Misafir rua Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 22 Temmuz seçimlerinden sonra oluşan Meclis'in yeni bir anayasa yapma yetkisine sahip olmadığını, yeni anayasaların sadece bu konu için seçilmiş kurucu meclisler tarafından yapılabileceğini söyledi. Kanadoğlu, "Anayasa'nın değiştirilemez maddeleri engelini bu yolla aşma çabası meşru görülemez. Sonradan yapılacak halkoylaması da bu sonuca meşruiyet kazandıramaz" dedi. Cumhuriyet gazetesinde yer alan habere göre, Kanadoğlu, AKP iktidarının seçim yengisinin getirdiği güven duygusuyla Atatürk milliyetçiliğine, ilke ve devrimlerine dayalı laik Türkiye Cumhuriyeti'ni kendi ideolojisine uygun dinci, oligarşik bir yapıya döndürme çabası içinde olduğunu vurguladı. Sabih Kanadoğlu, ilk 3 madde ile bunlardan ikinci maddede belirtilen ve başlangıç kısmında yer alan ilkelerin virgülüne dahi dokunulamayacağını söyledi. Kanadoğlu, "Ayrıca anayasalar toplumsal bir uzlaşmanın getirdiği sözleşme niteliği ile katılımcı demokrasinin gereklerine uygun, saydam bir hazırlık çalışmasının ürünü olmalıdır" ifadesini kullandı. Taslağın anadilde eğitim olanağı sağlayarak ulus devlet ilkesine, Anayasa Mahkemesi ve HSYK'nin yapısını değiştirerek idari yargıda kamu yararı kavramını kaldırarak yargıya ve yargı bağımsızlığına darbe vurulduğunu kaydeden Kanadoğlu, türban konusunda getirilen serbestliğin ise AİHM kararına aykırı olduğuna ve uygulamasının toplumsal barışa yönelik yeni sorunlar yaratacağına dikkat çekti.* *Alıntıdır. Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 haber bültenlerinde ve hükümet yanlısı gazetelerde adı geçen yeni maddeler vatandaşın hoşuna gidecek tarzdan ama vatandaş ne olduğunu anlamayacak. kelime oyunları ile sözde sivilleştirilmiş ama hiçbir ilkesi olmayan bir muz cumhuriyeti anayasası çıkartıyorlar. medya övgüler yağdırıyor ve düğün bayram havasında dünyada satılmamış hiçbir basın kuruluşu hükümetlerden yana bu kadar taraf olmaz. resmen afyon verilmiş gibi uyutuluyoruz. değiştirilemez değiştirilmesi teklif dahi edilemez denilen yasalar değişiyor. sözde sivil olacak. demokrasi Türkiye'ye geldiğinde çok sevinmiştiler ama demokrasi erken gelmişti binlerce yıl padişahla yaşayan insanlara demokrasi ile verilen haklar hazmedilene kadar çok canlar yandı. şimdi sivilleşen anayasa adı altından bizi ilkesiz ve plansız bırakacaklar ve hiç bir taş yerine oturmamışken altında kalacağız. Türkiye Sevr'e sürüklendi. Alıntı
Φ GuNeSLi_GeCe Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Nedense böyle seçim dönemleri veya Cumhuriyet'in temel esaslarında değişiklik olduğunda Sabih Kanadoğlu gibi isimler gözönüne geliyor. 22 Temmuz gecesi açıklasaydın ya... Yada o tarihin öncesinde. Bıçak kemiğe dayandığında bunları söylemenin bir anlamı kalmıyor Sabih Bey... Temel ilkelerden vazgeçilmediği sürece bu ülkeye hiçbir etki tesir etmez. Ne demiş Yüce İnsan: ''Türk Milleti Bir Bütündür Bölünemez'' Bakalım sivil anayasaya neler getirecek ve neler götürecek. Cumhuriyetimize hayırlı olmasını temenni ediyorum... Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 evet vakitsiz açıklanıyor yalnız bu anayasanın acısı sonra çıkacak korkunç bir oyunun tam ortasında bulunuyoruz yüce Türk milleti bütünü koruyacakmı göreceğiz. daha fazla demokrasi daha fazla özgürlük derken aslında neyin daha fazlasının olacağını göreceğiz. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Nedense böyle seçim dönemleri veya Cumhuriyet'in temel esaslarında değişiklik olduğunda Sabih Kanadoğlu gibi isimler gözönüne geliyor. 22 Temmuz gecesi açıklasaydın ya... Yada o tarihin öncesinde. Bıçak kemiğe dayandığında bunları söylemenin bir anlamı kalmıyor Sabih Bey... İyide AKP seçim öncesinde "biz yeni anayasa yapacağız, değiştirilemez maddeleride değiştireceğiz" mi dedi? yada böylemi girdi seçimlere. "Biz anayasadan Atatürk ilke ve inkilaplarını çıkaracağız" diyerekmi oy istedi ? Herşeyden önce bir partinin seçimi kazandıktan sonra, Seçim vaadleri ve programı arasında yer alan konularla değilde. Seçimlerden önce hiç dile getirmediği bir icraatı gerçekleştirmesi etik değil. Sabih Kanadoğlu gibi bir ismin gözönüne gelmesi gayet normal. Zira kendisi ülkemizin önemli hukukçularından. Şimdi Kanadoğlu'nun bir söylediği önemli. "Peki ne olacak bundan sonra her hükümet yeni anayasamı yapacak?" diyor "her 4 yılda bir yeni anayasamı yapılacak?" diyor. Anayasada değişiklik elbette yapılır. Meclis'in var olma sebeplerinden birisi budur. Ancak Anayasa'nın değiştirilemez hükümlerini değiştirmek bu yeni bir anayasadır. Zira Anayasanın ruhu ve ana ilkeleri bu maddelerdedir. Kaldıki bunların neresinin rahatsız ettiği ve neden değiştirildiği konusunda hükümet hiçbir açıklama yapmamaktadır. Sivil Anayasa argümanıysa o maddelerden hangisi buna engel ? 12 eylül Anayasası. İyide değiştirilemez hükümleri 12 Eylül mü getirdi ?. 12 Eylül Anayasasındaki bireylerin örgütlenme hakları, fikir beyanı hakları ve kimi özgürlüklere getirdiği kısıtlamaları değiştirirsin. Ancak değiştirilemez hükümlerle ilgili yapılacak değişikler 12 Eylül'ü , 27 Mayıs'ı aşan bir konudur. Onlarla ilgilide değildir. Devletin tipini, yapısını ve ilkelerini bu ihtillaller belirlememiştir. Devletin kuruluş ilkeleri üzerinde değişiklikler yapmayı 12 Eylül'e gönderme yaparak şirinleştirmeye çalışmak anlamsız. Peki ne olacak o değiştirilemez hükümler bundan sonra, her iktidar tarafından değiştirilecekmi kendi kafasına göre. Yani her 4 yılda bir devletin, ilkeleri ve yapısı yenidenmi çizilecek. Biz her 4 yılda bir yeni Anayasayamı sahip olacağız ? Bunlar belirsiz ve güncel küçük hesaplar için öngörülmeyen sorular. Artı AKP ci medyayıda anlamak imkansız. Barolar birliği başkanı yeni anayasa hakkında konuşur "o niye konuşuyor halkın iradesine saygı göstersin" , emekli hukukçular konuşur aynı yaklaşım. Sivil toplum örgütleri konuşur aynı yaklaşım. Gerçekten merak ediyorum toplumsal uzlaşıdan anladıkları ne ? Ve halan ben değiştirilemez maddelerin hangisinin bu ülkedeki bir sorunun kaynağı olduğunu anlıyamadım onlar açısından. Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu?nun, ?Yeni anayasaları ancak kurucu meclisler yapabilir? sözleri üzerine Prof. Dr. Ergun Özbudun, ?Kurucu meclisler savaş, ihtilal gibi gelişmelerden sonra oluşur. Buna göre bir anayasa yapabilmek için darbe mi olması gerekir? Normal Meclis devam ederken kurucu meclis oluşturulması mümkün değildir? sözleriyle yanıt vermişti. Kurucu meclis kavramından ne anlaşılması gerektiğini ve yeni bir anayasa hazırlanması için kurucu meclise gerek olup olmadığını 61 Anayasası?nın hazırlanmasında Kurucu Meclis üyesi olarak görev alan akademisyen Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Gazeteci Altan Öymen ve Dr. Alev Coşkun yanıtladı Altan Öymen (61?deki Kurucu Meclis?te gazeteci temsilcisiydi): YENİ TASLAK SIR PERDESİ İÇİNDE HAZIRLANDI Kurucu Meclis olarak seçilmemiş bir meclisin anayasa yapmasına mani yok. Hukuki bir engel yok ama anayasaların yapılması çok ciddi bir iş. Toplumdaki bütün eğilimlerin temsil edilmesi, geniş ölçüde uzlaşmaya dayanması gerekir. Şu andaki anayasa değişikliklerinin müthiş bir sır perdesi içinde hazırlanmış olduğu anlaşılıyor. Böyle bir komisyonun kurulduğu falan bilinmiyordu. Gizli gizli çalışmışlar. Ötekinde 27 Mayıs müdahalesi olduğu zaman hemen İstanbul Üniversitesi?ne görev verilmişti. Onlar bir çalışma yapmıştı. Aynı zamanda Ankara?da Siyasal Bilgiler Fakültesi bir çalışma yapmıştı. Bunlar herkesin gözü önünde oluyordu. Bütün dünya anayasaları da Anayasa Komisyonu?nun önüne konularak ve incelenerek yapıldı. Anayasa Komisyonu?nun görüşmeleri herkese açıktı. Herkesin söz hakkı olacak şekilde Genel Kurul?da çok uzun müzakereler yapıldı. Neticede 61 Anayasası o zamanın Avrupa?daki en demokratik anayasalarından biri oldu. Savaş sonrası özgürlükçü anayasalardan yararlanılarak yapılmıştır. 1982 Anayasası bundan tam bir geriye dönüştür. Yeni anayasada çok gerekli denen hükümlerin bir kısmı da zaten 61 Anayasa?sında vardı, 82 Anayasası?nda kaldırılmıştı. 1961?DEKİ KURUCU MECLİS İHTİLAL ŞARTLARI İÇİNDE ÇALIŞMADI 1961?teki Kurucu Meclis, bir ihtilal sonrasında oluştu fakat hiçbir zaman ihtilal şartları içinde çalışmadı. Kurucu meclisler emir altında diye söyleyenler var. Hiç alakası yok. 61 Anayasası hazırlanırken askeri kanadın isteklerinin çok büyük bir kısmı reddedilmişti. 27 Mayıs darbesi yapıldıktan sonra o zamanki askeri yönetimler içinde ihtilaflar ortaya çıkmıştı. Bir kısmı daha uzun kalmak, bir kısmı da en kısa zamanda demokrasiye geçmek istiyordu. Uzun kalmak isteyen bölüm, 14?ler adıyla Milli Birlik Komitesi?nden tasfiye edildi. O zamanki Kurucu Meclis?in kurulması bir an önce demokrasiye geçmek için atılan bir adımdı. Oradan hatırladıklarımı söylüyorum. Bir kere kapatılmış olan Demokrat Parti dışında diğer bütün partilerden temsilciler vardı. Sağ-muhafazakâr-liberal partilerin temsilcileri de vardı. Bütün illerden temsilciler seçim yoluyla gelmişlerdi. Bunların dışında sivil toplum örgütlerinden yine seçimle gelen- kendi içinde yaptıkları seçimle- kimseler gelmişti. Oktay Ekşi ile ben gazeteciler kuruluşlarından seçilmiştik. Çekişmeli geçen seçimler sonucunda oraya toplumun olabildiğince geniş kesimini temsil eden kimseler girdi. Bunlar arasında anayasa profösörleri çoktu. Anayasa Komisyonu?nun içinde hem anayasa hukukçuları vardı hem de çeşitli kesimleri temsil eden kimseler vardı. Temsilciler Meclisi sivil kesimden gelenlerce oluşturulmuştu. Milli Birlik Komitesi?de ikinci bir meclis gibi çalışıyordu. Yani biz anayasa metnini çok uzun süren yoğun çalışmalardan sonra, bizim Temsilciler Meclisi?nden geçtikten sonra Milli Birlik Komitesi?ne gitti. İtirazlar, tartışmalar oldu. Askerlerin dediği şeylerin bir kısmı da gerçekleşmedi. Prof. Dr. Mümtaz Soysal (61?deki Kurucu Meclis?te akademisyen olarak yer almıştı): KURUCU MECLİSLER İÇİN DARBE GEREKMEZ Kurucu meclisler için darbe gerekmez. Hazırlanmasına herkesin katkısının istendiği anayasalar için kurucu meclis olması ve bunun seçimle oluşması gerekir. Genel seçimlerde başka konular; ekonomi, siyaset konuşulur. Ama anayasa yapmak üzere bir kurucu meclis gerekiyorsa onun seçimi anayasa tartışmakla olur. Yani insanlar tartışacak, kurucu meclise üye yollamak isteyen partiler kendi tezlerini açıklayacak ve insanlar da ona göre oy verecek. Kurucu meclise girecek olanlar görüşlerini yansıtacaklar. İdeal kurucu meclis budur. KANADOĞLU HAKLI Kanadoğlu, özde, ideal bir çözüm olarak haklı. Yapılan değişiklik Anayasa?da köklü bir değişiklik biçiminde ortaya çıkacaksa, örneğin laik bir Cumhuriyet?ten pek o kadar laik olmayan bir Cumhuriyet?e geçilecekse, rejimin renginde önemli bir değişiklik yapılıyorsa sanki darbe olmuşçasına bir kurucu meclis ister istemez akla geliyor. Kurucu meclis hukuken zaruri değil, ama siyaseten daha doğru olurdu. Son seçimde pek Anayasa tartışması yapılmadı. Ekonomi ve cumhurbaşkanlığı konuşuldu. Ama anayasa tartışmaları yapılarak gidilmiş bir seçim olsaydı az çok ona kurucu meclis gözüyle bakabilirdik. 1961 Anayasası yapılırken şimdikine benzer durumlar oldu. Biz Siyasal Bilgiler Fakültesi?nde -o zaman asistandım- bizim tezimiz, ?bu anayasanın yapılması için seçimle oluşacak bir kurucu meclis gerekir, aksi takdirde tartışmalı kalır? dedik ama dinlenmedi. Ardından onun yerine kurucu meclis adıyla tam seçime dayanmayan iki meclisli bir meclis oluşturuldu. Bir kanadı 27 Mayıs Hareketi?ni yapmış olan subayların oluşturduğu ?Milli Birlik Komitesi? idi. Diğer kanadı da ?Temsilciler Meclisi? adını aldı. Meslek kuruluşlarından, devletin önemli organlarından, yargı organlarından, sendikalardan temsilciler Temsilciler Meclisi?ne yollandı. Dolayısıyla ideal, seçimden çıkmış bir kurucu meclis değil ama o günün koşullarına göre oluşturulabilecek bir kurucu meclis oluşturuldu. Askerler sonuçta o Meclis tartışmalarında sivillerin oluşturduğu, Temsilciler Meclisi?nin ağır gelmesine razı oldular. 61 Anayasası?nın az çok demokratik oluşunda Temsilciler Meclisi?nin de az çok demokratik olması rol oynadı. ANAYASAYA HALK İRADESİ YANSIMALI Bugünkü Meclis karar verirse buna da karar verebilir, der ki: ?Biz kendimizi kurucu meclis kabul etmiyoruz. Böyle bir tartışmayla gelmedik. Böyle bir meclis kurulsun? diyebilir. Kendisini lav eder. Böyle bir meclis kurulur. Ama o meclis bir seçimden çıkmalıdır. Önemli olan bunun arkasında halkın iradesinin bulunması gerekir. Çünkü Anayasa bir çeşit toplum sözleşmesidir. Toplumun tam olarak o meclise yansıması gerekir. Dr. Alev Coşkun (Kurucu Meclis?in seçimle gelmiş, partili en genç üyesi): HALK TARAFINDAN SEÇİLMİŞ ÖZEL BİR MECLİS OLMASI LAZIM Şimdi yapılacak olan anayasa halkoyuna sunulacak olsa bile o anayasanın metinini hazırlayacak Meclis?in de halk tarafından seçilmiş özel bir meclis olması lazım. Herkesi kapsayan bir Anayasa yapılması lazım. Böyle olursa sorunlar ortadan kalkar. Bu mükemmel Anayasa tartışma yaratmadı mı? 61 Anayasa?sından sonra yıllarca ?bu anayasa bize dardır, boldur? tartışmaları yapıldı. Ergun Özbudun?un başkanlığını yaptığı komisyonun ortaya çıkaracağı anayasa, AKP?nin çoğunlukta olduğu bir meclis tarafından kabul edilecek ve tartışmalar çıkacak. Bu meclis bütün ülkeyi temsil etmiyor. DYP ve ANAP?ın da temsil edildiği bir meclis olmuş olsaydı, ileride doğacak tartışmalar ortadan kalkardı. Bu Anayasa yıllarca uygulamada kalacak. AKP?nin dayatma anayasası ülkede sorunlar yaratır. Özbudun?un sözlerine kendi kitabından alıntıyla cevap vermek istiyorum. Prof. Özbudun?un 2002?de 7. baskısı yapılan ?Türk Anayasa Hukuku? kitabının 147. sayfasında, kurucu iktidarlar ve anayasa yapma konusunu ele almış. Burada ?asli kurucu iktidar? diye bir deyim var: Bir devletin anayasasını yapma veya değiştirme, o devletin siyasal yapısını belirleme yetkisine sahip iktidara ?kurucu iktidar? adı veriliyor. ÖZBUDUN KENDİ KİTABINI NİYE İNKAR EDİYOR? Ergun Özbudun?un da kabul ettiği gibi 1920 ile 23 yılları arasında Türkiye?de asli bir kurucu iktidar vardı. Oradaki meclisler yeni bir devletin kuruluşunu sağlıyorlar. O meclisler için de ?kurucu meclis miydi?? diyorlar. Evet, Özbudun?un kitabında da bu kabul ediliyor. Peki, meclisler anayasayı değiştiremiyecekler mi? Meclisler Anayasayı değiştirebilirler. Nitekim 61 Anayasası değişmiştir. 82 Anayasası bir darbeyle ortaya çıkmıştır ve gerici bir anayasadır. Ama biz şimdi yeni bir anayasa yapıyoruz. Özbudun?un kitabında bu var. Kendi kitabını niye inkar ediyor? Yeni bir anayasa yapılıyor. Yani 1982 Anayasası değişmiyor, yepyeni bir anayasa yapılıyor. Yeni bir anayasanın gelişinde muhakkak bir bunalım, bir sorun vardır ki, siyasal iktidar yeni bir anayasanın yapılmasını istiyor. Kendi kitabının ana fikrini inkar eden bir anayasa hukukçusunu kuşkuyla karşılıyorum. (Alıntıdır) Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 14 Eylül , 2007 AKP yandaşı ESKİ Solcular ve YENİ Liberaller, "AKP iktidarı desteklenmeli; bu iktidar İslamı demokratikleştiriyor" diyor. AKP, İslam'ı mı demokratikleştiriyor, yoksa Demokrasi'yi mi İslamlaştırıyor? Tek tanrılı dinlerin zaman içinde demokratikleşmelerinin ve laikleşmelerinin yani laik ve Demokratik bir düzenle birlikte yaşamalarının olanaklı mıdır ki?... Din esaslarına göre yönetilen Ülkelerde bunu gözlemliyemiyoruz... Oysa Müslüman ülkeler arasında ise; Din esaslarına göre değilde, demokratik esaslara göre yönetilen, Türkiye Cumhuriyeti(tek ve biricik de olsa) İslam'ın da laik ve Demokratik bir rejim içinde yaşayabileceğini kanıtladı. Ama siz bunu gelin de köktendinci ulemaya veya militanlara anlatın: Onlara göre Allah'ın yarattığı insan toplumları, Allah'ın emirlerine göre yönetilir, insanların yaptığı yasalara göre değil. Tabii Peygamber Rahmeti Rahman'a kavuştuğuna göre, Günün değişen koşullarına göre Allah'ın emirlerini kim tebliğ edecek pek beli değil; Genellikle bir İmam veya bir Ulema Meclis'i bu işlevi görüyor ve onların yorumları Allah'ın emri sayılıyor. Tabii bu köktendinci görüşlerin demokratikleşmesi olanaklı değil. Ama yine de Müslümanlığın da laik bir ülkede yaşayabileceği düşünülebilir (?), Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti deneyimi, bu nedenle insanlık tarihi açısından çok önemli. Şimdi dinciler ve ona destek veren eski solcular ve liberaller, AKP iktidarının, İslami kökenden gelen bir yönetim olarak, temsil ettiği dinci görüşü yani İslam Devleti modelini demokratikleştireceğini savunuyorlar. Oysa burada unutulan nokta, Türkiye'de İslam'ın zaten demokratikleşmiş olduğu, Köktendinci İslamcı grupların bu demokratikleşmeyi geri çevirmek istedikleridir. Yani mevcut rejimden İslam adına geri gidiş, Demokrasiyi ortadan kaldıracaktır. Bu nedenle ısrarla tesettürü kamu alanına sokmaya çalışan, Eğitimi İslami temellere dayayan AKP'nin, Anayasa'da ve yasalarda yapacağı değişikliklerle uzun vadede mevcut laik ve Demokratik rejimimizi İslamlaştıracak ve böylece Demokrasi'nin ortadan kalkmasına olanak sağlıyacaktır. Üstelik bu oluşum mutlaka sert yasaklar ve keskin yasalarla değil, başta Anayasa değişikliği olmak kaydıyla, yumuşak geçişlerle teşvik edilen "mahalle baskısı" yoluyla gerçekleştirilecek. Son haftanın iki olayını anımsayalım: Artık şehirlerarası otobüslerde yolcular (sanki şehirlerarası seyahat eden Müslüman "seferi" sayılmazmış ve namazı "kazaya" kalmazmış gibi) zorla namaz molası verdiriyor Oryantal dansözler, üstelik kendi örgütleri aracılığıyla ve gönüllü olarak, kıyafetlerine, göbeklerini ve bacaklarını fazla göstermeyecek giyim standartları getirmek istiyor. Fazla söze gerek var mı? AKP,Anayasa'da ve yasalarda yapacağı değişikliklerle Uzun vadede mevcut laik ve Demokratik rejimimizi İslamlaştıracak ve böylece Demokrasi'nin ortadan kalkmasına olanak sağlıyacaktır. Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 evet kesinlikle yapılmak istenen bu laik ve demokratik düzen onlar için zaten tren varmak istedikleri istasyona gelince inecekler. ben akp nin yaptığı her şeye alkış tutanları o zaman görücem ama onuda göremem daha fazla narkoz verilir uyutulurlar bizim gibiler içinde bir düşünceleri vardır. insanlar neden din devleti ister bir yönetimine talip olanların asıl amaçları din ile maskelenmek ***** dindarın bunu istemesiyse tamamen cehaletinden. Alıntı
Φ avniler Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 yapılan anayasada refaranduma gidecek bütün korku gene göbeğini kaşıyan adam korkusu 82 anayasası kadar evet oyu almasada demokratik bir referandum en azından Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 en iyisi bir cuntacı grubu gelsin ve sonra yeni bir anayasa yapsın. geçmişimizde tecribeleri oldugu için zorlanmayız. anayasanın 'toplumsal sözleşme' anlamına geldigini mi soruyorsunuz? teferrutla vakit kaybetmemek lazımdır. yeni bir anayasa için yeni bir darbe yapmak lazım anlaşıldı.. not; dayatmalarla, baskılarla, militarist kuşatmalarla söz konusu anayasada istenileni veremeyecekdir. siyaseti, bürokrasiyi, en önemliside topluma yayılmış militarist zihni durum ile sivil bir anayasa zor gibi... korkularla yönetilmeye itiraz etmedigimiz sürece, toplum olarak sivilleşemeyecegiz... Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 en iyisi bir cuntacı grubu gelsin ve sonra yeni bir anayasa yapsın.geçmişimizde tecribeleri oldugu için zorlanmayız. anayasanın 'toplumsal sözleşme' anlamına geldigini mi soruyorsunuz? teferrutla vakit kaybetmemek lazımdır. yeni bir anayasa için yeni bir darbe yapmak lazım anlaşıldı.. not; dayatmalarla, baskılarla, militarist kuşatmalarla söz konusu anayasada istenileni veremeyecekdir. siyaseti, bürokrasiyi, en önemliside topluma yayılmış militarist zihni durum ile sivil bir anayasa zor gibi... korkularla yönetilmeye itiraz etmedigimiz sürece, toplum olarak sivilleşemeyecegiz... darbe yapılsın diyen yok. çarpıtma konusundaki uzmanlığını burada da gösteriyorsun aslan34. dayatmaları yapan akp hükümetidir. herzaman yaptıkları gibi, kendi aralarında kendi kafalarınca, istedikleri değişiklikleri yaparak hedeflerine ulaşma peşindeler. bu antidemokratik eğilim türkiye'yi geriyor. eğer yarın bir darbe olursa bunun sorumlusu akp hükümeti olacaktır. akp yi desteklemeyenleri militan,baskıcı vs. yapıverdiniz. korkularla yönetilmekten bahsediyorsun; acaba bu ülkeyi kim yönetiyor? Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 darbe yapılsın diyen yok. çarpıtma konusundaki uzmanlığını burada da gösteriyorsun aslan34. dayatmaları yapan akp hükümetidir. herzaman yaptıkları gibi, kendi aralarında kendi kafalarınca, istedikleri değişiklikleri yaparak hedeflerine ulaşma peşindeler. bu antidemokratik eğilim türkiye'yi geriyor. eğer yarın bir darbe olursa bunun sorumlusu akp hükümeti olacaktır. akp yi desteklemeyenleri militan,baskıcı vs. yapıverdiniz. korkularla yönetilmekten bahsediyorsun; acaba bu ülkeyi kim yönetiyor? anayasa degişikliklerini eleştirenler neden alternatif bir anayasa ile ortaya çıkmıyorlar.? birileri askeri darbeler sonrası gelen anayasalara alıştıgı için olsa gerek, yeni süreçleri içselleştirmekde zorlanıyorlar. öyle ya, kolay degil bu konsrp dışına çıkmak onlar için. eski anayasa profları sorarlarmış paşalara ' efendim nasıl bir anayasa olsun' diye.. mesele akp nin meseleside degil, sorun 12 eylül rejiminin 'kutsal devlet' anlayışı ile kotardıgı darbe anayasasıdır. kimileri de taslak halindeki anayasayı ögrenememekden şikayet ediyorsu, sanki anayasa yapılıyormuş gibi. adı üstünde taslak. darbeler sonrası hazırlananlar acaba nasıl oluyordu, merak etmeye deger dogrusu. korkularla sadece ülkemiz degil, tüm dünya yönetiliyor. dünyanın efendilerinin iz düşümünden gidenlerdir bu ülkeyi korkularla yönetenler. Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 anayasa degişikliklerini eleştirenler neden alternatif bir anayasa ile ortaya çıkmıyorlar.?birileri askeri darbeler sonrası gelen anayasalara alıştıgı için olsa gerek, yeni süreçleri içselleştirmekde zorlanıyorlar. öyle ya, kolay degil bu konsrp dışına çıkmak onlar için. eski anayasa profları sorarlarmış paşalara ' efendim nasıl bir anayasa olsun' diye.. mesele akp nin meseleside degil, sorun 12 eylül rejiminin 'kutsal devlet' anlayışı ile kotardıgı darbe anayasasıdır. kimileri de taslak halindeki anayasayı ögrenememekden şikayet ediyorsu, sanki anayasa yapılıyormuş gibi. adı üstünde taslak. darbeler sonrası hazırlananlar acaba nasıl oluyordu, merak etmeye deger dogrusu. korkularla sadece ülkemiz degil, tüm dünya yönetiliyor. dünyanın efendilerinin iz düşümünden gidenlerdir bu ülkeyi korkularla yönetenler. mağdem akp yeni ve sivil bir anayasa yapmak istiyor, neden bunu tüm kesimlerin görüşlerini alarak hazırlamıyor. bu yapılanın askeri darbe anayasalarından ne farkı var? öyle ya onlar da dayatmayla yapıldı, bu da dayatmayla yapılıyor. bence birilerinin birşeyleri içselleştirmesi gerekiyorsa; önce akpliler demokrasiyi içselleştirmelidir. aksi halde gerginlikten kurtulamayacağız. eski anayasaların nasıl yapıldığını birinci ağızlardan anlatılanları yukarıda alıntıladım. isterseniz bir okuyun. orada nasıl yapıldığı yazıyor. onlar bile bugünkü radikal bakış açısıyla hazırlanmamışlar. 12 eylül anayasasına en çok karşı çıkan bizdik. o zaman neredeydiniz. bu ülkeye darbe döneminde yapılmış bir anaysa değil, Atatürk'ün göserdiği çizgide daha demokrat, daha uygar, ileri bir anayasa yakışır derken biz sizler nerelerde ne yapıyordunuz? son sarfettiğin cümleye de aynen katılıyorum: "korkularla sadece ülkemiz degil, tüm dünya yönetiliyor. dünyanın efendilerinin iz düşümünden gidenlerdir bu ülkeyi korkularla yönetenler." bak bu çok doğru. ama bunu bana değil, başkalarına söyleyeceksin sevgili dostum. bu ülkeyi ben yönetmiyorum, yönetenleri de alkışlamıyorum. bu zihniyete oy da vermiyorum. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Rua maksat başka sivil anayasada numara temeli olmayan ama götürüsü çok olan Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Rua maksat başka sivil anayasada numara temeli olmayan ama götürüsü çok olan eh görünüş öyle. ne kadar objektif bakmaya çalışsam da gördüklerim dünkünün daha kötüsü oluyor. umarım yarın bütün bunların bedelini ödemek zorunda kalmayız. ama buradan diyorum ki: eğer bir yanlışlığın bedeli ödenirse bunu ben ve benim gibi düşünmeyenler, yani hepimiz ödeyeceğiz. yanlışı yapanlar da yapmayanlarda bedel ödüyor. ilk 4 maddede değişiklik yapılmadığını düşünüyordum. geçenlerde baktım ki, evet bunlarda değişiyor. değiştirlmesi yasak olan metinlerle oynamaya,bu gerginliği yaratmaya ne gerek vardı. bir daha söylüyorum,eğer sonuçta bir kaos ortamı oluşacaksa bunun en baş sorumlusu ve baş aktörü akp nin genel başkanı recep tayyip erdoğandır. Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 nerede bu ülkenin Anayasa Mahkemeleri değiştirilmesi teklif dahi edilemezler değişiyor ayakta uyuyoruz... Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Biz demişdik, bu akp rejimi esaslı bir şekilde sallayamaz diye, esaslısını bıraktık tık yok.... miadı dolmuş mevcut rejimle devam.... Açıklanan yeni anayasanın ?bürokrat korkusu? koktuğunu belirten Engin Ardıç, hükümetin bir şeyler yapma isteğinin ?Asker gene darbe yapar mı?? korkusu ve denge arayışı çabasıyla büyük oranda suya düştüğünü ifade ediyor. Engin Ardıç, ?sivil anayasa?yı yorumluyor: Dağ fare mi doğuracak? Dağ fareyi doğurmak üzere Kemalistler korkmasınlar, yumuşak bir anayasa geliyor... Dağ fare doğuracak! Çünkü yeni anayasa taslağı buram buram ?bürokrat korkusu? kokuyor, Profesör Ergun Özbudun?a kızmanıza hiç gerek kalmadı. Boşuna telaşlandınız. Hükümet ?bir şeyler yapmak? istiyor ama tam da başaramayacak. ?Bürokrasi ne der? endişesi, ?asker gene darbe yapar mı? korkusu, denge arayışı çabası, yeni taslakta fena halde sırıtıyor. Cumhurbaşkanı seçiminde sağlanamayan şu ünlü ?uzlaşma?, galiba bu sefer burada sağlanacak! Yeni taslakta Milli Güvenlik Kurulu?na dokunulmamış, yalnızca kuruldan jandarma genel komutanı çıkarılıp kurulun ?paşalar cephesi? bir kişi azaltılmış... ?Doğal hakim? ilkesi getirilmemiş, yani siviller gene askeri mahkemelerde yargılanabilecekler. Din dersi gene zorunlu ders, ancak istemeyen dilekçe vererek girmeyebilecekmiş... Bizim çocukluğumuzda da öyleydi... Fakat veliler ?okul idaresi ve arkadaşları sonra ne der? endişesi içinde kalırlar, hiçbir veli çocuğunu bu dersten muaf tutmazdı... Biz de ?dersi kıran gayrımüslim arkadaşlara gıpta ede ede? o derse kuzu gibi girerdik... ?Mahalle baskısı? deyimi henüz icat edilmemişti. Din dersi, ?din kültürü dersine? dönüştürülmedikçe bütün bu ?reform benzeri numaraların? hiçbir anlamı yoktur. Değiştirilemez maddeler de aynen kalıyorlar... Örneğin, ?eskisinin prozodisi bozuk, yarışma açalım, yeni bir milli marş besteletelim?, ya da ?başkenti Ankara?dan Kayseri?ye aktaralım? diyebilmek gene yasak... (Öyle yapalım demiyorum, canı çekene öyle yapmayı tartışabilme ve önerebilme özgürlüğü istiyorum. Kabul görmez, o ayrı.) Cumhurbaşkanında yüksek öğrenim şartı aranarak, gene seçkincilik yapılmış. Hiç öyle ?sistemi temelden sarsacak gelişme? falan yok, muhalif politikacıların korktukları gibi... Artı puan, üniversitelerin kendi rektörlerini kendileri seçmeleri, yıllardır savunduğumuz şekilde. Fakat, yalnızca planlama ve koordinasyon görevi verilse bile, YÖK kalıyor! Üniversitelere ?mali özerklik? gene yok. Seçimle gelmiş belediye başkanının, İçişleri Bakanı tarafından görevden alınabilmesi gibi antidemokratik uygulamalar gene var mı? Prof. Özbudun kaldırmış ama parti mahfillerinde bu konu havada kalmış. Cumhurbaşkanı yüksek hakimleri atayamayacak ama Adalet Bakanı?nın hakim ve savcı atamalarındaki ağırlığı ortadan kalkacak mı? Belli değil. Eh, üniversiteye çarşaf, mayo, kısa etek, sarık, şalvar, cüppeyle girmek de gene yasak. Türban konusunun taslağa girmesi ya da girmemesi başbakana bırakılmış. Başbakan da topu taca atarsa ne olacak? Bir hükümetin türbanı serbest bırakabilmesi, onun yerine gelecek başka bir hükümetin yasaklayabilmesi kabul edilecek, iki tarafa da mavi boncuk mu verilecek? Memur dokunulmazlığı da, MİT ve TSK için açık, diğer memurlar için gizlice, gene korunmuş. İttihatçılar?ın ünlü Memurin Muhakemat Kanunu ilkeleri yok edilmemiş, azıcık sulandırılmış. Her an yeni bir kanun yapıp bu dokunulmazlığı bütün memurlara ?teşmil? etmek gene mümkün. Türkiye Cumhuriyeti?ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk denecekmiş... Eskiden ne deniyordu, pigme mi? Demek ki bazı arkadaşların ısrarla istedikleri gibi kurucu meclis açmaya, toplumun en geniş kesimlerinden katılım aramaya, yani işi böyle birtakım ?suret-i Hak kılıflarıyla? yokuşa sürmeye falan hiç gerek yokmuş, bu iktidardan da buraya kadarmış... Herkesin maçasının da bir ?sıkma haddi? varmış... Ne diyelim? Atatürk?ün ?idare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamazlar? sözünü mü hatırlatalım, yoksa ünlü fıkrayı mı zikredelim, madem öyleydi, biz bunu neden yedik? Engin Ardıç / Akşam Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 nerede bu ülkenin Anayasa Mahkemeleri değiştirilmesi teklif dahi edilemezler değişiyor ayakta uyuyoruz... boşuna gürültü yapıyorsunuz. akp laikçiler için bir sünger dir. süngerdir akp şimdilik, adamlar bas bas bagırıyor 'bizim rejimle işimiz yok' diye... militarist zihniyet ile hiç bir şey olmaz bu ülkede.. Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Biz demişdik, bu akp rejimi esaslı bir şekilde sallayamaz diye, esaslısını bıraktık tık yok....miadı dolmuş mevcut rejimle devam.... Açıklanan yeni anayasanın ?bürokrat korkusu? koktuğunu belirten Engin Ardıç, hükümetin bir şeyler yapma isteğinin ?Asker gene darbe yapar mı?? korkusu ve denge arayışı çabasıyla büyük oranda suya düştüğünü ifade ediyor. Engin Ardıç, ?sivil anayasa?yı yorumluyor: Dağ fare mi doğuracak? Dağ fareyi doğurmak üzere Kemalistler korkmasınlar, yumuşak bir anayasa geliyor... Dağ fare doğuracak! Çünkü yeni anayasa taslağı buram buram ?bürokrat korkusu? kokuyor, Profesör Ergun Özbudun?a kızmanıza hiç gerek kalmadı. Boşuna telaşlandınız. Hükümet ?bir şeyler yapmak? istiyor ama tam da başaramayacak. ?Bürokrasi ne der? endişesi, ?asker gene darbe yapar mı? korkusu, denge arayışı çabası, yeni taslakta fena halde sırıtıyor. Cumhurbaşkanı seçiminde sağlanamayan şu ünlü ?uzlaşma?, galiba bu sefer burada sağlanacak! Yeni taslakta Milli Güvenlik Kurulu?na dokunulmamış, yalnızca kuruldan jandarma genel komutanı çıkarılıp kurulun ?paşalar cephesi? bir kişi azaltılmış... ?Doğal hakim? ilkesi getirilmemiş, yani siviller gene askeri mahkemelerde yargılanabilecekler. Din dersi gene zorunlu ders, ancak istemeyen dilekçe vererek girmeyebilecekmiş... Bizim çocukluğumuzda da öyleydi... Fakat veliler ?okul idaresi ve arkadaşları sonra ne der? endişesi içinde kalırlar, hiçbir veli çocuğunu bu dersten muaf tutmazdı... Biz de ?dersi kıran gayrımüslim arkadaşlara gıpta ede ede? o derse kuzu gibi girerdik... ?Mahalle baskısı? deyimi henüz icat edilmemişti. Din dersi, ?din kültürü dersine? dönüştürülmedikçe bütün bu ?reform benzeri numaraların? hiçbir anlamı yoktur. Değiştirilemez maddeler de aynen kalıyorlar... Örneğin, ?eskisinin prozodisi bozuk, yarışma açalım, yeni bir milli marş besteletelim?, ya da ?başkenti Ankara?dan Kayseri?ye aktaralım? diyebilmek gene yasak... (Öyle yapalım demiyorum, canı çekene öyle yapmayı tartışabilme ve önerebilme özgürlüğü istiyorum. Kabul görmez, o ayrı.) Cumhurbaşkanında yüksek öğrenim şartı aranarak, gene seçkincilik yapılmış. Hiç öyle ?sistemi temelden sarsacak gelişme? falan yok, muhalif politikacıların korktukları gibi... Artı puan, üniversitelerin kendi rektörlerini kendileri seçmeleri, yıllardır savunduğumuz şekilde. Fakat, yalnızca planlama ve koordinasyon görevi verilse bile, YÖK kalıyor! Üniversitelere ?mali özerklik? gene yok. Seçimle gelmiş belediye başkanının, İçişleri Bakanı tarafından görevden alınabilmesi gibi antidemokratik uygulamalar gene var mı? Prof. Özbudun kaldırmış ama parti mahfillerinde bu konu havada kalmış. Cumhurbaşkanı yüksek hakimleri atayamayacak ama Adalet Bakanı?nın hakim ve savcı atamalarındaki ağırlığı ortadan kalkacak mı? Belli değil. Eh, üniversiteye çarşaf, mayo, kısa etek, sarık, şalvar, cüppeyle girmek de gene yasak. Türban konusunun taslağa girmesi ya da girmemesi başbakana bırakılmış. Başbakan da topu taca atarsa ne olacak? Bir hükümetin türbanı serbest bırakabilmesi, onun yerine gelecek başka bir hükümetin yasaklayabilmesi kabul edilecek, iki tarafa da mavi boncuk mu verilecek? Memur dokunulmazlığı da, MİT ve TSK için açık, diğer memurlar için gizlice, gene korunmuş. İttihatçılar?ın ünlü Memurin Muhakemat Kanunu ilkeleri yok edilmemiş, azıcık sulandırılmış. Her an yeni bir kanun yapıp bu dokunulmazlığı bütün memurlara ?teşmil? etmek gene mümkün. Türkiye Cumhuriyeti?ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkese Türk denecekmiş... Eskiden ne deniyordu, pigme mi? Demek ki bazı arkadaşların ısrarla istedikleri gibi kurucu meclis açmaya, toplumun en geniş kesimlerinden katılım aramaya, yani işi böyle birtakım ?suret-i Hak kılıflarıyla? yokuşa sürmeye falan hiç gerek yokmuş, bu iktidardan da buraya kadarmış... Herkesin maçasının da bir ?sıkma haddi? varmış... Ne diyelim? Atatürk?ün ?idare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamazlar? sözünü mü hatırlatalım, yoksa ünlü fıkrayı mı zikredelim, madem öyleydi, biz bunu neden yedik? Engin Ardıç / Akşam senden şu engin ardıç ın düşük menzilli komik yazılarını kopyalayıp durmamanı ve benimle kendi düşünceni ve bakış açını kendi ifadelerinle paylaşmanı rica ediyorum. bu yazıya verecek bir cevabım yok; çünkü engin ardıç okumak için harcayacak vaktim yok. eğer benim yukarıda belirttiğim düşüncerime vereceğin, kendine ait bir cevabın olacaksa onları alayım lütfen. ona göre tartışmaya devam ederiz. Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 boşuna gürültü yapıyorsunuz. akp laikçiler için bir sünger dir. süngerdir akp şimdilik, adamlar bas bas bagırıyor 'bizim rejimle işimiz yok' diye... militarist zihniyet ile hiç bir şey olmaz bu ülkede.. herhalde kendinde inanmıyorsun ne oldu akp den umduğunu bulamadınmı daha fazla islam daha fazla özgürlük diyorsun ya rejimle kavgası olanlar nasılda belli oluyor. antilaikçiler Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 boşuna gürültü yapıyorsunuz. akp laikçiler için bir sünger dir. yani akp'nin laik olmadığını mı söylemiş oluyorsun aynı zamanda? laikler için bir sünger ise demekki laik değil. laiklerin karşısında.yani bir laikler var bir de laiklerin eleştirilerine hedef olan akp var.ne dersin? Alıntı
Φ GuNeSLi_GeCe Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Bir insan herhangi bir düşünceye sahip olabilir ve toplumun genelinin partisini desteklemese de tutabilir. Sosyalist Demokrat olursun fakat AKP'ye kendini yakın hissedersin. Aşırı Laikçi olmana rağmen sırf AKP çatısı altındasın diye Antilaik sözlerine maruz kalırsın. AKP dışında elle tutulur gözle görülür ve istikrarl bir parti varsa bırakın da o tutulsun? O desteklensin? Düşünceye göre bakılırsa CHP'yi desteklemek gerekiyor. Fakat yıllardır muhalefet, yıllardır ***** bir halde... Kimin bu hale getirdiğini de bilemediğimiz için AKP en kestirme yoldur. Bir yanlışı olduğunda AKP'yi de o koltuktan indiririz / indirirler / indirilir... Saygılar... (Laiklere ve Antilaiklere...) Alıntı
Misafir rua Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Bir insan herhangi bir düşünceye sahip olabilir ve toplumun genelinin partisini desteklemese de tutabilir. Sosyalist Demokrat olursun fakat AKP'ye kendini yakın hissedersin. Aşırı Laikçi olmana rağmen sırf AKP çatısı altındasın diye Antilaik sözlerine maruz kalırsın. AKP dışında elle tutulur gözle görülür ve istikrarl bir parti varsa bırakın da o tutulsun? O desteklensin? Düşünceye göre bakılırsa CHP'yi desteklemek gerekiyor. Fakat yıllardır muhalefet, yıllardır ***** bir halde... Kimin bu hale getirdiğini de bilemediğimiz için AKP en kestirme yoldur. Bir yanlışı olduğunda AKP'yi de o koltuktan indiririz / indirirler / indirilir... Saygılar... (Laiklere ve Antilaiklere...) bunları benim yazıma hitaben söylüyorsanız ben aslan34 ün yazısına karşılık bir soru sordum. henüz bir iddiada bulunmadım. yazdıklarından öyle bir sonuç çıkarılabileceğini düşünüyorum. o konuda kendisinden ayrıntılı bir açıklama bekliyorum. Alıntı
Φ BlackCADY Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 tabi çok geç kalınmazsa. burada yanlıştan söz edilmiyor burada kasıt var deniyor Akp zihniyeti ile o partiye oy vermişlerin tamamı aynı değil zaten çoğunluğu iyi niyetli birde mevzu dindarlık olunca Akp parsayı götürdü. muhalefet sorunlu muhalefet sorunu gösteriyor ve gerçekten mesele çok ciddi ama meselenin çözümüne yönelik proje üretmiyor Akp gibi organize ve militarist mantık Chp de yok. Akp yi koltuktan indirmek için daha ne yapması gerekiyor? ne söylesek inanmayacaksınız Akp karşıtı olanlara darbeciler diyorlar elbette Akp yi savunanlarada antilaik denir. bu adamlar dün başka konuşup bugün başka konuşuyorlarsa takiye yapıyorlar demek. ve sorun aşılması zor hale geldi. bizi kimse kurtaramaz. Alıntı
Misafir aslan34 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 herhalde kendinde inanmıyorsun ne oldu akp den umduğunu bulamadınmı daha fazla islam daha fazla özgürlük diyorsun ya rejimle kavgası olanlar nasılda belli oluyor. antilaikçiler akp yi hiç bir zaman İslami ideallerim için savunmadım. sadece biraz daha özgürlük, az bi az adalet, vatandaş için. ****** *******. laik oldugumu da hiç bir zaman söylemedim. mevcut rejiminde gayri insani ve ahlaki ve adil olmadıgını her zaman söyledim. adaletsizlik varsa söylerimde. kimden gelirse gelsin. bilmiyorum siz kimi okuyup kime cevap veriyorsunuz. komik olmayalım. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.