Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) geldikten sonra ve kitabımız olan Kuranı Kerim’de peygamberimizden sonra bir başka peygamber geleceğine dair tasdik edici bir ifade kullanılmadığına göre kalkıp böyle meczuplara peygamberlik veya vahiy aldığına dair bir ifade kullanmak ne derece hilaf-ı akıl olduğunu aklı başında olan her insan anlar. Kendin yaz, kendin söyle, kendin inan, kendi kendine şahitlik et. Ne güzel! "Kendin pişir, kendin ye" deyişinin ilk versiyonu bu muydu? Ne kadar güzel, mantıklı, inandırıcı, ikna edici bir kurgu! Saygılar. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Tartışma konusu Ayşe değil.Tartışma konusu, Hintli Afazuddin Ali'nin kızı ile evlenmesi ahlaka uygun mu değil mi tartışması da değil. Tartışma konusu, vahy aldığını iddia eden kişiler arasındaki sıfatlandırma farkı neye dayanılarak yapılmaktadır? Vahy aldığını iddia eden iki kişiden birine peygamber, diğerine meczup derken kullandığınız kıstas nedir? Elalemin Hintlisinin IQ seviyesi hakkında bilgi sahibi olmadan, adama meczup dedin. Neye göre meczup? Adam "vahy aldım" diyor. Hintlinin vahy aldığına neden inanmıyorsun, gerekçen ne? Hintliye inanmazken, vahy aldım deyip, Zeyd'in karısını elinden alan adama inanıyorsun? Hintli, vahy aldım diyerek, kendi kızını almış. Muhammed de, vahy aldım diyerek, evlatlık oğlunun karısını almış. Fark yok. Neden birine inanıyorsun, diğerine inanmıyorsun, gerekçen ne? Neden birine mmeczup, ötekine peygamber diyorsun? Hangi ksıtası kullanıyorsun? Saygılar. Sorun her soruya karşılık (cevap) verildiği halde tekraren (kontra) soru sorulup sanki cevap alınmamış gibi davranmakta yatıyor. Kainat'ın efendisi Hz. MUHAMMED a.s.v. hayatı ortada verilen yanıtlar ortada "VAHY" olayı ortada kalkmış bana hintli meczuptan IQ seviyesini bilip bilmediğimden bahsediyorsun senin arkadaşın ve yahut kankanmı'da zeka seviyesi hakkında ahkam kesiyorsun hintli hakkında sonra zeyd olayını yine çarpıtarak ve kişisel uyduruk yorumlarınla yazıyorsun aslında inanan ile inanmayanın arasındaki farkta bu, buradan bu forumu takip edenlere nacizane bir tavsiyem var "LÜTFEN" yazılanları sırayla okusunlar ve karşılaştırma yapıp karar versinler birde "SİYER" okuyup objektif olsunlar inanmayanların nasıl konu sıkıntısı çekip dönüp dolaşıp avara kasnak gibi aynı soruları gündeme getirdikleri görülsün tatmin olmadıkları anda hemen tahrik,ajite'ye başvurduklarınıda görsünler olay tükenmiştir sırada hangi ülkenin meczubu var (doğrumu, yalanmı oda belli değil) görelim bakalım. Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Sorun her soruya karşılık (cevap) verildiği halde tekraren (kontra) soru sorulup sanki cevap alınmamış gibi davranmakta yatıyor. Kainat'ın efendisi Hz. MUHAMMED a.s.v. hayatı ortada verilen yanıtlar ortada "VAHY" olayı ortada kalkmış bana hintli meczuptan IQ seviyesini bilip bilmediğimden bahsediyorsun senin arkadaşın ve yahut kankanmı'da zeka seviyesi hakkında ahkam kesiyorsun hintli hakkında sonra zeyd olayını yine çarpıtarak ve kişisel uyduruk yorumlarınla yazıyorsun aslında inanan ile inanmayanın arasındaki farkta bu, buradan bu forumu takip edenlere nacizane bir tavsiyem var "LÜTFEN" yazılanları sırayla okusunlar ve karşılaştırma yapıp karar versinler birde "SİYER" okuyup objektif olsunlar inanmayanların nasıl konu sıkıntısı çekip dönüp dolaşıp avara kasnak gibi aynı soruları gündeme getirdikleri görülsün tatmin olmadıkları anda hemen tahrik,ajite'ye başvurduklarınıda görsünler olay tükenmiştir sırada hangi ülkenin meczubu var (doğrumu, yalanmı oda belli değil) görelim bakalım. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Sorun her soruya karşılık (cevap) verildiği halde tekraren (kontra) soru sorulup sanki cevap alınmamış gibi davranmakta yatıyor. Kainat'ın efendisi Hz. MUHAMMED a.s.v. hayatı ortada verilen yanıtlar ortada "VAHY" olayı ortada kalkmış bana hintli meczuptan IQ seviyesini bilip bilmediğimden bahsediyorsun senin arkadaşın ve yahut kankanmı'da zeka seviyesi hakkında ahkam kesiyorsun hintli hakkında sonra zeyd olayını yine çarpıtarak ve kişisel uyduruk yorumlarınla yazıyorsun aslında inanan ile inanmayanın arasındaki farkta bu, buradan bu forumu takip edenlere nacizane bir tavsiyem var "LÜTFEN" yazılanları sırayla okusunlar ve karşılaştırma yapıp karar versinler birde "SİYER" okuyup objektif olsunlar inanmayanların nasıl konu sıkıntısı çekip dönüp dolaşıp avara kasnak gibi aynı soruları gündeme getirdikleri görülsün tatmin olmadıkları anda hemen tahrik,ajite'ye başvurduklarınıda görsünler olay tükenmiştir sırada hangi ülkenin meczubu var (doğrumu, yalanmı oda belli değil) görelim bakalım. Hala birsürü şey yazıp, hiçbirşey söylememeyi başarmışsın. Ben sana, vahy aldığını iddia eden iki kişiden, birne meczup, diğerine peygamber yaftası yapıştırırken, hangi kıstası kullanıyorsun, onu soruyorum. Hala cevap vermeyip, dağda, bayırda geziniyorsun. Nerede cevap vermişsin de ben cevap verilmemiş gibi davranmışım, alıntıla, 7 puntoya getir gözüme sok. Bütün foruma **** ** beni. Saygılar. Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Hala birsürü şey yazıp, hiçbirşey söylememeyi başarmışsın. Ben sana, vahy aldığını iddia eden iki kişiden, birne meczup, diğerine peygamber yaftası yapıştırırken, hangi kıstası kullanıyorsun, onu soruyorum. Hala cevap vermeyip, dağda, bayırda geziniyorsun. Nerede cevap vermişsin de ben cevap verilmemiş gibi davranmışım, alıntıla, 7 puntoya getir gözüme sok. Bütün foruma **** ** beni. Saygılar. Saygılar sunarım brain. Beni yerim göğüm almaz ancak mümin kulumun kalbi alır, ben hiç bir mekana sığmam ancak mümin kulumun kalbine sığarım. Hadis. Anlayana. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Saygılar sunarım brain. Beni yerim göğüm almaz ancak mümin kulumun kalbi alır, ben hiç bir mekana sığmam ancak mümin kulumun kalbine sığarım. Hadis. Anlayana. Anlayan olursa haber verebilir mi? Alıntı
Φ sarıgöl Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Anlayan olursa haber verebilir mi? Gazetelere ilan'da verebilir sonuçta "ANLAMIŞ" olmakta bir erdemdir. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gazetelere ilan'da verebilir sonuçta "ANLAMIŞ" olmakta bir erdemdir. Eğer anlamlı birşey yazdığına inanıyorsan ve anlaşılamadığının farkındaysan insanları bu zahetten kurtarabilirsin değil mi? Bir de unutma, yazdıkların anlaşılmıyorsa bu senin suçundur. "Anlaşılabildiğin kadar anlatmışsındır" lafını yada türevlerini bilirsin herhalde. Bakalım ne kadar anlamlı bir şey yazmışsın? Yoksa kendin çalıp kendin mi oynamışsın? Eğer yazdıklarının sadece inananların anlayabileceğini ima etmeye çalışıyorsan (anlaşılan tek şey o) çok anlamsız bir cevap olmuş BrainSlapper'ın sorusu için... Not: soruma senin cevap vermen ayrı bir anlamsızlık... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Sayın 4mevsim, Öncelikle sizinle tartışmaktan zevk aldığımı söyleyeyim. Akıllı sorular soran, düşünmekten çekinmeyen insanları severim. nezaketinize teşekkürler Belki dikkat etmişsinizdir. Ben "İslam dininin, çok kadınla evliliğe müsaade etmenisinin gerekçesi" başlığında, tartışmaya pek katılmadım. Katıldığım yerlerde de, ahlaki gerekçelerle, bilimsel gerekçeleri ayırdım. Mesela o başlıkta, Arapların kuzen evliliğini onaylayan ahlak anlayışının, Türklerin 7 kuşak uzaktan evliliğe izin veren ahlak anlayışından geri bir anlayış sayılamayacağını, bilimin sosyolosjik bir kural olan evlilik sınırına kesin bir yanıt veremeyeceğini "uzaktan evlenmek daha iyi olur" şeklinde bir tavsiyede bulunabileceğini söyledim. Ayrıca şahsi görüş olarak, Türklerin anlayışının bana daha tercihe şayan geldiğini, ama bu düşüncemin objektif değil, subjektif olduğunu söyledim. takip etmiştim evet o başlığı.. Buradan şunu demek istiyorum: Ahlak anlayışı görecelidir. Evlilik sınırlamasına ilişkin ahlak anlayışı da görecelidir. Bilimsel bir kural değil, sosyolojik bir kuraldır. Hintli adam için, kızıyla evlenmek normaldir. Diğer insanlara göre bu ahlaksızlıktır. Pakistan'ın bir bölgesinde amcaların/dayıların kız yeğenleri ile evlenmeleri normaldir. Diğer insanlara göre bu ahlaksızlıktır. Araplarda ve İslamda kuzenlerle evlenmek normaldir. Eski Türklere göre bu ahlaksızlıktır. Muhammed'e göre evlatlığın karısı ile evlenmek normaldir. İslam öncesi Araplara göre ahlaksızlıktır. . . Yani akrabalar arası evlilikte ahlak anlayışını doğru veya yanlış diye ayırabileceğimiz bir ölçüt yok elimizde. Bu nedenle kızı ile evlenen bir adamı sadece subjektif değer yargılarımızı kullanarak ahlaksız olarak nitelelendirebiliriz. Yani burada objektif olmak imkansızdır. Dikkat edersen, ben adamın kızı ile evlenmesi ahlaki midir, değil midir tartışmasına girmedim. Zira objektif olamayız, kendi değer yargılarımıza göre, subjektif değerlendirmeler yapabiliriz en fazla. Bilim adamının kendi kzıyla evlenmesi örneğinde de, adama ahlaklı veya ahlaksız dememizi sağlayacak, objektif/bilimsel bir ahlak-metre yok elimizde. Bu konuda yapılacak her tartışma, bilimsellikten, objektiflikten uzak olur, subjektif olur. Mesela bu bağlamda, bana sorabilirsin, "Peki, Muhammed'in, evlatlığının Zeynep ile evlenmesini neden yanlış görüyorsun" diye. Ben, Muhammed'in kuzeniyle evlenmesine, evlatlığının karsıyla evlenmesine, birsürü kadınla evlenmesine evlilik konusundaki ahlaki kurallardan dolayı itiraz etmedim hiçbir zaman. Mesela evlatlığının karısı ile evlenmesine itirazım, Allah'tan vahy geldi deyip, bir kocayı, karısını ve bütün toplumu kandırmasınadır. Yoksa, karşılıklı mutabakat olduktan sonra ister evlatlığının karısını alsın, ister öz oğlunun karısını alsın, bizi ilgilendirmez. Mesela Ayşe ile evlenmesini yanlış görmemin nedeni, kızın akli yeterlilik çağında olmamasıdır. Ne yaptığını, ne gibi bir ilişki içine girdiğini bilmeyen bir çocuk ile evlenmesinedir. Çok kadınla evlenmesine itirazım, "erkek merkezli ve kadını eşyalaştırıcı" yaklaşımadır. Yoksa kaç kadınla evlendiği beni ilgilendirmez. Saygılar. sayın brainslapper kendi kızıyla evlenmek bir insan için ahlaksızlık olmayabilir diyorsunuz...bu durumda küçük yaşta biriyle evlenmeyi ahlaksızlık olarak görmeyen birini de aynı gerekçelerle mazur görmemiz gerekecek... bakın ahlaki olanı tespitte vicdanın devreye girmesi kadar toplumun genel kabulleri de esastır...bu kabuller yasalar haline dönüşebilir...sadece ahlak kuralı olarak kalabilir... ahlaki kurallar yasalara dönüştüğünde mesele yok...toplum içinde sadece ahlak kuralı olarak kalmışsa yaptırım gücü sadece toplumsal baskıdan ibarettir... kızıyla evlenen bir insanın yaptığı yaşadığı ülkede yasalarca yaptırıma tabi değilse yapacak birşey yoktur.... ahlak kuralı olarak yasak bir iş değilse yine problem yoktur ortada....ne adam ne kızı ne de toplum rahatsızlk duymaz...baskı altında hissetmez...kınanmaz...herkes halinden memnundur... ancak toplumda ahlak olarak baba kızıyla asla evlenemez ve bu toplumda çok kötü çirkin ********* bir durum olarak kabul görüyorsa vicdanlar rahatsız oluyorsa...bu durumda toplum infialdedir...baba ve kız baskı altındadır...yaptıkları iş yanlış ve kötü bir iş olduğundan toplum tarafından ayıplanır ve baskı altına alınır...muhtemelen bu işi yapan insan dışlanır...yasalar tarafından olmasa da toplum tarafından vicdanlarda mahkum edilir...ve topluma takındıkları tavrı yanlış olduğuna dair geçerli bir argüman koyup ikna etmeyi başaramadığı sürece o toplum aynı davranışa aynı tepkileri verir... hz peygamberin hz aişe ile evlenmesi (9 yaşında olduğunu varsayarsak-ki ben asla o yaşta olmadığını düşünüyorum)... olayında hz aişe muhtemelen evlenecek durumdadır..çünkü öncesinde bir başka şahısla evlenmek üzere nişanlanmıştır...ne bundan dolayı ne de hz peygamberle nişanlanıp sonra da evlenmesinden dolayı yaşadığı toplum nezdinde herhangi bir engelle karşlaşmamıştır.... herhangi bir toplumsal kınanma aşağılanma dışlanma vs yaşamamıştır....bu evliliği sebebiyle ne o ne de o toplumda bir başkası toplumda infiale sebep olmamıştır.... bu ne demektir...bu o toplumda yasa ya da ahlak açısından bir engel yoktur...bunu nasıl yorumlayabiliriz...ya o toplumda kızlar o yaşta evlenebilirler ve bu ahlaken kınanmaz.....yahut ta bu evlilik kınanmadığına göre hz aişenin yaşı makul bir evlenme sınırındadır...( ki bu durum defalarca açıklandı zaten) selamlar... Alıntı
Misafir İ'tezele Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Ben sana, vahy aldığını iddia eden iki kişiden, birne meczup, diğerine peygamber yaftası yapıştırırken, hangi kıstası kullanıyorsun, onu soruyorum.Hala cevap vermeyip, dağda, bayırda geziniyorsun. Saygılar. ''akıl'' kıstası sn. brainslapper. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 ''akıl'' kıstası sn. brainslapper. Bu "akıl kıstası" dediğiniz şeyi nasıl kullanıyorsunuz? Herkes kendine göre akıllıdır. Her inanç, her öğreti kendine göre doğrudur. Sen şimdi kendi öğretini savunuyorsun diye mi akıl kıstasını kullanmış oluyorsun? Diğerleri akılsız mı yani? Arkadaşlar kendinize gelin! Yazdıklarınızın anlamını düşünerek yazın! Akıl dediğiniz kavramı kullanarak tartışacaksanız tartışın!! Yoksa sizin bu tavrınızı herkes göstermeyi bilir! Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 çok kadınla evlilik te söz konusu olan toplumda ahlaki bir düşüklük olarak görülmemektedir... evlatlığının boşadığı eşi ile evlenmesi konusu diğerlerinden bu noktada ayrılıyor... ortada zeydle evlenmeden önce rahatlıkla istese evlenebileceği bir bayandan bahsediyoruz...çok arzu etse idi en başından bu evlilik gerçekleşebilirdi....ama asıl gölgede kalan devrim toplumun ahlaki ve toplumsal düzenine ters olmasına rağmen hz muhammedin azatlı bir köleyle hür ve asil bir kadını evlendirmesidir.... sözkonusu insan denen karmaşık yapı olunca anlaşamayan geçimsizlik sebebiyle heriki tarafın da mutsuz olduğu bir evlilik olabilir ve bazen hertürlü yapıcı müdaheleye rağmen evliliği kurtarmak artık imkansızdır....dolayısıyla boşanma gerçekleşir.... bu aşamadan sonra iki taraf vardır ...hz peygamber ve hz zeynep...hz zeynep peygamberin eşi olmak istemektedir...hz peygamber de bunu ister ama yapmaması gerektiğini düşünür...çünkü toplumun nezdinde zor durumda kalacak ve onların ayp saydığı bir geleneği çiğnemiş olacaktır...bu ona ağır gelir... ayetlerin yaşanan gündelik hayatın içinde çözümler getirmesi tedricen indirilen vahiy adına şaşılacak bir şey değildir...vahiy bu çelişkiye çözüm getirmiştir... evlilik bağından kaynaklanan bir durum yoktur...toplum vahyin getirdiği ölçüyü kabul etmiş ve bu konudaki yargılarını değiştirmiştir... ancak şunu ifade etmekte fayda var... anne babası tamamen farklı birini sembolik olarak evlatlık kabul etmekle üvey evlat tanımını belirginleştirmek gerekir.... selamlar... Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 sayın brainslapper kendi kızıyla evlenmek bir insan için ahlaksızlık olmayabilir diyorsunuz...bu durumda küçük yaşta biriyle evlenmeyi ahlaksızlık olarak görmeyen birini de aynı gerekçelerle mazur görmemiz gerekecek... Sayın BrainSlapper eğer gerçekten böyle düşünüyor ise söyleminizde haklısınız... Ancak burada "Ahlak" dediğimizde ne anlamalıyız onu hatırlamamız gerekir: "Ahlak" teorik olarak İyi ile Kötüyü ayırt edebilmektir... Ancak Toplumsal bazda ele alırsak kişilerin toplumsallaşmadan kaynaklı olarak birbirlerine karşı olan sorumlulukları ve saygıları da devreye girer... Böylece "Ahlaki Kurallar" Sorumluluk ve Saygı çerçevesince belli olur. Tabii ki Ahlak kurallarını bir taraftan belirleyen de böylelikler Toplumsal kabuller ve tabii ki Bilimsel Tespitlerdir. Ancak bu konu tek başıma başa çıkamayacağım(ız) kadar geniş ve zordur... Ancak ben kendi kabulümce şunu diyebilirim ki: Bir kimsenin çocuğu ile ve "abi-abla-kardeş" diyerek büyüdüğü yakın akrabaları ile evlenmelerini ahlaki bulmuyorum. Bundan başka Sağlıklı hiç bir kimseninde çocuğu ile ilişkiye girmek isteyeceğini düşünmüyorum... Ama bakın şu da var ki bu sadece "Ben ilahtan vahiy aldım da, öyle evlendim" demekle olmuyor... Her zaman dediğim gibi "Din-İlah", ilkel toplumlarda birşeyleri meşrulaştırmak için en kesin yoldur. Eğer bir şeyi dine-ilaha dayandırabiliyorsanız, meşru olmanız için başka hiç bir neden aramanıza gerek yoktur... Ve bu sefer de Medeni toplumlarda da bir şeyi yapmak ve meşrulaştırmak istiyorsanız "Özgürlük"e dayandırmanız yetmektedir. Yani kafaları "Örümcek Bağlamış" olan Art Niyetli bir kimse yapmak istediğini, geri toplumlarda "Din-İlah"a, Medeni toplumlarda "Özgürlük"e bağlamakta ve meşrulaştırmaktadır... İlkel toplumlardaki örneği burada verildi. Medeni toplumlardakine örnek ise: Bir kaç kere daha örneklemiştim, Fransız bir çift, birbirlerine iş seyahatine çıktıkları yalnını söylüyorlar. Ve aslında sevgilileri ile meşhur Yelken Otelinde karşılaşıyorlar... Haberlere konu olması bir yana, evliliklerini bitirmeyeceklerini ve cinsel yaşamda özgür olduklarını ve devam ettireceklerini ifade ediyorlardı... Sonuçta minareyi çalan, kılıfına pek güzel uydurabiliyor... Ve illa ki bir tarafa ait olmak zorunda olan insanlar kayıtsız şartsız kabul ediyor... Ama birde şöyle bir örnek var: Bir kaç sene önce bir haberde rastlamıştım; birilerine aşık olan bir çift İş ciddiye binip evlenme kararı alınca geçmişleri ile ilgili araştırma yapmışlar. Meğerse bunlar yıllar önce aileleri parçalanıp, yetimhaneye düşüp birbirlerini kaybeden kardeşmişler ama evlilik kararından vazgeçmiyorlar ve evleniyorlar... Bu nedir peki? Hayatta herşey olabiliyor... Saygılarımla... Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Merkezi Ankara'da bulunan eşcinsel oluşumu 'İnsanca Yaşam Platformu'nun 180 üyesi birbirleriyle evlenmek için İnsan Hakları'ndan Sorumlu Bakan Ertuğrul Yalçınbayır'ın kapısını çalacak. Evlenebilmeleri için kanun çıkarılmasını isteyen eşcinseller, üyelerinin imzaladığı dilekçeyi bugün verecek. Platform Başkanı Okşan Öztok hükümetin insan hakları konusunda ilk sınavını bu dilekçeleri ciddiye alıp almadıklarıyla vereceğini belirttti. Öztok, şöyle konuştu: 'Unutulmasın ki Kopenhag Kriterleri arasında bizler de varız. Artık birçok Avrupa ülkesi eşcinsel evliliği yasallaştırmıştır. Ve ne rastlantıdır ki ilk eşcinsel evlilik Danimarka Kopenhag'da yapılmıştır. Biz de bu konuda kanun çıkarılması için dernek yöneticilerimiz ile insan haklarından sorumlu bakanımızın kapısını çalacağız. Ve evlilik izni isteyeceğiz. Türk toplumu artık bizi olduğumuz gibi kabul etmelidir.' Devletin kendilerine ikinci sınıf vatandaş olarak bakmaması gerektiğini vurgulayan Okşan Öztok, 'Yalçınbayır umarız ki bizi bir insan olarak kabul eder. Unutulmamalıdır ki cinsel yaşamında başarılı bir insan sosyal yaşamında da başarılı bir insandır' dedi. kaynak:http://www.habersaglik.com/haber/28212.asp biraz konu dışı olabilir ama sizin iletinizi okuyunca aklıma geldi... ahlak göreceli...ve gerçekten başa çıkmak bizi aşıyor... selamlar... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 sayın brainslapper kendi kızıyla evlenmek bir insan için ahlaksızlık olmayabilir diyorsunuz...bu durumda küçük yaşta biriyle evlenmeyi ahlaksızlık olarak görmeyen birini de aynı gerekçelerle mazur görmemiz gerekecek... Yukarıda özellikle belirttim. Akli yeterliliğe sahip olmak ve özgür irade ile karar vermek bu tür durumlar için kullanabileceğimiz tek kıstas. Bütün hukuk, ahlak, etik, adalet sistemleri, yapılan eylemlerin hukuki sonuç doğurabilmesi için, akli yeterliliğe sahip olmak ve özgür irade ile hareket etmiş olmak ön-şarttır. İnsanın en önemli özelliği özgür iradeye sahip olması ve bu iradeyi kullanabilecekj akli yeterliliğe sahip olmasıdır. Küçük kızla evlenmedeki sorun, yani suç, akli yeterliliğe sahip olmayan birini, yani ne yaptığını bilmeyen birini bu işe müdahil etmektir. Zira insanı insan yapan en önemli değer olan özgür irade dikkate alınmadan bu tür bir ilişki tek tarafın iradesi ile gerçekleştirilmiştir. Çocukl ile evlenmek, özgür iradesi ile karar verme yaşında olmadığından, suçtur, vicdansızlıktır, adaletsizliktir. Köle/cariye ile evlenmek, o kişinin özgürlüğü zaten kısıtlanmış olduğundan,, özgürce karar verme imkanı bulunmadığından, suçtur, vicdansızlıktır, adaletsizliktir. Hayvanlar ile cinsel ilişkiye girmek, hayvanlar ne olup bittiğini anlamadıklarından, suçtur, vicdansızlıktır, adaletsizliktir. Bu eylemler insanı insan yapan en önemli özelliği olan özgür iradeyi hiçe sayan, insanı onursuzlaştıran, kişiliksizleştiren eylemlerdir. Bu nedenle insanlık dışı suç kapsamına da girer. Yani öncelikle suç kapsamına girmektedirler. Bu nedenle, çocuklarla evlenmek, mazur görülemez. Saygılar. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Merkezi Ankara'da bulunan eşcinsel oluşumu 'İnsanca Yaşam Platformu'nun 180 üyesi birbirleriyle evlenmek için İnsan Hakları'ndan Sorumlu Bakan Ertuğrul Yalçınbayır'ın kapısını çalacak.... biraz konu dışı olabilir ama sizin iletinizi okuyunca aklıma geldi... ahlak göreceli...ve gerçekten başa çıkmak bizi aşıyor... Sayın 4mevsim, Evrensel kıstas, insanların özgür iradeleriyle, kendi eylemlerinin sorumluluğunu almalarıdır. Yukarıdaki iletimde, neden çocuklarla, hayvanlarla, kölelerle evlenmenin, cinsel ilişkiye girmenin suç/günah/ayıp/ahlaksızlık olduğunu açıkladım. * Eşcinsel insanlar, ergen yaştalarsa ve bu ilişkiye zorlama sonucu girmemişlerse, ne yaptıkları bizi hiç ilgilendirmez. Bu tercihlerinden dolayı onlara ahlaksız deme hakkımız da yok. * Ben kokoreç yemem. Bu benim tercihimdir. Ama ben yemiyorum diye, kokoreç'in yasaklanmasını isteyemem. * Ben kadın vücudunun güzelliğine, yumuşaklığına, hatlarına, kadın kokusuna bayılırım. Bu nedenle benim tercihim kadınlardır. Ama benim tercihim böyle diye, erkeklerden hoşlanan başka erkeklere de yasak koyma veya onları kınama hakkım yok. Kendi tercihimi onlara empoze edemem. * İki ergen erkek veya iki ergen kadın homoseksüel cinsel tercihleri varsa, onları ahlaksızlıkla suçlamaya hakkımız yok. Ancak, homoseksüel ilişkinin taraflarından biri, ergenlik yaşına gelmemiş, akli yeterliliğe sahip olmayan bir kişi ise, ha o zaman bu eylem suç olur, ahlaksızlık olur. Saygılar. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2007 Bilimin etiğe kaynaklık edip etmeyeceği çok tartışmalı ve açıklığa kavuşturulması gereken bir konu. Aslında bunun için başlık açılsa yeridir. Burada konu ile ilgili yönüne kısaca temas etmek isterim: Bilimin etik kaygısı yoktur, olamaz. Öyle olsa, bilim etik bulmadığı bir bulguyu gizler ve etik bulduğunu ön plana çıkarmaya çalışır, objektifliğini kaybederdi. Çok yakın geçmişe kadar bu tarz bilim yapılmıştır. Hâlen yapmak isteyenler olabilir. Fakat bilimin etikle ilgili bir sözü yoktur anlamı çıkmaz bundan. Örneğin evlilikte akrabalığın gözetimi konusunda genetik bilimi ne kadar yakın, o kadar sakınca, ne kadar uzak, o kadar iyi kavramını getirmiş ve gen havuzu kavramını ortaya koymuşsa, üstelik doğada çok yakın akraba ilişkisini önleyen mekanizmalar keşfetmişse, daha ne desin, söyleyeceğini söylemiş. Hayvanların bile kaçındığı bir davranış insana nasıl yakışır? İsterse karşılıklı rıza ile olsun, kardeş, çocuk-ebeveyn ilişkisi kesinlikle olumsuz yargı verilmiş bir konudur, bunun göreli ahlak yargısıyla değil, direk bilimle ilişkisi var. Kanunen rahatlıkla bu tür ilişkileri suç kapsamına alabilirsiniz, evrensel hukuk olarak. Hatta biraz esprili gen-etik diye bir konu bile tartışılıyor bilim çevrelerinde. Genetik, etik kaygıyı geçmişte hiç olmadığı kadar gündeme alan bir bilim dalı olmuştur. İçkiyi, sigarayı evrensel hukuk açısından yasak kapsamına rahatlıkla alabilirsiniz. Kimse zararı kendine kime ne diyemez. Senin hamileyken içtiğin sigara ve içki, benim toplumuma sakıncalı bir birey katacak. Bunlar yasaklanmıyorsa, yasak başarılamayacağı ve delinmesinin önüne geçilemediği içindir. İnsanlar ot sarar içer, patatesten bile rakı yapar içer. Bir de bu konuda bireylerin "azı karar" bilincine saygı duyulduğu içindir. Ama sarhoşluk suçtur yani, sarhoşu tutuklayabilir ve nezarete atabilirsiniz. Toplumun saygın bir üyesi olma durumunu bir süreliğine ihlal edebilirsiniz. Aids eşcinsel ilişkiyle daha yaygın bulaşıyorsa, bu veri etik bakımdan önemli bir veridir. Bu veri ile bilim etik kural koymaz ama etiğe sezin verir. Ben toplumun yasayla bunu yasaklamasını tamamen normal karşılarım. Aksi halde uyuşturucuyu da yasaklayamazdık. Asıl konu olan metafizik hakkında da bir şey eklemek isterim: Konuyu illa vahiy alma iddiası ile sınırlı tutmamak gerek. Adam "ilham edildi" de diyebilir, "vahiy, ilham aynı şey" diyebilir. "Tanrıyı, peygamberi rüyamda gördüm, emretti" de diyebilir. "Vahiy bitti, kabul edilmez" savı çözüm değil yani... Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Bilimin etiğe kaynaklık edip etmeyeceği çok tartışmalı ve açıklığa kavuşturulması gereken bir konu. Aslında bunun için başlık açılsa yeridir. Burada konu ile ilgili yönüne kısaca temas etmek isterim: ... İçkiyi, sigarayı evrensel hukuk açısından yasak kapsamına rahatlıkla alabilirsiniz. Kimse zararı kendine kime ne diyemez. Senin hamileyken içtiğin sigara ve içki, benim toplumuma sakıncalı bir birey katacak. Bunlar yasaklanmıyorsa, yasak başarılamayacağı ve delinmesinin önüne geçilemediği içindir. İnsanlar ot sarar içer, patatesten bile rakı yapar içer. Bir de bu konuda bireylerin "azı karar" bilincine saygı duyulduğu içindir. Ama sarhoşluk suçtur yani, sarhoşu tutuklayabilir ve nezarete atabilirsiniz. Toplumun saygın bir üyesi olma durumunu bir süreliğine ihlal edebilirsiniz. Aids eşcinsel ilişkiyle daha yaygın bulaşıyorsa, bu veri etik bakımdan önemli bir veridir. Bu veri ile bilim etik kural koymaz ama etiğe sezin verir. Ben toplumun yasayla bunu yasaklamasını tamamen normal karşılarım. Aksi halde uyuşturucuyu da yasaklayamazdık. Sayın Demirefe, Sana birçok konuda katılıyorum. Bilimin verilerinden, yeni etik kuralları oluşturken yararlanılabilir elbette. Özgür İradenin bittier, başkalarının özgür irade alanına girdiğin yerde biter. İçki ve uyuşturucunun dozajı arttıkça, başkalarına zarar vermöe eğilimi arttığı için, içkili ve uyuşturucu almış birisinin toplum içine "ortak" alana çıkışına sınırlama getirilebilir, buna dayanılarak hukuk kuralı yapılabilir. İdeal hukuk kuralları yapılırken gözönünde bulundurulabilecek benim aklıma gelen kıstaslar şunlardır. 1. Özgür İrade 2. Başkalarının Özgür İrade alanına girmeme 3. Hukuk kuralına taraf olacak kişilerin birbirlerinin yerine kendilerini koyarak, duruma bir de o açıdan bakmaları Neyse.. Konunun hukuk tartışmasına dönüşmemesini "vahy meselesine" dönmemizi teklif ediyorum * Asıl konu olan metafizik hakkında da bir şey eklemek isterim: Konuyu illa vahiy alma iddiası ile sınırlı tutmamak gerek. Adam "ilham edildi" de diyebilir, "vahiy, ilham aynı şey" diyebilir. "Tanrıyı, peygamberi rüyamda gördüm, emretti" de diyebilir. "Vahiy bitti, kabul edilmez" savı çözüm değil yani... Vahy işinin, esasen "ilham almak" olduğu anlaşılırsa, zaten, peygamber oloma iddiasındaki insanların kendilerine atfettikleri özel konum sona erer. Zira herkes bir şekilde, birşeylerden ilham alır. Saygılar. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 O halde şöyle diyebiliriz: Doğadan esin alabiliriz, bilimden esin alabiliriz, gördüğümüz bir rüyadan, yaşadığımız bir olaydan ve konuştuğumuz bir kişiden esin alabiliriz. Ama tanrıdan "gerçek budur" ya da "şu şekilde bir iş işleyeceksin, bu bir emirdir" şeklinde bir ilham aldıysak bilelim ki yanılıyoruz. Tıpkı İbrahim'in oğlunu kesmesinin istenmesi gibi. Bu tür şeyleri değerlendirmeye çalışmak bile abesle iştigaldir. Bunlar paranoya değilse bile şizofrenik belirtilerdir. Kimse bana deneme, imtihan, yerine gelen koç masalları anlatmasın. Hayır yani bizler karnivor canlılarız. Yani temelde etçiliz. Asıl olarak sindirim sistemimiz etçildir. Bu yüzden istesek de istemesek de et yemek zorundayız. Bu zorunluluğun bir de tutup dinsel bir törene dönüştürülmesinden nefret ediyorum. Hazırlanıp önüme getirilmiş bir eti zorlukla ve iştahsız yiyorum. Bu konuda kendimi "bizler karnivoruz" diye düşünerek ikna ediyor ve istemeyerek yiyorum. Bilimsel düşünce beni ikna etmese vejateryen olurdum. (Bilimin etiğe, en azından davranış biçimine temel oluşturmasına bir örnek daha) Kutsal bir işlem biçiminde hayvan öldürmek, hayır yani temelde olan hayvanı öldürmek değil, bu bir zorunluluk. Fakat bunu kutsal bir işlem olarak yapmak, bana en ters gelen şey. Canlı olarak gördüğüm, hele gözlerine baktığım bir hayvanın etini yemek en hoşlanmadığım şey. Hayatımda kanı akan bir tek canlı (sinek böcek hariç tutmak için bunu belirtiyorum) öldürmedim ve bundan övünç duyuyorum. Sadece iyileşmesi hiç bir şekilde mümkün olmayan bir halde bulduğum bir kuşu öldürmek zorunda kalmıştım ve bu sırf kuşun acıyla çırpınışını görmeye dayanmak öldürmekten çok daha zor olduğu içindi... Alıntı
Misafir İ'tezele Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Bu "akıl kıstası" dediğiniz şeyi nasıl kullanıyorsunuz?Herkes kendine göre akıllıdır. Her inanç, her öğreti kendine göre doğrudur. Sen şimdi kendi öğretini savunuyorsun diye mi akıl kıstasını kullanmış oluyorsun? Diğerleri akılsız mı yani? Arkadaşlar kendinize gelin! Yazdıklarınızın anlamını düşünerek yazın! Akıl dediğiniz kavramı kullanarak tartışacaksanız tartışın!! Yoksa sizin bu tavrınızı herkes göstermeyi bilir! İfadelerinize dikkat edin.. Yazdıklarımın ne anlama geldiğini emin olun biliyorum. Öz kızı ile birlikte olup onu hamile bırakan bir adamın aklından bahsediyoruz ve bu adam hz. Muhammed ile kıyas ediliyor. Üstelik bize bu adam yerine neden Muhammed'e biat ettğimiz soruluyor.. Sonra da inanca saygı edebiyatı yapılıyor. Sizce mevzuu geçen adamın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir?inançsız bir kimse bile, Muhammed'in peygamber değil de öğretisi olan bir filozof olduğunu düşünen mesela, böyle bir kıyaslamaya giderse, elbetteki ''akıl'' ilkesi konu olur. Hakaret boyutuna çekmenizi hoş göremiyorum. Kendinizce ne derdiniz varsa yazın tartışın. Ama belli normlar içerisinde. Benim tavrımı gösterebilmeniz için kırk fırın ekmek yemeniz gerekiyor sn. Yersoy. Alıntı
Φ BrainSlapper Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Yazdıklarımın ne anlama geldiğini emin olun biliyorum. Öz kızı ile birlikte olup onu hamile bırakan bir adamın aklından bahsediyoruz ve bu adam hz. Muhammed ile kıyas ediliyor. Üstelik bize bu adam yerine neden Muhammed'e biat ettğimiz soruluyor.. Sonra da inanca saygı edebiyatı yapılıyor. Okuduklarınızın ne anlama geldiğini de anlayabilseniz sevindireceksiniz bizi. Arkadaşım, ben bir örnekten yola çıkarak, basit bir soru sordum. Örnekteki adam, Allah'tan "vahy aldığını" iddia ederek kızı ile evlenen adam olmayabilir. Örnekteki adam, "Allah istedi, o nedenle ben Irak ve Afganistan'a savaş açtım" diyen Bush da olabilir. Örnekteki adam, "vahy aldığını" iddia eden herhangi birisi olabilir. Bu nedenle, önce ne sorulduğunu anla. Anlamadan buraya gelip "öz kızını hamile bırakan adama neden biat etmediğimiz soruluyor, inancımıza hakaret ediliyor" gibi ithamlarla çıkma ortaya. Neden defalarca soruyorsun diyorsun ya, senin gibi adamlar anlama güçlüğü çektikleri için defalarca soruyorum. Soru basit: Allah'tan vahy aldığını iddia eden iki insandan birine neye dayanarak peygamber sıfatı veriyorsun, diğerine neye dayanarak meczup sıfatı veriyorsun? Ölçüt ne? Kıstas ne? Sizce mevzuu geçen adamın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? ... Hakaret boyutuna çekmenizi hoş göremiyorum. Kendinizce ne derdiniz varsa yazın tartışın. Ama belli normlar içerisinde. Dinsizler size aynı şeyi sorunca, inanca saygısızlık var, hakaret var diye yaygarayı basıyorsunuz ama!! Sizce mevzuu geçen adamın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Sizce Muhamme'in vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Sizce kendi çocuğunu kesmeye kalkan İbrahim'in vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Sizce ben Allah'ın oğluyum diyerek ortalıkta gezinen İsa'nın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Vs. vs... Saygılar. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Öz kızı ile birlikte olup onu hamile bırakan bir adamın aklından bahsediyoruz .... Sayın İ'tezele, Şu iki ileti arasında ben bir fark göremediğim için böyle bir şey yazma gereği duydum: Akıl ise sadece müminlere ait bir özelliktir. ve ''akıl'' kıstası sn. brainslapper. Şimdi iletinizi alıntınızdan itibaren tekrar okudum. Belki de aynı şeyi kastetmediniz. Ben yanlış anlamışım diyelim... Gelelim iletinizin devamına: Benim tavrımı gösterebilmeniz için kırk fırın ekmek yemeniz gerekiyor sn. Yersoy. Bu cümenizi keşke yazmasaydınız sayın İ'tezele. Şimdi buna karşılık bir cümle normalde yazılır değil mi? Ama ben bir şey yazmak yerine daha önce yazdığım bir şeyi hatırlatacağım: Yoksa sizin bu tavrınızı herkes göstermeyi bilir! Nitekim içinizdeki canavarı tanıttınız... Saygılarımla efendim... Alıntı
Misafir İ'tezele Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Sayın İ'tezele, Şu iki ileti arasında ben bir fark göremediğim için böyle bir şey yazma gereği duydum: ve Şimdi iletinizi alıntınızdan itibaren tekrar okudum. Belki de aynı şeyi kastetmediniz. Ben yanlış anlamışım diyelim... Gelelim iletinizin devamına: Bu cümenizi keşke yazmasaydınız sayın İ'tezele. Şimdi buna karşılık bir cümle normalde yazılır değil mi? Ama ben bir şey yazmak yerine daha önce yazdığım bir şeyi hatırlatacağım: Nitekim içinizdeki canavarı tanıttınız... Saygılarımla efendim... Siz bana, bahsettiğiniz akıl siz de yok, anlamına gelen ithamlarda bulunun, içinde canavar olan ben olayım.. İnsanı hakaretlerinizle öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki, söylememesi gereken ya da asla söylemeyeceği söylemlerden kendini alamıyor. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Siz bana, bahsettiğiniz akıl siz de yok, anlamına gelen ithamlarda bulunun, içinde canavar olan ben olayım..İnsanı hakaretlerinizle öyle bir noktaya getiriyorsunuz ki, söylememesi gereken ya da asla söylemeyeceği söylemlerden kendini alamıyor. Ben size bahsettiğiniz akıl kıstasını nasıl kullanıyorsunuz diye sordum! Hakaret eden ben değilim ve nedense hep sizin gibi dini bütün (!) insanlar! Şimdi kişisel tartışmaları boşverinde, madem aklınıza bu kadar güveniyorsunuz, Sayın BrainSlapper'ın oldukça mantıklı şekilde sorduğu bu sorunun benzerini cevaplayın bence! Sizce mevzuu geçen adamın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir?Sizce Muhamme'in vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Sizce kendi çocuğunu kesmeye kalkan İbrahim'in vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Sizce ben Allah'ın oğluyum diyerek ortalıkta gezinen İsa'nın vahy aldığını kabul etmek akıl işi midir? Vs. vs... Ve eğer bunların akıl işi olduğunu (daha doğrusu vahy yoluya akıl işi) savunacaksanız bir daha akıldan bahsetmeyin... Ve eğer bunların akıl işi olmadığını söyleyecekseniz bence yine bir daha akıldan bahsetmeyin! Alıntı
Misafir 4mevsim Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 Gönderi tarihi: 22 Kasım , 2007 sayın brainslapper sizin özgürlük bahisli yorumlarınızı hissi kablel vuku kabilinden bir önceki iletide sayın tengerin boşig güzel bir yaklaşımla ortaya koymuş..ben onun sözü üzerine ilave yapmayacağım... ama iletinizde ele aldığınız yorumlar çok su kaldırır....gerek te yok aslında açmaya... ben sadece soru soracağım size müsadenizle.... diyelim ki 4 tane kedi yavrusu var ..bu dört kediyi dört ayrı insana veriyoruz...bir biim adamı bir çocuk , bir yetişkin ve bir genç...çocuk kediyi severken ferkında bile olmadan o kadar çok sarılıp sıkıştırıyor ki kedi ölüyor...bilim adamı kediyi bir deneyde kullanıyor ve kedi ölüyor...genç kediyi sırf mazoşist zevkleri için boynundan sıkarak nefessiz kalışını ve kedinin nasıl gözlerine bakarak öldüğünü görmek için boğuyor ve kedi ölüyor...(özür dilerim yazarken kötü oldum ama biryere bağlıycam sözü..) yetişkin adam kediye iğne vuruyor ve kedi ölüyor... şimdi soruyorum..kedileri öldürenler hakkında ne gibi bir yorum yaparsınız... ben şu yorumu yapıyorum...dördünüü de amacına ve bulundukları pozisyona göre değerlendiririm...çocuğa kızamam ve cezalandıramam.. çünkü farkında bile değil.. bilim adamı bunu yapmak zorunda ...ama bu heryaptığında sınır tanımayacak anlamı taşımaz...genç ise hem kınanmayı hem cezayı hakediyor...yaptığı asla yorumlanamayacak bir şey....yetişkin adam kediyi neden öldürüyor...bakıyorum...akli melekesi yerinde mi değil mi...amacı ne...kedi kuduzmuş ve öldürülmesi gerekiyorsa adam suçsuzdur ve kınanmaz...amaç meseleyi çözmede oldukça yardımcı...ve o insanların toplum içindeki tanımları da meseleyi çözmemeize yardımcı oluyor.... peki biz vahyi ilhamı şizofreniyi nasıl ayırabiliyoruz...çok zor görünmüyor... selamlar... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.