Zıplanacak içerik

Featured Replies

Gönderi tarihi:

AJHJAG00.jpg

 

Davalık fotoğraf 25 Eylül 2007

 

 

Ali DAĞLAR / İSTANBUL

 

Gazeteci Yüksel Hançerli, 1968-1972 arasında çektiği Deniz Gezmiş fotoğraflarını, ’Copyrigth’ koyarak yayınlayan yayınevini mahkemeye verdi. Hançerli, bazı fotoğrafların ilk kez yayınlandığını da söyledi.

 

KIZIL Elma Koalisyonu’nun temelini atan Türk Solu dergisini de yayınlayan İleri Yayıncılık, 40 yıllık gazeteci Yüksel Hançerli’nin çektiği Deniz Gezmiş fotoğraflarını izinsiz olarak albüm yapıp satmaktan mahkemelik oldu. Akşam Gazetesi’nde muhabirken 1968-1972 yılları arasında çektiği Deniz Gezmiş’in hiç bilinmeyen fotoğraflarını ’Yüksel Hançerli’nin objektifinden 1970 İstanbul’ adıyla kitap haline getiren Yüksel Hançerli, Adana’da dolaşırken bu kitabında yer alan Deniz Gezmiş’in bir fotoğrafının İleri Yayıncılık tarafından çıkarılan ’Deniz-Büyük Albüm’ adıyla basılan ve 50 YTL’den satılan bir albümünün kapağında yer aldığını fark etti. Hemen kitabı satın aldı. Hançerli, bu albümü incelediğinde 6’sı Deniz Gezmiş’in 35 yıl sonra ilk kez yayınlanan fotoğrafları olmak üzere 10 fotoğrafının izinsiz olarak basıldığını tespit etti. Hançerli, hemen Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’na İleri Yayıncılık Reklamcılık Tur. Nak. İnş. Gıda San. ve Tic. Ltd. yetkilileri aleyhine suç duyurusunda bulundu. Ardından da 75’i manevi, 25’i maddi 100 bin YTL’lik tazminat davası açtı.

 

NEGATİFLERİ BENDE

 

Hançerli, çektiği fotoğraflardan birinin davalı albüme kapak yapıldığını da belirterek, "Negatifleri bende ama üzerine ’Copyright’ yazmışlar. Kendilerine solcu diyen kişiler bu emek hırsızlığına nasıl tevessül eder?" dedi. Noter ihtarına yanıt vermeyen yayınevinin bastığı albüm bugüne dek 2500 adet satmış. Hançerli’nin Adana’da yaptığı suç duyurusu, suç yeri itibariyle İstanbul’a Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

 

Kavgadan sonra

 

Yıl 1969. Yer, tarihi olaylara sahne olmuş İstanbul Üniversitesi’nin bahçesi. Fotoğrafın ana objesi, daha öğrencilik yıllarında adı bir efsaneye dönüşmüş Deniz Gezmiş. Arkadaşlarıyla üniversite kapısına doğru yürüyor. Tam 35 yıl sonra gün yüzüne çıkan bu fotoğraf, sağ bir grupla girişilen yumruklu kavganın hemen sonrasında çekilmiş. Gezmiş’in hemen solunda el hareketiyle fotoğrafa yansıyan kişi ise onun en yakın arkadaşı; bugünün legal siyasetçisi ve ünlü avukatı Bozkurt Nuhoğlu.

 

Yayınevi yetkilisi: Haberimiz yoktu

 

Dava konusu ’Deniz-Büyük Albüm’ kitabını basan İleri Yayıncılık’ın Sorumlu Yazıişleri Müdürü Özgür Erden, gazeteci Yüksel Hançerli’nin açtığı dava ve yaptığı şikayetten haberleri olmadığını söyledi. Fotoğrafların izinsiz olarak kullanıldığına dair de bir bilgi sahibi olmadığını belirten Erden, haklarında açılmış bir dava varsa kendilerine yapılacak tebligatın ardından hukuki olarak savunma verebileceklerini kaydetti.

 

AJHIZY00.jpg

Gönderi tarihi:

231303.jpg

 

Bulut mu olsam

Gemi mi yoksa

Balık mı olsam

Yosun mu yoksa?…

Ne o, ne o, ne o,

Deniz olunmalı oğul

Bulutuyla, gemisiyle,

Balığıyla, yosunuyla

  • 4 hafta sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

Gözyaşı

 

Bitkilerin gözü yok

Gözyaşı akıtmazlar

Balıklar akıtır mı

Bunu da bilmiyorum

Ancak şunu bilirim

Kesin ağlamışlardır

Tezgaha gittiğinde

Deniz Gezmiş balıklar

Gezememiş bitkiler

 

Numan Ekşioğlu

 

.....................

 

 

savasa ve idama hayir

Gönderi tarihi:

geriye kalan şu___

yaşadılar ve oynadılar.

zarlar aşınmış, silinmişti boyaları.

gene de hepten kaybetmediler oyunu.

Gönderi tarihi:

Varmi bugün ayni yürek,varmi bugün coplara karsi gögsünü geren ve AMERIKA DEFOL diyebilen vatan evlatlari.Nerede Üniversite gencligi,nerede Türkiye icin birbirini bogazlayanlar ama gercekten Türkiye'nin gelecegi söz konusu oldugunda kafalarini kuma gömen gencler.Hani neredeler,disko köselerinde,esrar alemlerinde,zevk sefa pesinde kosmaktan vakit bulabiliyorlarmi bu ülke icin seslerini cikartabilmeye.Dünkü Deniz Gezmis'lermi Atatürkcüydü yoksa bugünkülermi.Bence dünküler sapina kadar Atatürkcüydüler.Onlar ülkelerinin sartlarini bilen o sartlari degistirmek icin cirpinan ama ülkenin aleyhinde olan ne varsa ona karsi duranlardilar.Ya bugünkü genclik ne yapiyor,agizlarina sürülen AB bali ile oturmus Türkiyenin AB ne girmesini beklemekten öte ne yapmaktadirlar.Demekki kisisel cikarlar ülke cikarlarindan cok cok öte önemli olmus artik.

Atatürk'ün *Biz bu Cumhuriyeti kurduk,bunu gencler yasatacaktir*dedigi genclik iste Deniz Gezmislerdi.Onlarda artik olmadigina göre,bu Cumhuriyetin sonunun ne olacagini bilmiyoruz ama Cankayadaki resepsiyonlara baktigimizda tahmin edebiliyoruz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Varmi bugün ayni yürek,varmi bugün coplara karsi gögsünü geren ve AMERIKA DEFOL diyebilen vatan evlatlari.Nerede Üniversite gencligi,nerede Türkiye icin birbirini bogazlayanlar ama gercekten Türkiye'nin gelecegi söz konusu oldugunda kafalarini kuma gömen gencler.Hani neredeler,disko köselerinde,esrar alemlerinde,zevk sefa pesinde kosmaktan vakit bulabiliyorlarmi bu ülke icin seslerini cikartabilmeye.Dünkü Deniz Gezmis'lermi Atatürkcüydü yoksa bugünkülermi.Bence dünküler sapina kadar Atatürkcüydüler.Onlar ülkelerinin sartlarini bilen o sartlari degistirmek icin cirpinan ama ülkenin aleyhinde olan ne varsa ona karsi duranlardilar.Ya bugünkü genclik ne yapiyor,agizlarina sürülen AB bali ile oturmus Türkiyenin AB ne girmesini beklemekten öte ne yapmaktadirlar.Demekki kisisel cikarlar ülke cikarlarindan cok cok öte önemli olmus artik.

Atatürk'ün *Biz bu Cumhuriyeti kurduk,bunu gencler yasatacaktir*dedigi genclik iste Deniz Gezmislerdi.Onlarda artik olmadigina göre,bu Cumhuriyetin sonunun ne olacagini bilmiyoruz ama Cankayadaki resepsiyonlara baktigimizda tahmin edebiliyoruz.

saygilarla

 

 

 

mevcut şartlar dahilinde düşünüp hareket ederek

inanarak ve umudunuzu hiç yitirmeden...

Gönderi tarihi:
Varmi bugün ayni yürek,varmi bugün coplara karsi gögsünü geren ve AMERIKA DEFOL diyebilen vatan evlatlari.

Sanırım kökten hallettiler işi..

Dizilerle, filmlerle, müziklerle hallettiler. Bitkiyi budamak yerine toprağını zehirlediler.

Nasııl beklersiniz 60 gençliği gibi bir gençlik?

Marka giysiler giyip araba sohbeti yaparak diskoya giden bir gençlik en kısa yoldan zengin olma hayalini kurarken nasıl beklersiniz?

 

Beyinlerine "siyasetle uğraşma, biz uğraştıık da ne oldu" cümlesi kazınmışken ne düşüneblir başka? "Sen kendini kurtar gerisi yalan" laflarıyla çınlarken kulakları düzenbazlık üçkağıtçılık ve hırsızlıktan başka ne beklersiniz bu gençlikten??

 

Üniversite gençliği ne mi yapıyor? GEYİK yapıyor EĞLENİYOR...

Bir dersi en kısa yoldan geçmenin yolarını arıyor. Siyaset ne kelime?? Adama gülerler....

 

Sanırım yenilmek üzereyiz... Son kalanlarız belki de... Son çırpınmalarımız...

 

(çok mu karamsarım :) )

Gönderi tarihi:
(çok mu karamsarım :) )

 

evet :)

Gönderi tarihi:
evet :)

 

 

Peki :) ....

Karamsar bir yorum yapmadan gözlem yapalım:

Üniversite gençliğini zaten yakından izleme fırsatım var. Hem de İzmir gibi Türkiye'nin aydın bir yerinde...

Onları biraz anlattım zaten.

 

Gelelim mesela buraya. Burada yazı yazan okuyan meraklı ve kültürlü insanlarımıza (ki bi de diğerlerini düşünün, internetten bihaber). Neler tartışılıyor? daha doğrusu neler savunuluyor? Neredeyse Atatürk'e dil uzatıyorlar bu vatanda yaşayan insanlar (hatta mollalar)...

 

Yazık yazık. çok yazık..

 

Buna bir de satılmış medya ve aydınlarımızı ekleyelim...

 

Birde üniversitenin bilim (!) adamlarını, para için çalışan (bilim değil) üyelerini...

 

Şimdi tekrar gençliğe gelelim. Tekrar yeşerme şansı varmı sizce o Deniz'le beslenen fidanın?

 

Belki yok değil ama, korkarım çook çok düşük...

Gönderi tarihi:

Aşağıdaki yazı ;

 

1971'de Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hazırladıkları savunmalarından bazı bölümlerdir:

 

''...İçinde bulunduğumuz şartlar,geniş bir savunma yapmamızı ve şahıslarımızda zincire vurulmak istenen bilimi ve gerçekleri savunmamızı gerektiriyor.

 

Amacımız,aleyhimize verilecek cezayı önlemekten çok, doğruluğuna inandığımız doğa ve toplum kanunlarının, insanlık tarihine nasıl yön verdiğini açıklamaktır.

 

Toplumların tarihi, ezenler ve ezilenler arasındaki mücadelelerin tarihidir.Çağımıza kadar bu mücadelelerde ezilenler daima yenilmişlerdi. Fakat 20. yy tarihimiz, ezenlerin barbarlığına ve bütün baskılarına rağmen ezilenlerin kurtuluşuna sahne olmaktadır.

 

Günümüzde ezenleri temsil eden ve çıkarı uğruna yoksul ulusları boyundurluğu altında tutan emperyalizmdir. İnsanlık tarihi gericiliğin, barbarlığın ve vahşetin son kalesi olan emperyalizmin de sonunu müjdeliyor.......

 

Ezenlere karşı verdikleri mücadelelerde, ölen tüm ezilenlere selam olsun....

 

Dünyanın ve Ortadoğu'nun en eski devletlerinden biri olan Türkiye, hala kalkınamamış olup, yarı bağımlı durumdadır. Bir avuç sermaye çevresi Amerikan doları uğruna ulusumuza ihanet etmiş ve bağımsızlığımızı yabancılara ticaret konusu yapmışlardır. Yurdumuzun bağımsızlığı için giriştiğimiz bu kavgada Kurtuluş savaşı'mızda şehit olanların onurlarını ve ulusumuzun kaderini korumaya kararlı olduğumuzu bildiriyoruz. Kurtuluş Savaşı'mızın tüm şehitlerine selam olsun........''

 

Uzun savunmalarını şu sözlerle tamamladılar.

 

'' Sayın Savcı,

 

1- Amerikan emperyalizmi gayri milldir.

2- Ona ortaklık edenler ulusumuza ihanet etmişlerdir.

3- Emperyalizme karşı mücadele suç değildir,silahlı mücadele ise anayasayı ihlal değildir.

4- Gayri milli olan emperyalizm ve ortaklarının sömürüsü anayasaya aykırıdır.

 

Buna göre iki şey var:

 

1- Eğer belli bir hata sonucu, iddianame ve mütalaayı hazırladınızsa, dikkatli olunuz; idamını istediğiniz kişiler kasaplık koyun değildir ve siz savcısınız.....

 

2- Yok, eğer yaptığınızın bilincindeyseniz, yolunuz açık olsun.....''

Gönderi tarihi:
Peki :) ....

Karamsar bir yorum yapmadan gözlem yapalım:

Üniversite gençliğini zaten yakından izleme fırsatım var. Hem de İzmir gibi Türkiye'nin aydın bir yerinde...

Onları biraz anlattım zaten.

 

Gelelim mesela buraya. Burada yazı yazan okuyan meraklı ve kültürlü insanlarımıza (ki bi de diğerlerini düşünün, internetten bihaber). Neler tartışılıyor? daha doğrusu neler savunuluyor? Neredeyse Atatürk'e dil uzatıyorlar bu vatanda yaşayan insanlar (hatta mollalar)...

 

Yazık yazık. çok yazık..

 

Buna bir de satılmış medya ve aydınlarımızı ekleyelim...

 

Birde üniversitenin bilim (!) adamlarını, para için çalışan (bilim değil) üyelerini...

 

Şimdi tekrar gençliğe gelelim. Tekrar yeşerme şansı varmı sizce o Deniz'le beslenen fidanın?

 

Belki yok değil ama, korkarım çook çok düşük...

 

Atatürk'e dil uzatanlarin,onu tartisma zeminine cekenlerin,onu demokrasinin önünde engel olarak görenlerin kimler olduguna bakildiginda bunlarin basta türbancilar,tarikatcilar,dinciler,ve artik tarihe karismis ideoloji sahipleri oldugununu görmekle herne kadar teselli buluyorsak bile Atatürk'e sahip cikmasi gerekenlerin sinip susmalari korkutucudur.Buna gaflet,dalalet ve hatta ihanet demekte bir sakinca görmüyorum.Cünkü;*Ey Türk gencligi,Birinci vazifen,Türk istiklalini,Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.....

..... cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kaleleri zaptedilmis,......olabilir,

......Memleketin dahilinde,iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet icinde olabilirler,hatta iktidar sahipleri sahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhit edebilirler....

..... Iste bu ahval ve serait icinde dahi vazifen ,Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktir....*diyen o ulu önder bu sözleri gercek Türk gencligi icin söylemistir,bugünkü genclik icin degil.Bugünkü genclik vatan denildiginde o eskidenmis diyen bir gencliktir.Evet yenildik ve bir avuc kaldik..

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
Atatürk'e dil uzatanlarin,onu tartisma zeminine cekenlerin,onu demokrasinin önünde engel olarak görenlerin kimler olduguna bakildiginda bunlarin basta türbancilar,tarikatcilar,dinciler,ve artik tarihe karismis ideoloji sahipleri oldugununu görmekle herne kadar teselli buluyorsak bile Atatürk'e sahip cikmasi gerekenlerin sinip susmalari korkutucudur.Buna gaflet,dalalet ve hatta ihanet demekte bir sakinca görmüyorum.Cünkü;*Ey Türk gencligi,Birinci vazifen,Türk istiklalini,Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.....

..... cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kaleleri zaptedilmis,......olabilir,

......Memleketin dahilinde,iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet icinde olabilirler,hatta iktidar sahipleri sahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhit edebilirler....

..... Iste bu ahval ve serait icinde dahi vazifen ,Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktir....*diyen o ulu önder bu sözleri gercek Türk gencligi icin söylemistir,bugünkü genclik icin degil.Bugünkü genclik vatan denildiginde o eskidenmis diyen bir gencliktir.Evet yenildik ve bir avuc kaldik..

saygilarla

 

Bir avuç kaldık belki ama henüz yenilmedik desek?

Ve bunu internet ortamında, sınıflarda, sokaklarda arkadaş çevremizde dile getirip vazifemizi yerine getirsek?

Belki borcumuzu ödeyebiliriz geçmişimize...

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:
  • Yazar
Bir avuç kaldık belki ama henüz yenilmedik desek?

Ve bunu internet ortamında, sınıflarda, sokaklarda arkadaş çevremizde dile getirip vazifemizi yerine getirsek?

Belki borcumuzu ödeyebiliriz geçmişimize...

 

Saygılar...

 

keske onlarin anisina incirlik,e el koyabilsek.!

 

 

:shuriken: frankfurt

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

DENİZ GEZMİŞ'İN DEVRİM GAZETESİNE VERDİĞİ RÖPORTAJ

01.12.2006

 

Atatürk’ün, “Tam bağımsızlık” ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

 

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal’ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal’in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

 

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

 

 

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardı r.

 

- Mustafa Kemal’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

 

 

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

 

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

 

- Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardı r.

 

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

 

 

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

 

- Bazı çevreler bu görüşleri, “devrim yobazlığı” sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

 

 

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandaları nın esiri olmaktadır. Politikacı, “halk kızar” diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç parti yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye’nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.”

49215.jpg

İlkokul yılları... Üç kardeş, babaları Cemil Gezmiş'in önüne sıralanmış. Sağdaki sert bakışlı delikanlı küçük Deniz.

 

 

 

(Doğan Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık 1969 - Sayı: 10 - Sayfa: 2-7)

Gönderi tarihi:
2645karanfil.jpg
Gönderi tarihi:

Bu yurdun kahraman evladı deniz,senin darağacında haykırdığın,kürd ve türk halklarının kardeşilği şiarını hala göremeyenler var,onlara demokratik haklarını çok görenler var,ve bu şoven linc kampanyasının mimarları,**********,kampüslerde sana saldıranların,kardeşleri,yeğenleri dahada pervasızlaşıyor,buramda yaşıyorsun.

Gönderi tarihi:

Kürt ve Türk halklari degil Türkiye Cumhuriyetinin yurttaslaridir Kürtler ve Türkler,kederde ve sevincte ayni duygulari paylasir ayni bayragi sahiplenirler.Deniz Gezmis bunu anlatmaya calismisti kardeslik derken.Onun anlattigi kardeslik bölücülük degildi.Kürt ve Türk halklari diye kavramlastirmak demokratik hak diye ayrilikcilik yapmak degildi Deniz'in savasi.Deniz ve ogünkü genclik 6.Filoya Hayir derken Kabatas'da onlarin karaya cikmasina karsi dururken birgün askerine kursun atan,pusu kuran,yollara mayin döseyen Amerikanin Avrupa Birliginin kollarinda semizleyen PKK nin öncülügünü yapmamisti. Onun verdigi savas Türkiyenin Amerika tarafindan sömürülmesine karsi ve Türk halkini yoksullastiran siyasetlere karsiydi.Onu ayrilikcilarin kategorisine sokmayin lütfen,bari onu rahat birakin.

 

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
  • Yazar

Ahmet Hakan: Adımım Deniz Gezmiş'in yanına yazılmasından gurur duyarım!

 

281120071808198351670_2.jpg

 

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına terörist diyen Milli gazete yazarı Mehmet şevket Eygi'ye bir tepki de Ahmet Hakan'dan geldi.

 

 

 

İŞTE AHMET HAKAN'IN O YAZISI

 

 

Kanlı Pazar manifestosu

 

 

EĞER ...

 

1969’un şubat ayının o soğuk ve "kanlı" ikinci pazar günü...

 

Yaşım elverseydi...

 

Ve Beyazıt Meydanı’nda olsa idim...

 

Dindar da olsam, imam hatip mektebine de gitsem, anam türbanlı, babam sakallı da olsa, "İslamcıyım" da desem...

 

Benim yerim...

 

Kesinlikle Amerikan 6. Filo’sunu protesto eden solcu gençlerin, yani Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının yanı olurdu...

 

Asla ve kata...

 

Polisle birlik olup o gençlere karşı tekbirlerle saldırıya geçen sözüm ona Müslümanların yanında olmazdım.

 

Çünkü...

 

Ben öyle bilirim ki...

 

Bu işin din / diyanetle, içine doğulan kültürel çevreyle, hatta ideolojik duruşla falan bir ilgisi yoktur.

 

Bu bir kişilik ve ahlak sorunudur.

 

Ve mesele bu kadar basittir.

 

* * *

 

Eğer...

 

Yaşım elverseydi...

 

O pazar günü...

 

Kalbim 6. Filo için değil...

 

6. Filo’yu protesto eden solcu gençler için atardı.

 

Bugünlerde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ağız dolusu küfürler yağdıran Mehmet Şevket Eygi gibilerin, o günlerde "din / iman" adına yaptıkları aşağılık propagandanın ve kışkırtmanın etkisi altına girip galeyana gelmezdim.

 

Eygi ve onun gibilerin, "Bir yanda Sovyetler Birliği, bir yanda ABD var... Biz kötünün iyisi olarak ABD’den yana olmalıyız" şeklindeki izahlarına zerre kadar itibar etmezdim.

 

Çünkü...

 

Bu tür yaklaşım tarzını en azından "utanç verici" bulurdum...

 

Bir "kötü"den kurtuluşu, bir başka "kötü"de aramanın ve "kötüler arasında bir tercih" yapmaya kalkışmanın insanı küçük düşüren bir iş olduğunun ayırdında olurdum.

 

Böylesi bir tercihin insanlık onuruna yakışmayacağını düşünürdüm.

 

Hangi konjonktürde yaşarsam yaşayım...

 

Biraz izan, biraz insanlık ve biraz şuur sayesinde...

 

Hangi tarafı seçmem gerektiğini idrak edebilirdim.

 

Tekbirlerle saldırıya geçenlerin karşısına dikilirdim...

 

"Deli misiniz? Ne yapıyorsunuz?" diye haykırırdım.

 

"Kötünün iyisini savunmak size mi düştü?" derdim.

 

* * *

 

Gelin görün ki...

 

İlahi takdir işte!

 

O gün orada değildim...

 

Ve fakat...

 

Aklımın erdiği andan itibaren...

 

Orada olmadığım halde...

 

Orada olup bitenler nedeniyle "suçluluk" duydum.

 

Ne zaman o "Kanlı" Pazar gününden söz açılsa yüzüm kızardı...

 

Hele o günlerde milleti 6. Filo’nun yanında "Allah için cihada" çağırıp kışkırtan adamların, bugün bir parça utanç duyup en azından seslerini kesmek yerine...

 

Hálá eski kinlerini dipdiri tutup Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ağız dolusu küfürler yağdırdıklarını gördükçe...

 

Yüzüm kızarmaya devam ediyor.

 

Bu manifestoyu da işte bu yüz kızarıklığı içinde yazıyor ve diyorum ki:

 

Lütfen adımı Mehmet Şevket Eygi gibilerin hizasına yazmayın.

 

Eğer ille de birinin yanına yazacaksanız...

 

Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının hizasına yazabilirsiniz...

 

Hiç gocunmam...

 

Aksine şeref duyarım.

 

................................

Gönderi tarihi:

Bu Ahmet Hakan'a bazen uyuz olmakla birlikte,bazende sevesim geliyor. Erbakan hoca buna kızını verseydi,bu değişimleri gösterebilirmiydi?sanmıyorum. O anda Beyazıt meydanında olsaydı,bir imamhatiplinin Denizlerin yanında olacağı yalanınada kimse inanmaz,yorma kendini boşuna ismin Denizlerin yanına hiç yakışmaz...!

Gönderi tarihi:

Merhaba sayin Seyrekler,bayadir yoktunuz,hos geldiniz. Merasimi bitirip konuya geciyorum.

Ahmet Hakan, malum bir zamanlar Kanal 7 de anahaber bültenini ve Iskele-Sancak tartisma programini yönetiyordu.Simdiki RTÜK baskani ile Basbakanin basin danismanida Kanal 7 nin adamlariydilar.Ne oldu nasil olduysa Ahmet Hakan kendi ideolojisine tamamen ters baska bir kanala gecti,ve simdide Hürriyette saniyorum.Digerleri ise daha önemli konumlara getirildiler.Kimin sayesinde onun tartismasini yapmiycam.

Ahmet Hakan Kanal 7 de devamli türbani isleyen birisiydi.Yani onun hicbir haberinde türbandan bahsetmedigine sahit olmadim,belki kacirdigim olmustur.

Mehmet Sevket Eygi icin yazdigi yaziyi okudum,samimi olup olmadigi konusunda bir iddiam yok ama Deniz GEZMIS dönemindeki Mehmet Sevket Eygiyi gercek anlamda yorumlamis ve bugünkü Eygi'ninde o günlerdekinden farkli olmadigini vurgulamis.

Olaya bu yönden bakarsak Ahmet Hakan'in yazdiklarina katiliyorum ama onun samimi olup olmadigina degil.

 

 

 

saygilarla :D

Gönderi tarihi:
  • Yazar

baba,

 

mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış

bulunuyorum. ben ne kadar üzülmeyin dersem

yine de üzüleceğinizi biliyorum. fakat bu durumu metanetle

karşılamanı istiyorum. insanlar doğar, büyür,

yaşar, ölürler. önemli olan çok yaşamak değil, yaşadığı

süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. bu nedenle ben

erken gitmeyi normal karşılıyorum. ve kaldı ki benden

evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında

tereddüt etmemişlerdir. benim de tereddüte düşmeyeceğimden

şüphen olmasın. oğlun ölüm karşısında aciz ve

çaresiz kalmış değildir. o bu yola bilerek girdi ve sonunun

da bu olduğunu biliyordu. seninle düşüncelerimiz

ayrı, ama beni anlayacağını tahmin ediyorum. sadece

senin değil, türkiye'de yaşayan kürt ve türk halklarının da

anlayacağına inanıyorum. cenazem için avukatlarıma

gerekli talimatı verdim. ayrıca savcıya da

bildireceğim. ankara'da 1969'da ölen arkadaşım taylan

özgür'ün yanına gömülmek istiyorum. onun için

cenazemi istanbul'a götürmeye kalkma. annemi teselli

etmek sana düşüyor. kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum.

kendisine özellikle tembih et, onun bilim adamı

olmasını istiyorum. bilimle uğraşsın ve unutmasın

ki, bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir.

son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı

belirtir, seni, annemi, ağabeyimi ve kardeşimi

devrimciliğimin olanca ateşiyle kucaklarım.

 

oğlun deniz gezmiş

  • 3 ay sonra...
Gönderi tarihi:
  • Yazar

ABD savaş gemisi İstanbul’da

11 Mart 2008

5155984.jpg

ABD savaş gemisi İstanbul’da

ABD donanmasına ait USS San Jacinto gemisi dört günlüğüne İstanbul Limanı’nı ziyarete geldi.

 

20 yıl önce 1 milyar dolara mal olan San Jacinto, Körfez Savaşı ve Afganistan Operasyonu’nda görev yaptı. Bağlı bulunduğu filodaki uçak gemisini korumak üzere imal edilen kruvazör gemi Marmaris Aksaz Üssü’nde Türk Donanması’yla yangın söndürme tatbikatının ardından İstanbul Limanı’na geldi. 173 metre uzunluğundaki gemide denizden havaya 112 füze bulunuyor. Gemideki 350 mürettebat arasında 6 kadın subay da var. Güvenlik nedeniyle geminin çevresi şamandıralarla kapatılırken, uzun namlulu silahlar taşıyan askerler de sürekli nöbet tuttular.Ardıç AYTALAR/İSTANBUL

Gönderi tarihi:

Eger üniversite gencligi,türban kavgasindan sira bulurlarsa belki Amerikan savas gemisini protestoya giderler demek isterdim ama sanirimki onlar icin türban, savas gemisinden cok cok daha önemlidir,cünkü ucunda Allahi kandirmak ve seyhlerinin emrini yerine getirmek var.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

TÜRK yada KÜRT denizlerin en büyük savaşı tam bağımsız TÜRKİYE için ve maalesef halen bunu sağlayabilmiş değiliz ve böyle giderse işimiz çoook zor...

Gönderi tarihi:
TÜRK yada KÜRT denizlerin en büyük savaşı tam bağımsız TÜRKİYE için ve maalesef halen bunu sağlayabilmiş değiliz ve böyle giderse işimiz çoook zor...

Malesef Deniz Gezmis gibi yurtsever insanlar ülkemizde tek tek yokedildikleri icin bagimsizlik bizim icin sadece bir rüya olacak. Mafya babalarina "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diyen bir zihniyet hakim oldugu icin siyasete, önüne gelen vatani soyup sogana ceviriyor ve bunun adida vatanseverlik oluyor.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Hesabınız varsa, hesabınızla gönderi paylaşmak için ŞİMDİ OTURUM AÇIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.