Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Misyonerlik.


sarıgöl

Önerilen İletiler

Misyonerlik; nedir nasıl yapılır,acaba misyonerlik yanlız hırıstiyanlığamı mahsustur veya misyonerlerin kendi dini inançlarını saklayıp (her türlü kılığa girip Ateist,riberal,kapitalist,humanist vs vs) Müslüman toplumlarda bir tür kafa karışıklığı yapmakmıdır yoksa Misyoner inandığı Dini "SAF VE TEMİZ " bir biçimde yaymakmıdır yazıpta katkı olursa memnun olurum.Saygılar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İslamın hak din olduğunu savunan müslümanların,bir takım sorulardan falalarının karışmasından endişe etmesi,hak din,gerçek din iddiasını çökertir.

 

Bindiğiniz dalı kesmeyin.

 

İslam hak dindir amenna birde müslümanın bir takım sorulardan kafası karışmaz sebebide "taklidi iman değil tahkiki iman önemlidir" fakat konu misyonerlik ve açtığım başlıkta neden her kılığa girerlerdi yoksa misyoner "ateist gözüksün liberal gözüksün vs vs" önemli değil misyonerlerin hangi psıkolojik,sosyolojik,stratejik konumda olup ne elde etmek istedikleridir yoksa zaten savundukları her ne ise zaten"ABSÜRT" tür yoksa kılıktan kılığa girerlermi konu anlaşılmıştır umarım konumuz "misyonerlik". :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misyonerlik, Musevilik haricindeki iki semavi din açısındanda geçerlidir. İslam ve Hristiyanlık. Musevilik bir ırk dini olduğu için. Ve yabancıları Museviliğe davet etmek gibi bir şey olamıyacağı için. Musevilikte yoktur misyonerlik.

 

Müslümanlıkta ise. İlk misyonerler. Hz Muhammed'in mektuplarıyla, dış ülkeleri islama çağırmak için gönderilen elçilerdir. Yani devlet liderlerine krallara yapılan çağrıları kastetmiyorum. Necaşi habeşistanında, ve persia da yapılan faaliyetler. Daha sonraki yüzyıllarda. Doğu asya ve afrikada müslüman misyoneler yoğun faaliyet göstermiş ve bu iki bölgedede bir çok ülkede islam en yaygın din haline gelmiştir.

 

Hristiyanlıkta misyonerlik, Roma toprakları haricinde hristiyanlığı yaymak için başlatılan harekete denir. İlk başlarda "Aziz" denilen bu kimseler gittikleri ülkelerde kalıcı misyonerlik örgütleri kurmamış. Anadoluda köy köy dolaşan dervişler misali. Gezdikleri yerlerde Hristianlık vaazları vermişlerdir. Aziz Pavlus'un daha sonra doğu roma olacak Batı anadolu ve balkanlarda hritiyanlığı yaymak için gerçekleştirdiği gezileriyle başlayan bu hareket . Pavlus'un yakalanıp romada öldürülmesinden sonra. Onun yolundan giden Aziz'lerle yaygınlaştı.

 

Bir misyonerlik türü daha var. Oda din karşıtı misyonerlik. Yani dine karşı olan hareketlerin. Faaliyet gösterdikleri ülkelerde o ülkenin dinine karşı alternatif bir din ortaya sunmadan yaptıkları misyonerlik. Din karşıtı sanatçıların ve bilmim adamlarının kurduğu İllumianti tarikatıyla sistematikleşen bu faaliyet başlarda papazları dine karşı çevirip. Onların halka dini reddeden vaazlar vermesiyle faaliyetini yürütüyordu. Yanılmıyorsa bu papazlara "Hereti" yada ona benzer bir isim veriliyordu. Tüm dinlere karşı olarak başlayan bu hareket. Daha sonra sadece Vatikan'a karşı olmakla sınırlı kaldı. Ve faaliyetleri bilinen tarihi boyunca Vatikan'la savaşmak olarak sürdü.

 

Bugün ise Misyonerlik denince akla sadece. Protestan Hristiyanlık geliyor. Bu belki, en yoğun olarak onlar tarafından yürütüldüğü için. Belkide resmi olarak "misyon" ismini sadece Protestan hristiyanlar kullandığı için. halka açık olarak düzenledikleri "misyon toplantıları" denilen toplantılar düzenliyorlar. Gizlilik gereği duymadıkları ülkelerde (Güney Afrika, Ruanda vs)

 

Bu gün yaygın adıyla kullanılan Misyonerlik. Aslında dini bir faaliyet değil. Siyasi bir faaliyet. Mensubu oldukları ülkelerin devletleri trafından tam manasıyla desteklenen bu hareketlerin temel amacı. Din yoluyla etki alanını genişletmek.

 

Yalnız şunuda belirteyim. Çarpık bir anlayışta var. Yani bunu Protestanlar yapınca adı misyonerlik. Müslümanlar yapınca adı Hak dinini yaymak olmaz. Doğru bir şeyse, ikisi içinde doğrudur. Çünkü ikiside inandıkları ve kendilerine yayılması emredilen dini yaymaya çalışmaktadırlar. Yanlış bir şeyse ikisi içinde yanlıştır. Ayrım olmaz. Yani Türkiye'de protestanlığı yaymaya çalışan bir kimseyle, Almanyada müslümanlığı yaymaya çalışan bir kimsenin aslında pek farkı yoktur.

 

Ancak protestan misyonerliğin siyasi amaçlarla yürüttüğü faaliyetlerle ismi karaya çıkmıştır.

 

Müslüman misyonerler genelde. Kendi dinlerinin emirlerini ön plana çıkararak yaparlar bunu. Hritiyan misyonerler ise. Katolikliğin ve Müslümanlığın "yanlış" larını ön plana çıkararak yaparlar. Bunu sadece iki dininde benim gördüğüm yayınları ve propaganda malzemeleri üzerine söylüyorum. Gizli toplantılarında ne konuşulu bilmem.

 

Birde yoksul ülkelerde Hristiyan Misyonerlik genelde para vaadini kullanır. En azından Türkiyede yaygın olarak böyle.

 

birde Hristiyan misyonerlikle ilgili çok versiyonu olan bir fıkra var.

 

İngiliz Misyoner, Bir aborjin kabile şefine. Tanrının emirlerini anlatır. Ve eğer bu emirlere uymazsa cehenneme gideceğini söyler.

 

Aborjin şefi "peki bu emirleri bilmeseydim, uymadığın için yine cehenneme gidermiydim" diye sorar.

 

Misyoner "hayır, o zaman günahtan muaf olurdun "der

 

Aborjin Şefi : "o halde neden gelip bunları bana anlattın " der

 

:)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir misyonerlik türü daha var. Oda din karşıtı misyonerlik.

 

 

Biraz yaklaşmıssın.

 

Yalnız şunuda belirteyim. Çarpık bir anlayışta var. Yani bunu Protestanlar yapınca adı misyonerlik. Müslümanlar yapınca adı Hak dinini yaymak olmaz. Doğru bir şeyse, ikisi içinde doğrudur. Çünkü ikiside inandıkları ve kendilerine yayılması emredilen dini yaymaya çalışmaktadırlar. Yanlış bir şeyse ikisi içinde yanlıştır. Ayrım olmaz. Yani Türkiye'de protestanlığı yaymaya çalışan bir kimseyle, Almanyada müslümanlığı yaymaya çalışan bir kimsenin aslında pek farkı yoktur.

 

Bu doğru ve kimsenin itirazı olamaz.

 

Ancak protestan misyonerliğin siyasi amaçlarla yürüttüğü faaliyetlerle ismi karaya çıkmıştır.

 

Yanlız bir tanesini yazayım (protestan) "EVANJELİK" yeter zannedersem. yazıpta katkı yaptığın için sağol. :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misyonerlik, Musevilik haricindeki iki semavi din açısındanda geçerlidir. İslam ve Hristiyanlık. Musevilik bir ırk dini olduğu için. Ve yabancıları Museviliğe davet etmek gibi bir şey olamıyacağı için. Musevilikte yoktur misyonerlik.

 

Müslümanlıkta ise. İlk misyonerler. Hz Muhammed'in mektuplarıyla, dış ülkeleri islama çağırmak için gönderilen elçilerdir. Yani devlet liderlerine krallara yapılan çağrıları kastetmiyorum. Necaşi habeşistanında, ve persia da yapılan faaliyetler. Daha sonraki yüzyıllarda. Doğu asya ve afrikada müslüman misyoneler yoğun faaliyet göstermiş ve bu iki bölgedede bir çok ülkede islam en yaygın din haline gelmiştir.

 

Hristiyanlıkta misyonerlik, Roma toprakları haricinde hristiyanlığı yaymak için başlatılan harekete denir. İlk başlarda "Aziz" denilen bu kimseler gittikleri ülkelerde kalıcı misyonerlik örgütleri kurmamış. Anadoluda köy köy dolaşan dervişler misali. Gezdikleri yerlerde Hristianlık vaazları vermişlerdir. Aziz Pavlus'un daha sonra doğu roma olacak Batı anadolu ve balkanlarda hritiyanlığı yaymak için gerçekleştirdiği gezileriyle başlayan bu hareket . Pavlus'un yakalanıp romada öldürülmesinden sonra. Onun yolundan giden Aziz'lerle yaygınlaştı.

 

Bir misyonerlik türü daha var. Oda din karşıtı misyonerlik. Yani dine karşı olan hareketlerin. Faaliyet gösterdikleri ülkelerde o ülkenin dinine karşı alternatif bir din ortaya sunmadan yaptıkları misyonerlik. Din karşıtı sanatçıların ve bilmim adamlarının kurduğu İllumianti tarikatıyla sistematikleşen bu faaliyet başlarda papazları dine karşı çevirip. Onların halka dini reddeden vaazlar vermesiyle faaliyetini yürütüyordu. Yanılmıyorsa bu papazlara "Hereti" yada ona benzer bir isim veriliyordu. Tüm dinlere karşı olarak başlayan bu hareket. Daha sonra sadece Vatikan'a karşı olmakla sınırlı kaldı. Ve faaliyetleri bilinen tarihi boyunca Vatikan'la savaşmak olarak sürdü.

 

Bugün ise Misyonerlik denince akla sadece. Protestan Hristiyanlık geliyor. Bu belki, en yoğun olarak onlar tarafından yürütüldüğü için. Belkide resmi olarak "misyon" ismini sadece Protestan hristiyanlar kullandığı için. halka açık olarak düzenledikleri "misyon toplantıları" denilen toplantılar düzenliyorlar. Gizlilik gereği duymadıkları ülkelerde (Güney Afrika, Ruanda vs)

 

Bu gün yaygın adıyla kullanılan Misyonerlik. Aslında dini bir faaliyet değil. Siyasi bir faaliyet. Mensubu oldukları ülkelerin devletleri trafından tam manasıyla desteklenen bu hareketlerin temel amacı. Din yoluyla etki alanını genişletmek.

 

Yalnız şunuda belirteyim. Çarpık bir anlayışta var. Yani bunu Protestanlar yapınca adı misyonerlik. Müslümanlar yapınca adı Hak dinini yaymak olmaz. Doğru bir şeyse, ikisi içinde doğrudur. Çünkü ikiside inandıkları ve kendilerine yayılması emredilen dini yaymaya çalışmaktadırlar. Yanlış bir şeyse ikisi içinde yanlıştır. Ayrım olmaz. Yani Türkiye'de protestanlığı yaymaya çalışan bir kimseyle, Almanyada müslümanlığı yaymaya çalışan bir kimsenin aslında pek farkı yoktur.

 

Ancak protestan misyonerliğin siyasi amaçlarla yürüttüğü faaliyetlerle ismi karaya çıkmıştır.

 

Müslüman misyonerler genelde. Kendi dinlerinin emirlerini ön plana çıkararak yaparlar bunu. Hritiyan misyonerler ise. Katolikliğin ve Müslümanlığın "yanlış" larını ön plana çıkararak yaparlar. Bunu sadece iki dininde benim gördüğüm yayınları ve propaganda malzemeleri üzerine söylüyorum. Gizli toplantılarında ne konuşulu bilmem.

 

Birde yoksul ülkelerde Hristiyan Misyonerlik genelde para vaadini kullanır. En azından Türkiyede yaygın olarak böyle.

 

birde Hristiyan misyonerlikle ilgili çok versiyonu olan bir fıkra var.

 

İngiliz Misyoner, Bir aborjin kabile şefine. Tanrının emirlerini anlatır. Ve eğer bu emirlere uymazsa cehenneme gideceğini söyler.

 

Aborjin şefi "peki bu emirleri bilmeseydim, uymadığın için yine cehenneme gidermiydim" diye sorar.

 

Misyoner "hayır, o zaman günahtan muaf olurdun "der

 

Aborjin Şefi : "o halde neden gelip bunları bana anlattın " der

 

:)

 

 

Arkadaşım düzeltmek istediğim konu şu

misyonerler gelip insanlara insani yardım adıyla yaklaşıp evladını dinini elinden alma amacıyla yola çıkıyor

almanyada kimsenin almanları müslüman yapalım diye bi tasası yok

müslümanlar kendi dinlerini yaşamak için kendileri için cami açıyorlar almanlara açmıyolar camileri

ama türkiyenin biçok yerinde açılan kiliseler hangi hrıstiyan cemaatin hizmetine açılıyo dersiniz

ankara batıkentte kaç hrıstiyan var da ev kiliseleri açılmış sayısını bilemediğimiz

aradaki farkı görebilmenizi umuyorum

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Arkadaşım düzeltmek istediğim konu şu

misyonerler gelip insanlara insani yardım adıyla yaklaşıp evladını dinini elinden alma amacıyla yola çıkıyor

almanyada kimsenin almanları müslüman yapalım diye bi tasası yok

müslümanlar kendi dinlerini yaşamak için kendileri için cami açıyorlar almanlara açmıyolar camileri

ama türkiyenin biçok yerinde açılan kiliseler hangi hrıstiyan cemaatin hizmetine açılıyo dersiniz

ankara batıkentte kaç hrıstiyan var da ev kiliseleri açılmış sayısını bilemediğimiz

aradaki farkı görebilmenizi umuyorum

 

Ya Goethe bu biraz Türke türk propagandası gibi olmuş kusura bakmada :)

 

Fettullah Gülen okulları ne oluyor bu arada. Müslüman Misyoner okulları değilmi bunlar ?

 

Birisi, para insani yardım gibi argümanları kullanır. Öbürü eğitim ve okullar açarak yapar bu işi.

 

O şu yöntemi kullanıyor bu başka bir yöntemi kullanıyordan öte. Ne için yapıldığı önemli dimi.

 

Adı, protestanlar için "insani yardım adıyla yaklaşıp evladını dinini elinden alma amacı" olur.

 

Gülen okulları için, "Müslümanlığı yaymak için, dünyanın her yerinde okullar " açmak.

 

Bir fark varmı ? Daha önce söylediğim gibi. Arkasında siyasi nedenler yoksa. İslami yaymak içinde, Hristiyanlığı yaymak içinde yapılan faaliyetlerin birbirinden farkı yoktur. Yöntemleri farklı olabilir. Yani zengin bir ülkede, insanların din değiştirmesi için para aracını yada ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri vermek gibi araçları kullanamazsın. Yani Fettullah Gülen Ganada ücretsiz eğitim hizmeti vererek belki bunu yapabilir. Ama gidip İsviçre'de yada Küba'da yapamaz.

 

Biri gider afrika yerlilerini hristiyan yapar. Diğeri Amerikan zencilerini müslüman yapar.

 

Ancak ikisinin arkasında siyasi nedenler vardır. Türkiyede örgütlenen misyoner cemaatlerin arkasında siyasi amaçlar ve destekler bulursun.

 

Kafkasyada Gülen okullarında. CIA ajanlarının öğretmen kadrosunda göründüğünü bulursun.

 

Bugün arkasında siyasi destek ve siyasi saikler olmayan Misyoner faaliyeti iki din içinde yok gibi. Varsada bizim duymacağımız kadar küçük ve lokaldir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ya Goethe bu biraz Türke türk propagandası gibi olmuş kusura bakmada :)

 

Fettullah Gülen okulları ne oluyor bu arada. Müslüman Misyoner okulları değilmi bunlar ?

 

Birisi, para insani yardım gibi argümanları kullanır. Öbürü eğitim ve okullar açarak yapar bu işi.

 

O şu yöntemi kullanıyor bu başka bir yöntemi kullanıyordan öte. Ne için yapıldığı önemli dimi.

 

Adı, protestanlar için "insani yardım adıyla yaklaşıp evladını dinini elinden alma amacı" olur.

 

Gülen okulları için, "Müslümanlığı yaymak için, dünyanın her yerinde okullar " açmak.

 

Bir fark varmı ? Daha önce söylediğim gibi. Arkasında siyasi nedenler yoksa. İslami yaymak içinde, Hristiyanlığı yaymak içinde yapılan faaliyetlerin birbirinden farkı yoktur. Yöntemleri farklı olabilir. Yani zengin bir ülkede, insanların din değiştirmesi için para aracını yada ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetleri vermek gibi araçları kullanamazsın. Yani Fettullah Gülen Ganada ücretsiz eğitim hizmeti vererek belki bunu yapabilir. Ama gidip İsviçre'de yada Küba'da yapamaz.

 

Biri gider afrika yerlilerini hristiyan yapar. Diğeri Amerikan zencilerini müslüman yapar.

 

Ancak ikisinin arkasında siyasi nedenler vardır. Türkiyede örgütlenen misyoner cemaatlerin arkasında siyasi amaçlar ve destekler bulursun.

 

Kafkasyada Gülen okullarında. CIA ajanlarının öğretmen kadrosunda göründüğünü bulursun.

 

Bugün arkasında siyasi destek ve siyasi saikler olmayan Misyoner faaliyeti iki din içinde yok gibi. Varsada bizim duymacağımız kadar küçük ve lokaldir.

 

arkadaşım sana propoganda yapmam haddimizi biliriz :)

tarih bilgine de saygım sonsuz . fetullah gülen okullarında kimler öğretmenlik yapıyo bilemem ama gidip cami açmamışlar okul açmışlar.

benim söylemek istediğim islamın özünde misyonerlik olmadığı. yani ben dinimi yaşarım adam beğenir müslüman olursa misyonerlik mi yapmış olurum... gibi safça bisoru sorsam ... kafam karıştı aslına bakarsan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

misyonerlik, sadece hristiyanla ait bir kavramdır.islam dininde hiç bir kavramın başka dinde birebir karşılığı yoktur.bizim şahit olduğumuz misyonerlik; milletin kapısına incil bırakma tabi arasına da 100 papazlı dolar.cahil anadolu köylüsüne cennet satma çocuklarımıza cicili bicili hikaye hitaplarının satırları arasına tanrı babanın şefkatini içirme vs. vs.

islamda tebliğ vardır.ve tebliğ aklı baliğ olmayanlara yani çocuklara ve delilere yapılmaz.kandırmaca aldatmaca maddi çıkar vaad etme gibi ahlakdışı dökümanlarla da yapılamaz.islamın gerçekleri anlatılır aklı olan inanır.inanmayanlar ise bildiği yolda gider.bizim dinimizde zorlama yoktur.

fetullah gülen ise tebliğci değildir benim nazarımda.şimdi nurcu arkadaşlarım kızacak ama biraz muhasebe yapmalarını rica ediyorum sadece.amerika türkiyedeki sözde laikler ile can ciğer kuzu sarması olduğu halde niye sayın gülene sahip çıkıyor.ülkesinde barındırıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

arkadaşım sana propoganda yapmam haddimizi biliriz :)

tarih bilgine de saygım sonsuz . fetullah gülen okullarında kimler öğretmenlik yapıyo bilemem ama gidip cami açmamışlar okul açmışlar.

benim söylemek istediğim islamın özünde misyonerlik olmadığı. yani ben dinimi yaşarım adam beğenir müslüman olursa misyonerlik mi yapmış olurum... gibi safça bisoru sorsam ... kafam karıştı aslına bakarsan

 

Ya dostum okul açarsın içine mescit koyarsın ;) ev klisesinden farkı olmaz. Detaylara takılma :)

 

Şimdi konuyla ilgili yazımda, Misyonerlik deyince akla, bugünün protestan misyonerlerinin yöntemleri gelsede. Misyonerlik tümel anlamda bu değil. Misyonerlik mensubu olduğun dini, o dine mensup olmayan ülkelerde yayma çalışmalarının tümüne verilen ad.

 

Gidip dinimi yaşarım beğenirse olurdan öte. Herkes bir yöntemi kullanır, Genelde müslüman ülkeler yoksul ülkeler olduğu için, protestan misyonerler buralarda ekonomik öğeleri parayı vsyi kullanır. Müslümanlarda başka şeyleri kullanabilir. Mesela Amerikan zencileri içinde müslümanlığı yayarken müslüman misyonerler "ırkçılığı reddetmeyi" öne çıkarmış. Ve onları örgütlerken anti ırkçı örgütlenmeler kurmuşlardır "Nation of Islam" ve Malcolm X. Malcolm X bir müslüman misyonerdir, aynı zamanda anti ırkçı bir hareketin lideridir. Amerikalı zenciler arasında islam yayılırken,

 

o zencilerin "biz beyaz adamın dini olan Hristiyanlığı artık istemiyoruz" "Beyaz İsa'dan ne fayda var bize" gibi sloganlarla örgütlenmişlerdir.

 

Bizzat Malcolm X i vaiz Waine cezaevinde bu şekilde örgütlemiştir.

 

linç edilen bir zenci için yazılan, türkü :

 

"Dixi'de ta uzakta bir yol

Yaralı vucudu havada

Asmışlar karabiberimi

Dört yol ucunda bir ağaca

Soruyorum Beyaz İsa'dan

Ne fayda var sana yakılan dualardan"

 

 

Yani anlatmak istediğim, hedef kitlenin sorunları neyse, ona yönelik çalışmalar yapar herkes.

 

Yoksa dediğim gibi, ne yapacaksın gidip isviçrede "size iş buluruz dinimize geçerseniz" dersen sana ancak gülerler "gel biz sana iş bulalım " derler. Ama gidip protestan misyonerler diyarbakırda mardinde bunu yapınca, başarılı olabilirler, çünkü bu orada sorundur.

 

Yani şöyle düşün. Hristiyan misyonerler yüzyıllar önce gidip afrika kabilelerini parayla mı hristiyan yaptılar ? Yani afrika yerlisine o zamanlar al sana para desen, adam en iyi ihtimal onu alıp mendil olarak kullanırdı. Ama yaptılar bayada başarılı oldular.

 

Dadaşkurt.

 

Misyonerlik resmi ad olarak sadece protestan hristiyanlar kullandığı için sana öyle geliyor. Gerçek anlamda, afrikada hristiyanlığı yayanlarda, müslümanlığı yayanlarda misyonerdir. Yöntemler dersen, bunlar zamana göre, mekana göre, kişiye göre değişir. Ancak işin özü "amaç" tır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cyrano abi bu misyonerlik iyi bişi o zaman biz yapınca en azından

 

Misyonerlik "iyi birşey" tabiki. Bu sana kalmış. Cyrano söylemiş "özü amaç" diye. Allah, Tanrı, Yaratan, Rab, Yehova kavramlarna takılanlar, şimdi de misyoner, gaye, amaç, ülkü, ideal, hedef kavramlarına takılyorlar. Kendilerince anlam yüklüyorlar. Amaç karşı çıkmak olsun.

 

Misyonerlik, sigara karşıtlığı, küresel ısınma, yeşil dünya, demokrasi, vs. konularda yapılırsa yararlı. Ama dinler gibi dayatmalarla, öldürerek, diğer inançlara yanlış diyerek, cehennemde sınırsız işkencelere maruz bırakılarak yapılırsa misyonerlik zararlıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Desmond Tutu'nun güzel bir sözü vardır çok bilinen;

 

"Misyonerler bizim ülkemize ilk geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.

Şimdi onların elinde topraklarımız, bizim elimizde İncil var..."

 

"Din" her zaman için devlet elinde bir "Uyutma" ve "Birleştirme" aracı olarak kullanılmış bir silahtan başka bir şey olmamıştır.

 

Mesela zamanında Salazar, 3F Projesinin üçüncü F'si olan "Fatima" (ki bize Fiesta diye lanse edilmiştir, nedenini siz düşünün...) ile halkın eline "Dini Eğitim" vererek onları uyutmuştur.

 

Bugünde Türkiye'de özellikle AKP iktidarının politikaları çerçevesinde Öğretmen atamalarından tutun diğer kurumsallaşmalara kadar geniş bir yelpazede Salazar'ın üçüncü F'si uygulanıyor (niçin Fiesta diye aktarıldığını anladınız sanırım, uyanmayalım diye tabii ki...).

 

Bence asıl Misyonerlik budur birde.

Kendi halkını, kendi halkına rağmen uyutup, ellerinden "Aydınlığı" almak...

 

Ben inandığı değerleri insanlara aktarmaya çalışan insanların yaptıkları "Misyonerlik"i masum buluyorum.

Çünkü her insanda vardır bu devinim.

 

Asıl tehlikeli olan bu sürecin asıl sacayaklarıdır.

 

Mesela benim yayınlarından haberdar olduğum "Yehova Şahitleri"nin misyonerleri var.

Devamlı yayınlarını dağıtıyorlar.

Mesela o kadınlar kendi inançlarını lanse etmek istiyorlar.

Lakin onların üst mekanizmaları bunu mu amaçlıyor gerçekten?

O insanların o duygularını, kendi öz amaçları için kullanıyorlar mı?

 

Biliyorsunuz İncil için Anadolu "Kutsal Toprak"tır...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Desmond Tutu'nun güzel bir sözü vardır çok bilinen;

 

"Misyonerler bizim ülkemize ilk geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.

Şimdi onların elinde topraklarımız, bizim elimizde İncil var..."

 

 

işte benim anladığım misyonerlik bu. inandığı değer falan yoktur aslında. sadece almak istediği bir şeye karşılık elinde takas malzemesi olarak kullanacağı bişeyler vardır...inandığı değerleri pazarlık aracı veya takas malzemesi görenler benim gözümde aşağı! bir durumdadır.fark burda galiba... heryapılana misyonerlik diyemeyiz bu bağlamda.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biliyorsunuz İncil için Anadolu "Kutsal Toprak"tır...

 

Sevgili Tengeriin, Anadolu kutsal topraktır diyorsun da, Almanya'daki, Hollanda'daki, Avusturya'daki vs. Yehova şahitleri için bu ülkelerin neresi kutsal acaba? Bence komşunun koyun sürüsünden bir koyun çalıp kendi koyun sürüsüne bir koyun katmaktan başka bir işe yaramıyor bu gibi misyonerlikler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Tengeriin, Anadolu kutsal topraktır diyorsun da, Almanya'daki, Hollanda'daki, Avusturya'daki vs. Yehova şahitleri için bu ülkelerin neresi kutsal acaba? Bence komşunun koyun sürüsünden bir koyun çalıp kendi koyun sürüsüne bir koyun katmaktan başka bir işe yaramıyor bu gibi misyonerlikler.

Hımmm...

Sevgili Muki bu çok anlamlı bir yaklaşım olmuş doğrusu...

 

Aslında bazen sormak gelmiyor da değil içimden;

Acaba bu misyonerlik işi abartılıyor mu, bizi korkutmak ve dikkatimizi dağıtmak için?

 

Malumdur ki "Dinler" insanları cepheleştirebilen en etkili araçlardandır...

 

Bu yüzden bir karşı cephe yaratmak için "Misyonerlik" tesis edilmiş olabilir bir korku olarak...

 

Ancak mesela Adapazarı depreminden sonra bende çok gördüm;

Yardım Kuruluşları adı altında onlarca ve belki de yüzlerce misyoner Para ve Erzak dağıtarak propaganda yaptılar.

 

O yüzden Desmond Tutu'yu andım.

 

Yani sonuçta "Komplo Teorisi" üretmek kadar kolay bir şey yok ama bazı gerçeklerde gözler önünde...

 

Saygılarımla...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Türkleri keşfettim harika buldum!

Partoes: "Deprem zamanı Türkleri keşfettim ve onları harika buldum"

1999 depreminde yardım için felsefe profesörü eşiyle birlikte Adapazarı’na yerleşen Fransız yazar Martine Partoes, "Türkiye Yaralı Toprağım. Çünkü Orada İnsanlar Yaşıyor" adlı bir kitap yazdı. "Türkler o kadar onurlular ki beni çok etkiledi-ler. Cesaretleri, sabırları... Deprem zamanı Türkleri keşfettim ve onları harika buldum" diyen Partoes, kitabında misyonerlik iddiaları üzerine yaşadığı şoku da anlattı.

 

MARMARA depreminde insani yardım için 1999’da geldiği Adapazarı’na yerleşen ve 2 yıl depremzedelerle yaşadıktan sonra misyonerlik iddiaları üzerine ülkesine dönen Fransız yazar Martine Partoes (50), yaşadıklarını kitaplaştırdı.

 

Partoes, "Türkiye Yaralı Toprağım. Çünkü Orada İnsanlar Yaşıyor" adını verdiği kitabının Fransa’da önümüzdeki günlerde yayınlanacağını söyledi. Kitabı hakkında bilgi vermek ve Valilik, Emniyet Müdürlüğü ve Müftülüğe birer nüshasını bırakmak için Adapazarı’na gelen Partoes, kitap yazma gerekçesini ise "Türkleri çok sevdiğim için bunun bir izi kalması lazım ve bu yüzden kitap yazmaya karar verdim" dedi.

 

BENİ ANLAYIN

 

280 sayfalık kitabının 240 sayfasında Türklerle yaşadığı güzel anıları aktaran Partoes, diğer sayfalar için ise şunları söyledi:

 

"Kalan 40 sayfası da o zamanlar bizlere yönelik karalama kampanyası ve bunun karşısında yaşadığımız şokla ilgili. Kitabımda Adapazarı’na ayak basar basmaz yaşadığım her şeye, prefabriklerdeki hayatıma yer verdim. Türklerin onurlu olmaları beni çok etkiledi. O kadar onurlular ki beni çok etkilediler. Cesaretleri, sabırları. 20 yıl önceki tatili saymazsak Türkleri çok tanımıyordum. Deprem zamanı Türkleri keşfettim ve onları harika buldum. Fakat 2 yılın sonunda da ne olduğunu anlamadım. Bana misyonerlik iftirasında bulunanları da kitabımda yazdım. Çünkü bana göre hüsranla sonuçlanmış bir aşk hikayesiydi bu. O yüzden Türklere bunu anlatmak istedim, bizim kim olduğumuzu anlasınlar diye. Ben resmen travma geçirdim bu olaydan sonra. Olaylardan sonra Fransa’ya döndüğümde 20 kilo verdim. Dostlarım beni kanser zannettiler. Ben kanserden daha kötü oldum oysa ki."

 

TARLA EKTİLER

 

1999’da depremin, İzmir’de olduğunu sanarak bu ile, ardından da yardım için İzmit’e geldiklerini anlatan Partoes, asıl hasarın Adapazarı’nda olduğunu öğrenerek eşiyle birlikte bu ile geldiklerini belirtti. 1 yıl boyunca Fransa’dan Adapazarı’na gelip gittiklerini ifade eden Partoes, kente yerleşme kararı alarak, Dernekkırı’nda kiraladıkları 10 dönüm tarlada yetiştirdikleri sebzeleri satarak depremzedelere yardım etmeye başladıklarını kaydetti. O dönem haklarında yerel gazetelerde misyonerlik yaptıkları iddiaları yer alınca rahatsız olduklarını, emniyete dilekçe vererek kendileri hakkında soruşturma açılmasını istediklerini söyleyen Partoes, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

SİTEMDE ETTİ

 

"Eşim o zamanlar 70 yaşındaydı. Adapazarı’ndaki bedensel engellilere hem iş hem aş sağlamak için Dernekkırı’nda tarla kiralayarak ekip biçmeye başladılar. Eşim o yaşına rağmen yürüyerek onlarla birlikte çalışıyordu. Ben de onlarla birlikte çalışıp yemek taşıdım. Ramazanda 200 aileye yemek verdik. Beni karalayıp suçlamalarını önemsemedim. Ama eşime o yaşında bunları yapmalarını kabullenemedim. Eşim Fransa’da felsefe profesörüydü. Orada çok rahat bir emeklilik hayatı yaşayabilirdi ama rahatı bırakıp gönüllü olarak çalışmaya başladı. Eşimi karaladılar en çok zoruma giden de bu oldu. Misyonerlik iddiaları ortaya atıldığı zaman onları dava etmeyi bile düşündüm ama dostlarım mahkeme sürecinin uzayacağını ve boş yere masraf yapmamam gerektiğini söyleyerek beni davadan vazgeçirdiler."

 

Fransızca basılacak

 

Martine Partoes (50) Türkleri anlattığı kitabının ilk etapta Fransızca basılacağını, Türkçe baskısının daha sonra düşünüldüğünü sözlerine ekledi.

 

Ankara Ticaret Odası’nın yayınladığı “Avrupa Birliği’nde Maskeli Balo, Dayatmalar ve Gerçekler” isimli el kitabında: “Türkiye’de halen 136 bin katolik misyoner, 106 bin Avrupa Birliği misyoneri yoğun şekilde çalışmaktadır.” deniliyor.

 

Deniliyormuşşşşşşş, bu kadar çok misyonerin faaliyet göstermesine rağmen 88 yılda 2000 kişi. Demek ki bunca misyoner işlerini iyi yapmıyorlar.

 

 

Nüfus kayıtlarına göre 1916 yılından günümüze kadar 88 yılda İslamiyet’ten Hıristiyanlığa geçen vatandaşlarımızın sayısının 2 bin civarındadır. Bunların neredeyse tamamına yakını zaten Ermeni, Süryani, Rum ve diğer etnik gruplardan olup asıl dinine dönenlerden oluşmaktadır. (Aksiyon Dergisi, 14 Mart 2005)

 

Dinine bağlı bir millet olarak misyonerlerden bu kadar çok korkup ta, onları sınır dışı etmemizin, hatta öldürmemizin anlamını çözmüş değilim.

 

Rotterdam'da 3 büyük camii en az 5 tane de mescit var ve sadece Türkler için. Bundan hariç Faslıların, Pakistanlıların vs. camiileri/mescitleri de var. Ama hiç bir Hollandalı din elden gidiyor yaygarası yapmıyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muki sen mantıklı bir insansın.

 

Türkiyede kiliselerin varlığı üzerinden pek söylenmez bu. Zira Türkiyede baya fazla kilise var.

 

Ancak Türkiye'deki misyoner faaliyetlerinin dini yaymak tan öte amaçlar ve saikler arzetmesi gibi bir sorun vardır.

 

Rakamlara gelince, bunda kriter nufusa başvurup din hanesini değiştirenlerin resmi sayısı olarak almakta çok yanlış. Zira sen bildiğim kadarıyla ateistsin ama muhtemelen nufus kağıdında islam veyahutta hristiyanlık yazıyordur hala.

 

Türkiyedeki misyonerlik faaliyetlerinin arkasında ve bu faaliyette bulunanların diğer taleplerinin siyasi olması ve bu taleplerin türkiyenin milli politikalarıyla çatışması yüzünden bir rahatsızlık vardır.

 

Şöyle düşün, Türkiyede Diyanetişleri başkanının dahi sahip olmadığı yetkiden daha fazla yetki ve dokunulmazlık öngören ünvan talepleri var. Ekümenlik gibi.

 

Yada hristiyan cemaatlere taşınmaz mülk hakkı verilmesi gibi. Türkiye Cumhuriyeti Yasaları bunu müslüman cemaatlere bile vermiyor resmi adlarıyla.

 

Din elden gidiyor gibi argümanlar boştur ancak. Misyoner faaliyetleriyle gerçekleştirilmek istenen kimi amaçlar. Misyonerliğin dini yönünü oldukça aşmaktadır. Tehlikeli bir şekilde.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Deniliyormuşşşşşşş, bu kadar çok misyonerin faaliyet göstermesine rağmen 88 yılda 2000 kişi. Demek ki bunca misyoner işlerini iyi yapmıyorlar.

 

Dinine bağlı bir millet olarak misyonerlerden bu kadar çok korkup ta, onları sınır dışı etmemizin, hatta öldürmemizin anlamını çözmüş değilim.

 

 

Rotterdam'da 3 büyük camii en az 5 tane de mescit var ve sadece Türkler için. Bundan hariç Faslıların, Pakistanlıların vs. camiileri/mescitleri de var. Ama hiç bir Hollandalı din elden gidiyor yaygarası yapmıyor.

 

Cevabı çok basit sevgili muki

 

Eğer islam ,iddia edildiği gibi bir tanrıdan olsa idi, kuran hem kendi içinde hemde bilimle,akılla,mantıkla,insanlıkla çelişen binlerce öğreti barındırmasaydı,yani sağlam temeller üzerine dayalı olmuş olsaydı,tüm bu olumsuzluklara elbette hiç gerek kalmazdı.

 

Mesela örnek verecek olursak düşünün ki sizin altınlarınız var ve bunların hakiki olduğuna % yüz eminsiniz. Birileri istediği kadar yok onlar altın değil teneke diye propaganda yapsa bile siz bundan tedirgin olmazsınız değilmi,aklı başında olan hiç bir kimsede tedirgin olmaz. Vay sen benim altınlarıma nasıl laf söylersin diye o kişiyi ne ...... nede öldürmeye kalrkarsınız değilmi?Eğer bir şey gerçekten sağlamsa birilerinin sahte demesiyle sahte olmaz. Ama ya sahte ise? İşte buda ancak araştırma ve sorgulama ile ortaya çıkar. Buda müslümanların en çok nefret ettiği ve hoşlanmadığı şey dinin sorgulanması değilmi.?

 

 

Bir takım sorularla zaten müslümanlarda bunu sıkça itiraf ederler. Yani onlarda biliyor islamda bir çok şeyin absürd olduğunu ama ne yapsınlar cehenmem korkusu o kadar iliklerine işlemişki ya varsa diye riske girmek istemiyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Muki sen mantıklı bir insansın.

 

Türkiyede kiliselerin varlığı üzerinden pek söylenmez bu. Zira Türkiyede baya fazla kilise var.

 

Ancak Türkiye'deki misyoner faaliyetlerinin dini yaymak tan öte amaçlar ve saikler arzetmesi gibi bir sorun vardır.

 

Rakamlara gelince, bunda kriter nufusa başvurup din hanesini değiştirenlerin resmi sayısı olarak almakta çok yanlış. Zira sen bildiğim kadarıyla ateistsin ama muhtemelen nufus kağıdında islam veyahutta hristiyanlık yazıyordur hala.

 

Türkiyedeki misyonerlik faaliyetlerinin arkasında ve bu faaliyette bulunanların diğer taleplerinin siyasi olması ve bu taleplerin türkiyenin milli politikalarıyla çatışması yüzünden bir rahatsızlık vardır.

 

Şöyle düşün, Türkiyede Diyanetişleri başkanının dahi sahip olmadığı yetkiden daha fazla yetki ve dokunulmazlık öngören ünvan talepleri var. Ekümenlik gibi.

 

Yada hristiyan cemaatlere taşınmaz mülk hakkı verilmesi gibi. Türkiye Cumhuriyeti Yasaları bunu müslüman cemaatlere bile vermiyor resmi adlarıyla.

 

Din elden gidiyor gibi argümanlar boştur ancak. Misyoner faaliyetleriyle gerçekleştirilmek istenen kimi amaçlar. Misyonerliğin dini yönünü oldukça aşmaktadır. Tehlikeli bir şekilde.

 

Yanlış bildin, ben ateist değil sadece dinsizim.

 

O zaman en büyük misyoner hükümetimiz diyebilir miyiz Cyrano? E baksana, yabancılara satmadıkları bir fanilamız kaldı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Misyonerleri finanse eden, yetiştiren merkezle, AKP nin hizmet ettiği merkez aynı. AB , ABD.

 

Türkiyede şu an Hristiyanların ibadet etmelerinin önünde yasal hiçbir engel yok. Ancak sen kalkıp "ekümenlik" yani katolikliğin vatikanı gibi bir talepte bulunursan. Orada dur derler sana. Sen Türkiye Cumhuriyetinde yasalardan bağımsız dini bir otonomi kuramazsın. Bunu sen değil müslümanlarda yapamaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.