Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Sözkonusu gazetenin tavır değişikliği, söylediğiniz gibi ilginç bir gelişme. Bu, bahsettiğim ittifakta bir çatırdamanın işareti. Bugünkü Hürriyet gazetesinde Ahmet Hakan, ittifaktaki bu çatırdamaya enfes bir yorum getirmiş. Yazısının başlığı "Anında satış"! Düne kadar AKP medyası tarafından firavuna karşı çıkan Musa ve azize Jan Dark gibi gösterilen Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'a ani sırt dönüşün hikayesini anlatıyor. Bu bana sınır ötesi tezkeresi çıkmadan askeri temsilci ile görüşmeyi kabul etmeyen ABD lilerin, ordu bastırınca askeri temsilcimizi hem de üniformasıyla kabul edişlerini anımsattı. Ve Soner Yalçın'ın ileriki sayfalarda yer alan yazısındaki vurucu belirlemesi: "Sanmayınız ki tartışmalar Aktütün ile başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri yoğun bir psikolojik harp bombardımanı altında!..... TSK'ya ağır sözler edenler kimlerin ağzıyla konuşuyor?" Bu yazıda Neo-con" ların Türkiye siyaseti deşifre edilmiş. Mutlaka okunması gerekir. Yalnız benim eklemelerim olacak: Soner Yalçın'ın da belirttiği gibi, ABD Türkiye'nin güçlü olmasını istiyor. Bunun için de Osmanlı modelini esas alıyor. Başkent İstanbul, federal yapı, laikliğin olmadığı! bir demokrasi? TSK etkisiz, hükümet ABD yanlısı, İsrail ile stratejik ortaklık... ABD hayalleri bunlar. Neden? Çünkü Osmanlı "fütuhat"a dayalı bir siyaset izliyordu. İsrail ile sırt sırta vermiş bir Türkiye, ABD'nin arayıp da bulamayacağı bir ileri uç karakolları zinciri demek. Peki bu resimde AB'nin ABD'den farkı ne? Şu: AB güçlü değil, parçalanmış ve zayıf bir Türkiye istiyor. Osmanlının canlanması Avrupa'nın kabusu olur. Kendi önünü kesecek fakat ABD'yi Orta Asya'ya bağlayacak bir Türkiye istemiyor. İsrail ile müttefik bir Türkiye istemiyor. Bir ülkenin yanıbaşındaki ile uzaktaki müttefikleri farklı bakışlara sahiptirler. Peki biz ne yapacağız? Tabii ki ABD askeri olmayacağız. Tüm ilişkilerimizi dengeli götüreceğiz. ABD nin devre dışı olduğu hiç bir siyaset başarılı olamaz, bunu bileceğiz. Rusya ve AB, bizim için tehlikeli müttefiklerdir, çünkü yakınız. İkisi ile de dengeli ilişkiler yürütmeliyiz. Ama ABD uzak müttefik ve körü körüne askeri olmadığımız sürece onunla ittifaktan yararlanabiliriz. Saddam bölge için tehlikeli bir saldırgandı, ABD bertaraf etti. İran bölge için tehlikeli bir saldırgan "olabilir." Henüz değil. Olursa ABD tarafından bertaraf edilebilir. Bu Neo-conlara laiklik olmadan demokrasi olmayacağını pekala kendilerinin de bildiklerini, bizi yolumuzdan çevirmeye boşuna uğraşmamalarını anlatmalıyız. Biz yeniden Osmanlı olmayacağız. Öyle fütuhatlara filan kalkışmayacağız. Rusya ile de, AB ile de ve ABD ile de dengeli ilişkiler yürüteceğiz. Bölgede köktendinci eğilimlerle birlikte mücadele edebiliriz. Laiklikten taviz sözkonusu olamaz. ABD gerçekten globalleşme istiyorsa, AB ile birlikte Türkiye'ye yatırım yapsınlar. Bir paylaşımın konusu ve kendi aralarındaki rekabetin kurbanı asla olmayız. Ordumuz güçlüdür, cumhuriyetimiz sağlamdır. Bizim diyeceğimiz bunlar. AB ile ABD arasında rekabet var mıdır? Kesinlikle... Arasında rekabet olmayan hiç kimse yoktur. Ama vurguluyorum: ABD uzak olduğu için güçlü (çok da fazla değil) ama AB yakın olduğu için zayıf bir Türkiye ister. Aralarındaki fark bu. Ha bakın, ABD Saddam Irak'ı tipi önce kullanıp sonra budayacağı bir güçlülük de ister elbette, yok öyle "ABD dostumuz, müttefikimiz" filan ayakları! Herkese karşı, her konuda uyank olmalı, hele hele ABD gibi küresel bir güce! Hatta AB ile ABD bu konuda anlaşa da bilirler. "Önce güçlendirelim, kullanalım, ABD'nin istediği olsun, sonra budayıp parçalayalım, AB'nin istediği olsun. AKP aslında şaşkındır, AB ye mi yanaşsa, ABD ye mi yanaşsa karar verememekte, bocalamaktadır. Başta AB'ye girme kriterleri adına orduyu pasifize etmeye çalıştı. AB ile kol kola girdi. Şimdi F. Gülen'in de etkisiyle ABD ılımlı İslam tezine gülümsüyor. ABD laiklik konusunda gevşek bırakıyor çünkü, daha işine geldi. Kürt kartını ABD sadece elinde tutmakta ve koz olarak ortaya atmakla tehdit etmek için kullanmaktadır. Ama bir çok Avrupa ülkesinin PKK'ya DOĞRUDAN, DİREK, DOLAYSIZ, BİRİNCİ ELDEN desteği vardır! ABD her zaman için PKK'ya karşı Türkiye'ye destek verir. Tabii kaz gelecek yerden tavuğu esirgememek için. Kıbrıs konusu da böyledir. AB Türkiye'nin Kıbrıs'tan derhal ve koşulsuz çekilmesinden yanadır. ABD böyle bir şey için asla ciddi anlamda bastırmaz. Kimin ne olduğunu çok iyi bilelim... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Sayın Efendi Türkler, -Kuzey Irak'a yapılan müdahaleler çözüm oldu mu ki,bizler samimiyetleri bunlarla sınayalım? -Irak'ta demokrasi mi,demokrasinin olmadığı yerde tek seslilik yok orada;sadece bölünmüşlüğün ve otoritesizliği verdiğ başıboşluk ve istenilenlere olanak sağlayacak bir ortam!Hakız mıyım? Sayin 'mavi olmayan gökyüzü' Kuzey Irak'a yapılan müdahaleler çözüm oldu mu bilemem fakat cözüme her daim katkisi olmustur! bakin dünyada bir yerler her daim müdahale ediliyor sence bunlar kökden cözümmüdür örnegin israil bugünlerde zaman zaman yaptigi hava müdahaleleri var bunu iran üzerinde tekrar böyle müdahale hazirligi icinde demekki cözüm olmasa dahi cözüme katkisi varki bunu her daim uyguluyor... Irak'ta gerçekten de çok büyük bir otorite boşluğu var;isteyen içini kendi eylemleri ile doldurabilir. k.Irak ta otorite boşlugu var diyorsunuz! Askerimizin basina gelenlerden haberiniz yok galiba orada bulunan Türkmen vatandaslarimizin sahip olduklari topraklari bile tekses sahiplenmiyormu kendi topraklarinda bile güvenlikleri bir elden denetlenmiyormu.. burda BOP yasalari gecerli degilmi! icini doldursaydi Türkmen kardeslerimiz doldururdu öyle degilmi 'mavi olmayan gökyüzü' Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Sayin 'mavi olmayan gökyüzü' Kuzey Irak'a yapılan müdahaleler çözüm oldu mu bilemem fakat cözüme her daim katkisi olmustur! bakin dünyada bir yerler her daim müdahale ediliyor sence bunlar kökden cözümmüdür örnegin israil bugünlerde zaman zaman yaptigi hava müdahaleleri var bunu iran üzerinde tekrar böyle müdahale hazirligi icinde demekki cözüm olmasa dahi cözüme katkisi varki bunu her daim uyguluyor... k.Irak ta otorite boşlugu var diyorsunuz! Askerimizin basina gelenlerden haberiniz yok galiba orada bulunan Türkmen vatandaslarimizin sahip olduklari topraklari bile tekses sahiplenmiyormu kendi topraklarinda bile güvenlikleri bir elden denetlenmiyormu.. burda BOP yasalari gecerli degilmi! icini doldursaydi Türkmen kardeslerimiz doldururdu öyle degilmi 'mavi olmayan gökyüzü' Çözüme her daim katkısı mı oldu;çözümün olmadığı yerde çözümün katkılarını konuşmak ne denli doğru bir analize götürür bizleri. İsrail'in yaptığı bugün en büyük hukuksuzlukken,bu çözümüm değil çözümsüzlüğün göstergesiyken bunu katkı olarak yorumlamak pek de doğru olmasa gerek.İsrail bugün gerek İran gerekse diğer Ortadoğu ülkelerinde bunu yapabiliyorsa;bu hava müdahalleri ile verdiği gözdağından öte olan bir gücü gerektirir;ABD diye açıklasam. Yani İsrail bugün bu eylemlerinden dolayı herhangi bir güce sahip değil;ABD ve diğer işbirlikçilerden kaynaklanan bir güç dengesinde. Evet bu opresyonları sonuçları ile yok sayamayız;ama bu operasyonları emin olun ki isteyenlerde bu operasyonların hedefinde olanlar. Irak'ta hergün insanlar ölürken,ben Irakta otoriteyi,bırakın bugünü,uzun vadede bile bir ütoya olarak görüyorum. saygılar! Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Çözüme her daim katkısı mı oldu;çözümün olmadığı yerde çözümün katkılarını konuşmak ne denli doğru bir analize götürür bizleri. İsrail'in yaptığı bugün en büyük hukuksuzlukken,bu çözümüm değil çözümsüzlüğün göstergesiyken bunu katkı olarak yorumlamak pek de doğru olmasa gerek.İsrail bugün gerek İran gerekse diğer Ortadoğu ülkelerinde bunu yapabiliyorsa;bu hava müdahalleri ile verdiği gözdağından öte olan bir gücü gerektirir;ABD diye açıklasam. Yani İsrail bugün bu eylemlerinden dolayı herhangi bir güce sahip değil;ABD ve diğer işbirlikçilerden kaynaklanan bir güç dengesinde. Evet bu opresyonları sonuçları ile yok sayamayız;ama bu operasyonları emin olun ki isteyenlerde bu operasyonların hedefinde olanlar. Irak'ta hergün insanlar ölürken,ben Irakta otoriteyi,bırakın bugünü,uzun vadede bile bir ütoya olarak görüyorum. saygılar! Sayin 'mavi olmayan gökyüzü' israil´i örneklemem bunu sizin dolayli yönden konuyu carpitarak kullanmayacaginizi bildigim icin kullanmistim beni yailtiginiz icin, sizin adiniza üzüldüm. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gökyüzü, açıklamalara bağımlı kalıp pasif haber alıcı konumda olmanız da gerekmez. Bu başlıkta 25 link numaralı iletimde (aynı başlıkta olduğu için linki kopyalamaya gerek duymadım) taraf iddialarının mantıksız olduğunu açıkladım. Bu tür mantık yürütmelerle verdiği haberlerin asılsız olduğu anlaşılır. Bu ülke halkında, bu ülkede her şeyin ters ve yanlış yapıldığı kanısı beyinlere yerleşmiş. Bu önyargı ile bakıyoruz her olaya. Bazı yaygın olumsuzluklar elbette var ama, biraz kendimizi motive etmemiz gerek. Hep "biz böyleyiz" "burası Türkiye" gibi olumsuzluklarımızı kendi kendimize aşılayarak nereye kadar? ''demirefe'' ''burası Türkiye'' denilerek yapılan hukuksuzlukları,trajediden komediye dönüşen dengesizlikleri değil olması gerekenleri,eksikliklerimizi yazdığımız için burada;bizler zaten o önyargıyı yıkmışızdır az çok Pasifize edilmiş beyinler,her an kullanılmaya müsait beyinledir;istenen budur!Medya size yazar,ha bu diyerek kabul edin.Başbakan rotanızı belirler,ama o daha iyi biliyor diye kabul edin.Vekillerimiz bizim adımıza kendi eksikliklerini temsil eder;seçilmiş birşey biliyor deyip kabul edin,atanmışlarımız bizi kendine köle eder,olması gereken budur diye kabul edin...edin de edin!Bizden istenen bu;kayıtsız şartsız kabullenin! İşte tam bu noktada da bize düşen kabullenmenlerin sınırını aşıp neden kabullenmemiz gerektiğini sorgulamaktı;yoksa askeri karalamak değil. Kaldı ki;güçlü bir ülke herşeyden önce askeri ile vardır;askeri yok etmek isyteyen bu ülkeyi yok etmek isteyendir. Bunların farkındayken yazılacakların buluşacağı nokta şu olmalıydı;askerde,siyasi de medyada olması gereken yerde olmalıydı;herkes işine bakmalıydı. Bunu çok yazdık,aynı şeyleri tekrarlamaya gerek yok.Biraz da sizin değindiniz ABD ile AB arasında ki Türkiye hakkında yazdıklarınıza değinmek istiyorum. ABD'nin istediği sizin dediğiniz gibi çıkarlarına hizmet eden bir ülke.Bunun için zaten PKK karşısında ki tavırları farklılaşan,çoğu zaman destek noktasında Türkiye diyen bir ABD karşımıza çıkar.Bunun da ötesinde ABD,kesinlikle kendisiyle güç yarışına girecek bir otoriteyi kabul etmez,buna izin vermez.Irak örneği ile bunu gayet iyi açıklamşsınız. Körfez savaşı ile az çok değişen dengeler,öncesinde Saddam Hüseyin'i Irak'ta tek güce dönüştürenler,dizgileri elinden kaçıran ABD,İsrail,Filistinde ki otorite değişikliği... ABD büyük hesaplar peşinde!Mutlak olan bu.Osmanlı Devleti,modeli ile belki de dediğiniz gibi bu amaca çok daha iyi hizmet edecek olandı,bugün ki ABD politikası da bunu net bir şekilde gösteriyor. ABD de AB de bugün kendileri için çok da güçlü olmayan bir ülke istiyor.ABD,PKK yanınındayken,AB bölgede feodalizmi ayakta tutmaya çalışırken de bu hesaplar vardı. Bugün ise dengeler değişti.Her nerde ise de dengeler;şu muhakkak ki Türkiye ABD'yi hiç bir şekilde siyasi olan hesaplarda bertaraf etmez.Etmeye kalkışarsa,bertaraf edilen olur. Biraz dağınık oldu kelimeler,yorgunluğuma verin diyerek saygılar! Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Sayin 'mavi olmayan gökyüzü' israil´i örneklemem bunu sizin dolayli yönden konuyu carpitarak kullanmayacaginizi bildigim icin kullanmistim beni yailtiginiz icin, sizin adiniza üzüldüm. Bakın arkadaşım,ben sınırötesi ile karşılaştırmak için değil,sadece İsrail'in getirdiği bu hukuksuzlukla ilgili eklemek istediklerimi belirtmek için yazdım;kaldı ki çözümünü tartışabileceğimiz TSK'nın sınırötesi hareketi bana göre bu uluslararası hukuka uygundur;İsrail ki gibi işgal değildir. Sadece çözümünü tartışalım değil mi? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 ABD hakkında yazdıklarımın onu suçlayıcı mı, aklayıcı mı olduğunun belirsiz kaldığının farkındayım. Fakat zaten her iki kaygıyla da yazmadım. Zaten ABD den nefret mi etmek, sempati mi duymak gerek diye bir mevzu yoktur. Yalnız şunu eklemezsem eksik kalacağını farkettim: Tüm bahsettiklerimden başka, hatta belki de daha önemlisi, ABD çatışan her iki tarafa da yardım ediyor olabilir! Bunun nedenini anlamak zor değil, çünkü başlıca silah üreticisi... ABD gibi çok geniş çıkar alanları, çok uluslu ilişkileri ve çok çeşitli yatırımcıları olan bir devasa aygıtın bir çok yüzü olması doğaldır. Çok eski bir Hint filminde çevresinde bir çok yüzler bulunan bir baş betimlenmişti, belleğime yerleşmiştir. Bir çok olay bana o kafayı hatırlatır. Olay ve olguların sürekli değişen yüzleriyle karşılaşırız. O an bize dönük yüzdeki ifadeye göre değişen tepkiler veririz. Her birimiz belli bir anda aynı olayın farklı yüzlerine bakıyor ve farklı tepkiler veriyor olabiliriz. Sırf farklı tepkiler veriyoruz diye birbirimizi çok farklı görmemiz gerekmediğini düşünüyorum... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 ABD hakkında yazdıklarımın onu suçlayıcı mı, aklayıcı mı olduğunun belirsiz kaldığının farkındayım. Fakat zaten her iki kaygıyla da yazmadım. Zaten ABD den nefret mi etmek, sempati mi duymak gerek diye bir mevzu yoktur. Yalnız şunu eklemezsem eksik kalacağını farkettim: Tüm bahsettiklerimden başka, hatta belki de daha önemlisi, ABD çatışan her iki tarafa da yardım ediyor olabilir! Bunun nedenini anlamak zor değil, çünkü başlıca silah üreticisi... ABD gibi çok geniş çıkar alanları, çok uluslu ilişkileri ve çok çeşitli yatırımcıları olan bir devasa aygıtın bir çok yüzü olması doğaldır. Çok eski bir Hint filminde çevresinde bir çok yüzler bulunan bir baş betimlenmişti, belleğime yerleşmiştir. Bir çok olay bana o kafayı hatırlatır. Olay ve olguların sürekli değişen yüzleriyle karşılaşırız. O an bize dönük yüzdeki ifadeye göre değişen tepkiler veririz. Her birimiz belli bir anda aynı olayın farklı yüzlerine bakıyor ve farklı tepkiler veriyor olabiliriz. Sırf farklı tepkiler veriyoruz diye birbirimizi çok farklı görmemiz gerekmediğini düşünüyorum... Sayin demirefe' ABD nin cok basliligini icimizde bizler yaratiyoruz icimize her gün yeni hainleri kattigimizdan icimizdeki var olan hainleride saf disi edemedigimizden onun isteklerini boyun egerek gerceklestiriyoruz.. örnegin bugün ergenokon davasini bile baslatamadilar Türkiyemizin temellerine yapilan aylarca saldiridan sonra hukuki bir davayi baslatacak hukuk kurallari bile yok ortada.. bakin Taraf gazetesinde kadın yazarın Pentagonda yetisim Tarafda yazi yazarak saldiraya gecmesi.. sehitlerimize hakaret etmesi TSK ye saldirmasi bunun en basit örnegi.. ergenokon savcisida bu pentegoncu yazardan farki yok.. canavarin baslari icimizde biziz o canavarin baslari hepimiz derken hepimiz ayni tepkiyi vermiyoruz birakin tepkiyi birileride bu canavarin bir basligini pentegondan emir alarak kafasina gecirmis.. ABD silah üreticisi diyorsun herkese silah satabilir diyorsun bakin burda bir yanilgi var her iki tarafa sattiklari silahlar farkli bunu arastir! sonra bakin bundan yirmi sene öncede gördü gelecegi silahli kuvvetlerimiz bu bölgenin gelecegini, yesil kusak bölgesi ilan edilmisti o dönemler!!! almanyanin en gelismis leoporlarini almak istedik satmadilar buna benzer uzun menzilli silahlar satin almak istedik satmadilar.. o dönemlerde alabildigimiz sadece deniz malzemeleriydi gemilerdi bugün baktigimizda bunlarin da tesadüf olmadigi ortada.. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Sayın Efendi Türkler, Ergenekon'un ulusalcıları sindirme operasyonu olduğunu sağır sultan bile duydu. Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı içten ve dıştan kirli bir ittifakın itibar aşındırma savaşına girdiğini zaten çoktan biliyordu. Laikliğin bu kirli ittifak tarafından yok edilmek istendiğini ise taa başından biliyordu. Ancak bu kirli ittifak deşifre oldukça birbirini suçlamaya, Silahlı Kuvvetlerimizin kaya gibi çıkması ve hiç sarsılmaması üzerine başarısızlığın hesabını birbirlerinden sormaya başladılar. İttifakın hangi tarafı iyi çalışmadı da ordunun itibar kaybetmesi, laikliğin aşındırılması planları fos çıktı? Dönüp birbirlerine çatıyor ve bu soruya cevap arıyorlar. O sen iyi çalışmadın, o sen tam destek vermedin diye didişmeye başladılar. Şer ittifakı çatırdadı, sarsıldı. Umarım başarısızlığa mahkum olduklarını bir an önce görür de bu sevdadan vaz geçerler. Bu ulus bağışıklık kazanmış, çünkü tarihinde çook gördü böyle iç dış ihanet tuzaklarının ittifaklarını, o yüzden pabuç bırakmaz... Alıntı
Misafir Değil Öyle Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2008 Laikliğin bu kirli ittifak tarafından yok edilmek istendiğini ise taa başından biliyordu. . . . Umarım başarısızlığa mahkum olduklarını bir an önce görür de bu sevdadan vaz geçerler. Bu ulus bağışıklık kazanmış, çünkü tarihinde çook gördü böyle iç dış ihanet tuzaklarının ittifaklarını, o yüzden pabuç bırakmaz... Çok doğru söylemişsiniz. Kolay değil öyle, Laiklik gibi bulunmaz bir nimetten ve bence Cumhuriyetimizin en önemli ilkelerinden birinden vaz geçmek. Milletçe arada sırada kafa karışıklıkları yaşasak da, sonunda her zaman doğruyu buluyoruz. İran'a dönüşmeyeceğimize eminim. Atatürk'ün seviyesinden daha geride olmak çok üzüntü versede, bu devrimleri sindirilmesi için yokluğunun yaşanması ve öneminin anlaşılması gereken bir sürecin yaşanmasının doğal olduğunu düşünüyorum. Atatürk'ün halktan yüzlerce yıl ilerideki fikirlerinin, halk tarafından pat diye kabul ediverilmesi kolay değil. Oğlunuzu ne kadar uyarsanız da, o yine de başını belaya sokar. Çünkü yaşayarak öğrenmesi gereklidir. Atatürk devrimleri de bu etkiyi yaratmıştır. Örneğin arabesk ve sex filmleri furyası gibi dönemlerin yaşanması gerekmiş, o dönemlerde hepimiz endişelenmiş, ama korkulan olmamış toplumdaki doygunlukla herşey atlatılmıştır. Bugünkü terör sorunu, medya kirliliği gibi dinin siyasete alet edilmesinin de toplumda buna ihtiyacı olanların doygunluğa ermesiyle düzeleceğine inanıyorum. En azından temennim bu yönde. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 21 Ekim , 2008 Oğlunuzu ne kadar uyarsanız da, o yine de başını belaya sokar. Çünkü yaşayarak öğrenmesi gereklidir. Atatürk devrimleri de bu etkiyi yaratmıştır. Benim bakış açım da böyle... Toplum her zaman bir dönüşüm yaşar. Bu dönüşüm evreleri bazen hızlanır ve bu hızlı değişimler bir çok olumsuzluk ve olumluluk getirir. Hangi toplum olumsuzlukları azaltmayı başarırsa, değişimden kazançlı çıkar. Hiç olumsuzluk yaşamadan tamamen olumlu sonuçlar elde etmek ise yoktur, doğaya aykırıdır... Laikliğin hiç bir zaman tehlikeye girmeyeceğini, ne zaman girse ordunun nasılsa hemen dur diyeceğini düşünerek toplumsal düzeni geliştirmek için hiç bir çaba göstermemek de düzeni yozlaştırır. Atatürk'ün mirasını yeyip durur ve üzerine bir şey katmazsak onu sonunda kaybederiz. O yüzden, laik demokrasimize ve ulusal bütünlüğümüze yönelen tüm saldırılar, uykudan uyanmamız ve değerlerimizi geliştirmemiz için kapımıza kadar gelen fırsatlardır. AKP durduk yerde mi en büyük parti oldu? Hayır. Bunda, 1980 sonrasında yapılan tüm aymazlıkların payı vardır. Doğa boşluk sevmez, boşalan yer hemen başka dolgu maddelerince doldurulur... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Sürekli olarak PKK ile Kürt halkını ayrı tutmaya, özdeş göstermemeye çalıştım ama, son olaylarda Kürt halkı biraz sınıfta kalmış gözüküyor. Yani bir halk da bu kadar provakasyona yatkın, bu kadar kandırılmaya hazır, bu kadar kullanılmaya can atar olmaz, olmamalı. Yahu adam İmralı'da kötü muamele görüyorduysa şimdiye kadar görmüştür. Görmüyorsa zaten görmüyordur. Şimdi sert kayaya toslayıp bir halt edemeyeceğinizi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kaya gibi, demir gibi sapasağlam kalacağını anladığınızda mı, kirli ittifakınız çatırdayınca mı aklınız başınıza geldi de ortalığı savaş alanına çeviriyorsunuz? Yeri gelmişken söylemeliyim ki, TSK'ne yapılan propaganda ve "kirli bilgi" saldırılarındaki bazı ipuçları gösterdi ki: Fefhullahçılar çeşitli devlet kademelerine olduğu gibi, askeri kademelere de sızmayı başardılar. Avrupalı ve Amerikalı akıldaneleri ile birlikte hareket ediyorlar. Tabii yerli yardakçıların himayesinde. Yıllardır bunun için örgütleniyor ve çalışıyorlardı. Devlet Bahçeli'nin ortaya koyduğu belgelerde de görülüyor ki, yıllardır uygulamada olan bir planın yürürlüğü ile karşı karşıyayız. "Dinci - Kürtçü ayrımcı - Sevr parçalamacı" adını verebileceğimiz bir kirli, şer ittifakı... Tüm hırçınlıklar, planın sert kayaya çarpması ve fos çıkması, başarısız kalması yüzünden. Dünyanın neresine giderseniz gidin, bu kadar yumuşaklık, bu kadar hoşgörü göremezsiniz. Her ilden en az beşyüz, bazı illerde bine varan sayıda askerimizi şehit verdiğimiz bir savaşın karşı tarafından "sayın" diye bahseden bir güruhun bu kadar serbestçe eylemler düzenlediği bir ülke yoktur. Dünyanın neresine giderseniz gidin, sağlık ocağı yakan, ambulans taşlayan bir gözü dönmüş kalabalığa en azından plastik mermi ile ateş açılır. Hiç kimse böyle eli kolu bağlı seyretmez. Burada dört provakatör yüzünden bir etnik çatışma çıkmasın diye güvenlik güçleri sabırlı davranıyor. Kürtlere kötü davranıldığını iddia edenler ve insanlık suçu görmek isteyenler Grozni'nin Ruslar tarafından ne hale getirildiğini hiç gördüler mi acaba? Belgeselde izlediğimde, insan olduğumdan, böyle şeylerin yaşandığı bir dünyanın atmosferini solumaktan bile utanç duydum. İnsan insana hiç bir gerekçeyle bunu yapamaz. Kent o kadar yoğun bombalanmış ki, harabeler her yerde... Yıkıntılar, yıkıntılar, yıkıntılar... Kent bir hayalet kente dönmüş. Her yerde kimsesiz, aç, perişan çocuklar... Kürtlere kötü davranılıyor, adamın biri hapiste dayak yiyormuş ha! Allahınız sizi bildiği gibi yapsın... Daha ne diyeyim... Alıntı
Misafir Değil Öyle Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 22 Ekim , 2008 Kürtlere kötü davranılıyor, adamın biri hapiste dayak yiyormuş ha! Allahınız sizi bildiği gibi yapsın... Daha ne diyeyim... Aşiret mantığı devrede! -Vay vay vay vaaaaaaay bovoooo! Birisi bizim ağanın masajını yaparken, parmaklarıyla sağ kürek kemiğinin üst dış yanının hafif çaprazını çok acıtmış, demek ki şiddet uygulamış, yani dayak atmış. -Neeee, kim dediiii? -Bizim Sülo dedi. Ağayı orasını kaşırken görmüş, getti dağ gibi ağaaaa, oy aney aney aneyyyy, lililililililililililiiiiiiiii! -Haydi ne duruyoruz tüm aşiret toplanıp, cam çerçeve ne varsa indirelim de masajın nasıl yapıldığını öğretelim, bir daha dayak atmasınlar. -Tabi canım, kolay mı bizim ağaya yamuk yapmak, zaten geberte geberte kurutamadı şu kökü kuruyasıcaları. Hadi ağaya yardımaaa! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 27 Ekim , 2008 Son günlerde kirli ittifak çatlamış gibi görünüyor. Bu iyi bir gelişme gibi görünse de, piyonlar arasında meydana gelen bir gelişme olduğu için, çok da önemli değil. Asıl planlayıcılar, oyunlarını sürdürecekler elbette. Mevcut çatlama, biraz ordunun sert kaya çıkması ve ona toslamaktan dolayı, biraz da yerel seçimlerde kozlarını paylaşma dürtüsünden kaynaklanıyor. Bunu şunun için söylüyorum: "Demirefe, hani bunlar müttefik diyordun, birbirlerine çok sert çıkmaya başladılar, teorin pek tutmuyor gibi!" denmesin diye. Piyonların konumlarına tabii dikkat edin. Ama şah ve vezire çok dikkat edin... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.