Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 22 Ağustos , 2007 Bir rüzgar mıydın da,şöyle bir esip geçtin? Yapraklarını döküp,dallarını kırdın içimdeki duygu çınarının! Neydin sen?!.. Bir ışık demetimiydin de Rabbim bu demeti çok güzel yarattığı nadide bir kalıp içinde sundu bana?.. Bir aynamıydın ki, gözlerimi kaybettim içinde ve şimdi ne seni,ne de kendimi görebiliyorum? Neden bir an, pencerelerine varana değin açtın bana gönlünü? Sonra bir başka diliminde zamanın,esrarlı bir havaya bürünerek,kapıları bile kapattın yüzüme?.. Bir şiir miydin? İçimi doldurdun gizemli mısralarınla,intizarınla? Şimdi her mısra,boşluğa asılıp kaldı yapayalnız!.. Bir masal mıydın,kuşların geceleyin ruhuma anlattığı? Bir efsane miydin, çağların ötesinden kopup gelen? Yoksa bulutların kulağıma fısıldadığı bir nağme miydin? Neydin sen?!.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 24 Ağustos , 2007 Çocuksun Sen Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen Kum taneleri var ya onlardan birindeyim Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum. Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil Ahmet Telli Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ağustos , 2007 Özgürlük dedin mi, uçsuz bucaksız olmalı Deniz gibi, gök gibi mavi olmalı rengi, Çekip gidecek kadar çocuk, Pişman olup dönecek kadar cesur olmalı yüreği insanın, Laf söyletmemeli geçmişine geleceğine, Bugünü zaten sorma gitsin yaşamalı ne varsa, Yürekli olmalı son demine kadar.... Özgürlük dedin mi, gözü kara olmalı insanın, Taş gibi sert, su gibi duru olmalı bir yerden sonra, Canına kıyacak kadar basına buyruk, Hesap soracak kadar bağlı olmalı sıkı sıkıya Ağlayarak gözlerini yıkamalı insan küçük duraklarda, Bir kalp sızısı yaşamalı, olmadık bir yerinde hayatının, Bir umudu olmalı, yaşama sevinci gibi Elinde tuttuğu, tutamadığı ne varsa yaşatmalı gönlünde.... Kadere boyun eğmek yok bu devirde, Kadere boyun eğdirmek yerine.. Şansa tepeden bakmalı insan, Hadi canım sende gülümsemesiyle... Buldun mu yaşayacaksın ne varsa hayatında, Kaybetmeyi göze alacaksın ki sevebilesin Ateşlere atacaksın yüreğini sorgusuzca, Dönüp arkanı gideceksin yorulduğun yerde.. Tüketmeyeceksin, tükenmeyeceksin de... Beklemeyecek, hep vereceksin kendinden de öte... Özgürlük dedin mi, sıkı sıkı tutacaksın hayatı bir yerinden, Bir yanın tutsak, bir yanın haylaz olacak.. Adına toz kondurmayacaksın yanındakinin, Savunmasız aşklara yer yok hayatında... Koş koşabildiğin kadar o halde, Duraklama akşamlarda yaşanmaz hayal kırıklıkları, Gözü kara yüreklerde büyür büyüdükçe sevda, Tüm düşleri gerçek yapabiliyorsan, yaşıyorsun hayatta... Benim düşlerimle, senin gerçeklerin neden yan yana... Var bir bildiği hayatının, Anlam katıyor her nefeste yüreğin gözyaşlarına, Soluklanacak yer arıyorsun yüreğimde, Hem kaçar adım senden, hem yanında anlasana Bu çelişki neden diye sorma, Var bir bildiği hayatının, Artık sorgulama...... Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Unuttum artık senden kalanları. Ne adın geçiyor, Ne de hatıran beynimi kemiriyor. Çoktan erittim içimdeki cam kırıklarını. Yoksun işte, Benden yoksunsun. Sana bırakıyorum Şu koskoca dünyayı.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Sonra farkettim ki Su akıyor rüzgar esiyor Yağmur yağıyor. Herşey yine ve aynı şekilde oluyor. Öyle bir yere geldim ki sıcak ve soğuk aşk ve nefret, savaş ve barış, üşümek ve sonrası mahkeme. Gitsem ayrılık oluyor. Kalsam çöl gidersen bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama anladım ki özlemden de hiç kimse ölmüyor ama ben ölüyorum. Nefes alıyorum önemsiyorum ve gitmek istiyorum. Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor sevdiklerim ve beni sevenler bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ağustos , 2007 Unuttum artık senden kalanları.Ne adın geçiyor, Ne de hatıran beynimi kemiriyor. Çoktan erittim içimdeki cam kırıklarını. Yoksun işte, Benden yoksunsun. Sana bırakıyorum Şu koskoca dünyayı.. Siir dostum.. hosgeldin.. güzell şiirinle. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 ne vakit sonbahar'a düşsem, bir hüzün demeti denizden çıkıp benimle dans edecekmiş gibi geliyor. Bu yüzden sonbahar'a ait bütün sevdaları maviye boyuyorum.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 evet teklerimi özledim! ay’ı,güneşi,evimi,arabamı,telefonumu,burnumu,ağzımı,yüreğimi,midemi, karaciğerimi,cinsel organımı daha bir benimsedim,sahiplendim... iki yüzlülüğü sevemedim en çok.. hercaileri,petunyaları,iki renk açan gülleri mesela!.. bir dalda iki kirazı,bir yürekte iki sevgiliyi,bir başta iki gözü,iki kulağı,bir ağızda iki dudağı!.. ve bir odada iki pencere, bana göre değildi hiçbir zaman... hele biri dağa,biri yola bakıyorsa bir de,aynı duvarda değilse yani!.. yani birinin gösterdiğini,göstermiyorsa öteki.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 Bir kere duyarsan güzelliğini tadını Sonra ah oturup hüngür hüngür ağlasam Boş geçirdiğim bağırmadığım günlere Kiraz mevsiminin sevişme mevsimi olduğunu Sana nasıl bulsam nasıl bilsem Nasıl etsem nasıl yapsam da Meydanlarda bağırsam Sokak başlarında sazımı çalsam Anlatsam şu kiraz mevsiminin Para kazanmak değil Sevişme vakti olduğunu Alıntı
Φ sedelina Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 1 Eylül , 2007 buradayım ve ay bir adım ötede sevdanı karşıladım yollarda bir yolcuyu bekler gibi ne kadar güçlü olsa da bir balık hep ürkektir ve bir balığa dokunmak bilirim kolay değil beynimden dilime varana dek kelimeler kaç kapıyı aşmakta bilir misin bazen duygular ağır gelir rüzgarla bir kalkışma bakarsın bir isyan kapı yok pencere yok darmadağın aşar geçer dalgalar geceyi ve dalgalarda seni bulursam gelir misin kaçmak gerek yalnızlığa ve paylaşmak bir düşü olanca güzelliğiyle bir hayale ortak olmak yön vermek dilediğince hatta sevgiyi tanımlamak gerek bazen olabildiğince düşlemek umutsuzluktan bir umut imkansızlıktan imkan doğar bitirme beni içinde yaşat Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2007 Gece gül bahçesinde ararken seni Gülden gelen kokun sarhoş etti beni Seni anlatmaya başlayınca güle Baktım kuşlar da dinliyor hikayemi Ömer Hayyam Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 4 Eylül , 2007 Seni özlemek geldi içimden Çocukluğumu özler gibi Babamın eve gelişini gözler gibi Sobanın üzerinde kızarmış ekmek Çaydanlıkta tıkırdayan çay İçmek geldi seni içimden Oh çekerek yudum yudum Ağlamak geldi içimden Hüngür hıçkırık çocukça Hiç neden olmasa bile Türlü kaprisler yaparak sana… Karanlıktan korktum da yine Yatağında uyumak istedim Sokulup kedi gibi koynuna Sıcaklığını duymak istedim Haydi evcilik oyna benimle Çamurdan köfteler yap bana Bu yaramaz bebeğine Ninniler söyle dizinde Haydi çocuk gibi davran bana Hiç olmadığım kadar çocukça Çocukluğuma ver bütün bunları Farzet ki - Çocukça aşık olmak geldi içimden… Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2007 kelimelerden alacaklı bir sağır gibi içimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum tutsak gibi, bir enkaz gibi, kendim gibi içimden çıktım bugün, içimle konuştum Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2007 suyun o en saf haliyle uzatmış bulutlar dudaklarını caddeleri öpüyor uzun veda buselerinin anlaşmış anısı düşüyor usuma omzumdan kayıp gidiyor bildiğimi sandığım sözcükler camda yüzümü yüzüme vuruyorum kendimle aramdan su sızıyor... Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 13 Eylül , 2007 Hiç bi kere hayat bayram olmadı ya da Her nefes alışımız bayramdı. Bir umuttu yaşatan insanı. Aldım elime sazımı. Yine aşınca çayın suyu boyunu Belki yeniden karşıma çıkacaksın. Göz göze durup bakınca Göreceğiz, Neyiz ve nerelerdeyiz, Bilemiyoruz Şimdi. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2007 Bu kadarmı kasvetin ey gece hadi örtsene beni... ne o yetmiyormu karanlıkların yoksa? korkmuyorum artık senden gel... gel gücün yeterse, yıldızlarını üzerime ser... Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 ''Önümde uzayıp giden, geçmişimdir. Kendimi ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım, dünyayı ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım, Tanrı'yı ona farklı gözlerle bakar kılmalıyım. Onu görmezlikten gelerek yapamam bunu, ya da küçümseyerek, ya da yücelterek, ya da yadsıyarak. Onu yaşamamın, kişiliğimin geçirdiği evrimin kaçınılmaz bir parçası olarak kabullenmekle tam yapılabilir bu ancak: acısını çektiğim her şeyi onaylamamla' Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Terinin tuzu benim terime içindeki güzellik benim içime sırasıyla ben sen ol sen de ben ta ki saldırana dek güneş perde aralarından oysa öyle sıkı sarılalım ki sabaha dek sızmasın yaşamak denilen şey aramızdan Dönüşelim durmayalım kıyısında yaşamın hırçın çocuklar gibi yaşam olalım ölüme kadar Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2007 kelimelerden alacaklı bir sağır gibiiçimi döktüm bugün, yokluğunla konuştum tutsak gibi, bir enkaz gibi, kendim gibi içimden çıktım bugün, içimle konuştum ne güzel bir şarkıdır değil mi.. Kestiğim ümitlerden yelkenler yaptım ama Yokluğunda ne gidebildim ne de kaldım Gerçek miydi tutunmaya çalıştıklarım Hediye süsü verilmiş ayrılıklarım Yüzünü ilk kez gören bir çoçuk gibi Sustum, kendime kızdım Kırıldı ayna paramparça paramparça ne varsa.. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 17 Eylül , 2007 Sevmek mükemmel iş delikanlım... sev bakalım.. madem ki kafanda ışıklı bir gece var, benden izin sana ... sev... sevebildiğin kadar". güzelliklerle dolu...frozen teşekkür ediyorum Alıntı
Φ frozen Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 bende teşekkür ederim..şiirlerin,şarkıların büyülü tadında sizleri tanımakta çok güzel bir akşam üzeri başladı her şey ben avare insandım halbuki nasıl oldu,birdenbire sıkıldım kasım ortalarında bir akşam içmemiştim aşıktım. bir yol iner laleliden aşağı bilir misiniz insan yürüdükçe açılır bilmem aşıklıktan mıdır nedir? akşam olsa uyusam sırt üstü bütün rüyalar seninledir. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2007 Istanbul da Seni! .. Zor sanattır. Istanbul`da yaşamak Istanbul`da seni, Sensizliği istanbul`da yaşamak Dayanılmaz bir özlem. Özlemler içinde,bitmeyen şiir Siir`ler içinde bir mısra Seni istanbul`da yaşamak. ………………………….. Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2007 Ne zaman sonbahar gelse bitanem, Içimde martılar uçuşur yazdan kalma. Bilirsin severim sonbaharı, Bilirsin, hem de çok, senin yüzünden… Her sonbahar senin yağmurlarınla ıslanır yüreğim; Ne zaman bir yaprak solup düşse dalından, Benim de içimden birşeyler kopup gider. Ne zaman rüzgar esse, Bende fırtınalar kopar Ve ne zaman akşam çökse bu şehire, Tutamadığın ellerim üşür… Ne zaman bir sokak kedisi görsem, Sarılasım gelir onun yalnızlığına, Tıpkı bir zamanlar sarıldığın gibi bana! Işte bu yüzden ne zaman sonbahar gelse, Benim içim ısınır… Ne zaman seni özlesem sonbaharla gelirsin; Bazen kaldırım taşlarında bir gölge, Bazen küçük bir kızın üşüyen küçük elleri, Bazen minik bir serçe, Bazen de bir yağmur damlası. Ne zaman sonbahar gelse bitanem, Seni arar durur gözlerim… Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2007 baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi... Alıntı
Φ ErdalAktas Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 Yazar Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2007 ayrılık gamzede acı tebessüm : namluya sürülür hep davetiye göndermez ölüm biliriz o gün geldiğinde başka yer yok! usulca okşanan yalnızlığı alıp yanımıza hayatın ipine asacağız ayrılık repliklerini aşka yaslanacağız! Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.