Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Doğrusu, O, gerçeği getirmiş ve elçileri doğrulamıştır. Yine O diriltecektir. O her türlü yaratmayı bilendir. Siz elbette acı azabı tadacaksınız. Sadece yapmış olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz. Kendilerini sadece ALLAH'a adamış kulları hariç. Onlar bilinen bir rızkı haketmişlerdir. 37/37-41

 

Kıyam/Kıyamet: Ayağa kalkma, mahşerde toplanma, ayaklanma ...

 

Mahşer: Haşir yeri/toplanma yeri/toplanılan (yer) anlamlarına geliyor.

 

Kıyamet günü dediğimiz şey aslında "Diriliş/Ayağa kalkış Günüdür". Sura üfürüldüğünde çürümüş bedenler dahil tüm canlı varlıklar bu günde yeniden diriltilir ve yeniden derlenir (79/6-14, 22/7). Allah'ın huzurunda hesap vermeleri için mahşer yerine sürülürler (20/100-102). İşte bu günde görülecek olan sonuç "Hesap/Yargı/Din Günü"dür (82/18-19, 1/4). Hesap günü tüm canlıları Allah huzurunda toplayacak!

 

36/32 Hepsi toplanıp huzurumuza getirileceklerdir.

 

78/17 Yargılama Günü, belirlenmiş bir vakittedir.

 

Peki canlılığı Allah yaratmış ise neden hesaba çekecek olsun? Diğer canlılarda olmayan bir özellik vardır insanda. "Özgür seçim hakkı+akıl". Allah, insanlara akıl/hafıza gibi bir lütuf bağışlamakla onu, diğer yaratılmışlara üstün ve şerefli kılmıştır.

 

17/70 Adem oğullarına onur verdik. Onları karada ve denizde taşıdık. Onları güzel nimetlerle besledik. Yarattıklarımızın bir çoğundan daha üstün kıldık.

 

Cennet'te iken iblis'in oyununa gelen ve dünyaya gönderilen insana, Allah akletmesi/aklını kullanabilmesi için bir fırsat/zaman belirlemiştir.

 

35/37- İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar: "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada) , öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi?(63) Size uyarıp-korkutan da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

 

İşte bu dünya hayatında insanın kesin bir karar vermesi ve artık bu karara göre hayatına yön vermesi gerekiyor. Ya inanmalı - Ya inkar etmeli! İkisini de tercih etmeyenler ikiyüzlü sayılıyorlar ve inkarcılarla aynı akıbeti paylaşacaklar (4/142-145)! Fakat (samimice) tevbe edip durumlarını düzeltirlerse müstesna! (4/146) Allah, insanın bu seçiminde bir dayatma yapmıyor. Bu yüzden insan (seçiminin sonucu olarak) "Yargı Günü" nde yapıp-ettikleri ile hesaba çekilecek. Özgür seçim hakkın var, bunun sonucu olarak da "Hesap Günü" var! Eğer insanın özgür seçim hakkı olmasaydı Hesap Günü'nün olmasının bir anlamı olmayacaktı!

 

18/29 De ki, "Bu gerçek senin Rabbindendir." Dileyen inansın, dileyen inkar etsin. Biz zalimler için onları çepeçevre saracak bir ateş hazırladık. Onlar her ne zaman feryad ederek yardım isteseler, derişik asit gibi yüzleri haşlayan bir su sunulur. Ne kötü bir içecek, ne kötü bir son!

 

74/54-55 Doğrusu, bu bir öğüttür. Dileyen ondan öğüt alır.

 

80/11-13 Doğrusu, bu bir hatırlatmadır. Dileyen bundan öğüt alır. Onurlu kitaplardadır,

 

Ayetlerdeki "dileyen" ifadesine dikkat edin! Bu ifadenin kullanılması, insanın özgür seçim hakkının kendisine bırakıldığını kanıtlıyor olamaz mı? Şimdi şunu soranlar olacaktır. Özgür seçim hakkı/karar vermesi insanın kendisine bırakılmışsa, yok edilen topluluklara ne demeli? Kuran-ı Kerim'de bu tür halkların "azgın/zalim/cahil/zorba" lığı seçmelerinden/kendileri dışında kalan canlılara haksızlık etmeleri yüzünden helak edildikleri ve bu helake/yıkıma "kendi ellerinin kazandıkları şeylerin/özgür seçimlerinin" etken olduğu vurgulanmaktadır! Yani bazı insanlar kendi helaklerini/yıkımlarını kendileri ısrarla istemişlerdir.

 

29/53 Azabı getirmen için sana meydan okuyorlar! Belirlemiş olduğumuz bir zaman olmasaydı, o azap onlara gelecekti. Onlara ansızın, haberleri olmadan gelecektir.

 

11/32 Dediler ki: "Ey Nuh, sen bizimle tartıştın ve bizimle tartışmayı uzattın. Doğru sözlü isen haydi bizi tehdit ettiğin şeyi getir bakalım."

 

"29/40 Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de boğduk. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.

 

42/30 Size dokunan bir kötülük, işlediklerinizin bir sonucudur. O, bir çoğunu da affeder."

 

Peki "Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz (76/30)" ayetinin hükmü ne oluyor? Bu ayette insanın seçim şansı olmadığı vurgulanıyor olabilir mi? Önceki ve sonraki ayetleri incelediğimizde bunun ne anlama geldiğini daha iyi kavrayabiliyoruz!

 

76/27 Bunlar şu geçici (dünya hayatını) seviyorlar ve önlerindeki ağır bir günü ise önemsemiyorlar. (Bazı insanlar dünyayı tercih etmişler/seçmişlerdir)

 

76/28 Onları biz yarattık ve yerleştirdik. Dilediğimiz zaman da onları benzerleriyle değiştiririz. (Mazlumların Allah'a ulaşan duası, zalimlerin gazaba uğraması için yeterli bir nedendir ve Allah mazlumların yanındadır)

 

76/29 Bu bir hatırlatmadır: Dileyen, Rabbine varan bir yol tutar. (Uyarıyı dinlemeyen/kabul etmeyen zalim biri değilsen, Allah sana kendisine ulaşman için yardımda/lütufta bulunur)

 

76/30 ALLAH dilemedikçe siz dileyemezsiniz. ALLAH Bilendir, Bilgedir. (İnancında samimi isen (yani samimice inanmaya karar vermişsen/kendini Allah'a teslim etmişsen/münafıklar gibi ikiyüzlü değilsen) Allah senin için hidayet diler. İkiyüzlü zayıf bir inanca sahipsen fakat ibadet yönünden diğer insanlardan üstün isen(!), işin yine Allah'ın dilemesine kalmıştır! Her iki durumda da "SON KARARI VERECEK OLAN ALLAH'TIR" ve elbette Allah, dilediği (samimi inanan) iyilerin çabasını boşa çıkartmayacaktır! Allah'ın, senden hoşnut kalacağı bir mümin olmaya bak!(89/28) Ve Allah'ın, zalimler için kararlaştırdığı/dilediği azabı da hiçkimse savabilecek değildir! 16/40 Bir şeyin olmasını istediğimiz zaman ona sadece "Ol," deriz ve o da olur)

 

76/31 O, dilediğini ve/veya dileyeni Rahmetine sokar. Zalimlere ise acı bir ceza hazırlamıştır. (Takva/iman ölçüne göre, yaptığın "SAMİMİ İMAN" seçimine göre, Allah'da dilerse yeniden Cennet'e dahil olabilirsin! AMA ÖNCE İNANMAYI SEÇMELİSİN/ALLAH'A ULAŞMAYI DİLEMELİSİN ve BUNDA SAMİMİ OLMALISIN!)

 

16/41 Zulme uğradıktan sonra ALLAH uğrunda göç edenleri, dünyada güzelce yerleştireceğiz. Ahiret ödüllleri ise daha büyüktür; bir bilseler...

 

Görüldüğü gibi zalimlerin kendileri için (istedikleri) kesinleşmiş azabı savma dilekleri geçersizdir. Allah mazlumların dileğini süratli kabul edendir! Demek ki Allah, inkar/zulüm seçimi yapmış zalimler için daha da bir (+) seçim hakkı tanımıyor. Zalimler için dedim dikkat edin! Herkes için değil!

 

10/99 Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi inanırdı. öyle iken insanları inanmaya sen mı zorlayacaksın?

 

10/100 Allah'ın izni olmadıkça hiç kimse inananamaz. O, aklını kullanmayanlara kötü bir azap verir.

 

Eğer Allah senin göğsünü İSLAM'a açmamış ise ne kadar inanıyorum desen de boş (6/125)! Mutlaka bir yerde hata yapıyorsundur! Ya İblis'in fısıltısına kulak asıyorsundur yada farkında olmadığın bir günahta ısrar ediyorsundur! Önce kendini hesaba çekmelisin (17/14-15, 50/16) ve inancını sağlam bir temele oturtmalısın! Bunu önce kendin kabul etmelisin! Samimi inanmaya başladığında ve kendini TEK ALLAH'a adadığında, Allah sana mümin olma/inanma izni verecektir ve bu şekilde Allah'a kavuşacaksındır. Örneğin Putperest bir toplumda yetişen Hz.İBRAHİM gibi. O, ataperestlerden farklı olarak aklını kullandı/düşündü ve Allah'a giden bir yol aradı, sonuç itibarı ile Allah'a inanmayı seçti. Akletmeseydi inanma/mümin olma imkanı var mıydı? Diğer putatapıcılardan bir farkı olacak mıydı? Allah, akıllı ile cahili neden bir tutmuyor dersiniz? (39/9) İnanmamayı seçmiş bir toplumun, Allah dileyinceye kadar inanmaları mümkün değildir! Allah, inananların yardımcısıdır!

 

4/146 Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek.

 

10/98 Hangi toplum inanırsa, inancı ona yarar sağlar. Örneğin; Yunus'un halkı: İnandıkları zaman, bu dünya hayatındaki aşağılayıcı azabı kendilerinden kaldırdık. Bir süreye kadar onları nimetlerle yaşattık.

 

Şu halde inanan yada inanmayan tüm varlıklar, yaptıkları seçimin sonucu olarak hesaba çekileceklerdir. Allah'ın izin verdiği/onayladığı/desteklediği samimi inanan müminler, yeniden Cennet'e (Allah'ın Cennetlerinden birine) girecektir ve burada süresiz kalacaklardır.

 

48/5 Ve inanan erkeklerle inanan kadınları, içinden ırmaklar akan cennetlere ebedi kalmak üzere soksun ve onların günahlarını örtsün. Elbette bu, ALLAH'ın katında büyük bir başarıdır.

 

İnkarı/inanmamayı seçenler, Cehennem'e gönderileceklerdir. Dünyanın bir sonu var ama Cehennem'in bir sonu yok! Her buradan çıkmak istediklerinde yine/yeni/yeniden Cehenneme geri döndürüleceklerdir!

 

32/20 Ama yoldan çıkanların, işte onların varacağı yer ateştir. Oradan çıkmak isteyişlerinin her defasında geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlayıp, durduğunuz ateşin azabını tadın" denir.

 

_ Dünyanın Sonu ve Sonrası

 

20/15 Dünyanın sonu elbette gelecektir. Herkes yaptığının karşılığını görsün diye Ben nerdeyse onu gizleyeceğim.

 

40/59 Dünyanın sonu (Saat) elbette gelecektir, bunda kuşku olmasın. Ne var ki insanların çoğu inanmaz.

 

33/63 Halk senden Saat'i (dünyanın son saatini) soruyor. De ki, "Onun bilgisi ALLAH'ın katındadır; ne bilirsin, belki de o Saat yakındır."

 

Dünyanın sonu ile ilgili birçok mitolojik öykü anlatıldı ve birçok senaryolar üretildi. Holywood'a ilham kaynağı olan bu senaryolar kimilerinin kesesini doldururken kimilerinin de konu üzerinde yoğunlaşmalarını/düşünmelerini sağladı! "Kurtuluş Günü, Derin Darbe, Armagedon, Yarından Sonra vb." filmlerde değinilen tema, hemen hemen hepsinde aynıydı. Senaristlerin bu yokoluş hikayelerini oluştururken tamamen Kuran'dan esinlenmediklerini söylemekle birlikte daha çok "İncil ve Tevrat" taki Kıyamet anlayışından esinlenerek hazırladıklarını söyleyebiliriz. Merak edilen konu, bunun aslı nedir? Bu tür filmlerdeki senaryoların gerçekleşme ihtimali var mıdır?

 

Peki dünyanın sonu hakkında Kuran'da neler anlatılıyor? Sıralamaya çalışalım!

 

_ Hesap gününden önce Rabbin, işaret ve kanıtlarını bir şekilde göstermeye başlar ve bunların farkına "AKLEDENLER" varır,

 

41/53 Onun gerçek olduğu onlara apaçık oluncaya kadar onlara, ufuklarda ve kendi içlerinde ayetlerimizi (işaret ve kanıtlarımızı)göstereceğiz. Rabbinin her şeye tanık olması yetmez mi?

 

47/18 Saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Kuşkusuz onun alametleri gelmiş bulunuyor. Onlara gelip çatınca kendilerine gelen mesajın ne yararı olur?

 

29/44 ALLAH gökleri ve yeri belli bir amaç için yarattı. Bunda inananlar için bir kanıt vardır.

 

_ Bir yer canlısı, insanlara aslında Allah'ın ayetlerine inanmadığını söyler,

 

27/82- Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" (canlı) çıkarırız ki bu, onlara insanların âyetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.

 

_ Yeryüzünü bir duman kaplar,

 

44/10-12 Göğün apaçık bir dumanı getireceği günü gözetle. İnsanları çepeçevre saracaktır; bu acı bir azaptır. "Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır; biz inanıyoruz."

 

_ Yecüc ve Mecüc'ün orduları esaretten (Allah'ın izniyle) kurtulurlar ve önlerine çıkan herkesi öldürmek isterler,

 

21/96-97 Nihayet, Yecuc ve Mecuc'un önü açıldığı zaman, onlar her yönden saldırırlar. Hak sözün gerçekleşmesi yaklaşmış ve kafirlerin gözleri korkudan dona kalmıştır: "Vah bize, Biz bundan gaflet içinde idik. Biz gerçekten zalimler olduk."

 

_ Sura üfürülür herkes şoka girer ve panikler,

 

69/13 Boruya bir kez üfürüldüğü zaman,

 

101/1-4 Şok. Hem de ne şok! Şoke edenin niteliği sana bildirildi mi? O gün halk, yayılmış kelebekler gibi olur.

 

_ Sura üfürülüşle Allah'ın diledikleri hariç herkes ölür/bayılır ve bir müddet sonra ayılırlar, bayılanların müminler olmaları muhtemeldir -ki geriye inanmayan zalim/münafık/kafirler kalır ve felaketler bunların üzerine yağmaya başlar,

 

39/68 Boruya üflenir üflenmez göklerde ve yerde kim varsa, ALLAH'ın diledikleri hariç kendinden geçip bayılırlar. Sonra ona tekrar üflenir de onlar ayağa kalkıp bakışırlar.

 

_ Atmosfer ve koruyucu tabaka ortadan kalkmıştır,

 

13/41 Yeryüzünün uçlarından eksilttiğimizi görmüyorlar mı? ALLAH hüküm verir ve O'nun hükmünü izleyip çevirecek de yoktur. O, en hızlı hesaplıyandır.

 

21/44 Halbuki biz onları ve atalarını yaşlanıncaya kadar nimetlendirdik. Yeryüzünün uçlarından habire eksilttiğimizi görmüyorlar mı? Buna rağmen onlar mı üstün gelecek?

 

_ Güneş yaklaşır yada dünya güneşe yaklaşır yahutta güneş başka (büyük) bir güneşe yaklaşır,

 

82/2 Gezegenler saçıldığı zaman,

 

36/38 Güneş belirlenmiş olan rotasında akıp gitmektedir. Bu Üstün ve Bilgin olanın kurduğu bir düzendir.

 

_ Yıldızlar/meteorlar Şeytan izleyicilerinin tepelerine düşmeye başlar,

 

81/2 Yıldızlar sönüp düştüğü zaman,

 

67/5 En aşağı göğü lambalarla süsledik ve onları şeytanlar için bir taşlama kıldık. Onlara alevli ateş azabını hazırladık.

 

_ Yeryüzü şiddetle sallanır ve dağlar parçalanır,

 

79/6-8 O gün o sarsıntı sarsar. Ardından bir diğeri izler. O gün yürekler titrer.

 

69/14 Yer ve dağlar kaldırılıp birbirine çarpılıp darmadağın edildiği zaman,

 

78/20- Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur.

 

_ Eriyen buzullar ve/veya taşan denizler, kabirlerdekileri dahi dışarı çıkarmaya/atmaya başlar,

 

81/6 Denizler kaynatıldığı zaman,

 

82/3-4 Denizler akıtılıp taşırıldığı zaman, Mezarların içi dışına çevrildiği zaman,

 

_ Sığınılacak hiçbir yer kalmamıştır, yeryüzü artık dümdüz olmuştur ve hiçbir canlı da kalmamıştır,

 

42/47 ALLAH katından, geri çevrilmesi olanaksız olan gün gelmezden önce Rabbinize cevap veriniz. O gün sizin için ne bir sığınak ne de bir koruyucu vardır.

 

20/105-107 Senden dağları sorarlar. De ki, "Rabbim onları ufalayıp savuracak." , "Yerlerini dümdüz, bomboş bırakacaktır.", "Orda ne ufak bir eğrilik ne de bir tümsek göreceksin."

 

_ Göğe uzanan kapılar açılmaya/belirmeye başlar,

 

78/19 Gök açılmış; kapı kapı olmuştur.

 

69/16-17 Gök yarılmıştır, parçalanmıştır. Melekler her yandadır. Rabbinin yönetimi o gün sekiz (evren) üzerinde egemen olacaktır.

 

_ Daha sonra ilk Adem'den son Adem'e dek herkes mezarlarından çıkarılır,

 

36/51-52 Boruya üflenince, onlar mezarlarından kalkıp Rab'lerine koşacaklar. "Vay halimize" derler, "Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Bu, Rahman'ın söz verdiği şeydi. Demek elçiler doğru söylemişti."

 

70/43 O gün mezarlarından hızlı hızlı çıkarlar; kurban taşına sürülüyorlarmış gibi...

 

_ Daha önceden ölmüş olanlara dahi yeniden beden giydirilir,

 

36/78-79 Ve yaradılışını unutarak bize örnekli bir soru yöneltti: "Çürüdükten sonra kemikleri kim diriltecek?" De ki, "Kim onları ilk kez yarattıysa onları yine O diriltecek. O her türlü yaratmayı bilendir."

 

75/3-4 İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor? Evet; parmak uçlarını bile düzenlemeye gücümüz yeter.

 

_ Ruhlar/nefisler eşleştirilir,

 

81/7 Nefisler/kişiler eşleştirildiği/çiftleştirildiği zaman,

 

_ Allah kendisi ve/veya Nuru bunların arasına zuhur eder. Yazıcı meleklerin kayıtları (50/17, 43/80), Kitap ve diğer tanıklar/peygamberler de getirilirler,

 

89/22-23 Rabbin, dizi dizi meleklerle birlikte geldiği zaman, Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlayacaktır. Artık anlamanın kendisine ne yararı var ki!

 

39/69 Yer, Rabbinin ışığıyla parlar. Kitap konur. Peygamberler ve tanıklar getirilir. Aralarında gerçeğe göre hüküm verilir ve onlara zulmedilmez.

 

_ Tüm canlılar kitleler halinde - imamlarının/önderlerinin arkasında hesap yerine getirilirler, kaydedici meleklerin kayıtlarının sağ taraftan verilenlerin yüzleri güler,

 

17/71 Her bir halkı önderleriyle birlikte çağırdığımız gün, kitabı sağından verilenler kitaplarını okurlar ve en ufak bir haksızlığa uğratılmazlar.

 

69/19-22 Kitabı sağından verilen, "Alın kitabımı okuyun," der, "Hesabımla karşılaşacağıma inanıyordum." O mutlu bir yaşantı içindedir, Yüksek bir cennette (bahçede),

 

84/7-9 Kitabı sağ taraftan verilen, Kolay bir hesaba çekilecek, Ve arkadaşlarına sevinç içinde dönecektir.

 

_ Fakat kitabı/kaydı sol tarafından veya arka tarafından verilenler ise hayal kırıklığına uğrarlar,

 

69/25-27 Kitabı solundan verilenlere gelince, onlar, "Keşke kitabım bana verilmeseydi," der, "Hesabımın ne olduğunu öğrenmeyeydim.", "Keşke ölümüm sonsuz olsaydı."

 

84/10-12 Kitabı arkasından verilen ise, Yok olmayı arzulayacak, Ve bir ateşte yanacaktır.

 

56/41-42 Sol tarafta bulunanlar, sol tarafta olacaklardır. İşleyen ve kaynayan bir azap içindedirler.

 

_ İnsanoğlu, elçileri ve uyarıları kabul etmediği/yalanladığı için, hesaba çekileceğini de kabul etmezdi, burada da elçileri yalanlamaya çalışır ama Allah ağızlarına mühür vurur ve bu kez yaptıklarını elleri ve ayakları anlatmaya başlar,

 

78/27-29 Onlar bir hesap ummuyorlardı. Ve ayetlerimizi, mucizelerimizi yalanladılar. Halbuki biz herşeyi sayıp yazmıştık.

 

36/65 O gün ağızlarına mühür vururuz da, bizimle elleri konuşur ve yapmış olduklarına da ayakları tanıklık eder.

 

Bölüm_1 Sonu

  • 1 yıl sonra...
Gönderi tarihi:
İşte bu dünya hayatında insanın kesin bir karar vermesi ve artık bu karara göre hayatına yön vermesi gerekiyor. Ya inanmalı - Ya inkar etmeli! İkisini de tercih etmeyenler ikiyüzlü sayılıyorlar ve inkarcılarla aynı akıbeti paylaşacaklar (4/142-145)! Fakat (samimice) tevbe edip durumlarını düzeltirlerse müstesna! (4/146) Allah, insanın bu seçiminde bir dayatma yapmıyor.
Burada boyle diyor; Allah insanin seciminde dayatma yapmiyor... hemen arkasindan da soyle diyor:

 

76/30 ALLAH dilemedikçe siz dileyemezsiniz. ALLAH Bilendir, Bilgedir.

Allah dileyemedikce sen dileyemezsin. Yani her sekilde isin Allah'a kalmis.

 

(39/9) İnanmamayı seçmiş bir toplumun, Allah dileyinceye kadar inanmaları mümkün değildir! Allah, inananların yardımcısıdır!
Allah, inandiklari icin mi onca musluman ulkenin basina bir suru olumsuzluklar, savaslar vs. getiriyor?

 

4/146 Ancak tevbe eden, durumunu düzelten, ALLAH'a sarılan ve dinlerini sadece ALLAH'a ait kılanlar başka... Bunlar, inananlarla birliktedir. ALLAH inananlara daha sonra büyük bir ödül verecek. 10/98 Hangi toplum inanırsa, inancı ona yarar sağlar. Örneğin; Yunus'un halkı: İnandıkları zaman, bu dünya hayatındaki aşağılayıcı azabı kendilerinden kaldırdık. Bir süreye kadar onları nimetlerle yaşattık.

Demek ki, butun bu musluman ulkeler inaniyor gibi yapiyor ki; Allah, azabi onlarin uzerinden kaldirmiyor

 

32/20 Ama yoldan çıkanların, işte onların varacağı yer ateştir. Oradan çıkmak isteyişlerinin her defasında geri çevrilirler ve onlara: "Yalanlayıp, durduğunuz ateşin azabını tadın" denir.
Inanmayanlar cehenneme gonderildikten sonra neden cikmak istesinler ki? Oldukten sonra onlara zaten ebedi kalmak uzere cehenneme gonderilecekleri bildirilmiyor mu?

 

Dünyanın Sonu ve Sonrası

 

33/63 Halk senden Saat'i (dünyanın son saatini) soruyor. De ki, "Onun bilgisi ALLAH'ın katındadır; ne bilirsin, belki de o Saat yakındır."

 

47/18 Saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Kuşkusuz onun alametleri gelmiş bulunuyor. Onlara gelip çatınca kendilerine gelen mesajın ne yararı olur?

Deniliyor. Demek ki, Allah katinda bir zaman kavrami var ve bu zamanin ne zaman oldugunu ondan baskasi bilmiyor.

 

Bir de: Allah, neden kiyamet gunu diye birsey yaratmis olsun ki, ne guzel bizimle kedi fare oyunu oynuyor ve eminim cok egleniyordur. Saniyor musunuz ki, bu eglencesine bir son versin. Bu eglenceye son verecek olanlar gene bizleriz, yani insanlar.

Gönderi tarihi:

Hay Allah senden razı olsun ercan kardeş,ne iyi ettinde geldin. Ben x hanif. Sendem bir ricam var.Ben ateist olmadan önce ne kadar samimi,bir müslüman olduğuma tanıklık yaparmısın ?Zira Boşig bey, benim önceden müslüman olduğuma inanmıyor,beni misyonerlikle suçluyor.

Gönderi tarihi:
Hay Allah senden razı olsun ercan kardeş,ne iyi ettinde geldin. Ben x hanif. Sendem bir ricam var.Ben ateist olmadan önce ne kadar samimi,bir müslüman olduğuma tanıklık yaparmısın ?Zira Boşig bey, benim önceden müslüman olduğuma inanmıyor,beni misyonerlikle suçluyor.

 

Sayın Haksöz/Katakuta, yukarıdaki iletinin tarihi Dec 21 2005, 05:22 PM

 

İki sene oluyor yani neredeyse :)

 

Önceden Müslüman olmuş olabilirsiniz buna bir şey demiyorum,

Zira bugün inanmıyor olmanıza da bir şey demiyorum ve ilgilenmiyorum...

 

Lakin bakınız, "Ateist" oldum diyorsunuz...

Ateist olmak bu kadar kolay mı?

 

Size başkalarının şahitlik etmesi gerekmiyor, ben neredeyse tüm iletilerinizi teker teker okudum.

Bakın tekrar söylüyorum, önceden müslüman olup ta sonradan çıkmış olabilirsiniz, normaldir.

Ancak ben bu forumda gösterdiğiniz değişimin, iyi ya da kötü niyetli bilemiyorum,

"Oyun" olduğunu düşünüyorum...

Bence bundan çok daha önceden beridir "Dini Reddetmiş" olmalısınız.

Yani dini reddetme süreciniz, bu forumda bulunduğunuz zamanda olmuş bir olgu değil...

Buraya farklı yansıtmışsınız bence.

 

Çünkü dediğim gibi, hiç kimse; "Dini", sizi desteklediğini düşündüğünüz iletileri/yazıları/bilgileri bile okumadan buraya koyacak/alıntılayacak kadar körü körüne savunurken, birden bire Ateist olmaz...

 

Değişim bu kadar kolay değildir.

 

Ayrıca şu var ki, çok önceden olduğuna inandığım değişiminizde pek sancılı bir değişim değil bence. Çünkü gerçekten bir değişim yaşamak yani İnanmaktan Ateizm'e geçmek kolay değildir. Sancılıdır. Ve bu değişimi gerçekten yaşayan insanlar bu değişim sürecine giren diğer insanları tanıyabilirler, anlarlar. Bu bir yana inanan insanların niçin inandıklarını da anlarlar ve bu yüzden olağan olarak ılımlı ve anlayışlı bir yaklaşımları olur, bu kasıtlı ya da art niyetli olarak olmaz, içten gelerek anlayışlı olurlari bunu kazanmışlardır çünkü... Ancak sizi ben hiç ılımlı görmedim. Karşınızdaki inananları bırakın anlamayı, bu noktadan sonra azıcık bile olsa anlamaya dahi çalışmıyorsunuz. Ve değişim sürecinde olan insanları tanımlayamıyorsunuz.

 

Neyse, ben biraz Psikoloji uğraşıcısıyımdır ve insanları tanımaya çalışmayı severim... Kusura bakmayın haddim olmayarak, tanıdığım kadarıyla kısacık bir tahlilinizi yaptım yukarıda ama devamını getirmem abes olur. Şimdiye kadar ki eleştirim sizi kırdıysa bilin ki kötü bir niyetle yapmıyorum, sadece açık olmanızı ve insanlara karşı anlayışlı olmanızı temenni ediyorum...

 

Ve sizi "Misyoner" olarak addetmek benim haddim değil, böyle bir anlam çıkardıysanız ya da ben öyle söylediysem özür dilerim.

 

Söylemek istediğim açıktır...

 

Saygılarımla...

Gönderi tarihi:
Ve sizi "Misyoner" olarak addetmek benim haddim değil, böyle bir anlam çıkardıysanız ya da ben öyle söylediysem özür dilerim.

 

Saygılarımla...[/b][/font][/size]

 

 

sayın Boşig ;

 

önce isterseniz 'misyonerlik' ve 'misyoneri' derinlemesine tahlil edelim ve sonra iş bu fikri/ameliyesinin dışa vurumlarını, ne tür zihni durumu yansıttıgını, hangi türden sonuçları amaçladıgını açıklamaya çalışalım ve ölçülerini tespit ettikten sonra neye ve nereye dalalet ettigini konuşabiliriz.

yani en azından misyonerlik başlı başına bir vakıadır ve öyle elde delil olmadan itham yapmayalım manasında acizane yazıyorum.

 

:stuart:

 

saygılarr........

Gönderi tarihi:

Düşündümde ben niye misyoner olmaktan çekiniyorum,ne gereği var. Evet itiraf ediyorum ben misyonerim. Hatta bu forumda aktif katılımcı olan herkes misyoner.Misyoner değilim diyenler yalan söylüyor.Misyonerliği sadece hıristiyanlara özgü kılmak gerçekle ilgisi saçma bir tanımlama.

 

Misyon;görev

 

Misyoner;görevli demek. kelime anlamları bu.

 

İstilah anlamı, bir dini yaymak olduğuna göre, bunu sadece hıristiyanlar değil,müslümanlarda ''tebliğ'' adı altında dinlerini yayıyorlar.Dinsiz ve atesitler,de tüm dinlerin,insan ürünü hurafe olduğunu yaymaya çalıştıklarına göre, onlarda bunu kendilerinie görev biliyorlar demektir.Öyleyse onlara birer misyonerdir.

Gönderi tarihi:

evet lugati anlamda her din taşıyıcısı 'misyoner'dir.

lakin tarihsel misyonerlik biraz farklı bu kesin ve bir olgudur.

tarihsel misyonerlik batı/hıristiyan kaynaklı ve dini oldugu kadar siyasi ve ekonomik bir misyonda barındırır içinde

hatta siyasi ve ekonomik misyonu asıl amaç, inanç boyutunu ise yedegine almaktadır.

tabi görünen dini gayeler olarak temayüz ediyor

misyonerlik, sömürgeci mantıgın keşif kolu olarak hizmet etmiştir.

 

misyonerlik her inanç içinde geçerli degildir.

İslam'i anlamda 'teblig' ile misyonerlik arasında lugat olarak degil belki ama izledigi yol/yöntem olarak mahiyet farkı vardır.

Misyonerliğin Hıristiyanlık dininde büyük bir önemi vardir.

 

18. İsa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi; Gökte ve yeryüzüne bütün yetki bana verildi.

19. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin.Onları baba, oğul ve kutsal ruhun adıyla vaftiz edin.

20. Size buyurduğum her şeye uymayı onlara öğretin. İşte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim" (Matta İncili, 18-20)

 

Misyonerlik zaman içinde masumiyetini yitirmiş ve İsa(as)'nın çocukları tarafından bir hak gaspına dönüştürülmüştür.

Gönderi tarihi:

Kiyamet/mahser gunu deniliyor. Dine ve veya Allah'a inanmayan bizlerin durumu hic de fena gozukmuyor. Zira, En-am suresi 40 soyle diyor:

 

(Ey Muhammed!) De ki: "Söyleyin bakalım. Acaba size Allah'ın azabı gelse veya size kıyamet saati gelip çatsa (böyle bir durumda) siz Allah'tan başkasını mı çağırırsınız? Eğer (putların size yararı dokunduğu iddianızda) doğru söyleyenlerseniz (haydi onları yardıma çağırın).

 

Neden mi; cunku biz oyle Muhammed'in dedigi gibi yardim etsinler diye put da cagirmayacagiz. Zira oyle put inancimiz da yok. Bu durumda ateistlerin ve digerlerinin akibeti aslinda belli degil, hani ne kadar da durumumuz fena gozukmuyor demis olsam bile. Bu yuzden hemen bir fetva cikarilmasi gerekir. Buradan yetkili mercilere duyurulur!

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
Düşündümde ben niye misyoner olmaktan çekiniyorum,ne gereği var. Evet itiraf ediyorum ben misyonerim. Hatta bu forumda aktif katılımcı olan herkes misyoner.Misyoner değilim diyenler yalan söylüyor.Misyonerliği sadece hıristiyanlara özgü kılmak gerçekle ilgisi saçma bir tanımlama.

 

Misyon;görev

 

Misyoner;görevli demek. kelime anlamları bu.

 

İstilah anlamı, bir dini yaymak olduğuna göre, bunu sadece hıristiyanlar değil,müslümanlarda ''tebliğ'' adı altında dinlerini yayıyorlar.Dinsiz ve atesitler,de tüm dinlerin,insan ürünü hurafe olduğunu yaymaya çalıştıklarına göre, onlarda bunu kendilerinie görev biliyorlar demektir.Öyleyse onlara birer misyonerdir.

Evet misyon görev misyoner görevci anlamini tasir.Ama burada dinden bahsetmenin misyonerlikle ne ilgisi var onuda cözemedim.Islamiyette misyonerlik diye bir sinif yoktur.Kur-an vardir.Misyonerligin hristiyanliga indirgenmesine gelince,bu dogrudur cünkü hristiyanlik disinda hicbir semavi inanis gerceklerden uzaklasmamistir.Hz.Isadan sonra kacyüzbin Kutsal kitap yazildi,her önüne gelen papaz bir incil yazdi,Allah'in emirleri her yeni incilde ortadan kaldirildi ve papazlarin hurafeleri ile dolduruldu.Iste bu nedenle hristiyanlik misyonerlik endüstrisini gelistirmek zorunda kalmistir.Afrika'ni en ücra köselerine kadar giden bu misyonerlerin tek bir amaci vardi saf insanlari seceneksiz insanlari hristiyanlik dinine yani Pavlus'un inancina sokmak.Din tektir ve oda Islamiyettir,ta Hz:adem'den baslayip Hz.Muhammed'e gelinceye kadar Islamiyet vardir.Peygamberler ayri bir din getirmemislerdir.Hepsinin görevi Allah'in emirlerini insanlara ulastirmaktan ibaretti.Insanlar peygamberler siniflandirdilar,Allahin dinini böldüler,Hristiyanlik,Musevilik Islamiyet diye firkalara ayirdilar,ve bu nedenle savaslar oldu milyonlarca insanin kani bosubosuna akitildi.Hacli seferleri hristiyanlik icin birer yüz karasidir.Hristiyanlik adina yok edilen Güney Amerika kültürleri Hristiyanligin tarihinde birer kanli sahife olarak kalmaya devam edecktir.

Din üzerinde tartismak fikir alisverisi yapmak misyonerlik degildir.Herkes kendi dogrusunu anlatir,inanan inanip inanmamak kisinin kendi özgürlük hudutlari icindedir.kimse kimseyi Islam adina kandirmiyor ki misyoner olsunlar.

saygilarla

Gönderi tarihi:

Tüm kutsal kitaplar evrenin baslangici oldugunu ve sonununda olacagini insanlara bildirmislerdir.Allah'a inananlar bu kitaplarda yazilanlarada inanmislardir,inanamayanlar yani Ateistler maddeciler Evrenin baslangici ve sonu olacagini inkar etmektedirler.

1859 yilinda Alman fizikci Hermann von Helmholtz termodinamigin ikinci yasasina dayanarak Evrenin birgün ölecegini söyledi.Ikinci yasa en basit anlami ile isinin sicaktan soguga dogru aktigini belirtir.

Astrofizigin ilerlemesi ile Evrenin baslangici ve sonu oldugu anlasilinca fikirlerini buna uydurmak isteyen Ateistler olmustur ama bilimsel bir gercek olarak Evrenin basi ve sonu olacagi anlasilmadan önce ateistlerin bunu red ettigi apaciktir.

Bütün bu verilere ragmen hala bazilari siddetle bunu kabul etmemekte direnmektedirler.Herhalde Allah onlarinda günün birinde inanmalari icin baska sebepler gösterecektir yeterki insanlik icin calissinlar,cünkü Allah insanlik icin calismayanlarin kalplerinide körletir.

saygilarla

Gönderi tarihi:
ama bilimsel bir gercek olarak Evrenin basi ve sonu olacagi anlasilmadan önce ateistlerin bunu red ettigi apaciktir.

 

birincisi, böyle bir bilimsel gerçek yok

 

ikincisi, madde ve enerjisi ayrı şeydir, evren ayrı şeydir. Evren madde ve enerjiden oluşur ve dolayısıyla madde ve enerjinin etkileşimiyle oluşmuştur, yani evrenin başlangıcı ve sonu vardır (şekil ve yaşam itibariyle)

 

üçüncüsü, madde ve enerji yok edilemiyor, dolayısıyla başlangıcının olmaması düşünülmektedir, madde veya enerji yok edilemiyorsa, bunun yoktan varolduğunu anlayamayız, kesin bir kanı koyamayız. Yani maddenin veya enerjinin başlangıcı veya sonu yoktur.

 

Tabi bu açıklamalarım, bilimsel platformda daha detaylı ve değişik kelimelerle açıklanmaktadır ama ben burada herkesin anlayabilmesi için olayı daha yalın bir ifadeyle anlatmaya çalıştım

 

saygılar

Gönderi tarihi:
birincisi, böyle bir bilimsel gerçek yok

 

ikincisi, madde ve enerjisi ayrı şeydir, evren ayrı şeydir. Evren madde ve enerjiden oluşur ve dolayısıyla madde ve enerjinin etkileşimiyle oluşmuştur, yani evrenin başlangıcı ve sonu vardır (şekil ve yaşam itibariyle)

 

üçüncüsü, madde ve enerji yok edilemiyor, dolayısıyla başlangıcının olmaması düşünülmektedir, madde veya enerji yok edilemiyorsa, bunun yoktan varolduğunu anlayamayız, kesin bir kanı koyamayız. Yani maddenin veya enerjinin başlangıcı veya sonu yoktur.

 

Tabi bu açıklamalarım, bilimsel platformda daha detaylı ve değişik kelimelerle açıklanmaktadır ama ben burada herkesin anlayabilmesi için olayı daha yalın bir ifadeyle anlatmaya çalıştım

 

saygılar

Sayin tarafsiz siz sadece inkar etmek icin varsiniz,size bu bilimsel gercegi bu bilimsel gercegi bulani yukarda apacik yazdim,hala yok demeniz gercekten sizin Ateistliginizin sinirlarini göstermektedir.Siz gercek olan ne varsa inkar ediyorsunuz,sanirim ki birgün gelecek kendinizide inkar edeceksiniz halbuki sizde bir gerceksiniz.

saygilarla

 

David DARLING *Deep Time* adli kitabinin baslangic bölümünde Big-Bang(Büyük patlama)i öncesinden alip söyle tarif eder:*Zaman yoktu,Uzay yoktu,Madde ve enerjide yoktu..Hicbirsey yoktu..En kücük bir nokta bosluk bile yoktu.Bu yokluktan kücücük olaganüstü kücüklükte bir kipirti belirdi..ufacik bir titreme..Hafif bir dalgalanma,belli belirsiz bir girdap..Bu kozmik kutunun kapagi acildi ve altindan yaratilis mucisesinin filizleri belirdi...*

Büyük patlama ile maddede zamanda yaratilmistir.

Baslangici olan ne varsa sonuda olacaktir.

Bütün bilim adamlari artik yaratilis gercegini yavas yavasta olsa kabul etmektedirler,cünkü bunun inkari mümkün degildir.Allah nurunu tamaliyacaktir.

saygilarla

Gönderi tarihi:
Sayin tarafsiz siz sadece inkar etmek icin varsiniz,size bu bilimsel gercegi bu bilimsel gercegi bulani yukarda apacik yazdim,hala yok demeniz gercekten sizin Ateistliginizin sinirlarini göstermektedir.Siz gercek olan ne varsa inkar ediyorsunuz,sanirim ki birgün gelecek kendinizide inkar edeceksiniz halbuki sizde bir gerceksiniz.

saygilarla

 

hayır tam aksine ben gerçeği açıklamak için varım

 

ayrıca ben Tanrıya inanırım

 

dinler inanmam, herşeyin özü Tanrıyı işaret ediyor, ama onun hakkında hiçbir bilgiye sahip değiliz

 

onun hakkında bilgi sahibi olduğunu iddia edenlere karşıyım

 

cinmiş, şeytanmış, ateşmiş, huriymiş, sonsuz yaşammış, peygamberlemiş, adem ile havvaymış, çamurdan yaratılan insanlarmış falanda filanda

 

bütün bunlar insan uydurmasına işaret ediyor, çünkü Tanrıyı böyle şeylere yakıştıramıyoruz ve dini kitaplar bir çok tutarsızlık ve çelişki içinde

 

ayrıntılarıda forumda zaten tartışmaktayız

 

saygılar

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.