Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

Almanya´daki Türk gencleri siyasete artik el koymali!

 

Hani ne diyordu,5 kasim 2006 günü uzun süren hayata tutunma mücadelesinin ardindan,aramizdan ayrilip cok sevdigi sonsuzluga,ak güvercilerinin esliginde yürüyen,bize umut,sevgi ve hümanizmi miras birakan merhum Basbakan Bülent Ecevit bir siirinde...

 

birseyler olacak yarin

 

durusundan belli kirdaki atlarin

 

bulutlarin kosusundan belli

 

kazisindan köstebeklerin topragi

 

karincalarin telasindan belli

 

birseyler olacak yarin

 

belki bir tomurcuk

 

belki bir agacin düsen yapragi

 

belkide bir cocuk

 

pek o kadar göremesek de uzagi

 

kuslarin ucusundan belli

 

birseyler olacak yarin

 

öbürgünden önemsiz

 

bugünden önemli

 

Ölümünün 1.yilinda. onurlu anisi önünde saygiyla egildigim, bu forumda forumumuzda gecde olsa? bu yaziyla anmaktan onur duydugum ,, doslugunu,sicakligini tatma onuruna sahip oldugum o güzel insanin kaleminden dökülmüs bir yasam felsefesine dönüsmüs bu dizelerden inanclarin hic yitirilmemesi gerektigini bu kadar bir siirle anlatilabilinirligine yazarken burda sahit oldugum..

her satirinda ayri bir mesaj,farkli bir felsefe ve bir ögreti var ama dizelerin bütününden cikartabilecek bir sonuc varsa o da insanin birseylere olan umudunun,degisime olan özleminin hic yitirilmemesi olsa gerek...

 

Almanya,da 47 yillik gecmisi olan Türk toplumunun,nasil bir degisim sürecini yasadigini gözümüzün önüne getirirsek Aslinda Almanya,nin artik kalici bir unsuru olan Türk insanin,kendi varligini daha belirgin bicimde ortaya koymasi gerektigini ve artik zamaninda gectigi ortadadir...

Özellikle Alman siyasi partileri bünyesinde yillardir yasanan düs kirikliklari,bu foruma katildigim dönemlerde avrupa degerlerine vede dört elle sarildigim medeniyetine tabiki bu halkimiz ülkemiz adina bunlara sahip cikmamak halkima bir ihanet olarak gördügümden dolayi herzaman savundugum degerlerin savunmakla degil ,,savundugun degerlerin sana yabanciysa sonbaharin rüzgari gibi senin savrulan yapraklar gibi savurduguna herseferinde sahit oluyorsan! bunu bu forumda saygi duydugum sayin Cyrona,nin elestirilerinle daha bir belirgenlesmis, durumda karsimda duruyor buna nazaran sayin Dipnotun güzel günler görecegiz vede yakindir sözleride benim icin ayri bir önemi var iste bu yakinlik bizlerin elinde iki deger bu forumda bana cok seyler ögretti Sayin Dipnot ve Sayin Cyrona... onlarin devami gözüyle baktigim rua,ninda anlasilmaz sekilde aramizdan ayrilmasi üzmüstür..

 

tabii forumdaki arkadaslarin hepsi bir deger degerlerin arasinda olmasan bir degerin olmazki! aranizdaki en yobazda benim anlatim tarzindan tutunda türkcemden bazi iletilerimin anlasilmazligindan kirdigim potlarina kadar? ama unutmayin aranizda bende varim :shuriken:

 

Almanya,da birseylerin gidisatindan hosnut olmayan yeni dinamik kusaklarin artik özgür iradesini harekete gecirecegi dönemler yakindir artik öbürgünden önemsiz ama bugünden önemli yarinlarda artik birseylerin olmasi gerektigi zamani gelmistir..

bizler bu toplumun sanildigi gibi yillardir dislanan ulagi degil,ayrilmaz bir parcasiyiz Almanya,daki Türk genclerinin ,,Türkler benden sorulur,,diye ortalikta dolasan kimi siyasi cambazlarin yillardir göcmenleri oyalayan siyasi partileri yakin gelecekte agir bir politik yanit verecektir artik gencler hepsinin yani büyük cogunlugunun Almanlarin bile giptayla baktigi kariyel mevkilere yükselmistir evet onlar ordan ordan konusacaktir.. kendileri konusmak icinde güvenleri olgunlasmaktadir hersey yakindir!

 

icerde ve disarda Türk ulusu cok seyleri basarma olgunluguna kavusmustur artik konusma zamanidir 10.kasimda cumartesi frankfurta büyük bir yürüyüsümüz var Terrör geht uns alle an ,,Teröre hayir mitingi

 

son misralarimi yazarken medeniyet parayla alinmiyor toplum olarak kendini yetistirmekle oluyor ,,teknolojide satin alinmiyor aldigin zannettigin ürünleridir?

 

evet arkadaslar Avrupa bugün medeniyeti ve degerlerini afrikadan getirdigi elmaslarla yaratmadi yaratsaydi osmanli yaratirdi vede dünyanin en güzelini yaratirdi.. lütfen emperyalistler diye herseyin üstünü kapamayalim

bütün bu degerler cok calismayla okumayla oluyor birilerini suclayarak vede onlari bakarak olmuyor vede onlar hic bir zaman hakketmeyenede hediye etmez bilakis elindekinide kapar...

 

Saygilarimla

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

Degerliarkadasim, Türk genclerinin poltikaya girmesinden daha önce ve önemlisi, egitimlerine önem vermeleri ve burayi da bir vatan olarak görmeleri. Yoksa aksi taktirde yapacaklari politika Türkiye uzantisi olmaktan baska bir sey olmaz. Zaten dogru ve dürüst politikada gene egitimden gecer. Tabii sizin politikadan bahsettiginiz, Türk genclerinin Türkiye uzantili bir siyasete ve kurulabilecek bir Tprk partisinde aktiv calismalarini kastediyorsan, o baska. Benim bekledigim, herkes gibi Almanya'da yasayan türk genclerinin de burada saygin olmalari. Bu ilk önce kendi isteklerine ve cabalarina bagli. Egitime önem versinler ve yüksek okula giden genclerimizin sayisi artsinki, bizler de gururla onlardan bahsedelim. Yoksa hem okullardan kacarak ve ders calismayarak degil. Sonunda da beceremeyince Alman ögretmenlerini suclayarak degil.

Gönderi tarihi:

Bazi arkadaslarin Avrupa sevdasini anlamakta zorlanmiyorum.Onlar Avrupayi kendileri icin bir kurtarici gördüklerinden bütün Avrupadaki Türkleride ayni sinifa koymaya calsir eger bir Türk genci Avrupa icin calismiyorsa Türkiye uzantisi olur cikar.Bu aslinda Türkiyeyi sevenlere yapilan büyük bir hakarettir,Türkiye uzantisi!!ne demektir bu,yumurtadan cikip kabugunu begenmemek ancak kendini o kabuga ait degilmis gibi görenlere has bir tutumdir.Bugün Avrupada yasayan ve okuyan binlerce Türk genci tabiiki hayatlarini basari ile devam ettirebilmek icin bulunduklari ülkelere ayak uydurmak o ülkelere isinmak durumundadirlar ama buna ragmen o ülkelere ayak uyduramiyanlari Türkiye uzantisi olarak görmek bence söylenmesi bile abes olan bir iddiadir.Türkiye uzantisi olmamak icin Avrupada ya PKK olmak yada Türkiye karsiti olmak gerekir.Okullarda okuyan sayisiz Türk cocuklarinin sirf Türk olduklari icin ögretmenlerinin yanli degerlendirmelerine tabi oldugu konusunda yeterli duyumlarimiz vardir.Özellikle SONDERSCHULE denilen okullarda genellikle Türk ve müslüman cocukalri vardir.Avrupaya yaranacagiz diye Türk genclerini Türk cocuklarini kötüleyip Avrupali ögretmenleri bastaci edenler bence kendilerin Türk olarak görmekten utananlardir.Yani kompleksleri olanlar ve Türk insanina sempati duyamayanlardir.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Degerliarkadasim, Türk genclerinin poltikaya girmesinden daha önce ve önemlisi, egitimlerine önem vermeleri ve burayi da bir vatan olarak görmeleri. Yoksa aksi taktirde yapacaklari politika Türkiye uzantisi olmaktan baska bir sey olmaz. Zaten dogru ve dürüst politikada gene egitimden gecer. Tabii sizin politikadan bahsettiginiz, Türk genclerinin Türkiye uzantili bir siyasete ve kurulabilecek bir Tprk partisinde aktiv calismalarini kastediyorsan, o baska. Benim bekledigim, herkes gibi Almanya'da yasayan türk genclerinin de burada saygin olmalari. Bu ilk önce kendi isteklerine ve cabalarina bagli. Egitime önem versinler ve yüksek okula giden genclerimizin sayisi artsinki, bizler de gururla onlardan bahsedelim. Yoksa hem okullardan kacarak ve ders calismayarak degil. Sonunda da beceremeyince Alman ögretmenlerini suclayarak degil.

 

Sayin isyanci

 

bizlerin türk halki olarak bir aliskanlik daha dogrusu bizlerin sorumluluktan kacmak icin kendi icimizde yarattigimiz bir bilinc alti aliskanligi .. sikayet sikayet

ne zaman basimiza birseyler gelse basimiza ne zaman bir corap örülse ne zaman bir dolaplar dönse icimizde,, bunun sorumlusunu aramaya cikiyoruz öyle bir cikiyoruzki arkamizdaki sorunu unutup disarilara okyonuslara asiyoruz hic sormuyoruz kendimize bu kadar acilmak basimiza örülen sorunlardan daha tehlikeli degilmi! olayin basinda durup sakince olayi düzeltmeyi hiz kesmeden yola devam etmek varken!

 

Almanyada Türk gencleri yeterince saygin yeterince belli noktalarda tabii bu noktada kalmak diye birsey yok eger o sayginligi yakalayamasaydik almanlarin en deger verdigi ve onlarin olmazsa olmaz güvenligi polislik görevinde aktiv sekilde iclerine almazlardi öyle bir noktaya geldiki fahri polislik yani ülkemizdede olan bu görevdede türkler ön planda tutulmaktadir? burada fahri poliste aktiv sekilde her denetime katilabiliyor.. acil durumda her yetkiye sahip Almanyanin ortak güvenliginden tutunda sagligina kisisel haklari savunan avukatlarina kadar bircok dalda burda kendini yetistirmis genc türkleri artik yogunlikta görebiliyoruz..

 

sizin dediginiz bazi istatistiklerde cikan sonuc burdaki genclerin yakalamis oldugu degerleri belirlemiyor onu ilerde daha detayli sekilde bir konun icinde anlatabiliriz..

tabiki uyum herseyin basi bu derslerden kacarak saglanamaz uyum herkesin ayni göz hizasinda olup kendini tanitma kültürel sosyal ekonomik ve politik yasama katilma firsatini bulmasidir yani uyum birlikte yasamin kurallari ve temel felsefesi etrafinda anlasabilmeyi saglayan süregen bir sürectir.. bu sürec icinde inaniyorum cok güzel noktalara gidiyoruz kalbini serin tut sayin isyanci sadece dönerle yedirmekle uyumun olmadiginin herkes farkinda artik :D

 

Saygilarimla

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

ALMANYA DAKİ TÜRK LERİN SORUN VE ÖNERİLERİ

 

 

 

 

0. GİRİŞ

 

I. LİSEYİ BİTİRMEKTE OLANLARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

1. Almancada Zorluk

2. Ders Ortamı ve Öğretmenlerin Etkisi

3. Aile ile İlgili Sorunlar

 

II. ÜNİVERSİTEYE BAŞLAYACAK VE OKUMAKTA OLANLARIN SORUNLARI

VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

A) Almanya'dan Kaynaklanan Sorunlar

 

1. Yabancılar Yasasından Kaynaklanan Sorunlar

 

a) Almanya'ya Geliş (Vize)

B) Oturma Onayı (Aufenthaltsbewilligung)

c) Çalışma Izni

d) Üniversitede Bölüm Değiştirme (Studienfachwechsel)

e) Doktora Çalışması

f) Aile Birleşimi

g) "Eroğlu Kararı"

h) Alman Vatandaşlığına Geçiş ve Çifte Vatandaşlık

 

2. Yüksekokul Yasalarından ve Üniversitelerden Kaynaklanan Sorunlar

 

a) "Yardımcı Ders" Programları

B) Ek Dersler (Tutorium) İçin Asistan yardımcısı (Tutor) Kadroları

c) Üniversite Yabancılar Görevlisi

d) Dil Sorunu

e) Hazırlık Sınıfları (Studienkolleg)

f) Staj

g) Denklik İşlemleri

h) Üniversitede Bölüm Değiştirme

i) Danışma Hizmetleri

 

3. Sosyal ve Kültürel Alanlardaki Sorunlar

 

a) Konut Sorunu

B) Hastalık Sigortası

c) Mali Durum ve Geçim

 

B) Türkiye'den Kaynaklanan Sorunlar

 

a) Öğrenciliğin Tanınması İşlemleri

B) Eğitim Ataşeliklerinin Öğrencilere Bakışı

c) Konut Fonu

d) "Schein" Getirme Zorunluluğu

e) Bölüm Değiştirme Sorunu

f) Pasaport Sürelerinin Uzatılması

g) Bedelli Askerlik

h) Diploma Denklik Işlemleri

i) Genel Hizmetler

 

III. ÜNİVERSİTEYİ BİTIRENLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

1. Bireysel Nedenler

 

a) Piyasaya Uygun Bir Meslek Seçmek

B) Öğrenim Sırasında Piyasa ile Ilişki Kurmak

c) Teknik Zorluklar

 

2. Toplumsal Nedenler

3. Türkiye`nin Almanya`da yüksekögrenim gören Türk ve Türk kökenli Alman öğrencilere yönelik Politikası

BTS üzerine

BTS üyesi dernekler

 

 

 

 

I) LİSEYİ BİTİRMEKTE OLANLARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

Almanya'da lise bitirme sınavlarına (Abitur) girebilmek için, öğrencinin bir yıllık Giriş Devresini (Einführungsphase) başarması ve daha sonra iki yıllık Kurs Devresinden (Kursphase) geçmesi gereklidir. Bu devreler içerisinde iki Ana Derse (Profil-, Leistungsfächer) ağırlık verilmektedir. Bu ana dersler lise sonrası meslek seçimi açısından önemlidir. Bu nedenle tercihlerin gelecek düşünülerek yapılmasında yarar vardır.

Türk öğrencilerin % 25'i lise diplomalarını Birleşik Okullardan (Gesamtschule mit gymnasialer Oberstufe) alıyorlar. Liseyi başaran Türk öğrencilerin oranı bir diploma alarak okullardan ayrılanlar içinde % 8,2'dir. Bu oran 1980 yılına oranla artmış olmasına karşın, yine de düşüktür. Almanya genelinde her 10 Türk öğrencisinden biri Abitur yaparken, bu oran Alman öğrencilerde %30`dur. Okuldan herhangi bir diploma almadan ayrılanların oranı Türkler arasında %30, Almanlarda %10 civarındadır.

 

10. sınıfı bitirip Giriş Devresine adım atan Türk gençleri derslerin birdenbire zorlaşması ve yoğunlaşmasıyla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu dönemde notların birden düşmesi söz konusu olmaktadır. Bunun sonucu olarak birçok Türk öğrenci bu devreyi başarıyla tamamlayamamakta ve okulu terk etmek zorunda kalmaktadır. Ilk ve orta öğrenimde alınan temel bilgilerdeki açıklar bu devrede daha belirgin bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

 

1. Almancada Zorluk

 

Okuldaki açıklardan en önemlisi gencin Almancaya yeterince ve beklendiği kadar hakim olamamasıdır. Gençler günlük yaşamda iyi derecede Almanca konuşabilmelerine karşın, yazılı dilde çok büyük zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Ders programlarına göre, Giriş Devresine gelmiş olan öğrencinin Almancayı tüm kurallarıyla bilmesi beklenmektedir. Bu arada Türk gençlerinin yazılı Almancayı hala yeterince kavrayamamış olması göz önüne alınmamaktadır. Lisenin bu aşamasında önem kazanan ve geliştirilmesi gereken teknik terimlere de birçok Türk öğrenci hakim olamamakta ve bildiklerini yeterince ifade edememektedir. Bundan dolayı özellikle doğal bilimlerle ilgili derslerde bilimsel açıklama yapmakta zorlanmaktadırlar.

 

Kurs Devresindeki yazılı sınavlarda 100 sözcük içinde üçten fazla yanlış bulunursa, notta bir (en fazla iki) puan kırılmaktadır. Bundan dolayı herhangi bir derste bilgi düzeyi Alman öğrenci ile aynı olan Türk öğrenci daha kötü not alabilmektedir. Notların bu şekilde kırılması, Türk gençlerinin liseyi bitirmelerinde karşılarına önemli bir engel olarak çıkmaktadır. Kötü bir not ortalamasıyla okulu bitirenler daha sonra üniversiteye başlamak istediklerinde dezavantajlı durumda kalmaktadırlar.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Almanca ders programı, yabancı öğrencilerin Almancadaki açıklarını göz önüne alarak geliştirilmelidir. İlk ve orta öğrenimde okul içi teşvik dersleri (Förderunterricht) daha yoğunlaştırılmalıdır. Okul dışı ek ders yardım projeleri geliştirilmeli, var olanların çerçevesi genişletilmelidir.

 

2. Ders Ortamı ve Öğretmenlerin Etkisi

 

Öğrencinin okuldaki başarısı dersteki ortama ve aynı ölçüde de öğretmenleriyle olan ilişkisine bağlıdır. Yabancı kökenli olmanın getirdiği çekingenlik Türk öğrencinin dersteki sözlü katılımını etkilemektedir. Derse katılımın yetersiz olması, öğrencinin bilgi düzeyinden değil, yanlış anlaşılmaktan dolayı düşebileceği durumdan çekinmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun sonucu olarak dersteki notu düşmektedir. Ayrıca kimi öğretmenlerin Türk öğrencilere yönelik önyargılı tutumları, farklı bir kültür çevresinden gelen öğrencilerin içinde bulundukları sorunları yeterince bilmemeleri ya da anlayamamaları ve duyarsızlıkları da görülmektedir. Öğrenci ve öğretmen arasındaki iletişim eksikliği varolan sorunların artmasına yol açmaktadır. Kimi okullarda Türk ve Alman öğrenciler arasında ortaya çıkan kutuplaşmalar da sağlıklı bir iletişimi ve ders ortamını engellemektedir.

 

 

İSTEMLERİMİZ

 

Öğretmen eğitiminde Alman kökenli olmayanların kültürleri ve sorunları daha kapsamlı olarak işlenmelidir.

 

Yabancı kökenli öğrencilerin anadillerini bilen sosyal danışmanların sayıları arttırılmalıdır.

 

Ders içerikleri bu toplumdaki çeşitli kültürlerden insanların varlığını da göz önüne almalı ve kültürlerarası eğitim Berlin okullarında uygulanmalıdır.

 

3. Aile ile İlgili Sorunlar

 

Türkiye'den gelen birçok ailenin gerek Almancayı bilmemelerinden gerekse buradaki okul sistemini tanımamalarından dolayı, okula giden çocuklarına yeterli biçimde yardımcı olamadıkları bilinmektedir. Bu durumda öğrenciler kendi sorunlarıyla başbaşa kalmaktadırlar. Gençlerin okuldaki performansları, yalnızca okulda karşılaştıkları sorunlardan değil, aynı zamanda evdeki ve aile içindeki sorunlardan da etkilenmektedir. Çoğu zaman öğrencinin evde ders çalışabileceği bir ortamın yaratılamadığı bir gerçektir. Birçok aile hala evdeki nüfusa uygun ev bulmakta zorluk çekmektedir.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Veliler lise Giriş ve Kurs Devreleri hakkında anadillerinde daha fazla bilgilendirilmelidir.

 

Ailelere, çocuklarının eğitimi konusunda kimlerden destek ve yardım alabilecekleri kurumlar hakkında bilgi aktarılmalıdır.

 

II) ÜNİVERSİTEYE BAŞLAYACAK VE OKUMAKTA OLANLARIN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

A) ALMANYA'DAN KAYNAKLANAN SORUNLAR

 

1. Yabancılar Yasasından Kaynaklanan Hukuksal Sorunlar

 

a) Almanya'ya Geliş (Vize)

 

1.1.1991 tarihinde yürürlüğe giren Alman Yabancılar Yasasının 28. maddesinin 4. paragrafı uyarınca, vizeler çeşitli amaçlara göre verilmektedir.

 

>> Dil Vizesi (Sprachvisum), adından da anlaşılacağı üzere, Almanya'da dil öğrenme amacıyla verilmekte ve en fazla 18 aylık bir süreyi kapsamaktadır. Bu vize ile daha sonra Almanya'daki üniversitelere öğrenim için yapılan başvurular kabul edilmemektedir.

>> Öğrenci Vizesi (Studentenvisum), Almanya'da yükseköğrenim görmek ya da yüksek lisans yapmak isteyenlere verilmektedir.

 

>> Turist Vizesi (Besuchsvisum) ziyaret amacıyla Almanya'ya gelmek isteyenlere uygulanmakta, Dil Vizesinde olduğu gibi öğrenim vizesine çevrilememektedir.

 

Dil vizesiyle Almanya'ya gelen bir öğrenci, Almanca kursunun ardından, yükseköğrenim için tüm koşulları yerine getirse bile, bu vize öğrenci vizesine çevrilemediğinden, öğrenci Almanya dışına çıkıp, öğrenci vizesi alıp yeniden gelmek zorunda kalmaktadır.

Alman Yabancılar Yasasının 28. maddesinin 3. paragrafına göre, oturma onayı (Aufenthalts-bewilligung) yükseköğrenim göreceklere verilmekte olup, yalnızca alınmış olduğu amaç için geçerlidir. Bu çerçeve dışında uzatılma olanağı yoktur. Dil vizesi ile Almanya'ya gelmiş olanlardan üniversite öğrenimine geçmek isteyenler, ancak Almanya'daki ikamet süreleri 1 yıldan az ise, Almanya dışına çıkmadan vizelerini değiştirebilirler. Genelde bir öğrencinin Almanca öğrenip, tüm sınavları başarması ve üniversiteye başvurusu 1 yılı aştığından, bu olanaktan hemen hemen hiç yararlanılamamaktadır.

 

Türkiye'den öğrenci vizesi almak üzere başvuran öğrenci adaylarından istenen belgeler çeşitli Alman Konsolosluklarında farklılıklar göstermektedir. Işlem süreleri çok uzundur. Kimi zaman vize nedeniyle 1 sömestir ve daha fazla süre kaybedilmektedir. Bu ise, eldeki belgelerin geçerliliklerinin kaybolmasına yol açabilmekte, Almanya'ya geldikten sonra Türkiye'den yeniden belge istenmesini zorunlu kılabilmektedir.

 

Almanya Dışişleri Bakanlığının yayımladığı genelgelerde "Öğrenci Adayı Vizesi"nden de (Bewerbervisum) söz edilmektedir. Bu vize tipi, doğrudan Almanya'ya gelmeyi olanaklı kılmaktadır, ancak konsolosluklarca, tüm uyarılara karşın uygulanmamaktadır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Dil Vizesi alarak gelen öğrencilerin daha sonra yükseköğrenime geçmek istemeleri oturma amacında bir değişiklik olarak algılanmamalı ve onlara sorun çıkarmadan oturma onayı verilmelidir.

 

Öğrenci vizesi alırken ortaya çıkan bürokrasi azaltılmalı ve vize işlemleri en fazla 1 ay içinde bitirilmelidir.

 

Öğrenci adayı vizesi derhal uygulamaya konmalıdır.

 

B) Oturma Onayı (Aufenthaltsbewilligung)

 

Oturma onayı, yurtdışından öğrenim amacıyla gelenlere, Almanya'daki öğrenimleri süresince ve genellikle 2 yılda bir uzatılmak koşuluyla alınabilmektedir. Değinilen öğrenim kavramının içine üniversite öncesi dil kursu, hazırlık sınıfı (Studienkolleg) ve staj girmektedir.

 

Oturma onayı ile oturum izni arasındaki fark, oturma onayının geçici bir statü olduğunun vurgulanmak istenmesidir. Ancak, oturma onayı olan bir öğrenci Almanya'da oturum izni (Aufenthaltserlaubnis ya da Aufenthaltsberechtigung) olan birisiyle evlenecek olursa, başka koşulların da yerine gelmesiyle Almanya'da oturum izni alabilir.

 

Öğrenimleri biten öğrenciler, Almanya'yı en kısa zamanda terk etmek zorundadırlar. Öğrenciler teoride öğrendiklerini pratikte uygulamadan geri dönmek istememektedirler.

 

c) Çalışma izni

 

>> Üniversite dışındaki özel Almanca kurslarına gidenlerin çalışma izinleri yoktur.

>> Üniversitenin Almanca kursuna gidenler ancak sömestir tatillerinde çalışabilmektedirler.

>> Üniversiteye kesin kayıt yaptırarak öğrenime başlamış olan öğrenciler ise yılda toplam 6 ay çalışabilmektedirler. Bu 6 ayın 3 ayını çalışma izni gerekmeksizin, geri kalan 3 ayını da Iş ve Işçi Kurumundan (Arbeitsamt) izin alarak tamamlamak olanaklıdır. Ancak farklı eyaletlerde farklı uygulamalar yapılmaktadır.

 

Almanya'ya öğrenim görmek için gelenlerin, geçimleri öğrenim boyunca her ne kadar 3. kişilerce sağlanmış olarak görülse bile, sosyal gerçekler farklıdır. Geçim belgesi formalite olarak verilmekte ve öğrenci kendi geçimini kendisi sağlamaktadır.

 

1.1.2003 ten itibaren eski kanunla çalışma izni olmadan 90 gün olarak belirlenen toplam çalışma süresi aynen tutulmuş, sadece bu toplam sürenin 180 güne yayılabilmesine olanak sağlanmıştır. Eski kanuna göre öğrenci günde kaç saat çalışırsa çalışsın bir günlük iznini kullanmış sayılıyordu.

 

Bu nedenle öğrenciler bu 90 tam günlük süreyi çeşitli metodlarla tam kullanmanın yollarını aramak zorunda kalıyorlardı. Yeni uygulamanin getirmiş olduğu en büyük yarar bu noktadadır. Bu uygulama çalışma süresinin öğrenci tarafından 180 yarım güne yayılmasına olanak sağlamıştır. Pratik anlamda bir öğrenci günde 4 saatten toplam 6 ay çalışma müsaadesi olmadan çalışabilme hakkına sahiptir.

 

İSTEMİMİZ

 

Üniversite dışındaki özel Almanca kurslarına giden öğrenciler en azından sömestir tatillerinde, üniversitenin Almanca kursuna gidenler de, üniversiteye kesin kayıt yaptırmış olanlar gibi toplam 6 ay çalışma hakkına kavuşmalıdırlar. Bu uygulama Almanya`nın tüm eyaletlerinde geçerli hale getirilmelidir.

 

 

d) Üniversitede Bölüm Değiştirme (Studienfachwechsel)

 

Bölüm değiştirme konusu bu raporun diğer bölümlerinde de yer almıştır. Bu nedenle, bütünü ele alınarak değerlendirilmelidir.

 

Yabancılar Yasasının ilgili maddelerinde bölüm değiştirme konusu açık olarak yer almamaktadır. Ancak halen kullanılan uygulama yönetmeliğinde bu konuya yer verilmiştir. Buna göre, bölüm değiştirme işlemi ancak ilk üç sömestir içinde söz konusu olabilmektedir. Daha sonra değiştirilirse, eski bölümden en az 3 sömestirin yeni bölümde kabul edilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Geçmişe göre daha olumlu olan bu düzenleme, pratikte sorunu çözmemektedir. Zira, bir öğrenci Almanya'da ancak Türkiye'de kazandığı ya da ona bir yakın bölümde okuyabildiğinden farklı bir dala geçmek, Yüksekokul Yasaları açısından olanaksızdır. Geçiş ancak yakın bir bölüme yapılabilmektedir.

 

İSTEMİMİZ

 

Bölüm değiştirme konusunda karar verme yetkisi Yabancılar Dairesinde (Ausländerbehörde) olmamalı, karar öğrenci ve üniversite arasında bilimsel ölçütler çerçevesinde çözümlenmelidir.

 

e) Doktora Çalışması

 

Normal öğrenim bittikten sonra doktora ya da bir başka biçimde master anlamında öğrenimlerini sürdürmek isteyen öğrencilere olanak verilmemektedir. Bu özellikle, tıp okuyup daha sonra ihtisas yapmak isteyenler için (Facharztausbildung) çok büyük bir sorundur. Öğrenimin bitmesiyle oturma onayının amacının sona erdiği varsayılmakta, master ya da doktora yeni bir amaç olarak kabul edilmektedir. Amacın değişmesiyle Almanya'yı terk etmek gündeme gelmektedir. Konuyla ilgili olarak yasada kısıtlayıcı bir hüküm olmadığı halde, uygulama yönetmeliğinde bir kısıtlama getirilmiştir.

 

İSTEMİMİZ

 

Doktora ya da master çalışmalarının yapılmak istenmesi, oturma onayının amacının değişmesi olarak değerlendirilmemelidir.

 

f) Aile Birleşimi

 

Yabancılar Yasasının 29. maddesi eşlerin oturma onaylarını düzenlemektedir. Buna göre, eşinin de geçimini sağlamak söz konusu ise ve yeterli konut varsa, eşler de Almanya'ya gelebilmektedir. Ancak, yine uygulama yönetmeliğinde gerek yabancılar yasasına, gerekse anayasaya aykırı olarak "gelişmekte olan ülkelerden gelmeyen öğrencilerin" eşlerini yanlarına getirebilecekleri yazılıdır Türkiye, "gelişmekte olan bir ülke" statüsünde sayıldığı için, Türk öğrenci eşini yanına getirememektedir.

Gönderi tarihi:

İSTEMİMİZ

 

Uygulama yönetmeliğindeki anayasaya aykırı bu durum düzeltilmelidir.

 

g) ARB 1/80`den doğan haklar (Örnek: Eroğlu Kararı)

 

5 Ekim 1994 tarihinde Avrupa Adalet Divanının Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Sözleşmesine dayanarak aldığı Eroğlu Kararından sonra, Almanya'ya yalnızca öğrenim amacıyla gelenler bile, kimi koşulları yerine getirdikleri takdirde Almanya'da sürekli oturum izni alma hakkına sahip olmuşlardır. Koşullar, Almanya'da yükseköğrenimi tamamlamak, anne ya da babadan birisinin herhangi bir zamanda en az 3 yıl Almanya'da sigortalı olarak çalışmış olmasıdır. Bu kişiler bitirdikleri bölüm dışındaki bir alanda iş bulduklarında da oturum izni alabileceklerdir.

 

Daha önce de çeşitli defalar Avrupa Adalet Divanı, Türkiye-AB Ortaklık Sözleşmesine dayanarak Almanya aleyhinde kararlar aldı. Ama, Almanya bu kararları hep özel kararlar olarak algılamak istemiştir. Şimdi de bu eğilim vardır.

 

Ayrica Stuttgart Üniversitesinde ögrenim gören bir Türk bayan öğrenci, oturma hakkı almak için açtığı davayı 8 Nisan 2003 tarihinde kazandı. Buna göre ilgili öğrenci ilk vize istemini Almanya`da öğrenimi için 13.09.1988 de yapıyor. 4 Mayıs 2001 yılı´na değin öğrenim vizesi (Aufhenthaltsbewilligung) uzatılıyor. Öğrenci bundan sonraki uzatmada avukatı aracılığıyla, ARB 1/80`den dogan haklarına dayanarak oturma hakkı için başvuruyor.

1991`den 2001`e değin kesintili olarak Stuttgart Üniversitesi`nin çeşitli enstitülerinde ve üniversiteyle ilgili kurumlarda çalışan öğrenci, 1995-2001 yılları arasında Frauenhofer Enstitüsünde, ayda 60-80 saat çalışıp, ortalama 1000 DM maaş alıyor. Bu koşullar altında, oturma hakkı almak için, avukatı aracılığıyla yaptığı girişim sonunda haklı bulunuyor.

Oturma hakkının verilmesine dayanak olarak ARB 1/80 EWG, ART. 6 Abs. 1 4. (vgl. § 113 Abs. 5 S. 1 VwGO) gösteriliyor.

 

Özet olarak Türkiye'den okumak için gelen öğrenciler yabancılar dairesinin izni doğrultusunda haftada 10-12 saat çalıştıkları süreyi dört yıla tamamladıkları takdirde ARB 1/80 kararnamesi 6. maddesine göre Federal Almanya oturma hakkına sahip olabiliyorlar.

 

Federal İçişleri Bakanlığı `nın 2 Mayıs 2002 tarihinde yayinladıgı genelgede de Türk öğrencilerin durumu açıkça belirtilmiştir. Bu genelge ARB 1/80 dolayı Almanya`daki Türk vatandaşlarınının elde ettiği hakları kapsamaktadır. (Allgemeine Anwendungshinweise des Bundesministeriums des Innern zum Beschluss Nr. 1/80 des Assoziationsrats EWG/Türkei- "AAH - ARB 1/80"). İlgili genelge Almanya Türk Öğrenci Dernekleri`nin Web Portalı üzerinden okunabilir.

 

Bu karar Federal Almanya`da aynı konumda olan öğrencilere referans olarak yardımcı olabilir. Öğrencileri öğrenimleri süresince üniversitelerinde çalışmalarını tavsiye etti.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Almanya, artık Türkiye ile AB arasındaki anlaşmalardan doğan haklarımızı kabul etmelidir. Bu hakları kısıtlamaya yönelik herhangi bir adım atmamalıdır. Öğrencilerin ARB 1/80 den doğan haklarını herşeyden önce bilmeleri gerekmektedir

 

Avrupa Türkleri AB ile yapilan anlasşmalardan doğan haklarını bilmelidirler. Haklarımıza kavuşmanın yolu, ilk önce hangi haklara sahip olduğumuzu bilmekten geçer. Bu alanda Türkiye`de ilgili bakanlıklar hem Avrupa`da yaşayan hem de Avrupa`ya herhangi bir amaçla gelmek isteyen Türklere, sahip oldukları hakları öğrenebilecekleri kaynaklar göstermelidir.

 

 

h) Alman Vatandaşlığına Geçiş ve Çifte Vatandaşlık

 

Alman vatandaşlığına geçiş Yabancılar Yasasının 85-91. maddelerinde ve Alman Vatandaşlık Yasası'nda düzenlenmiştir. Buna göre, Türkiye'den öğrenim amacıyla gelen bir öğrencinin öğrenim süresi ne olursa olsun, oturma onayı olduğu sürece Alman vatandaşlığını alması olanaklı değildir. Alman vatandaşlığına ancak burada yetişen gençler geçebilmektedir. Adı geçen yasalar çifte vatandaşlığı resmen tanımadığı için Alman vatandaşlığını alanların sayısı oldukça azdır. Kimi meslekleri yapabilmek için Alman vatandaşlığı ön koşuldur.

 

İSTEMİMİZ

 

Alman vatandaşlığına geçiş kolaylaştırılmalı ve Çifte Vatandaşlık bir hak olarak verilmelidir.

 

2. Yüksekokul Yasalarından ve Üniversitelerden Kaynaklanan Sorunlar

 

a) "Yardımcı Ders" Programları

 

Yardımcı Ders Programları (Fachmentorenprogramme) özellikle yabancı öğrencilerin dil zorlukları nedeniyle sunulmaktadır. Bu yardımcı derslerin saatleri tasarruf nedeniyle azaltılmaktadır. Bu derslerin yabancı öğrenciler için önemi çok büyüktür, çünkü normal ders saatleri içinde dil zorluğu nedeniyle sorulamayan sorular burada daha ayrıntılı biçimde ele alınabilmektedir.

 

İSTEMİMİZ

 

Zorunlu dersler için özellikle ön lisans döneminde yabancı öğrenciler için hazırlanmış ve daha çok teknik bölümlerdeki "Fachmentor" Programlarının sayısı artırılmalı, en azından varolanlar korunmalıdır.

 

B) Ek Dersler (Tutorium) İçin Asistan Yardımcısı (Tutor) Kadroları

 

Yabancı öğrencilerin yaşadığı sorunları ve sıkıntıları en iyi yabancı öğrenci anlayacağı için, bu kadrolara daha çok yabancı alınmasına çaba harcanmalıdır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Asistan yardımcısı kadrolarına alınacak öğrencilerin içindeki yabancı öğrencilerin başvuruları özellikle dikkate alınmalıdır.

 

Bu kadrolar için yapılan ilanlara "yabancı öğrencilerin başvuruları özellikle istenmektedir" ibaresi konulmalıdır.

 

c) Üniversite Yabancılar Görevlisi

 

Üniversitelerde yabancı öğrencilerle ilgili kurumlar Yabancılar Dairesi (Akademisches Auslandsamt) ve Yabancı Öğrenciler Temsilciliğidir (Ausländerreferat). Her iki kurumun da görevleri ayrıdır. Yabancılar Dairesi daha çok kayıt ve sosyal konularla ilgilenmekte; Yabancı Öğrenciler Temsilciliği ise üniversitenin yönetsel kurumlarının dışında temsilcilik yapmaktadır. Gerek derslerde yabancı öğrencilerin karşılaştığı yabancı düşmanı tutumlarda, gerekse personel politikalarında ve de yabancı öğrencilerle ilgili kararlarda anılan kurumlar yetersiz kalmaktadır. Üniversitenin içinde, yetkileri olan, "Üniversite Kadınlar Görevlisi" gibi özerk olarak çalışabilecek bir "Yabancılar Görevlisi"ne gereksinme vardır.

 

İSTEMİMİZ

 

Üniversite Yabancılar Görevlisi kurumu en kısa zamanda oluşturulmalı ve bu göreve yabancı kökenli ve yabancı öğrencilerin sorunlarını bilen birisi atanmalıdır.

 

d) Dil Sorunu

 

Yabancı öğrencilerin en önemli sorunu dildir. Teknik bölümler dışındaki bölümlerde bu sorun özellikle kendini ifade edememe olarak ortaya çıkmaktadır. Üniversitenin Almanca kurslarının kapasitesi sınırlı olduğu için, kurslara giriş sınavla olmaktadır. Her geçen yıl kurs sayıları tasarruf nedeniyle azaltılmakta olduğundan, sınavlar daha da zorlaştırılmaktadır. Ayrıca, sürekli sınav baskısı altında kalan öğrenci psikolojik sorunlarla da karşı karşıya kalmaktadır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Üniversitenin Almanca kurslarına giriş sınavsız olmalıdır.

 

Üniversite eğitimi öncesi Almanca kurs sayıları ve saatleri arttırılmalıdır.

 

Yabancılara sınavlarda verilen notlar, Almancaları çok düzgün olmadığı için düşürülmemeli, onların ders bağlamındaki bilgileri (Fachwissen) göz önüne alınmalıdır.

 

e) Hazırlık Sınıfları (Studienkolleg)

 

Hazırlık sınıfları, öğrencileri yüksek öğrenime hazırlayan kurslardır. Bu hazırlık kursları özellikle Türkiye`den farklı eğitim düzeyinden gelen öğrenciler için olumlu bir girişimdir. Kurslar, gençleri üniversite öğretimine hazırlamakta, eksikliklerini gidermektedir.

 

Ancak bu kurslara girebilmek için bir eleme sınavı yapılmaktadır. Zaten üniversiteye girene kadar türlü sınavlardan geçmek zorunda olan öğrenciler yeniden bir sınavla karşı karşıya kalmaktadırlar.

 

İSTEMİMİZ

 

Hazırlık sınıflarında okuma hakkı herkese sınavsız bir şekilde sağlanmalıdır.

 

f) Staj

 

Bir yabancı öğrenci için Almanya'da staj yeri bulmak oldukça güçtür. Üniversitenin staj yapma zorunluluğu getirdiği bölümlerde (örneğin inşaat mühendisliği bölümünde) bu sorun daha da fazladır. Yabancı öğrencilerin ırkçı ve önyargılı işverenlerle karşılaştıkları sorunlar bilinmektedir.

 

Birçok öğrenci yaz tatillerinde para kazanmak amacıyla kimi zaman kendi okudukları bölümlere yakın işlerde çalışmaktadırlar ("Werkstudent"). Bu öğrencilerin daha sonra bir de staj yapmalarına zaman kalmamaktadır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Staj yapılması zorunlu olan bölümlerde, üniversite staj yeri bulmada yardımcı olmalıdır.

 

"Werkstudent" olarak yapılan işlerin staj olarak kabul edilmesi sağlanmalıdır.

 

Almanya dışında yapılan stajlar belirli koşullar çerçevesinde kabul edilmelidir.

 

g) Denklik İşlemleri

 

Türkiye'de ya da başka ülkelerde okuduktan sonra Almanya'ya gelen öğrencilerin kendi ülkelerinde okudukları dersler üniversiteler tarafından farklı şekilde değerlendirilmektedir. Türkiye'de üniversiteyi bitirip gelenlerden kimilerinin birçok dersi kabul edilirken, kimilerinin ise hiçbir dersi kabul edilmemektedir. Türkiye`de üniversiteyi bitirip gelenler burada doğrudan doktora yapamamaktadır. Bu ise, öğrencinin eğitiminin uzamasına ve daha önce gördüğü dersleri tekrarlamasına yol açmaktadır.

 

Buna ek olarak Türkiye AB Egitim ve Gençlik Programlarina 2004`te katılıyor. Bu programlar eğitim kalitesini yükseltmeyi ve ülkeler arasında bu alanda işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Programın temel faaliyetleri arasinda karşılıklı eğitici ve öğrenci değişimi, eğitim kurumları arasında işbirliği ile bilgi ve görü alışverişi sayılabilir.

 

Tüm faaliyetler üç genel program altında toplanıyor. Genel Eğitim Programı (SOCRATES) örgün ve yaygın eğitimi kapsarken, Mesleki Eğitim Programı (LEONARDO da VINCI), bu alandaki projeleri ve faaliyetleri, Gençlik (YOUTH) programı ise gençliğe yönelik projeleri içeriyor ve destekliyor.

 

Neticede 2004`ten itibaren denklik işlemlerinde de bir kolaylaşma beklenebilir.

 

İSTEMİMİZ

 

Denklik işlemleri üniversiteler ve eyaletler genelinde belirli bir ölçüte bağlanmalı ve yönetmeliklerle güvence altına alınmalıdır.

 

h) Üniversitede Bölüm Değiştirme

 

Bölüm değiştirmek Türkiye'den gelen öğrenciler için ancak büyük zorluklarla olanaklıdır. Türk öğrenciler Almanya'da, ancak Türkiye'de kazandıkları ya da ona çok yakın bir bölümde okuyabilmektedirler. Bu nedenle, Yabancılar Yasası açısından bölüm değiştirmek olanaklı olsa bile, Yüksekokul Yasaları açısından olanaksızdır.

 

İSTEMİMİZ

 

En azından hazırlık sınıfını bitirmiş olanlara istedikleri bölümü seçme hakkı verilmelidir.

 

i) Danışma Hizmetleri

 

Her ne kadar üniversiteler ve meslek danışma büroları (örneğin Berufsinformationszentrum) yabancı öğrencilere yönelik danışma hizmeti sunuyorlarsa da, Türkiye'den gelen öğrenciler genelde arkadaş, dost ve Türk dernekleri üzerinden bilgi almaktadırlar. Burada yetişenlerin dil zorlukları olmadığı için, onlar her yere gidebilmektedirler. Ancak, dil sorunları olmamasına rağmen, burada yetişen öğrenciler de genelde kendi kültür çevresinden bilgi almak istemektedir.

 

Yabancı öğrencilere yönelik ve öğrenim gördükleri süreyi kapsayan bir psikolojik danışmanlık hizmeti yoktur. Öğrenim sürerken karşılaşılan psikolojik sorunlara yardımcı olabilecek bir üniversite içi örgütlenmenin eksikliği ortadadır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Üniversitelerdeki danışma hizmetleri kamuoyuna daha çok duyurulmalı, buralara yabancı kökenli elemanlar alınmalıdır. Özellikle yabancı öğrenciler için psikolojik danışmanlıklar oluşturulmalıdır.

 

Danışma hizmeti sunan öğrenci derneklerine ayrılan finansmanlar arttırılmalıdır.

 

Meslek Danışma Büroları, öğrenci dernekleriyle işbirliği yapmalı, buralardaki potansiyelden yararlanmalıdır. Bu bürolara yabancı kökenli danışmanlar alınmalıdır.

 

3. Sosyal ve Kültürel Alanlardaki Sorunlar

 

a) Konut Sorunu

 

Öğrencilerin en önemli sorunlarından birisi kalacağı yerdir. Hochschulinformationssystem GmbH (HIS) verilerine göre, Alman öğrencilerin % 10'u bir öğrenci yurdunda otururken, bu oran yabancı öğrencilerde % 44 civarındadır. Yabancı öğrencilerin % 30'u kendi evinde, % 11'i ailesinin yanında, geri kalanı da arkadaşlarıyla birlikte ya da başka birisinin yanında kalmaktadır. Alman öğrencilerin % 39'unun kendi evi vardır. Yabancı öğrenciler de kendilerine ait bir evde oturmak istemektedirler. Ancak konut pazarı, özellikle iki Almanya'nın birleşmesinden sonra daha da küçülmüş ve ucuz konut bulmak artık hayal olmuştur. Pahalı konutlarda oturmak zorunda kalan öğrenciler kirayı ödeyebilmek için daha çok çalışmak zorunda kaldıklarından, üniversitede zorluklarla karşılaşmakta ve öğrenimleri daha uzun sürmektedir.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Daha fazla öğrenci yurdu yapılmalıdır.

 

Almanya dışından gelen öğrenciler de kira yardımından (Mietzuschuß) yararlanabilmelidir.

 

B) Hastalık Sigortası

 

Öğrencilerin öğrenci hastalık sigortası yaptırabilmeleri için üniversiteye kayıtlı olma koşulu aranmaktadır. Ancak yabancı öğrencilerin üniversite öncesinde dil kurslarına gittikleri için, ortaya sigorta yaptıramama sorunu çıkmaktadır. Her ne kadar son zamanlarda kimi sigorta şirketleri bu durumdaki öğrenciler için özel sigorta yapmaya başlamışlarsa da, şu anda ucuz olan sigorta miktarlarının artıp artmayacağı bilinmemektedir.

Gönderi tarihi:

İSTEMİMİZ

 

Dil kursu öğrencileri de öğrenci hastalık sigortası olanağından yararlanmalıdır. Bunun için yasa ve yönetmeliklerde gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

 

c) Mali Durum ve Geçim

 

Gerek lise öğrenimlerini Türkiye'de bitirip Almanya'ya yükseköğrenim amacıyla gelen, gerekse Almanya'da liseyi bitirerek öğrenime başlayan Türk öğrencilerin başlıca gelir kaynakları bir yan işte çalışma, anne ve babanın maddi desteği, bir bölümü geri ödemeli Alman Devlet Bursu (BAFöG) ve çeşitli burslardır. Sayılanlardan birincisi, özellikle Almanya dışından gelenler için en önemli gelir kaynağıdır. Duvarın yıkılmasıyla Doğu Berlin'lilerin öğrencilerin yaptığı birçok işi çok daha ucuza yapmaya başlamaları ve kimi çevrelerin milliyetçi duygularla yabancıları dışlamayı arttırmaları, yabancı öğrencileri zor durumda bırakmıştır.

 

Alman Devlet Bursu, anne ve babası belirli süredir burada olan ve çalışmış olanlara verilmekte olup, anne ya da babası Almanya'da hiç çalışmamış olanlar bu burstan yararlanamamaktadır. Bu öğrenciler başka kuruluşlarca (Studentenwerk, Evangelische ve Katholische Studentengemeinde) desteklenebilmektedir. Ancak, bu kuruluşlarca yapılan yardımlarda son yıllarda büyük kısıntılar yapılmıştır.

 

Alman Devlet Bursu, Almanya dışında, örneğin Türkiye'de bir üniversiteyi bitirmiş, ama anne ve babası Almanya'da olan ve diğer koşulları yerine getirenlere verilmemektedir. Bunun nedeni, bir yüksekokulun bitirilmiş olmasıdır. Ikinci bir yükseköğrenim için bu bursu alma olanağı yasada son yapılan değişiklikle olanaksız hale getirilmiştir. Oysa, Türkiye'de üniversiteyi bitiren bir öğrencinin eğitimi buradaki üniversitelerde kabul edilmemekte ve öğrenci burada fark dersleri alarak daha bir süre okumak zorunda bırakılmaktadır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Ayrımcılığı önleyen bir yasa (Anti-Diskriminierungsgesetz) çıkarılmalıdır. Öğrencilere iş olanağı sağlayan kuruluşlar, yabancıları dışlayan işverenlerle ilişkilerini kesmelidir.

 

Gerek devlet, gerekse özel kuruluşların yabancı öğrencilere verdikleri çeşitli yardımlarda herhangi bir kısıtlamaya gidilmemeli, yardımlar arttırılmalı ve bürokrasi azaltılmalıdır.

 

Devlet Bursu öğrencilere ailenin gelirinden bağımsız olarak ayda 1.000 DM olarak ve karşılıksız verilmelidir.

 

Almanya dışında üniversite bitirerek gelenlerden (Türkiye'deki üniversite öğreniminin tamamı burada kabul edilmemiş ise) diğer koşulları da yerine getirenlere Devlet Bursu verilmesi sağlanmalıdır. Bunun için gerekli yasal düzenleme yapılmalıdır.

 

Türkiye ile AB arasındaki Ortaklık Sözleşmesine dayanarak, Almanya dışında öğrenim gören Türklerin de burs hakkından yararlanmaları sağlanmalıdır.

 

B. TÜRKİYE'DEN KAYNAKLANAN SORUNLAR

 

a) Öğrenciliğin Tanınması İşlemleri

 

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen işlemler sırasında bürokrasi çok fazladır ve birkaç ay sürmektedir. Bu, öğrenime başlamanın gecikmesine, hatta Almanya'daki kayıt süreleri dikkate alındığında öğrenim hakkının kaybedilmesine dahi yol açabilmektedir.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Bakanlıkça yürütülen öğrenciliğin tanınması işlemlerinin süresi en aza indirilmelidir.

 

Yurtdışındaki üniversitenin ya da dil okulunun kabul belgesi öğrenciliğin tanınması için yeterli olmalıdır.

 

Öğrenciliğin tanınması işlemleri MEB İl Müdürlüklerinde de yapılabilmelidir.

 

B) Eğitim Ataşeliklerinin Öğrencilere Bakışı

 

Eğitim Ataşelikleri gerek Türkiye'den gelen, gerekse Almanya'da lise öğrenimlerini bitirerek öğrenime başlayan öğrenciler üstünde otoriter tavır içindedir. Vatandaşın "devlet için var olduğu" görüşü daha hakimdir. Oysa, bunun tersi olmalıdır. Bu konuda son yıllarda bir gelişmenin olduğu söylenebilir.

 

İSTEMİMİZ

 

Başta Eğitim Ataşelikleri olmak üzere, yurtdışındaki Türk resmi kurumlarının öğrencilere ve vatandaşlara bakış açıları değişmeli, şeffaflaşmalı ve demokratikleşmelidir.

 

c) Konut Fonu

 

Öğrenciliğin tanınması işlemlerini gidilen ülkede de yapmak olasıdır. Ancak, yurtdışına çıkarken üniversite ya da dil okulu kabul belgesi ve çoğu kez gidilen ülkenin öğrenim için verdiği vize olmasına karşın, öğrenciler konut fonu ödemek zorunda kalmaktadırlar.

 

İSTEMİMİZ

 

Dil okulu belgesi ya da üniversite ön kayıt belgesi ve ilgili ülkenin vizesini gösterenlerden konut fonu alınmamalıdır.

 

d) "Schein" Getirme Zorunluluğu

 

Yurtdışındaki Eğitim Ataşelikleri, öğrenim gören öğrencilerin pasaportlarını uzatmak için o ana kadar okudukları derslerle ilgili "Schein" getirmelerini istemektedir. Türkiye'den gelen öğrencilerin statüleri zaten onların Almanya'da sürekli kalabilmelerine olanak vermemektedir. Eğitimlerinin süresi uzayan öğrencilerin oturma onayları Yabancılar Dairesince iptal edilebildiğinden, bu denetimin bir de Eğitim Ataşeliklerince yapılmasının hiçbir anlamı yoktur.

 

İSTEMİMİZ

 

"Schein" getirme zorunluluğu kaldırılmalıdır.

 

e) Bölüm Değiştirme Sorunu

 

Alman yasalarına göre, Türkiye'de herhangi bir yüksek öğrenim kurumundan mezun olan bir öğrenci, Almanya'da istediği bölümü okuyabilmektedir. Ancak bu, Türk makamları açısından olanaksızdır. Zira, Türkiye'deki anlayışa göre, Türkiye'de bir üniversite bitiren bir öğrenci ancak kendi dalında master yapmak amacıyla yurtdışına gidebilir. Bu durumda, Alman makamlarınca verilen bir olanak, Türk makamlarınca geri alınmaktadır. Zaten Türkiye'de bir bölümü bitiren öğrenci, Almanya'ya geldiğinde okuduğu daldaki derslerinin tümünü kabul ettirememekte, uzunca bir süre daha Almanya'da okumak zorunda kalmaktadır.

 

İSTEMİMİZ

 

Öğrenciler Alman yasalarınca okuyabilecekleri istedikleri bölüme gidebilmelidirler. Bu konuda Türk makamlarınca konan kısıtlamalar kaldırılmalıdır.

 

 

f) Pasaport Sürelerinin Uzatılması

 

Erkek öğrencilerin pasaportları birer yıllık sürelerle uzatılmaktadır. Gerekçe olarak askerlik ertelemelerinin birer yıl arayla yapılması gösterilmektedir. Bu durumda öğrenciler her yıl mahalle polisine gidip pasaportlarının uzatıldığını göstermeleri gerekmektedir. Üstelik kadın öğrencilerin pasaportları daha uzun aralıklarla uzatılmaktadır.

 

İSTEMİMİZ

 

Erkek öğrencilerin de pasaportlarının süreleri daha uzun aralıklarla uzatılmalıdır.

 

g) Bedelli Askerlik

 

Almanya`da master bölümlerinin 90`lı yılların sonlarından bu yana bulunmaktadır. Bundan önce yükseköğrenim için bu ülkeye gelen öğrenciler, öğrenimlerini bitirmelerine yakınken askere çağırılmakta ve birçoğu da bu durumdan dolayı asker kaçaği durumuna düşmektedir.

 

Almanya`da yüksek öğrenimin ortalama 7 yıl (1 yıl Almanca ön eğitimi için olmak üzere) sürdüğü düşünülürse, örnek olarak Türkiye`de yüksek öğrenimini 22 yaşında tamamlayıp, burada yüksek lisans öğrenimini de bitiren bir öğrenci, belki de tam verimli olabileceği 29 yaşında, şu anda 15 ay süren askerlik görevini yerine getirmek durumundadır. Bugüne kadar yürürlükte olan bu uygulama vakit geçirilmeden durdurulmalıdır. Çünkü:

 

Bu kişiler 15 aylık askerlik görevi sırasında, büyük bir hızla gelişen teknolojiyi takip edememekte ve sonuç olarak bilgi boşluğuna düşmektedirler

 

Özellikle Türkiye`de yükseköğrenimlerini tamamlayanlar zaten Türkiye Cumhuriyeti devletine yeterince pahalıya mal olmaktadır. Bu nedenden dolayı Türkiye`deki öğrenimlerinin üzerine yurtdışında yüksek lisans veya doktora yapan kişilerin vakit kaybetmeden bilgilerini aktarabilecekleri gerek kamu gerekse özel sektörde çalışmalarına izin verilmeli, bu kişilerin bilgi ve tecrübelerinden yararlanılmalıdır.

 

Bu statüdeki birçok öğrenci askerlik görevi nedeniyle öğrenimlerini uzatmayı yeğlemektedirler. Ayrıca öğrenim sırası veya sonrası Almanya`da evliliği tercih edip, işçi pasaportu alarak, bedelli askerlik hakkından yaralanma düşüncesinde olanlar da vardır.

 

Mezun olduktan sonra, tam çalışma yaşında olan akademisyenler, askerlik görevleri nedeniyle geleceklerini planlayamamaktadırlar.

 

Federal Almanya yasalarına göre yüksek öğrenimini bitirmiş bir akademisyenin öğrenim sonrası 2 sene boyunca mesleği üzerine yine Federal Almanya'da staj yapma hakkı vardır. Fakat örneğin 33 yaşına gelmiş bir akademisyen (askerlik en fazla 33 yaşına kadar ertelenebildiğinden) vatani görevini yerine getirmek zorunda olması nedeniyle Türkiye'ye geri dönmesi gerekmektedir. Böylelikle Federal Almanya yasalarından doğan bir hak kullanılamamaktadır.

 

Sayılan bütün bu nedenlerden dolayı akademisyenler amaçlı olmasa bile yurt dışında kalmaya zorlanmakta ve bu da Türkiye`nin bu tip yetişmiş beyin gücünü kaybetmesine neden olmaktadır. Halen yürülükte olan ve bedelli askerlik hakkından işçi pasaportu sahiplerinin yararlanabileceklerini öngören kanuna, eklenebilecek bir paragraf ile bu sorun vakit kaybetmeden çözümlenmelidir.

 

Fakat unutulmamalıdır ki Federal Almanya`da yaşayan Türk toplumununda akademisyenlere ihtiyacı vardır. Her ne kadar burada yaşamını sürdürmeye karar veren akademisyenler Türkiye için bir beyin kaybı olarak görülse de Almanya'daki Türk toplumu için büyük bir kazançtır.

 

Burada çözüm bu duruma düşen öğrencilerin pasaportlarını işçi pasaportuna değiştirmeleri ve askerliklerini işçi statüsünde erteleyebilmeleridir. Işci statüsüne geçmek için ilgili kişilerin Almanya`da çalişma ya da oturma iznine sahip olmalari gerekmektedir. Öğrencilerin oturma süreleri bilindiği üzere öğrenimlerine bağımlı olarak verilmektedir. Fakat öğrenciler yilda 90 tam ya da 180 yarım gün, çalışma izninden muaf tutularak çalışabilmektedirler. Ayrıca öğrenimleri süresince üniversitelerinde yardımcı asistan olarakta (Wissenschaftliher Hilfskraft-HIWI) ayda 40 saat izne tabi olmadan (Arbeitserlaubnisfreie Beschäftigung) çalışabilmektedirler. Neticede öğrencilerin yukarıda belirlenen çerçevede çalışma izinlerine ihtiyaçları yoktur. Kendilerinin bu çerçevede calıştıklarını gösteren, örneğin çalıştıkları üniversitelerinden aldıklaıi bir belgeyle bağlı bulundukları başkonsolosluklara başvurmaları gerekmektedir.

 

Üniversitelerinde yardımcı asistan olarak çalışan öğrencilerin ayrıca ayda 35 saatin üzerinde çalışmaları tavsiye edilmektedir. Bu durumda vergiye tabi çalışılmaktadır. Bununda ileride ARB 1/80`e dayanarak Avrupa Birliği Adalet Divanı`nin vermiş olduğu kararlardan yararlanılarak öğrencinin oturum almasında faydalı olabilecektir.

 

Yurtdışında özel öğrenci statüsünde olan kişilerin bedelli askerlikten nasıl yararlanabilecekleri Milli Savunma Bakanlığı Asker Alma Dairesi Başkanlığı`ndan alınan bilgiler ışığında şöyle düzenlenmiştir.

 

**********************************************

 

Yüksek lisans ve doktora öğrenimi yapmak üzere yabancı ülkeye gidenlerden, (resmî öğrenciler hariç) öğrenciliğinden bağımsız olarak oturma veya çaıişma izni alarak işçi, işveren veya bir meslek ya da sanat mensubu sıfatını kazananlar ile oturma veya çalışma izinleri öğrenciliklerine bağlı olarak verilmiş olsa dahi, üniversite veya diğer yüksek öğrenim kurumlarinda gelir vergisine tâbi ücret veya maaş karşılığı öğretim ve araştırma görevlisi olarak bulunanlar da dövizle askerlik hizmetinden yararlanabilirler.

 

Kaynak: http://www.asal.msb.gov.tr/er_islemleri/yu...islemleri_1.htm

 

 

İSTEMİMİZ

 

Yurtdışına öğrenim amacıyla gitmiş olan öğrenciler de bedelli askerlik konusuyla ilgili yönetmelik birçok konsolosluk memuru tarafından bilinmemektedir. Dolayısıyla bu öğrencilere de aktarılmamaktadır. Ayrıca konuyla ilgili farklı yorumlamalara rastlanmaktadır. İlgili yönetmelik tüm ilgili memurlar tarafindan gerektiği gibi uygulanmalıdır.

 

h) Diploma Denklik Işlemleri

 

Almanya'da öğrenimini bitiren öğrencilerin denklik işlemleri Türkiye'de YÖK tarafından yapılmaktadır.

 

İSTEMİMİZ

 

Denklik işlemleri Berlin'deki Eğitim Müşavirliği'nde de yapılabilmelidir.

 

i) Genel Hizmetler

 

Eğitim Ataşeliklerinde yeterince danışma hizmeti sunulamamaktadır. Bunda kadroların hızlı bir biçimde değişmesinin yanı sıra, çalışanlar arasında Almanca bilen görevlilerin sayısının son derece sınırlı olmasının etkisi vardır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Türkiye'den gelen ataşelerin kesinlikle Almancayı bilmesi ve görev sürelerinin en az 5 yıl olması sağlanmalıdır.

 

Diğer tüm personel Almanya'da yetişen ve burada eğitim görmüş insanlarımız arasından alınmalıdır.

 

Varolan öğrenci kuruluşlarıyla resmi, düzenli ve sağlıklı bir ilişki kurulmalı, onların deneyimlerinden yararlanılmalıdır.

 

III) ÜNİVERSİTEYİ BİTİRENLERİN SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

 

Üniversiteyi Almanya'da bitiren öğrencilerden Türkiye'den gelenler, geri dönmek zorundadırlar. Gerçi Avrupa Adalet Divanı'nın Eroğlu Kararı ile belirli koşulların yerine gelmesi durumunda, Türkiye'den salt öğrenim amacıyla gelinmiş olunsa bile, Almanya'da iş bulma koşuluyla kalınabilmektedir.

 

Gerek Türkiye'den gelenler, gerekse buradan üniversiteye girerek okuyanların, öğrenimleri sonunda işyeri bulabilmeleri kolay olmamaktadır.

 

1. Bireysel Nedenler

 

a) Piyasaya Uygun Bir Meslek Seçmek

 

Genelde ailenin baskısı/yönlendirmesiyle ya da yeterince bilgi toplamaksızın seçilen bölümler daha sonra sorun yaratmaktadır. Öğrencilerin bir bölümü, ekonominin gelişimini yeterince izlemediğinden yalnızca belli başlı dalları okumakta ve daha sonra ilgisiz alanlarda çalışmak zorunda kalmaktadır.

 

İSTEMİMİZ

 

Lise sonunda üniversitelerde okumak isteyenlere yönelik danışma hizmetleri arttırılmalı, bu alanda çalışma yapan kuruluşlar mali açıdan desteklenmelidir.

 

 

B) Öğrenim Sırasında Piyasa ile İlişki Kurmak

 

Birçok öğrenci, öğrenimleri sırasında firmalarla herhangi bir ilişki kurmamaktadır. Bunun nedeni, Türkiye'den gelenler için dil olabileceği gibi, derslerin yoğunluğu ve geçimin sağlanması amacıyla çalışmak zorunda kalınmasıdır.

 

İSTEMLERİMİZ

 

Üniversitelerde yardımcı asistan olarak çalışma olanakları genişletilmelidir.

 

Üniversiteler staj konusunda yardımcı olmalı, böylece öğrencilerin piyasa ile ilişki kurmaları sağlamalıdır.

 

İşletmelerde tatillerde "Werkstudent" olarak çalışma olanakları yaratılmalıdır.

 

"Studien- ve Diplomarbeit"ların firmalarda yapılması, böylece önceden ilişki kurulmasının sağlanması için üniversiteler girişim yapmalı ve öğrencilere yardım etmelidir.

 

c) Teknik Zorluklar

 

Bunların başında dil zorluğu gelmektedir. Ayrıca bir başvurunun nasıl yapılacağı konusunda özellikle yabancı öğrenciler çok az bilgi ve yazım tekniğine sahiptir.

 

İSTEMİMİZ

 

Başvuruların nasıl yapılacağı konusunda üniversiteler öğrenci dernekleriyle ortaklaşa çalışarak kurslar düzenlemeli ve bu konuda danışmanlık hizmeti sunmalıdır.

 

2. Toplumsal Nedenler

 

Türkiye'den gelenlerin iş bulma konusundaki dil zorlukları belirtilmişti. Ancak, burada yetişen gençler de, iş bulmada zorlanmaktadırlar. Aynı bilgi düzeyinde ve yetenekte olunsa bile, işyerleri genelde Almanları tercih etmektedir. Bu konuda çok fazla genelleme yapmak güç olsa bile, büyük zorlukların olduğu da bir gerçektir.

Serbest piyasada buna karşı bir şeyler yapmak kolay değildir. Belki işyerleri yabancı kökenliler hakkında daha fazla bilgilendirilebilir. Ancak devlet dairelerinde çalışabilmek için birtakım öneriler getirilebilir. Devlet kademelerindeki yabancı kökenlilerin sayısı kendi nüfuslarına oranla çok azdır. İş ilanlarında yabancı kökenlilerin de başvurmalarını sağlamaya yönelik girişimler yapılabilir.

 

İSTEMİMİZ

 

Devlet dairelerinin vereceği iş ilanlarında "yabancı kökenlilerin de başvuru yapması isteniyor" gibi bir ibarenin yer alması ilgili makamlarca sağlanmalıdır.

 

 

3. Türkiye`nin Almanya`da yüksekögrenim gören Türk ve Türk kökenli Alman öğrencilere yönelik Politikası

 

Türkiye`nin Almanya`da yükseköğrenim gören Türk ve Türk kökenli Alman öğrencilere yönelik Politikası yoktur.

 

İSTEMİMİZ

 

Avrupa Birliği`ne girme sürecinde özellikle Avrupa'da yükseköğrenim görmüş, her iki ülkenin sosyo kültürel ve ekonomik yaşantısını bilen kişilere ihtiyaç vardır. Türkiye`nin elinde böyle bir hazine varken, bu kesime yönelik bir strateji eksikligi vahimdir. Türkiye çok geçmeden AB uyum süreci ve sonrası dönemi için Avrupa'daki yetişmiş insan gücünden faydalanabilmek için politikalar üretmeli ve bunları hayata geçirmelidir. Başlangıcta personel seçimlerinde Avrupa'da yetişen kişilerin alımına özen gösterilmelidir.

 

BTS üzerine

 

1962 yılında, Münih‘te, 9 ayrı öğrenci derneklerinin birleşerek kurduğu, Türk Öğrenci Federasyonu`nun, 1977 yılında iç nedenlerden dolayı faaliyetine son vermesinden bu yana, Almanya`da yaşayan ve şu andaki sayılari 30.000 civarında olan Türk ve Türk kökenli öğrencilerinin haklarını savunan bir kurum yoktu. BTS yaptığı çalışmalarla bu alandaki boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır. Bunu yaparken gerektiğinde Alman ve Türk hükümetleri nezdinde; ilgili makamlar ile temasa geçerek, öğrenci sorunlarını dile getirip, bu sorunlara eğitim, üniversite çerçevesinde çözüm önerileri sunan partilerüstü bir sivil toplum örgütüdür.

 

Özellikle Türkiye’den Federal Almanya’ya öğrenim amacı ile gelen arkadaşlarımızın bu alanda büyük bir bilgi eksikliği var. Türkiye‘deki makamların da tam olarak bu açıgı kapatmış oldukları söylenemez. BTS`nin çeşitli kaynaklardan derlediği Almanya‘ da yükseköğrenimi ayrıntılarıyla ele alan „Almanya’da Yükseköğrenim" (http://www.btsonline.de) adlı kitapcığı ücretsiz olarak BTS-Web sayfalarından öğrencilerin hizmetine sunulmaktadır. Ayrıca seminer, toplantı ve yaz akademisi gibi faaliyetler de gerçekleştirilmekte ve bu da öğrencilerin hizmetine sunulmaktadır. Burada en önemli nokta, bu tür faaliyetlerin öğrenciler tarafindan öğrenciler için düzenleniyor olmasıdır.

 

BTS 1998`de üye derneklerin haberleşmesini kolaylaştırmak için Almanya genelinde çalışan bir haberleşme listesi kurdu. Liste zamanla gelişerek bir tartışma platformu halini aldi. Listede halen öğrenci, akademisyen, sivil toplum örgütü temsilcileri, milletvekilleri, basın mensupları vs. olmak üzere 1000 den fazla kişinin adresleri bulunmakta. Amaç sayıları 30 000 civarinda olan Almanya’daki tüm Türk ve Türk kökenli Alman öğrencileri listeye almaktır. Bu da toplumu ilgilendiren aktuel olaylarda etkin haberleşme aracılığıyla aksiyon/reaksion mekanizmasını hızlandıracaktır. Listeye üye olmak isteyenler [email protected] `ye E-mail adreslerini gönderebilirler.

 

BTS üyesi dernekler:

 

Berlin Türk Bilim ve Teknoloji Merkezi (BTBTM)

Karlsruhe Türkiyeli Öğrenciler Derneği (KATÖD)

Türk Öğrenci Birliği Hamburg (TÖB)

Bremen Türkiyeli Öğrenci Birliği (BSV)

Braunschweig Türk Öğrenci Birliği (BTÖB)

Bonn Avrasya Öğrenci Derneği

Kiel Üniversitesi Türk Öğrenciler Birliği (TÖB)

Leipzig Türk Öğrenci Dernegi

Rüsselsheim Akademisyenler Derneği

Kaiserslautern Türk Öğrenci Çevresi(OKTüS)

Mannheim Türk Öğrenciler Derneği (MATÖD)

TürkUNID, Köln

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

EVET BENCEDE ÖNCELİKLE ÇOK YOGUN OLAN BU SORUNLARINI,İŞSİSLİGİ VE ÖZELİKLE EGİTİM SOYUNLARININ ÜSTESİNDEN GELMELERİ GEREKİYOR....NE BOŞ BİR MİDE İLE NEDE BOŞ BİR KAFA İLE SİYASET YAPILMAZ DİYORUM..

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Sayin yasakli

 

sorunlarla :(

 

bu sorunlara karsi acilan davalar ve kazanimlari vurgulamissin ..

 

tabii bu kadar karisik bir bicimde ortaya koyulmasi sanki bizleri buralarda bir agin icine düsmüs gibi gösteriyor

 

unutmayalim yukardaki belirtdigin bütün sorunlar bu ülkeye okumak icin gelipte geri dönmek istemeyenler icindir

 

artik herseyi bu kadar karisik hale getirmeyelim ki önümüzü görebilelim..

 

yani bizleri burda hurdaciya benzetmenin anlami yok?

 

saygilarimla

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

Efendi Türk'ler sanıyorum siz yazınıza yapılan yorumları size karşı gibi alıyorsunuz...benim öyle bir düşüncem yok ben ayrım gözetmeksizin herkesin siyasi bir düşünceye sahip olmasından yanayım ama bu tamam ol diyince olunacak bişey degil.yukarıdaki tüm sorunlar sadece okumak isteyenler için degil Türklerin her ülkede karşılaştıkları sorunlardır bu Almanya ile sınırlı degildir.neresi oluysa olsun bence kişiler önce işlerini egitimlerini alabildikleri kadar aldıktan sonra öylesine degil inandıları bir ideoleji ugruna mücadele vermeleri gerekiy diye düşünüyorum.SİZE KARŞI OLARAK GÖRMEYİN YANİ....

Gönderi tarihi:

Avrupada ve Almanyada turk genclerinin siyasete atilmasi icin once belli bir egitim ve fikri savunmasi gerekirki buda avrupada yasayan genclerde yok denecek kadar az. Avrupada yasayan gencler avrupada sosyal demokrat ideolojisini savunurken Turkiyede koyu bir mhpli. Avrupada yasadiklari ezikligi kendi ulkelerinde mhpyi savunarak atiyorlar bir bakima. Bir diyeri ise avrupadaki gencler bulunduklari ulkeye uyum saglamakta zorluk cekiyorlar egitim desen egitim yok avrupadaki insanlarla zit kutuptalar en ufak birseyde bizi avrupalilastirmaya calistiklarini dusunuyorlar avrupadaki turkler. Bi onemli konuda avrupadaki turkler siyaseti turkiyedeki gibi goruyorlar ama avrupada carklar oyle donmuyor malesef. Tipki turkiyenin eurovizyona halkinin begenmedigi bir sarkiyi katilmasi ve sonra avrupali turklerden sms istemesi gibi :P

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Efendi Türk'ler sanıyorum siz yazınıza yapılan yorumları size karşı gibi alıyorsunuz...benim öyle bir düşüncem yok ben ayrım gözetmeksizin herkesin siyasi bir düşünceye sahip olmasından yanayım ama bu tamam ol diyince olunacak bişey degil.yukarıdaki tüm sorunlar sadece okumak isteyenler için degil Türklerin her ülkede karşılaştıkları sorunlardır bu Almanya ile sınırlı degildir.neresi oluysa olsun bence kişiler önce işlerini egitimlerini alabildikleri kadar aldıktan sonra öylesine degil inandıları bir ideoleji ugruna mücadele vermeleri gerekiy diye düşünüyorum.SİZE KARŞI OLARAK GÖRMEYİN YANİ....

 

Tamam,da Arkadasim sen sorunlari bütün Türkleri Avrupaya tasinacakmis gözüyle bakiyorsun! ,,ya onlar gelirse bu sorunlarla karsilasirsa o heyacani duyuyorsun , biz burda yasayan Türk göcmenlerden bahsediyoruz... burda uzun yillardir yasayanlarda ne dil sorunu var ne oturma, sonra buraya ikamet eden 5.senedir onlarda dahi bu sorunlar yoktur lütfen Türk milletinin yaraticiligini tekme tokat saldirir gibi saldirmayalim.. bir arkadasimiz hepsini mhp li yapti hepsini egitimsiz yapti ,mhp li olanida olabilir egitimsiz olanida olabilir bu gayet normal .. sonra mhp li olmak sucmu!

 

Almanyada hersene yüksek bransda binlerce mezunun arasinda yüzlerce Türk bulunmaktadir bugün etrafimizi kafamizi cevirdigimiz zaman bunlarla heryerde karsilasabiliyoruz .. bugün tekrar diyorum her sehirde onlarca avukat onlarca doktor onlarca mimar onlarca mütahitimiz ve burda yetismis burda mezun olmus vatandaslarimiz bunu saymakla bitmez ve bunu her büyük kasabalarda vede hatta köylerinde dahi göre biliyoruz arkadasim sen bunlari görmüyormusun bunlar gökden mi geldi! kisacasi Adam olmak isteyen heryerde adam olur kabacasi.... sonra artik otobüs söferide türk berberlerde türk bankada calisanlarda türk gece bekcilerin hepsi türk bütün benzin istasyonlarin yarisindan fazlasi türk v.s v.s 80.milyon almana karsi 3.milyon türk daha ne yapsin fabrikada calisan bir Türk kalmadi artik geriside bla bla bla hani birisi kendi derdini bütün herkesin derdi zannedermis ya!

 

ama gene diyorum eger bir sikinti varsa bu almanyanin genelini kapsamaktadir almanya,da birkac yildir yürürlükte olan Hart 4 uygulamasi yüzünden yoksulluga sürüklenen insan sayisi artiyor Almanya,da 6.milyon yoksul cocuk yasiyor ee tabi buraya yeni gelenleri fena vurabilir herseyle mücadele etmek zorundadir yani bu ülkede cicim ülkesi degilki?

 

 

Saygilarimla

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

Malesef diger konularda da oldugu gibi gene gördümki, burada da bazi tesbitleri yapmak, arkadaslarin o kadar zoruna gidiyorki, sabit fikirlerini birakip ve her elestiriyi ve öneriyi Türkiye karsiti görmekten vaz gecemiyorlar. Avrupada veya özellikle Almanya'da olan hicte iyimser olmayan itibarimizi sadece ve sadece Alman devletine ve toplumuna yüklemekle olmuyor. Lütfen artik her elestireni PKK li veye Türkiye karsiti olmaktan vazgecin de cocuklarimizla ilgilenelim. Cogu aile birakin ilgilenmeyi, daha ögretmeninin ve okulun ismini bilmiyorlar. Veli toplantilarina gitmiyorlar. Tabiiki biz ezelden beri alisik oldugumuz icin sorunlari disarida aramaya, egitim konusun dada ayni hatayi yapiyoruz ve cocuklarimizin Almanya'daki egitim sorununu sadece Alman devletinin ve toplumunun kasitli olarak uyguladigini iddaa ederek kendi kendimizi aldatiyoruz. Burada siyaset yapmak istiyorsak tabiiki bu ülkeye saygili olacagiz ve kabul edecegiz. Aksi iddaa eden kendi deyimleriyle bölücülük yaparlar. Cocugunun okuluna gitmeyen bir baba kasabasindaki (Türkiye) belediye secimlerinde oy kullanmak icin ucakla oy vermeye gittiklerine az sahit olmadik. Egitime para bulamazken oy kullanmaya cok bulduk ve sonuclarini simdi Almanya'da yasiyoruz. Ama biliyorumki gene sabit fikirli arkadaslar hic düsünmeden beni ve benim gibi düsünenleri vatan haini, PKK li ve Türkiye düsmani olarak fisleyecekler. Tabiiki kendileri de en büyük vatansever oluyorlar. Yutmuyoruz artik bunlari. Biz egitmden yanayiz. Türkiye'yi sevdigimizb kadar yasadigimiz ve ekmek yedigimiz ülkeyede saygili olmaliyiz. Kimse kimseyi zorla tutmuyor. Mademki cocuklarimiz Alman devleti tarafindan kasitli olarak kötü okullara gönderiliyorsa buna karsi durarak cocuklarimizi okutalim. Ama is tabiiki böyle degil sonucta. Tabiiki istisnalar kaideyi bozmaz. Igneyi önce kendimize cuvaldizi sonra baskasina dürtelim lütfen. Nedense su cok elestirdigimiz avrupayi nedense (para tatli ya) terk edip cok sevdigimiz vatana gitmiyoruz. Neden buralarda cocuklarimiz "Sonderschule"leri ziyaret etsinler, götürelimde vatanimizda en iyi okullarda okusunlar. Bu sözlerim herkese degil tabiiki. Onlar kendilerini biliyorlar. Ben urada ne vatanhainiyim nede baska bir ülkenin savunucusuyum. Asilsiz suclamalarla lütfen konuyu saptirmayalim.

Gönderi tarihi:

Almanyadan bahsediliyor,Almanyada Türklere karsi uygulanan yanli ve irkci politikalari inkar ederek nerelere varmaya calisiyorsunuz.Sizler kadar bizimde duyumlarimiz var kimlerin ne yaptiklarini azcok bilmekteyiz,yani siz Almanyada olmakla her gercegi bildiginizi iddia ederken bile bütün sucu Türklere yüklemektende geri kalmiyosunuz.Türkiyede Kürtce yi savunurken Almanyada Türkceyi savunmuyorsunuz ve herkes Almanca ögrenmeli diyorsunuz.Tabiiki bizim yapimizda biraz neme lazimcilik vardir bunu zaten inkar edemeyiz,Türkiyedede cocuklariyla ilgilenmeyenler var bu Almanyaya özel bir durum degildir.Kayitsiz insan kayitsizdir orada veya burada.Almanlarin Türklere karsi sirf Türkler icin göcmen yasasinda bir yigin degisikliler yaptiklarindan bihaber gibisiniz.Alman vatandasi olmak isteyenlerden neler istenildigini bizde biliyoruz,ayni Almanlar Türkiyedeki Kürtler icin Almanyada Türklerden istediklerinin tamamen tersini istiyorlarsa bu ayirimciliktir.Almanyada insanlar cibiliyetlerini kaybetmek icin calismiyorlar,kimse kimseyi zorla tutmuyor derken bile Almanlari savunmaktasiniz Türklere karsi.Egitim egitim tabiiki egitim olacaktir olmasida gereklidir.Türkler Almanyaya gittiklerinde onlara söyle olacaksiniz böyle olacaksiniz diyen olmadi,Türkler Almanyada ve diger Avrupa ülkelerinde sahipsiz birakildi,sahipsiz sürüler cakallarin yemi olurlar,Türkler bütün bu ol,umsuzluklara karsi kendi gücleri ile bugün Avrupa ülkelerinde ekonomik yatirimlarda en üst siralarda gelmektedirler.Türk cocuklarini bilgisiz,kafasi calismaz diye *Sonderschule*ye gönderdiklerini cok iyi bilmekteyiz,ailelerin mücadelesine ragmen bu degismiyor.Türk cocuklari bazi eyaletlerde ögretmenlerin hisimina ugramaktadir,bunca aile derdini anlatip care ararken siz Almanlari zemzemle yikayip basköseye oturtuyorsunuz.Hem nalina hem mihina diye bir atasözü vardir,lütfen adil olalim.

 

 

saygilarla :angry::clover:

Gönderi tarihi:
Almanyadan bahsediliyor,Almanyada Türklere karsi uygulanan yanli ve irkci politikalari inkar ederek nerelere varmaya calisiyorsunuz.Sizler kadar bizimde duyumlarimiz var kimlerin ne yaptiklarini azcok bilmekteyiz,yani siz Almanyada olmakla her gercegi bildiginizi iddia ederken bile bütün sucu Türklere yüklemektende geri kalmiyosunuz.Türkiyede Kürtce yi savunurken Almanyada Türkceyi savunmuyorsunuz ve herkes Almanca ögrenmeli diyorsunuz.Tabiiki bizim yapimizda biraz neme lazimcilik vardir bunu zaten inkar edemeyiz,Türkiyedede cocuklariyla ilgilenmeyenler var bu Almanyaya özel bir durum degildir.Kayitsiz insan kayitsizdir orada veya burada.Almanlarin Türklere karsi sirf Türkler icin göcmen yasasinda bir yigin degisikliler yaptiklarindan bihaber gibisiniz.Alman vatandasi olmak isteyenlerden neler istenildigini bizde biliyoruz,ayni Almanlar Türkiyedeki Kürtler icin Almanyada Türklerden istediklerinin tamamen tersini istiyorlarsa bu ayirimciliktir.Almanyada insanlar cibiliyetlerini kaybetmek icin calismiyorlar,kimse kimseyi zorla tutmuyor derken bile Almanlari savunmaktasiniz Türklere karsi.Egitim egitim tabiiki egitim olacaktir olmasida gereklidir.Türkler Almanyaya gittiklerinde onlara söyle olacaksiniz böyle olacaksiniz diyen olmadi,Türkler Almanyada ve diger Avrupa ülkelerinde sahipsiz birakildi,sahipsiz sürüler cakallarin yemi olurlar,Türkler bütün bu ol,umsuzluklara karsi kendi gücleri ile bugün Avrupa ülkelerinde ekonomik yatirimlarda en üst siralarda gelmektedirler.Türk cocuklarini bilgisiz,kafasi calismaz diye *Sonderschule*ye gönderdiklerini cok iyi bilmekteyiz,ailelerin mücadelesine ragmen bu degismiyor.Türk cocuklari bazi eyaletlerde ögretmenlerin hisimina ugramaktadir,bunca aile derdini anlatip care ararken siz Almanlari zemzemle yikayip basköseye oturtuyorsunuz.Hem nalina hem mihina diye bir atasözü vardir,lütfen adil olalim.

 

saygilarla :angry::clover:

Arkadasim burada yaptiginiz bana karsilik suclamalarin hepsi yersiz. Herhalde okumadan yaziyorsunuz veya okusaniuzda sabit fikirlilikten vazgecemiyorsunuz. Ben ne zaman ve nerede türkce dilini red ettim? Almancayi ögrenmemiz gerek demek nasil oluyorda tprkceyi red etmek anlamina geliyor lütfen aciklayin. Bizler burada türk genclerinin siyasete atilmalarindan söz ediyoruz ve bunu temelide siz ne derseniz deyin buluindugun ülkenin dilini ögrenmekle ve o ülkeye saygili olmaktan gecer. Yoksa biz de aynen ülkemizdeki elestirdigimiz bazi örgütlere benzeriz. Almanya´daki durumumuz ortada , kendinizin de bu konuyla ilgilendiginizi söylüyorsunuz. Bulundugumuz mevkiinin sucunu sadece ve sadece yasadigimiz ükeye yüklersek ve bir de armutla elmayi karistirirsak herhalde konumumuz bundan daha iyiye gitmeyecek. Siz bazi iddaalarda bulunuyorsunuz ve buna kesin gözle bakiyorsunuz. Bunu isbata davet ediyorum. Yoksa camur at izi kalsin misali ile bir yere varamayiz. Deyimlerle, duyumlarla ve kesin görüslerle olmaz bu isler. Arastiralim lütfen. Sizin yazilarinizdan benim anladigim, cocuklarimizin kötü durumda olmalarinin en büyük payi Almanlar'a ait. Bizler cok seviyoruz egitimi, her alanda caba gösteriyoruz ama ona ragmen en kötü okullara yollaniyoruz gibi bir mesaj anlasiliyor yorumlarinizdan. Ayni türden suclamalari ben zamaninda Türkiye dede duyardim. Her olumsuzluga bir cevabimiz vardi, "ogretmen ogluma gick kapti ve sinifta birakti" , " ögretmen komunistti de ondan cocugumu gecirmedi" , "ögretmen fasitti de oglum onun dersinde zayif aldi" gibi bahaneler. Bu örnekleri cogaltabiliriz. Demekki biz de genelde var sucu baskasinda aramak, aynen buradaki konuda oldugu gibi. Ben Almanya'yi veya beska bir devleti savunmuyorum, tabiiki bura dada baska ülkelerde oldugu gibi azinliklara karsi yeterince firsatlar verilmiyor, ama ona ragmen birazda kendimize soralim ve bakalim. Bizim hicmi payimiz yok bu iste???? Lütfen ispatlamanizi rica ediyorum, sonderschule lere giden türklerin sadece ve sadece yabanci olduklari icin yollandigini. Yoksa inandirici gelmiyor yorumlariniz. Bizler kendimizi gelistirelim, egitime deger verelim, gerisi viz gelir bize. Egitimsiz cocuklarimizi malesef iyi yerlede göremiyecegiz dogal olarak. Lütfen artik tartismalari kisisellestirerek ve camur atarak deil de , topluma isik tutarak yapalim. Bu da gercekler acida olsa inkar etmeden olur. Baska türlü yerimizde aynen sayariz. Baskalari uzaya gider yerlesir ve biz hala derizki, yok bizi engellediler, iyi okula gitmemizi engellediler, falan gibi.

Gönderi tarihi:
evet arkadaslar Avrupa bugün medeniyeti ve degerlerini afrikadan getirdigi elmaslarla yaratmadi yaratsaydi osmanli yaratirdi vede dünyanin en güzelini yaratirdi.. lütfen emperyalistler diye herseyin üstünü kapamayalim

bütün bu degerler cok calismayla okumayla oluyor birilerini suclayarak vede onlari bakarak olmuyor vede onlar hic bir zaman hakketmeyenede hediye etmez bilakis elindekinide kapar...

 

Saygilarimla

 

Efendi Türkler

 

Öncelikle benimki eleştiriden öte hayretti. Yani 300 küsürbin ermeni fransada öyle bir lobiye sahipki bahsetmeye gerek yok. 3 milyon Türk'ün almanyada lobi diye bahsedebileceğimiz bir varlıkları bile yok.

 

Alıntıya gelirsek. Ya Efendi, farklı bir avrupadanmı bahsediyoruz allasen. Medeniyetten, sanayi ve teknolojiyimi anlamalıyız sadece ?

 

Roma bir medeniyetti. Medeniyet olması, zengin olması, iyi bir tarım sistemi olması demek değildiki sadece. O çağ için çok iyi bir demokrasi sistemi vardı. Senatoyla yönetiliyordu, bireyin dokunulmazlık hakkı vardı görece. Filozoflar yetiştiriyordu. Bir asyalı bile roma vatandaşı olduktan sonra romalılarla eşit haklara sahip oluyordu. Senatör dahi olabiliyordu. Peki bu koskoca medeniyet nasıl yıkıldı. Sömürgeleri olan Mısırdan gelen buğday kesilince bilmem kaç yüzyıllık Roma medeniyeti yerle bir oldu.

 

Avrupa Medeniyet. Bunu daha önce tartışmıştık Efendi. Avrupa'nın göbeğinde bir ülke sadece ama sadece Irkçı sebeplerle ikiye bölünüyor. Şu an hükümet kuramıyorlar. Portekiz yani. Germen menşeili ve latin menşeili olmak üzere porteki iki ırk kampına ayrıldı. Ve bir arada yaşamayı reddediyorlar. Nasıl bir Avrupa medeniyetiki, kendi bünyesindeki bir ülkede ırkçılık ikiye bölüyor ülkeyi.

 

Nasıl bir medeniyet. İki kere dünyayı kana buladı. Halen buluyor. Medeniyet, zengin olmaları, güçlü ordulara sahip olmalarından mı ibaret. O zaman Avrupanın gördüğü en büyük medeniyet Nazilerdi. Hem bilimde çok ileridiydiler, hem zengindiler, hemde güçlü orduları vardı. Ve şimdi İsrail o zaman Avrupadan daha medeni. Medeniyet bunları nasıl kullandığındır. Bunun kültürüdür.

 

Yahu geçtim yakın tarihi, dibimizdeki tarih. Yugoslavya katliamları, ruanda katliamı, bunun lami cimi yok. Medeni Avrupa'nın eliyle mlyonlarca insan katledildi uzak tarihmi? Medeniyet güçlü olmak demekmi. Bunu söyleyebilirsin Avrupa gibi güçlü olmak, Avrupa gibi zengin olmak. Bunlar başka bir şeydir. Ama medeniyet dersen "Avrupa Medeniyeti" keşke dünyadan silinse denilecek bir medeniyettir.

 

Hangi Değerler ? İnsan Hakları mı ? Demokrasi mi ?

 

İnsan Haklarının temelinde. İnsanın Yaşama hakkı vardır. 100 yıldır yüzlerce katliamın planlayıcısı, kimi yerde finansörü, kimi yerde bizzat uygulayıcısı, kimi yerde azmettiricisi olan bir medeniyet ve insan hakları.

 

İnsan Hakları'nın temeli kapsayıcı olmasına dayanır. Zira diğer "insan hakkı" kavramına girmez "soylu hakkı" kavramına girer.

 

Buyur Avrupa'nın insan hakları anlayışı. Ruandada bir milyon insan Fransanın silahlandırdığı ve koruduğu İnterahamwe ( komplo teorisi yazmıyorum, Hutuları silahlandırmaları, desteklemelerini geçtim. BM barış gücü müdahele edecekken Müdahele edilirse savaş sebebi sayarız diyecek kadar. ) katledilirken Fransız françois mitterrand ne demiştir. "O ülkede soykırım yaşanması o kadarda önemli bir şey değil" Budur Avrupa'nın insan haklarından anladığı. Yine daha önce söylemiştim. Bizzat Avrupa Birliğinin ırkçılıkla mücadele için kurduğu kurumun raporları. 800.000 ırkçı şiddet vakası sadece Almanyada bir yıl içinde. Ve tutuklanan insan sayısı 19 mu öyle bir şey. Budur ırkçılıkla mücadeleleri.

 

Bu medeniyet. Afrikaya kadar petrol kaynaklarını elinde tutmak. Bütün Afrika ülkelerinin elmas, maden kaynaklarını gasp etmek.

 

Gerçekten merak ediyorum. Bugün Avrupa Medeniyeti derken anlatılmak istenen ne. Güçmü, paramı, teknolojimi, güçlü ordu mu?

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Öncelikle benimki eleştiriden öte hayretti. Yani 300 küsürbin ermeni fransada öyle bir lobiye sahipki bahsetmeye gerek yok. 3 milyon Türk'ün almanyada lobi diye bahsedebileceğimiz bir varlıkları bile yok.

 

Gerçekten merak ediyorum. Bugün Avrupa Medeniyeti derken anlatılmak istenen ne. Güçmü, paramı, teknolojimi, güçlü ordu mu?

 

Sayin CYRANO ordu demissiniz Avrupa gücünü ordu dan alamaz bilakis savas a karsi olan bir toplumla hic olmaz! ama kendilerine bir saldiri yani sinirlarina dayanan bir saldiri o apayri konu ........ o zaman saldiranlar yanilir! sadece ufak örnek onlar bölünmez bütünlesir ikincisi onlar korkak degil bilakis sogukkanli bilincli bir halk oldugunu görürsün..

 

gücmü parami demissin ,,söyle diyelim o güc sudiarabistandada var japon ya dada var Amerikadada var bugün bir beyaz amerikali bile ülkesinden kacip Avrupada yasamak ister..

benim gözümle bugün avrupa günlerce yagmur alan yosun tutmaya yüz tutmus bir sehir görünümünde oldugu halde? benide birakmaz burda yasayan 5.milyon Türk,i de birakmaz..

o dedigimiz Türklerin bugün muaazzam türkiyede yatirimlari oldugu halde ,birde artik avrupada calisip kazanacagim para birikterecegim dönemide bitmistir... para demekki parada kalmamis ,, bizleri burda tutan nedir? hepimizin burda algilamakda zorluk cektigimiz sorulardan bir tanesi!

 

teknolojimi iste buda ilginc soru !!! bende soruyorum teknolojinin girmedigi delik kaldimi ama öyle ama böyle kovan ülkelere bile her evin her odasina kadar giriyor!!!

 

o zaman bende Gerçekten merak ediyorum nedir bu dünyanin gözünü Avrupaya cevirmesi ? hangi degerler icin

 

Bugün Avrupa Medeniyeti gercekten böyle bir Medeniyet varmi yoksa bu Medeniyet denen sey ne Medeniyeti benide biraz aydinlatirsan memnun olurum Sayin CYRANO madem böyle bir arastirmanin icindesiniz..

benim zaman zaman yazdigim bu tür yazilarda satir aralarinda size biraz isik olabiliyosam ne mutlu arastirmalarinizin arasina bir kelimem bile girmesi beni cok mutlu edecektir bugün girmediyse zaten bu tür yazilarim her zaman devam edecektir belki bir gün bir kelimem nasip olur...

 

lobi demissiniz! 70.milyonun yaratamadigi gibi bizlerde 3.milyon türk almanyada malesef birsey yaratamadik zaten bunlari yaratsaydik bugün Avrupada dünyada cok farkli konumlarda olurduk... yani anlayacagin bizlerde 70.milyonun devamiyiz ama genede kaybedilmis zaman yok yeterki bugünden itibaren birseyleri dört elle sarilalim ... biz dünden itibaren genede sarildikda hizimizi kesen su lobi karsitlari varya hani her caminin bir tarikatla yönetme aliskanligi olanlar yüzünden bu hizimizdan ali koyuyorlar... bunu dün birkere daha gördük meydanlarda gördük medyasinda gördük inanin dünkü frankfurt yürüyümüz Türklerin bir güc gösterisiydi binlerce polis önlem almis izin verilmeyen simdiye kadar! onlarin taksim meydani sayilacak alani kullandik! hava sartlarin cok kötü olmasina ragmen binlerce katilima ulastik Almanya medyasi birinci haber olarak verirken ayni saatlerde ve bugünde malesef bizim medyamizda bu saate kadar bir haber cikmadi!!!

söyleyin yarinlara böylemi katki olur tabiii basinin önemine bilen bunu gayet iyi anliyabilir nerde yarinlarda yaratilacak lobinin basinin katkisi nerde yarinlarda olabilecek bir dahaki mitingde yüksek katilimin olmasini saglayacak degerler? halkimiza verilecek öz güvence onlari birlik etrafinda toparlayacak... dünkü yürüyüsden cekdigim görüntüleri bugün sizlerle paylasacagim .....

 

Saygilarimla

 

Efendi Türkler

Gönderi tarihi:

Şimdi herşeyden önce lobi olayı biraz yanlış anlaşılmış sanırım. Lobiler direkt bir ülkenin başka bir ülkedeki vatandaşlarını organize etmesi, örgütlemesi, finanse etmesi şeklinde gelişen organizasyonlar değildir. Tam aksi bir durum söz konusudur. Senin bahsettiğine "misyon" yada geri bir tür "falanj" diyebiliriz. Lobiler ise tam tersi bir şekilde var oldukları yerden kendi ülkelerine kaynak aktarırlar,kendi ülkelerine katkı sağlarlar.

 

 

Yani ünlü lobilere örnek vermek gerekirse. Bugün İsrail dünyadaki yahudi lobisini koordine etmemektedir. Finanse etmemektedir, yada idarede etmemektedir. Tam tersine Dünyadaki yahudi lobisi İsraile kaynak aktarmakta, İsrail politikasına katkı yapmakta ve İsrail'in dış politikada önünü açmaktadır. Yani Lobinin en büyük özelliği kesinlikle anavatan merkezli değil. Bulunulan ülkedeki sivil merkezli bir yapı olması. Dediğim gibi anavatan merkezli yapılar başka türdeki yapılardır. Şöyleki Erbakan'ın yönettiği Almanya'daki milli görüş bir siyasi lobi değildir. Çünkü Türkiye merkezlidir, ve Türkiye'deki konjonktür, siyasi ortam ve merkeze göre yapılanmaktadır, faaliyet konusu Türkiye'nin iç siyasetidir.

 

Fransa ve Amerikadaki Ermeni lobileri. Tabiki yoksul bir ülke olan Ermenistan onları değil, onlar Ermenistanı finanse ediyor diyebiliriz. Ermenistan'nın lobileri üzerinde siyasi etkisi yoktur. Aksine Lobilerin Ermensitan devleti üstünde güçlü siyasi etkisi vardır.

 

Amerika'daki İtalyan Lobisi. Buda aynıdır. İtalya'nın finansmanı yada idaresi söz konusu değildir. Amerikadaki güçlü İtalyan lobisinin kaynak aktarımı ve İtalyan dış politikasına etkisi vardır.

 

Yani onu duymuştum. Bir röportajda "Türkiye burada niye lobi yaratmıyor" diye. Türkiye lobi yaratamaz. Türkiye misyon yaratabilirim. Çok zor ama bir falanj yaratabilir. Ama lobi tamamen azınlığın bulunduğu ülkede, o ülkenin bir parçası olacak kadar nufuz ettiğinde kendiliğinden geliştireceği siyasi baskı gruplarıdır.

 

Bunun anavatan eliyle bir misyon yada falanj tarzında örgütlenmesi. Hem örgütlenen yapıyı Türkiye'nin dış politikasına yönelik değil. Türkiyedeki siyasi konjonktüre yönelik bir organizasyon yapar. Hemde bu lobinin, bulunduğu ülkede tepki görmesine, dışlanmasına yani bir nevi "kökü dışarıda ajan casus" muamelesi görmesini getirebilir ancak.

 

Lobi uzun vadeli, o ülkede "Türkiyenin haklarını savunan bir grup" görüntüsünden öte . O ülkenin bir parçası, ağırlığı olan bir güç. Ve normal bir organizasyon olarak örgütlenir. lobilerin etnik asılları öne çıkmaz. O ülkede bulundukları konum ve güçleri öne çıkar.

 

Lobilerin bulundukları ülke merkezli organizasyon olmalarının bir önemli gereğide. Organizasyonun anavatan içindeki siyasi çekişmeler, kutuplaşmalar, iktidar mücadeleleri ve konjonktürel durum için saf tutan, ülke içindeki siyasi hareketlerin birini destekleyen, onun başarısı için Avrupadaki gurbetçiler arasında çalışma yapan bir organizasyona dönüşmemesi içindir. Anavatan merkezli yapıda eninde sonunda bunu yapacak olan iktidar olduğu ve iktidarda aynı zamanda ülke içindeki siyasi taraflardan birisi olduğu için. Anca kendisine yakın bir Almanya örgütü oluşturabilir. Bununda konumuz olan lobi ile bir alakası olmaz.

 

Populist örnekler vereyim. Ermeni lobisi, Ermenistan'dan daha nufuzludur. Yahudi Lobisi, İsrail'den daha nufuzludur. İtalyan lobisi, İtalya'dan daha nufuzludur dünya siyasetinde. Lobi kullanılabildiğinde çok güçlü bir araçtır. Avrupa'daki Türklerin sayı ve artık 40 yıla yaklaşan tarihleriyle böyle bir şansı vardır.

 

Elbette çocuk değilim. Kendi ülkelerinden askeri bir cunta sonrası hayatını kurtarmak veya onlarca yıl hapis yatmamak için kaçanlar. ölene kadar Anavatan'a giriş yasağına maruz kalanlar. Anavatan'da kendi dini etnisiteleriyle ilgili çorum, maraş, sivas hiakyeleriyle anılarıyla büyüyenler. Onların çocukları. Yani "Sürgün" nesilde bu toplama dahildir. Ve onlar için kendi öznel problemleri ülkenin geçmişi ile ilgili hesaplaşmaları, ülkenin dış politikasında elini güçlendirecek bir yapı oluşturmaktan daha önemlidir. Bununda farkındayım elbette. Bu tür faktörlerin Türk lobisinin olmamasındaki paylarınıda biliyorum.

 

Ama herşeyden önce. Ülke içinde herkesin farklı beklentileri, farklı siyasi kanatları olabilir. Ama Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu, nufuzu, gücü. Her Türk'ü aynı oranda olumlu yada olumsuz etkileyecek bir şeydir. İş bunun farkında olabilmektedir.

Gönderi tarihi:
Şimdi herşeyden önce lobi olayı biraz yanlış anlaşılmış sanırım. Lobiler direkt bir ülkenin başka bir ülkedeki vatandaşlarını organize etmesi, örgütlemesi, finanse etmesi şeklinde gelişen organizasyonlar değildir. Tam aksi bir durum söz konusudur. Senin bahsettiğine "misyon" yada geri bir tür "falanj" diyebiliriz. Lobiler ise tam tersi bir şekilde var oldukları yerden kendi ülkelerine kaynak aktarırlar,kendi ülkelerine katkı sağlarlar.

 

 

Yani ünlü lobilere örnek vermek gerekirse. Bugün İsrail dünyadaki yahudi lobisini koordine etmemektedir. Finanse etmemektedir, yada idarede etmemektedir. Tam tersine Dünyadaki yahudi lobisi İsraile kaynak aktarmakta, İsrail politikasına katkı yapmakta ve İsrail'in dış politikada önünü açmaktadır. Yani Lobinin en büyük özelliği kesinlikle anavatan merkezli değil. Bulunulan ülkedeki sivil merkezli bir yapı olması. Dediğim gibi anavatan merkezli yapılar başka türdeki yapılardır. Şöyleki Erbakan'ın yönettiği Almanya'daki milli görüş bir siyasi lobi değildir. Çünkü Türkiye merkezlidir, ve Türkiye'deki konjonktür, siyasi ortam ve merkeze göre yapılanmaktadır, faaliyet konusu Türkiye'nin iç siyasetidir.

 

Fransa ve Amerikadaki Ermeni lobileri. Tabiki yoksul bir ülke olan Ermenistan onları değil, onlar Ermenistanı finanse ediyor diyebiliriz. Ermenistan'nın lobileri üzerinde siyasi etkisi yoktur. Aksine Lobilerin Ermensitan devleti üstünde güçlü siyasi etkisi vardır.

 

Amerika'daki İtalyan Lobisi. Buda aynıdır. İtalya'nın finansmanı yada idaresi söz konusu değildir. Amerikadaki güçlü İtalyan lobisinin kaynak aktarımı ve İtalyan dış politikasına etkisi vardır.

 

Yani onu duymuştum. Bir röportajda "Türkiye burada niye lobi yaratmıyor" diye. Türkiye lobi yaratamaz. Türkiye misyon yaratabilirim. Çok zor ama bir falanj yaratabilir. Ama lobi tamamen azınlığın bulunduğu ülkede, o ülkenin bir parçası olacak kadar nufuz ettiğinde kendiliğinden geliştireceği siyasi baskı gruplarıdır.

 

Bunun anavatan eliyle bir misyon yada falanj tarzında örgütlenmesi. Hem örgütlenen yapıyı Türkiye'nin dış politikasına yönelik değil. Türkiyedeki siyasi konjonktüre yönelik bir organizasyon yapar. Hemde bu lobinin, bulunduğu ülkede tepki görmesine, dışlanmasına yani bir nevi "kökü dışarıda ajan casus" muamelesi görmesini getirebilir ancak.

 

Lobi uzun vadeli, o ülkede "Türkiyenin haklarını savunan bir grup" görüntüsünden öte . O ülkenin bir parçası, ağırlığı olan bir güç. Ve normal bir organizasyon olarak örgütlenir. lobilerin etnik asılları öne çıkmaz. O ülkede bulundukları konum ve güçleri öne çıkar.

 

Lobilerin bulundukları ülke merkezli organizasyon olmalarının bir önemli gereğide. Organizasyonun anavatan içindeki siyasi çekişmeler, kutuplaşmalar, iktidar mücadeleleri ve konjonktürel durum için saf tutan, ülke içindeki siyasi hareketlerin birini destekleyen, onun başarısı için Avrupadaki gurbetçiler arasında çalışma yapan bir organizasyona dönüşmemesi içindir. Anavatan merkezli yapıda eninde sonunda bunu yapacak olan iktidar olduğu ve iktidarda aynı zamanda ülke içindeki siyasi taraflardan birisi olduğu için. Anca kendisine yakın bir Almanya örgütü oluşturabilir. Bununda konumuz olan lobi ile bir alakası olmaz.

 

Populist örnekler vereyim. Ermeni lobisi, Ermenistan'dan daha nufuzludur. Yahudi Lobisi, İsrail'den daha nufuzludur. İtalyan lobisi, İtalya'dan daha nufuzludur dünya siyasetinde. Lobi kullanılabildiğinde çok güçlü bir araçtır. Avrupa'daki Türklerin sayı ve artık 40 yıla yaklaşan tarihleriyle böyle bir şansı vardır.

 

Elbette çocuk değilim. Kendi ülkelerinden askeri bir cunta sonrası hayatını kurtarmak veya onlarca yıl hapis yatmamak için kaçanlar. ölene kadar Anavatan'a giriş yasağına maruz kalanlar. Anavatan'da kendi dini etnisiteleriyle ilgili çorum, maraş, sivas hiakyeleriyle anılarıyla büyüyenler. Onların çocukları. Yani "Sürgün" nesilde bu toplama dahildir. Ve onlar için kendi öznel problemleri ülkenin geçmişi ile ilgili hesaplaşmaları, ülkenin dış politikasında elini güçlendirecek bir yapı oluşturmaktan daha önemlidir. Bununda farkındayım elbette. Bu tür faktörlerin Türk lobisinin olmamasındaki paylarınıda biliyorum.

 

Ama herşeyden önce. Ülke içinde herkesin farklı beklentileri, farklı siyasi kanatları olabilir. Ama Türkiye'nin dünya üzerindeki konumu, nufuzu, gücü. Her Türk'ü aynı oranda olumlu yada olumsuz etkileyecek bir şeydir. İş bunun farkında olabilmektedir.

 

Arkadasim, bizler bugüne kadar tüm sorunlarimizin sebeblerini disarida arayarak, kendimizi masum gördügümüz icin, bu lobi olusturamamizin sebebinide aynen disarida aramak gerek diye düsünüyorum. Muhakkak bazi avrupalilar ve de daha ötesi türk düsmanlari avrupada türklerin lobi olusturmasini engelliyordur. Yani anlayacagin, sayin dostum, yapacak bir seyimiz yok. Egitim desen gene ayni, almanlar cocuklarimizi en kötü okullara "Sonderschule"lere yolluyorlar, bunu da türk oldugumuz icin yapiyorlar. Onun icin bizim cocuklarimiz egitimde geri kaliyor. Almanca ögrenmedik, onuda Almanlar engelliyor, cünki onlar bize siz canaktan sadece türkiye televizyonlari seyredin diyorlar, cocuklarinizi krese yollamayin diyorlar ve yollayanlari geri ceviriyorlar. Bu örnekleri cogaltabiliriz. Biz nedense devamli olarak baskalari tarafindan engelleniyoruz, ne yapsak fayda etmiyor. Bu güne kadar okudugum yorumlardan bunu anliyorum. Bu davranisimiz malesef devam edecek diye kaygi icindeyim.

Saygilar

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Avrupa'da teröre lanet yağdı

 

FRANKFURT

11.11.2007 15:40:03

small_Gundem704036.jpg

Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde düzenlenen "Terörü kınama yürüyüşleri" bu hafta da yapıldı. Cumartesi günü Frankfurt'ta, Münih'te , Augsburg'ta ve Freiburg'da teröre karşı yürüyüşler ve protesto gösterileri tertiplendi. Mitinglerde Türk-Kürt kardeşliği vurgulandı.

 

 

Avrupalı Türkler'den anlamlı mesaj: Türk Kürt kardeştir

 

Almanya'da Cumartesi günü bir çok kentte sokaklara dökülen binlerce Türk "Türk-Kürt kardeştir" sloganları atarak PKK terörüne tepki gösterdi. Frankfurt, Münih, Augsburg ve Freiburg'da dernek ve sivil toplum örgütlerinin girişimi ile düzenlenen yürüyüşlerde vatandaşlarımız dev Türk bayrakları açtılar. Yapılan konuşmalarda "PKK terörüne karşı Avrupalı Türkler olarak sessiz kalmayacağız. ABD ve AB'nin PKK konusundaki iki yüzlülüğünü anlamış değiliz, bunu kabul etmemiz mümkün değil" denildi.

 

Türkiye'de yaşanan terörü kınamak ve şehit düşen askerlere dikkat çekmek için dün yine binlerce Türk Avrupa'da sokaklara döküldü. Almanya'da Frankfurt, Münih, Augsburg ve Freiburg gibi büyük kentlerde dev Türk bayrakları açan vatandaşlarımız "Türk- Kürt kardeştir" diye slogan atarak pankartlar taşıdılar. Kötü hava koşullarına rağmen yürüyüşe katılanlar arasında gençlerin sayısının oldukça fazla olduğu dikkat çekti. Frankfurt'taki yürüyüşte terör örgütü PKK'yı lanetleyen, ABD ve AB ülkelerinin ikiyüzlü davranışlarını kınayan Türkçe ve Almanca pankart ve dövizler taşındı.

 

SESSİZ KALMAYACAĞIZ

 

Frankfurt'taki yürüyüş tertip komitesi adına konuşan Şener Sargut ve İrfan Dinç, "PKK terörüne karşı Avrupalı Türkler olarak sessiz kalmayacağız. ABD ve AB'nin PKK konusundaki iki yüzlülüğünü anlamış değiliz, bunu kabul etmemiz mümkün değil" dediler. Sargut ayrıca "PKK Teröristleri tarafından şehit edilen askerlerimizi anmak ve terörü lanetlemek amacı ile düzenlediğimiz yürüyüşü özellikle Atatürk'ün ölümünün 69. yıldönümüne rastlayan günde düzenledik" diye konuştu.

 

Saat 12.00'de Baseler meydanında başlayan yürüyüş Opera meydanında son buldu. Yürüyüşte şu pankartlar taşındı: "Tayyip Erdoğan harekat izninini ABD değil biz veririz. İmza Türk milleti.", "Her Türk asker doğar", "Hedef göster kelle iste", "Sınır ötesi harekat içinde referandum yapar mısınız?", "Barzani, kedilerin senin olsun ******** almaya geliyoruz."

 

ALMANCA SLOGAN ATILDI

 

Dünkü yürüyüşlerde yapılan konuşmaların, atılan sloganların ve taşınan pankartların çoğunun Almanca olması dikkat çekti. "Almanlara derdimizi anlatamıyoruz" eleştirilerine yanıt vermek için organizasyonu yapan kuruluşların mesajları özellikle Almanca vermeye çalıştığı gözlendi. Bunlardan en ilginci şunlardı: "Nieder mit der PKK, Nieder mit dem Terror" (Kahrolsun PKK, kahrolsun terör). "Türkei ist unteilbar" (Türkiye bölünemez), "Frieden in der Türkei, Frieden in Europa" (Türkiye'de barış, Avrupa'da barış). "Türken-Kurden Hand in Hand" (Türk-Kürt elele), "RAF: 30 Tote, PKK: 40.000 Tote". "Die PKK tötet mit der Waffe unsere, mit Drogen Euro Kinder" (PKK kurşunla bizim çocuklarımızı, uyuşturucu ile sizin çocuklarınızı öldürüyor).

 

 

FRANKFURT'TA YÜRÜYÜŞTEN NOTLAR:

 

- Dün çok sayıda polis yoğun güvenlik önlemleri alarak herhangi bir olayın çıkmasını engelledi.

 

- Kalabalık, organizasyon komitesinin marş çalan aracının arkasından yürüdü. Araçtan "Onuncu yıl marşı" çalındı.

 

- Mitinge çok sayıda delikanlı ve kız katıldı. Bir çoğu sırtına bayrak bağladı.

 

- Gençlerimiz "Frieden für uns alle" (Herkes için barış) başlıklı bildiriler dağıttılar.

 

- Mitingde konvoyunun en önünüde elinde bir Atatürk fotoğrafı bulunan Frankfurt Atatürkçü kadınlar Derneği Başkanı Sultan Can Atıcı yürüdü.

 

................................

Gönderi tarihi:
  • Yazar

onkasimfrankfurt061.jpg

 

onkasimfrankfurt010.jpg

 

onkasimfrankfurt033.jpg

 

Hava sartlarina ragmen halkimiz saat 10.dan aksam gec saatlere kadar büyük coskuyla miting alanindan ayrilmamistir , yürüyüs güzargahinda da sloganlariyla pankartlariyla,da ayri ilgi odagi olmuslardir cevredekilerin ilgisi ve onlarin sorularini yürüyüs esnasindada bilgilendirmek,den geri kalmamislardir...

 

:shuriken: frankfurt

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için şimdi oturum açın.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.