Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Ya da şöyle de denebilir.Madem ki insanlar da kendi kendilerine bu işi başarabiliyor o halde azraile gerek yok sonuçta ölüyorsun.Sonra birinde devreye gir birinde girme işi savsaklıyor gibime geliyor

Gönderi tarihi:
Ya da şöyle de denebilir.Madem ki insanlar da kendi kendilerine bu işi başarabiliyor o halde azraile gerek yok sonuçta ölüyorsun.Sonra birinde devreye gir birinde girme işi savsaklıyor gibime geliyor

 

O zaman bu durumda şunu da düşünmemiz gerekiyor. Eğer Azrailsiz kişi ölebiliyorsa o zaman kişi kendi ölümüne sebep olmayacaksa ek olarak onun ölümüne hiç bir olay sebep olmayacaksa bu kişi kendi kendine birden ölse bunu nasıl değerlendireceksiniz ? Dışardan görünmeyen bir el müdahele etmiş olmaz mı ölmesi için.

 

Hiç bir şey ölümüne neden olmayacaksa neden hiç ölümsüz insan yok. Neden hepsi ölüyor günün birinde.

Gönderi tarihi:
Sebepsiz bir ölüm hiç yok mudur tıbbi açıdan? İşin içinde tıbbi açıklaması olmayan bir ölüm yok mudur?

 

Bana bir tane sebepsiz ölüm gösterebilirmisiniz?

Gönderi tarihi:
O zaman bu durumda şunu da düşünmemiz gerekiyor. Eğer Azrailsiz kişi ölebiliyorsa o zaman kişi kendi ölümüne sebep olmayacaksa ek olarak onun ölümüne hiç bir olay sebep olmayacaksa bu kişi kendi kendine birden ölse bunu nasıl değerlendireceksiniz ? Dışardan görünmeyen bir el müdahele etmiş olmaz mı ölmesi için.

 

Hiç bir şey ölümüne neden olmayacaksa neden hiç ölümsüz insan yok. Neden hepsi ölüyor günün birinde.

 

Ölüm sebepsiz olmaz sayın Muallim-i Ali,

Elbet bir sebebi vardır.

Tekrar soruyorum bana sebepsiz bir ölüm gösterebilirmisiniz?

Ondan sonra bunun üzerine teori kurun. Görünmez el arama işini sonra yapın...

Gönderi tarihi:
Bana bir tane sebepsiz ölüm gösterebilirmisiniz?

 

Evet demek ki sebepsiz ölüm olmamalı dimi. Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara göre sebepsiz ölüm olmaz.

Peki o zaman ölüme çare aramak boşa değil midir ? Bilimsel açıdan ve her ölümün bir sebebi olması açısından

asla mükemmel olamıyacağımız anlaşılıyor dimi sayın yersoy.

 

 

Fakat aşağıdaki örnekleri biz inancımıza göre mucize olarak niteleriz. Siz ister inanın ister inanmayın. Bize göre durum böyle :)

 

Siz inanıyormusunuz bilmem ama kendi inancım açısından olaya baktığımda Ashab-ı Kehf in mağarada yıllarca uyumuş olması geliyor aklıma. Uyuyup da uyanamamak hem de yıllarca...Yine inancımıza ve kurandaki bilgilere göre Hz. İsa'nın ölümü sebepsizdir. Doğumu ve ölümü mucize olan peygamber :)

Gönderi tarihi:
Evet demek ki sebepsiz ölüm olmamalı dimi. Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara göre sebepsiz ölüm olmaz.

Peki o zaman ölüme çare aramak boşa değil midir ? Bilimsel açıdan ve her ölümün bir sebebi olması açısından

asla mükemmel olamıyacağımız anlaşılıyor dimi sayın yersoy.

 

 

Fakat aşağıdaki örnekleri biz inancımıza göre mucize olarak niteleriz. Siz ister inanın ister inanmayın. Bize göre durum böyle :)

 

Siz inanıyormusunuz bilmem ama kendi inancım açısından olaya baktığımda Ashab-ı Kehf in mağarada yıllarca uyumuş olması geliyor aklıma. Uyuyup da uyanamamak hem de yıllarca...Yine inancımıza ve kurandaki bilgilere göre Hz. İsa'nın ölümü sebepsizdir. Doğumu ve ölümü mucize olan peygamber :)

 

Sebepsiz ölüm yoktur! İsa'da, insanlar onun tipini beğenmedikleri için çarmıha gerilmedi.

 

(O güne değin krallar kendini tanrı olarak sunarken, Kudüs krallığına öykünen Hz. İsa da bu etki altında tanrının kendisi olmasa da oğlu olarak hareket etmektedir. Kutsal Kitap'taki tanrının oğlu kavramı aslında derin sosyolojik bir anlama sahiptir. Tanrı olmak yerine, oğlu olmak yeni bir gelişmedir. Kutsal ruh, tanrı soyu anlamına gelmektedir.

 

Dönemin zihniyet yapısı içinde doğan Hz. İsa, özünde bu yapıda bir reform denemesine girişmektedir. Dolayısıyla hem Roma'nın hem de Yahudilerin din kültünde farklılaşmaya yol açmaktadır. Hem Yahuda Krallığı, hem de Roma valisinin işbirliği halinde Hz. İsa'yı çarmıha germeleri yeni çıkışın devrimci özelliğinden ileri gelmektedir. O dönemin büyümüş yoksul ve işsiz insan kütleleriyle alt düzeyde din adamları ve devlet memurları İsa'ya ilgi duymaktadırlar. Zaten Hz. İsa, bir günde ortaya çıkmıyor. Dönemin çok önemli 'Esseniler' tarikatı ile ilişkilidir. Yine bir peygamber olarak anılan Hz. Yahya'nın elinden halifeliği almıştır. Yahya'nın, İsa'nın çarmıha gerilmesinden önce başı kesilecektir. Bu dönemde yoğun olarak işsiz ve yoksul kitlesi sürekli büyümektedir. Kısacası köleci sistemin önemli bir kriz süreci yaşanmaktadır. Hıristiyanlık biçimindeki zihniyet devrimi birkaç yüzyıllık evrimin sonucudur. Bir nevi yakın çağın marksist, sosyal demokrat ve sosyalist hareketine benzemektedir. Hıristiyanlık Roma'nın izinde yürüyen, adeta onun gölgesi gibi hareket eden bir yayılım göstermiştir. Tarihin en kapsamlı ilk yoksullar partisi olarak da düşünülebilir. Etnisiteyi değil, hümanizmi esas almıştır. Bu yönüyle de Roma kozmopolitizmini takip etmiştir. Roma imparatorlarına karşı en önemli direnme iddiaları, imparatorun tanrı olamayacağı söylemidir. Tanrı baba vardır, Hz. İsa onun oğludur. Bu cümlede Roma imparatorluk zihniyetinin çözdürülmesi esastır. Görünüşteki din savaşı özünde bir siyasi savaştır. İlk başta havariler, daha sonra birçok aziz ve azize, rahip ve rahibenin büyük fedakarlıklarıyla Roma'nın manevi zihniyeti fethedilir. Büyük Konstantin'le siyasi fetih tamamlanır. Hıristiyanlık artık yeni devletin, Bizans'ın resmi ideolojisidir. Baştan sona çok şiddetli bir mezhepleşme kavgası yaşamıştır. Bu günümüzde de hala devam eden bir rekabettir. Özünde ise farklı sınıflar ve etnik yapıların çıkar savaşları söz konusudur.

 

Hıristiyanlığın museviliğin bir mezhebi olarak geliştiği, museviliğin de Sümer ve Mısır tanrı krallarına başkaldıran peygamber geleneğinin güçlü bir geleneği olan İbrahim peygamberden kaynaklandığı, Hz. Musa'yla bir çıkışa geçtiği, Davut ve İşaya gibi büyük halkalardan sonra Hz. İsa'yla anlatıldığı gibi devam ettiği, teolojide yoğun işlenen bir konudur.)

 

Alıntıdır

Gönderi tarihi:
Evet demek ki sebepsiz ölüm olmamalı dimi. Allah'ın koyduğu kanun ve kurallara göre sebepsiz ölüm olmaz.

Peki o zaman ölüme çare aramak boşa değil midir ? Bilimsel açıdan ve her ölümün bir sebebi olması açısından

asla mükemmel olamıyacağımız anlaşılıyor dimi sayın yersoy.

 

 

Fakat aşağıdaki örnekleri biz inancımıza göre mucize olarak niteleriz. Siz ister inanın ister inanmayın. Bize göre durum böyle :)

 

Siz inanıyormusunuz bilmem ama kendi inancım açısından olaya baktığımda Ashab-ı Kehf in mağarada yıllarca uyumuş olması geliyor aklıma. Uyuyup da uyanamamak hem de yıllarca...Yine inancımıza ve kurandaki bilgilere göre Hz. İsa'nın ölümü sebepsizdir. Doğumu ve ölümü mucize olan peygamber :)

 

Sayın Muallim-i Ali

Yine başladık kelime oyunlarına...

Karşılıkllı atışmaya döndü bu iş.

 

Siz dediniz ki:

 

Sebepsiz bir ölüm hiç yok mudur tıbbi açıdan? İşin içinde tıbbi açıklaması olmayan bir ölüm yok mudur?

Ek olarak böyle bir ölümün olduğuna da inanıyorsanız onu nasıl değerlendirirsiniz ?

 

Ben de sordum bilmediğim için:

 

Sebepsiz bir ölüm gösterirmisiniz diye... Çünkü her ölümün tıbbi bir açıklaması vardır sayın Muallim-i Ali... Biz zaten böyle olduğunu savunuyoruz. Siz kalkıp sebep vardır diyorsunuz şimdi de....

 

Şimdi bana kelime oyunu yapmadan şu alttaki cümlenizin altını doldururmusunuz?

Sebepsiz bir ölüm hiç yok mudur tıbbi açıdan? İşin içinde tıbbi açıklaması olmayan bir ölüm yok mudur?

 

Ya da anlamsız yere kelime oyunları yaptığınızı ve polemik yarattığınızı söyleyiniz... Bunu da itiraf etmek ayıp değildir. Her insan bu hatayı yapabilir....

 

Saygılarımla

Gönderi tarihi:

Bizim inancımızda mucize niteliğinde iki örnek söyledim. Buna inanıp inanmamanızı es geçebiliriz bu gayet doğal.

 

İstisna kaideyi bozar mı bozmaz mı ? -Bozmaz dimi...Yani her ölümün bir sebebi olması gerektiği görüşünde anlaştık mı anlaşmadık mı ?

Gönderi tarihi:
Bizim inancımızda mucize niteliğinde iki örnek söyledim. Buna inanıp inanmamanızı es geçebiliriz bu gayet doğal.

İstisna kaideyi bozar mı bozmaz mı ? -Bozmaz dimi...Yani her ölümün bir sebebi olması gerektiği görüşünde anlaştık mı anlaşmadık mı ?

 

Sayım Muallim-Ali,

Bilerek mi yapıyorsunuz? Bırakın şimdi ne olur mucizeleri de görüşleri, istisnaları da... Bunu sonra tartışırız... Korkmayın bu istisna ile din yıkılmış olmayacak. O kadar kof değildir heralde bu öğreti?

Çok mu zor soru soruyorum?

 

Bana dediğiniz gibi bir örnek gösterin: Tıbbi açıdan sebebi olmayan bir örnek...

 

Salladınız mı yoksa? Söylediyseniz bir bildiğiniz vardır değilmi?

 

Ayrıca bunu aşmadan diğer konuya geçemeyeceğimiz için anlaşamadık maalesf...

 

Hala yanıt bekliyorum.... Lütfeeennnn....

Gönderi tarihi:
Sebepsiz ölüm yoktur! İsa'da, insanlar onun tipini beğenmedikleri için çarmıha gerilmedi.

 

(O güne değin krallar kendini tanrı olarak sunarken, Kudüs krallığına öykünen Hz. İsa da bu etki altında tanrının kendisi olmasa da oğlu olarak hareket etmektedir. Kutsal Kitap'taki tanrının oğlu kavramı aslında derin sosyolojik bir anlama sahiptir. Tanrı olmak yerine, oğlu olmak yeni bir gelişmedir. Kutsal ruh, tanrı soyu anlamına gelmektedir.

 

Dönemin zihniyet yapısı içinde doğan Hz. İsa, özünde bu yapıda bir reform denemesine girişmektedir. Dolayısıyla hem Roma'nın hem de Yahudilerin din kültünde farklılaşmaya yol açmaktadır. Hem Yahuda Krallığı, hem de Roma valisinin işbirliği halinde Hz. İsa'yı çarmıha germeleri yeni çıkışın devrimci özelliğinden ileri gelmektedir. O dönemin büyümüş yoksul ve işsiz insan kütleleriyle alt düzeyde din adamları ve devlet memurları İsa'ya ilgi duymaktadırlar. Zaten Hz. İsa, bir günde ortaya çıkmıyor. Dönemin çok önemli 'Esseniler' tarikatı ile ilişkilidir. Yine bir peygamber olarak anılan Hz. Yahya'nın elinden halifeliği almıştır. Yahya'nın, İsa'nın çarmıha gerilmesinden önce başı kesilecektir. Bu dönemde yoğun olarak işsiz ve yoksul kitlesi sürekli büyümektedir. Kısacası köleci sistemin önemli bir kriz süreci yaşanmaktadır. Hıristiyanlık biçimindeki zihniyet devrimi birkaç yüzyıllık evrimin sonucudur. Bir nevi yakın çağın marksist, sosyal demokrat ve sosyalist hareketine benzemektedir. Hıristiyanlık Roma'nın izinde yürüyen, adeta onun gölgesi gibi hareket eden bir yayılım göstermiştir. Tarihin en kapsamlı ilk yoksullar partisi olarak da düşünülebilir. Etnisiteyi değil, hümanizmi esas almıştır. Bu yönüyle de Roma kozmopolitizmini takip etmiştir. Roma imparatorlarına karşı en önemli direnme iddiaları, imparatorun tanrı olamayacağı söylemidir. Tanrı baba vardır, Hz. İsa onun oğludur. Bu cümlede Roma imparatorluk zihniyetinin çözdürülmesi esastır. Görünüşteki din savaşı özünde bir siyasi savaştır. İlk başta havariler, daha sonra birçok aziz ve azize, rahip ve rahibenin büyük fedakarlıklarıyla Roma'nın manevi zihniyeti fethedilir. Büyük Konstantin'le siyasi fetih tamamlanır. Hıristiyanlık artık yeni devletin, Bizans'ın resmi ideolojisidir. Baştan sona çok şiddetli bir mezhepleşme kavgası yaşamıştır. Bu günümüzde de hala devam eden bir rekabettir. Özünde ise farklı sınıflar ve etnik yapıların çıkar savaşları söz konusudur.

 

Hıristiyanlığın museviliğin bir mezhebi olarak geliştiği, museviliğin de Sümer ve Mısır tanrı krallarına başkaldıran peygamber geleneğinin güçlü bir geleneği olan İbrahim peygamberden kaynaklandığı, Hz. Musa'yla bir çıkışa geçtiği, Davut ve İşaya gibi büyük halkalardan sonra Hz. İsa'yla anlatıldığı gibi devam ettiği, teolojide yoğun işlenen bir konudur.)

 

Alıntıdır

 

(Nisa Sûresi, 156-159)

Bir de inkarlarından ve Meryem’e büyük bir iftira atmalarından ve “Biz Allah’ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih’i öldürdük” demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.

 

Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

 

Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların aleyhine şahit olacaktır

Gönderi tarihi:
Bana dediğiniz gibi bir örnek gösterin: Tıbbi açıdan sebebi olmayan bir örnek...

 

Ben örneklerimi gösterdim. İnanıp inanmamak size kalmış.

 

Her ölümün bir sebebi olması gerektiği noktasında aynı görüşte olduğumuzu düşünüyorum ?

 

(Tıbbi açıdan sebebi olmayan bir örnek...) Konuyu bağlamak istediğim yere getirdim onu söylememin sebebi oydu... :

 

Evet demek ki sebepsiz ölüm olmamalı(diğer bir tabirle her ölümün bir sebebi olmalı) dimi...

Peki o zaman ölüme çare aramak boşa değil midir ? Bilimsel açıdan (ölüme çare arama yönüyle) ve her ölümün bir sebebi olması açısından

asla mükemmel olamıyacağımız anlaşılıyor dimi sayın yersoy.

Gönderi tarihi:
Ben örneklerimi gösterdim. İnanıp inanmamak size kalmış.

 

Tıbbi olarak sebepsiz bir ölüm örneği göstermediniz! Hikaye anlattınız! İyi artık ben anlattım ister inan istar inanmayla olmaz bu işler...

 

 

Her ölümün bir sebebi olması gerektiği noktasında aynı görüşte olduğumuzu düşünüyorum ? (Tıbbi açıdan sebebi olmayan bir örnek...)

 

Başta öyle değildi sayın Muallim-i Ali, ben örnek isteyince değişti işler... Yukarda görülmekte...

 

Konuyu bağlamak istediğim yere getirdim onu söylememin sebebi oydu... :

 

Yani asılsız yazdınız....

 

Teşekkür ederim sayın Muallim-i Ali. Şimdi anlaştık işte. Anlaşabildiğimize göre konuya girebiliriz:

 

Sayın verdinaz diyor ki:

Öleceğimiz yer,saat,saniye bile bellidir belki şimdi o adama şöyle denilir değilmi hindistana gitmeseydi ölmezdi anlatmak istediğim ise şudur ölüm gerçeği birgün hepimizi bulacaktır bunlar ise bahanelerdir....

 

Ben şimdi bu iletiyi inancı savunan ve bildiğini düşündüğüm birinden alıdım… Öleceğimiz gün ve saat hatta saniye belliyse mantık olarak ölüm sebebimizin de baştan biliniyor olması gerekidir değil mi?

İnsan sağlığına dikkat etmezse genç yaşta ölür… Gökdelenin tepesinden düşerseniz yere çakılır gencecikken ölürsünüz… Kafanıza büyük bir cisim düşerse ve ağır hasar alırsanız ölümünüz yine muhtemeldir. Ve her birinde sebep bellidir. “Eceliyle” dediğiniz ölümlerde bile tıbbi açıdan bir sebep vardır… Kabul ettiniz yani şimdi. Ölüme çare ayrı bir konu onu geçin. Bu hiçbir şeyi ispatlamaz…

 

Şimdi aynı dini bilen ateşle savunan arkadaşımız diyor ki:

 

arkadasım ben şimdi kalkıp kendimi öldürsem azrailmi alıyor canımı

 

Hayır ölüveriyorsunuz işte… Azraile ne gerek var? Ha öldükten sonra gelir ruhunuza eşlik eder o sizin inancınız…

 

Siz de dediniz ki:

 

Dikkat ederseniz;

Birinci durumda kişi öldükten sonra Azrail devreye giriyor.

İkinci durumda ise Azrail ruhu alıyor ve kişi ruhu alındıktan sonra ölüyor belki diyebiliriz ki kişinin ruhunu Azrail aldığı için kişi ölüyor...

 

Valla hatlar iyice karıştı be :)

 

Ben şimdi yine kader kısmına girip soru soracam ama yanıt alamayacağımı iyi biliyorum…

Şimdi bence biraz oturup düşünün ölüm nedir? Neden kaçınılmazdır? İnandığınız Azrail’in rolü nedir? Ölümünüz baştan bellimidir yoksa iradeniz altındamıdır? İradeniz altındaysa baştan biliniyormudur? Yoksa bilinmiyormudur? Biliniyorsa kendinizi öldürmek iradeniz midir değimlidir? Bilinmiyorsa hani her şeyi biliyordu? Eğer iradeniz değilse bu sınav anlamlımı değil mi? İradenizse kader diye bir şey varmı? Varsa iradeniz varmı? Yoksa kitap yalanmı söylüyor?

 

Yani derim ki dinin çelişkilerini görün… Ya da çelişkiye düşenleri bu çelişkiden mantık çerçevesinde kurtarın. Sayın verdinaz derdi ki Akıl inananlara mahsustur. O zaman aklınızı kullanarak beni bu çelişkiden kurtarın.

 

Sayın Muallim-i Ali, ben dünyaya inanarak ya da inanmayarak gelmedim. Küçüklüğümden beri dini bütün insanlar arasında yetiştim. Küçüklüğümde hiçbir namazı hiçbir Kuran kursunu vs kaçırmazdım. Kuranı hatim ettim. Hacı hocalarla çok konuştum. Yani anlayacağınız ben ve buradaki inançsız olan birçok kimse durup dururken inançsız olmadılar. Benzer yollardan geçmişlerdir. Nasılmı? İşte bu şekilde mantıklarını kullanarak. Şimdi siz yada sizin gibiler tutup aklın inananlara mahsus olduğunu savunuyorsunuz… Ben özellikle kader konusu başta olmak üzere bu çelişkiler yüzünden dinden soğudum. Değil siz, hacı hoca olan en dindar akrabalarım bile benim çelişkilerimi yenemedi. Her zaman ne yaptılar biliyromusunuz? Sizin burada sürekli yaptığınız şeyi… Mantıklı açıklamak yerine Kurandan şiirler okumak.. Yahu zaten eleştirinin çıkış noktası orada. Sen kalkıp nasıl onu kullanırsın eleştiriyi yok etmek için? Ve o sağlam inançlı akrabalarım her sıkıştıklarında “bu kadar sorgulama, şeytana uyma, günaha girme” diyerek zekamı ve aklımı kör etmeye çalıştılar… Keşke onlar ya da siz mantıklı açıklamalar sunabilseydiniz. Burada inançlar sorgulanmazdı o zaman…

 

Gördüğünüz gibi akıl sadece inanlara mahsus değildir!!!

Herkesin aklı vardır ve nasıl kullanacağına kendisi karar verir!!!

 

Ayrıca, ben akılsızsam ve daha akıllı olduğunu düşünen insanlar varsa, çok doğal olarak beni ikna edebilirler değil mi? Burada inat söz konusu değildir. Fikirler çarpışır…

 

Ben nasıl fikirlerinize saygı duyarak tartışıyorsam siz de (yani herkes için konuşuyorum sadece siz değil) aynı saygı çerçevesinde tartışıp, mantığımız sayesinde bir türlü göremediğimiz doğru yolu gösterin bize de biz de kurtulalım siz de…

 

Saygılar efendim...

Gönderi tarihi:

Ölümün mutlaka bir sebebi olması gerektiğini kabul ettiniz ama bilimin ölüme çare aramasını çelişki olarak görmüyorsunuz.

Konuyu dağıtabilirsiniz sorun değil. Ölümün mutlaka bir sebebi olduğunu kabul edipte

ölüme çare aramak(sonsuz yaşamak adına çare aramak) gerçekten ne kadar anlamlı bilemiyorum...

 

Kader konusunu gerçekten anlamak isteyen anlar ve çelişkiye düşmeniz bana çok normal geliyor... Fakat kader konusu tek başına bir konu değildir.

Çünkü Allaha iman olmadan kadere iman asla olmaz. Ben şahit olmadım şayet : Allaha inanmayan fakat kadere inanan birine hiç şahit olmadım...

 

Saygılar bizden efendim.

Gönderi tarihi:
Ölümün mutlaka bir sebebi olması gerektiğini kabul ettiniz

 

Bunu kabul etmedim zaten bunu ben savunuyordum kabul eden sizsiniz :)

Artık vazgeçin oyununuzdan...

 

 

ama bilimin ölüme çare aramasını çelişki olarak görmüyorsunuz.

 

Yok artık yaaaaa :)

Bu nereden çıktı? daha öncede soylemiştim. Şu anki bilimle ölüme çare aramak diye bir şey sözkonusu bile değil! Çoğu hastalığın çaresi bulunamamışken... Burada bir çelişki yok!

 

Sayın Muallim-i Ali, artık hayal dünyasında yaşadığınızı düşünüyorum. Olmayan polemikler yaratmayın kafanızda da burada da...

 

Zira gerçeklikleri tartışacaksanız varım...

Gönderi tarihi:
Bunu kabul etmedim zaten bunu ben savunuyordum kabul eden sizsiniz :)

Artık vazgeçin oyununuzdan...

 

 

 

 

Yok artık yaaaaa :)

Bu nereden çıktı? daha öncede soylemiştim. Şu anki bilimle ölüme çare aramak diye bir şey sözkonusu bile değil! Çoğu hastalığın çaresi bulunamamışken... Burada bir çelişki yok!

 

Sayın Muallim-i Ali, artık hayal dünyasında yaşadığınızı düşünüyorum. Olmayan polemikler yaratmayın kafanızda da burada da...

 

Zira gerçeklikleri tartışacaksanız varım...

Bence artık vageçin bu başlığa yorum yazmaktan sevgili yersoy, zira karşıdakilerin hatları kapsama alanı dışında...

Gönderi tarihi:
Yani eceliyle ölen insanlar ölmeden hemen önce ruhsuz kalıyor ha?

Pek inandırıcı gelmedi bu bana...

Nitekim her ölümün bir sebebi vardır tıbbi açıdan. Ve biraz daha dikkatli düşünürseniz kaza sonucu, hastalık ya da intihar hepsi aynıdır bence. Azrail ne zaman devreye girer bilemem ama hepsinde de aynı anda devreye girmesi gerekir...

 

Her ölümün bir sebebi madem var demektir ki bilim eğer ölüme çare ararsa boşa uğraşıyor .Umarım dediğiniz gibidir... :lol:

Gönderi tarihi:
Her ölümün bir sebebi madem var demektir ki bilim eğer ölüme çare ararsa boşa uğraşıyor .Umarım dediğiniz gibidir... :lol:

 

Güzel kardeşim, canım kardeşim,

Şu ana kadar mantıkla sakince bir şeyler yazayım diyorum zorla yoldan çıkarıyorsunuz insanı...

Yahu, yaaaahuuu, sayın Muallim-i Ali, nereden çıktı bilimin ölüme çare araması? Ayrıca hastalıklara çare armaktan sonsuz yaşamın sırrını aramayı mı anlıyorsunuz? Sabır imtihanınamı tutuyorsunuz beniii?

 

Nereden çıktı ölüme çare aramak????

 

Tekrar söylüyorum:

 

Bilimin, en azından şimdilik, ölüme çare aramak gibi bir şansı yok!!!! Bu bilim kurgudur...

 

Büyük ve renkli yazayım ki anlayın...

Gönderi tarihi:

Bilim Ölüme çare aramaz.

Çünkü çare araması için öncelikle ölümü bir hastalık olarak görmesi gerekir...

Ancak bilim canlı yaşamının bir dönüşüm olduğunu çoktan kabul etmiştir...

 

Bilim sadece "insan daha uzun nasıl yaşar?" sorusunu irdeler...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Valla belki bilimin ölüme çare arayacağı zaman da gelebilir ama, bu konuda bilimin suçlanması yanlış ve haksız, illa bir din - bilim kıyaslaması yapılacaksa. Lokman hekimin ölümün çaresini buduğu fakat köprüden geçerken ilahi bir hikmetle sendeletilip elindeki ölümün ilacının yazılı olduğu kağıdı suya düşürdüğü dini kaynaklarda anlatılıyor.

 

Bu konudaki savunmanın "Kur'an böyle bir şey yazmıyor" olacağını biliyorum. Aslına bakarsanız Kur'an zaten pek fazla bir şey yazmaz. Belli tekrarları yeniler. Asıl işlevi ısrarla tekrarlaya tekrarlaya kutsallıkları benimsetmek ve akıl dışı olan şeyleri kabule aklı hazırlamaktır. Kulak verdiniz mi, gerisi gelir. Her şeyi Kur'an yazacak değil ya, külliyat mı, ansiklopedi mi bu?

Gönderi tarihi:
Valla belki bilimin ölüme çare arayacağı zaman da gelebilir ama, bu konuda bilimin suçlanması yanlış ve haksız, illa bir din - bilim kıyaslaması yapılacaksa. Lokman hekimin ölümün çaresini buduğu fakat köprüden geçerken ilahi bir hikmetle sendeletilip elindeki ölümün ilacının yazılı olduğu kağıdı suya düşürdüğü dini kaynaklarda anlatılıyor.

 

Bu konudaki savunmanın "Kur'an böyle bir şey yazmıyor" olacağını biliyorum. Aslına bakarsanız Kur'an zaten pek fazla bir şey yazmaz. Belli tekrarları yeniler. Asıl işlevi ısrarla tekrarlaya tekrarlaya kutsallıkları benimsetmek ve akıl dışı olan şeyleri kabule aklı hazırlamaktır. Kulak verdiniz mi, gerisi gelir. Her şeyi Kur'an yazacak değil ya, külliyat mı, ansiklopedi mi bu?

Bilim'in ölümsüzlük birşeyi bulacağına gerçekten inanmıyorum.

Olsa olsu şunun olabileceğini düşünüyorum, "Bahçıvan" filmindeki gibi (ki Sayın DemirEfe, bu filmi bilmedinize ihtimal bile vermiyorum) bilincin elektronik olarak aktarımı olabilir belki...

Ya da "6. Gün" filmindeki gibi boş bir beyne aktarımı olabilir ki bu iki ihtimalin de bir çok sorunsalı var... Burada irdelemekte uzun sürer...

Ama ayn canlının, aynı bedende sonsuza kadar yaşamasının mümkün olacağını hiç mi hiç düşünmüyorum... İmkansız...

 

Bir keresinde Prof. Ali Demirsoy'a, ölümsüzlüğü doğanın niçin yaratamadığı sorusu sorulmuştu ve kendisi doğadaki varlıkların hiç bir zaman o amaç için evrilmediğini ve amcının hiç bir zaman o olmadığını, amacının neslini çoğalarak devam ettirmek olduğunu söylemişti...

 

Yani bugüne kadar doğa, tek tek varlıklarının ölümsüzlüğe doğru bir evrim geçirmelerine izin vermemiş. Her türü öldürmüş, tüketmiş, yenisini ortaya çıkarmış ama mutlaka değişerek devam etmiş.

 

Ölümsüzlük denen şey sadece doğanın kendisinde/bütününde vardır. Tek tek türler için bu imkansızdır.

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:

Ölüm'ü iyice tanımlamak lazım önce

 

Ölüm

 

Bedenin bütün işlevinin durması mı ?

 

Beynin bütün işlevinin durması mı ?

 

Beyin bedenden ayrıştırılıp (nakil) başka bir bedende veya robotta yaşatılmaya devam edince ölüm gerçekleşmiş oluyor mu ?

 

Beyin bir şekilde yaşıyorsa, ölüm gerçekleşmemiştir bence ! ben demek beyin demek, değişen sadece fiziğim olabilir !

 

Fiziğim değişince ölmüş mü olurum ?

 

Gelecekte beyin nakliyle ilgili bir çok gelişmeler olacak, bu bahsettiklerim hayal olmaktan çıkabilir.

 

saygılar

Gönderi tarihi:
Ölüm'ü iyice tanımlamak lazım önce

 

Ölüm

Bedenin bütün işlevinin durması mı ?

Beynin bütün işlevinin durması mı ?

Beyin bedenden ayrıştırılıp (nakil) başka bir bedende veya robotta yaşatılmaya devam edince ölüm gerçekleşmiş oluyor mu ?

Beyin bir şekilde yaşıyorsa, ölüm gerçekleşmemiştir bence ! ben demek beyin demek, değişen sadece fiziğim olabilir !

Fiziğim değişince ölmüş mü olurum ?

Gelecekte beyin nakliyle ilgili bir çok gelişmeler olacak, bu bahsettiklerim hayal olmaktan çıkabilir.

saygılar

 

Bu konuda haklısınız sayın tarafsız. O yüzden "şimdilik" terimini kullanmayı tercih ettim...

 

Saygılar

Gönderi tarihi:
Bilim'in ölümsüzlük birşeyi bulacağına gerçekten inanmıyorum.

 

Söylediklerin tamamen doğru, katılıyorum. Ölüm hayatın amaçları içerisinde yer alır ve hücre ölümü programlıdır. Genlerde DNA zincirlerinin uçlarında telomer denen bir bölge var. Bu bölge her DNA kopyalanmasında, oluşan hataları düzeltmek için kendinden bir parçayı vererek hatayı düzeltmeye "çalışır" (tam düzeltemez, yoksa kopyalama hatasız olur ve mutasyonlar ortaya çıkmazdı) böylece telomer her kopyalamada kısalır. Telomer bittiğinde hücrenin kopyalanma yeteneği de sona erer. Hücre ölümleri doku yaşlanmasını beraberinde getirir.

 

Bir hücrelilerde ve kanser hücrelerinde bu mekanizma yok. Bilimciler harıl harıl kanser hücrelerinin bu mekanizmayı nasıl ortadan kaldırabildiğini araştırıyorlar. Ancak insan hücrelerinde bu mekanizma kaldırılsa bile sonucun yüzde yüz kanser olacağı düşünülüyor, yani fazla umut yok. Tabii bu araştırma bırakılacak anlamına gelmiyor.

 

Ancak dediğim gibi ölüm hayatın amaçları içerisindedir. Yani, evrim madem mutasyon ve seleksiyona dayalı, seleksiyon için de ölüm şart. Genlerimiz bizleri yaşatmaya değil, bir süre yaşatıp öldürmeye programlıdır.

 

Bahçıvan filmini tabii ki ve defalarca izledim. Bilim her koldan çalışmasını sürdürüyor. Bir yandan canlılığı çözmeye, bir yandan bilinci çözmeye ve bir yandan maddeyi çözmeye uğraşıyor. Bütün bu uğraştığı konuları farklı formatlama yeteneğine ve teknolojisine tabii ki erişebilir. Her zaman tekrarlıyorum, belki gına getirttim ama: vakit daha çok. Milyarlarca yıl daha vakti var insan türünün. Bir aptallık edip türümüz intihar etmezse kozmik bir felakete uğramamız son derece düşük bir olasılık.

 

Şu an bedenlerimizi oluşturan atomlar kısa bir süre önce bambaşka bir yapının elemanlarıydılar, kısa süre sonra bambaşka yapıların elemanları olacaklar. Reenkarnasyon varsa anlamı budur. Sizi sokmak için çevrenizde dönen sivrisineği tabii ki öldüreceksiniz, ama bunu yaparken insaflı olun. O da sizin gibi var olmaya çalışan bir canlı ve bedenindeki atomlarla bedeninizdeki atomlar aynı filmin figüranları...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.