Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 Miraç: (sözlükte) göğe çıkmak, yükselmek demektir. Isra: Gece yürüyüşü, gönderme anlamlarına geliyor. 17/1 Bazı ayetlerimizi kendisine göstermek için kulunu geceleyin (Mekke'deki) Kutsal Mescitten, çevresini kutlu kıldığı en uzak mescide (secde yerine) alıp götüren çok Yücedir. O kuşkusuz İşitendir, Görendir. Hz.Muhammed için yakıştırılan Miraç olayının tarifini yukarıdaki ayet yapmaktadır! Elçi bir gece, Rabbin ayetlerinin kendisine gösterilmesi için ve/veya tanıklık yapabilmesi için, Kutsal Mescit'ten başka bir mekana aktarılmıştır/götürülmüştür. Kafaları karıştıran şey, aktarılma olayı bedenen mi yoksa ruhen mi gerçekleşmiştir? Bu konuda iki önemli teori yürütelim! İlki, _ Aktarılma beden+ruh ile gerçekleşmiştir! Sünnilerin (peygamberperestlerin) büyük bir çoğunluğu bu teze inanır. Hatta bunu kuvvetlendirmek için Yahudi efsanelerinden bile yararlanırlar. Onlara göre Hz.Muhammed'e bu gecede, (güya) kanatlı bir at (burak) gelerek, O'nu 7 kat göğe çıkartmış, her katta peygamberleri ve kavimlerini görmüş, bu her kattaki elçilerden bir icazet almış ve en son katta da Allah ile birebir yapılan namaz pazarlığında 50 vakit namaz, 5 vakte indirilmiştir. Yani Peygamber, sırf 50 vakit namazı 5'e düşürtmek için göğe yükselmiştir(?). Oysa Kuran'daki (yukarıdaki) ayete baktığınızda, anlatılan bu safsatalarla ilgili hiç bir bilgiye rastlamamaktayız! Kuran'da sözü edilen aktarılmanın beden+ruh ile gerçekleşmiş olması elbette mümkündür. Belki de Hz.Muhammed'e (aktarıldığı yerde) gösterilmesi gereken bazı ayetlerin, bulunduğu yerde gösterilme ihtimalinin olmadığını anlamalıyız! Bilmemiz gereken Hz.Muhammed, bir atın sırtında Allah ile namaz pazarlığı yapmamıştır! Peki Hz.Muhammed Allah'ı gördü mü? Kuran'a baktığımızda bunun, bu dünyada gerçekleşmesinin muhtemel olmadığını görüyoruz! Lakin Hz.Musa, böyle bir dilekte bulunmuştu. Fakat Musa, Allah ile (perde arkasından) konuşmuş olmasına rağmen O'nu görememişti! 7/143 Musa, belirlenen vakitte bize gelince ve Rabbi kendisiyle konuşunca, "Rabbim, bana görün, sana bakayım," dedi. "Beni göremezsin. Ancak şu dağa bak; yerinde durursa o zaman beni göreceksin," dedi. Rabbi, dağa görününce onu paramparça etti ve bunun üzerine Musa kendinden geçti. Ayılınca, "Sen yücesin, sana yöneliyorum. Ben (buna) inananların en önde olanıyım," dedi. Bu durum bize bir gerçeği anlatmaktadır. Allah'ın saltanatı/arşı bu dünya boyutu dışındadır. Bundan dolayı biz O'nu göremiyoruz! Fakat Allah bizi görüyor. Görememize neden olan bir engelden/perdeden bahsedilir! Bu engel boyutlar arası geliş-gidişi sağlayan bir kapı olabilir (23/100). Lakin melekler bu geçitlerden Kadir Gecesi Dünyaya inerler ve yine bu geçitlerden Allah'a geri dönerler! (70/3, 97/4) Dönüş süreleri bizim saydığımız zamanla 50.000 yıla denk bir süreçtir (70/4). Yani buna 50.000 yıllık bir mesafe de diyebiliriz! Melekler 1 günde bu yolu katedebilirler. Çünkü Allah katında zaman dilimi/kavramı 1 güne eşittir. Yani Allah katında dün ve yarın yoktur. Sadece bugün vardır! Ve bu gün sonsuzdur! Bu tezi (kısmen) destekleyen ayetler şunlardır; 20/102-104 Boruya üfürüldüğü gün, suçluları o gün mavi (kederden yüzleri morarmış) olarak toplarız. Aralarında gizli gizli konuşurlar, "Siz (dünyada) sadece on kaldınız." Onların ne konuştuğunu iyi biliriz. En doğru görüşlüleri, "Siz sadece bir gün kaldınız," diyordu. 23/112-114 Dedi ki, "Yeryüzünde kaç sene kaldınız?", "Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık. Sayanlara sor," dediler. Dedi ki, "Siz gerçekten çok kısa bir süre kaldınız, keşke bilseydiniz." Allah katında/arşında zaman böyle! Fakat Allah, dünyada vuku bulan bir örnek/hadiseye müdahalesi için, bu kez tam tersini söylüyor. Yani bizim saydığımız gün hesabı devreye giriyor! 2/259 Yahut şu kimse gibisi de (dikkatini çekmedi mi?)... Altı üstüne gelmiş yıkıntı bir kasabaya uğrar ve "ALLAH bunu ölümünden sonra nasıl diriltebilir," der. Bunun üzerine ALLAH onu yüz sene ölü bıraktıktan sonra diriltti. "Burada ne kadar kaldın," dedi. "Bir gün yahut günün bir parçası kadar kaldım," dedi. "Hayır, sen yüz yıl kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak hala bozulmamış. Eşeğine de bak. Seni halk için bir delil yaptık. Kemiklere dikkat et, onları nasıl üstüste koyuyor, sonra onlara nasıl da et giydiriyoruz." Durum kendisine aydınlanınca, "Artık ALLAH'ın her şeye gücü yettiğini biliyorum," dedi. Bundan da anlıyoruz ki Allah'ın sistemi ile güneş sistemi arasındaki zaman kavramları farklıdır. Allah katında (aslında) zaman kavramı diye birşey yoktur! Bunun için Cennet'lerden hep sonsuz diye bahsedilir! Konuyu dağıtmayalım! Hz.Muhammed o gece, bu geçitlerden "Melek ve/veya Kutsal ruh" yardımı ile Allah'a götürülmüş olabilir miydi? Bunu (kısmen) destekleyen şu ayetlere bir bakalım! 53/6-18 Üstün otoritenin sahibi göründü, En yüksek ufukta. Sonra inip yaklaştı. Mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu. Ve sonra kuluna ne bildirilecekse onu vahyetti. Gördüğünü gönlü yalanlamadı. Onun gördüğü hakkında kendisiyle tartışıyor musunuz? Onu bir kez daha görmüştü. En son noktada. Ki yanında barınılacak cennet vardır. Tüm bölge olağanüstü biçimde kuşatılmıştı. Göz şaşmadı, sınırı da aşmadı. Rabbinin büyük ayetlerini gördü. Sünniler bu ayetlere bakarak, Hz.Muhammed'in Allah ile (birebir - bu dünyada (?)) görüştüğünü savunurlar ve Miraç Gecesi/Kandili(!) inançlarının destekçisi/savunucusu olduğunu öne sürerler! Halbuki Allah'ın (haşa) yeryüzü insanı arasına inmesi olacak iş değildir. Bu inanç Tevrat kaynaklıdır! Çık.24: 9-12 Sonra Musa, Harun, Nadav, Avihu ve İsrail ileri gelenlerinden yetmiş kişi dağa çıkarak İsrail'in Tanrısı'nı gördüler. Tanrı'nın ayakları altında laciverttaşını andıran bir döşeme vardı. Gök gibi duruydu. Tanrı İsrail soylularına zarar vermedi. Tanrı'yı gördüler, sonra yiyip içtiler. RAB Musa'ya, «Dağa, yanıma gel» dedi, «Burada bekle, halkın öğrenmesi için üzerine yasalarla buyrukları yazdığım taş levhaları sana vereceğim.» Musa ile ilgili ve Kuran'daki diğer muhtelif ayetlere baktığımızda, Allah'ın bu dünyada göze görünemeyeceğini öğrenmekteyiz (Ayrıca bkz. 6/103). Öyleyse Hz.Muhammed'in gördüğü ne idi? Gerçekten Kutsal Ruh ve/veya Cebrail O'nu boyut kapısından geçirip Allah'a mı götürdü? Acaba o boyutta Allah'ı görebilmesi mümkün müydü? Yukarıda alıntıladığımız 53/6 ayetinden iki önceki ayetlere baktığımızda, Hz.Muhammed'e bir varlığın Kuran'ı öğrettiğinden ve vahyi bildirdiğinden bahseder. Yani Kutsal Ruh ve/veya Cebrail, Hz.Muhammed'e gelerek Rabbin Cennet'ini ve büyük ayetlerini O'na göstermiş olabilir miydi? Halusunasyon gibi birşey! Isra Suresi 1.ayette sözü geçen o vahiyler/işaretler, bu sırada Hz.Muhammed'e gösterilmiş olan ayetler/işaretler olabilir mi? (En doğrusunu Allah bilir) _ Aktarılma sadece Ruh ile gerçekleştirilmiştir! Ruh/nefis/öz dediğimiz şey, insanın canlılığını sağlayan, Allah'ın verdiği bir lütuftur. Bu ruh, bedeni geçici sürece terkederse bayılırsınız. Ayrıca uykunuzda iken de bu ruh kısmen bedeninizi terketmiş sayılır. Vefat ettikten sonra da bu ruh bedeninizden tamamen ayrılır ve bu dünyaya tekrar geri dönme olasılığı yoktur. Bu gerçek, hakkında ölüm kararı verilmiş olanlar için ertelenemez/örtülemez (39/42). Kredisi bitmemiş bir insanı elektroşok ve hayat öpücüğü vb. yöntemlerle geri getirebilirsiniz! Zaten bu esnada ruh bedeni tamamen terketmemiştir. Öldükten 3 gün sonra karşımıza dikilen birinden söz edeni ise duymadık daha! Konuya dönecek olursak, Hz.Muhammed'in bazı önemli gerçeklere rüyasında tanık olduğu söylenebilir. Örneğin bir ayette, savaş ile ilgili kendisine göstertilen bir rüyadan, Kuran şu şekilde bahseder, 8/43 ALLAH onları rüyanda sana az gösteriyordu. Onları sana çok gösterseydi, dağılacak ve o konuda çekişip duracaktınız. Fakat ALLAH (sizi) kurtardı. O, göğüslerin özünü bilendir. Ve ne ilginçtir ki rüyada gördüğü bu sahne, gerçek yaşamında da gördüğü/olduğu şekliyle sirayet etmişti. Fakat aslında o düşmanlar gerçekten sayıca çoktu! Ama Hz.Muhammed'in rüyasında gördüğü sayı kadar görünüyorlardı! Bu, hakikaten (düşündüğünüzde) ilginç bir olay! 8/44 Zamanı gelip kendileriyle karşılaştığınızda sizin gözlerinizde onları az gösteriyor, onların da gözlerinde sizi az gösteriyordu ki ALLAH önceden planlanmış işi gerçekleştirsin. İşler, sonunda ALLAH'a döner. Belki de Hz.Muhammed rüyasında (iken ruhu), geçitlerden "Melek ve/veya Kutsal ruh" yardımı ile Allah'a götürülüp (O'nun arşında), yukarıda (Isra ve Necm surelerinde) sözü edilen ayet ve işaretler, o gecede göstertilmiştir! (Elbette en doğrusunu Allah bilir) Sonuç Hz.Muhammed'in efsanevi bir ata binip göğün katlarını dolaşıp, buralarda diğer elçilerden icazet alıp, yedinci gökte Allah ile namaz pazarlığına giriştiğine ve Allah'ı yakınen gördüğüne inanmamız ve bunu Miraç Mucizesi diye gelecek nesillere aktarmamız, Hz.Muhammed'e attığımız iftiradan başka birşey değildir! Düpedüz O'nunla dalga geçmektir! Bu hikaye bu şekliyle, Yahudi kaynaklarından İslam'a aktarılmıştır ve her nedense Sünniler tarafından, din olarak kabul edilmiştir! Hz.Muhammed'in tek mucizesinin Kuran olduğuna inananlar, bu masallara da (mucize diye) inanmaktadırlar! Her iddiaları ile zaten çelişkide olan bu mezheplileri yadırgadığımız tutum, bunları dindenmiş gibi kabul etmeleridir! Çocukken zaten yeterli miktarda masal dinliyoruz, bari bunları yetişkinlere de anlatmasalar !!! 17/60 Rabbinin insanları kuşatmış olduğunu sana bildirmiştik. Fakat sana gösterdiğimiz görüntü ile ve Kuran'da lanetlenen ağaçla sadece insanları denedik. Biz onları uyarırız, ancak bu, onların azgınlığına büyük bir katkıda bulunmaktan başka sonuç vermiyor. Alıntı
Φ selim490 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 30 Aralık , 2008 kıymetli kardeşim böyle önemli bir konuyu ölçülü bir şekilde paylaştığın için allah (cc)razı olsun sağolasın inşaallah islamiyeti sihirli bir din olarak görenlerin aklı başına gelirde rabbımızın yaratılışta bize verdiği aklın değerini anlayıp rabbıya doğa üstü güç isterük diye isyan etmezler Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.