Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 21 Aralık , 2005 _ Herkes yapıp-ettiğinin karşılığını tastamam görmektedir, 45/22 ALLAH gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı ki her can, kazandığının karşılığını haksızlığa uğramadan görsün. 50/29 "Benim katımda söz değiştirilmez ve ben kullara asla haksızlık etmem." _ Hesabı görülenleri Allah tekrar öldürür ve zaten ölmemiş/ölmeyecek olan, Allah'ın önceki Cennet'te lutfettiği/bahşettiği bugünü bekleyen insanın ruhu/nefsi/özü, Cennet'lerden birine (Adn Cennetine) götürülür ve burada bu manzaranın benzeriyle daha önce de karşılaştığını anımsar (bu, dünyaya gönderilmeden önceki Test Cennet'i olabilir ve/veya dünyadaki müthiş güzellikteki adalar/koylar vb. de olabilir) ve sonuç olarak tekrar Allah'a kavuşmuştur, 40/11 Diyecekler ki, "Rabbimiz, bizi iki kez öldürdün ve iki kez dirilttin. Şimdi günahlarımızı itiraf ettik. Buradan bir çıkış yolu var mı?" 2/28 ALLAH'ı nasıl inkar edersiniz? Siz ölüler idiniz o sizi diriltti. Sonra sizi öldürür ve tekrar diriltir ve sonunda ona döndürülürsünüz. 2/25 İnanıp erdemli davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele. Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda "Bu, daha önce bize sunulan nimetlerdir," derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar (benzetmeler) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar. Yorum: Ben düşünüyorum ki, hesap gününe mahsus olmak üzere, her çürümüş kemiğe dahi yeni bir beden giydirilir (-ki insanlar bu şekliyle sorguya çekilir). Burada da günahlarını inkar etmek isteyecek olan günahkarlara, bu kez bedenleri şahitlik/tanıklık etmeye başlar (aleyhlerinde)! Hesap görülme bittikten sonra tüm insanların (bedenlerinin) yeniden öldürüleceğini tahmin ediyorum ki, Cennetler bilindiği gibi ruhani/bedensiz varlıkların konakladığı manevi bir alemdir. Ve insanın ruhunun/nefsinin/özünün ölümsüz olduğuna (öldükten sonra ruhun, hesap günü için bekletildiğine -23/100) inandığımdan, Cennet'e gönderilecek olanın da, insanın (bu) özünün olduğunu düşünüyorum. Veya, Yeniden giydirilen beden eğer bildiğimiz beden gibi ise ve bu halde Cennet'e dahil edilecekse, kendisine ihtiyaç duyacağı yeme-içme vb. ihtiyaçlarından dolayı Cennet'te pek hoş manzaralar oluşmayacaktır. Ve eğer yeni bedenlerimiz eskisine benziyorsa ölümsüzlük/ebedilik nasıl mümkün olacak? -ki, Dünya'da, insan hayatının uzun yada kısa olması, tedarik ettiği ihtiyaçlara bağlıdır (hava-su-yiyecek). Cennet'te de (bir çeşit içecek ve yiyecek) olduğunu Kuran'dan öğreniyoruz. Öyleyse Cennet'te canlılığı devam ettirecek ayrı bir hava/gaz solunması söz konusu mudur? Ayrıca vücudun yıllar içinde yıpranmaya uğrayacağı da malum (-ki oysa Cennet'te sonsuza dek kalınacak deniyor)! Bu bedene lazım olan ihtiyaçların/gereksinimlerin değişik bir reaksiyonla hemen tepkimeye geçmesi gerekir ve yine (bir çeşit) hava ile geriye verilmesi mümkün olabilir mi? Yani "ruh ve beden, ikisini de idare edebilecek gereksinimler (bildiğimiz metalardan farklı şekilde) burada (özel olarak) oluşturulacak" diyebilir miyiz? (Hemen üstteki) ilk ayete bakarak, iki kez ölüm ve iki kez dirilmenin nasıl olabileceğini şu şekilde açıklasak yanlış mı olur? _ Hesap gününden önce (dünyanın sonu ile) tüm canlıların ölmesi ilk ölüm, _ Hesap günü için nefislerin eşleştirilmesi ve/veya ikinci bedenlerinin verilmesi ilk diriliş, _ Hesap görüldükten sonra yeni verilen bedenlerin (tanıklık görevlerinin bitmesinin ardından) geri alınması ile ikinci ölüm ve _ Yeni bedenlerinden de kurtulan (ikinci kez dirilen) insanlar (ruhlar/nefisler/özleri) Cennet veya Cehennem'e gönderilirler diyebilir miyiz? Biz insanlar, ancak mevcut ifadelere bakarak değişik yorumlar yapabiliyoruz. Mevcut bilgiler (ayetler) dışında yapılan yorumlar gayb-i aktarım sayılacaktır ki bu da Kuran'da hoş karşılanan bir durum değildir. Elbette herşeyi (gaybı da) hakkıyle bilen yalnızca Allah'tır! _ Zulüm/Cehalet/İsyan ve sapıklıkta sınır tanımayan inkarcılar (-ki Şeytan'ın dostudurlar), zakkumlarla donatılmış yollardan/geçitlerden Cehennem'e götürülürler (-ki Şeytan Cehennem'e yalnız gireceği korkusuyla Allah'tan, sapmaya meyilli olan insanları da beraberinde götürmek için izin istemiştir (15/28-43)), [1] 19/83 İnkarcıların üzerlerine şeytanları yolladığımızı görmez misin? Onları kışkırtıp duruyorlar. 15/43-44 "Cehennem hepsinin buluşma yeridir.", "Onun yedi kapısı vardır ve her bir kapı için onlardan belli bir pay vardır." 44/43-45 Elbette, zakkum ağacı, Günahkarın yiyeceğidir. Derişik asit gibi ve midelerde kaynayacaktır. _ Zenginlik(!) içinde şımaran kibirli cahiller/yoksulu ezenler için Cehhennem'de özel bir yer tahsis edilmiştir (yada özel bir durum oluşturulmuştur), diğerlerine ibretlik için, 69/28-37 "Param bana yaramadı." , "Tüm gücümü yitirdim." Yakalayın, bağlayın onu. Ve sonra cehennemde yakın. Sonra, onu yetmiş arşın boyunda bir zincire vurun. Çünkü o, Yüce ALLAH'a inanmıyordu. Yoksullara yedirmeğe de çalışmıyordu. Bu yüzden onun buralarda bir dostu yoktur. Hiç bir yiyeceği de... İrin hariç, Onu ancak günahkarlar yer. _ Melekler ruhları/nefisleri/insanları hakettikleri yere kitleler halinde götürürler ve Cennetlikler, Cehennemliklerin üstünden/yanından geçerler, 39/73 Rablerini sayıp dinleyenler ise yığınlar halinde cennete götürülürler. Oraya vardıklarında onun kapıları açılır ve bekçileri onlara, "Size barış olsun; kazandınız. Haydi temelli kalmak üzere oraya giriniz," derler. 7/41 Onlar (Cehennemlikler) için cehennemden bir yatak ve üstlerinde de bir örtü vardır. Zalimleri işte böyle cezalandırırız. _ Melekler Cennetlikleri Cennet kapılarında selamlarlar, 21/103 O en büyük korku onları üzmez. Kendilerini melekler, "İşte bu, size söz verilen gününüzdür!," diye karşılar. 16/31-32 İçlerinden ırmaklar akan Adn cennet (bahçe) lerine girerler. Orada her diledikleri şeyi bulurlar. ALLAH erdemlileri işte böyle ödüllendirir. İyi durumdayken melekler canlarını almaya geldiklerinde, "Selam size olsun. Yaptıklarınızın karşılığı olarak cennete giriniz," derler. _ İnanan her erkek ve dişiyi (Cennet'e girdikten sonra) kendilerini yaşıt eşler karşılarlar, bunlar sadece birbirilerine ait olan eşler/hurilerdir! 55/56 Oralarda, daha önce ne bir insan ne de bir cin tarafından dokunulmamış, bakışlarını dikmiş eşler vardır. 78/31-33 Erdemliler için kurtuluş vardır. Bağlar, bahçeler... Genç ve yaşıt eşler... 56/35-38 Biz kadınları yeniden biçimlendirdik. Onları, gençleştirdik. Mükemmel biçimde eşlenmişlerdir. Sağ tarafta olanlar içindir. _ Ebedi Cennet hayatında kendisine lazım gelebilecek gereksinimlerden süresiz/sınırsız yararlanacaklardır, 61/12 Günahlarınızı bağışlar ve sizi içinden ırmaklar akan bahçelere ve Adn bahçelerindeki saraylara sokar. Büyük başarı budur. 22/23 ALLAH inanıp erdemli bir hayat sürenleri içlerinden ırmaklar akan cennetlere (bahçelere) sokar. Orada altın bilezikler ve inciler takınırlar. Orada giysileri de ipektir. 20/76 Adn bahçeleri ki altından ırmaklar akar. Orada ebedi kalıcıdırlar. Arınanların ödülü işte böyledir. _ Cehennemlikler de Cennetlikleri her gördüklerinde onlarla birlikte gitmeyi/olmayı isterler ama nafile -derin bir çukurdadırlar, 7/50 Ateş halkı, cennet halkına seslendi: "Suyunuzdan, yahut ALLAH'ın size verdiği bazı nimetlerden üstümüze akıtın." Onlar da dediler ki: "ALLAH bu ikisini kafirlere haram kılmıştır." 57/13 O gün, ikiyüzlü erkekler ve kadınlar inananlara, "Bize bakın da sizin ışığınızdan alalım," diyecekler. Onlara, "Geriye dönün de ışık arayın," denir. Aralarına, iç taraftaki merhametle, dış taraftaki azabı ayıran kapılı bir engel konacaktır. 101/8-11 Kimin de tartıları hafif gelirse, Onun da anası uçurumdur. O uçurumun ne olduğunu bilir misin? O, kızgın bir ateştir! [2] _ Buradan çıkmayı her istediklerinde kapılar üzerlerine kapanır, aralarında bir engel ve kapılarında da kesin emir almış bekçiler vardır. Cahil/zalimler, bu günle karşılaşacaklarını uman müminlerle alay etmişlerdi/onlara zulmetmişlerdi, 7/40 Ayetlerimizi inkar edenlere ve onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapısı açılmaz ve deve iğne deliğinden geçmedikçe de cennete girmezler. Suçluları böyle cezalandırırız. 7/44-49 Cennet halkı cehennem halkına seslenir: "Rabbimizin bize söz verdiğini gerçek olarak bulduk. Rabbinizin size söz verdiğini siz de gerçek olarak buldunuz mu?" "Evet!," derler. Biri aralarında şunu ilan eder: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." Onlar ki ALLAH'ın yolundan alıkoyarlar ve onu eğriltmek isterler. Ahiret konusunda da inkarcıdırlar. Cennet ile Cehennemin Ortasında Kalanlar. Aralarını bir perde böler. Orta yerde de bazı kimseler var ki herkesi görünüşlerinden tanırlar. Cennet halkına, "Selam size," diye seslenirler. Bunlar oraya (cennete), canları istedikleri halde giremediler. Gözleri ateş halkına çevrildiğinde, "Rabbimiz, bizi zalim toplulukla birlikte bulundurma," derler. Orta yerde bulunanlar, görünüşlerinden tanıdıkları kimselere seslenirler: "Sizin cemaatiniz ve büyüklük taslamış olmanız size hiç bir yarar sağlamadı.", "ALLAH onlara bir rahmet dokundurmayacak diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?" (Orta Yerdekilere şunlar denecektir:) "Cennete girin; size bir korku yoktur ve üzülmeyeceksiniz de." Yorum: "Orta yerde kalanlar" şehitler ve/veya öldürülenler olabilir. Yada çocuk yaşta ölenler de olabilir. Dünyada iken iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı bir etki/zorlama sebebiyle ayırt edememiş veya bu seçim hakkı ellerinden bir şekilde alınmış olan kişiler de olabilir! En doğrusunu elbette Allah bilir! 23/109-111 "Kullarımdan bir grup, 'Rabbimiz, inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.' derdi.", "Sizse onları alaya aldınız ve onlar yüzünden beni anmayı unuttunuz. Onlara gülüp duruyordunuz.", "Bugün ben, onlara sabretmelerinin karşılığını verdim. Kazananlar işte bunlardır." 66/6 Ey inananlar, yakıtı halk ve taşlar olan ateşten kendinizi ve ailenizi koruyun. Ateşin üzerinde sert ve güçlü melekler olup, ALLAH'ın buyruğuna karşı gelmezler ve kendilerine ne emredilmişse onu uygularlar. _ Cehennemlikler için hesapları ağırdan alınır, bu sonucu isteyenlerin sayısı çok olduğundan grup grup yollanırlar. Öyleki bir müddet sonra Cehennem'in taştığı zannedilir, oysa Cehennem'in 6 kapısı daha vardır! 7/182 Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar farketmeden onları yavaş yavaş sonlarına yaklaştıracağız. 39/71 İnkar edenler yığınlar halinde cehenneme götürülürler. Oraya vardıklarında onun kapıları açılır ve bekçileri onlara, "Size, Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bu gününüzle karşılaşacağınız konusunda sizi uyaran sizden elçiler gelmemiş miydi?" derler. "Evet. Ancak 'ceza' sözü inkarcılar hakkında gerçekleşmiştir," diye karşılık verirler. 50/30. O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz, o: "Daha var mı?" der. 15/44 "Onun yedi kapısı vardır ve her bir kapı için onlardan belli bir pay vardır." _ Alçaltıcı azabın hiç değilse bir anlığına ertelenmesini isterler, oysa şanslarını daha önce zaten (inkarla) kullanmışlardı, 40/49. Ateşte olanlar, cehennemin bekçilerine: "Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün, azâbımızı hafifletsin" derler. 40/50 Onlar da derler ki, "Elçileriniz size apaçık delillerle gelmemiş miydi?" "Evet" derler. Bunun üzerine onlar, "Öyleyse kendiniz yalvarın. Ne var ki inkarcıların yalvarması sonuç vermez." _ Allah'ın ayetlerini ve O günü inkar eden bu cahil/zalimler pişman olurlar ama pişmanlıkları bir yarar sağlamaz, çünkü artık karar verilmiştir! 67/6-11 Rab'lerini inkar edenler cehennem cezasını hakketmişlerdir. Ne kötü bir duraktır. Oraya atıldıkları zaman, onun kaynayıp tüterken uğultusunu işittiler. Nerede (nerdeyse) ise öfkeden patlayacak! İçine her ne zaman bir grup atılsa, oranın gardiyanları, "Size bir uyarıcı gelmedi mi?" diye sordular. Onlar da dediler ki, "Evet, bize bir uyarıcı gelmişti, ama biz yalanladık ve, 'ALLAH hiçbir şey indirmemiştir. Siz tümüyle sapıtmışsınız,' dedik.", "Dinleseydik veya aklımızı kullansaydık biz şu ateşin halkı içinde olmazdık," dediler. Böylece günahlarını itiraf ettiler. Ateşin halkı uzak olsunlar. DİNLE! ONLARIN ÇIĞLIKLARINI SEN ŞİMDİDEN DUYABİLİYOR MUSUN? ACİZLİK VE REZİLLİKLERİNİ HAYAL EDEBİLİYOR MUSUN? BU SAHNELERİ TASAVVUR EDEBİLİYOR MUSUN? İNANMIŞ OLSAN DA OLMASAN DA AKIBETİN "HESAP GÜNÜ"DÜR VE BUNU HİÇ KİMSE ERTELEYEBİLECEK YADA SAVABİLECEK DEĞİLDİR! İNANMIŞSAN KÂZANIRSIN! İNKARI SEÇMİŞSEN KAYBEDERSİN! (23/102-103, 41/46) ÖYLEYSE SEN, ÖLÜM SANA GELMEDEN EVVEL AL TEDBİRİNİ! MERHAMETİ BOL OLAN ALLAH'IM, SANA BU DÜNYADA BİR ŞANS DAHA VERDİ! VE SANA MASAL ÖĞRETMEDİ! UNUTMA, SEN, SANA VERİLENLERDEN HESABA ÇEKİLECEKSİN, ATALARININ ÖĞRETİLERİNDEN DEĞİL! EĞER ATALARININ CENNET'E GİRECEĞİNDEN 100% EMİN DEĞİLSEN, ŞU ANDAN İTİBAREN KURAN'A SARILMANI VE KESİN BİR TEVBE ETMENİ TAVSİYE EDERİM! ÇÜNKÜ YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR! 4/18 Sürekli kötülük işleyen ve kendilerini ölüm yakalayınca, "Ben artık tövbe ettim," diyenlerin tövbesi geçersizdir. İnkarcı olarak ölenlerin de tövbesi geçersizdir. Onlar için acıklı bir azap var. 10/90-91 İsrail oğullarını denizden geçirdik. Firavun ve ordusu ise küstahça ve düşmanca arkalarına düştü. Boğulmak üzereyken, "İsrail oğullarının inandığından başka tanrı olmadığına inandım, ben müslümanım," dedi. "Çok geç! Daha önce baş kaldırmış ve bozgunculardan olmuştun." _ Kendinizi Kandırmayın! Cehennemlikler, (dünyada iken) günahlarının karşılığını Cehhennem'de ödedikten sonra(!) Cennet'e gönderileceklerine ve bu torpile de peygamberlerinin şefaatı sayesinde(!) kavuşacaklarına inanırlardı. Oysa Kuran'a göre bu, pek de mümkün görünmüyor! Lakin Peygamberler de hesaba çekilecek! (7/6) Cehennem kuyusuna atılanın oradan çıkma ihtimali yoktur! (Allah dilerse başka) 2/80 "Sayılı birkaç gün dışında ateş bize değmeyecek," dediler. De ki: "ALLAH'tan böyle bir söz mü aldınız -ki ALLAH verdiği sözden dönmez- yoksa ALLAH adına bilmediğiniz bir şeyi mi söylüyorsunuz?" 74/47-49 "Nihayet (şimdi) kesin gerçeğe ulaştık." Aracıların şefaati onlara bir yarar sağlamaz. Öyleyse neden bu mesajdan yüz çeviriyorlar. Allah'a kavuşmayı arzulayanlar, hesap gününde hesaba çekileceğini umanlar, KURAN'A SARILSINLAR! Allah'ın ilk emri "OKU"dur (96/1-5, 29/51). Neden "oku!"? Öğrendiklerinden ve öğrendiklerini hayata nasıl ve/veya ne şekilde geçirdiğinden sorulacaksın da ondan! Sınırı/haddini aşarak "cahil/kibirli/zorba/zalim" biri olmayı mı seçmişsin? Yoksa düşünüp sakınan, iyi bir mümin mi olmuşsun? Bunun sonucunu/hakettiğin sonucu, her nefis gibi sen de, elbette öğreneceksin/göreceksin! Ve unutma, hiçbir kimseden yardım da görmeyeceksin! 26/88-89 O gün, paranın ve çocukların yararı olmayacaktır. ALLAH'a mükemmel bir kalp ile gelenler hariç. 82/19 O gün kimsenin kimseye yardımı dokunmaz. O gün tüm kararlar yalnız ALLAH'a aittir. Öyleyse sen, Allah'a karşı samimi olmaya çalış! Tüm canlıları Allah yaratmış ise, O'ndan daha iyi tanıyabilecek yoktur! Ve kimse Allah'ı kandırabilecek de değildir! Deneyenler ise lanetlenmiş/mühürlenmişti! Kimbilir belki de birçoğumuz onların torunlarıdır! Şu halde onlarla aynı yere, onların arkasında/önderliğinde (Cehenneme) gidecek miyiz, yoksa orası için bir kurtuluş rehberi/umudu olan Kuran'a mı sarılacağız? 6/104 Rabbinizden size aydınlatıcı bilgiler gelmiş bulunuyor. Kim görürse kendi yararına, kim körlük ederse kendi zararınadır. Ben üzerinize bekçi değilim. 43/44 Bu, sana ve halkına bir mesajdır; ondan sorulacaksınız. 33/72 Biz sorumluluğu (sınanmayı) göklere, yere, dağlara sunmuştuk da onlar onu yüklenmekten çekinmişler ve kabul etmemişlerdi. Ancak onu insan yüklendi; o zalim ve cahil olmuştu. 44/38-40 Biz, gökler, yer ve aralarındakileri oyun eğlence için yaratmadık. Biz onları ancak belli bir amaca göre yarattık. Ne var ki onların çoğu bilmezler. Hepsi Karar Günü topluca buluşacaklardır. 33/73 Böylece, ALLAH ikiyüzlü erkekleri ve kadınları, ortak koşan erkekleri ve kadınları cezalandırır ve ALLAH inanan erkeklerin ve kadınların ise tevbelerini kabul eder. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. Not: Bazı okuyucularımız açıklamalarımıza bakarak, (haşa) insanların istemesinin, Allah'ın dilemesinden önde olduğu fikrine kapılabilir. Allah'ın alnından tutup denetlemediği hiçbir canlı yoktur. Kainattaki her canlı ve cansız varlık Allah'ın gözetiminde ve kontrolündedir (11/56). İnsana lütfedilen aklı kullanma veya kullanamamalarına göre bir seçim yapması/bir yol belirlemeleri gerekmektedir (42/47). Allah, inanmayı isteyen/dileyen insanların göğsünü İslam'a açmakta ve inanmış biri olarak Allah'a ulaşmalarına ruhsat tanımakta/izin vermektedir. Allah'ın izin verdiği müminlerin, Şeytan'a prim vermeleri de söz konusu değildir. Şeytan, sapmaya meyilli olan inkarcıları saptırmak için izin almıştır fakat müminlere bulaşmasına izin verilmemiştir (15/39-40). Allah'ın inanma izni vermediği (-ki onlar münafık/ikiyüzlü/kafirlerdir) ne kadar direnirlerse dirensin, ne kadar dilerlerse dilesinler, ancak Allah izin verirse imana kavuşabilmektedirler. Çünkü bu inkarcıların kalplerini Allah mühürlemiş, yine Allah dilerse mühür kalkacaktır! Bu farka dikkatinizi (acizane) çekmek isterim! Herşeyi hakkıyle bilen sadece Allah'tır ve en doğrusunu Allah bilir! (3/29) [1] Cehennem zakkumu farklı bir bitki olsa gerektir! (37/62-66) Nitekim dünyadaki (ismini insanların koyduğu) bir bitki olan zakkumun, ateşin dibinde yetişiyor olması ateistlere pek abes gelmektedir. Oysa bizim de, Cehennem'in dibinde biten zakkumun dünyadaki zakkum olduğunu iddia edebilmemiz için, sözkonusu ayetlerde "sizin bildiğiniz ve/veya yetiştirdiğiniz ağaç" denilmesi gerekirdi. Fakat bunun bildiğimiz zakkumdan farklı bir zakkum olduğu muhtemeldir (37/65). (En doğrusunu Allah bilir) [2] Buradaki ayetlere bakarak şöyle bir benzetme yapabilir miyiz? 8 katlı bir apartman düşünün, giriş kapısına kadar heryer zakkumlarla donatılmış. Cehennemlikler bu manzarayı görünce, Cennet'e gireceğini zannederler (37/63). Oysa zemin katta Cehennem vardır (-ki alabildiğine derin bir çukur/uçurumdur), kapıdan girer girmez bu kuyuya/uçuruma itilirler (83/16). Bunun üstünde 7 kat Cennet vardır! Cehennem'in en üstünde/tepesinde (saydam) bir kapı vardır ve Cennetliklerin durumları Cehennemliklere gösterilir. Bunu gören Cehennemlikler, onlar gibi olmak/onların yararlandığı nimetlerden yararlanmak isterler. Fakat pislik ve rezilliğe mahkum olmayı kendileri seçmiştir. İşte bunlar dünyada iken (zulüm/inkar/cehaletlikleri ... ile) müminleri pis ve rezil olarak görüyorlardı! Şimdi ise kendileri bu durumdalar! (En doğrusunu Allah bilir) 28/56 Sen sevdiğini doğruya iletemezsin. Dilediğini doğruya ileten sadece ALLAH'tır. Doğruya ulaşmayı hakedenleri en iyi bilen de O'dur. Alıntı
Φ kgkirlangic Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 "DİLEDİĞİNİ" doğruya ileten SADECE Allahtır... nedemek şimdi bu?? madem sadece O dilerse doğru yolda olacağız, dilemezse yanlış yollarda ömür tüketeceğiz neden yaratıldık???? Bunun doğru dürüst bir açıklamasını yapın artık.. delireceğim cüz-i irade nerde?? hiçbirşey bizim elimizde değilse neden ?????? Alıntı
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 bize biçilmiş hayatları yaşayıp birde bedel ödemek hiçte adil görünmüyor Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Yazar Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 "DİLEDİĞİNİ" doğruya ileten SADECE Allahtır... nedemek şimdi bu?? madem sadece O dilerse doğru yolda olacağız, dilemezse yanlış yollarda ömür tüketeceğiz neden yaratıldık???? Bunun doğru dürüst bir açıklamasını yapın artık.. delireceğim cüz-i irade nerde?? hiçbirşey bizim elimizde değilse neden ?????? Selam dost! Forumda karakter kısıtlaması olduğu için yazıyı bölmek zorunda kaldım! 1.bölümü de okumuş muydun? Sanırım soruna cevap, yazıyı bütünüyle inceledeğinde var! Yada daha ayrıntılı bilgi edinmek istersen sitemi ziyaret edebilirsin! Selametle!!! Alıntı
Φ SaNTo Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 zaten hayatta adil diil boşverrr.. Alıntı
Φ BlackWhite Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Gönderi tarihi: 23 Aralık , 2005 Evet haklısın boşverelimde hani bir şarkı varya Boşvere boşvere ne hale geldik diye Alıntı
Φ HİDAYET ÇAĞI Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 Selam dost! Forumda karakter kısıtlaması olduğu için yazıyı bölmek zorunda kaldım! 1.bölümü de okumuş muydun? Sanırım soruna cevap, yazıyı bütünüyle inceledeğinde var! Yada daha ayrıntılı bilgi edinmek istersen sitemi ziyaret edebilirsin! Selametle!!! Zahmet olmazsa yazdığınız ayetlerin isimlerini numaralarını açıkça yazın....bir de latin harfle arapça yazılışlarını rica edelim arkadaşım....kontrol etmek açısından ... Aramızda arapça bilenler de vardır unutma ....öyle her yazılana kontrol etmeden inanmak akıllı insanın yapacağı şey değildir....23 tane meal var ne de olsa ..... ama 1 tane KUR'AN var ve hakikat onun içinde....bu nedenle arapça okunuşlarını da ( latin harfle ) rica edelim..... selametle kalın.... Alıntı
Φ HİDAYET ÇAĞI Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 "DİLEDİĞİNİ" doğruya ileten SADECE Allahtır... nedemek şimdi bu?? madem sadece O dilerse doğru yolda olacağız, dilemezse yanlış yollarda ömür tüketeceğiz neden yaratıldık???? Bunun doğru dürüst bir açıklamasını yapın artık.. delireceğim cüz-i irade nerde?? hiçbirşey bizim elimizde değilse neden ?????? Selam arkadaşım...ercan arkadaş ayetleri nerden kopyalıyor bilmiyorum ama ben size ayeti yazayım arkadaşım beraberce bakalım ; 28/KASAS-56: İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne). Muhakkak ki sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin (onların ruhlarını Allah’a ulaştıramazsın). Fakat Allah dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir. Sevgili kardeşim, Allah insanlara CÜZ -İ İRADE vermiştir ve karar verme yetkisini İNSANA bırakmıştır... ki KİTAPLAR indirerek ve peygamberler, resuller, nezirler, mürşidler görevli kılarak ZATINA HİDAYETE ERMEYE DAVET ETMİŞTİR....Davet ; bir iradeden diğer bir iradeye çağrıdır.... 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Allah’a davet edene icabet etmeyen (tâbî olmayan) kişi, dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostu da yoktur. Onlar, (Allah’ın davetçisine tâbî olmayanlar) açık bir dalâlet içindedirler. Görüyoruz ki Allah vazifelilerini kullanarak ZATINA DAVET ETMEKTEDİR....yani biz insanların CÜZ-İ İRADESİNE bir davet vardır....biz insanlar ister davete icabet ederiz ister etmeyiz kararı insana bırakmıştır..... 42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır). Şura 13 te Allah dilediğini kendisine seçer ifadesi var ; kimleri seçiyor acaba ! 1. Allah'a inananları 2. resullerine inananları 3.kitaplarına inananları 4. ahirete inanaları 5. hayrın Allah'tan şerrin kendi nefsinden olduğuna inananları 6.Meleklere inananları 7. Ölmeden önce hidayete erileceğine inanları Allah seçiyor...Bu seçtiklerinden < KİM ALLAH'A YÖNELİRSE, SADECE ONLARI KENDİSİNE HİDAYETE ERDİRİR.....diyor ayetin devamı.... Yani ALLAH HİDAYETE ERDİRENDİR, KİMİ ; HİDAYETE ERMEYİ DİLEYENİ Görüyorsun canım kardeşim, Allah CÜZ-İ İRADEYE asla müdahale etmiyor..Aksine serbest bırakıyor ve davet ediyor.....KİM HİDAYETE ERMEYİ ALLAH'TAN İSTERSE, ALLAH ONU KENDİSİNE ERDİRİYOR.... Diyorsunuz ki ; madem sadece O dilerse doğru yolda olacağız, dilemezse yanlış yollarda ömür tüketeceğiz neden yaratıldık???? Bunun doğru dürüst bir açıklamasını yapın artık.. delireceğim cüz-i irade nerde?? hiçbirşey bizim elimizde değilse neden ?????? Çok haklısınız ...ayeti beraberce gördük canım kardeşim..Allah insanlara doğru olanı gösteriyor ve insanların bu hayatta mutlu yaşamalarının reçetesini hidayete ermek olarak açıklıyor...hem cennet saadeti hem de dünya saadetini Allah cc müjdeliyor...Allah'ın biz insanları yaratmasında tek bir muradı o da bizlerin MUTLU OLMASI....mutluluğun adı ise HİDAYETE ERMEK canım kardeşim..Yeterki biz insanlar Allah'a hidayete ermeyi Rabbimize canı gönülden dileyelim ve ona dua edelim göreceksiniz ki bütün mutluluk bu bir talebin arkasında ....forumlarda bir çok yazı yazıyorlar ancak hidayete ermenin reçetesi tarif edilmiyor ..neden biliyormusun canım kardeşim, çünkü bizim toplumumuzun çoğunluğu sadece inanç bazında kalmış ve HİDAYETE ERMİŞ değiller..bilmedikleri için hem ayetlerle ispat edemiyorlar hem de yaşamıyorlar.... hiç delirmeyin canım kardeşim işte size hakikat...Allah'a hidayete ermeyi canı gönülden dileyin bakın neler yaşadığınıza siz şahit olacaksınız......Allah insanı nasıl hidayete erdiriyor....Kararı bizim verdiğimizi göreceksiniz.... Allah kainatı yaratmış ve insanın EMRİNE VERMİŞ...YANİ ALLAH KANUNLARINI KOYMUŞ biz insanlar bu kanunları doğru şekilde uygularsak biz insanlara hem yaşadığımız hayat mutluluk getirecek hem de akıbetimiz garanti olacak.....Allah her şeyi İLMİ İLE KUŞATMIŞ...O'nun ilminin dışında bir yaprak dahi kıpırdayamaz....işte olay bu ! BİZ İSTEYECEĞİZ ALLAH VERECEK .....KANUN BU ! Haa aksini yaparsak ne olur ! o zaman yine kanunlar devrede ve akıbetimize razı olmak durumunda kalırız...Ya hidayete ermeyi dileyip mutlu yaşacağız, ya da nefsimize uyup hayatı boş yere tüketip onun bunun ZANLARINA İNANARAK akıbetimize katlanacağız...KARARI BİZ İNSANLAR VERECEK..... selametle kal canım kardeşim....... . Alıntı
Φ ercan1980 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2006 Selam arkadaşım...ercan arkadaş ayetleri nerden kopyalıyor bilmiyorum ama ben size ayeti yazayım arkadaşım beraberce bakalım ; 28/KASAS-56: İnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeşâ’(yeşâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne). Muhakkak ki sen, sevdiğini hidayete erdiremezsin (onların ruhlarını Allah’a ulaştıramazsın). Fakat Allah dilediğini hidayete erdirir. Ve O, muhtedileri (hidayete erenleri) daha iyi bilir. Sevgili kardeşim, Allah insanlara CÜZ -İ İRADE vermiştir ve karar verme yetkisini İNSANA bırakmıştır... ki KİTAPLAR indirerek ve peygamberler, resuller, nezirler, mürşidler görevli kılarak ZATINA HİDAYETE ERMEYE DAVET ETMİŞTİR....Davet ; bir iradeden diğer bir iradeye çağrıdır.... 46/AHKÂF-32: Ve men lâ yucib dâiyallâhi fe leyse bi mu’cizin fîl ardı ve leyse lehu min dûnihî evliyâu, ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin). Allah’a davet edene icabet etmeyen (tâbî olmayan) kişi, dünya üzerinde Allah’ı aciz bırakacak değildir. Ve onun Allah’tan başka dostu da yoktur. Onlar, (Allah’ın davetçisine tâbî olmayanlar) açık bir dalâlet içindedirler. Görüyoruz ki Allah vazifelilerini kullanarak ZATINA DAVET ETMEKTEDİR....yani biz insanların CÜZ-İ İRADESİNE bir davet vardır....biz insanlar ister davete icabet ederiz ister etmeyiz kararı insana bırakmıştır..... 42/ŞURA-13: Şerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muşrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeşâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu). Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiğimiz (farz kıldığımız) şeyi (şeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fırkalara ayrılmayın.” diye Hz. İbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. İsa’ya vasiyet ettiğimiz şeyi sana da vahyederek, size de şeriat kıldık. Senin onları, kendisine çağırdığın şey (Allah’a ulaşmayı dileme) müşriklere zor geldi. Allah, dilediğini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaştırır). Şura 13 te Allah dilediğini kendisine seçer ifadesi var ; kimleri seçiyor acaba ! 1. Allah'a inananları 2. resullerine inananları 3.kitaplarına inananları 4. ahirete inanaları 5. hayrın Allah'tan şerrin kendi nefsinden olduğuna inananları 6.Meleklere inananları 7. Ölmeden önce hidayete erileceğine inanları Allah seçiyor...Bu seçtiklerinden < KİM ALLAH'A YÖNELİRSE, SADECE ONLARI KENDİSİNE HİDAYETE ERDİRİR.....diyor ayetin devamı.... Yani ALLAH HİDAYETE ERDİRENDİR, KİMİ ; HİDAYETE ERMEYİ DİLEYENİ Görüyorsun canım kardeşim, Allah CÜZ-İ İRADEYE asla müdahale etmiyor..Aksine serbest bırakıyor ve davet ediyor.....KİM HİDAYETE ERMEYİ ALLAH'TAN İSTERSE, ALLAH ONU KENDİSİNE ERDİRİYOR.... Diyorsunuz ki ; madem sadece O dilerse doğru yolda olacağız, dilemezse yanlış yollarda ömür tüketeceğiz neden yaratıldık???? Bunun doğru dürüst bir açıklamasını yapın artık.. delireceğim cüz-i irade nerde?? hiçbirşey bizim elimizde değilse neden ?????? Çok haklısınız ...ayeti beraberce gördük canım kardeşim..Allah insanlara doğru olanı gösteriyor ve insanların bu hayatta mutlu yaşamalarının reçetesini hidayete ermek olarak açıklıyor...hem cennet saadeti hem de dünya saadetini Allah cc müjdeliyor...Allah'ın biz insanları yaratmasında tek bir muradı o da bizlerin MUTLU OLMASI....mutluluğun adı ise HİDAYETE ERMEK canım kardeşim..Yeterki biz insanlar Allah'a hidayete ermeyi Rabbimize canı gönülden dileyelim ve ona dua edelim göreceksiniz ki bütün mutluluk bu bir talebin arkasında ....forumlarda bir çok yazı yazıyorlar ancak hidayete ermenin reçetesi tarif edilmiyor ..neden biliyormusun canım kardeşim, çünkü bizim toplumumuzun çoğunluğu sadece inanç bazında kalmış ve HİDAYETE ERMİŞ değiller..bilmedikleri için hem ayetlerle ispat edemiyorlar hem de yaşamıyorlar.... hiç delirmeyin canım kardeşim işte size hakikat...Allah'a hidayete ermeyi canı gönülden dileyin bakın neler yaşadığınıza siz şahit olacaksınız......Allah insanı nasıl hidayete erdiriyor....Kararı bizim verdiğimizi göreceksiniz.... Allah kainatı yaratmış ve insanın EMRİNE VERMİŞ...YANİ ALLAH KANUNLARINI KOYMUŞ biz insanlar bu kanunları doğru şekilde uygularsak biz insanlara hem yaşadığımız hayat mutluluk getirecek hem de akıbetimiz garanti olacak.....Allah her şeyi İLMİ İLE KUŞATMIŞ...O'nun ilminin dışında bir yaprak dahi kıpırdayamaz....işte olay bu ! BİZ İSTEYECEĞİZ ALLAH VERECEK .....KANUN BU ! Haa aksini yaparsak ne olur ! o zaman yine kanunlar devrede ve akıbetimize razı olmak durumunda kalırız...Ya hidayete ermeyi dileyip mutlu yaşacağız, ya da nefsimize uyup hayatı boş yere tüketip onun bunun ZANLARINA İNANARAK akıbetimize katlanacağız...KARARI BİZ İNSANLAR VERECEK..... selametle kal canım kardeşim....... . Arkadaş siz "hidayete ermek ve canım kardeşim"den başka kelime bilmez misiniz yahu? İskender kebabını da Nur tv'de birkaç izledim 1saatlik söyleşisinde yarım saatini esneyerek geçiriyor ve nedenini bilmediğim bir şekilde kilitleniveriyor. Diyorum herhalde bu vakitte vahiy alıyor ??? Alıyordu dimi sizin bu efendiniz? Buna hayır diyemezsin herhalde? Beni hidayete erdirecek olan Kuran'dır! Başta da söyledim bunu şimdi de söylüyorum! Hep de söyleyeceğim! size Kuran'dan sorulacak (43/44) "Mihr"in öğretilerinden değil! Evet ben hidayete ermeyi çok istiyorum! Allah izin vermemişse sen istediğin kadar yırtın, ilgili ayetleri sen bilirsin yazmama gerek yok sanırım! Sizin mihrinizle bana gelecek olan hidayet gelmez olsun! Ne farkınız var sizin diğer bölücülerden! Yiyorsa Tek Allah'a çağırın diyoruz ama halâ İskender kebabının reklamını yapıyorsunuz, ayıp ya!!! İkincisi yazımın sadece ikinci bölümüne bakıp da birşeyler sallama! Bu yazının birinci bölümü de var! Hem benim hangi diğer yazılarımı okudun da beni şirkçilikle suçluyorsun, sen kim oluyorsun? Kafasındaki çatlaktan içeri giren havayı vayih sanan yaşlı ihtiyarın müritleri değil misiniz hepiniz? Ceviz kabuğunda maskara oldunuz daha neyi zırvalıyorsunuz be? Size acıyorum! Aklınızı başkalarına ipotek ettirdiğiniz için acıyorum! Kendi başınıza kitaptan bana ne verebilirsiniz? Halka ne verebilirsiniz? Üç beş ayeti evirip çevirerek "üniversitenize kaynak mı sağlıyorsunuz?". Sizin o efendi dediğiniz yapay tanrınızın yazdığı kitaplara belirlediği fiyatların toplam ücreti ile bir araba alırsın kendine be! Sizin derdiniz imanınız para!!! Varsa sizde yürek, dağıtın o kitaplarınızı ücretsiz halka!!! Selam, "TEK ALLAH'A - TEK KİTABA" (saf ve katıksız) gönül verenlere olsun! Gayrısı hikaye!!! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.