar uzatılacağı öne sürülüyor.

 

"Dağıtımlı fon" adı verilen ikinci modelde, işçiler için yatırılan primlerden ortak bir fon kurulması ve kıdem tazminatlarının bu fondan karşılanması düşünülüyor.

 

AKP, daha şimdiden bu alternatifin ileride ne hale getirileceğini de hesaplamış görünüyor, zira daha şimdiden "sistemin ilerleyen yıllarda açık vereceği, kamuya getireceği yüklerin sürdürülebilir olmadığı" öne sürülerek kıdem tazminatlarının fondaki toplam birikim ile sınırlandırılabileceği söyleniyor.

 

Üçüncü alternatif olan "katılımlı fon"da ise, her işçinin ayrı bir hesabı bulunan bir fon oluşturulması öngörülüyor. Bu fondaki hesaba patron tarafından her ay işçinin maaşının belirli bir oranında (yüzde 3) prim yatırılması ve işçi işten çıkartıldığında bu hesapta biriken parayı alması düşünülüyor.

 

Bu alternatifte de, kıdem tazminatı açık biçimde budanmış oluyor, zira eski uygulamada her yıl için bir maaşlık kıdem tazminatına hak kazanılırken, bu uygulamada tazminat yıl başına yaklaşık üçte bir maaşa düşüyor. Bu azalmanın da işsizlik sigortasındaki artış ile telafi edileceği yalanını söyleyen AKP, bu başlıkta da işsizlere havuç uzatıyor.

 

Mevcut kıdemlilere dokunmuyorlar

Yapacakları saldırının olabildiğince az dirençle karşılaşmasını isteyen AKP, mevcut çalışanları da kapsam dışı tutuyor ve işçi sınıfının kıdem tazminatına zaten hak kazanmış kesimlerini de mücadeleden uzak tutmayı hesaplıyor. Diğer taraftan, yasa yürürlüğe girdiğinde çalışmakta olan, ancak henüz kıdem tazminatına hak kazanmamış işçilerin durumunun ne olacağı belirsizliğini koruyor.

 

Kaynak:sol.org.tr

Gönderi tarihi:

Zamanlama nasıl da ayarlanmış. Türban tartışmalarının arasında cılız bir haber olarak geçiyor kimse anlamadan nasıl yasalaştırabiliriz bu hak gasbını diye. İşlerini iyi biliyor birileri.

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Sincan'daki "ilk" greve "ilk" saldırı: 46 işçi gözaltına alındı

09 Şubat 2008 -

 

8 ay önce BMİS’te örgütlenen ve ardından TİS masasına oturan TEGA işçileri, TİS’te yaşanan uzlaşmazlığın ardından bir eylemle geçtiğimiz perşembe greve çıkmıştı. Grev kararı ile beraber işten atılan 56 işçinin direnişi işyeri önünde sürüyordu.

 

Bugün sabah saatlerinde işverenin fabrikaya grev kırıcıları sokma girişimi sonrası yaşanan tartışma ve direnişte işçiler jandarma saldırısına uğradı. Jandarma saldırısı sonrası 46 işçi gözaltına alındı. Gözaltına alınan işçiler halen jandarma karakolunda ifade veriyor.

 

Sincan Organize Sanayi Bölgesi'nde yaşanan ilk grev olan TEGA Grevinde işçiler grevin 3. günü yaşanan saldırı sonrası jandarma karakolunda ifade vererek serbest bırakıldı.

 

Sendika.org – Ankara

 

Güvencesiz çalıştırma ölüm getiriyor

11 Şubat 2008 -

 

Tersaneler son aylarda sıklıkla yaşanan iş kazaları ile gündeme gelmeye başladı. Tersane işçilerinin kaçak atölyelerde çalışırken hayatını kaybeden Davutpaşa’daki işçilerle, Bursa’da çalıştıkları tekstil fabrikasında çıkan yangında ölen işçilerle, kaçak madenlerde göçük altında kalan işçilerle, inşaatlarda çalışırken hayatını kaybeden işçilerle aynı kaderi paylaşmaları tesadüf değil.

 

Türkiye’de her yıl binlerce iş kazası meydana geliyor. Bu kazaların bir çoğunda patronların maliyetten kısarak biraz daha kar edebilmek için en basit güvenlik önlemlerini dahi almaktan kaçındıkları görülürken kimi zaman kaçak atölyelerde, kimi zaman “üretim devi” fabrikalarda, kimi zaman taşeron firmalarda çalışan binlerce insanımız güvencesiz çalıştırmanın kurbanı oluyor.

 

Tuzla Tersaneler bölgesinde sayıları 30 bin ile 50 bin arasında değişen işçi çalışıyor. Bu işçilerin birçoğu güvencesiz istihdam biçimleri ile çalıştırılıyor. Sigortasız çalıştırmanın yaygın olduğu bölgede taşeron çalıştırma güvencesizliği pekiştiren önemli bir sorun haline geliyor. Binlerce işçi güvenli bir işe sahip olmadığı için gelecek kaygısı ile çalışırken bir yandan da emniyet kemeri, baret, gözlük, tulum gibi temel güvenlik malzemelerinden dahi yoksun bırakılarak çalıştırılıyorlar. Patronların sorumluluğunda gelişen bu tehlikeli ortam son aylarda gündemimize giren tersane ölümlerini yaratıyor.

 

Tuzla’da son 8 yılda 50 işçi iş kazalarında hayatını kaybetti

Tuzla’da 8 ayda 18.500 iş kazası meydana geldi

Tuzla’da son 7 ayda 14 işçi yaşanan iş kazalarında hayatını kaybetti

 

İş kazalarına dur demek için Tuzla’dan yola çıkan işçilerin TBMM’ye kadar taşıdıkları talepleri arasında işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, sigortalı çalıştırmanın yaygınlaşması, bölgede İtibari Hizmet kanununun uygulanması ve Mecliste iş kazalarına yönelik bir araştırma komisyonunun kurulması yer alıyor.

 

Sendika.org

Gönderi tarihi:

Dearsan tersanesinde işçi kıyımı

 

(15.02.08) - Dearsan Tersanesi'nde Güven Makine taşeronunda çalışmaktaydık. Kazanın olduğu gün kızakta bulunan, kazanın gerçekleştiği geminin hemen yanında çalışıyorduk. Yaklaşık saat 15:26 sıralarında gemiden gelen bağrışmalar üzerine hepimiz gemiye doğru yöneldik. Yükselen feryatlar yine bir kaza haberi veriyordu. İnsanlar geminin güvertesine doğru yönelmişlerdi, biz de hızla güverteye çıktık. Güvertenin ortalarında bulunan menhol deliğinin hemen başında bir işçi arkadaşın ağlayarak feryat ettiğini gördük. Güvenlikçiler ve işçiler deliğin başına toplanmışlardı. Bende düşen arkadaşı görmek için deliğe doğru yöneldim.

 

Yaklaşık dört metre yükseklikteki delikten düşen arkadaşın yukarıdan vuran ışık sadece gövdesini aydınlatıyordu. Kafası ve ayakları yukarıdan bakınca görünmüyordu. Hayal meyal seçilen kan yanından usul usul sızmıştı. Bir tarafta da feryatlar aralıksız durmadan devam ediyordu. Bir anda ağlayan arkadaş baygınlık geçirdi. Hepimiz arkadaşın yanına sokulup sakinleştirmeye çalıştık. O sıra uzaktan ambulans sirenleri ölüm çanları gibi çınlayarak yakınlaşıyordu.

 

Ellerinde sedyeden başka hiçbir techizat olmadan sağlık ekipleri yukarı çıktılar. Bir panik baş göstermişti. Deliğin içerisi karanlıktan tam gözükmüyordu. Taşçıların fenerleri girdi hemen araya. Sağlıkçılar deliğe doğru uzanıp içeri girdiler. O sıra iş güvenlikçiler ve taşeronlar gemide bekleyiş içerisinde olan işçileri azarlayarak aşağı indirmeye çalışıyor, gelişebilecek herhangi bir tepkiyi başlamadan bertaraf etmenin telaşı içerisindeydiler.

 

Kazanın şokunu bağrışmalarla o anda atabildim. İşçileri itekleyemeye başlayan bir güvenlikçiyle ağız dalaşı başladı o anda. Bu sefer ben bağırmaya başlamıştım, "kalp krizi tutanağı mı tutacaksınız neden insanları itekliyorsunuz" vb. sözler tepki gösterdim. İtiş-kakış başlamışken düşen arkadaşın kalbinin durduğunu anladık. Sağlık ekiplerinin aşağı doğru hızla yönelmesiyle ortamda yerini bir bekleyişe bıraktı. O anda arkadaşın hala yaşadığını ama her an ölebileceğini anlamıştık. Elektro şok cihazı yukarı çıktı, beş dakika geçmemişteki sağlık ekipleri delikten dışarı çıktılar. Bu sefer ben yine arkadaşın durumunun ne olduğunu sordum. Arkadaşın öldüğünü o anda anlamıştık.

 

Hiçbir ekipman kullanmadan arkadaşın vücudunun belli yerlerine giren demir parçalarını elleriyle çıkartıp arkadaşı sedyeye koymak isteyenler, Cevat isimli arkadaşın ölümüne neden olmuşlardı. Yeniden bir itiş-kakış ve işçileri olay yerinden uzaklaştırma çabaları, bu sefer daha gergin bir atmosfer oluşturdu. Ben bir güvenlikçiyle girdiğim tartışma üzerine adamın üzerine yürüyünce birlikte çalıştığım arkadaşlar ve ustabaşı araya girmesiyle sonuçlandı.

 

Gemiden aşağı inmiştik, tersane güvenlikçilerinin terörü devam ediyordu. Aşağıda da birçok kere birbirimize saldırma girişimizde bulunduysak da işçiler tarafından engellendik.

 

Aşağıda ölen arkadaşın iş arkadaşlarıyla gerçekleşen diyalogda olayın gerçek yüzünü öğrenmiş olduk. Cevat Toy isimli gemide tavcı olarak çalışan arkadaşımız yemek paydosundan sonra bir daha ortalıkta görünmemiş. Birlikte çalıştıkları yakını durumu yetkililere bildirdiyse de ciddiye alınmamış. Arkadaşın düşmesinden yaklaşık üç saat sonra yakınının kendi çabalarıyla arkadaşın düştüğü yer tespit edilmiş. Üç saattir ölmeyen arkadaşımız zamanında müdahale edilebilseydi şimdi aramızda olacaktı. Belki müdahale edildiği zaman doğru bir müdahale yapılsaydı arkadaşımız yine de yaşıyor olabilirdi.

 

Ama insan yaşamının hiçe sayıldığı, insanların göz göre, göre can verdiği tersanelerde böylesi bir bekleyiş ne yazık ki gerçekçi değil. Şimdiye kadar yaşanan cinayetlerin tablosu bir katliam tablosundan başka bir şey değil.

 

Aşağıda bekleyiş halinde dururken bu seferde kapı güvenlikçisi olay yerine doğru işçileri dağıtmaya çalışarak ilerliyordu. Ölümlerin bu kadar alışılageldiği bir atmosferde işçilerin yaşananlara tepkisiz kalması ve geri çekilmeleri üzerine, bu sefer bir kavga da güvenlikçiyle yaşadık. Şefinin geldiğini ve herkesin dağılmasını söyleyerek gelen güvenliğe olayın hezimetiyle bağırarak karşılık verdim, güvenlikçi sesini kestiyse de ustabaşı ve arkadaşlar bizi sakinleştirmek için olay yerinden uzaklaştırdılar. İşçilerin tepkisizliği ise cabası.

 

Çalışma saati bitmeden bizleri gönderdiler. Sonraki günde tersanede kimsenin çalışmayacağını söylediler.

 

Cevat Toy’un ölümünden 2 gün sonra tersaneye çalışmaya gittik. Tersanede üretim halindeki Gemiye “Artık yeter! Ölmek istemiyoruz TİB-DER” pankartı asılmıştı. Bundan kaynaklı olarak Tersane patronu çılgına dönmüştü. Dolayısıyla ilk hedef tersane içinde çalışan öncü işçilerdi. Aynı gün içerisinde Güven Makine taşeronunda çalışan 25 işçinin işine son verildi. Biz Tersane İşçileri Birliği Derneği üyesi idik. İşten atılanlar arasında sendika üyeleri de vardı. Tek derdimiz tersanelerde insanca çalışma ve yaşam koşullarıydı. Bunun gerçekleşmesi için işçileri uyarmaya, bilinçlendirmeye ve harekete geçirmeye çalışıyorduk. Bundan dolayıdır ki işimize son verildi. Ancak Tuzla tersanelerinde çalışma ve yaşam koşulları düzelene, sigortasız çalışma, düşük ücretler, taşeronlaştırma ve iş cinayetleri sona erene kadar mücadelemiz sürecek!

 

Tersane İşçileri Birliği Derneği Üyeleri

Doğu Cem Gümüş-Hasan Canlıer

 

kaynak:istanbul.indymedia.org

Gönderi tarihi:
Türkiye istatistik kurumu(TÜIK),EUROSAT,ve OECD isbirligi ile yapilan bir arastirmanin aci tablosu;

Yoksullukta Avrupa Birligine üye ve aday ülkelerle,EFTA ve Bati Balkan ülkelerinden olusan 37 ülke icinde Türkiye'nin en yoksul ülkelerin basinda geldigi ortaya cikti.

Satin alma gücüne göre,kisi basina milli gelirde Türkiye'nin 27 AB ülkesi ortalamasinin ücte biri düzeyine bile ulasamadigi anlasilmistir.

Belcikada bu tutar Türkiye'nin 9 kati oldugu belirlendi.

Avrupa birligine üye ve aday ülkelerle,EFTA ve Bati Balkan ülkelerinden olusan 37 ülke icinde Türkiye'nin Arnavut'luk,Bosna-Hersek ve Makedonya'dan sonra en yoksul ülke oldugu ortaya cikti.

9 Türk'ün gelirinin 1 Lüksemburglunun gelirine esit olduguda bu tespitler arasinda.

 

*Simdi AKP ve onun reklamcilarina sormak gerekir.5 yildir bu ülkeyi kalkindirdiginizi,insanlari refaha ulastirdiginizi,Türk milletinin yasam standartlarini arttirdiginizi söyleyip durdunuz,bizde bunlarin dogru olmadigini halki kandirdiginizi iddia ettik,peki hakli cikmadikmi simdi.Yukardaki rakamlar yalanmi yanlismi,AKP ye karsi olanlarin uydurmasimi?

Hayir,bu ülkede AKP hic birsey yapmadi göz boyamaktan ve halki birbirine düsürmekten baska.Zengini daha zengin fakiri daha fakir yapmaktan baska hicbirsey yapmadi AKP.AKP iktidarda kalabilmek ugruna terörü bile mübah saydi.Terörün sirtindan ülkeyi bölmeye calisti ve hala calisiyor.

 

 

saygilarla

Sayin politika, bir eksiginizi düzeltmek istiyorum. Sadece AKP=yolsuzluk demek sorulan soruya yarim cevap anlamina gelir. Dogru cevap bana göre, bu güne kadar gelmis gecmis tüm siyasi iktidarlar = yolsuzluk, sadece AKP'yi bu konuda öne cikartmak diger yolsuzlari savunmak anlamina gelebilir, dikatli olmak gerek. Ülkeyi yöneten ve yönetimi sirasinda yolsuzluk yapmamis bir parti taniyormuyuz acaba???

Saygilar

Gönderi tarihi:
Sayin politika, bir eksiginizi düzeltmek istiyorum. Sadece AKP=yolsuzluk demek sorulan soruya yarim cevap anlamina gelir. Dogru cevap bana göre, bu güne kadar gelmis gecmis tüm siyasi iktidarlar = yolsuzluk, sadece AKP'yi bu konuda öne cikartmak diger yolsuzlari savunmak anlamina gelebilir, dikatli olmak gerek. Ülkeyi yöneten ve yönetimi sirasinda yolsuzluk yapmamis bir parti taniyormuyuz acaba???

Saygilar

Düzeltmeniz icin tesekkürler sayin Ucansahin,haklisiniz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tuzla tersaneleri mezarlık gibi: Bir işçi daha öldü...

 

Hasan ERŞAN Serdar CANİPEK / İSTANBUL

 

Tuzla tersanelerinde dün bir işçi daha hayatını kaybetti. Dün elektrik akımına kapılan 24 yaşındaki Mikail Kavak'la birlikte 7 ayda ölen işçi sayısı 17 oldu..

 

Tuzla tersane Bölgesi'nde dün 24 yaşındaki bir işçi, kablo toplarken elektrik çarpması sonucu hayatını kaybetti. Ölümü, bölgede yaşanan 17'nci ölüm olarak kayda geçen gencin, artan siparişlere rağmen iş gücünün azlığına kurban gittiği ileri sürüldü. Tuzla'daki Desan Tersanesi'nde kaynak yardımcısı olarak çalışan Mikail Kavak, dün öğle saatlerinde kaynak makinelerine bağlı eletrik kablolarını toplamak istedi. Ancak genç işçi elektrik akımına kapıldı. Kavak'a arkadaşları suni tenefüs yaptı. Kavak, kurtarılamadı.

 

7 AYDA 17 İŞÇİ ÖLDÜ

Ağabeyi Durmuş Kavak'ın da kaynak ustası olarak çalıştığı tersanede kısa süre işe başlayan gencin ölümü ailesi ile arkadaşlarını yasa boğdu. Desan Tersanesi'nin yöneticelerinden Muhsin Divan, olaya çok üzüldüklerini belirterek "Kendisi sigortalı olarak bir kaç yıldır burada görev yapan bir işçi. Ne yazık ki böyle feci olaylar olabiliyor" dedi. 2012 yılının siparişlerini bile aldığı öğrenilen Tuzla tersanelerinde 12 Şubat'ta da çalıştığı geminin ambarına düşen Cevat Toy adlı işçi yaşamını yitirmişti. Tersanelerde son 7 ayda ise 17 işçi düşme, elektrik çarpması, zehirlenme gibi nedenlerle hayatını kaybetti.

 

'ÖRTBAS EDİLİYOR'

Son 8 yılda ise bu sayı toplam 52. Kazalarla ilgili olarak Limter-İş Sendikası yetkilileri ise güvenlik olmadığını, riskli işlerin taşeronlar aracılığıyla sigortasız işçilere yaptırıldığını, ölenlerin sigortasız olduğunu, ölüm raporları değiştirilerek olayların örtbas edildiğini, yakınlarının da 'kan parası' verilerek susturulduğunu ileri sürüyorlar.

 

 

Kaynak:sabah.com.tr

Gönderi tarihi:

İşte gerçek enflasyon

Ankara Ticaret Odası (ATO), resmi istatistiklerde yıllık enflasyon yüzde 8,2’ye kadar gerilerken halkın günlük yaşamında en fazla tükettiği büyük bölümü gıda maddesi olan mal ve hizmetlerin fiyatlarında son bir yılda yüzde 275’e varan oranlarda fiyat

artışları yaşandığını belirledi.

 

ATO’nun en fazla kullanılan 100 mal ve hizmetin fiyatlarını esas alarak yaptığı araştırma, “vatandaşın enflasyonunun” düşmeyip artmaya devam ettiğini gösteriyor. Ankara’da en fazla alışveriş yapılan merkezlerden toplanan fiyatlara göre son bir yıllık dönemde özellikle gıda maddelerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, bilinen enflasyonun oldukça üzerinde gerçekleşti. Fiyatı derlenen 100 maddeden 71’inin fiyatında yüzde 4’le yüzde 275 oranları arasında artışlar yaşanırken, bir maddenin fiyatı değişmedi, 28 maddenin ise fiyatı azaldı.

 

Ocak 2007 ile Ocak 2008 ayları arasında ekmek, çay, un, elektrik, kömür, kira, su, doğal gaz fiyatları, telefon, belediye otobüsü ve dolmuş ücreti gibi önemli maddelerin fiyatlarında resmi enflasyonun bir iki katı artışlar yaşandı.

 

TEMEL GIDADA YÜZDE 100 ARTIŞLAR

ATO’nun büyük bölümü gıda maddesi olmak üzere özellikle dar gelirlilerin en fazla satın almak zorunda olduğu 90 mal ve hizmete ilişkin olarak derlediği fiyatlara göre son bir yıllık dönemde en yüksek fiyat artışı yüzde 275’le limonda yaşandı. Taze fasulyenin fiyatının yüzde 101 oranında arttığı Ocak 2008 sonu itibariyle son bir yıllık dönemde roka fiyatı yüzde 100, kırmızı mercimeğin fiyatı yüzde 100, patlıcanın fiyatı yüzde 95, mandalina ve balın fiyatı yüzde 80 oranında artış gösterdi.

 

KURU FASULYE FİYATI YÜZDE 62 ARTTI

 

Türkiye’de dar gelirli ailelerin en fazla tükettiği ürünlerden olan kuru fasulyenin fiyatında son bir yılda yüzde 62, ayçiçeği yağının fiyatında yüzde 63, kabak fiyatlarında yüzde 73, marul, lahana, havuç fiyatlarında yüzde 60, pilavlık bulgur fiyatlarında yüzde 52 artış yaşandı.

 

Son bir yıllık fiyat artışları süt, pırasa, patates, kuru soğan fiyatlarında yüzde 50, zeytin fiyatlarında yüzde 47, tuz fiyatında yüzde 45, makarna ve şehriye fiyatlarında yüzde 40, salça fiyatlarında yüzde 38, piliç eti fiyatında yüzde 37, yoğurt fiyatlarında yüzde 35, pirinç fiyatında yüzde 34 olarak gerçekleşti.

 

Ocak 2007 - Ocak 2008 aylarında geçerli olan fiyatlar dikkate alınarak yapılan karşılaştırmaya göre, turp, elma, ıspanak, domates gibi maddelerin fiyatlarında yüzde 33’e varan oranlarda artışlar yaşandı. Son bir yılda yumurta fiyatları yüzde 25, yemeklik tereyağı fiyatları yüzde 24, kahvaltılık tereyağı fiyatları yüzde 23, margarin fiyatları yüzde 21 artış kaydetti. Un fiyatlarında yüzde 23, beyaz peynir fiyatlarında ise yüzde 24 oranında artış gözlendi.

 

SU YÜZDE 23 ZAMLANDI-

 

Ankara’da ortalama kiralar son bir yılda yüzde 20 oranında artarken, elektrik faturaları da geçen yılın aynı ayına göre yaklaşık yüzde 20 oranında zamlı gelmeye başladı. Dar gelirli ailelerin en önemli besin kaynağı olan ekmek fiyatları son bir yılda yüzde 19, çay fiyatları yüzde 18 oranında artış gösterdi.

 

Son bir yıllık dönemde kömür fiyatları yüzde 17, belediye otobüsü ücretleri yüzde 14, dolmuş ücretleri yüzde 19, telefon görüşme ücretleri yüzde 16 artarken, su faturaları da yüzde 23 oranında zamlandı. Son bir yılda doğalgaz fiyatı yüzde 9, benzinin fiyatı yüzde 16, tüp gazın fiyatı yüzde 18 artış gösterdi.

 

FİYATI AZALAN MADDELER

 

Dana etinin fiyatının yüzde 4 arttığı son bir yıllık dönemde koyun etinin fiyatı değişmezken bazı ürünlerin fiyatlarında ise çeşitli oranlarda düşüşler yaşandı. Balık, hazır meyve suyu fiyatlarında yüzde 3, gazoz, çikolata, gofret, sucuk, salam fiyatlarında yüzde 4, sosis fiyatlarında yüzde 10, ketçap fiyatlarında yüzde 17, sarımsak fiyatları yüzde 19, sivri biber fiyatları yüzde 21, yeşil soğan fiyatları yüzde 30, salatalık fiyatı yüzde 37, hazır kahve fiyatları ise yüzde 64 oranında azaldı.

 

ATO Başkanı Sinan Aygün, ekmek ve su gibi vazgeçilmez birçok üründeki fiyat artışının resmi enflasyon oranının birkaç katı olduğunu belirtti. Aygün, “Enflasyon otomobil, epilasyon aleti, yurt dışı tur ücreti, uçak bileti gibi maddelerin de aralarında bulunduğu vatandaşların büyük çoğunluğunun hayatında satın almayacağı maddeler de ortak edilerek hesaplanıyor. Bu yüzden de evdeki hesap çarşıya uymuyor. Haberlerde enflasyonun düştüğünü duyan vatandaşın çarşı-pazarda aklı şaşıyor” dedi.

 

Aygün, ekmek, su, elektrik, kömür, doğalgaz, un, kira, telefon, ulaştırma gibi temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında meydana gelen çok küçük artışların bile vatandaşların bütçesini alt üst etmeye yettiğini ve sofrasındaki ekmeğini eksilttiğini belirterek şunları söyledi:

 

TÜİK’İN SEPETİ ENFLASYONU GİZLİYOR

 

“Türkiye’de bilinen yıllık enflasyon oranı yüzde 8,2. Bu enflasyon sepetinin içerisinde sadece 60-70 tane günlük hayatta kullandığımız mal ve hizmet bulunuyor. Gerisi giyim eşyası, elektrikli ev aleti, elektronik ürün, otopark ücreti, yurt dışı turları gibi çok fazla kullanılmayan maddelerden oluşuyor. Çok kullanılan maddelerin fiyatları artmaya devam ederken, az kullanılanların fiyatı ya düşüyor ya da yerinde sayıyor. Az kullanılan mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki düşüşler, ortalamayı aşağı çektiği için gerçek enflasyonu gizliyor.”

 

ANKA Yayın Tarihi : 16 Şubat 2008 Cumartesi

Gönderi tarihi:
İşte gerçek enflasyon

Ankara Ticaret Odası (ATO), resmi istatistiklerde yıllık enflasyon yüzde 8,2’ye kadar gerilerken halkın günlük yaşamında en fazla tükettiği büyük bölümü gıda maddesi olan mal ve hizmetlerin fiyatlarında son bir yılda yüzde 275’e varan oranlarda fiyat artışları yaşandığını belirledi.

Sayın Hüseyin,

Bu milletin umrunda değil ki enflasyon, fiyat artışları, iç ve dış borçlanmalar...

 

Bu hükümet bedava kömür dağıttı mı? Dağıttı!

Türbanı serbest bırakmaya çalışıyor mu? Çalışıyor!

 

Eee daha ne? Gelsin oylar :)

Gönderi tarihi:

Sayın Hüseyin,

Bu milletin umrunda değil ki enflasyon, fiyat artışları, iç ve dış borçlanmalar...

 

Bu hükümet bedava kömür dağıttı mı? Dağıttı!

Türbanı serbest bırakmaya çalışıyor mu? Çalışıyor!

 

Eee daha ne? Gelsin oylar :)

 

Sayın Yarasa haklısınız. Fakat bilincin farklı noktalarını da uyarmak lazım.

Gönderi tarihi:

yaa pardon ama bu fakirlikten en çok halk etkileniyor diyorsunuz. şunuda göz önüne alın bu zamanda artık halkımız yiyecek-içecek-giyecek... te olan zam miktarına bakıyor elektrik ,su, doğal gaz'a ne kadar zam kimin döneminde tavan yapmış ona bakıyorlar farketmiyorsunuz belki ama akp döneminde abartılacak kadar hatta hemen hemen hiç zam olmadı bile diyebiliriz.. önceden başımızda olanları düşünün sabah bi kalkıyoruz elektriğe zam gelmiş bi kalkıyoruz çaya vb.. şeylere zam gelmiş rica ediyorum durumu biraz daha geniş düşünün... kendinize iyi bakın.. Allaha emanet olun..

Gönderi tarihi:

18/02/2008

Emeklilik yaşı 65'e çıkacak aylıklar 213 YTL'ye inecek

 

 

AKP hükümetinin sosyal güvenlik sisteminde "reform" amacıyla Meclis'ten çıkarmaya çalıştığı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası'nda (SSGSS) yapılan değişiklikler TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kurulan alt komisyondan ana komisyona geldi. Tasarı kanunlaşırsa eğer, 65 yaşına gelip 9 bin prim gün ödeme yaparak emekli olanların eline geçecek rakam, asgari ücretin yüzde 3 5'i kadar yani bugünkü rakamlarla 213 YTL olacak. Bugün ise asgari ücret düzeyi veya bu düzeye yakın rakamlarda aylık kazancı olan biri, 3 bin 600 gün veya 5 bin günle SSK'den emekli aylığı olan biri SSK'den emekli olduğunda alt sınır emekli aylığı olan 558 YTL'den emekli aylığı alıyor. Yani emeklilik yaşı 65'e çıkarılınca alacağınız emeklilik aylığı artmayacak, tersine azalacak.

İŞÇİ VE ESNAFIN EMEKLİ AYLIĞI DÜŞECEK

Bugün için 5 bin gün prim ödeyen çalışanların SSK'dan alacağı emekli aylığı bağlama oranı yüzde 60, BağKur'da yüzde 65 ve Emeldi Sandığı'nda da yüzde 75'tir. Bu oran "reformun" şimdiki geçerli olan halinde, 2015 yılına kadar yıllık yüzde 2,5 ve 2016 yılı ve sonrasında yüzde 2 olarak yasalaşmıştı. Ancak SSGSS ile yüzde 2,5'luk oran yüzde 2'ye düşürülüyor. İndirim sacede SSK ve BağKur'a bağlı olanları etkilerken Emekli Sandığı üyelerinin emekli aylığı bağlama oranına dokunulmuyor. SSGSS tasarısı Meclis'ten geçerse, 5 bin gün için bir SSK'linin yüzde 60 olan aylık bağlama oranı yüzde 27'ye, 3 bin 600 gün için ise yüzde 20'ye düşecek. BağKur'lular da 15 yıl çalıştıktan sonraki kısmi emeklilikte şimdiki emekli maaşının yüzde 30'unu, 25 yılla tam emekli aylığında çalışırkenki ortalama maaşının ise yüzde 50'sini alacak. Yani, şu an aylık ortalama 1.000 YTLile 25 yıl çalışanlar emekli olduklarında 650 YTL maaş alıyorlar. Ancak emekliliğine 10 yıl olan biri emekli olduğunda artık 650 YTL değil 590 YTL, 15 yıl varsa 560 YTL maaş alacak. Üstelik aylıklardaki "alt sınır" kalkacağı için maaşlar daha da düşecek.

Emekli aylıklarının bu haliyle dibe vuracağı itirazı üzerine tasarıya eklenen aylıkşara alt sınır uygulamasıyla hiç bir emekli aylığının asgari ücretin yüzde 35'inden yani 213 YTL'den az olmayacağı kararlaştı-rılsa da, 213 YTL ile nasıl geçinileceği ise cevap bekleyen sorular arasında.

 

ELÇİN YILDIRAL

Kaynak:birgun.net

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.