Φ SORuSORMA Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 PKK'dan 100 Kişiyle İkinci Saldırı 25 Ekim 2007 Terör örgütü PKK bu kez 100 kişiyle, sıfır noktasında bulunan Yeşilova karakolunu hedef aldı. Ancak bu kez beklemedikleri biçimde karşılandılar. Sınırın sıfır noktasında bulunan Karakola saldırmaya kalkışan PKK'lı grubu püskürtüldü Gözü dönen PKK'lı teröristler, sınırın sıfır noktasındaki Yeşilova Karakolu'nu hedef aldı. Mehmetçiğin tank ve top atışına tuttuğu 100 kişilik terörist grubu, ölü ve yaralılarını da alarak Irak'a kaçtı 100 PKK'lı bu kez de Hakkari Şemdinli'de, sınırın sıfır noktasında bulunan Yeşilova Jandarma Karakolu'na saldırmaya kalktı. Mehmetçiğin tank ve top atışına tutarak püskürttüğü teröristlerin ağır kayıp verdiği, ölü ve yaralılarını da alarak gecayarısı Irak topraklarına kaçtığı belirtildi. Termal kameralar yakaladı Pazar günü Dağlıca Köyü yakınlarındaki birliğe saldırarak 12 askeri şehit eden, 16 askeri yaralayan ve 8 askeri kaçıran PKK'lılar, önceki akşam da Şemdinli'deki Yeşilova Jandarma Karakolu'na saldırmaya kalkıştı. Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Yeşilova Karakolu'ndaki askerler, termal kameralarla 80-100 kişilik PKK'lı grubun Irak topraklarından geldiğini ve karakola saldırı hazırlığı yaptığını saptadı. Akşam saatlerinde gelişen bu olayla ilgili bilgi Derecik Beldesi'ne 7 kilometre uzaklıktaki karakolun bağlı olduğu komutanlığa iletildi ve takviye kuvvet gönderildi. Saat 19.30 sıralarında teröristlerin saldırıya geçmesi beklenmeden, bulundukları bölge tank ve top atışlarıyla yoğun ateşe tutuldu. Yeşilova Karakolu'ndan bir süre devam eden atışlar sırasında ağır kayıp veren teröristler, planladıkları saldırıyı yapamadan Irak topraklarına kaçtı. Ağır zayiat veren teröristlerin kaçarken ölen ve yaralanan arkadaşlarını da götürdükleri belirtildi. 30 kayıp verdiler iddiası Askeri yetkililerce konuya ilişkin henüz bir açıklama yapılmazken, Kuzey Irak'daki istihbarat kaynaklarına göre, Yeşilova Jandarma Karakolu'na saldırmaya kalkışan PKK'lılar 30 kayıp verdi, teröristler yanlarında götürdükleri cesetlerle yaralıları Kuzey Irak'daki Diyala Bölgesi'nde bulunan hastanelere kamyon kasalarında taşıdı Alıntı
Φ SORuSORMA Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Hain terör saldırısının ardındaki sır!.. Sabah 04.45 sularıydı. Muhsin Yazıcı-oğlu’nun telefonu çaldı. Büyük bir telaşla uyandı. Karşısındaki ses, Dağlıca’daki PKK saldırısını anlatıyordu. Dehşete kapıldı. Çarpıcı iddialar: 24 Ekim 2007 13:30 Star gazetesi yazarı Şamil Tayyar'ın yazısındaki çarpıcı iddialar... 8 asker kaçırıldı mı teslim mi oldu? Pazar sabahı 04.45 sularıydı. Muhsin Yazıcıoğlu’nun telefonu çaldı. Büyük bir telaşla uyandı. Karşısındaki ses, Dağlıca’daki PKK saldırısını anlatıyordu. Dehşete kapıldı. Konu henüz basına yansımamıştı. Hatta devlet erkanından çok kişinin olaydan haberi bile yoktu. Bir daha gözüne uyku girmedi. Başka haber kaynaklarından kendisine ulaşan bilgileri teyit etmeye çalıştı. Maalesef doğruydu. Ortaya şu tablo çıktı: 12 şehit, 16 yaralı ve 14 kayıp var. Terörist sayısı ise 210 civarında. Bu rakamların ötesinde iki vahim iddia vardı: 1- Kaybolan askerler (veya bir kısmı) kaçırılmadı, teslim oldular. İçlerinde en az birisi köstebek olabilir. 2- Saldırı sırasında telsiz ve telefonlara uydudan karartma uygulandı. PKK böyle bir teknolojiye sahip değil. Acaba ABD bu saldırının içinde mi? Dün Sabah’ta yayınlanan Erhan Öztürk’ün çarpıcı haberindeki bir iddia, Yazıcıoğlu’na aktarılan bilgilerle örtüşüyordu. Çatışmadan yaralı kurtulan bir er şöyle diyordu: ‘ Üstlerimizden öğrendiğime göre içimizden bizi bilen biri ‘buraya gelebilirsiniz, burası savunmasız’ demiş.’ Kalın bir terör dosyasıyla pazartesi günü Çankaya Köşkü’ne çıkan Yazıcıoğlu, Cumhurbaşkanı Gül’e önce önerilerini sıraladı: ‘İdamı yeniden getirin. Terörle mücadelede yeni konsept belirleyin, anti-terör timleri oluşturun. Habur’u kapatın, Ovacık’tan yeni kapı açın. Terörle mücadele için yeni uydu kiralayın...’ Ardından kendisine ulaşan özel bilgileri paylaştı. Gül, düşünceliydi. Bu konulara girmek istemiyordu ama Yazıcıoğlu’nun bu ayrıntılı sunumu karşısında ağzından bir cümle döküldü: ‘Haber kaynakların sağlammış.’ Gül sadece küçük bir ilave yaptı: ‘Kayıp asker sayısı 14 değil 8. Ancak daha önce kayıp asker sayısı daha fazla sanılıyordu.’ Kaybolan askerler ve iletişim araçlarına karartma uygulandığı iddiaları karşısında ‘ Haber kaynakların sağlammış’ cevabını alan Yazıcıoğlu, bundan cesaretle, bu kez can alıcı soruyu yöneltti: ‘ Bu askerler zorla mı kaçırıldı yoksa teslim mi oldular?’ Bu arada PKK’nın yayın organı Fırat Haber Ajansı’na konuşan örgütün lider kadrosundan Feyman Hüseyin’in ‘ Çatışmak istemeyen 8 Türk askeri elimizde’ açıklaması da bu şüpheyi arttırır niteliktedir. Kaldı ki, 16 yaralı askerimizin varlığı, teröristlerin siperlerden içeri girmediğini gösteriyor. Öyle olsaydı, yaralı askerleri de öldürürlerdi. Gül yine kısa konuştu: ‘ Bu konuda kesin bir şey yok. Genelkurmay bu konuyu çok yönlü olarak soruşturuyor.’ Anlıyoruz ki, Dağlıca baskını soruşturma konusu. İstihbarat zaafı, köstebek kuşkusu, ABD’nin PKK’ya lojistik desteği gibi tüm iddialar mercek altında. Doğrusu da bu. Hatalarımızdan ders çıkarmayı bilmez ve sorunun çapını keşfedemezsek, Allah korusun daha büyük facialar kaçınılmaz olur. PKK’lı teğmen Önceki günkü ‘200 terörist sınırdan nasıl sızdı?’ başlıklı yazım yoğun ilgi gördü, sayısız tepki aldım. Demek ki, herkesin zihnini kurcalayan yerden dalış yapmışız. Arayanların çoğunluğunun emekli gazi subaylardan oluşması dikkatimi çekti. Bölgeyi yakından tanıyan ve yıllarca buralarda terör örgütüyle çatışan subaylarımız, istisnasız ‘Haklısınız’ dediler. Bu emekli subaylar arasında biri var ki, anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü bu konuşma, köstebek kuşkusu, terör örgütüne Amerikan yardımı ve yöntem yanlışlığına ilişkin önemli ipuçları verir nitelikteydi. Şöyle başladı sözlerine: ‘ Maalesef TSK içinde de PKK’ya yardım edenler var. Bir devre arkadaşım Mehmet Ali Kaya isimli bir teğmen, 1989’da PKK’ya katıldı. Teçhizatıyla birlikte PKK’ya katıldıktan sonra 1989-1992 arasında örgütte sözde tabur komutanlığı yaptı. 1992’de Tunceli’deki bir çatışmada öldürüldü. Devre arkadaşlarımız telsizden ‘namusumuzu temizledik’ diye anons yaptılar.’ Terörle mücadele şeklimiz yanlış mı? Devam etti: ‘1992’deki Taşlıca baskınından sonra TSK , ‘Alan Savunması Doktrini’ni uygulamaya başladı. Sürekli hedef durumundaki karakollar boşaltıldı, merkezde toplandı. İstihbarat alınıp nokta operasyonları düzenlenmeye başlandı. Mete Sayar Paşa bir gün Şenoba Karakolu’nun boşaltılmasını istedi. Oradaki subay , ‘Elimizde Unimog (kamyon tipi jeep) var ama arızalı, şimdi boşaltamayız’ diye mesaj göndermiş . Mete Paşa, hemen karakola gitti, o unimogu lav silahıyla parçalayıp şarampole yuvarladı. ‘PKK’nın roket saldırısında parçalandı’ diye tutanak tutturdu . ‘Arızalı bir unimog yüzünden 30 mehmetçiğimi burada feda etmem’ diye bağırdı.’ Ya şimdi? Şöyle dedi: ‘Sonra bu alan savunmasından vazgeçildi. 28 Şubat süreci ve Apo’nun teslim edilmesinden sonra rehavet doğdu, asker enerjisini siyasi konulara harcamaya başladı.’ ABD’nin rolü olabilir mi? Cevabı ilginçti: ‘Mümkündür. Yıllardır mücadele ettiğimiz PKK’nın bu tür eylemleri tek başlarına yapmaları mümkün değil. Benim kuşkum, saldıran grubun içinde profesyonel Amerikalı askerler de olabilir’ Şimdilik bu kadar, başımızı kumdan çıkarmaya devam edeceğiz. Star gazetesi Alıntı
Φ diloş Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2007 başını kumdan çıkaran binler var Sevgili SoruSorma..ancak hala yeterli çoğunluk değil..geri kalanlar gaflet içinde hala uyumaktalar..belki böylesi işlerine geldiği için ya da hoşlarına gitmediği için.. fakat nereye kadar.. bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti son yaşananlardan sonra çökmüştür..çünkü yılan yedi başlıdır..ve kafası artık heryerden gözükmektedir..kastettiğim yılan Amerika'dır..!!!teröristi besleyen..eğitimini veren ve üstümüze saldırtan yine odur..artık bunu bilmeyen yok sanırım..gel gör ki biz o düşmandan hala "stratejik ortağımız" diye medet ummakta..ve ondan talimat almadan kılımızı bile kıpırdatamamaktayız..ne yaman çelişki değil mi..? iş çözüm üretmeye geldiğinde ilk iş olarak Amerika'da soluğu alan zihniyet,kendi vatandaşının acılı feryatlarını yasaklarla susturmak aczini gösterebilmektedir ancak..yazık..!!! yazık olan o kadar çok şey var ki aslında..seninde dediğin gibi başı kumun üstünde olan herkes bunları olanca çirkinliğiyle görüyor Sevgili Sorusorma..ve bu hazin manzara insanın canını acıtıyor.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.